• Sonuç bulunamadı

Hristiyan anarşistler ya da kilise otoritesinin eleştirisi ve Jacques Ellul’ün (1912-1994) yaklaşımı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hristiyan anarşistler ya da kilise otoritesinin eleştirisi ve Jacques Ellul’ün (1912-1994) yaklaşımı"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hõristiyan Anarşistler ya da Kilise Otoritesinin Eleştirisi

ve Jacques Ellul’ün (1912-1994) Yaklaşõmõ

Yrd. Doç. Dr. İsmail TAŞPINAR∗

Özet

İnsanõ her türlü müessesenin ve hiyerarşik yapõnõn otoritesinin üstünde gören ve bunlarõn insan üzerinde tahakküm kurmasõna karşõ çõkan anarşist düşünce, modern dönemde Ba-tõ’daki hõristiyanlar arasõnda yeni bir akõmõn doğmasõna sebep olmuştur. ‘Hõristiyan Anar-şistler’ olarak kendini tanõmlayan bu hareket, günümüzde özellikle kilisenin otoriter bas-kõsõna karşõ mücadele eden entelektüel Protestanlar arasõnda revaç bulmuştur. Anarşist ilkelerin Kitab-õ Mukaddes’te olduğuna inanan bu akõma ve onlarõn çağõmõzdaki en önemli temsilcilerinden olan Jacques Ellul’e (1912-1994) göre, Hz. İsa’nõn hayatõ ve öğretil-eri de temelde bu anlayõşõ yansõtmaktadõr. Elinizdeki makalenin dikkat çekmek istediği diğer bir nokta ise, bu tür bir Hz. İsa portresine iktidar mücadelelerinin yaşandõğõ bir zamanda kaleme alõnan erken dönem İslâm kaynaklarõndaki rivayetlerde de rastlanõyor olmasõdõr.

Anahtar Kelimeler: Hõristiyanlõk, Hõristiyan Anarşistler, Protestanlar, Jacques Ellul, Hz. İsa, kilise

Abstract

The anarchist way of thinking considers human to be above all institutions and hierarchi-cal authorities. It strongly argues against any kind of subjugation that the human being may be subject to. In the modern period this approach has generated a new stream of opinion among the Christians in the West. This new movement which defines itself as ‘Christian Anarchists’ is especially widespread among the intellectual Protestants who combat against the Church authoritarianism. The Bible itself, according to them, contains anarchist principles and as their most influential representative Jacques Ellul (1912-1994) says, in fact Christ’s life and teachings symbolize the anarchist approach. The present pa-per will also highlight the fact that a similar image of Jesus is present in the narratives of the early period Islamic sources which were penned during the time of supremacy strug-gles.

Key Words: Christianity, Christian Anarchists, Protestants, Jacques Ellul, Jesus, Church Antropolojik olarak, ‘merkezî otorite ve kanunun reddedildiği toplum’ şek-linde tarif edilen ve ‘her türlü iktidar ve otoritenin tabiatõ icabõ baskõ ve şiddete sebep olduğunu kabul eden’ anarşist düşünce, XIX. yüzyõlõn ortalarõndan itibaren dinî müesseselerin ve özellikle kilisenin otoriter yapõsõnõ reddeden hõristiyanlar

(2)

tarafõndan Hõristiyanlõk içerisinde yeniden formüle edilmiştir.1 Anarşizmi

ateiz-min bir alt kolu olarak düşünenler, onu ‘Ne Tanrõ ne de efendi’ sözünden hare-ketle anti-teist olarak tanõmlamõşlar ve bunu reddetmişlerdir. Oysa, anarşist düşünceyi savunan hõristiyan düşünürlere göre, ‘dünyevî’ her türlü ‘iktidar’ ve ‘otoritenin’ reddedilmesi olarak tanõmlanan bir anarşizmin, aslõnda Hz. İsa’nõn getirdiği mesaj ve dolayõsõyla Hõristiyanlõk’la uyuşmayan bir yönü yoktur. Öyle ki, bu özelliğinden hareketle, Hõristiyanlõğõn temelde ‘anarşist’ bir öğretiye dayandõğõ ve ‘Hz. İsa’nõn örnek bir anarşist olduğu’ doğasõ gereği protestan olan Hõristiyan Anarşistler’in temel iddiasõ olagelmiştir. Özellikle Batõ Avrupa hõristiyanlarõ arasõnda gelişen bu akõmõn en önemli eleştirileri, Vatikan devleti adõyla bir devlet olarak teşkilatlanmõş olan Katolik kilisesini hedef almõştõr.2

Araştõrmanõn birinci kõsmõnda, günümüz Hõristiyan Anarşistler’in tarihte bu görüşleri dile getirdiklerine inandõklarõ belli başlõ düşünürlerin kimler olduklarõ üzerinde durulacaktõr. İkinci kõsõmda, Hõristiyan Anarşistler’in temel görüşlerinin neler olduğuna değinilecek, bu çerçevede 20. yüzyõlõn önde gelen hõristiyan anarşist düşünürlerden Jacques Ellul’ün (1912-1994) fikirleri tanõtõlacaktõr. Makalenin son kõsmõnda ise, Hõristiyan Anarşistler’in kendi görüşlerini dayandõr-dõklarõ Yeni Ahid’deki ifadelerin neler olduğuna yer verilecektir. Bu kõsõmda, öncelikle Hz. İsa’yõ kendi sözlerinden hareketle bir anarşist olarak nasõl tasvir ettikleri ortaya konmaya çalõşõlacaktõr. Bu arada, Hz. İsa’ya atfedilen söz konusu sözlerin, şayet var ise, İslâm kaynaklarõndaki yerlerine de işaret edilecektir.3 Bu

ifadelerin tespitinde özellikle Tarif Khalidi’nin kaleme aldõğõ The Muslim Jesus

1 Sosyal felsefe olarak ‘anti-otoriterci’ ve ‘anti-dogmatikçi’ olmasõ nedeniyle, sosyalist ve komünist

düşünce gelenekleri ile birtakõm benzer yönlere sahip olan anarşizm, temelde liberal bir sosyal hareket olarak da tanõmlanmaktadõr. Her anarşistin mutlaka ‘terörist’ olacağõ, düşünürler tara-fõndan kabul görmemekte ve bir yanõlgõ olduğu belirtilmektedir. Zira, anarşistler arasõnda şiddet yanlõsõ olanlar olduğu gibi, genel itibariyle şiddete karşõ, diğer bir ifadeyle ‘pasifist’ anarşistler de olmuştur (özellikle Lev Tolstoy gibi). Bu yanlõş tanõmlamanõn gerisinde özellikle İngiltere İç Sa-vaşõ esnasõnda Leveler’lere yönelik yapõlan tanõmlar yer almaktadõr. bk. Wolf-Dietrich Bukow, ‘Anarchy’, E.C., I, 53; George Woodcock, ‘Anarchism’, The Encyclopedia of Philosophy (E.P.), ed. Paul Edwards, New York 1972, I, 111, 114.

2 Bir katolik olan Jacquemet, hõristiyan bir kimsenin anarşist olmasõnõn kesinlikle mümkün

olamayacağõnõ, anarşistlerin ‘Tanrõ ve efendiyi reddetme’ doktrinine dayandõrmaktadõr. Oysa, Hõristiyan Anarşistler, ileride de görüleceği üzere, Tanrõ’yõ değil insanlar üzerinde bir baskõ ve otorite aracõ olarak teşkilatlanmõş olan kiliseyi ve bu durumun uç noktasõnõ temsil eden Katolik kilisesini reddetmektedirler. Bu sebeple, Hõristiyan Anarşistler protestanlar arasõndan çõkmõştõr. Jacquemet’nin görüşleri için bk. G. Jacquemet, ‘Anarchisme’, Catholicisme, Hier Aujourd’hui

Demain (C.H.A.D.), Paris 1954, I, 508, 510.

3 İslâm ve hõristiyan ilâhiyat kaynaklarõndaki Hz. İsa ile ilgili bilgi için bk. İslam ve Hõristiyan

(3)

(Müslüman İsa) adlõ eserine başvurulacaktõr.4 Özellikle, Hz. İsa’ya atfen dünyevî

iktidar ve yöneticileri hedef alan bu sözlerin yer aldõğõ kõssalarõn kaleme alõnmasõ, Tarif Khalidi’nin de belirttiği üzere, muhtemelen İslâm dünyasõndaki siyasî çekişmelerin gölgesinde olmuştur. Ancak, burada araştõrmanõn konusu açõsõndan dikkat çeken husus, bu sözlerin söz konusu tarihî bağlam içerisinde Hz. İsa’ya atfedilerek İslâm kaynaklarõnda yer almõş olmasõdõr. Böylece, zalim hükümdara karşõ gösterilecek tavõrda Hz. İsa’nõn örnek gösterilmesi konusunda, Hõristiyan Anarşistler’in İncil’de tespit ettikleri Hz. İsa imajõ ile İslâm kaynaklarõndaki Hz. İsa imajõnõn bir ölçüde örtüşmekte olduğu görülmektedir.5 Bu ise, genellikle

dünyadan el etek çeken zihnen pasif bir Hz. İsa fenomeni yanõnda, İslâm kaynak-larõnda dinamik bir Hz. İsa fenomeninin de olduğunu göstermektedir.6

Üçüncü kõsmõn son Bölümü’nde ise, Hõristiyan Anarşistler’e göre Pavlus’un sözlerindeki anarşist unsurlarõn neler olduğu belirtilecektir.

I. Tarih Boyunca Hõristiyan Anarşistler

Genellikle sosyal krizler döneminde ortaya çõkan bir düşünce ve toplumsal hareket olarak anarşizm, merkezi yönetimin acõmasõz baskõlarõna karşõ yapõlan başkaldõrõlarõn olduğu dönemlerde varlõğõnõ daha çok hissettirmiştir. Bu durum, Avrupa’da Ortaçağ’dan modern döneme kadar çeşitli şekillerde görülmektedir.7

Mesela, 1200-1400 yõllarõ arasõnda Hür Ruh’un Erkek Kardeşleri ve Kõz Kardeşle-ri adõyla tanõnan ve mistik bir hareket olan Beghard’lar, panteistik bir bakõş açõsõna sahip kimselerdir. Onlar, Tanrõ’nõn kendi içlerinde ikamet ettiğine ve O’nun iradesi ile hareket ettiklerine inanmakta idiler. Mallarõn ve kadõnlarõn ortaklõğõnõ kabul etmekte ve her türlü otoriteyi reddetmekte idiler. Taylor’a göre, bu görüşler Fransõz devrimi öncesinde halk arasõnda oldukça yaygõn idi. İşte, Fransa’daki bu tür halk hareketleri, daha sonraki radikal Reform taraftarlarõnõn ve XVII. yüzyõl İngiltere’sindeki sõnõf çatõşmalarõnõn (Leveler) doğmasõna zemin

4 Tarif Khalidi, The Muslim Jesus, Sayings and Stories in Islamic Literature, ed. Edward W. Said,

Cambridge 2001. Araştõrmada, Tarif Khalidi’nin söz konusu eserinin Fransõzca tercümesi esas alõnacaktõr: Tarif Khalidi, Un Musulman Nommé Jesus (çev. Jean-Louis Bour), Paris 2003.

5 İslâm kaynaklarõndaki benzer ifadelerle ilgili örnekler ileride zikredilecektir.

6 Tarif Khalidi’nin de belirttiği gibi, idarecilerin insanlar için birer imtihan vesilesi olarak takdim

edilmeleri ve dünyevî iktidar hõrsõnõn şeytana nispeti İslâm kaynaklarõnda Hz. İsa’ya atfen nak-ledilen sözlerde çokça yer almaktadõr ve bu durum onlarõn bir şekilde ‘kötülük’ imajõnõ temsil etmelerine neden olmuştur: ‘Assimiler les gouvernements à la ‘tentation’ suggère qu’ils sont un mal nécessaire,..’ bk. a.g.e., s. 108, 168.

7 Edward Roche’a göre, düşünce olarak anarşizme Antik Yunan’da da rastlanmakatadõr. Mesela,

Aristippus (M.Ö. 435-356) ve özellikle Zeno’nun (M.Ö. 342-270) bu yöndeki tarifleri, günümüz modern anarşist düşünce tanõmõna çok uymaktadõr. bk. Hardy Jr. Edward Roche, ‘Anarchism’,

(4)

hazõrlamõştõr.8 Bu dönemler boyunca, merkezî yönetime ve baskõcõ kanunlara

yönelik eleştirilerde dinî unsurlar daima var olmuştur. Anarşist düşüncenin özellikle özgürlükçü, şiddet karşõtõ, eşit haklarõ savunan ve her türlü vergilendi-rilmeyi reddetmeyi içeren etik boyutu, modern hõristiyan düşünürlerin dikkatini çekmiştir. Bu yönü ile anarşist düşünce, yahudi-hõristiyan geleneğinde özellikle anti-otoriter ve anti-dogmatik hareketlerin doğmasõna zemin hazõrlamõştõr.9

Hõristiyan Anarşistler’e göre, savunduklarõ fikirler dikkate alõndõğõnda aslõn-da her çağaslõn-da Hõristiyan Anarşistler olmuştur. Bu düşünürler, Kitâb-õ Mukad-des’in kendi fikirlerini içerdiğine inandõklarõ hakiki mesajõnõ entelektüel, mistik10

veya sosyal düzlemde anlamõş ve onu aktarmõşlardõr. Bunlar içerisinde, özellikle Tertullianus (155-230), sadece Tanrõ’yõ efendi olarak kabul eden ve bu yüzden yakõlarak cezalandõrõlan din adamõ Fra Dolcino (Dulcin) (1260-1307), Fransisken tarikatinin kurucusu Francesco D’Assisi (1182-1226), John Wycliff (1324-1384), Martin Luther (1483-1546), Hugues-Félicité Robert de Lamenais (1782-1854), John Bost (1733-1881) ve Charles de Foucault (1858-1916) ilk anda akla gelen Hõristiyan Anarşistler olarak kabul edilmektedir.11

XIX. yy.’õn felsefî ve sosyal çalkantõlarõ içerisinde ‘devlet’ ve ‘otorite’ fikrinin eleştirildiği bir ortamda ortaya çõkan bir düşünce şekli olarak anarşizmin en önemli temsilcileri arasõnda Hõristiyan Anarşistler önemli bir yer tutmaktadõr. Buna göre, ‘devlet’ ve her türlü ‘otorite’ karşõsõnda zayõf ve mazlum halkõn hakla-rõnõ savunan her hõristiyan düşünür, Hõristiyan Anarşistler’in ilham kaynağõ

8 R. Bruce Taylor, otoritenin bizzat kendisinin istenmeyen bir şey olmasõ ve insanõn kendisini

bütünüyle gerçekleştirmesinin ona hiçbir engel konmadan bireyselliğini geliştirme imkanõ su-nulduğu zaman mümkün olduğunu ileri süren görüşler daima var olmuştur. bk. R. Bruce Taylor, ‘Anarchy, Anarchism’, Encyclopaedia of Religion and Ethics, dit. James Hastings, Edinburg 1980, I, 420.

9 W. Godwin ve P.-J. Proudhon’un bireyci (individualistic) anarşist teorisini, her türlü müesseseyi

ve diktatoryal yapõyõ reddeden kollektif sosyalist görüşü ile 1871’de M.A. Bakunin, onu da ütop-yacõ-aktivist bir anlayõş ile S.G. Nechayev ve P.A. Kropotkin takip etmiştir. Daha sonra, W.M. Eichenbaum, N.I. Machno, G. Launder ve E. Mühsam, R. Mella ve D.A. de Santillan ile anar-şist-sendikacõlõk dönemi başlamõştõr. Genel olarak: bireyselci anarşizm, mütüalist anarşizm, kollektivist anarşizm, komünistik anarşizm, sendikalist anarşizm, pasifist anarşizm, Hõristiyan anarşizmi ve teröristik anarşizm şeklinde sekiz farklõ anarşist düşünce yorumu olduğu söylenebi-lir. Anarşist düşünce ve hareketlerine ilişkin detaylõ bilgi için bk. George Woodcock, a.g.m.,

E.P., ed. Paul Edwards, New York 1972, I, 111-115; Wolf-Dietrich Bukow, ‘Anarchy’, E.C., I,

53-54; Hardy Jr. Edward Roche, a.g.m., A.E.R., ed. Vergilius Ferm, New York 1945, s.20-21.

10 Mistik karakterdeki anarşistlere örnek olarak Jacques Ellul, Hz. İsa döneminde yaşayan ve

Kumran Cemaati olarak da bilinen Esseniler’i örnek olarak vermektedir. bk. Jacques Ellul,

Anarchie et Christianisme, Paris 1998, s. 86.

11 Hõristiyan Anarşistler, Luther’in özellikle kiliseye başkaldõrõ dönemi olarak bilinen birinci

döneminin anarşist bir özelliğe sahip olduğuna dikkat çekerler. Zira, onun yerel prenslerle anla-şarak fakir köylü halk isyanlarõnõn zor kullanõlarak bastõrõlmasõna izin verdiği ikinci döneminin anarşist anlayõştan bir sapma olduğu kabul edilmektedir. bk. Jacques Ellul, Anarchie et

(5)

olmuş ve anarşistler listesinde yerlerini almõşlardõr. Bunlar içerisinde, özellikle bir din adamõ ve filozof olan Jean-Christophe Blumhardt, egzistansiyalizmin kurucu-su kabul edilen Søren Aabye Kierkegaard (1813-1855), anarşist ve sosyalist bir

İsa’yõ eserinde tasvir eden Henri Barbusse (1873-1935 ) ile birlikte düşüncesinin

Hõristiyani temellere dayandõğõnõ kabul eden XX. yy.’õn ünlü Amerikan anarşist-lerinden Murray Bookchin bunlar içerisinde en meşhur olanlarõdõr.12

Diğer yandan, Wolf-Dietrich Bukow’a göre, Henri de Lubac Proudhon ve

Hristiyanlõk adlõ eserinde meşhur anarşist Pierre-Joseph Proudhon’un

(1809-1864) hem kilise aleyhtarõ hem de bir ilahiyatçõ olarak Mutlak Varlõk’õ Adalet adõ altõnda yücelttiğini belirtmiş ve savunduğu doktrinin temelde Kutsal Kitap’tan etkiler taşõdõğõna dikkat çekmiştir.13 Aynõ şekilde, kendini ‘koyu bir hõristiyan’

olarak tanõmlayan ve pasifist anarşist düşüncenin sözcüsü olan ünlü Rus romancõ Lev Tolstoy (1828-1910) da, hõristiyan ahlakõna rasyonel ve somut bir form verme iddiasõ ve girişimiyle hõristiyan anarşizminin önemli temsilcileri arasõnda sayõlmaktadõr.14

Günümüz hõristiyan anarşizminin fikir babalarõndan sayõlan ve Ivan Illich ile birlikte çevreci siyasetin de kurucusu kabul edilen, siyaset bilimci, sosyolog ve Protestan ilahiyatçõ olan Jacques Ellul’ün 15 1987 yõlõnda yazmõş olduğu Anarchie

et Christianisme (Anarşi ve Hõristiyanlõk) adlõ eseri ise, hõristiyan anarşist

düşün-cenin manifestosu olmuştur. Kendisini pasifist, antinasyonalist, ‘devlet’ fikrine karşõ ve anarşist olarak tanõtan Ellul, söz konusu eserinde anarşizm ile Hõristiyan-lõğõn ‘esasta’ aynõ şeyi farklõ şekillerde ifade ettiğini belirtmekte ve ‘otantik hõristiyanlõğõn’ özü itibariyle anarşist olduğunu Kitab-õ Mukaddes’teki anlatõmlar-dan ve İnciller’deki Hz. İsa’nõn hayatõnanlatõmlar-dan örnekler vererek açõklamaktadõr. Ona göre, İnciller dikkatle okunduğunda, yani ‘anarşist bakõş açõsõ’ ile ele alõndõğõnda,

12 Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme, s.10.

13 Pierre-Joseph Proudhon, her türlü ahlakçõlõğõ, kanunu, bir müessese olarak dini yani kilise

teşkilatõnõ, aileyi ve mülkiyeti reddetmiş, toplumu meydana getiren üyelerin rõzalarõna dayalõ bir federalizmi savunmuştur. bk. Wolf-Dietrich Bukow, ‘Anarchy’, E.C., I, 54.

14 Henri Arvon, Anarşizm, çev. Sâmih Tiryakioğlu, İstanbul 1979, s. 24; 72; George Woodcock,

a.g.m., E.P., ed. Paul Edwards, New York 1972, I, 114.

15 Fransa’nõn Bordeaux şehrinde doğan (1912) Jacques Ellul, modern dünyanõn beraberinde

getirdiği olumsuzluklarõ ve insanõ yabancõlaştõran teknolojiyi eleştiren önemli bir filozof, tarihçi, hukukcu ve bir ilahiyatçõ olarak tanõnmaktadõr. Otuzu aşkõn kitabõn müellifi olan Ellul’ün tek-noloji ve toplum ilişkilerine dair analizlerini içeren en önemli eseri, La Société Technologique’dir (Teknolojik Toplum) (1988). Aslõnda, Ivan Illich’in de belirttiği gibi, Ellul’ün modern teknolo-jiyi eleştirisinin temelinde de ‘İncil’in mesajõnõn Hõristiyanlõk adõ altõnda değişime uğramasõ’ fikri yer almaktadõr. Hõristiyanlõğa dair yazmõş olduğu en önemli eserleri, La Subversion du

Christianisme (Hõristiyanlõğõn Ters-yüz Edilmesi) (1984) ve Anarchie et Christianisme (Anarşi ve

Hõristiyanlõk) (1988) adlõ eserleridir. bk. http://www.ellul.org/index.htm; David W. Gill, ‘French

theologian Jacques Ellul dies at 82’, Christianity Today; Carol Stream: Jun 20, 1994, sayõ: 38, s.67.

(6)

Hz. İsa kelimenin tam anlamõyla bir anarşisttir. Reform Kilisesi’ne mensup olan Ellul, Hz. İsa’nõn getirdiği mesajõn ruhuna uygun yaşamak isteyen her hõristiyanõn anarşist olmasõnõn kaçõnõlmaz olduğunu belirtmiştir. Bu sebeple o, günümüzde siyasî tercihlerini yapan hõristiyanlarõn, tercihleri arasõna ‘anarşizm’i de dahil etmeliler demektedir. 16

II. Hõristiyan Anarşistlerin Temel Görüşleri

Anarşist düşünce, din ile irtibatõ çerçevesinde kendini üç farklõ boyutta or-taya koymuştur: Güç kullanma veya güç kullanmama şeklindeki etik boyut; din-devlet ilişkisi yönüyle teolojik boyut ve Üçüncü Dünya ülkelerinin meseleleri çerçevesinde evrensellik (ecumenical) boyutu. Hõristiyan anarşist düşüncenin üzerinde durduğu temel noktalar genel olarak bu başlõklar altõnda toplanabilir.17

Hõristiyan Anarşistler’e göre, bugüne kadar var olan ‘Hõristiyanlõk’ anlayõşõ-nõn insanlõğa çözüm ve mutluluk sunamamasõanlayõşõ-nõn gerçek sorumlusu, başta bir müesses din olan Katolik kilisesi olmak üzere yine hõristiyanlarõn kendileridir. Bu yüzden, Hõristiyan Anarşistler’in günümüz hõristiyanlarõnõ eleştirdikleri ve dikkat çektikleri konulardan biri, ‘hõristiyanlõğa dair sahip olduklarõ hazõr bilgileri’ yeniden düşünmeleridir. Hatta, anarşistler şayet Hõristiyanlõğõ reddetmişlerse, bunun temel sebebi yine hõristiyanlarõn bu yanlõş inançlarõdõr. Çünkü hõristiyanlar, bir müessese olan ‘kilise’ ile bir ilahî mesaj olan ‘hõristiyanlõğõ’ eş görmüşlerdir. Oysa, kilise her dünyevî müessese gibi insanlarõn yönettiği bir ‘müessese’dir. Oysa, ilahî mesajõn yani dinin yeryüzünde insanlar tarafõndan temsil edilen ve ‘yönetilen’ bir müessesesi olamaz. Bu nedenle hõristiyanlar, bir müessese haline gelmiş olan kiliselere veya merkezi Vatikan’da bulunan ve hiyerarşik bir yönetimle idare edilen kiliseye değil, kelimenin gerçek anlamõ olan ve ‘cemaat’ manasõna gelen hakiki ‘kiliseye önem vermeliler.

Anarşistlere göre, insanlarõn bir araya gelerek oluşturduklarõ her türlü ku-rumun ve birliğin sürekliliği, o kuku-rumun üyelerinin ihtiyaçlarõnõ görüyor olmasõna bağlõdõr. Bu durum, kilise için olduğu gibi toplumun en üst örgütlenme şekli olan ve anarşistlere göre ‘merkezi otoriteyi temsil eden’ ve bu yönüyle bireylerin taleplerini dikkate alan bir sosyal örgütlenme şeklinin dõşõnda kalan ve ona doğrudan müdahale eden bir yapõ olarak ‘devlet’ için de geçerlidir.18 Buna göre,

16 Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme. Bu çalõşmada, özellikle konu ile ilgili olarak Jacques

Ellul’ün bu eseri kullanõlacaktõr.

17 Wolf-Dietrich Bukow, ‘Anarchy’, E.C., I, 53.

18 Anarşist düşünürler, Afrika’daki ve dünyanõn çeşitli bölgelerinde var olan geleneksel

toplumlar-da hâlâ varlõklarõnõ sürdüren toplumsal ihtiyaçlara göre çeşitli toplum katmanlarõnõn (segments) bir araya gelerek oluşturduklarõ bir sosyal yapõlanma olarak devleti, insanõn tabiî örgütlenmesini ortaya koyduğu için önemli bir veri kabul etmektedirler. Bu tip bir örgütlenmeye anarşist

(7)

düşü-rasyonalist bireycilikten çõkan ‘Toplumsal Sözleşme’ye dayalõ olarak var olan ‘devlet’in varlõğõ, söz konusu Sözleşme’nin yürürlükten kaldõrõlmasõ ile birlikte son bulmalõdõr. Nitekim, Toplumsal Sözleşme’nin bir kurgu (fiction) olduğu yine onun teorisyeni olan Rousseau tarafõndan belirtilmiştir. Buna göre, her ‘kurgu’ gibi o da ‘yok olmaya’ mahkumdur. Böylece, müesseseler ya da birlikler her zaman için bireylerin gereksinimlerine ve isteklerine bağlõ olarak ‘dağõlõr ve ihtiyaçlara göre yeniden yapõlanõr’ ki, bu da özünde bir anarşizmdir.19

Önemli bir Hõristiyan Anarşist olan Lev Tolstoy; insanõ birey olarak görme-mesi, sahip olduğu en yüce değer olan aklõnõ kullanmasõnõ engellemesi ve bunlara kõymet veren Hz. İsa’nõn getirmiş olduğu öğretiyi bozmasõ nedeniyle kilise teşkila-tõna dayalõ olan Hõristiyanlõğõ temelden eleştirmiştir.20 Bu maksatla Kitâb-õ

Mukaddes’i doğrudan doğruya orijinal metninden okuyabilmek için Eski Yunan-ca ve İbranice öğrenmiş ve kendi düşüncesine uygun yeni bir İncil versiyonu ortaya koymuştur. Dogmatik İlahiyatõn Eleştirisi adlõ eserinde,21 Hz. İsa’nõn sevgi,

mütevazõlõk ve affedicilik düsturunu terk etmiş olan Ortodoks kilisesini hedef almõştõr. Ona göre kilise, gerçek Hõristiyanlõğõ ritüeller, mucizeler ve sembollere boğmuştur. Ona göre, -Hõristiyan Anarşistler’in önemli bir düsturu olan- ‘kötülü-ğe karşõ direnmeme’ düsturu Hz. İsa’nõn hayatõnda önemli bir yer tutmasõna

nürler ‘ayarlõ anarşik’ örgütlenme olarak tanõmlamaktadõrlar. bk. Wolf-Dietrich Bukow, ‘Anarchy’, E.C., I, 53.

19 Henri Arvon, Anarşizm, s. 20-21.

20 Tolstoy’un kendi tabiriyle ‘dogmatik din’ ve kiliseye yönelttiği eleştiriler için bk. Leo Tolstoy,

Din Nedir? (çev. Murat Çiftkaya), İstanbul 1995.

21 Söz konusu eser, yayõnlandõğõn yõllarda Ortodoks kilisesi tarafõndan sansür edilmiş ve

toplatõl-mõştõr. Bununla beraber, kütüphane kayõtlarõnda rastlanamayan esere, İtiraflarõn adlõ eser ile bir-likte Leo Wiener tarafõndan My Confession, Critique of Dogmatic Theology (1904) adõyla Rusça aslõndan yapõlan İngilizce tercümesinin baskõsõna Cambridge Üniversitesi kütüphanesinde 757:23.c.90.15 kaydõyla yer alan nüshasõna ulaşõlmõştõr. Bu vesileyle, eserin fotokopisini çekip bize ulaştõrma zahmetinde bulunan Lejla Demiri’ye burada şükranlarõmõ arz etmek isterim. Buna göre, eser bir Giriş, iki Kõsõm ve bir Sonuç’tan müteşekkildir. Birinci Kõsõm’da, Ortodoks mezhe-binin dogmalarõ, kõsõmlarõ, metodik yapõsõ ve dogmatik ilahiyatõn genel bir tarihi ele alõnmakta-dõr. İkinci Kõsõm’da ise, belli başlõ dogmalarõn eleştirisi yapõlmaktadõr ki bunlar: kurtuluş dogmasõ (redemption), enkarnasyon (tecessüd) dogmasõ, kurtuluşun nasõl olacağõna dair dogma, kilise dogmasõ, inayet dogmasõ, sõrlar dogmasõ, kõsmi ceza ve mükafat dogmasõ, mahkeme-i kübra ve ahirete ilişkin dogma. Hõristiyan dogmalarõnõ eleştirdiği bu esere giriş mahiyetinde kabul edilen diğer önemli bir eseri ise İtiraflarõm’dõr. Bu eserinde, özellikle 13. Bölüm ile 16. bölüm arasõnda, genel olarak Hõristiyanlõk ve özel olarak Ortodoks kilisesinin ilahiyatõna (tarih içerisinde gelene-ğin dayatmasõyla Hõristiyanlõğa dahil edildigelene-ğini iddia ettiği kutsama merasimleri, kilise törenleri, oruçlar, ikonlara ve azizlerin resimlerine tapõnmalar, ‘kilisenin kabul ettiği her şeyin doğru oldu-ğu inancõ, ekmek ve şarap ayinine) yönelik önemli eleştiriler serdetmektedir. bk. Leo Tolstoy,

İtiraflarõm (çev. Orhan Yetkin), İstanbul trsz., s. 77-92; http://flag.blackened.net/daver/

(8)

rağmen kilise tarafõndan ihmal edilmiş, hatta yozlaştõrõlmõştõr.22 Tolstoy’a göre,

insanõn kendini manevi yönden gerçekleştirebilmesi için dinin teşkilat olarak temsil edildiği ve dini kendi otoritesi altõna almõş olan kiliseden mutlaka kurtul-masõ gerekmektedir.23

Hõristiyan Anarşistler’e göre, her türlü müessese gibi kiliseler de konformiz-me, sosyal ve siyasal muhafazakarlõğa, yani mevcut durumun her ne pahasõna olursa olsun sürdürülmesine tabiatlarõ gereği yatkõndõrlar. Bu ise, hõristiyanlarõn ihtiyaçlarõnõ daima göz ardõ etme ve çözüm üretmek yerine, geçerli olan kuralla-rõn devamõnõ sağlamak için baskõ ve cezalandõrma refleksini harekete geçirir. Bu durum, kilisenin tarih boyunca kendini eleştirenlere karşõ takõndõğõ tavõr olmuş-tur. Oysa Jacques Ellul’e göre, politika ile irtibatõ incelendiğinde Hõristiyanlõğõn bireyi yok sayan her türlü güce (pouvoir) ve hiyerarşiye karşõ itaatsizliğe, başkaldõ-rõya ve onlarõ reddetmeye dayandõğõ görülmektedir. Bununla, kesinlikle ‘düzensiz-liği’ ve ‘karõşõklõğõ’ savunmadõklarõnõ belirten Hõristiyan Anarşistler, aksine insanõ devre dõşõ bõrakan, ona değer ve itibar vermeyen her türlü yüceltilmiş gücü kastettiklerini belirtmektedirler. 24

Hõristiyan Anarşistler’in temel iddialarõndan bir diğeri ise, ‘insanõn akõl sahi-bi olmasõ nedeniyle kökeni, toplumsal durumu ya da yetenekleri ne olursa olsun, doğuştan bazõ devredilemez ve zaman aşõmõna uğrayamaz haklara sahip oluşu’dur. Bu haklar, her türlü politik örgütlenmeden ‘önce’ doğmuştur.25 Buna göre,

hõristiyan bireylerin teşkil ettiği topluluğu temsil eden kilisede, cemaatin üyele-rinden birinin diğerine nispetle hiçbir üstünlüğü olamaz. Bu nedenle, kilise-ler’deki hiyerarşik yapõ her türlü iki yüzlülüğü de beraberinde getirmektedir. Papa, kardinaller, piskoposlar vs. gibi hiyerarşik otoriteler zinciri Hz. İsa’nõn getirdiği dinde yoktur. Bu durum, kiliselerin kendilerini bir devlet gibi

22 Tolstoy, ‘kötülüğe karşõ direnmeme’ dusturunu ele aldõğõ önemli bir eser kaleme almõştõr. bk.

Lev Tolstoy, Tanrõ’nõn Egemenliği İçinizdedir, Mistik Bir Din Değil Yeni Bir Yaşam Anlayõşõ Olarak

Hõristiyanlõk (çev. Dominik Pamir), İstanbul 2005.

23 Sylvia Juran’õn naklettiğine göre Tolstoy, Kitâb-õ Mukaddes’in filolojik analizine ilişkin yapmõş

olduğu araştõrmalarõ Translation and Harmony of the Four Gospels (Dört İncilin Tercümesi ve Uyumu) (1880-1881) adlõ eserinde yayõnlamõştõr. Kendi anlayõşõna göre derlediği İncil çalõşma-sõnda Tolstoy, İnciller’i yeniden düzenlemiş ve kaleme almõş, anlaşõlmaz ve yanlõş bulduğu cüm-leleri metinden çõkarmõştõr. Mesela, mucizeler ve Hz. İsa’nõn dirilişi sahnelerini hazõrlamõş oldu-ğu metne almamõştõr. Kendi ifadesine göre, bu çalõşma kaleme almõş olduoldu-ğu en önemli eseridir.

bk. Sylvia Juran, ‘Tolstoi, Lev’, The Encyclopedia of Religion (E.R.), ed. Mircea Eliade, New York

1987, s. 547. Tolstoy’un bu eserinin ne aslõna ne de tercümesine ulaşmak mümkün olmuştur.

24 Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme, s. 7-20. kilisenin hükümdarlarõn veya siyasi iktidarlarõn

etki alanõna girerek konformist bir tutum izlemesinin eleştirilmesi, benzer şekilde erken dönem İslâm tarihinde ‘ulemâ’ sõnõfõ için yapõlmõştõr. İlginç olan, bu durumu en çok eleştiren meşhur alim Hasan el-Basrî (v.728), bu eleştirilerini yaparken Hz. İsa’ya nispet edilen sözleri nakletmiş olmasõdõr. İlgili kaynak ve açõklamalar için bk. Tarif Khalidi, Un Musulman Nommé Jesus, s.72.

(9)

landõrmalarõ sonucu ortaya çõkmõştõr ki, insanlarõ din değil bürokratik yapõlarla yüzyüze getirmiştir. Bu hiyerarşik yapõ, doğal olarak kendini korumak için din ile hiç alakasõ olmayan kendine ait bir iç kanun ve kurallar bütününü de beraberin-de getirmiştir. Bu neberaberin-denle kiliseler, özünberaberin-de bir yabancõlaşmayõ yani dinberaberin-den uzaklaşmayõ taşõmaktadõr ve bireyin yasa ve kurallara boğulmasõna neden olmak-tadõr.26

Jacques Ellul’e göre, bütün bunlarõn aslõnda Hz. İsa’nõn getirmiş olduğu Hõ-ristiyanlõk’la hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar, kilisenin ‘sosyolojik ve müessesevî’ yönünden ibarettir. Yoksa, gerçek anlamda ne ‘inanan bireyler topluluğu’ mana-sõndaki bizzat ‘kilise’ ne de bir inanç olarak Hõristiyanlõk değildir.27

III. Yeni Ahid’de Anarşist Anlatõmlar

Hõristiyan Anarşistler’in, kendi inanç ve düşüncelerini dayandõrdõklarõ en önemli kaynak Yeni Ahid’dir. Onlara göre, Hz. İsa’nõn İnciller’deki sözleri ve davranõşlarõndan her ne kadar tamamõ olmasa da büyük bir kõsmõ dikkatli bir şekilde okunduğunda, onun her türlü dünyevî otoriteye ve kanunlara başkaldõran bir şahõs olduğu anlaşõlmaktadõr. Aynõ şekilde, Pavlus’un sözleri de bu görüşlerini desteklemektedir.28

Bu kõsõmda, öncelikle Hõristiyan Anarşistler’in düşüncelerini desteklediğine inandõklarõ Hz. İsa’nõn İnciller’de nakledilen sözlerine değinilecektir. Daha sonra, yine kendi görüşlerine Yeni Ahit’ten kaynak gösterdikleri Pavlus’un sözlerine ve kilisenin Ortaçağ’da krallõğõ meşru göstermek için kullandõğõ meşhur ibarelerin yer aldõğõ Petrus’un Mektubu’nun yorumuna yer verilecektir. Son olarak, Yuhanna’nõn Vahyi’nde yer alan sembolik ifadelerin anarşist hõristiyanlarca nasõl yorumlandõğõ açõklanacaktõr.

A. Bir Anarşist Olarak Hz. İsa

Hõristiyan Anarşistler, Hõristiyanlõğõn anarşist düşünceyle uyumlu olduğunu ispatlamak için, hem Hõristiyanlõk tarihinden hem de Yeni Ahid’den, özellikle de Hz. İsa’nõn İnciller’deki söz ve tavõrlarõndan deliller ileri sürmektedirler. Burada, erken dönem Hõristiyanlõğõn ilk üç asrõnõn ele alõndõğõ tarihi verileri değil, anar-şistlerin doğrudan doğruya Yeni Ahid’den naklettikleri deliller ele alõnacaktõr.

Hõristiyan Anarşistler’in iddialarõnõ temellendirdikleri en önemli veriyi şüp-hesiz Hz. İsa sunmaktadõr. Onlara göre, İnciller’de anlatõlan Hz. İsa’nõn sözleri ve davranõşlarõ toplu halde değerlendirildiğinde karşõmõza bireye ve şahsa değer

26 Anarşizmin bu yönü, Alman idealizminin bir uzantõsõ olarak karşõmõza çõkmaktadõr. Nitekim, bu

düşüncenin izlerini L. Feuerbach’õn Hristiyanlõğõn Özü adlõ eserinde görmek mümkündür. Anar-şizmin idealist felsefe ile irtibatõna dair bk. Henri Arvon, Anarşizm, s. 23.

27 Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme, s. 38-51.

(10)

veren, insanõ her türlü insan-dõşõ (müesseseler, krallõklar, v.s.) güçlere karşõ koruyan ve bu hassasiyetini ‘pasifist’ bir şekilde ifade eden bir anarşist çõkmakta-dõr. Hatta, bazõ sözleri ancak bu perspektifle değerlendirildiğinde bir anlam ifade etmektedir.

1. Hz. İsa’nõn Dağ Vaazõ

Tolstoy’a göre, kiliseler Hz. İsa’nõn gerçek öğretisini tahrif etmişlerdir (distortions). Ona göre, Hz. İsa’nõn öğretileri şu beş esasta toplanabilir: 1. Kõz-mamak; 2. Hõrslõ olKõz-mamak; 3. Yalan yere yemin etmemek; 4. Kötülüğe karşõ güç kullanmamak; 5. Ayrõm yapmadan herkesi sevmek. Bu kurallara uymak, hayatõ temelden değiştirecek ve her türlü dünyevî iktidarõn yönetimine ve uluslar arasõndaki savaşlara son verecektir. Ona göre Hz. İsa, Tanrõ değil bir insandõr. Bu nedenle insanlara, insanlarõ barõş içerisinde birleştirmek ve onlarõ mutlu etmek isteyen doğru bir ‘İsa’ kavrayõşõ sunulmalõdõr. Bu noktada, Hz. İsa’nõn ‘Dağdaki Vaazõ’29 ve özellikle de ‘sağ yanağõna vurana sol yanağõnõ çevirmek’30 prensibi çok

önemlidir.31 Öyle ki, yeryüzündeki kötülüğü yok etmek için yapõlacak olan

yegane mücadele, kişinin kendi kendini olgunlaştõrmasõdõr. Böylece, herkes kendini bireysel olarak olgunlaştõrdõğõ zaman, yeryüzünde kötülük kendiliğinden ölecek yani yok olacaktõr. Tolstoy’un bu Hz. İsa tasviri ve anlayõşõ, onun ‘pasifist’ bir hõristiyan anarşist olduğunun da önemli bir göstergesidir.32

29 İnciller’de Matta (5-7) ve Luka’da (6/20-49) nakledilen Dağ Vaazõ ve içerdiği ahlâkî esaslarõn

analizi için bk. André-Marie Gerard, ‘Sermon sur la Montagne’, Dictionnaire de la Bible, Paris 1989, s.1267-1272; A. Gardeil, ‘Béatitude Évangéliques’, Dictionnaire de Théologie Catholique, Paris 1932, II, 515-517.

30 Matta, 5/38-39: ‘Göz yerine göz, diş yerine diş, denildiğini işittiniz. Fakat ben size derim: Kötüye

karşõ karşõ koyma; ve senin sağ yanağõna kim vurursa, ona ötekini de çevir.’ Ayrõca, benzer bir ifade için bk. Matta, 5/46.

31 Hz. İsa’ya atfedilen ve kötülük yapana karşõ fazlasõyla iyilikle müamele etmek prensibine dayalõ

benzer sözler, farklõ versiyonlarõyla, İslâm kaynaklarõnda da yer almaktadõr: ‘Hz. İsa, sõk sõk şu sözü tekrarlardõ: Sadaka, sana iyilik yapana iyilik yapman değildir; zira bu, iyiliğe karşõlõk iyilik yapmaktõr. Sadaka, sana kötülük yapana karşõ iyilikte bulunmandõr.’ bk. Ahmed b. Hanbel,

Kitâbü’z-Zühd (thk. Muhammed Zağful), Beyrut 1988, no: 314, 480-481, s. 95-96, 144-145; Ebû

Nuaym el-İsfahânî, Hilyetü’l-evliyâ ve tabakâtü’l-asfiyâ, Kahire 1932-1938, V, 238-239. Daha fazla kaynak bilgisi için bk. Tarif Khalidi, Un Musulman Nommé Jesus, s. 90.

32 Tolstoy’un bu ‘kötülüğe karşõ direnmeme’ (non-resistance to evil) prensibi, daha sonralarõ

Hinduizm’deki ahimsa ilkesi ile birlikte Gandhi tarafõndan ‘satyâgraha’ adõyla İngiliz sömürgecili-ğine karşõ adapte edilecektir. Öyle ki, bir defasõnda Gandhi Güney Afrika’daki Johannesburg’da baptist rahibi olan arkadaşõ J.J. Doke ile yaptõğõ bir mülakatta: ‘Pasif direniş (résistance passive) fikrine; Hz. İsa’nõn İnciller’deki ‘Ben size kötülüğe karşõ direnmeyin diyorum’ ve ‘Düşmanlarõnõzõ seviniz, size zulmedenlere ve sizi tutuklayanlara dua edin ki, gökteki Babanõzõn çocuklarõ olasõ-nõz’ sözlerinden ilham alarak ulaştõğõ ve bu düşüncesini Bagavat-Gita ile Tolstoy’un Tanrõ’nõn

Krallõğõ İçinizdedir adlõ eserinin etkileri ile geliştirdiği’ sözleri ile itiraf etmiştir. Tolstoy’un

‘kötü-lüğe karşõ direnmeme’ prensibini işlediği eser için bk. Lev Tolstoy, Tanrõ’nõn Egemenliği

(11)

İstan-2. Hz. İsa’nõn Şeytanla İmtihanõ

Jacques Ellul’e göre, Hz. İsa daha görevine başlamak üzere iken kendisine Şeytan tarafõndan teklif edilen her türlü dünyevî iktidarõ reddetmesi bile, onun özde anarşist bir anlayõşa sahip olduğunu göstermektedir. Matta ve Luka İncille-ri’nde anlatõldõğõna göre; şeytan Hz. İsa’yõ üç defa denemiştir.33 Bu denemelerin

Matta’ya göre üçüncüsü, Luka’ya göre ise ikincisi şu şekilde nakledilmektedir: ‘Bu kez İblis, İsa’yõ çok yüksek bir dağa götürdü. Yeryüzünün tüm ülkelerini ve zenginliklerini O’na göstererek şöyle dedi: ‘Eğer yere kapanõp bana taparsan, bunlarõn tümünü sana veririm.’ İsa, ‘Çekil, şeytan!’ diye yanõtladõ, ‘Çünkü şöyle yazõlmõştõr: ‘Tanrõn Rab’be tapacak. Yalnõz O’na kulluk edeceksin.3435

‘Bu kez İblis, İsa’yõ yüksek bir dağa çõkardõ. Yeryüzünün tüm ülkelerini bir anda O’na göstererek şöyle dedi: ‘Bu yetkinin tümünü ve ülkelerin görkemini sana vereceğim. Çünkü o bana verilmiştir, ben de onu her istediğime veririm. Eğer bana tapõnõrsan, bütün bunlar senin olacak.’36

Ellul, hem Matta’nõn hem de Luka’nõn aktardõklarõ ve dünyevî her türlü ik-tidar ve otoritenin Hz. İsa tarafõndan reddedilişini anlatan bu sahnede dikkat edilmesi gereken çok önemli ifadelerin yer aldõğõnõ belirtmektedir. Bu sahnelerde Şeytan, Hz. İsa’ya sadece kutsal topraklarõn hükümdarlõğõnõ teklif etmemektedir. Aksine, ‘Yeryüzünün tüm ülkelerini ve zenginliklerini’ ifadesi ile bütün milletle-rin hükümdarlõğõnõ teklif etmektedir ki, bu da Hz. İsa’nõn vereceği hükmün ‘umûmî’ olduğunu göstermektedir. Yani, ülke sõnõrlamasõ getirmeden her türlü ve her çeşit politik iktidarõn reddedilmesini ifade etmektedir.37

bul 2005. Ayrõca bk. Sylvia Juran, Tolstoi, Lev’, E.R, s. 547; Albert Schweitzer, Les Grands

Penseurs de l’Inde, Paris 1962, s.175-176.

33 Hz. İsa’nõn çeşitli vesilelerle şeytan tarafõndan sõnanmasõ kõssasõna, İslâm kaynaklarõnda da sõkça

rastlanmaktadõr. Bu rivayetlerden birinde Hz. İsa şöyle demektedir: ‘Rivayete göre Hz. İsa, Şey-tan’a bakar ve şöyle der: İşte, dünyanõn yöneticisi ve kendisine dayandõğõ şey (urkun) odur. O, dünyaya indi ve dünyayõ istedi. Benim onunla paylaştõğõm hiçbir şey yoktur, hatta başõmõn altõna koyacağõm bir taş bile yoktur. Dünyayõ terk etmedikçe de fazla gülmeyeceğim.’ bk. Ahmed b. Hanbel, Kitâbü’z-zühd, nr. 314, s. 95-96; Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, el-Ezkiyâ (thk. Usâme er-Rifâî), Dõmeşk 1976, s.37; Tarif Khalidi, Un Musulman Nommé Jesus, s. 88, 134, 184, 201, 219, 224.

34 Tesniye, 6/13.

35 Matta, 4/8-10.

36 Luka, 4/5-7.

37 Dünyevî iktidarõn şeytanõn elinde olduğu ve onu dilediğine vermesinin Hz. İsa’nõn sözleri ile dile

getirilmesi, İslâm kaynaklarõnda da yer almaktadõr: ‘Hz. İsa, yük taşõyan beş merkebi çeken şey-tanla karşõlaşõr. Hz. İsa, bu yüklerin ne olduğunu sorar ve şeytan: ‘Bunlar, müşterilerini aradõğõm mallardõr’ diye cevap verir. Hz. İsa: ‘şu mal nedir?’ diye sorar. Şeytan: ‘En baştaki mal, zulümdür’ der. Hz. İsa: ‘Onun müşterisi kimdir?’ der. Bunun üzerine şeytan: ‘Yöneticiler’ der. vd.’ bk. Kemalüddin ed-Damerî, Hayâtü’l-hayevân kübrâ, Kahire 1305, I, 225; Bahâüddin Ebşihî,

(12)

el-Ellul’ün dikkat çektiği diğer bir nokta ise; Luka’da geçmekte olan ‘Çünkü o bana verilmiştir, ben de onu her istediğime veririm’ şeklindeki ifadedir. Buna göre, dünyevî iktidarlarõn tamamõ ‘şeytan’a aittir’ ve onu ‘şeytan dilediğine verir’.

Ellul’e göre, kelime anlamõ ‘bölmek, parçalamak’ olan şeytanõn (Diabolos)38

insanlõğa verdiği her şey onun özelliğini taşõmaktadõr. Buna göre, dünyevî iktidar-lar ve hükümranlõkiktidar-larõn tamamõ insaniktidar-larõ birbirlerine düşürmekte ve birbilerinden ayõrmaktadõr. Bu nedenle, dünyevî her türlü iktidarõn gerçek sahibi Şeytan’dõr ve o, onu dilediğine yani ‘kendisine tapan herkese’ vermektedir. Bu ise, Hz. İsa’nõn yaptõğõ gibi, gerçek bir hõristiyanõn asla kabul etmemesi gereken bir şeydir.39

3. Hz. İsa’nõn ‘Sezar’õn hakkõnõ Sezar’a, Tanrõ’nõn hakkõnõ da Tanrõ’ya verin’ Sözü

Hz. İsa’nõn genellikle ‘devlet’e ait olanõ devlete vermek gerektiği’ şeklinde yorumlanan Markos İncili’ndeki meşhur: ‘Sezar’õn hakkõnõ Sezar’a, Tanrõ’nõn hakkõnõ da Tanrõ’ya verin’40 sözü, anarşistlere göre, Hõristiyanlõk tarihinde Hz.

İsa’nõn en yanlõş anlaşõlan sözlerinden biri olmuştur. Zira anarşistler, burada Hz. İsa’nõn cismanî güç –devlet- ile ruhanî güç –Tanrõ- arasõnda ayrõm yaptõğõnõ ve birey üzerine baskõ yapan devlet aleyhine bir açõklama yapmaktadõr. Buna göre Hz. İsa, insan kişiliğinin taşõdõğõ değeri vurgulamak için devlet’i ayrõ tutmuştur. Bu yoruma göre, devlet ile birey birleşmek şöyle dursun, iki ayrõ evreni oluştur-maktadõrlar.41

Jacques Ellul’ün ifadesine göre, bunu anlamak için Markos’ta zikredilen sö-zün öncesi ve sonrasõna bakmak ve metni bütünlüğü içerisinde değerlendirmek yeterli olacaktõr:

‘İsa’yõ kendi sözüyle tuzağa düşürmek amacõyla, Ferisiler’le Herodesçiler’den bazõlarõnõ onun yanõna gönderdiler. Adamlar ona gelip, ‘Ey Öğretmen!’ dediler, ‘Senin gerçek olduğunu biliyoruz, hiç kimseden çekindiğin de yok. Çünkü kayõrõ-cõlõk yapan biri değilsin. Tersine, Tanrõ yolunu doğrulukla öğretiyorsun. Sezar’a vergi ödemek yasal mõ, yoksa değil mi? Ödeyelim mi, ödemeyelim mi?’

Müstatraf fî külli fennin müstazraf, Kahire 1306, II, 215; Tarif Khalidi, Un Musulman Nommé Jesus, s. 224.

38 Yunanca bir kelime olan Diabolos, dia ve ballô kelimelerinden türemiştir ve ‘parçalara bölerek

atmak’ anlamõna gelmektedir. bk. Xavier Léon-Dufour, Dictionnaire du Nouveau Testament, Pa-ris 1996, s. 211; P.L. Hammer, ‘Devil’, The Interpreter’s Dictionnary of the Bible, Nashville 1962, I, 838.

39 Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme, s. 87.

40 Markos, 12/17.

(13)

İsa onlarõn ikiyüzlülüğünü bildiğinden, ‘Neden beni denemeye kalkõşõyorsu-nuz?’ dedi, ‘Bana bir dinar getirin de göreyim.’ Getirdiler. İsa sordu: ‘Bu gördüğü-nüz yüz ve yazõ kimindir?’ Onlar, ‘Sezar’õn’ dediler. Bunun üzerine İsa, ‘Sezar’õn hakkõnõ Sezar’a, Tanrõ’nõn hakkõnõ da Tanrõ’ya verin’ dedi. O’nun bu yanõtõna şaşakaldõlar.’42

Anarşist düşünürler, Markos’ta zikredilen bu metnin bir bütün halinde de-ğerlendirilmesinden, Hz. İsa’nõn kendisini suç işlemeye itmek için sõnamak isteyenlere karşõ alaycõ ve bir o kadar anlamlõ bir cevap verdiğinin anlaşõldõğõnõ belirtirler. Hz. İsa, üzerinde resmi olduğu için kendisine ait olduğu belli olan Sezar’õn parasõnõ yine ona vermek gerektiğini söylemektedir. Sezar’õn hakkõ olan şey sadece ve sadece bundan ibarettir. Onun, insan hayatõ ve ölümü üzerinde hakkõ olmadõğõ gibi, insanlarõ savaşa sokmaya ve ülkeleri işgal etmeye hakkõ yoktur. Böylece, onun dõşõnda kalan şeyleri ise, onlarõn sahibi olan Tanrõ’ya vermek gerektiğini belirtmektedir.43 Böylece Hz. İsa, yegane itaat edilmeye ve

yüceltilmeye lâyõk olanõn Tanrõ olduğunu vurgulamaktadõr.44

4. Hz. İsa’nõn ‘Aranõzda en üstün olmak isteyen, sizlere hizmet etmekle yükümlüdür’ Sözü

Hõristiyan anarşist düşünürlere göre, Hz. İsa’nõn politik otoritelere karşõ yap-tõğõ bir diğer açõklama ise, hiçbir istisna yapmadan bütün uluslarõn başõndaki yöneticilerin, hangi politik rejim olursa olsun, uluslar üzerinde baskõ kurduklarõna dair sözleridir.45

Matta İncili’nde, Hz. İsa Kudüs’e doğru havarilerle birlikte giderken, havari-lerden Yakub ve Yuhanna adlõ iki kardeş olan Zebedi oğullarõnõn annesi, Hz.

42 Markos, 12/13-17.

43 İslâm kaynaklarõnda, Hz. İsa’nõn bu sözünü hatõrlatan şöyle bir rivayet yer almaktadõr: ‘Hz. İsa,

havarilerine ‘Nasõl ki krallar size hikmeti terk etti ise, siz de onlara dünyayõ terk edin’ demiştir.’ bk. Abdullah b. Mubarek, Kitâbü’z-zühd ve’r-rakâik (thk. Habibü’r-Rahman el-A’zamî), Beyrut trsz., no: 284, s. 96; Ahmed b. Hanbel, Kitâbü’z-zühd (thk. Muhammed Zağful), Beyrut 1988, nr: 475, s. 144; Ebu’l-Leys es-Semerkandî, Tenbîhü’l-ğâfilîn, Kahire trsz., s. 190; İbn Asâkir,

Sîretü’s-Seyyid el-Mesîh (thk. Süleyman Murad), Amman 1954, nr: 123, 142, s. 135, 143; Ebû

Hayyân et-Tevhîdî, El-Basâir ve’z-zehâir (thk. İbrahim el-Kaylânî), Dõmeşk 1965-1977, I, 23; Tarif Khalidi, Un Musulman Nommé Jesus, s.72, 161.

44 Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme, s. 89-92.

45 İdarecilerin, idareleri altõndaki halka iyi muamelede bulunmalarõna dair Hz. İsa’ya atfedilen

sözler, İslâm kaynaklarõnda da sõkça kullanõlmõştõr. Tarif Khalidi’nin de belirttiği gibi, Hz. İsa’ya atfedilen bu sözlerin büyük bir kõsmõ ilk dönem İslâm tarihine aittir ve ideal yönetici tipinin oluşturulmasõ çerçevesinde dile getirilmiştir. İşte, bu ideal tipin tasvirinde Hz. İsa’ya atfen bazõ sözlere de yer verilmiştir ki, bunlar içerisinde Abdullah İbn Kuteybe’nin naklettiklerinin ayrõ bir yeri vardõr. Mesela: ‘Hz. İsa, havarilerine şöyle der: ‘İnsanlar sizi (yönetici olarak) başlarõna geti-riyorsa, siz kuyruk olun’. bk. Abdullah İbn Kuteybe, Kitâbü uyûni’l-ahbâr, Kahire 1925-1930, I, 266; Tarif Khalidi, Un Musulman Nommé Jesus, s. 118-119.

(14)

İsa’dan hükümdarlõğõ kurulduğu zaman sağõnda ve solunda oğullarõnõn olmasõnõ istediği nakledilmektedir. Bunun üzerine Hz. İsa:

‘Sağõmda ve solumda oturabilme yetkisini vermek bana düşmez. Bu, ancak Babam tarafõndan kendilerine hazõrlananlar içindir.’

On öğrenci bunlarõ işitince iki kardeşe öfkelendiler. İsa onlarõ yanõna çağõrõp, ‘Bilirsiniz ki, uluslarõn başõndakiler onlara egemen kesilirler ve üsttekiler tüm yetkilerini onlara uygularlar’ dedi, ‘Durum sizin aranõzda böyle olmayacak. Tam tersine, aranõzda en üstün olmak isteyen, sizlere hizmet etmekle yükümlüdür.’46

Hõristiyan Anarşistler, bu sözleri ile Hz. İsa’nõn herhangi bir politik rejimi di-ğerinden üstün görmediğini ve tabiatlarõ icabõ hepsinin kendi otoritelerini kendi-lerinden alttakilere uyguladõklarõnõ söylediğini belirtirler. Ancak, Hz. İsa’nõn eleştirmekle yetinmediğini, çözümü de sunduğunu iddia ederler. Jacques Ellul’ün de dediği gibi onlar, Hz. İsa hangi siyasi rejim olursa olsun varlõk nedenlerinin ‘insanlara hizmet etmek’ olduğunu belirttiğini ileri sürerler.47

5. Hz. İsa’nõn ‘Kõlõç tutan herkes kõlõçla yok olacaktõr’ Sözü

Her türlü savaş ve şiddete karşõ olan Hõristiyan Anarşistler’e göre, Hz. İsa’nõn sözleri değerlendirildiğinde O’nun da şiddete ve zulme karşõ olduğu görülmektedir. Hatta, kendisine karşõ yapõlan bir zulmü durdurmaya gücü yetiyor olmasõna rağmen, şiddete şiddetle karşõlõk vermeme prensibine uygun davranmõş-tõr. Özellikle, tutuklanmasõ esnasõnda söylediği söz bunun en açõk delilidir.

Matta İncili’nde, Hz. İsa’nõn meşhur ‘Son Akşam Yemeği’ni48 yiyip

Getsemani Bahçesi’nde dua ederken Yahuda İskaryot tarafõndan ele verildiği esnada sergilediği tavõr ve söylediği sözler şöyledir:

‘Yahuda hiç duraksamadan İsa’nõn yanõna gitti. ‘Selam, ey Rabbi!’ diyerek O’nu öptü. İsa ona, ‘Arkadaş, ne amaçla geldiysen, onu yap!’ dedi. Bunun üzeri-ne, yaklaşõp İsa’yõ yakaladõlar ve tutukladõlar. O zaman İsa’yla birlikte bulunan-lardan biri kõlõcõna davrandõ, başkahinin kölesine vurduğu gibi onun kulağõnõ kesti. İsa ona, ‘Kõlõcõnõ kõnõna koy!’ dedi, ‘Çünkü kõlõç tutan herkes kõlõçla yok olacaktõr.’49

46 Matta, 20/23-27.

47 Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme, s. 93.

48 İnciller’de anlatõlan (Matta, 26/17, 20; Markos, 14/12, 17; Luka, 22/15; Yuhanna 18/28; 19/14,

31) ve kiliselerde Pazar ayininde şükran ayini (evharistiya) adõyla tekrarlanan olay. Geniş açõk-lama için bk. Xavier Léon-Dufour, ‘Cène’, ‘Eucharistie’, Dictionnaire du Nouveau Testament, Pa-ris 1996, s.159, 250.

49 Matta, 26/49-52. Yuhanna’nõn İncili’nde ise, kõlõcõna davranan bu şahsõn Petrus olduğu

belirtil-mektedir: ‘Simun Petrus yanõnda taşõdõğõ kõlõcõ çekerek başkahinin kölesine indirdi ve sağ kula-ğõnõ kesti… İsa Petrus’a, ‘Kõlõcõnõ kõnõna koy’ dedi.’ Yuhanna, 18/10-11.

(15)

Hõristiyan Anarşistler’e göre, Hz. İsa’nõn bu sözü her türlü şiddete karşõ mut-lak bir hükümdür ve bu yönüyle Hõristiyanlõk açõsõndan tarihî bir sözdür. Çünkü, her şiddet başka bir şiddetin doğmasõna sebep olur; kõnõndan çõkarõlan kõlõç başka kõlõçlarõn da kõnlarõndan çõkmasõna neden olur. Anarşistlere göre, Hz. İsa’nõn bu sözü, zorbalõğa baş vuran devlet’e karşõ takõnacaklarõ tavrõ gösteren bütün hõris-tiyanlar için bir emirdir: ‘devlet’e karşõ kõlõcõnõzõ kullanmayõn; şayet siz buna baş vurursanõz, kendiniz de onunla yok edilirsiniz.’ Buna göre, Hz. İsa zalime karşõ ‘şiddet-kullanmama’ yolunu tavsiye etmektedir.50

B. Pavlus’un Sözlerinin Anarşist Yorumu

Hõristiyanlõk tarihinin en önemli şahsiyeti şüphesiz Pavlus’tur. Hz. İsa’dan hemen sonra havariler döneminden itibaren gelişecek olan Hõristiyanlõğa gerçek rengini verecek olan inanç ve düşüncelerin hemen hemen tamamõ Pavlus’a aittir.51

Hõristiyan anarşist düşünürlere göre, erken dönem Hõristiyanlõğõndan itiba-ren hõristiyanlõğa gerçek kimliğini kazandõran Pavlus’un sözleri ve açõklamalarõ dikkatli bir şekilde ve dile getirildiği bağlam içerisinde değerlendirildiğinde, onlarõn da anarşist bir özellik taşõdõğõ görülmektedir.

Gerçekten, Kitab-õ Mukaddes içerisinde mevcut otoriteye itaati tavsiye eden en açõk ifadeler yine Pavlus’a aittir. Özellikle, kilisenin tarih boyunca hõristiyanlara mevcut dünyevî iktidarõ temsil edenlere (Ortaçağ’da krallara) itaat etmelerini emrederken kullandõklarõ en önemli argüman yine Pavlus’un bu sözleri olmuştur. Bunlar içerisinde, özellikle Pavlus’un Romalõlar’a Mektub’undaki sözleri sõkça kullanõlmõştõr52:

‘Herkes, üzerinde olan hükûmetlere tâbi olsun; çünkü Allah tarafõndan ol-mayan hükûmet yoktur; ve olanlar Allah tarafõndan tanzim olunmuştur. Bundan dolayõ hükûmete mukavemet eden Allah’õn tertibine karşõ durmuş olur; ve karşõ duranlar kendi aleyhlerine hüküm alõrlar. Çünkü hükümdarlar iyi işe değil, fakat kötü işe korkudurlar. Ve hükûmetten korkmamak ister misin? İyi olanõ yap, ve onun tarafõndan metholunursun; çünkü sana iyilik için Allah’õn hizmetçisidir.

50 Nitekim daha önce de işaret edildiği üzere, bir hõristiyan anarşist olan Tolstoy’un ‘kötülüğe karşõ

direnmeme’ (non-resistance to evil) prensibinin kaynağõ Hz. İsa’nõn bu sözüne ve davranõşõna dayanmaktadõr. bk. Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme, s. 97-98.

51 Pavlus’un Hõristiyanlõk’taki yerine dair geniş açõklama için bk. Şinasi Gündüz, Pavlus,

Hõristiyan-lõğõn Mimarõ, Ankara 2001.

52 Pavlus’un dünyevî iktidara itaati tavsiye eden diğer ifadeleri için bk. Timoteos’a I. Mektup,

2/1-2: ‘İmdi her şeyden evvel şuna teşvik ederim: Bütün dindarlõk ve vekarla âsude ve sükûnetli bir ömür geçirmemiz için bütün insanlar, krallar ve yüksek mevkide olanlarõn hepsi hakkõnda niyaz-lar, duaniyaz-lar, şefaatler, şükürler edilsin.’; Titus’a Mektup, 3/1: ‘Reislere ve hükûmetlere tâbi olma-yõ, itaat etmeyi, her iyi iş için hazõr olmayõ.... onlara ihtar et.’

(16)

Fakat kötü olanõ yaparsan, kork; çünkü kõlõcõ boş yere taşõmõyor; çünkü Allah’õn hizmetçisidir, kötülük yapana gazap için intikamcõdõr. Bunun için yalnõz gazaptan ötürü değil, fakat vicdandan ötürü de tâbi olmak lazõmdõr. Çünkü bunun için de vergiler eda edersiniz; çünkü daima gayretle devam ederek tam bu iş için Al-lah’õn hizmetçileridirler. Vergi hakkõ olana vergiyi, gümrük hakkõ olana gümrüğü, korku hakkõ olana korkuyu, hürmet hakkõ olana hürmeti, cümleye hakõnõ eda edin.’53

Hõristiyan Anarşistler’e göre, Pavlus’un bu sözleri özellike ‘her iktidarõn kay-nağõ Tanrõ’dõr’ sözüyle birçok ilahiyatçõ ve kilise tarafõndan (kilisenin devlet ile olan işbirliğini meşrulaştõrmada kullandõğõ ‘Omnis potestas a Deo’ sözü)54 3.

yüzyõldan itibaren, Hz. İsa’nõn dünyevî iktidara dair söyledikleri göz ardõ edilerek, tekrarlanmõştõr. Madem ki, her dünyevî gücün kaynağõ Tanrõ’dõr, öyleyse o güce itaat etmek Tanrõ’ya itaat etmektir şeklinde yorumlanmõştõr. Öyle ki, Reform’un baş mimarõ olan Luther bile, kendi başlattõğõ isyan hareketine katõlarak başkaldõ-ran köylü halkõn bastõrõlmasõnda prensler tarafõndan güç kullanõlabileceğine izin verirken yine Pavlus’un bu sözlerine dayanmõştõr. Reform’un önemli bir ilahiyat-çõsõ olan Calvin ise, hõristiyanlarõn ibadetlerini yerine getirmelerine engel olmadõ-ğõ müddetçe bir kralõn yapmõş olduğu her şeyin meşru olduğunu belirtmiştir. Oysa, Hõristiyan Anarşistler’e göre, tarih boyunca yapõlmõş olan bu yorumlarõn tamamõ İncil’in ve Hz. İsa’nõn tebliğine ve onun mesajõnõn ruhuna terstir, ve bu ilahiyatçõlar bu emirlere ihanet etmişlerdir.55

Oysa, Pavlus’un bu sözlerinin hangi bağlamda söylendiği hiç dikkate alõn-mamõştõr. Zira, Romalõlar’a Mektup incelendiğinde, 1.-11. bablar arasõndaki mektubun yahudilerle hõristiyanlar arasõndaki ilişkiler ele alõnmaktadõr. Daha sonra, 12.-14. bablar arasõnda ise, yukarõda nakledilen sözlerin de içinde yer aldõğõ yeni bir konu ele alõnmaktadõr. Bu yeni konunun daha başõnda ise, Pavlus içinde yaşanõlan şartlar karşõsõnda kesinlikle ‘konformist’ olmamayõ emretmekte-dir:

‘İmdi, ey kardeşler.... bu âleme uymayõn; fakat Allah’õn iyi ve makbul ve kâmil iradesi ne olduğunu fark etmeniz için fikrinizin yenilenmesi ile değişilmiş olun.’56

53 Romalõlara Mektup, 13/1-7.

54 Her ne kadar kimi ilahiyatçõ bu söze ‘halk aracõlõğõyla’ anlamõna gelen ‘per populum’ ifadesini de

eklemiş olsalar da, bu sadece bir detay olarak kabul edilmiştir. Jacques Ellul, Anarchie et

Christianisme, s. 118. Kilise ile siyasi iktidar ilişkisi için bk. J.M. Aubert, ‘Pouvoir’, C.H.A.D.,

Paris 1988, XI, 696-718.

55 Jacques Ellul, Anarchie et Christianisme, s. 118-119.

(17)

Hõristiyan Anarşistler’e göre, Pavlus’un bu sözlerinden de anlaşõlacağõ üzere, O’nun ele alacağõ konunun temeli ve özü daha baştan itibaren ‘konformist olmama’ya dayanmaktadõr. Yani, hõristiyanlarõn içerisinde bulunduklarõ toplum-daki eğilimlerin, yaşam tarzõnõn ve düşünce akõmlarõnõn etkisinde kalarak onlarõn ‘şekillerini almamalarõnõ’ istemektedir. Aksine, sahip olduklarõ inancõn etkisiyle yenilenen bilinçlerine göre ‘değişim’ yaşamalarõnõ istemektedir. Ardõndan, Tan-rõ’nõn sevigisine vurgu yapõlmaktadõr. Daha sonra, yukarõda nakledilen Pavlus’un otoriteye dair sözleri gelmektedir. Bu sözlerden sonra, tekrar sevgiye dair ifadeler yer almaktadõr.57

Pavlus’un bu sözleri işte bu çerçevede yer almaktadõr. Öyle ki, kimi hõristi-yan İncil araştõrmacõlarõ, böyle bir bağlamda yer alan bu sözlerin Pavlus’un mek-tubuna sonradan dahil edilmiş olabileceğini ve metnin tahrif edilmiş olabileceğini bile dile getirmişlerdir. Bazõ Hõristiyan Anarşistler, metnin tahrif edilmiş olabile-ceğini dikkate almakla beraber, farklõ bir yorum getirmeye de çalõşmõşlardõr. Onlara göre, metin genel olarak incelendiğinde, ‘düşmanõn bile sevilmesi gerek-tiği’ vurgulanmaktadõr. Öyle ki, kardeşlerin, yabancõlarõn, düşmanlarõn sevilmesi gerektiği şeklinde sevgi halkasõnda bir gelişim söz konusudur. İşte, dünyevî otoritelere itaat sözleri tam bu esnada zikredilir. Ancak, ‘dünyevî iktidarõn sevilmesinden’ söz edilmez. Sadece, onlara itat edilmesi istenir. Bu ise, onlarõn – yani, dünyevî iktidarlarõn- iyi, doğru ve sevilebilir olduklarõ anlamõna gelmez. Hõristiyan Anarşistler’e göre, burada söz konusu olan, yine Pavlus’un daha önceki satõrlarõndan anlaşõlacağõ üzere,58 dünyevî iktidarõn sevgiyle üstesinden

gelinmesi tavsiyesi vardõr.59

Gerçekten, Pavlus’un da içinde olduğu ilk dönem hõristiyanlarõn dünyevî ik-tidar olan Romalõlar’la mücadeleleri düşünüldüğünde, onlarõn böyle bir sevgi göstermeleri dahasõ konformist olduklarõnõ söylemek mümkün değildir. En iyi ihtimalle, Pavlus’un söz konusu Romalõ yöneticilerin de birer insan olduklarõnõ hatõrlatma gereğini duyduğu ve onlarõn bu yönlerinin de unutulmamasõ gerekti-ğini vurgulama ihtiyacõ hissettiği söylenebilir.

57 bk. Romalõlar’a Mektup, 12-14.

58 Romalõlar’a Mektup, 12/21: ‘Kötülüğe yenilme, fakat kötülüğü iyilikle yen!.’

Referanslar

Benzer Belgeler

6218d dDOÕúPDPÕ]GD.ÕSWL.LOLVHVLQLQUXKDQLOLGHUL3DSD,,,ùHQXGDG|QHPLQGH0ÕVÕU¶GD kilise-GHYOHW YH .ÕSWL-0VOPDQ LOLúNLOHULQL HOH DOGÕN 3DSD ,,, ùHQXGD G|QHPL

meropenemin tek başlarına ve vankomisin ile kombinasyonlarının, standart suş Staphylococcus aureus ATCC 29213’e ve klinik örnek- lerden elde edilen metisiline

Gilles Deleuze’ün (2013: 183) kavramsallaştırması çerçevesinde ifade edilecek olursa, çoğunluğun “uygun olunması gereken bir model” olarak ortaya koydu- ğu düşünsel ve

Sinemanın müthiş kuvvetini bilirken, yerli filmin gördüğü bu rağbeti takdir ederken, filmcilikten1 bu memlekete bir servet mesut olduğunu, hele turizm

雷射除痣 發佈日期: 2009/10/30 下午 03:12:59 更新日期: 2011-04-25 4:54 PM 一、何謂雷射除痣?

Acil servise senkop nedeniyle başvuran hastalarda San Francisco senkop kuralları (SFSR) Amerika Birleşik Devletleri‟nde ve Osservatorio Epidemiologico sulla Sincope

這次參訪由本校口腔醫學院與國際事務處共同接待,並與歐耿良院長、蔡恒惠副院

Öz: Bolu İli Seben İlçesi Çeltikdere Köyü’nde bulunan ve Orta Bizans Dönemi’ne tarihlendirilen bir Bizans kilisesinin tanıtıldığı bu çalışmanın amacı Çeltikdere