• Sonuç bulunamadı

Yeni Symposium Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni Symposium Dergisi"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GİRİŞ

Panik Bozuklu¤u (PB) kendili¤inden ortaya ç›kan, beklenmedik panik ataklar›-n›n olmas› ile kendini göste-rir. Panik ataklar›, oldukça k›-sa süren, yo¤un anksiyete ve-ya korku dönemleridir. Pal-pitasyon, takipne gibi soma-tik semptomlar buna efllik eder. Panik ataklar› olan has-talar ço¤u zaman iç hastal›k-lar› kliniklerine bafl vurduk-lar›ndan PB’nin semptomla-r›na ya oldukça ciddî bir t›b-bî durumun ön tan›s› konu-lur ya da bunlar “histerik bir semptom” olarak görülür.

Panik ataklar› çok çeflitli psikiyatrik bozukluklarda (Özgül Fobi, Travma Sonras› Stres Bozuklu¤u, Sosyal Fobi, depresyon) ve t›bbî durum-larda (madde entoksikasyo-nu) ortaya ç›kabilir. Bu yüz-den, panik ataklar›n›n görül-mesi PB tan›s› koymaya yet-mez.

Önceleri panik-anksiyete bozukluklar› yelpâzesinde Yayg›n Anksiyete Bozuklu-¤u’nun (YAB) kronik bir anksiyete bozuklu¤u oldu¤u, PB’nin ise bunun bir tipi ol-du¤u düflünülüyordu. Daha sonralar› sodyum laktat en-füzyonuyla panik ataklar›n›n ortaya ç›kart›labilmesi, PB olan hastalarda ailesel bir yatk›nl›¤›n görülmesi, yine bu hastalarda Agorafobi’nin geliflebiliyor olmas›, trisiklik antidepresanlarla tedaviye yan›t al›nabiliyor olmas› gibi bulgular, PB’nin bafll› bafl›na ayr› bir hastal›k oldu¤unu düflündürmüfltür. PB’nin (Agorafobi ile birlikte veya Agorafobi olmaks›z›n) ya-flam boyu prevalans›

%1.5-P

P

Nefle Kocabaflo¤lu

PANIC DISORDER AGORAPHOBIA AND OTHER COMORBID ENTITIES

ABSTRACT

Objective: The classification of the Panic Disorder is a topic of discussion since a long time. The discussion of its relation with Agoraphobia is as much important as the one with General Anxiety Disorder. The studies inspecting the relationship between General

Doç. Dr., ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dal›, ‹stanbul / nesekocabasoglu@superonline.com

A

AN

N‹‹K

K B

BO

OZ

ZU

UK

KL

LU

U⁄

⁄U

U,, A

AG

GO

OR

RA

AF

FO

OB

B‹‹ V

VE

E

D

D‹‹⁄

⁄E

ER

R K

KO

OM

MO

OR

RB

B‹‹D

D D

DU

UR

RU

UM

ML

LA

AR

R

ÖZET

Amaç: Panik Bozuklu¤u’nun s›n›fland›r›lmas› ilk zamanlardan beri tart›flma konusu olmufltur. Literatür izlendi¤inde Agorafobi ile iliflkisinin yo¤un olarak tart›fl›lmas› ile birlikte bir o kadar da Yayg›n Anksiyete Bozuklu¤u ile iliflkisinin tart›fl›ld›¤› görülür. Hâlihaz›rda Panik Bozuklu¤u’yla Yayg›n Anksiyete Bozuklu¤u aras›ndaki iliflkiyi inceleyen çal›flmalar, Yayg›n Anksiyete Bozuklu¤u’nun ba¤›ms›z bir statü olarak ayr›m›n› destekleme e¤ili-mindedirler.

Yöntem: Agorafobinin genel toplumda büyük ölçüde Panik Bozuklu¤u ile örtüflmesine ra¤men, DSM-III’te panik ve Agorafobi’nin birlikteli¤i tart›flmalara yol açm›flt›r. Amerikan bak›fl aç›s›na göre, Agorafobi yineleyen, beklenmedik panik ataklar›na sekonderdir. Tek, ayr› bir bozukluk de¤ildir, ama panikten daha ciddî bir flekilde olan primer biyolojik bir hastal›kt›r. Avrupal› bak›fl aç›s›na göre ise, panik ataklar› Agorafobi’nin bulunmas› gerekli bir özelli¤idir.

Hepsinin olmasa da, Agorafobik olan insanlar›n ço¤unun özgeçmifllerinde panik ata¤› öyküsü vard›r. Bir alan taramas›nda hiç atak yaflamad›klar›n› söyleyen bireyler yeniden incelemeye (psikiyatrik görüflmeye) al›nd›¤›nda, bunlar›n agorafobik olduklar›

saptanm›flt›r. Bafllang›ç olarak ço¤u agorafobik hasta panik ata¤› geçirdiklerini anamnez-lerinde bildirmifllerdir. Klinik örneklerde %10’dan daha az bir hasta grubu ise panik ata¤› tablosu hiç yaflamad›klar›n› söylemifllerdir. Burada panik ata¤› olmaks›z›n olan

Agorafobi’nin yüksek oranda bulunmas› araflt›rma metodunun bir yan›lg›s› gibi gözük-mektedir.

Bulgular: Bâz› çal›flmalarda birbiriyle z›t sonuçlar vard›r. Birçok hasta beklenmedik panik ataklar›ndan sonraki günler içinde Agorafobi bildirirken, di¤erleri de ilk ataklar›ndan daha önce Agorafobi varl›¤› bildirmektedirler. Tabii ki yukar›daki bilgilerin tamam› hasta-lar›n geçmiflleri ile ilgili verdikleri bilgilerdir.

Tart›flma: Agorafobi’nin Panik Bozuklu¤u’nun daha ciddî bir çeflidi oldu¤u iddias› klinik ve aile çal›flmalar›ndan kayna¤›n› al›r. Noyes ve arkadafllar› 1987’de agorafobik hastalar› Panik Bozuklu¤u olan hastalarla karfl›laflt›rm›fllar ve agorafobik hastal›¤›n bafllang›ç yafl›n›n daha erken oldu¤unu, daha zor düzeldi¤ini, daha ciddî semptomlar› oldu¤unu bulmufllard›r. Yine Noyes ve arkadafllar› 1986’da yapt›klar› bir çal›flmada, agorafobik hastalar›n birinci dereceden yak›n akrabalar›nda hem Panik Bozuklu¤u hem de Agorafobi riskinin artt›¤› ancak, Panik Bozuklu¤u hastalar›n›n akrabalar›nda Agorafobi için de¤il, sâdece Panik Bozuklu¤u için risklerinin artt›¤›n› gördüler. Takip ve tedavi çal›flmalar›nda da panik ataklar› Agorafobik belirtilere k›yasla t›bbî uygulamaya daha çabuk cevap verirler.

Sonuç: Alan çal›flmalar›nda Panik Bozuklu¤u olan insanlar›n %91’inde ve agorafobik hastalar›n %84’ünde di¤er fobilere, depresyon ve madde kullan›m bozukluklar› baflta olmak üzere, di¤er psikiyatrik bozukluklara rastlan›r. Geçerlilik düflünüldü¤ünde, Agorafobi’yle Sosyal Fobi aras›ndaki s›n›r da önemlidir. Sosyal Fobi s›kl›kla Agorafobi’yle birlikte görülür. Ancak, bu bozukluklar›n ayr›m› iyi bir flekilde yap›lm›flt›r. Noyes ve arka-dafllar› 1986 y›l›nda, Starcevic ve arkaarka-dafllar› 1992 y›l›nda Panik Bozuklu¤u’yla birlikte yaklafl›k %25-50 oran›nda Hipokondriyazis bulunabilece¤ini bildirdiler. Ancak, Barsky ve arkadafllar› 1994’de, Panik Bozuklu¤u ve Hipokondriyazis’in klinik özelliklerine bak›larak ayr›labilecek primer hastal›klar olduklar›n› ifâde ettiler.

(2)

3.5 aras›nda, bir y›ll›k preva-lans h›z› %1-2 aras›ndad›r. Panik ataklar›n›n yaflam bo-yu prevalans› ise %4 civar›n-dad›r. Kad›nlarda 3-4 kat da-ha fazlad›r (Köro¤lu 1995).

PB, t›bbî ortamlarda en çok karfl›lafl›lan anksiyete bo-zuklu¤udur. Bir çok insan izole hâlde panik ataklar› ya-flarsa da, PB tan›s› beklenme-dik panik ataklar› tekrar tek-rar yafland›¤›nda ve bir panik ata¤›n›n ard›ndan afla¤›da ve-rilenlerden en az birisi 1 ay veya daha fazla bir zamanda geldi¤inde konur:

■ Tekrar ortaya ç›kan ataklar konusunda sü-rekli endifle;

■ Ata¤›n sonuçlar› veya belirtileri konusunda sürekli endifle;

■ Ataklara ba¤l› önemli bir davran›fl de¤iflikli¤i (American Psychiatric Association 1994). 255 depresif hastada ya-p›lan bir çal›flmada, hastala-r›n %50.6’s›nda efl-tan›l› ank-siyete bozuklu¤u bulunmufl-tur. %27 Sosyal Fobi, %16,9 Basit Fobi, %14,5 PB, %10,6 YAB, %6.3 Obsesif Kompul-sif Bozukluk (OKB)

saptan-m›flt›r. ‹lk Majör Depresif Epizod’un bafllamas›na Sosyal Fobi %65, YAB %63 oran›nda öncülük eder-ken, PB %21.6, Agorafobi %14.3 oranlar›yla bu öncü-lükte daha az rol oynam›fllard›r (Fava ve ark. 2000).

PANİK BOZUKLUĞU VE DEPRESYONUN BİRLİKTELİĞİ

Ayn› kiflide en az iki psikiyatrik ve/veya fiziksel hastal›¤›n ayn› zamanda veya birbirini tâkip ederek bulunmas› nâdir rastlanan bir durum de¤ildir (Bla-zer ve ark. 1994, Kessler ve ark. 1994, Wittchen ve ark. 1991, Zung ve ark. 1990).

Belirli hastal›klar, örne¤in depresyonla anksiyete bozukluklar› s›k s›k birlikte bulunur. PB, depresyon-la oldukça s›k birlikte odepresyon-lan bir anksiyete bozuklu¤u-dur. Bunlar›n gerek yatarak veya ayaktan tedavi gö-renlerdeki, gerekse aram›zda yaflayan insanlardaki birlikte bulunma prevalans›n›n belirlenmesi, birlik-te bulunduklar›nda hasta üzerindeki etkilerinin de-¤erlendirilmesi, hem akademik hem de klinik yön-den gereklidir. Psikiyatrik hastal›klar›n ayn› bireyde birlikte bulunmas›n› konu edinen epidemiyolojik çal›flmalar›n›n bulgular› genelde birbirleriyle pek

ba¤daflmamaktad›r. Çünkü, iki hastal›¤›n birlikte bu-lunmas› denildi¤inde ne anlafl›ld›¤› konusunda ge-nel bir görüfl birli¤i yoktur. Burke ve arkadafllar›n›n (1990) “bireyde en az iki spesifik hastal›¤›n belirli bir süre içerisinde mevcut bulunmas›” fleklindeki ta-n›mlamas› bu aç›dan en basit ve anlafl›l›r olan›d›r. Bu sürenin ne oldu¤u belirtilirse nokta prevalans›ndan; belirtilmezse yaflam boyu prevalanstan söz edilir.

Amerika Birleflik Devletleri’ndeki (ABD) bir çal›fl-mada (Kessler ve ark. 1996), yaflam boyunca flu veya bu zamanda majör depresyon (MD) geliflen hastala-r›n %58’inde bir anksiyete bozuklu¤unun da mevcut oldu¤u görülmüfltür. Dahas›, bu insanlar›n neredey-se onda birinde ayn› zamanda PB de saptanm›flt›r. Toplum geneline âit bu çal›flmada beliren rakamlar, hastâne ortam›nda belirenlerden daha küçüktür. MD’yle PB’nin birlikteli¤ini araflt›ran klinik verilerin incelenmesinde, DSM-IV MD kriterlerinin bulundu-¤u hastalar PB, PB olan hastalar ise MD ataklar› aç›-s›ndan de¤erlendirilmifltir. Sonuçlar MD’si olan has-talar›n %10 ilâ %59’unda PB kriterlerinin de mevcut oldu¤unu göstermifltir. PB olan ve ayn› zamanda pri-mer (PB’den önce bafllayan) veya sekonder (PB’nin

Anxiety Disorders and Panic Disorder are in the way of supporting that the idea that General Anxiety Disorder is an independent entity when it co-occurs with Panic Disorder. Method: Although Panic Disorder and Agoraphobia comorbidity in a patient is a matter of discussion according to DSM-III, they are mostly seen together in the population. According to American view Agoraphobia is secondary to the unexpected and repeated panic attacks. It isn’t a different or unique disorder, but it is a more serious primary bio-logical disease. In European point of view, panic attacks are a necessary part of Agoraphobia. Not all of them but most of the agoraphobic people have a panic attack story. In a recent research although people declared that they didn’t have any attacks in the past, it was found after careful history taking that, actually they had an attack and they were diagnosed to be agoraphobic. Many of the agoraphobic patients report that they have panic attacks in their personal history. In clinical experiments, less then 10% of the patients say that they have never had panic attacks. In a recent study, the high rate of occurrence of Agoraphobia without panic attacks seems to indicate an error in the study’s research method.

Findings: In some experiments some of the results oppose with each other. Many of the patients report Agoraphobia after unexpected panic attacks, while others report

Agoraphobia before the first attack. The knowledge given above is collected from the patients past.

Discussion: The claim that Agoraphobia is a more serious kind of Panic Disorder stems from clinical and familial studies. In 1987 Noyes and his friends compared the Panic Disorder patients with the agoraphobic patients and find that if the beginning age of the agoraphobia is younger, patients recover harder and have more serious symptoms. Noyes and his friends found that the risk of Panic Disorder and Agoraphobia for the clos-est relatives of the agoraphobic patients is increased. In fact, the risk for the Panic Disorder patients’ closest relatives only increases for the panic attacks but not for Agoraphobia; prognosis and treatment of the panic attacks respond earlier to the med-ical treatment then the agoraphobic symptoms.

Conclusions: In the area studies it is determined that 91% of the people with Panic Disorder and 84% of agoraphobic patients often have other phobias, depression, Substance Use Disorders and other psychiatric disorders. The limits between Agoraphobia and Social Phobia are important. Social Phobia often appears with Agoraphobia. However, the differentiation of these disorders can be done rather easily. In 1986 Noyes and et al, in 1992 Starcevic and et al claimed that Hypochondriasis could be found comorbid with Panic Disorder at a rate of 25-50%. However, in 1994 Barsky et al claimed that these are primary diseases that can be differentiated by considering the clinical symptomatology.

(3)

geliflmesinden sonra ortaya ç›kan) depresyon kriter-leri bulunan hastalar›n çal›flma popülasyonunun %53’ünü oluflturdu¤u görülmüfltür. PB ile MD’nin, gerek toplum genelinde gerekse hastâne ortam›nda birçok hastada birlikte bulundu¤u aç›kça görülmek-tedir. Çeflitli araflt›rmalarda PB olgular›nda MD gö-rülme oran›n›n %32-53 aras›nda oldu¤u bildirilmifl-tir. PB’nin ayn› zamanda veya birbirini tâkiben ol-mak üzere Distimi ve tekrarlayan k›sa süreli depres-yonla birlikte bulundu¤u da bildirilmifltir (Angst ve ark. 1993).

E¤er hem PB hem de MD için gereken flartlar var-sa, her iki tan› da koyulmal›d›r fakat tekrarlayan atak-lara sonradan geliflebilecek ataklar›n korkusu efllik etmiyorsa, o takdirde PB tan›s› konmamal›d›r (Ame-rican Psychiatric Association 1994). DSM-IV kriterle-rinde geçmemesine ra¤men, bu iki bozukluk aras›n-daki zaman iliflkisi önemlidir. E¤er panik ataklar› MD’nin bir epizoduna s›n›rl› ise, o zaman birincil bo-zukluk MD’dir; e¤er panik ataklar› devaml› olup sâ-dece birisinde depresyon epizoduyla birlikte olu-yorsa, o zaman PB birincil bozukluktur. Bu ayr›m te-davi ve prognoz aç›s›ndan gereklidir.

PB’yle MD’nin büyük ölçüde birlikte bulunmas›, bunlar›n ayn› hastal›¤›n farkl› belirtileri mi, yoksa birbiri üzerine binen farkl› iki hastal›k m› oldu¤u fleklindeki tart›flmalara neden olmaktad›r. Bu ba¤-lamda çok say›da araflt›rma yap›lm›fl ve aralar›ndaki berâberli¤e âit çeflitli modeller gelifltirilmifltir. ‹lk olarak Klein taraf›ndan ileri sürülen, daha sonra da Wittchen taraf›ndan ele al›nan bir semptom ilerle-me modelinde, belirli biyolojik ve kognitif elveriflli-lik faktörlerinin, her iki rahats›zl›¤›n birelveriflli-likte geliflme olas›l›¤›n› do¤urabilece¤i öne sürülmektedir. Aver-sif olaylara belirli bir flekilde mâruz kal›nm›fl olmas› kendisini çocukluk döneminde bir aayyrr››llmmaa aannkkssiiyye e--tteessii olarak gösterebilmekte, daha sonralar› ise ya-flamdaki streslerle veya di¤er majör sorunlarla birlefl-ti¤inde ilk ppaanniikk aattaa¤¤›› geliflebilmektedir. Bu geliflme bireyi daha sonra da panik ataklar› geliflmesine elve-riflli duruma sokmakta ve sonunda PB geliflmektedir. Çok say›da panik ata¤› geliflen insanlarda bir panik ata¤›n›n geliflmemesi için bir sak›nma durumu orta-ya ç›kmakta ve bu sak›nma durumu kendisini Agora-fobi olarak göstermektedir. Klein modeline göre bu-nu demoralizasyon ve ard›ndan da MD izler. Böylece bireyde art›k hem MD, hem PB, hem de Agorafobi geliflir; kifli yard›m isteyemez, kendi kendini tedavi etmeye çal›fl›r, s›k rastlanan madde suistimali ve ba-¤›ml›l›¤› da bu flekilde aç›klanabilmektedir (Wittc-hen 1996). PB, MD ve Agorafobi birlikteli¤iyle ilgili semptom ilerleme modeli:

Hazırlayıcı durumlar

Biyolojik elverifllilik/kognitif elverifllilik Ayr›lma anksiyetesi

Yaflam›n stresleri, durumsal risk faktörleri Faz 1: Spontan panik ataklar›n›n görülmesi

Faz 2: Duyarl› duruma geçmek (biyolojik ve/veya kognitif davran›fl)

Faz 3: Panik Bozuklu¤u

Faz 4: Agorafobi’ye yol açan sak›nma

Faz 5: Majör Depresyon’la sonuçlanan demorali-zasyon

Faz 6: Madde kötüye kullan›m›na veya ba¤›ml›l›-¤›na neden olan kendi kendini tedavi çabalar›. Weisman ve grubu (1993) PB’nin ve MD’nin bir-birinden farkl›, kal›tsal bir hastal›k olup olmad›klar›-n› yoksa ailede kuflaktan kufla¤a geçen tek bir hasta-l›¤› temsil edip etmedi¤ini ortaya ç›kartmak amac›y-la bir çal›flma yapm›flamac›y-lard›r. Bu çal›flmada 4 grup ele al›nm›flt›r:

■ Majör Depresyon’un efllik etmedi¤i Panik Bo-zuklu¤u

■ Panik Bozuklu¤u’nun efllik etmedi¤i Majör Depresyon

■ Panik Bozuklu¤u ve Majör Depresyon ■ Sa¤l›kl› kontrol grubu

Bu hasta gruplar› ve bunlar›n 1047 akrabas› SADS (Schedule for Affective Disorders and Schi-zophrenia) ve LVAD (Lifetime Version for Anxiety Disorders) kullan›larak görüflülmüfl ve bu teflhis gru-bundaki vak’alar›n birinci dereceden akrabalar›nda-ki yaflam boyu PB ve/veya MD oranlar› saptanm›flt›r. Vak’alar›n bütün akrabalar›nda PB ve MD’nin birlik-te bulundu¤u hasta oran›, flans faktörü ile aç›klana-mayacak kadar yüksektir. Ancak, her iki hastal›¤›n bir arada bulunmas›n›n farkl›, ailesel tek bir hastal›k oldu¤unu gösteren kan›t yoktur. Her iki hastal›¤›n bir arada bulundu¤u vak’alar›n akrabalar›nda, bu du-rumun görülme oran›nda anlaml› bir art›fl saptanma-m›flt›r.

İNTİHAR RİSKİ

PB’yle intihar davran›fl› riskinin artmas› aras›nda berâberlik bulunup bulunmad›¤› tart›flma konusu olmaya devam etmektedir. Örne¤in ECA (Ephidemi-ological Catchment Area) çal›flmas›nda intihar girifli-minde bulunan hasta oranlar›n›n komplikasyonsuz PB ve komplikasyonsuz depresyon vak’alar›nda s›ra-s›yla %7.0 ve %7.9 olarak bulunmas›, kontrollerde ise yaln›zca %1 dolay›nda olmas›, her iki psikiyatrik has-tal›¤a da intihar davran›fl› riskinde art›fl›n efllik etti¤i-ni göstermektedir (Eaton ve ark. 1981). Dahas›, ayn› zamanda hem PB hem de MD mevcut olan hastalar-da, bu oran %19.5’a yükselmektedir (Johnson ve ark 1990). Ancak, ECA çal›flmas›n›n analizi, her iki psiki-yatrik bozuklu¤u da olan hastalardaki madde kötüye kullan›m› veya kiflilik bozuklu¤u gibi di¤er sorunlar› göz önünde bulundurmamas› nedeniyle elefltiril-mektedir. Bu nedenle söz konusu veriler, yak›nlarda hem di¤er sorunlar, hem de sosyodemografik farkl›-l›klar hesaba kat›larak yeniden analiz edilmifl ve so-nuçlar PB’nin, alkol ba¤›ml›l›¤›yla veya suistimaliyle birlikte olmad›¤› sürece, intihar riskini artt›rmad›¤›-n› göstermifltir (Hornig ve ark. 1995).

(4)

Avrupa’da yap›lan çal›flmalar da bu tart›flmalara bir son verememifltir. Depresif, nevrotik ve psikoso-matik sendromlarla ilgili prospektif bir epidemiyo-lojik bir araflt›rmada, ayn› zamanda hem panik atak-lar› hem de depresyonu olan hastalarda intihar giri-flimlerine, yaln›zca panik ataklar› bulunanlara k›yas-la daha fazk›yas-la rastk›yas-land›¤› görülmüfltür (%5.0’a karfl›l›k %29.0) (Angst ve ark. 1993). Ancak, bunlar›n do¤ru-lanabilmesi için daha fazla veriye ihtiyaç vard›r. PB ve MD birlikte ise, hem farmakolojik tedaviye yan›t-ta gecikme hem de daha kötü prognoz belirgindir. PB depresyonla ba¤lant›l› oldu¤unda sa¤l›k hizmet-lerinin kullan›m yayg›nl›¤›n›n da iki kat›na ç›kt›¤› görülmüfltür.

KİŞİLİK BOZUKLUKLARI

PB olan hastalar›n ço¤unlu¤u yak›nda veya geç-miflte eksen I yâhut II tan›s› al›rlar. Genelde PB’de gözlenen kiflilik bozukluklar› Çekingen, Ba¤›ml›, Ob-sesif Kompulsif Kiflilik Bozukluklar›’d›r. Ayr›ca Bor-derline ve Paranoid Kiflilik Bozukluklar› da gözlene-bilir. PB ile komorbid kiflilik bozuklu¤u varsa, teda-viden sonra tekrar tekrar kötüleflmeler görülebilir. Yine bir çal›flmada, PB ve komorbid kiflilik bozuklu-¤u gösteren hastalar›n sâdece PB’li hastalardan daha fazla KDT (kognitif davran›flç› tedaviden) yararlan-d›klar› gösterilmifltir. Terapistler komorbid kiflilik bozuklu¤u olan hastalara daha fazla zaman ay›rmal›-d›rlar.

AGORAFOBİ

PB s›n›fland›r›ld›¤›ndan beri, bir yanda YAB ile iliflkisi, bir yandan da Agorafobi ile iliflkisi sürekli tar-t›fl›lm›flt›r. PB ve Agorafobi’nin DSM-III’te bir araya getirilmesi de tart›flmalara yol açm›flt›r. Bu tablolar hastalar›n ço¤unda birlikte bulunmaktad›r. Bu da, bu iki sendromun DSM-IV’teki gibi tek bir entiteyi mi temsil etti¤i, yoksa ICD-10’daki gibi ayr› bozuk-luklar m› oldu¤u sorusunu akla getirmektedir. Ame-rikan bak›fl aç›s›na göre Agorafobi, tekrarlayan, bek-lenmedik panik ataklara sekonderdir. Tek ayr› bir bozukluk de¤ildir, ama PB’nin daha ciddi bir varyan-t›d›r (Klein 1981). Avrupal› bak›fl aç›s›na göre panik ataklar› birçok hastal›¤›n de¤iflken bir özelli¤idir, Agorafobi’nin gerekli bir özelli¤i de¤ildir. Agorafobi birçok korkulardan oluflan bir sendromdur, panik ataklar› ve ondan korkuyu kapsamas› gerekmez.

Bafllang›ç olarak, agorafobik hastalar›n ço¤u pa-nik ata¤› geçirmifl olduklar›n› bildirmifllerdir. Klipa-nik örneklerde hastalar›n %10’undan daha az› hiç atak yaflamam›fllard›r. Toplumda panik ata¤› olmaks›z›n Agorafobi prevalans›n›n yüksek olmas› araflt›rma metotlar›ndaki eksikliklerden kaynaklan›yor gibi gö-zükmektedir. Horwath ve arkadafllar› (1993) ECA ça-l›flmas›nda bu flekilde tan› alm›fl hastalarla yeniden görüflüldü¤ünde bu tan›ma uyan sâdece bir kifli bul-mufllard›r. Bafllang›ç semptomlar›n› inceleyen çal›fl-malar birbiriyle z›t sonuçlar bildirir. Birçok hasta beklenmedik panik ataklar›n› takip eden günler

için-de Agorafobi’nin geliflti¤ini bildirirken, bâz›lar› da ilk geçirdikleri panik ata¤›n›n önce Agorafobi bildir-mifllerdir (Uhde ve ark. 1985, Aronson ve ark. 1987, Lelliot ve ark. 1989).

Agorafobi’nin PB’nin daha ciddî bir varyant› ol-du¤unu öne süren kan›tlar klinik ve âile çal›flmala-r›ndan kaynaklanmaktad›r (Scheiner ve ark. 1991). Noyes ve grubu (1987), agorafobik hastalarda, daha erken bir bafllang›ç yafl›, daha az s›kl›kta remisyon ve daha ciddî semptomlar buldular. Bir âile çal›flmas› da benzer sonuçlar sergilemifltir. Agorafobik hastala-r›n birinci dereceden yak›n akrabalahastala-r›nda hem PB hem de Agorafobi için risk art›fl› saptan›rken, PB’lile-rin biPB’lile-rinci derece yak›nlar›nda sâdece PB için risk art›fl› saptanm›flt›r. Takip eden gözlemler ve tedavi çal›flmalar› da ayn› sonuçlar› göstermektedir.

■ PB’de remisyon olas›l›¤› daha yüksektir ■ Panik ataklar› t›bbî uygulamaya Agorafobi’den

daha çabuk cevap verirler

■ Panik ataklar› Agorafobiden daha düflük doz ilâç tedavisine cevap verirler (Mavissakalian ve ark 1995, Keller ve ark 1994).

PB ve Agorafobi aras›ndaki ay›r›m effektif bir te-davi için önemlidir. Sonuçta, PB’de komorbiditenin istisnâ olmad›¤›n›, hattâ bâz› yazarlarca kural olarak kabûl edildi¤ini görmekteyiz: “Komorbidite istisnâ-dan çok kurald›r.”

PANİK BOZUKLUĞU VE MİTRAL VALV PROLAPSUSU (MVP) BİRLİKTELİĞİ

‹lk yay›nlarda çeflitli psikiyatrik bozukluklarda (Anksiyete Nevrozu, Agorafobi, panik ataklar› gibi) MVP’nin bir hayli yayg›n oldu¤u bildirilmifltir (Cro-we ve ark. 1978). MVP sendromu gö¤üste s›k›nt›, dispne, takikardi, anksiyete, astenik vücut yap›s›n›n yan›s›ra dinleme bulgular›, mitral ve triküspid ka-paklar›n prolapsusu ve kalb kaka-paklar›nda histolojik olarak miksömatöz de¤ifliklikleri içerir. MVP olan hastalar %50-80 aras›nda kardiyovasküler sisteme âit belirtiler gösterirler.

Son y›llarda, MVP ile anksiyete bozukluklar› ara-s›ndaki tart›flmal› iliflki araflt›rmac›lar›n ilgisini topla-m›flt›r. Her iki bozuklukta da çarp›nt›, takikardi, bafl dönmesi, bayg›nl›k, yorgunluk, nefes darl›¤› ve ati-pik gö¤üs a¤r›s› gibi ortak belirtilere rastland›¤›n-dan, bir çok klinisyen bu iki entitenin ortak etiyolo-jisi oldu¤una inanmaktad›rlar.

MVP’nin tanı ölçütleri: 1

1.. KKlliinniikk BBeelliirrttiilleerr:: Palpitasyon/takikardi, gö¤üs a¤r›s›, dispne, yorgunluk, bafl dönmesi, bay›l-ma.

2

2.. EEkkssttrraakkaarrddiiyyaakk bbuullgguullaarr:: Gö¤üs duvar› veya omurga deformiteleri, kubbe damak, eklem-lerde hiperekstansibilite.

3

3.. OOsskküüllttaassyyoonn bbuullgguullaarr››:: Apekste mid veya geç sistolik klik veya üfürüm.

4

4.. EEKKGG::ST-T dalgas› anormâllikleri. 5

(5)

yogramda bir yaprakç›kta, tek yönlü ekokardi-yogramda iki yaprakç›kta prolapsus.

Bu belirtilerin bir k›sm› PB’de rahatl›kla görüle-bilirken, panik ataklar› da MVP’nin belirtileri aras›n-da bulunmaktad›r (Crowe ve ark. 1980).

Araflt›rmac›lar›n ilgisini çeken bir fley de, MVP ve panik ata¤› klinik görünümlerinin flafl›rt›c› bir flekil-de benzemesinin yan›s›ra, gerek genel nüfus içeri-sindeki görülme s›kl›¤›n›n (yaklafl›k %5), gerekse cinsiyetlere göre da¤›l›m oran›n›n (kad›n/erkek: 2/1) benzer olmas›d›r. Bu nedenle de, klinisyenlerin bir bölümü bu iki tablonun etiyolojisinin ortak oldu-¤una inan›rlar. MVP tan›l› hastalarda otonom sinir sistemi innervasyonunda bâz› anormâllikler vard›r. Ancak bu, MVP’nin otonom bir disfonksiyona ba¤l› olup olmad›¤› sorusuna cevap de¤ildir.

‹lgililer PB ve MVP aras›nda bir iliflki oldu¤unu hissetseler de, araflt›rmalar› ile bu iliflkinin do¤as›n› tam olarak aç›klayamam›fllard›r. Çünkü;

1

1.. MVP için farkl› tan› ölçütleri kullan›lm›fl ve bu ölçütlerin de güvenilirli¤i tart›flmal›d›r; 2

2.. Seçilen hastalar›n ve kontrol gruplar›n›n yafl ve cins da¤›l›m› aç›s›ndan yanl›fllar› buna se-bep olmufltur.

Daha çok kad›nlarda görülme, 35 yafl›ndan önce bafllama, %5-15 aras›ndaki âilesellik. Bundan ötürü Wooley (1976), PB olarak tan› koyulan hastalar›n as-l›nda MVP oldu¤unu düflünmüfltür. Ancak, yak›n y›l-lardaki çal›flmalarda, MVP’de var oldu¤u düflünülen psikiyatrik bulgular›n MVP olmayan hastalarda da ayn› s›kl›kta görüldüklerini bildirmifltir. Sonuç ola-rak bu çal›flmalar, bunlar›n iki ayr› bozukluk oldu¤u-nu söylerler. PB ve MVP aras›ndaki iliflkiyi aç›klamak üzere 4 hipotez ileri sürülmüfltür:

1

1.. Buna göre iki tip PB vard›r: a

a.. Tip I PB (idiyopatik, MVP yok) b

b.. Tip II PB (MVP var ve bu durum panik ata-¤›na yol açar)

2

2.. Bu hipoteze göre ise hem MVP hem de PB esas

olarak var olan otonomik anormâlli¤e ba¤l›d›r, MVP ve PB genetik olarak bir arada aktar›l›r. 3

3.. Günümüzde en çok tutulan görüfle göre, bu bi-reylerde otonomik yatk›nl›k mevcuttur. Tiro-toksikoz, do¤um, MVP gibi birçok farkl› fak-törlerle bozukluk ortaya ç›kar.

4

4.. Sonuncu hipotezde ise PB gerçekten de MVP’ ye neden olmaktad›r (Gorman 1988).

Coplan, bir çal›flmas›nda (1992), PB baflar› ile te-davi edilen 20 hastada mitral valv prolapsuslar›n›n da düzeldi¤ini ve bu durumun kontrol grubuna gö-re anlaml› oldu¤unu bildirmifltir. Gorman ve arka-dafllar› (1986) ise, PB teflhisli, ekokardiyogram›nda MVP görülen 20 hasta ile ekokardiyografik olarak MVP görülen ama psikiyatrik olarak normâl 8 kiflilik kontrol grubunu ele alm›fllard›r. BP’li hastalar ben-zodiyazepin, trisiklik antidepresan, MAO inhibitörü ile tedaviye al›nm›fllar, 9 hastan›n MVP düzelirken, kontrol grubunda de¤iflme olmam›flt›r. Bu durumda “PB’deki afl›r› otonom faaliyet geçici olarak mitral kapakta bir deformasyona yol aç›yor da, anti-panik tedavi ile otonom afl›r› faaliyet yavafllay›nca prolap-sus geçiyor” diye düflünülebilir.

Hickey, 1983 y›l›nda agorafobili 50 hastada MVP aram›fl, ancak hiç bir hastada saptayamam›fllard›r. Kane, 1981 y›l›nda yapt›¤› bir çal›flmada, ekokardi-yografik olarak mitral valv prolapsusu saptanan has-talar ile MVP bulunmayan sa¤l›kl› kontrol denekle-rinde PB’nin ve/veya fobik bozukluklar›n prevalans› yönünden hiç bir anlaml› fark saptayamam›flt›r. Bu çal›flma bu iliflkiyi tersinden sorgular niteliktedir.

PB teflhisli hastalarda MVP oran› normal popülas-yona göre yüksek oldu¤u için, panik ata¤›na ba¤l› olarak Agorafobi geliflen hastalarda MVP oran›n›n genel popülasyondan yüksek olaca¤› beklenir. An-cak, Mavissakalian’›n araflt›rmalar› (1983) bu yönde sonuç vermemifl, DSM-III’e göre Agorafobik Bozuk-luk ölçütlerini karfl›layan 46 kad›n hastadan 3’ünde kesin, 4’ünde ise muhtemel MVP bulundu¤unu ra-por etmifltir.

Tablo 1: Mitral valv prolapsusunda bâz› araflt›rmac›lar›n otonom sinir sistemine dâir bulgular›:

A

Arraaflfltt››rrmmaacc››llaarr ÇÇaall››flflmmaa BBuullgguullaarr

Wooley ve ark. 24 saatlik idrarda NA, A, plazma Adrenerjik tonüs artar katekolamin düzeyleri

Gaffney ve ark. Fenilefrin enfüzyonu Alfa adrenerjik art›fl, beta adrenerjik normal, parasempatik tonüs azal›r

Coghlan ve ark. Valsalva manevras›, postüral test Disotonomi

Boudoulas ve Wesley T3, T4, plazma kortizol, glukoz tolerans Adrenerjik tonüs artar testi, 24 saatlik idrarda NA, EKG

Combs ve ark. Psikolojik stres testi Aritmiler artar Barnet Anjiografi Serebral iskemi

(6)

Kantor ve arkadafllar› (1980) 25 Agorafobik ka-d›n hastan›n 11’inde MVP saptarken, yafl ve cinsiyet olarak benzer 23 kontrol grubu dene¤inin sâdece 2’sinde MVP bulmufllard›r. Onlara göre, agorafobik hastalar aras›nda MVP oran›n›n prevalans›n›n yük-sek oldu¤u iddias› etiyolojik ve prognostik olarak önem tafl›r; MVP’ye ba¤l› olarak geliflen çarp›nt›lar duyarl› bireylerde panik ataklar›na yol açar, daha du-yarl› bireylerde ise Agorafobi’nin ortaya ç›kmas›na neden olur. Fobik kaç›nma davran›fl› ise tedavi güç-lefltirecektir. Ancak her iki durumu birlefltiren tek bir patolojik süreç veya biokimyasal mekanizma bil-dirilmemektedir. Spesifik biyolojik belirteçler sapta-nana kadar, her iki durumun s›kl›kla bir arada bulu-nabilecek bozukluklar oldu¤u gerçe¤i sâbittir.

PB hastalar›nda ek olarak MVP teflhis edilmesi ge-nellikle klinik tedaviyi etkilemez. Önemli kardiyo-vasküler komplikasyonlar› yoksa anksiyolitik tedavi-ye ek bir tedavi gerekmez. Öyleyse, MVP, PB hastala-r›nda hastal›¤›n ciddiyeti ve seyri konusunda bir bi-yolojik belirteç olarak görülmemektedir.

Panik ata¤› geçiren kifliler genellikle ilk atakta “kalb krizi geçiriyorum” endiflesi ile âcil servislere baflvururlar. Buralarda ayr›nt›l› t›bbî inceleme s›ra-s›nda MVP tesbit edilse bile, PB akla gelmelidir. Te-davinin seyri aç›s›ndan bu anlamda teflhis geciktiril-memelidir. Anksiyeteli hastalara sâdece ekokardi-yografik inceleme sonucu tart›flmal› ve kesin olma-yan bir MVP teflhisi koymak onlar›n hipokondriyak kayg›lar›n› artt›rabilir.

PANİK BOZUKLUĞU VE SOSYAL FOBİ

Sosyal fobi (SF) ve PB’nin kimi belirtilerinin ör-tüfltü¤ü görülür. Örne¤in SF’si olan bir çok hastada ayn› zamanda panik ataklar› ortaya ç›kabilmektedir. Panik ataklar› Özgül SF’yle s›n›rl› oldu¤unda tart›fl-mal› bir durum yoktur. Bâz› SF hastalar› ise sâdece ti-pik sosyal fobik durumlarda anksiyete yaflamakla kalmazlar, “beklenmeyen” panik ataklar› da yaflarlar. Bu tür panik ataklar›n›n mevcudiyetinde SF ve PB için efl tan›l› durum söz konusudur.

PB/Agorafobi hastalar›nda efl tan›l› durumlar›n araflt›r›ld›¤› çal›flmalardan farkl› sonuçlar al›nm›flt›r. 1986’da Breier ve grubu PB/Agorafobi hastalar›nda, efllik eden psikiyatrik bozukluklar› s›kl›k s›ras›na gö-re YAB (%80), MD (%70), OKB (%17), basit fobi (%8) ve SF (%5) olarak belirlemifllerdir. Crino ve Andrews (1996) ise PB/Agorafobi hastalar›na yaflam boyu olarak en yüksek oranda SF (%58) efllik etti¤i-ni, bunu MD (%49), OKB (%22), YAB (%33) ve Disti-mi’nin (%14) izledi¤ini bildirmifllerdir. Çeflitli arafl-t›rmalardan SF ve PB’ye efllik eden psikiyatrik bozuk-luklar›n görülme oranlar› aç›s›ndan çeliflkili sonuç-lar mevcuttur.

SF ve PB aras›nda komorbidite klinik uygulama ve tan› aç›s›ndan bâz› güçlüklere yol açm›flt›r. DSM-IV her iki tan›n›n da koyulabilmesine izin veren bir s›n›fland›rmad›r. ICD-10’da ise PB tan›s› ancak

Ago-rafobi, SF ve Özgül Fobiler’i içeren fobik bozukluk-lardan herhangi biri olmad›¤›nda konulabilir. Ayr›ca “kaç›nma davran›fl›” benzer oldu¤unda SF’yi Agora-fobiden ay›rmak zor oldu¤undan, ICD-10 Agorafo-bi’ye öncelik vermifltir. DSM-IV’te ise ay›r›m “gözle-rin üze“gözle-rinde olmas› korkusu” temel al›narak yap›l-m›flt›r.

Tan› aç›s›ndan karfl›lafl›lan güçlüklere ra¤men, çeflitli araflt›rmalardan SF ve PB’nin bafllang›ç yafl›, cinsiyet, provokasyon testlerine cevap, seyir ve teda-viye cevap aç›s›ndan net farkl›l›klar› oldu¤u söylene-bilir.

PANİK BOZUKLUĞU VE YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

Barlow ve arkadafllar› (1986) efl zamanl› olarak YAB tan›s›n›n konma oran›n›n PB’de %71 oldu¤unu söylerler. Bâz› yazarlar PB ve MD gibi iyi tan›mlan-m›fl bozukluklarla komorbiditesine bakarak, YAB’ nin asl›nda baflka ruhsal bozukluklar›n öncü, tamam-lanmam›fl ya da tortu flekilleri olabilece¤ini iddia ederler. Sanderson ve Barlow (1990) ek olarak PB ta-n›s› koyulmasa bile, YAB hastalar›n›n %73’ünün en az bir panik ata¤› yaflad›klar›n› saptam›fllard›r. Fava ve arkadafllar›n›n (1992) PB’deki prodromal belirti-ler içinde yayg›n anksiyetenin de oldu¤unu göster-mesi, bâz› PB hastalar›nda panik ataklar› durduktan sonra dahi YABB semptomlar›n›n sürdü¤ünün anla-fl›lmas› bu iddiay› destekler.

YAB-PB aras›ndaki komorbiditenin do¤as›, tan›-sal ve prognostik önemi konusundaki tart›flmalar ke-sinlik kazanmam›flt›r. Ancak, PB ve YAB aras›nda ay›-r›ma gidilmesi ve anksiyete nevrozu kavram›n›n or-tadan kald›r›lmas› da tart›flmal› bir durumdur. Anti-depresiflerin panik ataklar›n› etkili bir biçimde orta-dan kald›rmas›, anksiyolitiklerin ise YAB hastalar›na iyi gelmesi PB’nin ve YAB’nin iki ayr› entite oldu¤u fikrini destekler niteliktedir. Ancak, son zamanlarda benzodiazepin s›n›f› bâz› ilâçlar›n panik ataklar›na çok iyi gelmesi, klinisyenlerin PB’nin anksiyetenin daha fliddetli bir formu oldu¤unu öne sürmelerine yol açm›flt›r (Noyes 1988).

YAB ile PB farkl› entiteler ise, aralar›nda bâz› de-¤iflkenler yönünden farkl›l›klar olmas› gerekir: Bu konuda önemli farkl›l›k bafllang›ç yafl›d›r. PB tipik olarak 20’li yafllarda bafllarken, YAB 40’›n alt›nda herhangi bir yaflta bafllar.

Genetik ve âile çal›flmalar›nda PB yüksek oranda âilesellik gösterir. PB olan hastalar›n birinci derece-den biyolojik akrabalar›nda PB’ye yakalanma riski (%20) oldukça yüksektir. YAB hastalar›n›n birinci dereceden biyolojik akrabalar›nda anksiyete bozuk-luklar› oran›, kontrol grubunun akrabalar›ndan fazla de¤ildir. PB ve YAB’nin yaflam boyu ortaya ç›k›fl› ye-terince incelenmemifltir. Geçmiflte panik ataklar› olan ve bu ataklar› kendili¤inden ortadan kalkan bâ-z› hastalarda YAB belirtileri sürebilir, y›llarca YAB’den yak›nan hastalarda daha sonra PB

(7)

geliflebi-lir. PB hastalar›nda ataklar aras›ndaki anksiyete, yay-g›n anksiyeteden farkl› olarak, beklenti anksiyetesi-dir. Sonuç olarak, YAB ve PB zaman içinde birbirin-den ba¤›ms›z olarak ortaya ç›kabilir (Atalay 1995).

PANİK VE ANKSİYETE FARKLI OLGULAR MI? Anksiyete ve pani¤i ayr› hastal›klar olarak karfl›-laflt›ran çal›flmalar iki nedenle yöntem aç›s›ndan za-y›f bulunmufltur:

1. Genel anksiyetenin her iki tan› grubunda var olmas›, karfl›laflt›rmay› güçlefltirir. Bu tür çal›fl-malar hastalar›n geçmifl öykülerine ve retros-pektif ölçme yöntemlerine dayan›yor. Hastala-r›n geçmifli hat›rlamalaHastala-r›nda güçlük veya abartma olabilir.

2. Panik ve anksiyetenin fenomenolojisini ayn› hasta grubunda, hastalar›n do¤al ortam› içinde ve prospektif yöntemle karfl›laflt›ran çal›flma say›s› çok azd›r ve bu çal›flmalardan ikisinde anksiyete s›ras›nda kalp at›m h›z› pani¤e göre daha düflük ve sâbit, üçüncü çal›flmada kalp at›m h›z› her iki durumda da farks›z bulun-mufltur.

Özetle, panik ve anksiyete aras›nda fliddet d›fl›n-da nitel bir ay›r›ma d›fl›n-dair henüz pek bir bulgu yoktur. Yap›lan çal›flmalarda bir baflka sorun da iki durum aras›nda nitelik-nicelik fark›n› belirleyen kriterleri-nin neler oldu¤unun yeterince belirlenmemifl olma-s›d›r. Özellikle de¤iflik sistem belirtileri, somatik anksiyete ve kognitif belirtiler aras›ndaki karmafl›k iliflkiler a¤›n› dikkate almak ve bu amaçla birden faz-la de¤iflkeni bir arada inceleyen analizler kulfaz-lanmak gerekir.

PANİK BOZUKLUĞU VE ALKOL BAĞIMLILIĞI Alkol ba¤›ml›l›¤› olan hastalarda PB’nin s›kl›¤› artm›flt›r. PB olan hastalarda ve birinci dereceden akrabalar›nda alkol ba¤›ml›l›¤› oran› yüksektir. Ör-ne¤in, PB’li hastalarda alkol kötüye kullan›m› %14-16, alkol ba¤›ml›lar›nda PB oran› %2-17 olarak sap-tanm›flt›r. Agorafobili PB’de ise alkol ba¤›ml›l›¤› ora-n› %1-21’dir. Bu birliktelikte dikkat edilmesi gere-ken noktalar:

1. Alkol kesilme belirtilerinin çal›flmalar›n so-nuçlar›n› etkileyebilece¤i;

2. Hem alkol ba¤›ml›l›¤› hem de PB tan› ölçütle-rini karfl›layanlarda, hangi bozuklu¤un daha önce bafllad›¤›;

3. Alkol ve anksiyolitik ilaçlar aras›ndaki çapraz etkileflim: Düflük doz ilaç kullan›ld›¤›nda bile alkol ba¤›ml›l›¤› riski artar.

Johannessen ve arkadafllar› (1989), bâz› vak’alar-da panik ataklar›n›n alkolizmden sonra (%50), bâz› vak’alarda daha önce (%39), bâz›lar›nda ise ayn› y›l içinde (%11) ortaya ç›kt›¤›n› saptam›fllard›r. PB’nin alkol sorununun ard›ndan ortaya ç›kt›¤› vak’alar için, alkolizmin panik ataklar›na bir yatk›nl›k yaratt›-¤› söylenebilir.

KAYNAKLAR

American Psychiatric Association. Diagnostic and statistical manual of mental disorders- Fourth Edition, DSM-IV. American Psychiatric Association, Washington, DC, 1994.

Angst J, Wicki W. The Epidemiology of Frequent and Less Frequent Panic Attacks. In: Montgomery A, editor. Psychopharmacology of Panic. Oxford Medical Publica-tions, 1993. p. 7-24.

Aronson TA, Logue CM. On the longitudinal course of pa-nic disorder: developmental history and predictors of phobic complications. Compr Psychiatry 1987; 28:344-355.

Atalay ND, Bayraktar E. Anksiyete Monograflar› Serisi 6. He-kimler Yay›n Birli¤i, Ankara, 1995. p. 240-241.

Barlow DH, Blanchard EB, Vermilyea JA, Vermilyea BB, Di-Nardo PA. Generalized anxiety and generalized anxiety disorder: description and reconceptualization. Am J Psychiatry 1986; 143:40-44.

Blazer DG, Kessler RC, Mc Gonagle KA, Swartz MS. The pre-valence and distribution of major depression in a nati-onal community sample: The Natinati-onal Comorbidity Sur-vey. Am J Psychiatry 1994; 151:979-86.

Burke JD, Wittchen HU, Regier DA. Extracting information from diagnostic interviews on co-occurrence of symp-toms anxiety and depression. In: Maser JD, Colinger JR (eds), Comorbidity and Anxiety Disorders. Washington DC, 1990. p. 649-667.

Coplan JD, Papp LA, King DL, Gorman JM; Amelioration of mitral valve prolapse after treatment for panic disorder. Am J Pschiatry 1992; 149:1587-1588.

Crowe RR. Mitral valve prolapse and panic disorder. Psych Clin N›rth Am 1985; 8:63-71.

Eaton WW, Regler DA,Locke BZ, Taube CA. The Epidemi-ological Catchment Area Program of the NIMH. Public Helth Rep 1981; 96:319-25.

Fava GA, Grardi S, Rafanelli C, Grandi S, Canestrari R. Prod-romal symptoms in panic disorders with agoraphobia: a replication study. J Affect Disord 1992; 26:85-88. Fava M, Rankin MA, Wright EC, Alpert JE, Nierenberg AA,

Pava J, Rosenbaum JF. Anxiety disorders in major dep-ression. Compr Psychiatry 2000; 41(2):97-102. Gorman JM, Shear K, Deveraux RB, King Dl, Klein DF.

Pre-valence of mitral valve prolapse in panic disorder: ef-fect of echocardiographic criteria. Psychosom Med 1986 Mar-Apr; 48(3-4):167-171.

Hickey AJ, Andrews G, Wilcken D. Independence of mitral valve and neurosis. Br Heart J. 1983; 50:333-336. Horwath E, Lish JD, Johnson J, Hornig CD, Weissman MM.

Agoraphobia without panic: clinical reappraisal of an epidemiologic finding. Am J Psychiatry 1993; 150:1496-1501.

Hurnig CD, Menally RJ. Panic disorder and suicide at-tempts: a reanalysis of data from the ECA study. Br J Psychiatry 1995; 167:76-79.

Johannessen DJ, Cowley DS, Walker RD. Prevalence, onset and clinical recognition of panic states in hospitalized male alcoholics. Am J Psychiatry 1989; 146:1201-1203. Johson J, Weisman MM, Kierman GL. Panic disorder

comor-bidity and suicide attempts. Arch Gen Psychiatry 1990; 47:805-808.

Kane JM, Woerner M, Zeldis SM. Panic and phobic disor-ders in patients with mitral valve prolapse. Klein DF,

(8)

Rabkin J (eds). Anxiety: New Research and Changing Concepts. Raven Press, New York, 1981. p. 327-336. Kantor JS, Zitrin CM, Zeldis SM. Mitral valve prolapse

syndrome in agoraphobic patients. Am J Psychiatry 1980 Apr; 137(4):467-469.

Keller MB, Yonkers KA, Warshaw MG, Pratt LA, Gollan JK, Massion AO, White K, Swartz AR, Reich J, Lavori PW. Re-missions and relapse in subjects with panic disorder and panic with agoraphobia: a prospective short-term naturalistic follow-up. J Nerv Ment Dis 1994; 182:290-296.

Kessler RC, Mc Gonagle KA, Zhao S, Liu J, Swartz M, Blazer DG. Lifetime and 12 month prevalence of DSM III R psychiatric disorders in the United States: results from the National Comorbidity Survey. Arch Gen Psychiatry 1994; 51:8-19.

Kessler RC, Nelson CB, Mc Gonagle KA. Comorbidity of DSM III R major depressive disorders in the general po-pulation: result from the US National Comorbidity Study. Br J Psychiatry 1996; 68(30):17-30.

Klein DF. Anxiety reconceptualized. In: Klein DF, Rabkin JG editors. Anxiety: New Research and Changing Con-cepts. Raven Press, New York, 1981. p. 235-267. Köro¤lu E. Anksiyete Bozukluklar›. Psikiyatri 2. Hekimler

Yay›n Birli¤i 1995. p. 57.

Layton ME, Dager SR. Optimum treatment of panic disor-der. CNS Drugs 1994; (2):208-215.

Lelliot P, Marks IM, Mc Namee G. Onset of panic disorder with agoraphobia: toward an integrated model. Arch Gen Psychiatry 1989; 46:1000-1004.

Mavissakalian MR, Perel JM. Imipramine treatment of panic disorder with agoraphobia: dose ranging and plasma le-vel-response relationships. Am J Psychiatry 1995; 152:673-682.

Noyes R, Clancy J, Garvey MJ. Is agoraphobia a variant of pa-nic disorder or a separate illness? J Anx Dis 1987; 1:3-13. Noyes R, Crowe RR, Harris EL, Hamra BJ, McChesney CM, Chaudhry DR. Relationship between panic disorder and agoraphobia. A family study. Arch Gen Psychiatry 1986 Mar; 43(3):227-232.

Pariser SF, Jones DA, Pinta ER, Young EA, Fontana ME, Pa-nic attacks: Diagnostic evaluation of 17 patients. Am J Psychiatry 1979; 136:105-106.

Sanderson WC, Barlow DH. A Description of patients diag-nosed with DSM III-R generalized anxiety disorder. J Nerv Ment Dis 1990; 178:588-591.

Schneier FR, Fyer AJ, Martin LY. A comparison of phobic subtypes within panic disorder. J Anx Dis 1991; 5:65-75.

Uhde TW, Boulenger J, Roy Byrne PP, Geraci MF, Vitoone BJ, Post RM. Longitudinal course of panic disorder: cli-nical and biological considerations. Neuro-Psychophar-macol Biol Psychiatry 1985; 9:39-51.

Weisman MM, Wickramaratne P, Adams PB, Lish JD, Hor-wath E, Charney D, Woods SW, Leeman E, Frosch E. The relationship between panic disorder and major depres-sion: a new family study. Arch Gen Psychiatry 1993; 50:767-80.

Wittchen HM, Essau CA, Krieg JC. Anxiety disorders: simila-rities and differences of comorbidity in treated and unt-reated groups. Br J Psychiatry 1991; 159:23-33. Wooley CF. Where are disease yesteryears? Da Costa’s

syndrome, neurocirculatory asthenia and mitral valve prolapse syndrome. Circulation 1976, 53:749-751. Zung WWK, Magruder-Habib K, Velez R, Alling W. The

co-morbidity of anxiety and depression in general medical patients a longitudinal study. J Clin Psychiatry 1990; 51:77-80.

Referanslar

Benzer Belgeler

Results: Patients with the classic form had an earlier age of first diagnosis, more prominent symptoms, and more frequently diagnosis for other disorders (atrial septal

The concept of the mitral web is to prevent leaflet prolapse at the annular level by using polypropylene stitches or steel wire bars incorporated to the rigid annuloplasty ring..

prolapsing posterior mitral leaflets with excessive leaflet height, Points a and b will be brought down to a common point on the posterior mitral annulus with

In conclusion, patients with MVP syndrome exhibit increased anxiety scores and orthostatic changes in heart rate and systolic blood pressure compared to patients with anatomical

Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde çıkar.. Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde

Postoperatif uzun aksta sol ventrikül sistolik ve diastolik çaplar her ikî grupta artmıştır ve sirküler kapatma grubunda diastolîk çap anlamlı geniş

Uzman kişilerce portun takılması, huber iğnesinin kullanımında gereken dikkatin verilmesi, kullanılan enjektörün hacminin 10 cc ve üzerinde olarak belirlenmesi

資訊處舉辦「影片教材製作軟體 EverCam、觸控式電子白板及 My2tmu」等多 場教育訓練活動