• Sonuç bulunamadı

Son Osmanlılar:Sürgündeki şehzade vatan ve Fenerbahçe hasretiyle can verdi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Son Osmanlılar:Sürgündeki şehzade vatan ve Fenerbahçe hasretiyle can verdi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Mehmed Orhan Osmanoğlu

Türkiye

Türklerindir

16 Ocak 2006 Pazartesi

Kurucusu: Sedat Simavi 1896-1953

Fiyatı: 35 YKr

.. m .

FOTOĞRAF

IT

â

Y

i

NLA N

İşte Şehzade Mehmed OrhanOsmanoğlu'nun flice'teki kılınan cenaze namazında çekilen fotoğraf.

İt *---â k i,

Murat

BARDAKÇI

Yazı tn/ısı 7. sayfada başladı • > .

(2)

Y

akin

plan

PAZARTESİ, 16 Ocak 2006

Sürgündeki şehzade vatan ve

Fenerbahçe hasretiyle can verdi

Şehzade Ömer Faruk Efendi, profesyonel asker olduğu gençlik yıllarında. MURAT m BARDAKÇI i

-Sürgün, padişah torunları için ıstırap, sefalet ve sıkıntı ile b e ra b e r hayal ve bekleyiş d e m e k ti. T ü rk iy e 'y e giriş­

leri yasak olan Son OsmanlIlar, yıllar b oyunca m e m le ­ k e tte n gelecek olan " A r tık dönebilirsiniz" haberini

hayal etm işlerdi. Bu izni b ekleyenler arasında Son H a life A bdülm ecid E fen d i'n in oğlu olan ve 1 9 1 9 ile 1 9 2 4 yılları arasında Fenerbahçe K u lü b ü 'n ü n başkanlı­

ğını yapan Şehzade Ö m e r Faruk Efendi d e vardı. Fenerbahçe Kulübü'nün

başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi (ön sıra, soldan dördüncü), futbolcularla beraber. Fenerbahçe'nin 1923'te İngiliz işgal birliği takımıyla yapıp 2-1 kazandığı tarihi maçı, bu ekip oynamıştı.

İşte, sürgündeki şehzadenin 1 9 6 6 'd a yazdığı bir m e k tu b u n u n bazı bölüm leri: Ö m e r Faruk Efendi, sürgünde bile bağlı old u ğ u kulübünden "C ân ım

F en erb ah çe" diye bah sed iyo r ve satırlarında kah re d e n bir v a ta n hasretini nakled iyo r. K ader, Fenerbahçe K u ­ lü b ü 'n ü n sabık başkanına m em leketini bir d ah a g ö rm e ­ yi nasib e tm e y e c e k , Ö m e r Faruk Efendi sürgünde can verecek ve T ü rk iy e 'y e ancak cenazesi g elebilecekti.

. et*/?*

BAŞLARKEN

Kanal D'de, önümüzdeki 18 Ocak Çarşamba gününden itibaren benim hazırladığım dört bölümlük bir belgesel yayınlanacak: "Son OsmanlIlar"...

Konusunda bir "ilk" olan bu belgeselde, 1924 M artı'n d a Türkiye'den sınırdışı edilen Osmanlı

Hanedanı'nın bazı mensuplarının sürgünde yaşadıkları ve filmlere bile taş çıkartacak derecede hüzün yüklü gurbet

hayatlarından kesitler yer alıyor. Üç gün

devam edecek olan bu yazı dizisinde, belgeselin tanıtımının yanı sıra hanedanın kadın mensupları için 28, erkekleri için de tam 50 yıl devam eden bu sürgünün hüzünlü ve şaşırtıcı bazı anlarını okuyacaksınız.

Mehmed Orhan Osmanoğlu ■ Fotoğraf: Reuters/Fatih Sarıbaş

Osm anlı tahtının vârisini haçların arasına defnettik

İSTANBUL’da 1909‘da doğan Mehmed

Orhan Osmanoğlu. Osmanlı hükümdarı İkinci Abdülhamid’in torunuydu. 15 yaşın­

dayken ailesiyle beraber sürgüne gönderildi ve gurbette hayatını kazanmak için otomobil ta­ mirciliğinden kamyon şoförlüğüne kadar her işte çalıştı.

Orhan Efendi, kendisiyle tanıştığım

1970‘lerin sonunda Paris’teki Amerikan As­ keri Mezarlığımın bekçiliğini yapıyordu!

Sonra mezar bekçiliğinden 160 dolar aylık­ la emekli oldu ve Güney Fransa’nın Nice şeh­ rine yerleşti. Aramızdaki dostluk seneler geç­ tikçe arttı ve o yıllarda Osmanlı Haneda­ n ının “reisi” yani en yaşlı şehzadesi olan Or­

han Efendi’vi 1992 Ağustosumda Hürriyet’in

davetlisi olarak on günlüğüne İstanbul’a getir­ dim. Sekiz dili rahatça konuşabilen ama göz­ leri artık çok az gören Orhan Efendi vatanına 68 yıl aradan sonra ilk defa geliyordu ve gelişi gazetelerin manşetlerinde yer almıştı.

£ 8 i

âm&mısadece Mehmed Orhan Osmanoğlu, tam 70 sene­

lik sürgününü, Nice’deki tek odalı evinde 1994’ün 12 Mart akşamı noktaladı. Vefat ha­ berini alır almaz Nice’e gittim ve çileli şehza­ deyi şehrin “Doğu Yakası Mezarlığında

ade'nin cenaze

_^ Hâft

-Tunuslu kıldı.

toprağa verdik.

Cemaat, sadece altı kişiydi: Sultan Abdül-

mecid’in soyundan gelen ve Nice’de yaşayan Melike ve Eıııire hanımsultanlar. hanımsul-

tanların Katolik olan Fransız eşleri. Gazi Os­

man Paşa ile Sultan Abdüihamid’in torunu Bülent Osman ve ben... Osmanlı tahtının vâ­

risinin cenaze namazını. Melike Hanımsul- tan’ın şehrin Arap mahallelerinde bulduğu ve

Bülent Osman’ın bahşiş vererek mezarlığa

gelmeye binbir güçlükle ikna edebildiği dört Tunuslu kıldı.

Sultan Abdülhamid’in torunu. Osmanlı

Hanedanı’nın sabık reisi ve saltanat yılların­ daki resmi unvanı “Şehzâde-i civan-baht dev-

letlu necabetlu Mehmed Orhan Efendi Haz­ retleri” olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Mehmed Orhan Osmanoğlu. son uykusunu

şimdi Nice’in “Doğu Yakası Mezarlığında, haçların arasında uyuyor. Haçların

mevcudiyetinin sebebi mezarın bulunduğu yerin Müslümaıılar ve Hıristiyanlar tarafın­ dan ortaklaşa kullanılan ama “fakirlere

mahsus” bölüm olması ve şehzadenin mali

imkânsızlıklar yüzünden ancak buraya def- nedilebilmesi...

Ömer Faruk Efendi'nin Fenerbahçe mektubunun bir bölümü.

ÜRGÜN, birçok Son Os­

manlI için ıstırap, sefalet ve sıkıntı ama daha da önemli­ si, hayal ve bekleyiş demekti.

Türkiye’ye girişleri yasak olan Son OsmanlIlar, yıllar boyunca memleketten gelecek olan “Artık

dönebilirsiniz” haberini hayal et­

mişlerdi. Bu hayal, hanedanın ka­ dınları için 28, erkekleri için de tam 50 sene boyunca devam edecek ve geçen her gün sürgündeki

Osmanlı-Ömer Faruk Efendi, sürgün­ de yaşadığı Kahire'de, ömrünün son yıllarında.

lar’a acı, sıkıntı ve hüzün getirecekti.

Gurbetin getirdiği bütün bu acıları çekerken mem­ lekete dönebilme hasretiyle yanan Son Osmanlılar’ın arasında Şehzade Ömer Faruk Efendi de vardı.

Ömer Faruk Efendi, Son Halife Abdülmecid Efen-

di’nin oğluydu. İstanbul’da, 1898’de doğdu. Alman­ ya’da Potsdam Askeri Akademisi’ni bitirdi, ilk Dünya Savaşı’nda Verdun cephesinde savaştı, sonra Türkiye’ye döndü ve bir kuzeniyle, zamanın hükümdarı Sultan Va-

hideddin’in kızı Sabiha Sultan ile evlendi ve üç çocuk­

ları oklu: Neslişah, Hanzade ve Neclâ sultanlar... Şehzade. 1919’da Fenerbahçe Kulübü’nün başkan­ lığına seçildiğinde henüz 21 yaşındaydı. Başkanlığı 1924 M artı’na, hanedanın bütün mensuplarıyla bera­ ber Türkiye’den sürgüne gönderilmesine kadar, beş sene devam etti.

Faruk Efendi, memleketini bir daha göremedi. Sür­

günü tam 45 sene boyunca yaşadı ve hayata ailenin er­ keklerine memlekete dönebilme izninin verilmesinden beş yıl önce, 1969’da Kahire'de. memleket ve İstanbul

hasreti içerisinde veda etti. Mezarı yıllar sonra, Anka­ ra’nın “sessizce nakledilmesi şartıyla” verdiği özel bir izinle Türkiye’ye getirildi ve gurbette can veren şehzadenin naaşı, Cağaloğlu’ndaki Sultan Mahmud Türbesi’ne defnedildi.

Aşağıda, Şehzade Ömer Faruk Efendi’nin Kahi- re’den 1966’nın 20 Temmuz günü İstanbul’da yaşayan dostu meşhur tarihçi İsmail Hami Danişnıend’e gön­ derdiği mektubun Fenerbahçe ile ilgili kısımları yer alıyor. Şehzade, mektubunda seneler önce başkanlığı­ nı yaptığı Fenerbahçe Kulübü'nün o zamanki başkanı

Faruk İlgaz’dan bir mektup aldığını söylüyor, kulü­

bün kendisini hatırlamasından duyduğu memnuniyeti anlatıyor ve gözyaşlarını tutamadığını yazıyor.

Sürgündeki şehzadenin mektubunun sonlarında- geçen “Beyefendi” bahsini biraz açayım: Ömer Faruk

Efendi şehzadelere “Efendi hazretleri” diye hitap

edilmesi gerektiği halde kulüpten gelen mektupta ken­ disine “Muhterem Beyefendi” dendiğini yazıyor ama Fenerbahçe aşkından dolayı bu protokol hatasına önem vermediğini anlatıyor...

C a n i m Fe n e r b a h ç e

İşte, Şehzade Ömer Faruk Efendi'nin Fenerbah­ çe’den bahsettiği mektubunun bazı bölümleri: ‘Pek muhterem beyefendi,

...İçimden, bu sene bir kavuşma senesi olacak diye geldi! Sonra, o kavuşma kim ile? Sevgili vatanım ve

15 senedir görmediğim çocuklar ile mi, yoksa toprak ile mi diye düşündüm!

...’Maneviyatınızı bozmayın, ye se kapılmayın' bu­ yuruyorsunuz ama buna imkân kaldı mı? İnsan taş­ tan çelikten olsa yine dayanmaz! Kaçıncı senedir bu tahammülümüz! Artık tahammül edebilme imkanları da kalmadığı gibi işkencenin de bir derecesi var. Öyle bir hâle geldim ki ne isteyeceğimi bilemez oldum.

...Geçen gün ... postacı geldi ve büyükçe bir zarf uzattı. Üstünde cânım Fenerbahçe Spor Kulübü’nü görünce şaşırdım. Mektubu okuyunca büsbütün hay­ retlere düştüm. Kulübün yeni müdürü, sabık reisleri­ nin resmini istiyor! Salonlarını tezyin (süslemek) için! Kırk küsur senedir böyle bir alâka görmediğimden şa­ şırdım ve mütehassis oldum, teessür duydum ve gözle­ rimden yaşlar boşandı. Yeni ve eski birer fotoğrafımı, kulüp âzâlarıyla çıkmış olan bir eski resmimi ve gös­ termiş oldukları alâka dolayısıyla teşekkürlerimi yaz­ dım ve gönderdim. Yeni reisin ismi de Faruk oldu­ ğundan, adaşlık hasebiyle bir sempati doğmuş olacak! Bana gönderdikleri kulübün ismi, işareti ve arkasına yazdıkları beni çok mütehassis etti: ‘Kulüp erkânı, es­ ki reislerine saygılarını sunarlar.’ Şimdi resim çerçeve­ ye geçmiş halde yanımda duruyor. Muhterem Beye­ fendi' diye yazmalarına dikkat bile etmedim. Çünki, bilmediklerinden! Bundan birkaç sene evvel de biri bana kezâ 'Beyefendi' diye hitap edince ‘Affedersiniz ama ben efendi değilim. Öyle olmuş olsa idim memleketten çıkarılmazdım. Bana çok pahalıya malolan unvanımdan vazgeçmeyin, rica ederim’ de­ miştim. Bunu size gülün diye yazıyorum. Gülmeyi bile unutmak üzereyim ve unutmamaya uğraşıyorum. ...Ömer Faruk”

Referanslar

Benzer Belgeler

Prof.Dr., Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Matematik Ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü, 2018 - Devam Ediyor.. Prof.Dr., Harran Üniversitesi, Fen-Edebiyat

• Ahlak kuralları, iyiyi ve kötüyü ayırt etmede kişinin vicdanının da temel oluşturduğu, uyulması gereken bir dizi kurallardan

• Toplumun kültürü, yaşam biçimi, folklorü etik değerler üzerinde etkilidir.. Kültürel etkileşim

Örflerin bir zamanlar doğru saydığı davranışlar sonradan yanlış kabul edilebilirler.. Örfler,

• Etik sorgulama; bazı sorulara verilen yanıtlar sonucunda etik olup olmadığına karar verilebilir.. Etik davranmanın önemini kavramak

• Etik Kodları ve Turizm, Yazar: Burak Murat Demirçivi, Mehmet Yeşiltaş, Yayınevi: Detay Yayıncılık, İlk Baskı

14 seviyesinin altında geri çekilmenin devam etmesi halinde 11.50 ve 11.15 destek seviyeleri takip edilebilir.. Yukarı yönlü seyirlerde ise kısa vadede 13.10 ve 14 direnç

Syngenta Bitki Koruma Pazarlama Müdürü Hüseyin Gül, sahip oldukları zengin ürün portföyü ve yenilikçi çözümleri ile sektöre öncülük etmeye devam edeceklerini