FÂTİHİN İTALYA SEFERİ [*]
Dr. ŞERAPETTİN T U R A N 1480 11 a 1 y a Seferi ve O t r a
nto'nunzaptı, P â t i h S u l t a n M e h -ıtı e d'in, fetihlerle dolu 30 yıllık saltanat devi-esinin son zafer halkasını teşkil eder. İ s t a n b u l ' u zaptederek B i z a n s t m p a r a t o r 1 u ğ u'na son veren bu büyük ıhükümdann, D o ğ u R o m a İ m p a r a t o r l u ğ u ' n a âit A v r u p a topztıklarıni ele geçirdikten sonra, nihayet B a t ı R o m a î m p a r a t o r l u ğ u' na dahil olan yerleri de hâkimiyeti altına almağa giriştiğini görüyoruz. Bu bakım dan, XV. Yüzyıldaki Osmanlı hâkimiyeti nin A k d e n i z'de uzandığı smırı tesbit eden O t r a n t o Seferinde, İ s t a n -b u l'dan R o m a'ya giden sistemli -bir istilâ politikasının son büyük hamlesini sezmemek imkânsızdır. Kaldı ki, F â t i h M c h m c d'in yanında bulunmuş ve hep si de İtalyan olan bir çok müşahitlerin
ka-F â t i h'in kanaatine göre, 1 s-t a n b u l'u zaps-tes-ts-tiks-ten sonra R o m a'-yı da almak gayet tabii idi; zira 1 s-t a n b u 1, R o m a'nın doğuda yerleşen kızı idi ve kızı alınca, annesinin de ele ge çirilmesi gerekiyordu.' Hem, yer 3nizünde ancak bir büyük Padişah hüküm sürcbi-' lirdi ve İ s t a n b u l , böyle bir cihan
imparatorluğunun merkezi olabilecek tek şehir idi. Bunu gerçekleştirmek için de, vaktiyle Makedonya S ^ ü İ s k e n d e r ' -in yaptığının aks-ine, batı'ya gitmek icap
ediyordu. *
F â t i h M e h m e d'in daha cülft-sundan itibaren tasarladığı bu plân niha yet saltanatının son yılında fiiliyat saha sına çıkmış ve G e d i k A h m e d P a -ş a, büyük bir donanmayla İ t a l y a üzerine gönderilmiştir. Binaenaleyh, bu seferin _V e n e d i k veya F l o r a n -yıtları bu hükmü küvveUendirecek mate-^ s a'mn teşvikiyle yapıldığı hakkındaki ka-yettedir.'
Şehzadeliğinden itibaren İtalyanlarla temasta bulunmuş ve şüphesiz ki onlar dan memleketleri hakkında malûmat al-nnş olan F â t i h , tahta çıkışından son ra I t a l y a'nın siyasî ve askerî duru munu büyük bir ilgi ve dikkatle tetkik et-»ni?' ve İtalya Şehir Devletlerinin, arala-nndaki rekabet dolayisiyle kendisine kar-Şi müşterek bir cephe alamıyacaklannı da iyice anlamıştı.
y ı t l a n ' çok ihtiyatla karşılamak icap eder.
O t r a n t o'nun zaptiyle gerçekleşen fakat F â t i h'in ölümü üzerine daha fazla gelişmiyen bu sefer, henüz gereği gibi incelenmiş değildir. Esasen çağdaş
iı-c.
1*1 B u y a z ı 1953 de hazırlanmiatı. » B u h u s u s u bk. F r . . B . a b i n g e ı-,
fehmcH vc italya. Belleten. C . X V I I , Sa. 65.
1453 de 1 s t a n b u l a gelen J a c o p o ^ ^ » ^ g M s s c h i adındaki bir Venedikli, P ft-• i t t a 1 y a'nın coğrafi mevki'l. eyâlet-£**"'• Papalığın ve A v v \ı p a'nın dunın»\ı hak-.'nda dikkatle m a l û m a t topladı|:ından
bahsetmck-<A.yni makale, S. 50).
s 1453 de 1 a t a n b u l'a gelmig ve bir Os manlı tarihi yazmif olan N i c c o i o S a g u n -d i n o'-dan naklen Prof. B a b i n g e r, a-dı geçen makale, S. 59 .
' J a c o p p o L a n g u s c h i'den naklen Prof. B a b i n g ^ ayni makale, S. 54.
• H a m m e r , tlx:. M. A t a. I H , 191: 6 a b i n g e 1', ayni makale, S. 61.
F a. t i h in daha 1453 den İtibaren harp pUın. lannı batıya yönelterek t t a I y a ya vc daha sonra belkj de A I m a n y a'ya boyun eğdirmek i s t e d i ğ i n muhakkak o k l u ^ n u aiSylIyen F r . B a b i n g e r ( . 59), 1480 seferinin V e n e d i k veya F l o r a n » a nın teşvikiyle yapıldığını kabul etmekle her halde farkında olınıyurak bir
I
i
- - t
R. Gagitnihal
Res. 3 — Edirne'de Gazimihal Camii
Res. 4 — Edirne'de Mlhalogııllan makberesi
Vakıflar Dergisi l^J,
140
Dr. ŞERAFETTÎN TURANkaynaUarunwn bu konuda verdikleri ma lûmat çok as ve sathidir. Hattâ Afik Pa-şa-zftde A h m e d l y k t gibi muâ-sır bir Osmanlı tarihçisi, her nedense î t a l y a S e f e r i n d e n hiç bahset memiştir. T u r s u n Bey, N e ş r t ve O r u ç b. Ad i 1, bu seferi ancak ismoı kaydetmişler«.meşbûr t d r i s - i B l ^ 1 i s t ise, bu seferin ehemmiyetiyle mO-tenasib olmıyacak kadar ax ve yanlış ma^ lûmat vermiştir.' Hele. İ t a l y a Se f e r i n i n başlangıcmı teşkil eden Z au t a , K e f a l o n y a ve A y a m a v r a ' -mn zaptı (1479), bu kaynaklarunian hiç birinde kaydedilmemiştir.
Buna makabil. F â t i h devrinin sonlannda doğmuş v e H B a y e z l d »unanmda onun emriyle bir Omank Ta
rihi yazmış olan K e m a l p a ş a ı â
-de Ş e m s t t ' d - d t n A h m e d (îbn Kemal) in eserinde i t a l y a S e f e r i n e âit çok kıymetli malûmat butanak-tayıs. t b n K e m a l , diıg^ kaynak» larda bulunmayan A y a m a v r a ve K e f a 1 o n y alun zaptım kaydettiği gibi * O t ıF a n t o'nun laptı'm, R a y-ke B e ğ i » N a p o l i K u a h H F e r d i n a n d — ile yapılan savaşlan v« nihâyet F â t i h M e h m e d'in «İflmtt ve n. B a y e z i d'in cOlûsundan sonra httafitr teren C e m vak'aa dolayıai^e kaloıin nasıl elden çıktığmı bütttn tafsilât ve vu-zuhiyle belirtmiştir. Bundan başka, O t-r a n t o , N a p o l i kuvvetlet-ri tat-rafın dan istirdad edildiği zaman esir düşen Os manlı askerlerinin gayet iyİ muamele gör düklerini, hattâ bir çok savafOarda Kıral F e r d i n a n d'a yardım ettiklerini, ni hayet sulh akdedilip te bunlar serbest bı-rakılacaklan zaman F e r d i n a n d'm söylediği sözleri de kaydetmiştir ki. t b n K e m a Tin, bu esaret hayatuı bizzat o Bk. T u r s u n B e y , Tarih-i gM,'l-tetlt,
170; N e 9 1-1. Cihan-^itmA, Prof: T a e s c h n c r ' iHfr. 217; O r u ç B e y , TevMh-i AUi Oamem, Prof. B a b 1 n g e r ngr. 181.
t H«9t BMİft, Nur-i O s m a n ^ Ktb. No. 8209. Vr. 486 s vd.
<• TcvArih-i Al-l 0»man, V I I . Defter, İst. F»-lilı Ktb. No. 4206 Vr. 260 b Vd.
yaşamış bir Sipahiden naklen verdiği bu malûmat, hiç bir kaynakU raatlıyamadı,
ğunu enteresan bir mâhiyet taşımakUdır.
î b n K e m a l'in 111£ 1 y a s
c-f e r i hakkında verdiği bu kıymetli ma-lûmatı, onun Twârih-% Âl-i Oaman'ınm F â t i h M e h m e d devrine âit Vlı. Defterinden naklen" tenkidli bir şekilde yayınUyoruz.
• •
Emlr-i Şehir O e d t t k A h n i e d paga, dooaunayla P o l y » " diyânna gifedllğlai, m»*mAre-i mesMrede O t r a n . d a " dkUUeri hMr-ı meghftnı fcth etti ğini beyin eyler :
Hazret-i hudâvendigâr, sipehsâlâr-ı kişver-kttşâ G e d t t k A h m c d P a-ş â'ya K e f e l o n y a ve A y a m a v r a ' '* yı alduktan sonra bujrurmuştı ki va-rub Po 1 y a diyânnı dahi teshir idüb a'day-ı bed-reyi def* eyleye; leşker-i cer-râr-ı nusret-âsârla şevket-i kUffâr-ı bcd-at-rett kesr idüb râyet-i feth-âyet-i lalâm-ı zafer-encâmı nasb etmekle ol vilâyeti dâ-rU'l-tslâma zam İdUb içinden şi'âr-ı kUf-ri ref' eyleye."
P o 1 y a, ekalfm-i deryâ-bârdan biı-'azlm iklİmdUr, vtts'at U fes&hctle mcvsûf ve nutfûf; oeyş-i bed-kîşi vefret ü kes-ret-i 'aded U' udedle mezkûr ve meşhûr; mezbûr kişverttn ekser hududını A k d e-n i z ihâU ettUğiçUe-n adalar idâdıe-nda ma'dûd olmuşdur, sûr-ı deryft-yı şûrla
• Bu bölüm, V n . Defterin 283 a . 201 b
vs-nüclannı teıkU «tmektedir. >• A p u l i a ,
tı O t r a n t o.
İt M«^inde " A v 1 o n y a" diye kaydedtlıni? İse de buRUn. Mr mUaCanıiih hatan olduğu ve "A y a m a V r a" olıiMun gerektlSi kanaatindeyK Zira mttverrih daha Once K e f a l o n y » ^ A y a m a V r a'mn. saptuıdan bahsetmektedir M.
burada isimler dogm olarak yaailmıytır.
« » l d r i » - l B i t i l a l , a e d l k A'^ m e d P a s a ' n ı n F A t i h ' I güney t t a i y » ' nın iM^ttedilmeM i«ln te»vik ve ikna ettigin^^
bahsetmektedir (Bk. H99t BeM^t, Nur-i O*^*
P Â T Î i r î N İTALYA SI
141
^ s û ı - o l m a g ı m i i y â n ma'mûr ve mahsû-Umcvfûr :
Beyt-i Türkî li-müellifihi Sahrâ-yı pür-bahftn bâğ-ı cinine ben-«r,
Derya ile ken&n graıe-i revftne benzer. Mezkûr serdâr, mezbûr misâl-i v&ci-ba'l-i'tibâra imtis&l idUb fil-hâl durdı; G c 11 b o 1 ı'da gemiler ihzâr idüb derya gcferinün yarâğın yasağın gördi. Esbâb u ftlât-ı zarb u harbden, mühinımât-ı cidâl ü tatâlden hâcetine yetecekçe ve maslahatı na kifâyet edecekçe götürdü. Yüz pftre ge miyi " nchcng-âheng âdemiyle nefis tutub donadub kendttsi re'isittk aerîrinde sâye bân-ı bâdbân altında geçdi oturdı; ger-dûn-misâl geştîler, lenger-i hilâl-peykeri
içlerine alub dümeni P o 1 y a üzerine doğruttılar, yürüdUer; " drefş-i aehâb-d-rahş bâdbânla 'amûd-ı şu'ây-ı âfıtâbı 5r-tüb cyvân-ı kebûd-ı âsumânı bUrttdiler. Katrana bulanmış geşt!-yi bf-kerftnla Der-yi-yı Sefîd bahr-ı kıra döndi; bayrak yap-raklariyle yeşermiş neyistân-ı nîzeyle de niz kuru yire döndi. Gülekler başların gök yüzüne kaldurdu, kürekler kolların deniz dibine daldırdı; yüz pâre gemi bir yerden yüıUyüb, kürekler iki kpidan deniz yUzin bttriiyüb ol donanma. d!v-i hezâr-deste benzerdi, içindeki âteş-âheng nehengle-riin grîv-i hurûşiyle deryâ cûşa gelüb ag-a köpüklenmiş üştür-i ser-meste benzer di :
Boyt-i Fârisî li-müellifihi Be-leb âvurde kef çün üştür-i mest Bc-çûp-i saht-ı geştî sîne-râ hest Sabâ-yı safâ, eser-i zafer-rdıber olub
sıh-k r j : H a m m • r, tre. M . A t a. Dev Ojmıaniye Tariki, m. 191.
kaynaklarımızda gemi ad«di v«rihn«-yalnız Î 4 r i s - i B i t l i a l A h m e d dntı' * t t a l y a'dan "80" gemiyle dön-^•wwden bahsetmektedir. (Vr. 48» a). A n g I o 1-' donanmanın. "28" kadırga olmak ttzre («Zi mütevekkil olduğunu ya»yor
^J^^ î^roA«oo, T. Tarih Kurumu Ktb. K.
trc. s. 244).
" A h m e d Paşa 26 Temmuz 1480 de ^ lOl)" ^ hareket etti ( H a m m e r ,
hat ü selâmetle deryâ yüzinde biraz müd det getdiler, P o 1 y a karasına irUb adasına girüb deniz kenârmda buldukları diyân gâret etdUer. 01 mekândan ki kân gibi pUr-gevherdi, ma'den gibi her yeri dolu sim ü zerdi, şolkadar veledân ve ha-vâri gibi yüzleri akar sudan âri ve gözle ri mây-i melâhat pman gılmân ü cevâri çıkardılar ki hadd ü 'adede kabil degül; ol mâl-ı menâlden kî zekâtı fiiksa cihân di-lencilerinün kunc-i âmâh pür-genc olurdı, şol-denlü aldılar ki 'öşr-i 'işzin takrir ü tahrire lisân ü benân mütehammU d ^ I . Mezkûr diyâr-ı âbâdda nâdiretü-l-âsâr bi-lâd ü emsâr çoğidi, her birisinUn sevâdı ma'mûr, kurası hadd U ta'dâddan artuği-di; berû kenârmda sûr içinde mahsûr bir şehr vardı, kalan şehirlerine göre yılduz-1ar arasında bedr-i aya benzerdi; sevâd-ı âbâdı gös karası gibi menba-ı merdumdı, şâir bilâdınun sevâdma nazaran gecclcr içinde Şeb-i Kadr'e benzerdi :
Nazm-ı Türkî li-müeUifihi Komuşlar adın anun O t r a n d a Melâmet olmaz anda oturanda Safâ vü 'iyş ile ger yaz u kışı Geçttrm^ istorisen otur anda.
A h m e d P a ş a , hajd-i seyl-gir-dâr ve leşker-i zafer^'ârU vardı, ol hisâr-i üatttvânn üzerine düşdi; " mevâkib-l ke-vâkib-şumâr şehrün kenânndaki gülzâr-ı pür-berk ü bâr gibi diyâr-ı âbâda, kiştezâ-r a cekiştezâ-râd üşekiştezâ-r gibi ttşdL Kttffâkiştezâ-r-ı bed-gikiştezâ-r- bed-gir-dâr kaçub hisâra girüb kal'anun kapısını yapıcak dervftze-i kâr-zâr feth oldı; ra'd-g-rîv toplarun ki dehân-ı dîv gibi âteşin-dem-di, avâzesiyle şeş-köşe-i 'âlem doldu. Ceyş-i bed-klşUn ser-efrâzlanndan sengtn-beden ehremenler bârûlar gibi gerinUb aönüb gâzilere görünmek isteyince toptaşı başla rım götürür, gövdeleri bedenler gibi divâr kenârmda kalurdı; ol dürc-i şekavet için deki bed-gevherler burçlar üzerinde beden ler gibi dizilüb dururken zarb-zen ve
pcr-ı« A h m e d P a s a . 28 Temmuz 1480 de O t r a n t o"ya varmıştı ( H a m m e r , A t a tı-c. m, 191). 1. H a k k ı U z u n c a r f i l ı , bu Urihi 25 Temmuz olarak gösteriyor {OamanU 7 o H M , n , ISft).
142
Dr. ŞERAFETTÎN TURAN nakı her kangjsma ki dokunurdı, ya kolunbuddan götürür, ya bütün alurdı. Ceyş-i tslâm ol kîş-i bed-fercâmla bir nice ey yam muhkem ceng idüb sûr içini gûrları gibi kü£fâr-ı bed-girdârun gözlerine tenk idüb zarb-ı destle hisârı a l d ı l a r , i ç i n e cârub-ı harbi çaldılar. 'Avretden ve oğlan dan pirden ve civândan bir nice bin esir destgîr idüb dâr-u-gîr iden şîr-gîr dilîrleri-ni'alef-i şimşir idüb telef etdiler; ol ke-mân gibi gej-nihâd bed-gümanlarun ki sı-rât-ı müstakime doğrulmağa isti'dâdları yoğidi, sîne-i pür-kînelerini tîr-i tedmîre hodef etdiler. 01 diyârun küffârını tîğ-i âb-dârla nâr-ı cehîme gönderüb dârü'n-na'-imc benzer makamlarında ceyş-i İslâm ârâm idüb iyş eylediler; şeker-guftâr u nûşîn-Ieb 'arûslarını ki tavus-ı cinân gibi âi'ûste ü pirâsteydi, bûs u kenâra çeküb ol menhûslarun canlarını pür-nîş eylediler.
Nazm-ı Türkî li-müellifihi Hcmîşe böyledür devrân-ı 'âlem Ki bunun aûrı oldı âna matem Bir evde çahnur çeng ü çegane Bir evde nevhalar başlar figane. Şâhâne saraylar ki ol bed-reyler anları ya pınca genc-i bî-kerân hare itmişlerdi, her birisinün ta'mîrinde dürlü tedbîrler eyle-yüb nice san'atlar dere etmişlerdi, gâziler bî-zahmet ü rene hâzır imâret olmuş bul-dılar, içlerine girüb oturbul-dılar, huzurların da oldılar. A h m e d Paşa, mezkûr hi-sârun harabını ma'mûr etdükden sonra, tamâm nevâhisiyle zabt idüb diyâr-ı Islâ-ma rabt idüb dârü'l-mülk idindi; deryâ-bâ-run cevşen-ver ü hançer-güzâr ve nîzedâr sipâhilerini ki ol diyâr bahr idi, ânlar mâ-hîlerdi, şikâr eylemek içün fülk idindi. 01-kenârda gezüb bir nice pâre şehr ü hisâr dahi feth e t d i ; k ü f f â r u n direngin
sez->f t d r i s-i B i t l i s î'den başka diğer Osmanlı kaynaklan O t r a n t o'nun adını zik-retmeyip "Polya kal'ası" diyorlar ( T u r s u n B e y , Tarih-i EbtVl-fetih, 170; N e ş r i , CiMn-niinıfı. Prof. T a e s c h n e r nşr. 217; O r u ç B e y , Teı-nrih-i Âl-i Osman, Prof. B a b i n g e r nşr. 131). S a d ü'dd î n ise "Umuranda, E m vftıanda" diyor {TacU'ttevfırih, I, 568). O t -r a n t o, 11 Ağustosta zaptedildl ( H a m m e -r , I I I , 191).
dügi yere leşker-i cerrâr gönderüb tağıt^,. ol diyârı kendüye "uc" idinüb yakîn yo^! lerine akın gönderdi, horgün bir konâia hurûcu iş güç idinüb dâru'l-küfrün altın üstine dönderdi.
Bayke begi, '* ceyş-i bed-kîşiu oği,,. na koşub O t r a ıt d a üzerine gönderdi-ğinl, hisâr içindeki kumât-ı gıızât, gele,, tuğât-ı buğâtun yüzlerini dönderdiîğini ha. yân eyler.
R a y k e b e g i ki diyâr-ı ma'mû-run şehriyâriydi, memleketinün öte nâhi-yetine nihâyet yoğidi, rîk-i beyâbâna vc berk ü bâr-ı bağ ü bostana hadd ü 'add var, anun leşker-i bî-kerânına pâyân ü ga yet yoğidi, kişverinün dâmenine yâd oli irdügini, gülşen-i vilâyetinün pîrâmcnine yâğî ayağı girdüğini duydı, P o l y a adası gâret olub ol sebzezâr nâr-ı ha.sâı ct-le solub O t r a n d a alındığın işidicok ol bed-gümânun canına koydı.
Beyt-i Fârisî
Haber şüd be-aksây-i an merzühûm Ki bi-g'zeşt ez-kûh deryâ-yı Rûm. Varan 'adû-yı peleng-hûyun kam'ı içün leşker-i ceng-cûyun ccm'ine meşgul oldu, deryâ-yı firengün âteş-âheng nehengleıiy-le deşt ü der, kenâr-ı bahr ve meyân-ı ber doldı. İçlerinden sâz u selebi müretteb yir mi bin merd-i kâr-zâr ihtiyâr idüb bir ne-berde oğlı vardı, âni sipehsâlar. etdi. ol menhus ki bahr-i Okyanus'dan dem uruı-dı, deryâ-yı Rûm'dan bir mevcle ol bûmun şahbâzlarmdan bir fevcle müdafâ'a ve muvâka'a etmeğe âr etdi, ol sebebdcn ken-düsi gelmeyüb tahtgâhmda oturdu, oğiı gumrâhı bir mikdâr sipâhla gönderdi; ol bî-dîn bu hodbînlüği ucından kcndu eliyle kişverüni zîrüzeber idüp altın üstine dön derdi.
1» A l i , Küuhü'l-ahMr, Nûr-ı Osmaniye Ktb. No. 3407, Vr. 151 a; S a d ü'd-d î n, Tncü't-te-vArilı, I, 567; S o 1 a k z â d e, 259.
13 Metinde " C <C) " diye kaydedi'-miş oUıb bununla N a p o l i Kralı F e r d i n a n d kasdedilmektedir.
. ( » N a p o l i Kralı F e r d i n n n d''" K a 1 a b r I a Dukası olan oğlu A 1 f o n s.
FÂTİH'İN İTALYA SEFERİ 143 Beyt-i Türkî li-müellifihi
Gerekmez kişi görmek düşmeni hor Düşürür şîri yire gah olur mûr.
01 tarafdan hayl-ı küffâr-ı bed-girdâr seyl-i kûhsâr gibi gelmekde, bu yana, leş-j(er-i cerrâr her gün bir kişvere akm idüb yel gibi yelmckde.. Bir sehergâh ki sultân-ı hâver eline zerrin siper alub sinân-ı rah-şanla 'azm-i meydân-ı rezm etdi, şâh-ı zen-gîbârun Icşker-i bî-kıyasını ki karası ciha nı tutmuşdı, yalnuz târumâr idüb dağıdı, mevâkib-i kevâkib şumâiM küCfâr, O t-r a n d a kat-rşusmdağı saht-raya geldi dol-dı. A h m e d Paşa'ya hisar içinde gâfil otururken düşmen irişdi deyu haber oldı, nazar etdi gördi : cüyûş-ı cevşen-pûşun fcvclcriyle şehr önindeki sahra bahr-i âhenîn-mevce dönmüş; çîni siperlerün şu'â'ı ve pûlâd miğferlerün şu'lesiy-le cvc-i sipihrdc âyine-i mâh u mihr don muş.
Nazm-ı Fârisî
Sipâhî çü-zunbûr bâ-nîş-i tor Zi-gavgay-i zunbûr hem bîş-ter Sinân-dcr-sinân rüşte qün nâvek-i hâr Siper-der-siper beste çün lâlezâr. A h ra e d Paşa, ol gürûh-ı kûh-şü-kûhı ki gördi, muhkem dehşet aldı; mevc-i hayret gözini bürüyüp kendüsi biraz-dem bahı--i hayrete daldı; âhir, tedârik idüb kendüyi dirdi durdı, savaş kaydın kayurub yf^^'n gördi. Buyurdı ki mübârizler gelen bâğîyi istikbâl ideler, kendü, çeri dirüb varınca onlar bir dest elleşüb kıtal ideler. Ş«hr içindeki leşker seyl gibi hurûşa geldi, »afder dilâverler nehr-i Nil gibi cûşa
gel-y. bûm-ı Rûm'un şahbazlarından, ol yirün Ş'r-gîr dilîrlerinden birkaç yüz kişi hücûm '<ıi»b şu'ie.i fürüzân gibi yalın kılıçlarla o* V f"^^" hisâr kapusmdan çıkınca,
Kilâb-ı cehennemün mukaddemü'l-ceyş gelen bed-kîşlerinün şimsîr-i âbdâr-• '^ülhan-ı vücudlarınun odın söyündürüb ^'nan-ı âteş-bârla ol serkeşleri yakub
yı-ca, bakisi şîr-i mahcîr-gîr öninden ka-dile
gibi ol
diler'*^-^"^ t>î-mecâl gibi târumâr olub get-^a.gâh bâd-ı sarsar dokunmuş berk-i
gumrâhlar hırmen-i kararın
Beyt-i Türkî
Ne denlü dirilürse ördek ü kaz Dağılur çünki şahbâz ûra pervâz. Koyunun nice çoğ olsa sürüsi, Yeter binine kassâbun birisi.
Leşker-i cerrârun bir fevciyle uruşamadı-1ar, ol bahr-i zahhârun bir mevciyle dunı-şamadılar. 01 bed-girdârlar, tund eser yol gibi gelürken sedd-i üstüvâra dokunmuş seyl gibi künd olub döndiler; ol nâkcsIer bezm-i rezm germ olunca şem'-vâr norm olub hâr u has gibi bir anda yandılar Eöyündiler. Bâzâr-ı kâr-zârun bâkı herî-dârları A h m e d Paşay'la hisârdan çık-dılar, gördiler, suk-ı gîr-ü-dâr ol tüccâr-ı füccâr-ı pür-füsukdan hâli kalmış, ehli târumâr olmuş; âlât-ı merd-i neberd vo esbâb-ı esb-i tîz-kerd dökülüb yatur, çâr-sûy-ı gûy teg ve pûy-ı kâr-u-bâr-ı cidal u kıtâlle mâlâmâl olub mâl-ı meyyitle ol hâ-vâli dolmuş. Leşker-i cerrârun piyâdcIcıi savaş yerine dokülüb yatan kumaşı gârct ctdiler; onlar ki süvâr idiler, ol kaçub gi den sayd-ı zebûm şikâr etmek içün kova-gctdilcr, kimini yetdiler, tutdılar osîr ct diler, kimisi vardı, ol kenârda olan hisar lara düşdi halâs oldı; fireng ölüsiyle moy-dân-ı gir-u-dâr pür olub ol congcfıylaı ım osîr olan bed-girdârlariyle bazâr u köy doldı.
Nazm-ı Fârisî
Zi-hûn çcndan revan şüd cfıy-bor-cfıy Ki çün mî-rcft ü ser mî-bürd çün kfıy Kcmcnd-i Rûmıyan bcr-şckl-i zoncîr Çü mûy-i zcngıyan geşte girih-gîr. Ol derd-mendler, arkalarındağı ccvşonlo mâhîler gibi dâm-ı kemcnd-i hânı ile ben de düşdiler; ol dûd-ı siyâh gibi bî-sûd gumrâhlar, âb gibi zırh-pûşken külhân-ı
pür-nâr-ı gîr-u-dâra düşüp tutuşdılar; âteş gibi nîzedâr serkeşler şimşîr-i âbdârla ka rayer oldılaı-; gird-i bâd gibi tund ü tiz-kerd hâkisârlar, yüzleri zerd olub gci'd-i
-1 o t a n l o'yıı kıırUınıag-a gelen A 1-f o n -s kumandasındaki N a p o l i askeri bu na muvaffak olam\yacaklaı ını anlayınca çekilme ğe mecbur olmuşlardı. (I. H . U 7. v\ n Ç a r ş ı 1 ı, Osjnmıh Tarihi, 11, 136).
144
Dr. Ş13RAFETTÎN T U R A Nderd ile doldilar. Hasm-i bed-endîş mak-hûr ve ceyş-i zafer^Idş muzaffer ü man sûr olub gaziler ganâyim-i mevf ûr ve me-gânim-i nâ-mahsûrla mesrûr olub geldiler, hisâra girdiler; dutsaklarun kimin satub, kimini kırdılar.
Mcokâr sipehsfilftr-ı meglıfir, O t-r a n d a civât-rmd» Ut-r UBAT dahi aMığı-mkttfflr-ı bed-gir^^ lıSr-a>bftr-ı vii-cAd-ı U-sûdma ı ^ - ı demin saldoğmı be yân eykr.
Râvî eyidür : A h m e d Paşa O t-r a n d a'da otut-rub ett-râf u eknâfda olan hisâr u diyârun teshiri emrinde tedbîr ideriken, âdet üzerine dilîr serhengler, şîr-gîr nehengler nevbetce hayl-i cerrârı aeylvâr $eküb her gün bir kenara akma gi denken, bir gün haber geldi ki, akma gi den gâzîler yakîn yerde hazır olan savaş kâfirine sataşmışlar; bir düşvâr derenün içincfe buluşub iki seyl-i kûhsâr gibi biri birine koyuluşub muhkem uğraşmışlar; kâfir vâfir imiş, gâzîlere galebe etmişler, ol pervâzîleri çil yavrusu gibi dağıtmışlar. Bu haber-i şerr gelüb şehre irince, A fa nı e d Paşa'nın kulağma girince, fi'l-hâl âheng-i kâr-zâr idüb hıflk-ı bâd-girdü hâmûn-neverde süvâr oldı, düşmen üze rine getdi; tîğ-zen ü saf-şiken nîze-güzâr nâmdârlardan işiden, bâd-ı şimâl gibi is-ti'câl idüb ardından yetdi.
Beyt-i Türkî li-müellif ihi Akdılar seyl-i kûhsâr gibi Esdiler bâd-ı nevbahâr gibi.
01 diyârda O t r a n d a'dan öylelik yol ırak bir hisâr vardı; gâzîlerle kâr-zâr iden anun içindeki küffâr-ı bed-girdârdı. A h-m e d Paşa, iki yüz h-mikdan cân-sipâr ça-buk-süvârla anun üzerine vardı, gördUer; yedi sekiz yüz gîr-u-dâra âmâde piyâde kâ fir hisâr önine çıkmış hazır durur; ol fevc-i pür-cûş ki cevşenlerinün tâbi evc-i çarh-ı berine irmiş, drayâ-yı âtegin gibi mevc urur. A h m e d Paşa, ol nîze-g^âr süvârlar-dan elli tîg-zen ü saf-şiken dilâverle düş mene gözüküb hisâra karşu durdı; kalan şîr-gîr dilîrleri Mora begi M u s t a f a Bege ki kendüyle ol dİ3râra bile varan ser dârlardandı, koşub buyurdu ki: ol hisâr
civânndagı orman içinden küffârun ardı na dolaşalar, onlar anda kemîngâhda du ralar, bunlar berûdan ol gumrâhlara ula-şalar, elleşerek çekeler, ol kal'a önündeki piyâdeleri berisine uzadalar; pusuda du ran alay, ol bed-fercâmlarun tamâm orta-ya geldiğini gözedeler, dahi keminden çı-kub ardlarından at salalar, ol bî-dîn la'ın-lerün alaym araya alalar. B u tedbîr üze rine mezkûr serdâr, yüz elli mikdan sü-vârla ol ormana girdi; ağaçlar arasında giderken rehgüzârlan vardı, bir düşvâr çengelistâna irdi, yolun iki geçesi serâser zeytunluk, şöyle sık bitmiş k i ol bûnı ve berri ferr-i hümâyûn-ı âfitftbdan m a h r û m etmiş;
Beyt-i Türkî li-müellifihi Ne gün yüzini görür aebzezârı Ne duyar tâb-rgermâ-yı bahân'. ne eşcftnndaki simâr-ı âbdftra gecelerde mâh-tâb reng virttb çehrelerin tâb-nâk ey ler, ne sebzezânndaki etfâl-ı ezhârun se herlerde dftye-i sdıâb yüzlerin yur-pftk eyler. Bunlar ol zeytunluk arasında yola düşUb giderken, sağda solda düşmen olma-. sun deyü ihtiyâd iderken, bakdılar gerdi ler: yolun iki geçesinde beş bin var, pû-lâd-pûş u bed-nijâd kâfir, kimi piyâde ki mi süvâr, ol drahtistftnda ağaelar gibi sı kışmış dururmuş; bunlar onlardan g&fil-miş amma onlar bunlan görürmüş. Meğer ol bed-fi'âller dahi bu havây-i v e g â per-vâzîlerine mekr kılub ehtiyâl e t m i ş imiş; hisâr önünde duran kara kâfiri bek koyub bu şahbâzları dâme düşürmek içUn âl et miş imiş. Lâkin bu çalâklar cüst deprenüb ol Bust-reylerün dâmenin deat-i sinân ve pençe-i hüaâmla çftk etdüler, ol kayd-ı keyd-le ki bunları sayd eykeyd-lemek içün görmüş lerdi, gme kendüleri helâk eldiler. B u şîr-gîrler ol zeytunluk arasında maymun lar gibi sinüb duran pür-hîle ü âl bed-fi'-âUeri ki gördiler, mecâl virmeyüb cidâla-rm ellerine aldılar, yüz ağardalum dejoi göz karardub üzerlerine şiirdiler. Ceyş-i za£«r-Mş-i lâlâmun ikdâm-ı t â m i a üzer lerine hücûmm göricek, ol bed-eudîşlerün sarsar-ı dehşetle endâmlan lerzân olub berk-i hazân gibi bi-karar oldılar; orman arasmdan nâgUıân çıkavaran âdemün
P A T Î H İ N İ T A L Y A S E F E R I
145
keyf ü kemmi ma'lûmları olmamağın gö rünen düşmenün- genişi gür ola deyü kor-kub ezhâr gibi eşcâr araşma târ-u-mâr oldular.
Na25m-j Türkî li-müellifihi rhırurken cem olup m&nend-i Pervîn Dağıldılar benâtü'n-na'ş-g^rdâr Satub bâr-ı karan yok bahâya Bozuldular sanasm tîz-bazâr.
Ne ok Atdılar ve ne kıüc saldılar, ne urdı-1ar, ne dürtdüler, ne çaldılar. Ellerindeki gönderler acımdan ol tonuzlar boynuzlu geyikler gibi kaçar iken ağaç budaklarına ilişüb kalurlar gidemezlerdi ; arkalannda-ğı kalkan ve yanlanndaarkalannda-ğı küıc, bâr-ı girân olmuşdı, ol yük ile geştî-i vücudu girdâb-ı gîr-u-dârdan halâs idemezlerdi. Piyâdesi-nün arkasmdağı zırh, duzağı olmuşdı, sü-vârinün altmdağı at, ayağı bağı olmuşdı; kimi dırahtistân içinde kaçub gider iken tîz-i at-hÎ2İe ağaca dokımur, tamâm en-dteu hûr-u-hâm olub ol derd-mend gpr-şend olurdı;.kimi ağaç arasından kendüyi
halâs iderken asmalu hırsuz idügin bilüb kemend-î pür-ham gibi asmalar boyunla rında bend olurdı; kiminin arkurı yatan ağaç ayağına bağda urur arkası üstine dü şürür, kiminün eğri batan budak ensesine sille urur yüzi üstine yıkardı. Kimisi şah-ı saht, muşt-ı dUrüştle ağzma, urub dişlerin boğazına tıkar, kiminün iki çatal bitmiş dıraht, başını budı arasına alur muhkem sıkardı.
Gâzîler sandılaf ki savaşa tuş geldi ler; onlar hod hâzır helvaya, bişmiş aşa tûş geldiler.
Beyt-i Fârisî
-Devîdend fevc-i dilîrân-ı Rûm Çü deryây-ı âteş be-târâc-ı mûm. Ol hâkisârlarun ardından yanar od gibi irdiler, yalm k ü ı d a hırmen-i 'ömrlerin bâde virdiler. B u ^rler ol hınzîrleri kırma dan usanub elinden yarağını alub eaîr et-diler; o kilâb-ı cehennemün canlarma 'azâb
idüb ikisin üçin bir yerden zincire dizüb
başına ol bed-MşlerUn dördin beşin bağ ladı, âteş-i derd-i neberdle ol nâ-merdlük eyliyen serkeşlerün ciğerlerini dağladı. 01 esirleri alub A h m e d Paşa'ya gelüb mâcerâyı i'lâm eylediler, oradan hisâr üze rine varub am dahi almağa ikdâm eyledi ler. 01 bir alay yayan kâfir ki karşuda kararub dururdı, kaçdılar kal'aya girdiler; onlar, bir birin basa kapudan girince ard-larmdan irüb bir nicesin kırdılar. Kal'anun suru ma'mûr ve divân âbâddı, küffâr-ı bed-girdâr kapusm yapub savaş bünyâdın urdı. A h m e d P a ş a , hayl-i cerrârla taşradan muhâsara idüb oturdı, topla döğ-meyince alınmaz gördi, yeniçeriye haber gönderdi, geceyle O t r a n d a'dan top getürdiler, sabaha deg seng ü çûpm ihzâr idüb hisâr kenânna yetürdüer. 'Ale's-seher ki top-ı mihr burc-i sipihre atıldı, ol top kal'aya karşu kurulub çatması çatıldı; bir defa ki atıldı, sûrun bünyâdm sarsub için deki küf fânin huzûnn uçurdı; ikincide di-vâr-ı iistüvânn muhkem kağşadub üçün cüde hisârun bir kenânn göçürdi.
Nazm-ı Türkî li-müellifihi Doymajmb üç topa ol sengîn-hisâr
Taşı ve toprağı oldı târumâr Yüzü üzre düşdi bârûy-ı beden Berk-i lerzân gibi oldı bîkarâr.
Hisâr içinden heman feryâd-ı "el-amân" evc-i âsümâna irdi; A h m e d Paşa da hi ol bed-gumânlara şol şart üzerine âmân virdi ki savaşçısı uğrâş âletin döküb bir başiyle kal'a içinden çıka gide; bâkisi esir olub kala, onlarun hususunda mezkûr emîr ne tedbîr iderse ide. 01 bed-fercâmlar fart-ı
ıztırarlarmdan vech-i mestûr üzerine şart-ı mezbûra iltizâm etdiler; başlanna kıyamet kopup savaşcılan ehl-i arâsat gi bi huf ât ü 'urât çıkdılar getdiler. Yerinde kalan 'avret ü oğlanı pîr ü cevânı, mâl ü menâliyle A h m e d Paşa yeniçeriye vir di ; ol savaşda hazır olan sekiz yüz yoldaş-dı, âdem oldı ki dört beş baş esir eline gir di. Gâzîler ganim ü zâfir, mansûr u mes-rûr döndiler getdiler ganâyim-i vâfirle yetdiler. Gârflerden nice kişi vardı ki bir yerlerine gelüb huzûr etdiler.
144
Dr, ŞERAFETtTÎN T U R A NP o l y s «yâmantebTârDftra'l-kiif-re inrimam balmaâmaıı, ol kenftı^ (dan hisftriar, gine çirk-i ûBİboasiPva se-beUn beyâa eyler
P q 1 y a vilâyetinden mezkûr nâ-hiyet-i ma'mûre, dârü'l-küfr iken feth olub diyât-ı îslâma in^imâm buldukdan sonra, iki yıl mikdân şi'âı>ı şer-i mübîn ve
ah-kâm-ı dîn-i metin ol kenârda olan hisar
larda âşikâr oldukdan sonra, sene. sitte ve semânîn ve semânemie evâhîrinde *• gine kâfir eline di^üb ahkâm-ı İslâm içinden r e f oldı; oi a gün, seyl-i gülgûn-i tîğ-i pür-hûnla kOffar-ı bedgirdârun murdâ-rmdan yûnub ârınmış iken tekrâr çirk-i şirkle doldı.
Beyt-i Türkî li-müellifihi Ghıe ol U doldı hayl-i zâlim
Nehârun tutdı yirin leyl-i mazlûm; 01 hâl-i musîbet-meâle bâ'is bu idi ki, çün mezkûr senenün şühunnda Hazret-i sâhib-kırân sultân-ı cihân M e h m e d H â n'un vak'ası hâdis oldı, anun vefâtiy-le sarsar-ı nikbet-eser-i şûr ^ şerr zuhûr bulup deryâ-yı kâinat pür-âşûb olub emvâcı efemvâcı luivâdüde şeş^ibeti h ^ k i ş -ver doldı; ol haber-i mudbet-eserün se-ma'mdan bâd-ı sars»r dokunmuş geştî-i bî-lenger gibi A h m e d Paşa'nun ol ke nârda karan kalmayup hilesinde olan ba
dem ü haşemdm mezkûr hisâra hayli âdem koyıü) kendu geldi iç-ile getdi; baht-ı müsâ'id ve tâli'-i sa'îdle Sahib-kırân-ı ce-dîd Hazret-i Sultan B a y e z id, "taht-ı 'izzetde ola 'ömrü mezîd", devletle, atası yerine saltanat şeririne geçüb oturmuş-dı, anun hizmetinde bulunmağa müsâra'bt etdi." M H. 886 = M. 1481. O t r a n t o, 10 Eylül 1481 de istirdftd edüdi (t, H . U z u n ç a r ş 111, Oamatüi Tarihi, n, 137). 2» KTB: Ne 9 r l , 217; S a d ü ' d - d 1 n, 1,667; 567; S o l a k-a ft d e- 260. G e d l k A h m e t P a g a , O t r a ' n t o y u tahkim ettikten s<K»ra İçine H a y r e 11 i n P a s a kıunandasmda "8000" asker bırakmış ye ondan sonra t t a 1 y a'dan ayrilmıgtı (t. H . U z u n ç a r 9 111, n , 136 vd).
Beyt-i Fârisî
"Ukabî çâr-per der-zîr kerde Nehengî der-miyân şemşîr kerde. Çün R a y k e B e g i, S u l t â n M e h -m e d Hân'un dâr-ı gurûrdan irtihâl ve sarây-ı sürura intikali haberin aldı, ol ha-berün ardınca işitdi k i A h m e d P a ş a O t r a n d a'dan çıkü getdi, ol g e d i g ü n bekçisi yok, şöyle hfilî kaldı, fursatı gani met bilüb ol diyârdan ehl-i îslâmı sürüb çıkarmağa ikdâm etdi. 01 bed-fercâm, ik liminde olan merd-i neberde aalâ-yı 'ântı idüb 'azîm ihtimam etdi, leşker-i bîşümâr gönderUb zarb-ı hadîd ve harb-i şedîdle müddet-i medîd mezkûr kal'ayı muhâsara idüb bekletdi;" 01 bed-fercâmlar hisârı ihâta idüb,'üstünde altı ay tamam yatub leyi ü nehâr bî-meyl ti mühâba cidâl u kı-tâl etdi. Fetret ejyftnuydı, i g - Ü d ^ 'asker gönderüb mu'âvenet etmeğe hiç mecâl yoğidi. S u l t a n C e m'in 'isyâm evâ-nı, a'dânun tuğyâm hengâmiydi, berû ta-rafda «şgâl SPğidL Çün bu cânibden ihti-mâl-i imdâd münkati' oldı kal'a içinde da hi zâd dükenüb yarak nihâyet buldı.
Nazm-ı TÜrkî li-müellîfihi Ogrenür durur âdemî zâde Zâd lâzımdur âdemî-zâde
^âd ucundandurur ki kulluk ider Bendeler gibi nice âzâde.
Gâyetde ızürârlarından hisâr içinde kö pek ve kedi komadılar yediler; âhir^fcâr nâçâr olub âmânla kal'ayı virdiler, ölüm den dirlik yeg didiler. Bu kıssa-yı pür-gus-senün râvîsi ki O t r a n d a almdukda içinde bulunan sipâhilerdendür, 61 ahvâl-i pttr-ehvâle kemâh! vâkıf olub rivâyet ider eyidür : Çün mezkûr hisâr gene R a y k e Beği'nün eline girdi, ol makamı içinde
2* t d r i s-i B 111 i s î, R a y k e beyinin t s p a n y a Kralından yardım alıp 40 gemi İle O t r a n t o'yu kuşattığını ^azıjror ( V r . 489 a ) .
N a p o l i Kralı F e r d'i n a n d, dameıdı olan M a t h 1 a s'darf 2000 sUvârillk bir y a r d ı m c ı kuvvet alniıştı (I. H . U z u n ç a r g ı 1 ı, Ü , 137);
FÂTİH'İN İTALYA SEFERİ
147
mukîm olan ehl-i Islâm-ı ferrûh-encâm-dan tahliye idüb, şi'âr-ı şer'-i ferhım-de-âsârla tahliye olan diyâr u iMîmî tek r i r dâru'l-küfr etmekle ol bed-girdâr mufâdına irdi, yeniçeriden ve sâyir sipa hiden hisar içinde bulunanı aldı ve dâru'l-mülkine iletdi; her birini ri'âyet idüb sak ladı, sebîl-i sulhü feth etmeğe onları ve sile mülâhaza etdi. Ol leşker-i zafer-eseri seferlerine bile aldı vardı;' savaşlarda çok yoldaşlık etdiler; nice zeberdest 'adûsım pâyimâl idivirüb nice gâlib düşmenin! şi-kest idüb cemiyetin dağıtdılar. Hayl-ı gu-zât, ol buğât arasında hayli müddet ika met idüb durdılar; her bâr gazâya kamet götürüp ol diyârun civânndaki küffâra kıhc urdılar; ana deg ki Sâhib-kırân-ı za-fer-karîn S u l t a n B a y e z i d Hân,
hem musavver nûr hem zülu'llâh, serîr-i mülk-i pür-'azâmet ü celâlde istiklâl buldı, karındaşı, başın aldı çıkdı getdi, mağlûb ve menkûb oldı R a y k e Begi, ol
pâ-dişâh-ı cihân-penâhun dergâh-ı felek-işti-bâhma ilçi gönderüb bâb-ı müsalâhanın fethine ve esbâb-ı 'adâvetün refine rağ bet izhâr eyledi; S ü l e y m a n Paşayı ki tengnây-ı diyâr-ı A r n a v u d'da f
i-2fl C e m'in m a ğ l û b i y e t i ve R o d o s ş ö valyelerine sığınması.
reng-i bed-girdârun çer^fine düşmüşdü, mezkûr dutsaklarla bile bedel-i sulh virüb 'akd-ı 'ahdi üstüvar eyledi.
Beyt-i Türkî li-müellifihi Yapub bâb-ı cengi müdârayla Der-i sulhü feth eyledi reyle.
Râvî eyidür : Çün ilçinün peşkeşi ya rağı görüldi, bile koşulacak dutsaklar di rildi hazır oldı, R a y k e Begi bunlara hitâb idüb eyitdi : "Bu diyâra geldüğünüz-den ne ziyân gördinüz? Nice kerre düşmen
cem'iyyetin dağıtdmız, bunca zaman hazz-ı vâfir itdinüz, safâlar sürdinüz. Zi yân bana oldı ki vilâyetüm gâret oldı, ilim günüm yakıldı yıkıldı, hasâret oldı. Ra'iy-yet halkmdan gayri benden dirlik yer on bir bin sipâhi sizinle mukabelede ve mu-katelede getdi, telef oldu; nîze-i sitîzle pür-nîş ve rûyîn-i kînle dU-riş olub hü-sâm-ı intikama 'alef ve tîr-i tedmîre hedef oldı, ö l e n öldi, olan oldı; gelün, geçenden geçelüm, şimden girüsin görelüm; dem-i müsâdefeyi bertaraf idüb 'âlem-i müsada-kadan dem uralım." Bu sözleri söyleyüb dutsaklarun her birini datlu dille bağla-yub yüzleyüb nüvâzişler etdi; netîce-yi sul bün mukaddemâtm tertîbde, ol matlûbun mebâdisin terkîbde istimdâd idüb didi. işitdi.