• Sonuç bulunamadı

Seyahat notları:Rumen kokteyli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Seyahat notları:Rumen kokteyli"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT- *T

zo

S e y a h a t N o t l a r ı i

Romanyada, Osraanlı impara­ torluğunda olduğu gibi, muhtelif akalliyetler vardır. Ahalinin an­ cak yüzde yetmiş kadarı Rumen, üst tarafı ise Macarlar, Ukranya- lılar, Almanlar, gerek kendilerine ve gerek Rumenlere göre ayrı ve arada sırada katliame uğra­ yan bir millet teşkil eden Yahu- diler, müslüman Türkler, hıristiyan Türlcler yani Gagavuzlar, Bulgar - lar, Rumlar, Ermeniler, PolonyalI­ lar, Sırplar, Arnavudlar Çinge­ neler ve sairedir. Bu akalliyetler

toprakların muhtelif yerlerine

dağılmıştır. Ve hemen her taraf­ ta biraz bulunur. Bazı yerlerde ise ekseriyeti teşkil etmektedir.

Milletlerin muhaceret yolları üzerinde bulunan ve memleketin ortasında kalan Karpat dağların­ dan başka kendisini komşuların­ dan ayıracak tabiî hududlardan mahrum ve her yandan açık olan Romanya bütün rüzgârların sav­ rulduğu, geçtiği ve tekrar dönüp dolaştığı bir diyardır. Burada ya­ şayan kavimler eskidenberi muh­ telif milletlerle karışarak hep de­ ğişici tesirlere tabi kalmışlardır.

En eski zamanlardanberi Şark ile Garbin buluşmasından hasıl olan bir hulâsa : Daç’lar eski ma­ hallî varlığın nüvesini teşkil edi­ yorlar. İmparator Trajan zama­ nında bunlarla Romalıların kay­

naşmaları bugünkü Rumenliğin

ve rumencenin başlangıcı olu­

yor. Fakat mahallî kuvvetler bu tesirlere karşı mücadele ve ben­ liklerini kısmen müdafaa ediyor. Roma İmparatoru Aurelien eski Daçyayı terk ile imparatorluğun hudutlarını daha emin bulduğu Tuna boyuna indiriyor. Daçyadaki ahalinin çoğu dağlara iltica edi­ yor. Vadilerde kalan kısmı da bir kaç asır diğer milletlerin ve hele Turânî milletlerin istilâlarına ma­ ruz oluyorlar: Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Hazarlar, Macarlar, Pe- çenekler, Kumanlar, Mogollar, Kı­ rımlılar, Osmanlılar kaç akınla buralara geldiler, yerleş!iler, g ö ç ­ tüler ve geçtiler. Rumenler bugün tahminlerinden çok ziyade şarklı­

dırlar ve kendilerinde tahminle­ rinden çok ziyade Türk kanı var­ dır. Ve dillerinde de bildiklerinden çok ziyade türkçe kelimeler bu­ lunur. Bu dil Roma lisanına bütün beytî kelimelerle dört beş bin türkçe kelime ve din ve ziraat kelimeleriyle dörtbeş bin slavca kelimenin karışmasından hasıl olan bir dildir.

Rumenler üzerinde komşu

Slav milletlerinin pek mühim te­ sirleri olmuştur.Bu memleketi slav- lar da istilâ ettiler. Bulgaristan- dan gelen dinî Sloven lisanı uzun müddet resmî dil olarak kalmıştı. Dinî mimarî Sırbistandan gelmişti. Ve bu iki memleketin tesirile ol­ duğu gibi Bizans Rumları ve Er- menileri yoluyla da Ortodoks R o­ manya Bizans medeniyeti havza­ sına girmiştir.

Sonra, Osmanlı devrinde, bi­ zim tayin ettiğimiz Rum Fener beyleri de burada bir asır kadar saltanat sürmüşlerdi. Ve rumca da bir aralık buranın resmî dili ol­ muştu. Hatta bazı klişelerindeki yunanca kitabeler hâlâ durur.

Eğer bir pazar günü Bükreşte duadan sonra kiliselerin kapıların­ dan dışarı taşan ve sonra sokak­ larda âvâre dolaşan halkın yüzle­ rine bakarsanız hiç bir millî ayrı­ lık göstermiyen, çoğunun fizyo­ nomisi daha munis olmakla bera­ ber Balkanlı yani Balkanlarda gö­

rülmeğe alışılmış olan tiplerin

biribirlerine karışmalarını görür­ sünüz. Ve bunların arasında uya­ nık ve vaziyetleri ütülü olmak hissini veren Avrupalı tipleri; As- yanın içlerinden gelme muammalı nazarları; Yahudi fizyonomilerini; çıkık elmacık kemikleri, biribi -

rinden ayrılmış ve uzaklaşmış

gibi duran çekik gözleri ve sabit bakışlariyle tatar yüzlerini; halk ise, aşağı tabakalarında, Çingene­ lerle evlenmekten hiç çekinmediği için, Hintten gelme ecdadın ha­

fitleri olan'arda esmer ve yanık

yüzler, meş'n deriler, siyah rugani saçlar görürsünüz. Rumenlerin ba­ zılarında bir Çingene şirinliği var­ dır.

- 20

-Abdülhak Şin asi

Osmanlı imparatorluğu da,

sanki kocaman bir kazanda koca­ man bir kepçe gibi, asırlarca bu ırkları, bu milletleri birbirlerine karıştırmış. “ Balkanlı ” bir mille­ tin mevcudiyetini tasavvur ede­ bilmek bugün doğru olur. Fizyono­ milere bakın; hiç bir yabancılık görmezsiniz.

Rumenlerin, köylülerini düşün­ mezsek, ne simalarında, ne şehir­ lerinde bir hususiyetleri yoktur. Ve be’ki bunun içindirki insan burada kendisini yabancı bir yer­

de duymaz. Şehirlerde görülen

âdetler ya artık beynelmilelleş- miştir, yahud bir bakıma bizimki­ lerine yakındır.

Rumen yemeklerinin de Ma­

car, Türk, Fransız yemeklerile

büyük bir yakınlığı vardır. Ru­ menlerin bariz hususiyetleri belki ancak, asıl şarklı olan musikile­ rinde kalıyor.

Ve bütün bunlar içindirki

Bükreşte hayat aşina bir tebessü­ me benziyor ve Romanya yaban­ cıları kolayca celbederek taraftar kazanıyor. Bütün bunlar Rumenr lerin temsil kabiliyetlerini, kuv­ vetlerini artıran birer sebebtir.

Burada âdeta bir reaya zih­ niyeti ile karşılaşırsınız: Kendile­ rini idare edenlerden şikâyet et­ mek zihniyeti. Rumenler sizi yerli imişsiniz gibi telakki etmek ne- zaketile avlarlar. Size gûya kırk yıllık ahbapları imişsiniz gibi ken­ di hükümet adamlarından ve ken­

di hallerinden şikâyet ederler.

Fakat bu belki bilinmeden kuru­ lan ve bunun için de tesiri daha

ziyade olan bir nevi tuzaktır.

Bu şikâyet edebiyatının içine yu­ varlandınız mı, yavaş yavaş ru- menleşirsiniz. Ne garip bir temsil usulü! Rumenler kendi aralarına düşen milletleri bir nevi samimi­ yet, tenkit, dert ortaklığı, ve açık gözlülük olduğu kadar açık söz­ lülük muhiti içinde massediyorlar. Böylece, daima rumenleşen ekal­ liyetler vardır. Ortada millî taas­ sup pek gözükmiyor. Hattâ millî izzetinefis bile, halkta, çok mü­ balâğalı duyulmuyor. Ve bu

saye-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

İMIIIMI

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğer kaynak değişken değilse ve  yeteri kadar uzun bir süre ise, bu iki Fourier katsayısı (yani genlik) birbirine eşit olmalıdır ancak genellikle A(  )

Peyzaj Mimarları Odası Genel Sekreteri Redife Koçak, DSİ’nin baraj işaatına devam etmesine göz yuman Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nı göreve çağırdı.. Koçak,

İngiliz Independent gazetesinde yayımlanan bir rapora göre, günümüzde yaygın biçimde kullanılan kimyasallar, insanlar dahil olmak üzere balıktan memelilere kadar

başlanan tesisler için bütün izinlerin alındığını iddia eden Cargill yönetimi izin sürecinin başbakanlık yüksek planlama kurulu tarafından verilen Orhangazi'de

Levent Tüzel, Danıştay kararına rağmen Munzur Vadisi'nde sürdürülen HES ve baraj inşaatlarıyla ilgili olarak çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın

Bir Greenpeace gönüllüsü olan Mevlüt Yaman da hem Tümur Danış ve Hediye Gündüz'e destek vermek, hem de Enerji Bakan ı Hilmi Güler'in nükleer enerji planlarına karşı

Simedy an A kademi Konu Anlatımı ..... Simedy an A kademi Konu

Sadece +{DAn} durum biçimbirimi yüklenen kaynak rolündeki zorunlu üyeler ve bunu yükleyen eylemler birtakım özellikler göstermektedir.. Ayrıca akmak, aksetmek, aralanmak,