• Sonuç bulunamadı

Fatih'in İtalya Seferi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fatih'in İtalya Seferi"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FÂTİHİN İTALYA SEFERİ [*]

Dr. ŞERAPETTİN T U R A N 1480 11 a 1 y a Seferi ve O t r a

nto'nunzaptı, P â t i h S u l t a n M e h -ıtı e d'in, fetihlerle dolu 30 yıllık saltanat devi-esinin son zafer halkasını teşkil eder. İ s t a n b u l ' u zaptederek B i z a n s t m p a r a t o r 1 u ğ u'na son veren bu büyük ıhükümdann, D o ğ u R o m a İ m p a r a t o r l u ğ u ' n a âit A v r u p a topztıklarıni ele geçirdikten sonra, nihayet B a t ı R o m a î m p a r a t o r l u ğ u'­ na dahil olan yerleri de hâkimiyeti altına almağa giriştiğini görüyoruz. Bu bakım­ dan, XV. Yüzyıldaki Osmanlı hâkimiyeti­ nin A k d e n i z'de uzandığı smırı tesbit eden O t r a n t o Seferinde, İ s t a n -b u l'dan R o m a'ya giden sistemli -bir istilâ politikasının son büyük hamlesini sezmemek imkânsızdır. Kaldı ki, F â t i h M c h m c d'in yanında bulunmuş ve hep­ si de İtalyan olan bir çok müşahitlerin

ka-F â t i h'in kanaatine göre, 1 s-t a n b u l'u zaps-tes-ts-tiks-ten sonra R o m a'-yı da almak gayet tabii idi; zira 1 s-t a n b u 1, R o m a'nın doğuda yerleşen kızı idi ve kızı alınca, annesinin de ele ge­ çirilmesi gerekiyordu.' Hem, yer 3nizünde ancak bir büyük Padişah hüküm sürcbi-' lirdi ve İ s t a n b u l , böyle bir cihan

imparatorluğunun merkezi olabilecek tek şehir idi. Bunu gerçekleştirmek için de, vaktiyle Makedonya S ^ ü İ s k e n d e r ' -in yaptığının aks-ine, batı'ya gitmek icap

ediyordu. *

F â t i h M e h m e d'in daha cülft-sundan itibaren tasarladığı bu plân niha­ yet saltanatının son yılında fiiliyat saha­ sına çıkmış ve G e d i k A h m e d P a -ş a, büyük bir donanmayla İ t a l y a üzerine gönderilmiştir. Binaenaleyh, bu seferin _V e n e d i k veya F l o r a n -yıtları bu hükmü küvveUendirecek mate-^ s a'mn teşvikiyle yapıldığı hakkındaki ka-yettedir.'

Şehzadeliğinden itibaren İtalyanlarla temasta bulunmuş ve şüphesiz ki onlar­ dan memleketleri hakkında malûmat al-nnş olan F â t i h , tahta çıkışından son­ ra I t a l y a'nın siyasî ve askerî duru­ munu büyük bir ilgi ve dikkatle tetkik et-»ni?' ve İtalya Şehir Devletlerinin, arala-nndaki rekabet dolayisiyle kendisine kar-Şi müşterek bir cephe alamıyacaklannı da iyice anlamıştı.

y ı t l a n ' çok ihtiyatla karşılamak icap eder.

O t r a n t o'nun zaptiyle gerçekleşen fakat F â t i h'in ölümü üzerine daha fazla gelişmiyen bu sefer, henüz gereği gibi incelenmiş değildir. Esasen çağdaş

iı-c.

1*1 B u y a z ı 1953 de hazırlanmiatı. » B u h u s u s u bk. F r . . B . a b i n g e ı-,

fehmcH vc italya. Belleten. C . X V I I , Sa. 65.

1453 de 1 s t a n b u l a gelen J a c o p o ^ ^ » ^ g M s s c h i adındaki bir Venedikli, P ft-• i t t a 1 y a'nın coğrafi mevki'l. eyâlet-£**"'• Papalığın ve A v v \ı p a'nın dunın»\ı hak-.'nda dikkatle m a l û m a t topladı|:ından

bahsetmck-<A.yni makale, S. 50).

s 1453 de 1 a t a n b u l'a gelmig ve bir Os­ manlı tarihi yazmif olan N i c c o i o S a g u n -d i n o'-dan naklen Prof. B a b i n g e r, a-dı geçen makale, S. 59 .

' J a c o p p o L a n g u s c h i'den naklen Prof. B a b i n g ^ ayni makale, S. 54.

• H a m m e r , tlx:. M. A t a. I H , 191: 6 a b i n g e 1', ayni makale, S. 61.

F a. t i h in daha 1453 den İtibaren harp pUın. lannı batıya yönelterek t t a I y a ya vc daha sonra belkj de A I m a n y a'ya boyun eğdirmek i s t e d i ğ i n muhakkak o k l u ^ n u aiSylIyen F r . B a b i n g e r ( . 59), 1480 seferinin V e n e d i k veya F l o r a n » a nın teşvikiyle yapıldığını kabul etmekle her halde farkında olınıyurak bir

(2)

I

i

- - t

(3)

R. Gagitnihal

Res. 3 — Edirne'de Gazimihal Camii

Res. 4 — Edirne'de Mlhalogııllan makberesi

Vakıflar Dergisi l^J,

(4)

140

Dr. ŞERAFETTÎN TURAN

kaynaUarunwn bu konuda verdikleri ma­ lûmat çok as ve sathidir. Hattâ Afik Pa-şa-zftde A h m e d l y k t gibi muâ-sır bir Osmanlı tarihçisi, her nedense î t a l y a S e f e r i n d e n hiç bahset­ memiştir. T u r s u n Bey, N e ş r t ve O r u ç b. Ad i 1, bu seferi ancak ismoı kaydetmişler«.meşbûr t d r i s - i B l ^ 1 i s t ise, bu seferin ehemmiyetiyle mO-tenasib olmıyacak kadar ax ve yanlış ma^ lûmat vermiştir.' Hele. İ t a l y a Se­ f e r i n i n başlangıcmı teşkil eden Z au­ t a , K e f a l o n y a ve A y a m a v r a ' -mn zaptı (1479), bu kaynaklarunian hiç birinde kaydedilmemiştir.

Buna makabil. F â t i h devrinin sonlannda doğmuş v e H B a y e z l d »unanmda onun emriyle bir Omank Ta­

rihi yazmış olan K e m a l p a ş a ı â

-de Ş e m s t t ' d - d t n A h m e d (îbn Kemal) in eserinde i t a l y a S e f e ­ r i n e âit çok kıymetli malûmat butanak-tayıs. t b n K e m a l , diıg^ kaynak» larda bulunmayan A y a m a v r a ve K e f a 1 o n y alun zaptım kaydettiği gibi * O t ıF a n t o'nun laptı'm, R a y-ke B e ğ i » N a p o l i K u a h H F e r d i ­ n a n d — ile yapılan savaşlan v« nihâyet F â t i h M e h m e d'in «İflmtt ve n. B a y e z i d'in cOlûsundan sonra httafitr teren C e m vak'aa dolayıai^e kaloıin nasıl elden çıktığmı bütttn tafsilât ve vu-zuhiyle belirtmiştir. Bundan başka, O t-r a n t o , N a p o l i kuvvetlet-ri tat-rafın­ dan istirdad edildiği zaman esir düşen Os­ manlı askerlerinin gayet iyİ muamele gör­ düklerini, hattâ bir çok savafOarda Kıral F e r d i n a n d'a yardım ettiklerini, ni­ hayet sulh akdedilip te bunlar serbest bı-rakılacaklan zaman F e r d i n a n d'm söylediği sözleri de kaydetmiştir ki. t b n K e m a Tin, bu esaret hayatuı bizzat o Bk. T u r s u n B e y , Tarih-i gM,'l-tetlt,

170; N e 9 1-1. Cihan-^itmA, Prof: T a e s c h n c r ' iHfr. 217; O r u ç B e y , TevMh-i AUi Oamem, Prof. B a b 1 n g e r ngr. 181.

t H«9t BMİft, Nur-i O s m a n ^ Ktb. No. 8209. Vr. 486 s vd.

<• TcvArih-i Al-l 0»man, V I I . Defter, İst. F»-lilı Ktb. No. 4206 Vr. 260 b Vd.

yaşamış bir Sipahiden naklen verdiği bu malûmat, hiç bir kaynakU raatlıyamadı,

ğunu enteresan bir mâhiyet taşımakUdır.

î b n K e m a l'in 111£ 1 y a s

c-f e r i hakkında verdiği bu kıymetli ma-lûmatı, onun Twârih-% Âl-i Oaman'ınm F â t i h M e h m e d devrine âit Vlı. Defterinden naklen" tenkidli bir şekilde yayınUyoruz.

• •

Emlr-i Şehir O e d t t k A h n i e d paga, dooaunayla P o l y » " diyânna gifedllğlai, m»*mAre-i mesMrede O t r a n . d a " dkUUeri hMr-ı meghftnı fcth etti­ ğini beyin eyler :

Hazret-i hudâvendigâr, sipehsâlâr-ı kişver-kttşâ G e d t t k A h m c d P a-ş â'ya K e f e l o n y a ve A y a m a v ­ r a ' '* yı alduktan sonra bujrurmuştı ki va-rub Po 1 y a diyânnı dahi teshir idüb a'day-ı bed-reyi def* eyleye; leşker-i cer-râr-ı nusret-âsârla şevket-i kUffâr-ı bcd-at-rett kesr idüb râyet-i feth-âyet-i lalâm-ı zafer-encâmı nasb etmekle ol vilâyeti dâ-rU'l-tslâma zam İdUb içinden şi'âr-ı kUf-ri ref' eyleye."

P o 1 y a, ekalfm-i deryâ-bârdan biı-'azlm iklİmdUr, vtts'at U fes&hctle mcvsûf ve nutfûf; oeyş-i bed-kîşi vefret ü kes-ret-i 'aded U' udedle mezkûr ve meşhûr; mezbûr kişverttn ekser hududını A k d e-n i z ihâU ettUğiçUe-n adalar idâdıe-nda ma'dûd olmuşdur, sûr-ı deryft-yı şûrla

• Bu bölüm, V n . Defterin 283 a . 201 b

vs-nüclannı teıkU «tmektedir. >• A p u l i a ,

tı O t r a n t o.

İt M«^inde " A v 1 o n y a" diye kaydedtlıni? İse de buRUn. Mr mUaCanıiih hatan olduğu ve "A y a m a V r a" olıiMun gerektlSi kanaatindeyK Zira mttverrih daha Once K e f a l o n y » ^ A y a m a V r a'mn. saptuıdan bahsetmektedir M.

burada isimler dogm olarak yaailmıytır.

« » l d r i » - l B i t i l a l , a e d l k A'^ m e d P a s a ' n ı n F A t i h ' I güney t t a i y » ' nın iM^ttedilmeM i«ln te»vik ve ikna ettigin^^

bahsetmektedir (Bk. H99t BeM^t, Nur-i O*^*

(5)

P Â T Î i r î N İTALYA SI

141

^ s û ı - o l m a g ı m i i y â n ma'mûr ve mahsû-Umcvfûr :

Beyt-i Türkî li-müellifihi Sahrâ-yı pür-bahftn bâğ-ı cinine ben-«r,

Derya ile ken&n graıe-i revftne benzer. Mezkûr serdâr, mezbûr misâl-i v&ci-ba'l-i'tibâra imtis&l idUb fil-hâl durdı; G c 11 b o 1 ı'da gemiler ihzâr idüb derya gcferinün yarâğın yasağın gördi. Esbâb u ftlât-ı zarb u harbden, mühinımât-ı cidâl ü tatâlden hâcetine yetecekçe ve maslahatı­ na kifâyet edecekçe götürdü. Yüz pftre ge­ miyi " nchcng-âheng âdemiyle nefis tutub donadub kendttsi re'isittk aerîrinde sâye bân-ı bâdbân altında geçdi oturdı; ger-dûn-misâl geştîler, lenger-i hilâl-peykeri

içlerine alub dümeni P o 1 y a üzerine doğruttılar, yürüdUer; " drefş-i aehâb-d-rahş bâdbânla 'amûd-ı şu'ây-ı âfıtâbı 5r-tüb cyvân-ı kebûd-ı âsumânı bUrttdiler. Katrana bulanmış geşt!-yi bf-kerftnla Der-yi-yı Sefîd bahr-ı kıra döndi; bayrak yap-raklariyle yeşermiş neyistân-ı nîzeyle de­ niz kuru yire döndi. Gülekler başların gök yüzüne kaldurdu, kürekler kolların deniz dibine daldırdı; yüz pâre gemi bir yerden yüıUyüb, kürekler iki kpidan deniz yUzin bttriiyüb ol donanma. d!v-i hezâr-deste benzerdi, içindeki âteş-âheng nehengle-riin grîv-i hurûşiyle deryâ cûşa gelüb ag-a köpüklenmiş üştür-i ser-meste benzer­ di :

Boyt-i Fârisî li-müellifihi Be-leb âvurde kef çün üştür-i mest Bc-çûp-i saht-ı geştî sîne-râ hest Sabâ-yı safâ, eser-i zafer-rdıber olub

sıh-k r j : H a m m • r, tre. M . A t a. Dev Ojmıaniye Tariki, m. 191.

kaynaklarımızda gemi ad«di v«rihn«-yalnız Î 4 r i s - i B i t l i a l A h m e d dntı' * t t a l y a'dan "80" gemiyle dön-^•wwden bahsetmektedir. (Vr. 48» a). A n g I o 1-' donanmanın. "28" kadırga olmak ttzre («Zi mütevekkil olduğunu ya»yor

^J^^ î^roA«oo, T. Tarih Kurumu Ktb. K.

trc. s. 244).

" A h m e d Paşa 26 Temmuz 1480 de ^ lOl)" ^ hareket etti ( H a m m e r ,

hat ü selâmetle deryâ yüzinde biraz müd­ det getdiler, P o 1 y a karasına irUb adasına girüb deniz kenârmda buldukları diyân gâret etdUer. 01 mekândan ki kân gibi pUr-gevherdi, ma'den gibi her yeri dolu sim ü zerdi, şolkadar veledân ve ha-vâri gibi yüzleri akar sudan âri ve gözle­ ri mây-i melâhat pman gılmân ü cevâri çıkardılar ki hadd ü 'adede kabil degül; ol mâl-ı menâlden kî zekâtı fiiksa cihân di-lencilerinün kunc-i âmâh pür-genc olurdı, şol-denlü aldılar ki 'öşr-i 'işzin takrir ü tahrire lisân ü benân mütehammU d ^ I . Mezkûr diyâr-ı âbâdda nâdiretü-l-âsâr bi-lâd ü emsâr çoğidi, her birisinUn sevâdı ma'mûr, kurası hadd U ta'dâddan artuği-di; berû kenârmda sûr içinde mahsûr bir şehr vardı, kalan şehirlerine göre yılduz-1ar arasında bedr-i aya benzerdi; sevâd-ı âbâdı gös karası gibi menba-ı merdumdı, şâir bilâdınun sevâdma nazaran gecclcr içinde Şeb-i Kadr'e benzerdi :

Nazm-ı Türkî li-müeUifihi Komuşlar adın anun O t r a n d a Melâmet olmaz anda oturanda Safâ vü 'iyş ile ger yaz u kışı Geçttrm^ istorisen otur anda.

A h m e d P a ş a , hajd-i seyl-gir-dâr ve leşker-i zafer^'ârU vardı, ol hisâr-i üatttvânn üzerine düşdi; " mevâkib-l ke-vâkib-şumâr şehrün kenânndaki gülzâr-ı pür-berk ü bâr gibi diyâr-ı âbâda, kiştezâ-r a cekiştezâ-râd üşekiştezâ-r gibi ttşdL Kttffâkiştezâ-r-ı bed-gikiştezâ-r- bed-gir-dâr kaçub hisâra girüb kal'anun kapısını yapıcak dervftze-i kâr-zâr feth oldı; ra'd-g-rîv toplarun ki dehân-ı dîv gibi âteşin-dem-di, avâzesiyle şeş-köşe-i 'âlem doldu. Ceyş-i bed-klşUn ser-efrâzlanndan sengtn-beden ehremenler bârûlar gibi gerinUb aönüb gâzilere görünmek isteyince toptaşı başla­ rım götürür, gövdeleri bedenler gibi divâr kenârmda kalurdı; ol dürc-i şekavet için­ deki bed-gevherler burçlar üzerinde beden­ ler gibi dizilüb dururken zarb-zen ve

pcr-ı« A h m e d P a s a . 28 Temmuz 1480 de O t r a n t o"ya varmıştı ( H a m m e r , A t a tı-c. m, 191). 1. H a k k ı U z u n c a r f i l ı , bu Urihi 25 Temmuz olarak gösteriyor {OamanU 7 o H M , n , ISft).

(6)

142

Dr. ŞERAFETTÎN TURAN nakı her kangjsma ki dokunurdı, ya kolun

buddan götürür, ya bütün alurdı. Ceyş-i tslâm ol kîş-i bed-fercâmla bir nice ey­ yam muhkem ceng idüb sûr içini gûrları gibi kü£fâr-ı bed-girdârun gözlerine tenk idüb zarb-ı destle hisârı a l d ı l a r , i ç i n e cârub-ı harbi çaldılar. 'Avretden ve oğlan­ dan pirden ve civândan bir nice bin esir destgîr idüb dâr-u-gîr iden şîr-gîr dilîrleri-ni'alef-i şimşir idüb telef etdiler; ol ke-mân gibi gej-nihâd bed-gümanlarun ki sı-rât-ı müstakime doğrulmağa isti'dâdları yoğidi, sîne-i pür-kînelerini tîr-i tedmîre hodef etdiler. 01 diyârun küffârını tîğ-i âb-dârla nâr-ı cehîme gönderüb dârü'n-na'-imc benzer makamlarında ceyş-i İslâm ârâm idüb iyş eylediler; şeker-guftâr u nûşîn-Ieb 'arûslarını ki tavus-ı cinân gibi âi'ûste ü pirâsteydi, bûs u kenâra çeküb ol menhûslarun canlarını pür-nîş eylediler.

Nazm-ı Türkî li-müellifihi Hcmîşe böyledür devrân-ı 'âlem Ki bunun aûrı oldı âna matem Bir evde çahnur çeng ü çegane Bir evde nevhalar başlar figane. Şâhâne saraylar ki ol bed-reyler anları ya­ pınca genc-i bî-kerân hare itmişlerdi, her birisinün ta'mîrinde dürlü tedbîrler eyle-yüb nice san'atlar dere etmişlerdi, gâziler bî-zahmet ü rene hâzır imâret olmuş bul-dılar, içlerine girüb oturbul-dılar, huzurların­ da oldılar. A h m e d Paşa, mezkûr hi-sârun harabını ma'mûr etdükden sonra, tamâm nevâhisiyle zabt idüb diyâr-ı Islâ-ma rabt idüb dârü'l-mülk idindi; deryâ-bâ-run cevşen-ver ü hançer-güzâr ve nîzedâr sipâhilerini ki ol diyâr bahr idi, ânlar mâ-hîlerdi, şikâr eylemek içün fülk idindi. 01-kenârda gezüb bir nice pâre şehr ü hisâr dahi feth e t d i ; k ü f f â r u n direngin

sez->f t d r i s-i B i t l i s î'den başka diğer Osmanlı kaynaklan O t r a n t o'nun adını zik-retmeyip "Polya kal'ası" diyorlar ( T u r s u n B e y , Tarih-i EbtVl-fetih, 170; N e ş r i , CiMn-niinıfı. Prof. T a e s c h n e r nşr. 217; O r u ç B e y , Teı-nrih-i Âl-i Osman, Prof. B a b i n g e r nşr. 131). S a d ü'dd î n ise "Umuranda, E m vftıanda" diyor {TacU'ttevfırih, I, 568). O t -r a n t o, 11 Ağustosta zaptedildl ( H a m m e -r , I I I , 191).

dügi yere leşker-i cerrâr gönderüb tağıt^,. ol diyârı kendüye "uc" idinüb yakîn yo^! lerine akın gönderdi, horgün bir konâia hurûcu iş güç idinüb dâru'l-küfrün altın üstine dönderdi.

Bayke begi, '* ceyş-i bed-kîşiu oği,,. na koşub O t r a ıt d a üzerine gönderdi-ğinl, hisâr içindeki kumât-ı gıızât, gele,, tuğât-ı buğâtun yüzlerini dönderdiîğini ha. yân eyler.

R a y k e b e g i ki diyâr-ı ma'mû-run şehriyâriydi, memleketinün öte nâhi-yetine nihâyet yoğidi, rîk-i beyâbâna vc berk ü bâr-ı bağ ü bostana hadd ü 'add var, anun leşker-i bî-kerânına pâyân ü ga­ yet yoğidi, kişverinün dâmenine yâd oli irdügini, gülşen-i vilâyetinün pîrâmcnine yâğî ayağı girdüğini duydı, P o l y a adası gâret olub ol sebzezâr nâr-ı ha.sâı ct-le solub O t r a n d a alındığın işidicok ol bed-gümânun canına koydı.

Beyt-i Fârisî

Haber şüd be-aksây-i an merzühûm Ki bi-g'zeşt ez-kûh deryâ-yı Rûm. Varan 'adû-yı peleng-hûyun kam'ı içün leşker-i ceng-cûyun ccm'ine meşgul oldu, deryâ-yı firengün âteş-âheng nehengleıiy-le deşt ü der, kenâr-ı bahr ve meyân-ı ber doldı. İçlerinden sâz u selebi müretteb yir­ mi bin merd-i kâr-zâr ihtiyâr idüb bir ne-berde oğlı vardı, âni sipehsâlar. etdi. ol menhus ki bahr-i Okyanus'dan dem uruı-dı, deryâ-yı Rûm'dan bir mevcle ol bûmun şahbâzlarmdan bir fevcle müdafâ'a ve muvâka'a etmeğe âr etdi, ol sebebdcn ken-düsi gelmeyüb tahtgâhmda oturdu, oğiı gumrâhı bir mikdâr sipâhla gönderdi; ol bî-dîn bu hodbînlüği ucından kcndu eliyle kişverüni zîrüzeber idüp altın üstine dön­ derdi.

1» A l i , Küuhü'l-ahMr, Nûr-ı Osmaniye Ktb. No. 3407, Vr. 151 a; S a d ü'd-d î n, Tncü't-te-vArilı, I, 567; S o 1 a k z â d e, 259.

13 Metinde " C <C) " diye kaydedi'-miş oUıb bununla N a p o l i Kralı F e r d i ­ n a n d kasdedilmektedir.

. ( » N a p o l i Kralı F e r d i n n n d''" K a 1 a b r I a Dukası olan oğlu A 1 f o n s.

(7)

FÂTİH'İN İTALYA SEFERİ 143 Beyt-i Türkî li-müellifihi

Gerekmez kişi görmek düşmeni hor Düşürür şîri yire gah olur mûr.

01 tarafdan hayl-ı küffâr-ı bed-girdâr seyl-i kûhsâr gibi gelmekde, bu yana, leş-j(er-i cerrâr her gün bir kişvere akm idüb yel gibi yelmckde.. Bir sehergâh ki sultân-ı hâver eline zerrin siper alub sinân-ı rah-şanla 'azm-i meydân-ı rezm etdi, şâh-ı zen-gîbârun Icşker-i bî-kıyasını ki karası ciha­ nı tutmuşdı, yalnuz târumâr idüb dağıdı, mevâkib-i kevâkib şumâiM küCfâr, O t-r a n d a kat-rşusmdağı saht-raya geldi dol-dı. A h m e d Paşa'ya hisar içinde gâfil otururken düşmen irişdi deyu haber oldı, nazar etdi gördi : cüyûş-ı cevşen-pûşun fcvclcriyle şehr önindeki sahra bahr-i âhenîn-mevce dönmüş; çîni siperlerün şu'â'ı ve pûlâd miğferlerün şu'lesiy-le cvc-i sipihrdc âyine-i mâh u mihr don­ muş.

Nazm-ı Fârisî

Sipâhî çü-zunbûr bâ-nîş-i tor Zi-gavgay-i zunbûr hem bîş-ter Sinân-dcr-sinân rüşte qün nâvek-i hâr Siper-der-siper beste çün lâlezâr. A h ra e d Paşa, ol gürûh-ı kûh-şü-kûhı ki gördi, muhkem dehşet aldı; mevc-i hayret gözini bürüyüp kendüsi biraz-dem bahı--i hayrete daldı; âhir, tedârik idüb kendüyi dirdi durdı, savaş kaydın kayurub yf^^'n gördi. Buyurdı ki mübârizler gelen bâğîyi istikbâl ideler, kendü, çeri dirüb varınca onlar bir dest elleşüb kıtal ideler. Ş«hr içindeki leşker seyl gibi hurûşa geldi, »afder dilâverler nehr-i Nil gibi cûşa

gel-y. bûm-ı Rûm'un şahbazlarından, ol yirün Ş'r-gîr dilîrlerinden birkaç yüz kişi hücûm '<ıi»b şu'ie.i fürüzân gibi yalın kılıçlarla o* V f"^^" hisâr kapusmdan çıkınca,

Kilâb-ı cehennemün mukaddemü'l-ceyş gelen bed-kîşlerinün şimsîr-i âbdâr-• '^ülhan-ı vücudlarınun odın söyündürüb ^'nan-ı âteş-bârla ol serkeşleri yakub

yı-ca, bakisi şîr-i mahcîr-gîr öninden ka-dile

gibi ol

diler'*^-^"^ t>î-mecâl gibi târumâr olub get-^a.gâh bâd-ı sarsar dokunmuş berk-i

gumrâhlar hırmen-i kararın

Beyt-i Türkî

Ne denlü dirilürse ördek ü kaz Dağılur çünki şahbâz ûra pervâz. Koyunun nice çoğ olsa sürüsi, Yeter binine kassâbun birisi.

Leşker-i cerrârun bir fevciyle uruşamadı-1ar, ol bahr-i zahhârun bir mevciyle dunı-şamadılar. 01 bed-girdârlar, tund eser yol gibi gelürken sedd-i üstüvâra dokunmuş seyl gibi künd olub döndiler; ol nâkcsIer bezm-i rezm germ olunca şem'-vâr norm olub hâr u has gibi bir anda yandılar Eöyündiler. Bâzâr-ı kâr-zârun bâkı herî-dârları A h m e d Paşay'la hisârdan çık-dılar, gördiler, suk-ı gîr-ü-dâr ol tüccâr-ı füccâr-ı pür-füsukdan hâli kalmış, ehli târumâr olmuş; âlât-ı merd-i neberd vo esbâb-ı esb-i tîz-kerd dökülüb yatur, çâr-sûy-ı gûy teg ve pûy-ı kâr-u-bâr-ı cidal u kıtâlle mâlâmâl olub mâl-ı meyyitle ol hâ-vâli dolmuş. Leşker-i cerrârun piyâdcIcıi savaş yerine dokülüb yatan kumaşı gârct ctdiler; onlar ki süvâr idiler, ol kaçub gi­ den sayd-ı zebûm şikâr etmek içün kova-gctdilcr, kimini yetdiler, tutdılar osîr ct­ diler, kimisi vardı, ol kenârda olan hisar­ lara düşdi halâs oldı; fireng ölüsiyle moy-dân-ı gir-u-dâr pür olub ol congcfıylaı ım osîr olan bed-girdârlariyle bazâr u köy doldı.

Nazm-ı Fârisî

Zi-hûn çcndan revan şüd cfıy-bor-cfıy Ki çün mî-rcft ü ser mî-bürd çün kfıy Kcmcnd-i Rûmıyan bcr-şckl-i zoncîr Çü mûy-i zcngıyan geşte girih-gîr. Ol derd-mendler, arkalarındağı ccvşonlo mâhîler gibi dâm-ı kemcnd-i hânı ile ben­ de düşdiler; ol dûd-ı siyâh gibi bî-sûd gumrâhlar, âb gibi zırh-pûşken külhân-ı

pür-nâr-ı gîr-u-dâra düşüp tutuşdılar; âteş gibi nîzedâr serkeşler şimşîr-i âbdârla ka­ rayer oldılaı-; gird-i bâd gibi tund ü tiz-kerd hâkisârlar, yüzleri zerd olub gci'd-i

-1 o t a n l o'yıı kıırUınıag-a gelen A 1-f o n -s kumandasındaki N a p o l i askeri bu­ na muvaffak olam\yacaklaı ını anlayınca çekilme­ ğe mecbur olmuşlardı. (I. H . U 7. v\ n Ç a r ş ı 1 ı, Osjnmıh Tarihi, 11, 136).

(8)

144

Dr. Ş13RAFETTÎN T U R A N

derd ile doldilar. Hasm-i bed-endîş mak-hûr ve ceyş-i zafer^Idş muzaffer ü man sûr olub gaziler ganâyim-i mevf ûr ve me-gânim-i nâ-mahsûrla mesrûr olub geldiler, hisâra girdiler; dutsaklarun kimin satub, kimini kırdılar.

Mcokâr sipehsfilftr-ı meglıfir, O t-r a n d a civât-rmd» Ut-r UBAT dahi aMığı-mkttfflr-ı bed-gir^^ lıSr-a>bftr-ı vii-cAd-ı U-sûdma ı ^ - ı demin saldoğmı be­ yân eykr.

Râvî eyidür : A h m e d Paşa O t-r a n d a'da otut-rub ett-râf u eknâfda olan hisâr u diyârun teshiri emrinde tedbîr ideriken, âdet üzerine dilîr serhengler, şîr-gîr nehengler nevbetce hayl-i cerrârı aeylvâr $eküb her gün bir kenara akma gi­ denken, bir gün haber geldi ki, akma gi­ den gâzîler yakîn yerde hazır olan savaş kâfirine sataşmışlar; bir düşvâr derenün içincfe buluşub iki seyl-i kûhsâr gibi biri birine koyuluşub muhkem uğraşmışlar; kâfir vâfir imiş, gâzîlere galebe etmişler, ol pervâzîleri çil yavrusu gibi dağıtmışlar. Bu haber-i şerr gelüb şehre irince, A fa­ nı e d Paşa'nın kulağma girince, fi'l-hâl âheng-i kâr-zâr idüb hıflk-ı bâd-girdü hâmûn-neverde süvâr oldı, düşmen üze­ rine getdi; tîğ-zen ü saf-şiken nîze-güzâr nâmdârlardan işiden, bâd-ı şimâl gibi is-ti'câl idüb ardından yetdi.

Beyt-i Türkî li-müellif ihi Akdılar seyl-i kûhsâr gibi Esdiler bâd-ı nevbahâr gibi.

01 diyârda O t r a n d a'dan öylelik yol ırak bir hisâr vardı; gâzîlerle kâr-zâr iden anun içindeki küffâr-ı bed-girdârdı. A h-m e d Paşa, iki yüz h-mikdan cân-sipâr ça-buk-süvârla anun üzerine vardı, gördUer; yedi sekiz yüz gîr-u-dâra âmâde piyâde kâ­ fir hisâr önine çıkmış hazır durur; ol fevc-i pür-cûş ki cevşenlerinün tâbi evc-i çarh-ı berine irmiş, drayâ-yı âtegin gibi mevc urur. A h m e d Paşa, ol nîze-g^âr süvârlar-dan elli tîg-zen ü saf-şiken dilâverle düş­ mene gözüküb hisâra karşu durdı; kalan şîr-gîr dilîrleri Mora begi M u s t a f a Bege ki kendüyle ol dİ3râra bile varan ser­ dârlardandı, koşub buyurdu ki: ol hisâr

civânndagı orman içinden küffârun ardı­ na dolaşalar, onlar anda kemîngâhda du­ ralar, bunlar berûdan ol gumrâhlara ula-şalar, elleşerek çekeler, ol kal'a önündeki piyâdeleri berisine uzadalar; pusuda du­ ran alay, ol bed-fercâmlarun tamâm orta-ya geldiğini gözedeler, dahi keminden çı-kub ardlarından at salalar, ol bî-dîn la'ın-lerün alaym araya alalar. B u tedbîr üze­ rine mezkûr serdâr, yüz elli mikdan sü-vârla ol ormana girdi; ağaçlar arasında giderken rehgüzârlan vardı, bir düşvâr çengelistâna irdi, yolun iki geçesi serâser zeytunluk, şöyle sık bitmiş k i ol bûnı ve berri ferr-i hümâyûn-ı âfitftbdan m a h r û m etmiş;

Beyt-i Türkî li-müellifihi Ne gün yüzini görür aebzezârı Ne duyar tâb-rgermâ-yı bahân'. ne eşcftnndaki simâr-ı âbdftra gecelerde mâh-tâb reng virttb çehrelerin tâb-nâk ey­ ler, ne sebzezânndaki etfâl-ı ezhârun se­ herlerde dftye-i sdıâb yüzlerin yur-pftk eyler. Bunlar ol zeytunluk arasında yola düşUb giderken, sağda solda düşmen olma-. sun deyü ihtiyâd iderken, bakdılar gerdi­ ler: yolun iki geçesinde beş bin var, pû-lâd-pûş u bed-nijâd kâfir, kimi piyâde ki­ mi süvâr, ol drahtistftnda ağaelar gibi sı­ kışmış dururmuş; bunlar onlardan g&fil-miş amma onlar bunlan görürmüş. Meğer ol bed-fi'âller dahi bu havây-i v e g â per-vâzîlerine mekr kılub ehtiyâl e t m i ş imiş; hisâr önünde duran kara kâfiri bek koyub bu şahbâzları dâme düşürmek içUn âl et­ miş imiş. Lâkin bu çalâklar cüst deprenüb ol Bust-reylerün dâmenin deat-i sinân ve pençe-i hüaâmla çftk etdüler, ol kayd-ı keyd-le ki bunları sayd eykeyd-lemek içün görmüş­ lerdi, gme kendüleri helâk eldiler. B u şîr-gîrler ol zeytunluk arasında maymun­ lar gibi sinüb duran pür-hîle ü âl bed-fi'-âUeri ki gördiler, mecâl virmeyüb cidâla-rm ellerine aldılar, yüz ağardalum dejoi göz karardub üzerlerine şiirdiler. Ceyş-i za£«r-Mş-i lâlâmun ikdâm-ı t â m i a üzer­ lerine hücûmm göricek, ol bed-eudîşlerün sarsar-ı dehşetle endâmlan lerzân olub berk-i hazân gibi bi-karar oldılar; orman arasmdan nâgUıân çıkavaran âdemün

(9)

P A T Î H İ N İ T A L Y A S E F E R I

145

keyf ü kemmi ma'lûmları olmamağın gö­ rünen düşmenün- genişi gür ola deyü kor-kub ezhâr gibi eşcâr araşma târ-u-mâr oldular.

Na25m-j Türkî li-müellifihi rhırurken cem olup m&nend-i Pervîn Dağıldılar benâtü'n-na'ş-g^rdâr Satub bâr-ı karan yok bahâya Bozuldular sanasm tîz-bazâr.

Ne ok Atdılar ve ne kıüc saldılar, ne urdı-1ar, ne dürtdüler, ne çaldılar. Ellerindeki gönderler acımdan ol tonuzlar boynuzlu geyikler gibi kaçar iken ağaç budaklarına ilişüb kalurlar gidemezlerdi ; arkalannda-ğı kalkan ve yanlanndaarkalannda-ğı küıc, bâr-ı girân olmuşdı, ol yük ile geştî-i vücudu girdâb-ı gîr-u-dârdan halâs idemezlerdi. Piyâdesi-nün arkasmdağı zırh, duzağı olmuşdı, sü-vârinün altmdağı at, ayağı bağı olmuşdı; kimi dırahtistân içinde kaçub gider iken tîz-i at-hÎ2İe ağaca dokımur, tamâm en-dteu hûr-u-hâm olub ol derd-mend gpr-şend olurdı;.kimi ağaç arasından kendüyi

halâs iderken asmalu hırsuz idügin bilüb kemend-î pür-ham gibi asmalar boyunla­ rında bend olurdı; kiminin arkurı yatan ağaç ayağına bağda urur arkası üstine dü­ şürür, kiminün eğri batan budak ensesine sille urur yüzi üstine yıkardı. Kimisi şah-ı saht, muşt-ı dUrüştle ağzma, urub dişlerin boğazına tıkar, kiminün iki çatal bitmiş dıraht, başını budı arasına alur muhkem sıkardı.

Gâzîler sandılaf ki savaşa tuş geldi­ ler; onlar hod hâzır helvaya, bişmiş aşa tûş geldiler.

Beyt-i Fârisî

-Devîdend fevc-i dilîrân-ı Rûm Çü deryây-ı âteş be-târâc-ı mûm. Ol hâkisârlarun ardından yanar od gibi irdiler, yalm k ü ı d a hırmen-i 'ömrlerin bâde virdiler. B u ^rler ol hınzîrleri kırma­ dan usanub elinden yarağını alub eaîr et-diler; o kilâb-ı cehennemün canlarma 'azâb

idüb ikisin üçin bir yerden zincire dizüb

başına ol bed-MşlerUn dördin beşin bağ­ ladı, âteş-i derd-i neberdle ol nâ-merdlük eyliyen serkeşlerün ciğerlerini dağladı. 01 esirleri alub A h m e d Paşa'ya gelüb mâcerâyı i'lâm eylediler, oradan hisâr üze­ rine varub am dahi almağa ikdâm eyledi­ ler. 01 bir alay yayan kâfir ki karşuda kararub dururdı, kaçdılar kal'aya girdiler; onlar, bir birin basa kapudan girince ard-larmdan irüb bir nicesin kırdılar. Kal'anun suru ma'mûr ve divân âbâddı, küffâr-ı bed-girdâr kapusm yapub savaş bünyâdın urdı. A h m e d P a ş a , hayl-i cerrârla taşradan muhâsara idüb oturdı, topla döğ-meyince alınmaz gördi, yeniçeriye haber gönderdi, geceyle O t r a n d a'dan top getürdiler, sabaha deg seng ü çûpm ihzâr idüb hisâr kenânna yetürdüer. 'Ale's-seher ki top-ı mihr burc-i sipihre atıldı, ol top kal'aya karşu kurulub çatması çatıldı; bir defa ki atıldı, sûrun bünyâdm sarsub için­ deki küf fânin huzûnn uçurdı; ikincide di-vâr-ı iistüvânn muhkem kağşadub üçün­ cüde hisârun bir kenânn göçürdi.

Nazm-ı Türkî li-müellifihi Doymajmb üç topa ol sengîn-hisâr

Taşı ve toprağı oldı târumâr Yüzü üzre düşdi bârûy-ı beden Berk-i lerzân gibi oldı bîkarâr.

Hisâr içinden heman feryâd-ı "el-amân" evc-i âsümâna irdi; A h m e d Paşa da­ hi ol bed-gumânlara şol şart üzerine âmân virdi ki savaşçısı uğrâş âletin döküb bir başiyle kal'a içinden çıka gide; bâkisi esir olub kala, onlarun hususunda mezkûr emîr ne tedbîr iderse ide. 01 bed-fercâmlar fart-ı

ıztırarlarmdan vech-i mestûr üzerine şart-ı mezbûra iltizâm etdiler; başlanna kıyamet kopup savaşcılan ehl-i arâsat gi­ bi huf ât ü 'urât çıkdılar getdiler. Yerinde kalan 'avret ü oğlanı pîr ü cevânı, mâl ü menâliyle A h m e d Paşa yeniçeriye vir­ di ; ol savaşda hazır olan sekiz yüz yoldaş-dı, âdem oldı ki dört beş baş esir eline gir­ di. Gâzîler ganim ü zâfir, mansûr u mes-rûr döndiler getdiler ganâyim-i vâfirle yetdiler. Gârflerden nice kişi vardı ki bir yerlerine gelüb huzûr etdiler.

(10)

144

Dr, ŞERAFETtTÎN T U R A N

P o l y s «yâmantebTârDftra'l-kiif-re inrimam balmaâmaıı, ol kenftı^ (dan hisftriar, gine çirk-i ûBİboasiPva se-beUn beyâa eyler

P q 1 y a vilâyetinden mezkûr nâ-hiyet-i ma'mûre, dârü'l-küfr iken feth olub diyât-ı îslâma in^imâm buldukdan sonra, iki yıl mikdân şi'âı>ı şer-i mübîn ve

ah-kâm-ı dîn-i metin ol kenârda olan hisar­

larda âşikâr oldukdan sonra, sene. sitte ve semânîn ve semânemie evâhîrinde *• gine kâfir eline di^üb ahkâm-ı İslâm içinden r e f oldı; oi a gün, seyl-i gülgûn-i tîğ-i pür-hûnla kOffar-ı bedgirdârun murdâ-rmdan yûnub ârınmış iken tekrâr çirk-i şirkle doldı.

Beyt-i Türkî li-müellifihi Ghıe ol U doldı hayl-i zâlim

Nehârun tutdı yirin leyl-i mazlûm; 01 hâl-i musîbet-meâle bâ'is bu idi ki, çün mezkûr senenün şühunnda Hazret-i sâhib-kırân sultân-ı cihân M e h m e d H â n'un vak'ası hâdis oldı, anun vefâtiy-le sarsar-ı nikbet-eser-i şûr ^ şerr zuhûr bulup deryâ-yı kâinat pür-âşûb olub emvâcı efemvâcı luivâdüde şeş^ibeti h ^ k i ş -ver doldı; ol haber-i mudbet-eserün se-ma'mdan bâd-ı sars»r dokunmuş geştî-i bî-lenger gibi A h m e d Paşa'nun ol ke­ nârda karan kalmayup hilesinde olan ba­

dem ü haşemdm mezkûr hisâra hayli âdem koyıü) kendu geldi iç-ile getdi; baht-ı müsâ'id ve tâli'-i sa'îdle Sahib-kırân-ı ce-dîd Hazret-i Sultan B a y e z id, "taht-ı 'izzetde ola 'ömrü mezîd", devletle, atası yerine saltanat şeririne geçüb oturmuş-dı, anun hizmetinde bulunmağa müsâra'bt etdi." M H. 886 = M. 1481. O t r a n t o, 10 Eylül 1481 de istirdftd edüdi (t, H . U z u n ç a r ş 111, Oamatüi Tarihi, n, 137). 2» KTB: Ne 9 r l , 217; S a d ü ' d - d 1 n, 1,667; 567; S o l a k-a ft d e- 260. G e d l k A h m e t P a g a , O t r a ' n t o ­ y u tahkim ettikten s<K»ra İçine H a y r e 11 i n P a s a kıunandasmda "8000" asker bırakmış ye ondan sonra t t a 1 y a'dan ayrilmıgtı (t. H . U z u n ç a r 9 111, n , 136 vd).

Beyt-i Fârisî

"Ukabî çâr-per der-zîr kerde Nehengî der-miyân şemşîr kerde. Çün R a y k e B e g i, S u l t â n M e h -m e d Hân'un dâr-ı gurûrdan irtihâl ve sarây-ı sürura intikali haberin aldı, ol ha-berün ardınca işitdi k i A h m e d P a ş a O t r a n d a'dan çıkü getdi, ol g e d i g ü n bekçisi yok, şöyle hfilî kaldı, fursatı gani­ met bilüb ol diyârdan ehl-i îslâmı sürüb çıkarmağa ikdâm etdi. 01 bed-fercâm, ik­ liminde olan merd-i neberde aalâ-yı 'ântı idüb 'azîm ihtimam etdi, leşker-i bîşümâr gönderUb zarb-ı hadîd ve harb-i şedîdle müddet-i medîd mezkûr kal'ayı muhâsara idüb bekletdi;" 01 bed-fercâmlar hisârı ihâta idüb,'üstünde altı ay tamam yatub leyi ü nehâr bî-meyl ti mühâba cidâl u kı-tâl etdi. Fetret ejyftnuydı, i g - Ü d ^ 'asker gönderüb mu'âvenet etmeğe hiç mecâl yoğidi. S u l t a n C e m'in 'isyâm evâ-nı, a'dânun tuğyâm hengâmiydi, berû ta-rafda «şgâl SPğidL Çün bu cânibden ihti-mâl-i imdâd münkati' oldı kal'a içinde da­ hi zâd dükenüb yarak nihâyet buldı.

Nazm-ı TÜrkî li-müellîfihi Ogrenür durur âdemî zâde Zâd lâzımdur âdemî-zâde

^âd ucundandurur ki kulluk ider Bendeler gibi nice âzâde.

Gâyetde ızürârlarından hisâr içinde kö­ pek ve kedi komadılar yediler; âhir^fcâr nâçâr olub âmânla kal'ayı virdiler, ölüm­ den dirlik yeg didiler. Bu kıssa-yı pür-gus-senün râvîsi ki O t r a n d a almdukda içinde bulunan sipâhilerdendür, 61 ahvâl-i pttr-ehvâle kemâh! vâkıf olub rivâyet ider eyidür : Çün mezkûr hisâr gene R a y k e Beği'nün eline girdi, ol makamı içinde

2* t d r i s-i B 111 i s î, R a y k e beyinin t s p a n y a Kralından yardım alıp 40 gemi İle O t r a n t o'yu kuşattığını ^azıjror ( V r . 489 a ) .

N a p o l i Kralı F e r d'i n a n d, dameıdı olan M a t h 1 a s'darf 2000 sUvârillk bir y a r d ı m c ı kuvvet alniıştı (I. H . U z u n ç a r g ı 1 ı, Ü , 137);

(11)

FÂTİH'İN İTALYA SEFERİ

147

mukîm olan ehl-i Islâm-ı f

errûh-encâm-dan tahliye idüb, şi'âr-ı şer'-i ferhım-de-âsârla tahliye olan diyâr u iMîmî tek­ r i r dâru'l-küfr etmekle ol bed-girdâr mufâdına irdi, yeniçeriden ve sâyir sipa­ hiden hisar içinde bulunanı aldı ve dâru'l-mülkine iletdi; her birini ri'âyet idüb sak­ ladı, sebîl-i sulhü feth etmeğe onları ve­ sile mülâhaza etdi. Ol leşker-i zafer-eseri seferlerine bile aldı vardı;' savaşlarda çok yoldaşlık etdiler; nice zeberdest 'adûsım pâyimâl idivirüb nice gâlib düşmenin! şi-kest idüb cemiyetin dağıtdılar. Hayl-ı gu-zât, ol buğât arasında hayli müddet ika­ met idüb durdılar; her bâr gazâya kamet götürüp ol diyârun civânndaki küffâra kıhc urdılar; ana deg ki Sâhib-kırân-ı za-fer-karîn S u l t a n B a y e z i d Hân,

hem musavver nûr hem zülu'llâh, serîr-i mülk-i pür-'azâmet ü celâlde istiklâl buldı, karındaşı, başın aldı çıkdı getdi, mağlûb ve menkûb oldı R a y k e Begi, ol

pâ-dişâh-ı cihân-penâhun dergâh-ı felek-işti-bâhma ilçi gönderüb bâb-ı müsalâhanın fethine ve esbâb-ı 'adâvetün refine rağ­ bet izhâr eyledi; S ü l e y m a n Paşayı ki tengnây-ı diyâr-ı A r n a v u d'da f

i-2fl C e m'in m a ğ l û b i y e t i ve R o d o s ş ö ­ valyelerine sığınması.

reng-i bed-girdârun çer^fine düşmüşdü, mezkûr dutsaklarla bile bedel-i sulh virüb 'akd-ı 'ahdi üstüvar eyledi.

Beyt-i Türkî li-müellifihi Yapub bâb-ı cengi müdârayla Der-i sulhü feth eyledi reyle.

Râvî eyidür : Çün ilçinün peşkeşi ya­ rağı görüldi, bile koşulacak dutsaklar di­ rildi hazır oldı, R a y k e Begi bunlara hitâb idüb eyitdi : "Bu diyâra geldüğünüz-den ne ziyân gördinüz? Nice kerre düşmen

cem'iyyetin dağıtdmız, bunca zaman hazz-ı vâfir itdinüz, safâlar sürdinüz. Zi­ yân bana oldı ki vilâyetüm gâret oldı, ilim günüm yakıldı yıkıldı, hasâret oldı. Ra'iy-yet halkmdan gayri benden dirlik yer on bir bin sipâhi sizinle mukabelede ve mu-katelede getdi, telef oldu; nîze-i sitîzle pür-nîş ve rûyîn-i kînle dU-riş olub hü-sâm-ı intikama 'alef ve tîr-i tedmîre hedef oldı, ö l e n öldi, olan oldı; gelün, geçenden geçelüm, şimden girüsin görelüm; dem-i müsâdefeyi bertaraf idüb 'âlem-i müsada-kadan dem uralım." Bu sözleri söyleyüb dutsaklarun her birini datlu dille bağla-yub yüzleyüb nüvâzişler etdi; netîce-yi sul­ bün mukaddemâtm tertîbde, ol matlûbun mebâdisin terkîbde istimdâd idüb didi. işitdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Böyle dü¸sün- memizin sebebi, denklem sisteminde verilen ifadelerin kökler toplamı kökler çarpımı ve kökler kareleri toplamları gibi ifadelere benzer olmasıdır2. Buna

Ayrıca p 0 = a olmak ¨ uzere 10 −17 hassaslık ile bu ¸c¨ oz¨ ume sabit nokta iterasyonu metodu ile bir yakla¸sımda bulunmak i¸cin yapılması gereken iterasyon

Ayniygün öylenden sonra mevzilerimizin yer değiştirmesi durumunda kaldığımız için. Bu kez de makineli tüfek mevzisine girdim. Bu arada karşılıklı ateş· bütün •

2 onluk 3 birlikten oluşan sayı ile, onlar basamağı 3 olan en küçük sayının çarpımı kaçtır.

İ lgili idarenin Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla sulh ceza mahkemesine başvurması üzerine, bu mahkemelerce ayrıca, yukarıdaki fıkralara göre ceza verilen fenni

Paschal’a yazdıkları mektupta, Gürboğa’nın ordusu tarafından kuşatıldıklarında, yaşadıkları müthiş açlıktan dolayı insan eti yememek için kendilerini

[r]

Sivri ucu yerde olan bir dik koni ¸seklinde su deposu yapılmı¸stır?. oldu˘ gu anda y¨ ukseklikteki de˘ gi¸sim