H
n
4 MAYIS 1988
ROFESÖR Sa- dun Aren’le 4 Şu bat 1988 günü yaptığımız bir konuşma yı, bu sütunlarda 5 Şubat’ta yayınladık. Bu konuşma bakınız nasıl son buluyordu:
— Ekonominin can damarı dış kredi... Aca ba hükümet yeni dış kre di bulmakta zorlanabilir mİ hocam?
— IMF ve diğer kay naklar eskisi kadar se mpatik davranmayabi lir...
— Neden?
— IMF bize “ küçü- lün” demiş, böylece dö viz ihtiyacımızın giderek azalacağını düşünerek 24 Ocak programını des teklemişti. Ancak döviz ihtiyacı azalacağı yerde giderek artıyor...
— Bu neden hocam? — Siyasi rekabet var. Seçim geçirdik. Özal hü kümeti siyasi rekabet varken harcamaları kısıp IMF’nin istediği kadar küçülemez...
IMF programları nın demokrasi ile birlikte yürümeyeceği bir defa daha karşımıza çıkıyor hocam...
— Evet...
★ ★ ★
Bu konuşmayı yaptı ğımız günden bu yana tam 3 ay geçti... Ne de ğişti? Muhalefet partileri
anketlerde öne fırladı... Durum böyle sürerse ANAP bitecek... Ya da muhalefeteoy kaptırma mak İçin geniş halk ke
sim lerine para
pompalayacak. IMF açı sından ikisi de sevim siz... Birlhtimaldahaka- I iyor... O da demokrasi yi askıya almak, muhale feti susturmak, halkı ANAP’a mahkûm etmek. Zirvelerin bu üçüncü İh timale yardım ettiği gözleniyor.
Temel'in idris'a mektubi..
El
1
YY idrus,Saa pu mektubi
Paşa’mun Kara
deniz Gezisu pittiğunda yazmaktayum...
Uyyy cozinu sevdlğu- mun, ne cuzel ko'nlştu...
Önce turizm mevsiminu pir cuzel açtu...
Ne ila mi?
Tabii süngüyla... Sün- güyla açtı kİ turizm patlasun ha puraya çok turist cel- sun...
Peşundan da "temokra- si heveslilarina pir cuzel ders verdu...
Uyyy idrus... Saa pi su alim var...
12 Eylül temokraslya karşi mu yapilmüştur, anar şi ve teröre karşi mu?
Cevabinu da pen vere- yum...
Elbette anarşiye karşu... Paşam tabancasinu çektu havada slneç cibl uçan anarşlyu tam çözünden fur- dl. Lâkin anarşi o sirada te- mokrasinun başIna konmiş- tu. Kurşun sineği furdiktan sonra temokrasinln beynlnu parçaladu.
Pir sizden, bir bizdan ol- di...
Uyy idrus,
Son mektubunda paa
H
A N O N S
ARBİYE istikametinden gelip Çankaya istikametine gitmekte olan,
ZİNDE TURİZM seyahat otobüs yolcuları...
Otobüsünüzün verdiği 10 yıllık mola sona ermek üze redir. Lütfen otobüsteki yerlerinizi alınız.
Sayın Yolcular,
Lütfen şikâyetlerinizi AET’ye, teşekkürlerinizi ABD’ ye bildiriniz...
Mola vermek için “Öz Demokrasi” lokanta ve tesjs- lerini seçtiğiniz için şirketimiz teşekkür eder, hayırlı iş
ler, pürüzsüz gidişler diler... _______
—Siyasete cireceğum nere den başliyayum” diyorsun? Saa Harbiye’yi tavsiye ede- ceğum... Amu yaşin geçtu.
Uyy yeğenum,
incıltere’de nasilsun? Eyi misun?
Mektubinda Inciluzların aklindan şüphe edeyrum deyisun...
Haklisun...
İnciiizler ikinci Dünya Savaşı’nda memlecetun idaresinu Çörçi! adlı bir si vile vermişlardur. Silah kul- lanmasinu pilmeyen adama memleçet idare ettirilur mu? Ne savaşta ne barişta?
Arada pir tireksiyonu bı- rakacağusun ki hevesinu al- sun sonra tekrar alacaö- sun...
idrus,
Saa para da cöndere- cektum... Ancak zarfi kapat- tiktan sonra aklima celdu Kusura kalmaysun... Bayan Taçer’e selam eder İnciliz Kraliyet ailesinun ellerun- dan, küçüklerin çözlerinden öperum...
Turist bulursan yolla... Temokrasi müzesinu cezdu- rayim onlara.
Kardeşin Temel
Geçen Kasım ayının 1 1 ’ inde Alfan 59’ una basarken pastada 4 mum yaktık, seyrine baktık. Altan bir de sigara yaktı üstüne...
UĞUN son yolculu ğuna uğurlayacağı mız Altan, 1955 yılın da “TEF Karikatüristler Al- bümü” nde kendi kendini anlatıyor.
Bakınız, aynen ne diyor: “Altan Erbulak, 1929’da Erzurum’da doğmuş. Baba sının memuriyeti dolayısıy- le Anadolu ve Trakya’nın muhtelif kasaba ve şehirle rinde en azı 45 gün, en çok 2 sene kalarak okumaya ça lışmıştır. Çocukluğu otomo bil kullanmak, ata binmek, silah atmak ve yaralanmak la geçmiştir. Babası tekaüd olunca, Altan’a İyi gelir dü şüncesiyle ailece Bakır köy’e yerleşmişlerdir, işte bu sıralarda karikatür çiz meyi kafasına koyan Altan, mektebe gitmeyi aklından çıkarmıştır.
“Güzel Sanatlar Akade mesi’nden kovulduktan sonra vatani vazifesini on başı olarak yapmıştır. 1948’ de ilk karikatürünü neşre dip, bir müddet tek gözlü in sanlarla vakit geçirmiş ve imzasını ayağa kaldırmıştır. Kendine has çizgisiyle bil hassa kadın ve evlenme mevzuunda çok çalışmıştır.
“Her yemekten sonra bı yığını ve tırnaklarını yiyen Altan, şimdi Altan isimli çok cici bir kızcağızla nişanlıdır.
“Asık suratları sevme mekte, ‘Yaşamak için çok âz vaktimiz var, bu zaman içinde düşünmeli ve gülme- li. Diğerlerini öldükten son ra da yaparız’ demektedir.
“Altan, Vatan gazetesin de günlük karikatürlerini neşreder ve pipo içer.”
A
LTAN Erbulak’ın beklenmedik kaybının ardın dan günlerdir onunla ilgili yazılar okuyorsunuz--- 'dur. Çeşitli yönlerine değinen arkadaşlarımız,duydukları acıyı sizinle paylaşmak istediklerinden do layı içlerini döküyorlar.
izin verirseniz, ben de Altan’a değinmeden ede meyeceğim. Belki şimdiye kadar çok kişiden okudu ğunuz yanlarına tekrar değineceğim ancak, öylesine biriz bırakmış insandı ki, O’nun büyüklüğünü görmez likten gelemem.
Gerçekten, kısacık boyu poşunun altında Altan “büyük” idi. Çok azımızda bulunan “hayat coşkusu, hayatı sevmek ve her anından zevk alma” hassası AI-’ tan’da vardı. Nerede olursa olsun, karşılaştığınızda “ Nasılsın Altan?” diye sorduğunuzda hep aynı yanıtı alırdınız:
—At gibiyim.
Altan için at, sağlamlık, sıhhat, güzellik sembo lüydü.
Hayatını dolu dolu yaşadı. Bir dakikasını dahi bo şa harcamadı. Sevdi, sevdirdi ve sevildi. Herhalde onun kadar Türk toplumu tarafından içtenlikle sevi len, nerede karşılaşılsa karşısındaki kişinin gözleri nin içi gülerek selamlanan kişi yoktu. Yağmur altında görev yapan trafik polisinden devletin en üst düzeyin deki insanına kadar. Nedeni de basit, Altan bizleri se verdi. Biz de bu sevgiye karşılık vermek isterdik.
Altan bana hoşgörü öğretti.
En küçüğünden en büyüğüne kadar, insanlara de ğer vermeyi, art düşünce olmadan ve kimseyi kırma dan fikrini söylemeyi öğretti.
Hayatı sevmeyi, dünyanın sadece iş olmadığını gösterdi.
Nihayet, iyi bir iş yapan insanların tebrik ve teş vik edilmesinin en güzel bir his olduğunu, bunun ki şileri küçültmediğini, aksine büyüttüğünü anlattı.
Belki verdiği derslerden azını uygulayabildim an cak, Altan benim için adeta “hayatın, coşkunun” bir sembolü oldu.
Altan, genelde Türk toplumuna da çok şey verdi. Hemen hemen her kesime, ister tiyatro veya karika tür, ister söyleşi veya diğer kanallardan “içindeki dünyayı” yansıtmasını bildi. Bu dünyadan iz bıraka rak ayrıldı. Bundan dolayı, daima “büyük” olarak ya şadığı ülkemizde, hep “büyük” olarak kalacak.
»Türk kızını evlat edinmek istiyor
CaroUne’den
buyuk jest
İngiltere'de yayınlanan Dally Express gazetesinin ha berine göre, Monaco Prensesi Caroline, tuvalette terk edilen babası Türk, annesi Fransız 3 yaşındaki minik Anissa için bir arkadaşına, "Bizim evladımız olmasın dan da mutluluk duyarız" dedi
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi