• Sonuç bulunamadı

Ulusal - evrensel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ulusal - evrensel"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AKAN ZAMAN DURAN ZAMAN

MELİH CEVDET AND AY

, ,,« 3

Ulusal - Evrensel

Güzel Sanatlar Akadem isi­ nde okumuş, resim yapmış bir arkadaşıma, bir gün, Nazmi Zi- ya’yı övecek oldum, “ Ama Türk

değil’’ diye sözümü kesti. Re­

simleriyle olduğu kadar, bu sa­ nata ilişkin yazıları ve inceleme­ leriyle de tanınmış olan rahmet­ li sanatçımız Nurullah Berk, benzeri yergiyi, daha da ağır­ laştırarak, Fikret Mualla için kullanmıştır.Demek bunlar Ba­ tı sanatı etkisinde olmayan “ bi­

ze benzer” bir resim istiyorlar.

Gerçekten de bu özlem, en yaygın olduğu resim alanını aşarak, çoksesli yeni müziğimi­ zi ve yazınımızı da sarmıştır.

“ Milli Edebiyat’’ adını ansı­ yınca gerçi konumuzun başına yazını almak daha doğru görü­ necektir; ama o akım, “ Osman­

lıcılık” ve “ İslâmcılık" ideoloji­

lerinin çökmesi üzerine başla­ yan Milliyetçilik hareketinin Türkçe’ye ve hece ölçeğine dö­ nük yanı idi ki, kendi içinde kar­ şıtlık taşımadığı için “ bizeben- zer’liğin çeşiti üzerinde bir tar­ tışmayı gereksemiyordu. Milli edebiyatçılar, karşılarında Di­ van şiiri geleneğine ve Osmanlı diline bağlı olanları buluyorlar­ dı. Bu karşıtlık ise kesindi.

Oysa bugün Empresyonist resim yaptığı için Nazmi Ziya’- ya “ Türk değil” demek, son re­ simlerinde Paris, genel olarak Fransa görünüleri bulunduğu ve bunlardaki nesnelerin, figür­ lerin gölgeli birbiçemle bulanık gösterildiği için olacak Fikret Mualla’yı küçümsemeğe kalk­ mak, “ Milli Edebiyat” dönemin- dekine hiç benzemeyen bir tar­ tışmayı zorunlu kılıyor. Ben, son elli yıllık düşün-sanat devi­ nimlerini belirtmeğe yönelik bir anı dizisi içinde bulunduğumu unutmadan, konuya elimden geldiğince nesnel bir yaklaşım­ la değinmeği deneyeceğim.

Geçen haftaki yazımda çeşit­ li türlerde çalışan sanatçılarımız arasında bakış-anlayış birliği yoksunluğunu sözkonusu edin­ miştim; ama bugün geldiğimiz yerde karşımıza çıkan " ulusal­

lık” , “ bizdenlik" kavramlarının

sanat türlerine yayılmış olması, bu sanatlarımız arasında bir yaklaşım benzerliği bulunduğu anlamına gelmez mi? Yazında

köy, müzikte folklorik ezgi, re­ simde Anadolu nakışları hep

“ ulusal bir sanat” \r\ gösterge­

leri değil midir? Bu soru, yanı­ tın güçlüklerini de kendi yanın­ da getirmektedir. Sanatlarımı­ zın yöneleceği kitle, kendi “ mil­

li” beğenisinin ayırdında mıdır?

Yoksa bu beğeni, evrensel de­ ğerin de katılması ile ona veri­ lecek midir? Böylece ortaya çı­ kan ulusal-evrensel karşıtlığı gerçek bir karşıtlık mıdır, yok­ sa birbirinin tümleyicisi midir? Dahası var; evrensel olan ile ulusal olan arasında “ kişisel" olanın yeri neresidir?

Başka bir deyişle, konumuz çağ, toplum ve kişi biçemleri

arasındaki ayrıma geldi dayan­ dı. Bu bize, sorunu çözmek için bir kolaylık sağlayacak gibi gö­ rünüyor; Bir sanat yapıtına bak­ tığımızda, çağcıl, toplumsal ve kişisel özellikleri birarada görü­ yoruz demektir; bunlardan biri­ nin eksikliği, yapıtı, bir sanat ürünü olmaktan çıkarır. Öyle ise sanatçı, çağını, toplumunu bilen ve o bütüne kendi kişiliği açısından bakabilen kişidir. Bu­ rada “ bizdenliği" sağlayacak olan hangisidir? Şöyle de sora­ biliriz: İnsansallık gerçekleştiril­ meden, bizdenlik sağlanabilir mi? Şu ünlü varsayıma geldik. Bir sanat yapıtı ulusal oldukça evrenselliğe yaklaşır.

Ama bunun tersinin de doğ­ ru sayılması gerektiğine geçen yazımda değinmiştim. Ulusal özellik, katı anlamında hiç bir zaman var olmamıştı: Bir top­ lumda doğup büyüyen ve öte­ ki toplumdakilere hiç benzeme­ yen bir sanat. Ulusal özellik, o da kişisel biçemler aracılığı ile, ancak bir “ çeşni” niteliği taşır. Bunun dışında kümeleşmeler,, üç büyük tabanda toplanır: Çağ biçemi, bölge biçemi ve kişisel biçem. Sözgelişi 16. yüzyıl bi- çemini, ondan sonra gelen sa­ natın biçeminden elbette kolay­ lıkla ayırabiliyoruz. Ama batıda bu 16. yüzyıl sanatı, güney ve kuzey olarak ayrımlar göster­ mekten geri kalmaz. Bir Rap- haello ile, bir Rembrandt’ı ayı­ ran biçem özellikleri kuşkusuz çarpıcıdır, ama sanat tarihçile­ ri, bu özellikler üzerinde dur- maktansa, bunların büyük sa­ natı yapmakta nasıl birleştikle­ rini belirtmenin daha doğru ola­ cağı üzerinde dururlar. Demek çağ ortaklığına en büyük payı verirler. Michelangelo ile Hol­ bein, biri güneyde, öteki kuzey­ de olsun, çizgisel resim tipini temsil ederler; böylece kişisel ve ulusal karakterleri aşan bir

“ ktta-çağ” görüşünün önemi

ortaya çıkar. Heinrich Wolflin,

“ Sanat Tarihinin Temel Kavram­ ları” adlı kitabında şöyle diyor: “ Biçem tarihinde, daha derin­ deki kavramlardan bir tabaka ortaya çıkarılabilir ki bunlar, çiz­ gisel betimlemeye bağlıdırlar ve böylece, kişisel ve milli karakter­ lerin büyük bir rol oynamadığı bir Batı görüşünün gelişmesi ta­ rihine erişilmiş olur. ”

Bir sanat geleneğinin içine girildi de, orada kişisellik bulun­ du mu, sanat yapıtını herkes dı­ şardan başlatmak yerine sana­ tın içinde yürüyerek yaratmak süreci yeğlenecektir. Bu ise, sanatçıyı ulusal özden ayrı tu­ tacak bir yöntem değildir. Ulu­ sallık biz istemesek de var olan bir özelliktir, bize ayrıca yardım­ cı olacağı düşünülemez. Çün­ kü konu, biçem değildir.

Tanımadığımız bir ressamın

“ milliyetini" resminden çıkara-

mavız: o resmin ancak çağını, bölgesini yş_ okulunu kestire­ biliriz.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Daha sonra 1641 yılında doğan Titus isimli erkek çocukları yaşasa da, doğum sonrası zorlukların da etkisiyle, Rembrandt'ın eşi Saskia 1642 yılında vefat etmiş ve Oude

Son söz olarak, Adnan Binyazar’ın incelediğimiz 14 eserlerinde farklı biçem özellikleri göstererek Türkçenin söz varlığına, elimizdeki kaynaklarda yer

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

IS TO SAY,THE CAPITAL ACCOUNT IS NOT VARIED FROM YEAR TO lR AS PROFIT IS PLOUGHED IN TO THE BUSINESS OR DRAWINGS ARE E FROM TIME TO TIME .THE CAPITAL ACCOUNTS REMAIN AT THE

Tuvaldeki korku, bıçağı boynunda hisseden İshak’ın titreyen masum bedeni ile meleğin geciken müdahalesi arasında ortaya çıkan ruhsal gerilime işâret ederken

Görselde bulunan (!) işareti ah,vah,oh, gibi ünlem ifadelerinin yerine kullanılır.. Görselde bulunan (?) işareti “mı, mi, mu, mü ve ne” gibi

ML-2430 Maxlogic konvansiyonel flaşör, santrallerden gelen yangın alarmının sesli ve ışıklı bildirimini sağlamak için kullanılan, akıllı adresli yangın alarm

Ayrıca, Ethernet üzerinden HMI ve PLC arasındaki iletişimi ve Ethernet portu üzerinden bir PC ile iletişim kurabilir..