• Sonuç bulunamadı

Spor yapan ve yapmayan bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzlarının araştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Spor yapan ve yapmayan bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzlarının araştırılması"

Copied!
92
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

SPOR YAPAN VE YAPMAYAN BEDENSEL ENGELLĠ BĠREYLERĠN ÖFKE ĠFADE TARZLARININ ARAġTIRILMASI

Ahmet ġAHĠN

DOKTORA TEZĠ

BEDEN EĞĠTĠMĠ ve SPOR ÖĞRETMENLĠĞĠ ANA BĠLĠM DALI

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

(3)

TELĠF HAKKI ve TEZ FOTOKOBĠ ĠZĠN FORMU

Bu tezin tüm hakkı saklıdır. Kaynak göstermek koĢuluyla tezin teslim tarihinden itibaren ….(…) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı: Ahmet Soyadı: ġAHĠN

Bölümü: Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Ġmza:

Teslim tarihi:

TEZĠN

Türkçe Adı: Spor Yapan ve Yapmayan Bedensel Engelli Bireylerin Öfke Ġfade Tarzlarının AraĢtırılması

Ġngilizce Adı: Researching The Anger Expressıon Styles of Dısabled Indıvıduals Doıng Physıcal Exercıse

(4)
(5)
(6)

TEġEKKÜR

Bu çalıĢmama atfen değerli ve muhterem büyüğüm Sayın Yrd. Doç. Dr. Burhan ÇUMRALIGĠL hocama minnettarlığımı ve en içten dileklerimle teĢekkürlerimi sunarım. ÇalıĢmam ve eğitim hayatım sürecinde büyük emeklerle bugünlere gelmeme vesile olan saygı değer Doç. Dr. Hasan ġAHAN ve Doç. Dr. Vedat ÇINAR hocalarıma en kalbi duygularımla teĢekkürü bir borç bilirim.

YetiĢmiĢ olduğum güreĢ camiasından da yakinen tanıdığım ve çalıĢmam sürecinde manevi destekleriyle beni sürekli olarak destekleyen Doç. Dr. Kadir PEPE‟ye teĢekkürlerimi sunarım.

Bu araĢtırmanın tasarlanması yapılması ve sonuçlanmasında bilgileriyle ve yardımlarıyla her an destekçim olan sayın danıĢmanım Yrd. Doç. Dr. Kemal FĠLĠZ hocama teĢekkürlerimi sunarım.

Doktora sürecimde ve araĢtırmamın yürütülmesinde emeği geçen değerli dostum Yrd. Doç. Dr. Çağrı ÇELENK ve sevgili kardeĢim Nazmi BAYKÖSE‟ye en yürekten duygularımla sevgilerimi ve teĢekkürlerimi bildiririm.

AraĢtırmamın yapılmasında değerli vakitlerini bana ayırarak bu araĢtırmaya desteklerini veren tüm engelli kardeĢlerime katkılarından dolayı teĢekkürü bir borç bilirim.

Ahmet ġAHĠN ANKARA 2014

(7)

SPOR YAPAN VE YAPMAYAN BEDENSEL ENGELLĠ BĠREYLERĠN

ÖFKE ĠFADE TARZLARININ ARAġTIRILMASI

(Doktora Tezi)

Ahmet ġAHĠN

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Mayıs 2014

ÖZ

Bu çalıĢmanın amacı, spor yapan ve yapmayan engelli bireylerin öfke düzeyleri ve öfke ifade tarzlarının bazı demografik özellikler açısından araĢtırılmasıdır. AraĢtırma grubunu, Konya, Budur, Muğla, Antalya, Amasya, Ġstanbul, Sakarya, Karaman, Samsun illerinde rehabilitasyon kurumlarına devam eden ve çeĢitli spor kulüplerinde spor yapan, 286‟sı kadın ve 344‟ü erkek engelli (YaĢ=31,45+10,967) birey oluĢturmaktadır. AraĢtırmanın amacına ulaĢmak için, Spielberger ve arkadaĢları (1983) tarafından geliĢtirilmiĢ olan, „‟Sürekli Öfke ve Öfke ifade Tarz Ölçeği‟‟ ve Sosyo-demografik bilgilerin elde edilmesi amacıyla „‟KiĢisel Bilgi Formu‟‟ kullanılmıĢtır. Verilerin çözüm ve yorumlanmasında, betimsel istatistik yöntemleri, kolmogorov-Smirnov testi, bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi (Anova) testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıĢtır. Guruplar arası farklılığın belirlenmesi için ise Tukey varyans analiz testinden yararlanılmıĢtır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmıĢ değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for social sciences) paket programı kullanılmıĢtır. Bu çalıĢmanın sonucunda; cinsiyet değiĢkeni açısından istatistiksel anlamda anlamlı bir farklılaĢmaya rastlanmazken yaĢ, eğitim düzeyi, medeni durumu, engellik düzeyi, engel türü, engel nedeni, yardımcı alet yada ekipman kullanma durumu, meslek, gelir düzeyi ve spor yapma durumu değiĢkenleri açısından 0<0,05 anlamlılık düzeyinde istatistiksel açıdan anlamlı bulgular elde edilmiĢtir. Spor yapan engelli bireylerin spor yapmayan engelli bireylere göre sürekli öfke düzeyleri düĢük, kontrol altına alınmıĢ öfke düzeyleri yüksek, dıĢa vurulan öfke düzeyleri yüksek ve içte tutulan öfke düzeyleri yüksek çıkmıĢtır.

Bilim Kodu : -

Anahtar Kelimeler : Engelli, Engelli Sporcu, Öfke, Öfke Düzeyi

Sayfa Adedi : 78

(8)

RESEARCHĠNG THE ANGER EXPRESSION STYLES OF DISABLED

INDIVIDUALS DOING PHYSICAL EXERCISE

(Ph. D. Thesis)

Ahmet ġAHĠN

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

May 2014

ABSTRACT

The purpose of this study is to investigate the anger levels and anger expression styles of disabled individuals who exercise and the ones who do not in terms of some demographic characteristics. The study group consists of 286 female and 344 male individuals with disability (Age=31,45+10,967), who attend rehabilitation institutions in the provinces of Konya, Budur, Muğla, Antalya, Amasya, Ġstabul, Sakarya, Karaman, Samsun and exercise at various sports clubs. “Scale of Constant Anger and Anger Expression Style” that was developed by Spielberger et al. (1983) was used to reach the study objective and the “Personal Information Form” was used to obtain the socio-demographic information. Kolmogorov-Smirnov test, independent sample t test and one-way analysis of variance (Anova) as well as descriptive statistic methods were used in the resolution and interpretation of the data at the .05 level of significance. Tukey variance analysis test was used to determine if there is a difference between the groups. SPSS (Statistical package for social sciences) was used for the data evaluation and the determination of estimated values. As a result of this study; while no statistically significant difference was determined in terms of the variable of gender, statistically significant findings were obtained in terms of the variables of age, educational level, marital status, disability level, disability type, disability reason, state of using an assistive device or equipment, occupation, income level and exercising at the .05 level of significance. While the constant anger levels of disabled individuals who exercise were lower, their controlled anger, expressed anger and repressed anger were higher than those who do not.

Science Code : -

Key Words : Disabled, Disabled Sportsman, Anger, Anger Level Page Number : 78

(9)

ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa ÖZ ... v ABSTRACT ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... vii TABLOLAR LĠSTESĠ... x BÖLÜM I. GĠRĠġ... 1 1.1. Problem ... 2 1.2. Amaç ... 6 1.3. Alt Problemler ... 6 1.4. Varsayımlar ... 7 1.5. Sınırlılıklar ... 8 1.6. Tanımlar ... 8

BÖLÜM II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 9

2.1. Öfke ve Öfke Kavramının Tanımı ... 9

2.2. Öfke Kavramına Kuramsal YaklaĢımlar ... 10

2.2.1. Psikanalitik Kuram ... 10

2.2.2. BiliĢsel-DavranıĢçı YaklaĢım ... 11

2.2.3. Akılcı-Duygusal Terapi YaklaĢımı ... 11

2.2.4. Engellenme ve Saldırganlık Hipotezi ... 12

2.2.5. Durumluk-Sürekli KiĢilik Kuramı ... 13

2.2.6. Sosyal Öğrenme Kuramı ... 14

2.2.7. James-Lang Kuramı ... 14

2.2.8. Cannon-Bard Teorisi ... 15

2.3. Öfkenin Türleri ... 15

2.3.1. Sürekli Öfke ... 15

2.3.2. Anlık, Durumluluk Öfke... 15

2.4. Öfke Ġfade Tarzları ... 15

2.4.1. Öfkenin Ġçe Yönelmesi ... 15

(10)

Sayfa

2.5. Spor Psikolojisinde Öfke kontrolüne Yönelik YaklaĢımlar ... 17

2.5.1. Öfke Farkındalığı ... 18

2.5.2. Rol Yapma ... 18

2.6. Engelliliğin Tanımları ... 20

2.7. Engelliliğin Nedenleri ... 20

2.7.1. Doğum Öncesi Nedenler ... 20

2.7.2. Doğum Sırasındaki Nedenler ... 20

2.7.3. Doğum Sonrası Nedenleri ... 21

2.8. Bedensel Engelliler ve Spor ... 21

2.8.1. Sınıflandırma ... 24 BÖLÜM III. YÖNTEM ... 25 3.1. AraĢtırmanın Modeli ... 25 3.2. Evren ve Örneklem ... 26 3.2.1. Evren ... 26 3.2.2. Örneklem ... 26 3.3. Verileri Toplaması ... 26

3.3.1. KiĢisel Bilgi Formu ... 26

3.3.2. Sürekli Öfke ve Öfke Ġfade Tarzı Ölçeği ... 27

3.3.2.1. Sürekli Öfke ve Öfke Ġfade Tarzı Ölçeğinin Puanlanması ve Yorumlanması... 29

3.4. Verilerin Analizi ... 29

BÖLÜM VI. BULGULAR ve YORUM ... 31

4.1. ÇalıĢmaya Katılanların KiĢisel Özelliklerine Ait Bulgular ... 31

4.2. Sürekli Öfke ve Öfke Ġfade Tarzı Ölçeğinden Elde Edilen Verilere ĠliĢkin Bulgular ... 36 BÖLÜM V. TARTIġMA ve SONUÇ ... 55 5.1. TartıĢma ... 55 5.2. Sonuç ... 64 5.3. Öneriler ... 65 KAYNAKÇA ... 67 EKLER... 73

Ek–1. KiĢisel Bilgi Formu ... 74

(11)

Sayfa Ek–3. Anket Ġzin Belgesi ... 77 Ek-4. Anket Ġzin Belgesi ... 78

(12)

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo Sayfa

Tablo 1. Sürekli Öfke ve Öfke ifade Tarzları Ölçeği ve Alt Boyutları ... 27 Tablo 2. Sürekli Öfke ve Öfke ifade Tarz Ölçeği Puan Aralıkları ... 28 Tablo 3. Bedensel Engelli Bireylerin Cinsiyet DeğiĢkenini Gösteren Frekans Dağılımı .... 31 Tablo 4. Bedensel Engelli Bireylerin YaĢ DeğiĢkenini Gösteren Frekans Dağılımı ... 31 Tablo 5. Bedensel Engelli Bireylerin Eğitim Düzeyi DeğiĢkenini Gösteren Frekans

Dağılımı ... 32 Tablo 6. Bedensel Engelli Bireylerin Medeni Durum DeğiĢkenini Gösteren Frekans

Dağılımı ... 32 Tablo 7. Bedensel Engelli Bireylerin Engellilik Düzeyi DeğiĢkenini Gösteren Frekans

Dağılımı ... 33 Tablo 8. Bedensel Engelli Bireylerin Engel Türü DeğiĢkenini Gösteren Frekans

Dağılımı ... 33 Tablo 9. Bedensel Engelli Bireylerin Engel Nedeni DeğiĢkenini Gösteren Frekans

Dağılımı ... 34 Tablo 10. Bedensel Engelli Bireylerin Yardımcı Alet Ekipman Kullanma DeğiĢkenini

Gösteren Frekans Dağılımı ... 34 Tablo 11. Bedensel Engelli Bireylerin Meslek DeğiĢkenini Gösteren Frekans Dağılımı ... 35

Tablo 12. Bedensel Engelli Bireylerin Gelir DeğiĢkenini Gösteren Frekans Dağılımı ... 35 Tablo 13. Bedensel Engelli Bireylerin Spor Yapma Durumu DeğiĢkenini Gösteren

Frekans Dağılımı ... 36 Tablo 14. Bedensel Engelli Bireylerin Cinsiyet DeğiĢkenine Göre Öfke Düzeyleri ... 36 Tablo 15. Bedensel Engelli Bireylerin YaĢ DeğiĢkenine Göre Öfke Düzeyleri ... 38 Tablo 16. Bedensel Engelli Bireylerin Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre Öfke

Düzeyleri ... 40 Tablo 17. Bedensel Engelli Bireylerin Medeni Durum DeğiĢkenine Göre Öfke

(13)

Tablo Sayfa

Tablo 18. Bedensel Engelli Bireylerin Engellilik Düzeyi DeğiĢkenine Göre Öfke

Düzeyleri ... 43 Tablo 19. Bedensel Engelli Bireylerin Engel Türü DeğiĢkenine Göre Öfke Düzeyleri ... 45 Tablo 20. Bedensel Engelli Bireylerin Engel Nedeni DeğiĢkenine Göre Öfke Düzeyleri .. 47 Tablo 21. Bedensel Engelli Bireylerin Yardımcı Alet Ya da Ekipman Kullanma

DeğiĢkenine Göre Öfke Düzeyleri ... 48 Tablo 22. Bedensel Engelli Bireylerin Meslek DeğiĢkenine Göre Öfke Düzeyleri ... 50 Tablo 23. Bedensel Engelli Bireylerin Gelir Durumu DeğiĢkenine Göre Öfke

Düzeyleri ... 51 Tablo 24. Bedensel Engelli Bireylerin Spor Yapma Durumu DeğiĢkenine Göre Öfke

(14)

BÖLÜM I

Bu bölümde araĢtırmanın problem durumu, araĢtırmanın amacı, önemi, sınırlılıkları, varsayımlar ve araĢtırma konusu ile ilgili tanımlara yer verilmiĢtir.

GĠRĠġ

Dünyanın tarihsel süreçlerinin baĢlangıcından itibaren insanın var oluĢu itibariyle hareket, fiziksel eylem ve yaĢama dair her Ģey insanoğlu tarafından sahiplenilmiĢ kavramlardır. Ġnsanlık tarihinin baĢlangıcından bu yana nüfusun da artıĢıyla, bu artan nüfusun günümüzde çok haneli rakamlara ulaĢtığı görülmektedir. Bu kalabalık dünya içerisinde her insanın kendine özgü ihtiyaç ve istekleri olduğu gibi birçok ortak istek ve ihtiyaçları da olmuĢtur. Bu bağlamda söz konusu çerçeve değerlendirildiğinde ortak istek ve ihtiyaçlardan birinin de hareket ve fiziksel aktiviteler olduğu söylenebilir. Bu ihtiyaçların temelde ortaya çıkıĢı genel anlamda insanların bundan fiziksel anlamda yarar sağlama düĢünceleri temellidir.

Fakat fiziksel yararları kadar spor ve egzersiz, insanın duygu dünyasında farklı duygu durumlarına neden olmakta ve günümüz akademisyenleri bu konuda çeĢitli araĢtırmalar yapmaktadır. Bu araĢtırmalarla bireylerin gerek spor, gerek egzersiz davranıĢları, gerekse de duygu durumsal faaliyetleri, buna bağlı olarak da davranıĢlarında gözlenen değiĢim nedenleri ortaya konulmaya çalıĢılmaktadır. (AĢçı ve ark., 1995; Marshall ve Biddle, 2001; Cengiz ve ark., 2009; Ginis, ve Leary, 2004).

Spor yapmaktan hoĢlanan herkes, spor faaliyetine ruhu ve bedeniyle katılır. Sporda insanın ruh ve bedeni, onun yaĢantısında bütünleĢir. Beden, yaĢantıyı iĢleyen ve bilgi alan bir sistem, aynı zamanda spor faaliyetinde de bir araçtır. Hareket eyleminde hem aktif(amaç), hem de pasif(araç) olarak kullanılır. Bedenin bu maddi (nesnel) özelliği, spor hareketinin vazgeçilmez bir Ģartıdır. Çevreye uyumda bedenin rolü, sadece spordaki maddi fonksiyonla sınırlandırılamaz. Beden aynı zamanda, bir eylemdeki bütün yaĢantı, duygu ve tepkilerin merkezi ve kaynağıdır. Spordaki amaca yönelik her hareket eylemin güdüsü, sevk ve

(15)

idaresi ve onun sonucunu belirleyen ruhi yaĢantılarla sıkı bir iliĢki içerisindedir (Baumann, 1994: 9).

Bu bilgiler paralelinde öfke, günlük hayatımızda önemli bir yere sahip ve hakkında en çok konuĢulan duygularımızdan olup, kiĢiler arası iliĢkiler, fiziksel ve ruhsal sağlık, mesleki baĢarı gibi birçok konuda önemli etkileri bulunmaktadır (Gökpınar, 2011; Tiryaki, 2000). Her duygunun olduğu gibi öfkenin de duygusallaĢma durumuna bağlı bir süreci olduğu gerçeği, aynı zamanda fizyolojikte birtakım faaliyetleri olduğu bilinmektedir. Özellikle hormonal olarak takibi son derece kolay olan bu süreçte öfke, noradrenalin denilen hormonların vücuttaki salınımları aracılığı ile izlenebilmektedir. Fizyolojik olarak beyin kortekslerine iletilerin düzensiz bir Ģekilde iletilmesi tepkisel bazı bozukluklara yol açarak ortaya öfke duygu durumunun çıkmasını sağlamaktadır (Baumann, 1994: 53).

Engelli bireylerin öfke düzeylerinde spor ve egzersiz yapmanın ne gibi değiĢimlere neden olduğuna iliĢkin yapılan bu tez kapsamında, engelli bireylerin öfke düzeylerindeki değiĢimine birlikte tanıklık edeceğiz.

1.1. Problem

21. yüzyılda, geliĢen toplumun teknolojik ve sosyal geliĢmelerine bağlı olarak birey, farklı ihtiyaçlara sahiptir. Spor, bireyin gerek bedensel yönden geliĢimi, gerekse zihinsel ve sosyal yönden sağlığı açısından büyük önem taĢımaktadır. Normal bireylerin yanı sıra engelli bireylerinde toplum içerisinde özel durumlarının da gerektirdiği farklı gereksinimlerinin olduğu bir gerçektir.

Engelli bireylerin yaĢam Ģartlarının ne kadar ağır koĢullarda olduğu ve yaĢam süreçleri içerisinde ne kadar zor yaĢam koĢullarına sahip oldukları bilinmekte ya da tahmin edilebilmektedir. Her insanın bir engelli adayı olduğu ve yaĢamının geri kalan kısmında engelli olarak yaĢamını sürdürme ihtimalinin olduğu bir gerçektir. Bu gerçeklik göz önüne alındığında engelli bireylerin psikolojik durumlarının daha iyi anlaĢılabilmesi ve sporun bireyler üzerinde yapılan araĢtırmalarla da ortaya konmuĢ olan duygu durumsal etkisinin incelenmesi bu araĢtırmayı daha önemli bir konuma taĢımaktadır.

Günlük yaĢamda her insanın yaĢadığı bir duygu olan öfke, ister engelli, ister normal fiziksel özelliklere sahip olsun tüm bireylerin sahip olduğu bir duygudur. Öfkenin bireysel özelliklere göre farklılık gösterdiği düĢünüldüğünde engelli olan bireylerin duygu

(16)

dünyalarının normal fiziksel özelliklere sahip bireylerden farklı olduğu söylenebilir(Averill, 1983). Öfkenin çeĢitli nedenleri bulunmaktadır (Cüceloğlu, 1991). Engellenmeyi, elde etmek istediğimiz bir nesneye, varmak istediğimiz belirli bir amaca ulaĢamadığımızda veya ihtiyaçlarımızın giderilmesi önlendiği zaman, ortaya çıkan olumsuz duygu olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımdan da yola çıkarak baktığımızda engelli bireylerin elde etmek istediği bir nesneye, varmak istediği belirli bir amaca ulaĢamama durumlarının normal fiziksel özelliklere sahip bireylere oranla ne derece daha zor olduğu görülmektedir.

Yapılan bir incelemede öfke duygusunun temelinde kiĢisel mükemmeliyetçilik, kiĢinin kendisini ispatlama, çevre tarafından onaylanma isteği ve baĢkalarının gözündeki kiĢilik değerinin düĢmemesi gerektiği gibi bir düĢünce biçimine rastlamıĢtır (Özer, 1994). Bireyin öfke durumunun mizaçla iliĢkisinin de olabileceğini ileri süren araĢtırmacılara rastlanmaktadır (Lara ve Akiskal 2006). Hem günlük hayatta hem de spor ortamlarında karĢılaĢılabilecek olan öfke durumu, istenmedik birçok duruma sebep olabilecek etkiye de sahip bir faktördür. Buna paralel olarak öfkeli olan ve olmayan bireylerin farklı gereksinimlerinin olduğu da söylenebilir. Bu konuda öfke ve uyku gereksinimi üzerinde duran Parneıx ve diğerleri (2013) aĢırı uyku ve uyku gereksiniminin öfkeli bireylerde ortalama olarak daha fazla olduğunu söylemiĢlerdir. Bu konunun önemini belirtmek amaçlı olarak bakıldığında özellikle spor ortamlarında uykunun baĢarıyla iliĢkili bir kavram olması (Afyon ve diğerleri, 2013) göz önünde bulundurulursa hem bireylerin yaĢam sürecinde hem de spor ortamlarında öfke kavramı çok geniĢ araĢtırmalar gerektiren önemli bir konudur.

Türkçapar ve ark (2004) tarafından yapılan araĢtırmada, eĢlik eden depresyonu olan erkek anti sosyal kiĢilik bozukluğu hastalarında öfke ile depresyon arasındaki iliĢkinin araĢtırıldığı araĢtırmada bu hasta grubunda normal kontrollere göre hem bastırılmıĢ öfke, hem de dıĢa vurulan öfke düzeyleri yüksek bulunmuĢtur. AraĢtırma göz önüne alındığında bireyin sosyallik düzeyi ile öfke düzeyinin iliĢkisine vurgu yapılmıĢtır.

Duran ve Eldeleklioğlu (2005) tarafından biliĢsel davranıĢçı yaklaĢımın ilkelerine dayanan Öfke Kontrol Programının 15-18 yaĢ arası ergenler üzerindeki etkililiğini araĢtırmak amacıyla yapılmıĢ olan çalıĢmada, araĢtırmada deney ve kontrol gruplarının sürekli öfke düzeyleri, içe yönelik öfke, dıĢa yönelik öfke ve öfkelerini kontrol edebilmeleri açısından karĢılaĢtırılmaları sonucunda deney grubundaki öğrencilerin, kontrol grubundaki öğrencilere göre, sürekli öfke, içe yönelik öfke, dıĢa yönelik öfke düzeylerinin anlamlı bir

(17)

Ģekilde azaldığı; öfke kontrol düzeylerinin ise anlamlı bir Ģekilde arttığı görülmüĢtür. AraĢtırmaya paralel olarak biliĢsel davranıĢçı yaklaĢımın ilkelerine dayalı öfke kontrol programının olumlu etkisi göz önüne alınırsa benzer öfke kontrol programları aracılığıyla farklı örneklem gurupları üzerinde de benzer programlar çerçevesinde çalıĢılabileceği düĢünülmektedir.

Albayrak ve Kutlu (2009) tarafından yapılmıĢ olan bir çalıĢmada ise 16-18 yaĢ arası ergenlerin öfke ifade tarzını ve ergenin bireysel/ailesel özellikleri ile öfke ifade tarzı arasındaki iliĢkiyi belirlemektir. ÇalıĢmaya katılan ergenlerin öfke kontrollerinin daha yüksek olduğu; sağlık sorunlarından etkilenme ve BKI ile öfke ifadesi arasında iliĢki olduğu, sağlık sorunlarından etkilenme ve BKI arttıkça öfke içe vurumu da arttığı belirlenmiĢtir. Aslında karĢılanmamıĢ gereksinimlerin iĢaretçisi olan öfke, sonuçta ortaya çıkıĢı nasıl olursa olsun, diğer birçok duygu gibi anlaĢılabilen, kontrol edilebilen, özenle üzerinde durulup çözümlenmesi gereken bir duygudur. Ergenlik döneminde yaĢanan duygulardan biri olan öfkenin uygun bir Ģekilde ifade edilmesi için okullarda verilen sak eğitimlerinin önemli rolü olacaktır. Bu çalıĢmanın buna yol gösterici olacağı düĢünülmüĢtür. Ancak çalıĢma, belli bir bölgeyi kapsadığı ve örneklem grubu az olduğu için genellenemez.

Atik ve Kemer (2008) tarafından yapılan araĢtırmada ikinci kademe öğrencileri üzerinde yaptıkları çalıĢmada mağdur olan bireylerin düĢük fiziksel öz yeterlilik düzeyine ve yüksek düzeyde içe yöneltilmiĢ öfke düzeyine sahip oldukları vurgulanmıĢtır. Zorbaların ise düĢük problem çözme becerisi ve yüksek dıĢa yöneltilmiĢ öfke düzeyine sahip oldukları vurgulanmıĢtır.

Birinci ve ark (2012) tarafından yapılan araĢtırmaya bakıldığında farklı spor branĢlarındaki sporcuların öfke ve anksiyete düzeylerini incelemek amacıyla yaptıkları çalıĢmada genel olarak sporcuların öfke düzeyinin orta derece olduğu (22,37±5,22) saptanmıĢtır. Öfkesini kontrol edebilen sporcuların anksiyete düzeylerinin düĢük olduğu görülmüĢtür.

Certel ve Bahadır (2012) tarafından yapılan çalıĢma incelendiğinde farklı kulüplerde takım sporu yapan sporcuların benlik saygısı ve sürekli öfke-öfke ifade tarzları arasındaki iliĢkiyi inceledikleri araĢtırma da benlik saygısı ve sürekli öfke ve öfke ifade tarzları ile cinsiyet, uğraĢtığı spor, spor yılı ve millilik durumu arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıĢtır. Benlik saygısı ve sürekli öfke ve öfke ifade tarzı ölçekleri arasında ise anlamlı iliĢkiler bulunmuĢtur. Bunun yanında sporcuların benlik saygısını geliĢtirici ve öfkelerini kontrol

(18)

düzenlenebilir. AraĢtırma önerisi olarak; daha geniĢ örneklem grupları oluĢturulabilir ve antrenörün ve sporcunun kiĢilik tipleri ile sporcuların benlik saygısı ve öfke ifade tarzları arasındaki iliĢki incelenebilir.

Eker ve diğerleri (2010), sporun, bedensel engelli bireylerin ruhsal durumları üzerine etkisinin incelenmesi amaçlı yapılan araĢtırmada spor yapmayan bedensel engelli bireylerin öfke düzeyi puan ortalamalarının spor yapan bedensel engelli bireylere oranla daha düĢük olduğu belirtilmiĢtir. Engellilerin kendilerini sporla ifade etmeleri, spordaki kazanma hırsı ve mücadele ederken bedenen yaĢanılan zorlukların öfkeye neden olabileceğini belirtmiĢlerdir.

Sürcü ve diğerleri (2010) Öfke ve saldırganlığı azaltmaya yönelik biliĢsel davranıĢçı bir grup terapisi programı hazırlamak ve öfke ve saldırganlık gösteren ergenlerde programın etkililiğini değerlendirmek amacıyla yapılan araĢtırmada, terapi grubunda hem öz bildirme hem ebeveyn bildirimine dayalı öfke ve saldırganlık ölçümlerin de anlamlı iyileĢmeler olduğunu göstermiĢtir. Ġzlem değerlendirmesinde var olan 8 katılımcıda terapi sonrasında elde edilen kazanımların çoğu 6 ay sonrada korunmuĢtur.

Karaca ve ġahin (2011) tarafından yapılan araĢtırmada görme engelli ergenlerin öfke düzeyleri, öfke ifade tarzlarını ve cinsiyet, yaĢ, ebeveyn eğitim durumu gibi bazı değiĢkenlerle iliĢkileri incelenmiĢtir. Görme engelli ergenlerin sürekli öfke puan ortalamalarının yüksek olduğu, cinsiyete göre erkeklerin sürekli öfke puan ortalamaları ve öfkeyi dıĢa vurma puan ortalamalarının kızlara göre yüksek olduğu belirlenmiĢtir. Literatürde görme engelli ergenlerle yapılan benzer bir çalıĢmaya rastlanmamakla birlikte, genel ergen grubunda da cinsiyet açısından benzer sonuçlara rastlandığı ifade edilmiĢtir. Sonuç (2012) araĢtırmasında, düzenli ve sistemli olarak spor yapan zihinsel engelli bireylerde öfkenin spor öncesi ve sonrası etkisini araĢtırmak ve bundan çıkacak sonuçları değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda yapılan araĢtırmanın sonucunda spor yapmadan önce ve sonra ki öfke düzeylerini karĢılaĢtıran araĢtırmacı zihinsel engelli bireylerin sürekli öfke düzeylerinde azalmanın olduğunu ve öfke kontrolü boyutunda da eğilim saptadığını rapor etmiĢtir.

Bu araĢtırmalar göz önüne alındığında araĢtırmaların ağırlıklı olarak ergenlere yönelik araĢtırmalar olduğu görülmektedir. Ülkemizde bedensel engelli bireylerin öfke düzeylerine yönelik bir çalıĢmanın bulunmadığı saptanmıĢtır. Farklı engel tiplerine sahip bireyler üzerine yapılan çalıĢmalarda da görüleceği üzere farklı yöntemlerle tasarlanmıĢ olan öfke

(19)

kontrol programları engelli bireylerin öfke düzeylerinin azalması ve öfke kontrol düzeylerinin artırılmasına yönelik pozitif sonuçlar vermektedir. Spor yapmanın da bu konuda paralel etki yaptığı savunulan çalıĢmalara literatürde rastlamak mümkündür. Spor yapan ve yapmayan bedensel engelliler üzerine tasarlanmıĢ olan bu çalıĢmanın ülkemiz literatüründe ilk olması problemin önemini ortaya koymaktadır.

Karaca ve ġahin (2011), Sonuç (2012) gibi araĢtırmacılarında bulgularından yola çıkarak, engelliler ve öfke kavramına yönelik spor bilimci ve iliĢkili disiplinlerden, araĢtırmacıların vurguladıkları noktalara bakıldığında engelli bireylerin özellikle sürekli öfke düzeylerinin yüksek olduğu vurgulanmaktadır. Eker ve diğerleri (2010) engellilerin kendilerini sporla ifade etmeleri, spordaki kazanma hırsı ve mücadele ederken bedenen yaĢanılan zorlukların öfkeye neden olabileceğini ifade etmiĢlerdir.

Ülkemize ve literatüre katkı boyutunda düĢünüldüğünde araĢtırmanın bedensel engelli bireylerin duygu dünyasına yönelik bilgiler edinme ve araĢtırma sonucunda da ilgili birimlerin çalıĢmalarında altyapısal bilgi desteği sağlayacağı düĢünülmektedir.

Ülkemizde 3155‟i bedensel engelli erkek, 486‟sı bedensel engelli kadın sporcu olmak üzere toplamda 3641 bedensel engelli sporcu bulunmaktadır (Gsb, 2014). Engelli bireyler açısından bakıldığında, spor ortamları bedensel engelli bireylerin kendini gerçekleĢtirebilmesi için muazzam bir ortamdır. Spor ortamlarında kendini gerçekleĢtirme imkanı bulan ya da kendine bu imkanı tanıyan bedensel engelli bireylerin, kendilerini bu imkandan yoksun bırakan ya da yaĢam Ģartlarının da getirdiği bazı olumsuz sebeplerden dolayı spor ortamlarından uzakta bir yaĢam sürdüren bireylerin öfke ifade tarzları, incelenmeye değerdir.

1.2. Amaç

Bu araĢtırmanın amacı spor yapan bedensel engelli bireylerin ve spor yapmayan bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzlarının incelenmesidir.

Bu amaca ulaĢmak için aĢağıdaki sorulara cevap aranmıĢtır.

1.3. Alt Problemler

(20)

2. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında cinsiyet değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

3. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında yaĢ değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

4. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında eğitim düzeyi değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

5. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında medeni durum değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

6. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında engellik düzeyi değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

7. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında engel türü değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

8. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında engel nedeni değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

9. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında yardımcı alet yada ekipman

kullanma durumu değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

10. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında meslek değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

11. Bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında gelir düzeyi değiĢkeni açısından anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?

12. Spor yapan ve yapmayan bedensel engelli bireylerin öfke ifade tarzları arasında anlamlı düzeyde farklılaĢma var mıdır?

1.4. Varsayımlar

1. Ölçekler yoluyla edinilen bilgiler, örnekleme dahil edilen bedensel engelli bireylerin görüĢlerini tam olarak yansıtmaktadır.

2. Kullanılan veri toplama araçları, araĢtırma amacına yönelik elde edilecek bilgiler için yeterlidir.

(21)

1.5. Sınırlılıklar

1. AraĢtırma, 2012–2014 yılı verileriyle sınırlıdır.

2. AraĢtırma, sadece araĢtırma sürecine gönüllü olarak katılan bedensel engelli bireylere ait verilerle sınırlıdır.

3. AraĢtırma, bedensel engelli yetiĢkin bireylerin öfke düzeylerini belirlemeye yönelik ölçeklerle sınırlıdır.

4. AraĢtırma, spor yapan ve yapmayan bedensel engelli bireylerle sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Öfke; Martin, Watson ve Wan (2000) tarafından yoğunluğu değiĢen, içsel temelli bir duygu olarak tanımlanmaktadır.

Sürekli Öfke; Yalnızca bir anı değil, daha geniĢ kapsamlı bir süreci temsil eder (John ve diğerleri, 2006: 284).

Durumluluk Öfke; Tek bir öfke sürecini kapsayan öfke durumudur (John ve diğerleri, 2006: 284).

Öfke Kontrol; Novaco (1977) tanımında, öfke duygu durumu içerisinde iken kendini öfkenin rolüne karsı dirençli bir tepki geliĢtirme hali olarak bahsetmektedir.

Öfke Farkındalığı; Novaco (1977) tanımında, negatif duygu durumuna yardımcı olmak için çok geçerli bir yöntem olan ve duyguların karakteristik oluĢumunu çevreleyen koĢulların, bulunan farkındalığını yükseltme stratejisi olarak bahsetmektedir.

Engelli; Ergun ve Bayramlar (2011)‟ in tanımıyla engelli, kelime anlamıyla engellenmiĢ demek olsa da, sağlık anlamından psikolojik ya da fiziksel normalitenin dıĢında, herhangi bir doku ya da organın doğuĢtan, hastalık nedeniyle sonradan veya bir kaza sonrası fonksiyonel iĢlem gücünün azalması ya da tamamen kaybolması anlamını ifade etmektedir.

Bedensel Engelli; Ergun ve Bayramlar (2011) fonksiyonel açıdan bakıldığında yalnızca bedeninin bir ya da birden çok bölümünde fonksiyonların tamamen ya da kısmen faaliyet göstermeme durumu olarak tanımlamaktadır.

(22)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Öfke ve Öfke Kavramının Tanımı

Öfke kavramı bireyin yaĢam sürecinde içinde bulunuğu duygu durumlardan bir tanesidir. Bir çok araĢtırmacı öfke kavramını tanımak, tanımlamak ve anlaya- bilmek için çeĢitli araĢtırmalar yapmıĢ ve sonuç olarak elde ettikleri bilgi ve bulguları makale, kitap gibi kaynaklarda rapor etmiĢlerdir (Ishikava ve Raine, 2003; Kaplan, 2007; Brunelle, Janelle, and Tennant, 1999; Yazgan, 2007). Buna paralel olarak öfke kavramına dair elimizde bulunan bugünkü literatür meydana gelmiĢtir.

Albayrak ve Kutlu (2009) tanımlarında öfkeyi; insan yaĢamının ilk yıllarına dayandırarak, sıklıkla yaĢanabilir, doyurulmamıĢ isteklere paralel olarak ortaya çıkan bir tepkisel süreçle iliĢkilendirmiĢlerdir.

Öfke, bireyin istek, ihtiyaç ve planlarının engellenmesi ve karĢılaĢtığı farklı durumların haksızlık, adaletsizlik ve kendine yönelik bir tehdit olarak algılanması sonucunda kendini savunmak ve karĢıdakini uyarmak amacıyla ortaya çıkan temel bir duygulanım biçimidir (Kısaç, 1997).

Diril (2011)‟in aktardığı üzere Lerner (1996) tarafından yapılan tanımlamada öfke; incindiğimiz, haklarımızın çiğnendiği, istek ve ihtiyaçlarımızın engellendiği ve bir Ģeylerin doğru olmadığı konusunda verilen bir mesaj olarak tanımlanmaktadır.

Nazik (2001) tarafından öfke; engellenme, incinme ya da gözdağı karsısında gösterilen saldırganlık tepkisi olarak tanımlanmıĢtır.

Duygusal, psikolojik ve biliĢsel bileĢenlerin oluĢturduğu öfke duygusu, bunların hızlıca birbirlerini etkileyerek harekete geçirdiği bir iç deneyim sürecidir (Diril, 2011: 4-5).

Öfke; Martin, Watson ve Wan (2000) tarafından, yoğunluğu değiĢen, içsel temelli bir duygu olarak tanımlanmaktadır.

(23)

Öfke Budak (2000)„e göre ise “engellenme, saldırıya uğrama, tehdit edilme, yoksun bırakılma, kısıtlanma vb durumlarda hissedilen ve genellikle neden olan Ģeye ya da kiĢiye yönelik Ģu ya da bu biçimde saldırgan davranıĢlarla sonuçlanabilen oldukça yoğun olumsuz bir duygu” olarak tanımlanmaktadır.

Öfke, bireyin sinir bozucu bir uyarıcının algılanması ve bu uyarılmayı daha yüksek Ģiddette ( Novaco, 1975, 1977) takip eden yanıtı içinde barındıran bir duygu olarak tanımlanmıĢtır. Öfke temel olarak " Ġçsel Öfke " ve " DıĢsal öfke '' ( Spielberger, Krasner ve Solomon, 1988; Spielberger, 1991) olmak üzre iki farklı tür olarak sınıflandırılmıĢtır.

2.2. Öfke Kavramına Kuramsal YaklaĢımlar

Öfke kavramı multidisipliner bir kavramdır. Birçok farklı disiplinde ele alınan öfke kavramı gerek araĢtırmacı, gerekse de uygulamacı spor psikologlarının sıklıkla karĢılaĢtıkları kavramlardan bir tanesidir. Öfke kavramı, hangi disiplin çerçevesinde incelenirse incelensin, temelde belli baĢlı araĢtırmacılar tarafından geliĢtirilmekte olan kuramlar sınırlarında incelenmeye ve ele alınmaya çalıĢılmaktadır.

Öztürk (2012) tarafından yapılan araĢtırmada öfkeyle iliĢkili kuramlar dört baĢlık çerçevesinde aktarılırken, Diril (2011) tarafından yapılan araĢtırmada bu dört baĢlık haricinde iki yeni kuramsal yaklaĢımdan da bahsedilmiĢtir. Bunlar; Psikanalitik Kuram, DavranıĢçı YaklaĢım, BiliĢsel YaklaĢım, Akılcı-Duygusal YaklaĢım, Engellenme ve Saldırganlık Hipotezi, Durumluk-Sürekli KiĢilik Kuramı olarak ele alınmıĢtır. . Bunlara ek olaraktan literatürde James-Lang Kuramı ve Cannon-Bard Teorisi gibi kuramsal yaklaĢımlar hakkında bu bölümde etraflıca bilgi verilmiĢtir.

2.2.1. Psikanalitik Kuram

Psikanalitik kuramın en önemli temsilcilerinden birisi Sigmund Freud‟dur. Temelde insan davranıĢlarına yön veren iki dürtüden söz edilir. Bunların ilki cinsellik, ikincisi ise saldırganlıktır. Bu kavramların her ikisi de bireyin tutum ve davranıĢlarına etki eden temel faktörlerdir.(Kirsch, 2001; Busch ve diğerleri, 1991).

Saldırganlık, insanlığın oluĢtuğu günden bu yana içimizde barındırdığımız, dürtü ve çevresel olgulardan etkilenmesiyle ortaya çıkan bir kavramdır. Diğer bir deyiĢle

(24)

saldırganlık, içsel dürtülerden ve çevreden gelen etkenlerden etkilenen, evrensel bir duygu durum sürecidir.

Öfkenin, oldukça etkileyici, evrensel boyutta bir tanım olduğu savunulmaktadır. Öfke insanın iç dünyasında biriken ve bir sınırdan sonra dıĢ dünyaya geçen; bu geçiĢ sırasında da etkenlere aktarılabilen bir olgudur. Daha somut bir deyiĢle, öfke sonucu insanda birikmiĢ duygular, duygu aktarımı ve öfke kontrolünde önemli rol oynar.

2.2.2. BiliĢsel-DavranıĢçı YaklaĢım

BiliĢsel-davranıĢçı yaklaĢım düĢünceler, duygular ve davranıĢların etkileĢimi üzerinde temellendirilmiĢ bir yaklaĢımdır. BiliĢsel-davranıĢçı yaklaĢım içerisinde, biliĢsel süreçlerin duygusal ve davranıĢsal süreçlere direk ya da dolaylı olarak etki ettiği savunulmaktadır. Öfke kavramına iliĢkin ülkemizde ve ülkemiz dıĢında birçok araĢtırmacı tarafından kabul gören ve biliĢsel-davranıĢçı yaklaĢım çerçevesinde yapılan araĢtırmalarda biliĢsel süreçlerin duygu ve davranıĢla olan iliĢkisine vurgu yapılmaktadır.

Özer (2001)‟in de belirttiği gibi biliĢsel-davranıĢçı kuram, öfkenin kaynağını üç Ģekilde ele alır. Bunlar; kiĢinin değer verdiği bir amaca ulaĢırken engellendiğinde ortaya çıkan öfke, kibarca, sebepli, doğrulukla ve saygılı davranılma gibi kiĢisel kuralların yıkılmasıyla ortaya çıkan öfke; kiĢinin öz saygısına baĢka insanlar veya kurumlar tarafından tehdit altında kaldığında ortaya çıkan öfkedir (Diril, 2011: 24 ).

Bununla birlikte biliĢsel davranıĢçı terapiler de, diğer duygular gibi öfke duygusu da birbirini etkileyen ve belirli bir sıra izleyen bir takım bileĢenlerden oluĢturulmaktadır.

Deffenbacher (2010) bunları Ģu Ģekilde sıralamaktadır; a) Tetikleyici Olay

b) Değerlendirme (biliĢsel yapılar ve Ģemalara göre) c) Öfke

d) DavranıĢ e) Sonuç

2.2.3. Akılcı-Duygusal Terapi YaklaĢımı

Ellis (1998) tarafından geliĢtirilen akılcı-duygusal yaklaĢım, biliĢsel-davranıĢçı yaklaĢım çerçevesinde geliĢtirilmiĢ bir yaklaĢımdır. Yapıcı ve akılcı inançlar ile yıkıcı ve mantık dıĢı

(25)

inançlar olmak üzere iki temel boyuta ayrılmaktadır. Akılcı-Duygusal yaklaĢımın geliĢtiricisi Ellis, öfkeyi de akılcı-duygusal yaklaĢım çerçevesinde ele almıĢtır (Diril, 2011,26).

Amaçsal olarak, öfkenin net bir Ģekilde anlaĢılması ve bu negatif duygu durumla, bireyin nasıl baĢa çıkabileceğine iliĢkin bilgiler sunan akılcı-duygusal terapi yaklaĢımı, uzun yıllardır öfke ve farklı duygu durumsal konularda araĢtırmacılara yol gösterici bir nitelik taĢımaktadır (Bernard ve Ellis, 1998; Knaus, 1974 ).

Ellis, insan beyninin, duygu düĢünce davranıĢların, aynı anda iĢlevde bulunduklarını düĢünerek, akılcı-duyusal terapi yaklaĢımını dolaylı yönde spor psikolojisi literatürüne kazandırmıĢtır. Bu yaklaĢımla birlikte duygusal, çevresel ve biliĢsel boyutların birbiriyle iliĢkili olduğu gözlenmiĢtir. Bu boyutların tek bir tanesinin, süreç içerisinde değiĢim göstermesinin, diğer boyutların etkisinin değiĢtireceğini iddia etmiĢtir.

2.2.4. Engellenme ve Saldırganlık Hipotezi

Dollard ve ark. (1939) tarafından ortaya konan engellenme ve saldırganlık hipotezi, Berkowitz (1965) tarafından yeniden ele alınarak, saldırganlığın sebebinin yalnızca engellenmeye bağlı olmadığını, bireylere has psikolojik durumlar ve çevresel faktörlere de bağlı olduğunu vurgulamıĢtır. Berkowitz‟e (1965) göre bireyin engellenmesi durumunda öncül olarak öfke meydana gelmekte ve buna bağlı olarak da saldırganlık eğilimi bireyde gözlenmektedir. Berkowitz‟e (1965) göre saldırganlık davranıĢı ve öfke ile pozitif iliĢkiye sahip bazı duygu durumlarında meydana geldiği belirtilmektedir. (Tiryaki, 2000:152).

Bireylerde engellenme ve ceza sonucu, saldırganlık durumlarının görülebileceği belirtilmiĢtir. KiĢide hayal kırıklığı, öfke hali, sinirlilik durumlarının ortaya çıktığı vurgulanmıĢtır. Psikanalit yaklaĢıma göre saldırganlık, temel bir içgüdü olarak değerlendirilmektedir. Ölüm algısında enerji boĢaltıncaya kadar saldırganlığın; ya açık biçimde dıĢa yönelik olduğu ya da kendini yok edici hareketler biçiminde içe yönelik olduğu belirtilmiĢtir. .Ayrıca çeĢitli enerji boĢaltım yolları, özellikle spor ile hissedilen yoğunluğun azaltılacağı belirtilmiĢtir (Stein, 1997:107).

Freud savunucusu psikanalitik kuramcılar, saldırganlığın doğuĢtan oluĢan bir güdü olmadığı ve saldırganlığın dıĢ dünya ya karĢı oluĢan engellenmeden kaynaklanan bir dürtü olduğu belirtmiĢlerdir (KarataĢ, 2008:104 ).

(26)

Atkinson ve ark. (1995) engellenme-saldırganlık hipotezine göre; bir amaca yönelmiĢ bireyin çabalarını engellemenin, engellemeyi yapan kiĢi ya da nesneye zarar vermeye veya yok etmeye yönelik bir davranıĢı tetikleyen saldırgan bir dürtü yarattığı varsayılmaktadır (KarataĢ, 2008: 105).

Çobanoğlu(1993)‟nun anlatımıyla “Orijinal olarak engellenme, saldırganlık hipotezi, engellenmeyi; herhangi bir amaca ulaĢmanın engellenmesi olarak tanımlanmıĢtır. Daha sonra, herhangi bir birey veya koĢulun kiĢi üzerinde yarattığı acı ya da rahatsızlık olarak tanımlanabilecek olan tahrik unsuru (yüze vurulan bir tokat, sözel bir suçlama, mal veya eĢyaya yönelik saldırı ) tanımının da eklenmesi gerekli görülmüĢtür. AraĢtırmalar engellenme ve tahrik unsuru arttıkça, saldırganlığın da arttığını ortaya koymaktadır. Örneğin, deneklerin, birbirlerine verebileceği Ģok miktarını denetleyebildikleri bir deney düzeninde, kendilerine verilen Ģok düzeyinin arttırılması durumunda, diğer deneğe uyguladıkları Ģok miktarının arttığı gözlenmiĢtir (Akt.Bostan ve Kılcıgil, 2008:136).

2.2.5. Durumluk-Sürekli KiĢilik Kuramı

Durumluluk-sürekli kiĢilik kuramı, Spielberg ve arkadaĢları (1991) tarafından geliĢtirilmiĢ bir kuramdır. Bu kuram çerçevesinde, Sürekli Öfke ve Öfke Ġfade Tarzı Ölçeği‟ni geliĢtirmiĢlerdir. Spielberg ve arkadaĢları durumluk-sürekli kiĢilik kuramında, öfkeyi, durumluk öfke ve sürekli öfke olarak incelemiĢlerdir.

Durumluk öfke; tek bir amaç kapsamında ve buna yönelik davranıĢın engellenmesi paralelinde, ne Ģiddette gerginlik, sinirlilik, kırgınlık ve hiddet gibi, bireye özgü yansımalar yaĢandığını gösteren bir duygu durumudur (Diril, 2011: 22-23).

Sürekli öfke ise; durumsal olarak meydana gelen öfkenin yaĢam süreci içerisinde, ne sıklıkta meydana geldiğini açıklamaya çalıĢan bir kavramdır. Öfkeyi süreç içerisinde inceleyen araĢtırmacılar, süreç içerisinde geliĢen bu öfkeye bağlı davranıĢsal ve duygusal çıktıların hangi tarzlarda meydana geldiğine dair de incelemelerde bulunarak kuram genelinde öfke tarzlarına da yer vermiĢlerdir (Diril, 2011: 22-23).

Bunun haricinde literatür incelendiğinde değiĢik kuramlara da rastlanmaktadır. Bu kuramlar aĢağıda kısaca özetlenmektedir.

(27)

2.2.6. Sosyal Öğrenme Kuramı

Sosyal öğrenme teorisi biliĢsel öğrenme kuramı çerçevesinde geliĢtirilmiĢ, buna paralel olaraktan literatürde sosyal biliĢsel teori ismiyle de karĢımıza çıkan bir kuramdır (Bandura, 1977; Rosenstock ve diğerleri, 1988). Sosyal öğrenme kuramı, Bandura tarafından geliĢtirilmiĢ ve davranıĢların gözlenmesi sonucu gerçekleĢen bir öğrenme sürecini ele almaktadır. Kurama göre, altı çizilen temel iki kavramdan söz edilmektedir. Tepkilerin gözlenmesi, buna paralel olarak model alma davranıĢı söz konusudur (Rosenstock ve diğerleri, 1988; Bandura, 2001; Tiryaki, 2000).

Sosyal öğrenme teorisine göre model alma yolu ile öğrenme, DemirbaĢ ve Yağbasan (2005) in ifadesine göre, bilgi aktarma iĢlevi aktarma yoluyla gerçekleĢir. Gözlemci gözlem yaptığı sırada, optimum davranıĢlara yol gösterici olandır. Gözlemcinin amacı model alınan emsal tutumlarının temsilini kazanmaktadır.

Bu açıklamaya dayalı olarak model alınacak öğrenmeler birbirini etkileyen dört kademeli süreçte anlatılabilir. ġöyle ki;

1. Dikkat süreci (Attention)

2. Hatırda tutma süreci (Retention)

3. Uygulama veya davranıĢı meydana getirme süreci (Motor Reproduction) 4. Güdülenme süreci (Motivation)

Modelleme, model olunanı ve modeli alan kiĢiyi kapsamaktadır. Bir olguyu model alan bireyin biliĢsel, duyuĢsal ve davranıĢsal özellikleri modelin gözlenmesinden sonra etkileĢim sonucu değiĢime maruz kalacaktır. Model alınan olgu ise yaĢayan bir kimse, televizyon programındaki bir kiĢi, bir bilim adamı, bir kahraman ya da bir çizgi film kahramanı olabilmektedir. KiĢiler yaĢamları boyunca her gördüğü davranıĢı öğrenmekte fakat model olarak almamaktadır. Gözlemleyen birey için davranıĢların dolaylı yoldan etkisiyalnız sonuçlarda değil davranıĢların karakteristik yapısından da kaynaklanmaktadır. Model ile gözlemleyenin kiĢiliklerindeki yakınlıkları veya davranıĢın model olarak alınma oranında yükselme görülecektir.

2.2.7. James-Lang Kuramı

(28)

James-bakımından önemli olduğu vurgulanan James-Lang kuramında, bireyin çevresindeki uyarıcıların etkisi sonucu olarak, bedensel tepkiler meydana gelmektedir. Çevresel etkenlerin değiĢmesi, farklı tepkilere yol açmakta ve bu farklı tepkilere bağlı olarak da bir dıĢa vurumsal süreç bunu takip etmektedir. Bireyin olaylar karĢısında içsel olarak yaĢadığı bu durum fiziksel etkilere sebebiyet vermekte ve yapılan incelemelerde de fiziksel değiĢimler gözlenebilmektedir (Dagleish 2004, Morris 2002).

2.2.8. Cannon-Bard Teorisi

Duygular ve davranıĢların bir birleri üzerinde herhangi bir etkileĢiminin olmadığını ileri süren teoride, eĢ zamanlı olarak duyguların ve davranıĢların meydana geldiği savunulmuĢtur (Morris, 2002:432).

Duygulanım süreci tamamen algısal olarak ele alınır (Morris, 2002:432).

2.3. Öfkenin Türleri

2.3.1. Sürekli Öfke

Öfke sürecine iliĢkin anlık geliĢen öfkelerin devamında daha uzun kapsamlı olarak incelenmesini ve durumluk öfkelerin bir toplamı olduğu söylene bilir. Yalnızca bir anı değil daha geniĢ kapsamlı bir süreci temsil eder (John ve diğerleri, 2006: 284).

2.3.2. Anlık, Durumluluk Öfke

Herhangi bir durumsal, olaya ya da anlık geliĢmelere yönelik geliĢen öfke durumudur. Tek bir öfke sürecini kapsayan durumsal öfke, durum sonrası yeniden bir durumla bunu takip edebilir ve buda yukarıda bahsedildiği gibi sürekli öfkeye dönüĢür (John ve diğerleri, 2006: 284).

2.4. Öfke Ġfade Tarzları

2.4.1. Öfkenin Ġçe Yönelmesi

Ġçsel öfke, bireylerin öfkelerini bastırmak ya da kendilerine yönelttikleri öfke durumlarını içselleĢtirmesi Ģeklinde doğrudan ya da dolaylı olarak açığa çıkar. Öfke kendine doğru

(29)

yönlendirilmiĢ olduğun da, içsel öfke, sık sık depresyon ve suçluluk duyguları sonrasında açığa çıkmaktadır (Spielberger ve diğerleri, 1988; Spielberger, 1991). Öte yandan, bireyler öfkeyi bastırmak için bilinçli duygusal bir durum olarak öfkeyi yaĢamaya devam edecektir. Bu iç belirtiler insanın içeresinde yaĢanan duygu sonuçları olarak adlandırır. Olası sonuçlar konsantrasyonu tahrip eder ve performansın azalması ile sonuçlanabilir ( Hahn, 1989; Vallerand, 1983).

2.4.2. Öfkenin DıĢa Yönelmesi

Saldırgan davranıĢların değiĢen modlarının bir tekrarı olan, diğer insanlara veya çevreye nesneler yönelmiĢ öfke olarak tanımlanabilir ( Spielberger, 1991; Spielberger ve diğerleri, 1988). Öfkenin dıĢa vurulmuĢ halinde de, kapıları çarpmak gibi fiziksel saldırıları eğilimi ile baĢka kiĢileri inciterek bir duygu ifadesi söz konusudur. Hatta Ģiddetli bir eleĢtiri ile sözlü olarakta ifade edebilir. Hakaret, tehdit, küfür gibi kavramların aĢırı kullanımları bunlara birer örnektir (Spielberger ve diğerleri, 1988: 92).

Temel olarak dıĢsal öfke sürecinde, fiziksel veya sözel belirtiler görülebilir. Sürecin provokasyonu Ģeklinde geliĢen bu duygu durum, gerçek kaynağına doğru yönlendirilmiĢ ya da kiĢi veya yakınında bulunan bir etken tarafından kıĢkırtılmak sureti ile öfkenin yöneliminde bir etken oluĢturulabilmektedir. DıĢsal öfke sürecinde çevresinde yer alan canlı cansız nesneler bu konu hakkında sürece dahil edilebilirler.

Vallerand (1983), duygusal ve kiĢiler arası sonuçları olarak bu durumları tarif etmiĢtir. Bu günün spor olayları düĢünüldüğünde, sporun yanlızca performanstan ibaret olmadığı, performanstan çok, dıĢ ve dolaylı realsiyonel etkilerin sonucunda oluĢan dıĢsal öfkeyi yaygın olarak gözlemlemek mümkündür.

Kendine, takım arkadaĢlarına, rakiplere, antrenörlere ve görevlilere karĢı bireyin öfke patlamaları genellikle, farklı Ģekillerde saldırgan davranıĢlar sergilemesi, takım uyumunun bozulması, resmi cezalar, atılmalar veya buna iliĢkin olaylar ile sonuçlandığı düĢünülmektedir (John ve diğerleri, 2006: 285).

2.4.3. Öfkenin Kontrol Edilmesi

Engür, (2011) tarafından aktarıldığı üzere Lazarus duyguların ortaya çıkıĢ Ģekillerini ve nasıl farklılaĢtıklarını açıklarken, yaĢanan olayın değerlendiriliĢ Ģeklinin önemini

(30)

vurgulamaktadır. Lazarus‟a göre duyguların ortaya çıkabilmesi için kiĢinin yaĢadığı olaya iliĢkin amacı veya hedefi olması gerekir; aksi takdirde duygu ortaya çıkmayacaktır. YaĢanan olay ile kiĢinin amacı ve hedefi uyumlu ise, yani olay kiĢiyi amacına yaklaĢtırıyorsa olumlu duygular; uyumsuz ise, yani kiĢiyi amacından uzaklaĢtırıyorsa olumsuz duygular ortaya çıkar. Ortaya çıkan olumlu duygular, yaĢanan olay kiĢinin benliği ile ilgili değilse "mutluluk", kiĢinin benliği ile ilgili ve öz-güvenini destekleyecek nitelikte ise "gurur", ortak/karĢılıklı iliĢkilere iliĢkin ise "aĢk" Ģeklinde yaĢanır. Ortaya çıkan olumsuz duygular ise, yaĢanan olay kiĢinin öz-güvenini sarsacak nitelikte ise "kızgınlık/öfke", tehdit içerikli ise "korku/kaygı", kayıp yaĢantısı ise "üzüntü" Ģeklinde yaĢanır. Sağlıklı katılımcılarla yürütülen çalıĢmalar olumlu duyguların olumsuz duygulardan daha sık yaĢandığını göstermektedir.

Richard S. Lazarus tarafından 1990‟larda ortaya konmuĢ olan biliĢsel güdüsel iliĢkiler kuramı çerçevesinde bakıldığında öfeke kavramının gerçekleĢme sürecine iliĢkin öne sürülen bilgi öfkenin ortaya çıkıĢına iliĢkin mantıklı bilgiler sunmaktadır. Lazarus duyguların yada fizyolojik bir sürecin hemen öncesinde düĢünsel bir süreç olması gerektiğini ortaya koymakta, baĢka bir deyiĢle belirli bir durum için bir duygu deneyimlemeden önce düĢünmek zorunda olduğumuzu öngörmektedir. Lazarus, biliĢsel değerlendirmenin duygusal deneyim için anahtar rolü oynadığını söylemektedir. Bu kuramın önemli bir özelliği, spor alanında uygulanması konusunda önemli iddialar olmasıdır (Engür, 2011:8 ).

Öfkeye yönelik kontrollü müdahalelerin neredeyse spora etkisi göz ardı edilmiĢ olmasına rağmen , iki öfke kontrol yöntemi de diğer alanlarda tutarlılıkla ve baĢarı ile kullanılmaktadır (John ve diğerleri, 2006: 285). Bu yöntemlerden ilki öfke farkındalığı uygulamaları ikincisi ise rol yapma uygulamalarıdır. AĢağıda spor psikolojisinde öfke kontrolüne iliĢkin her iki yöntem hakkındada etraflıca bilgi verilmiĢtir.

2.5. Spor Psikolojisinde Öfke kontrolüne Yönelik YaklaĢımlar

Öfke kontrolüne yönelik psikolojik egzersizlerin spora etkisi göz ardı edilmiĢ olmasına rağmen, özellikle psikoloji disiplininde uzmanlar tarafından bireysel proğramlara dahil edilen öfke kontrolüne yönelik öfke farkındalığı ve rol yapma yöntemleri sonderece baĢarılı sonuçlar vermektedir (Novaco, 1975, 1977; Nay, 1995 ). Uzunzamandır kullanılan bu yöntemler spor psikolojisi alanındada kullanılmaya elveriĢli iki temel yöntemdir.

(31)

2.5.1. Öfke Farkındalığı

Öfke farkındalığı; negatif duygu durumuna yardımcı olmak için çok geçerli bir yöntem olan ve duyguların karakteristik oluĢumunu çevreleyen koĢulların, bulunan farkındalığını yükseltme stratejisidir (John ve diğerleri, 2006:286).

Farkındalık eğitimi, rutin öfke ve saldırganlığı bir biliĢsel-davranıĢçı tedavi olarak kullanılmıĢtır. Etkili olarak hem bireysel, hem de grup halinde uygulanmıĢtır (Miller ve diğerleri, 1994; Nay, 1995). Uygulamanın genel amacı bireyi tanımlamak ve bireylerin kendi duyguları ile baĢa çıkma yöntemlerini bireye entegre etmektir. Herhangi bir kritik durumda duyguları hakkında deneyimli ve kontrollü olabilmek için mümkün olduğunca daha çok kendi bilgisini artırmak amaçlanmıĢtır.

Detaylı bir açıklamayla; bireyin duygularını bilinçli olarak etkin bir Ģekilde düzünlemesini sağlamak ve kendini en iyi Ģekilde nasıl ifade etmesi gerektiğini, davranıĢsal ve duygusal olarak farkındalığını bireye kazandırmaktadır. Kuramsal bir çerçevede bakıldığında kendinin ve duygu durumunu fark eden bireyin bu durumun olumlu ve olumsuz süreçlerini gerek zihninde canlandırarak gereksede kendiyle bir konuĢma gerçekleĢtirerek sağlayabilir (Lazarus, 1991; Engür, 2011).

2.5.2. Rol Yapma

BiliĢsel - davranıĢçı müdahale spor psikologları tarafından kullanılan popüler bir yöntemdir. Rol yapan birey, genel anlamda müsabaka sırasında yada antrenman sırasında psikolojik anlamda daha etkileĢimli bir süreç geçirir. Spor bağlamında bu müdahalelerin etkinliğinin artırılma yöntemlerinden biriside öfke farkındalık eğitimi ile olduğu ileri sürülmüĢtür. Aslında, öfke kontrolü tedavi programı olarak ele alınmıĢ incelenmiĢtir. Ġlerleyen yıllardada spor psikologları tarafından uygulamada kabul gören bu yönteme iliĢkin spor literatüründe sadece bir çalıĢma bulunmuĢtur. Elit bir raket oyuncusu olan Jones 'un (1993 ) vaka çalıĢması tedavisi, önemli bir adım olarak rol yapmaya dahil bir öfke kontrol proğramını baĢarılı bir Ģekilde uygulanmasını gözler önüne serdi. Buna dayalı olarak 6 aylık bir dönem içinde, sporcu etkili ve gerçek rekabet ortamına benzetilmiĢ durumlarda öfke kontrolünü bu yöntemle güçlendirdi. Temelde rol yaparak öfkesini öfkeni temel nedenlerine yönelik algılayıĢını değiĢtirerek hareket etmeye ve davranmaya baĢlar. Yanlızca insanın davranıĢsal sürecinde değil diğer durumlarına iliĢkinde geniĢ çaplı

(32)

araĢtırmalar yapılmıĢ olan rol yapma yöntemi, farkındalık stratejileriyle farklılıklar gösterir. Genellikle her iki yöntemde öfke kontrolü konusunda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bireyin davranıĢlarına yönelik amaçsal içerikleri yoğun olarak içinde barındıran bu yöntem öfke kontrolü konusunda baĢarılı sonuçlar alınmasına yardımcı olacak bir proğram niteliği taĢımaktadır. DavranıĢsal değiĢim yöntemi olarakta adından bahsede bileceğimiz bu yöntem bireylere aktif olarak uygulama ve öfke yönetimi konusunda kendi yeterliliklerini ölçmek için uygun bir fırsattır. Bu yöntem aynı zamanda bu fırsatı veren bir çok uygun ve verimli yöntemlerlede desteklenmektedir ( Novaco, 1977: 330-331).

Novaco ‟ya göre rol değeri, gerçek durumlarda yeterli aktiviteyi ve yoğunluğu benzetme yeteneğidir. Bir durumu hemen algılamaları, benzer öfke durumları ve kiĢinin tmel felsefesi, bireyin öfkeyle ilgili faktörleridir. Ġnsanlar genellikle kendi bakıĢ açılarına bağımlı olarak, alternatifleri üzerinden yansıtmayarak ve düĢünmeden hareket ederler. Buna bağlı olarak; rol yapma yetisi, diğer bakıĢ açılarını benimsemek için bir Ģans sunmaktadır. Öfke kontrolü için stres yükleme durumlarında baĢarılı bir Ģekilde öfkeli duygu ve tepkileri önleyeceğini amaçlarken, Ģekillerde ise provokasyonları yeniden yorumlayabiliyor(Radley, 1978; Tavris, 1989; Novaco, 1975, 1977).

Radley (1978) rol canlandırmayı ve bireysel etkilerini yeniden tanımlarken, alternatif cevapların avantajlarını tanımak için tipik bir öfke yaratan durumdur diyerek yorumluyor

.Goldstein ve Glick (1987, 1994) ise saldırgan genç bireylerin " Öfke DeğiĢtirme Eğitimi" ve öfke kontrolü için rol -yapma eğitimi ile birlikte baĢarılı sonuçların alınabileceğini bildirilmiĢtir . Eğitmenler çatıĢma durumlarında, modelleme ve uygun davranıĢı tekrarlayan gösterileri ile davranıĢsal provayı kullanmayı açık tanımları ile belirtmiĢlerdir. Rol yapmada pratik ve gerçek davranıĢlar için hazırlanan kapsam, spor modeli için uygun ve uygulanabilirdir. Sporda öfkenin tekrarlama niteliği kesinlikle yaklaĢıma haklı yaygın ve tekrarlanan öfke durumlarını sunmaktadır. Tekrarlanan provalarda sporcuların sporda ortak olaylarını duyarsızlaĢtıran ve aynı zamanda daha az öfkeli duygularıyla tepkilerini benzer durumları yeniden yorumlama yeteneklerini güçlendirirler.

Eğitime dayanarak yaparak ögrenme ve rol yapma yeteneklerinin bireysel bir uygulama olup, sonucunda ise stresli durumlarda uygun tepkileri ortaya koymada tutarlılık, baĢarı sağlamaktadır ( Levenson ve Herman , 1991; Novaco, 1975).

(33)

2.6. Engelliliğin Tanımları

Engelli, kelime anlamıyla engellenmiĢ demek olsa da, sağlık anlamında; psikolojik ya da fiziksel normalitenin dıĢında, herhangi bir doku ya da organın doğuĢtan, hastalık nedeniyle, sonradan veya bir kaza sonrası fonksiyonel iĢlem gücünün azalması ya da tamamen kaybolması anlamını ifade etmektedir. (Sonuç 2012:14).

Avrupa Gençlik Spor Konseyince yapılan tanımda; Milli yasaların hemen hepsinde engelli; yeteneklerin en az 2/3‟ünde bir azalma veya yetersizliği takiben çalıĢma imkânları kısıtlı kiĢiler olarak tanımlanır (Biçer, 2000: 75).

Diğer bir tanım ise; anatomik, fizyolojik ya da psikolojik yapı ve fonksiyonlarındaki eksiklik, kayıp ya da anormal durum sonucu, normal bir insanın baĢarı ile sonuçlandırabileceği aktivitelerin, sınırlı ya da tam olarak yapılamaması durumudur (Alçak, 1997: 24).

2.7. Engelliliğin Nedenleri

Engelliliğin nedenleri, doğum öncesi, doğum sırasında ve doğum sonrasındaki nedenler olarak üç gruba ayrılmaktadır.

2.7.1. Doğum Öncesi Nedenler

DoğuĢtan engellilik ve genetik hastalıklar, akraba evlilikleri, kalıtsal hastalıklar, kan uyuĢmazlığı, annenin sahip olduğu kronik hastalıklar, diyabet, hiper tansiyon, epilepsi, kalp hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve gebelikte geçirilen enfeksiyon hastalıkları (kızamıkçık, toksoplazma, hepatit b, suçiçeği, cinsel yolla bulasan hastalıklar), annenin yaĢı, annenin hamilelik döneminde karĢılaĢtığı sorunlar, doktor kontrolünde kullanılmayan ilaçlar, tehlikeli kimyasal maddeler sonucu annenin zehirlenmesi, röntgen ıĢınlarına maruz kalma, annenin kötü ve yetersiz beslenmesi, stres doğum öncesi nedenlerdendir (YavaĢ,1996; Akçalar, 2007).

2.7.2. Doğum Sırasındaki Nedenler

Uzun süren doğum süreci sonucu bebeğin oksijensiz kalması, doğum esnasında yanlıĢ uygulamalar, erken veya geç doğumdur (YavaĢ,1996; Akçalar, 2007).

(34)

2.7.3. Doğum Sonrası Nedenleri

Bebekte yüksek ateĢ ve havale görülmesi, kafa travmaları, kazalar, uzun süren sarılık, zehirlenmeler, bebeğin aĢırı derecede antibiyotik veya diğer ilaçları alması, yeni doğan döneminde rastlanılan metabolik sorunlar, psikososyal örselenmeler, iĢ kazaları ve meslek hastalıkları ev kazaları, trafik kazaları, çevresel faktörler, yaĢlılık ve doğal afetler annenin eğitim durumu, bilgi düzeyi, bebek bakımı engelliliğin doğum sonrası nedenleridir (YavaĢ, 1996; Akçalar, 2007).

GeliĢmekte olan ülkelerde engelliliğine neden olan hasarların en önemli sebepleri, kötü ve yetersiz beslenme, bulaĢıcı hastalıklar, yetersiz perinatal bakım, kaza ve yararlanmalardır bunlar geliĢmekte olan ülkelerde bütün engellilerin %70‟inin nedenini oluĢturmaktadır (YavaĢ, 1996; Akçalar,2007).

KiĢilerin doğuĢtan ya da doğum sonrasında herhangi bir hastalık ya da kaza sonucu bedensel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeĢitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle engelli olması, yaĢamsal aktivitelerini kısmi ya da tam olarak engellemekte ve de en önemlisi sosyal yaĢamlarını sürdürmelerini zorlaĢtırmaktadırlar (YavaĢ, 1996; Akçalar, 2007).

Teknolojinin geliĢmesiyle birlikte, sağlık ve insan tanımındaki geniĢleme ve insan haklarının sürekli gündemde olması, engellilerin toplumda edindikleri yerini ve toplumun onlara bakıĢ açısını etkileyen en önemli geliĢmelerdendir. Bugün bazı ülkelerde engelli vatandaĢlar engelli olmayan vatandaĢlara oranla yaĢam kalitesi açısından aralarındaki farkı en aza indirmiĢ olmasına rağmen, bazı ülkelerde ise toplumdan izole etme görülmektedir (YavaĢ, 1996; Akçalar, 2007).

2.8. Bedensel Engelliler ve Spor

Fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal yönlerinin geliĢimini, sağlıklı olarak tamamlayamayan bireyler, yaĢamlarının devamında , sosyal ve duygusal problemlere maruz olmakta ve karakterlerini olumsuz etkilemektedir (Ergun ve Bayramlar, 2011:112). Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra, rehabilitasyon merkezlerinde bilimsel olarak baĢlatılan, engelliler için sportif aktiviteler, 1948 yılından sonra aktiviteleri yarıĢma boyutunda Ģekillendirmeye baĢlamıĢtır. Ġlk kez, The Stoke Mandeville Hospital „da, Sir Ludwig Guttman tarafından organize edilen ve tekerlekli sandalyedeki engellileri kapsayan

(35)

uygulamada, çeĢitli aktiviteler, engellilerde sporunun tarihsel baĢlangıcı sayılmaktadır. Sir Guttman‟ın düzenlediği 1.Stoke Mandeville Tekerlekli Sandalye Oyunları, 1948 Londra Olimpiyat Oyunları ile aynı tarihte gerçekleĢtirilmiĢtir (Ergun ve Bayramlar, 2011:113). Akabinde ise ilk paralympic oyunlar 1960 Roma Olimpiyatları ardından gerçekleĢtirilmiĢtir.

Engelli sporcular genel olarak 6 ana kategoride sınıflandırılmaktadır: 1- Ampute

Kısmi veya tamamen uzuv kaybının olmasıdır. (omuz, dirsek, el bileği, kalça, diz, ayak bileği eklemi ve buna bağlı kol, bacak uzuvları değiĢik seviyeden olmayanlar) destek alıcı materyallerle sportif aktiviteye katılırlar.

2- Cerebral Palsy (spastik vb., beyin özürlüler)

Kas tonusunu, refleksleri, postür ve hareketi kontrol ve koordine eden beyin korteks bölümlerinin maruz kaldığı dejenerasyona bağlı hareket ve postur bozukluğudur. Cerebral; beyin merkezli, palsy; kas kontrolunun olmaması anlamında kullanılır.

3- Zihinsel Engelliler

Öğrenme ve uygulamada, ikiden fazla fonksiyonda limitasyonlar vardır. Bu fonksiyonlar; ĠletiĢim, kendine bakım, evde yaĢam, sosyal beceriler, toplumsal alıĢkanlıklar, kendini idare etme, sağlık ve emniyet, eğlence ve iĢ, fonksiyonel becerilerdir. Öğrenme ve uygulamada, ikiden fazla fonksiyonda limitasyonlar vardır. Bu fonksiyonlar; ĠletiĢim, kendine bakım, evde yaĢam, sosyal beceriler, toplumsal alıĢkanlıklar, kendini idare etme, sağlık ve emniyet, eğlence ve iĢ, fonksiyonel becerilerdir. Özer (2001) tarafından da değinildiği üzere zihinsel engelliler için değiĢik meslek grupları kendilerince terimler kullanmıĢlardır. Örneğin tıpçılar terim kullanmada daha çok "neden" açısından bakarak onlara "kreten","mongoloid", "mikrosefal", "hidrosefal", "beyin hasarlı", "beyin özürlü" Ģeklinde adlandırmalar yaparken, konuya daha çok zihinsel iĢlevler açısından bakan psikologlar onlar için "geri zekâlı", "zihinsel özürlü", "sınır zekâ", "zihinsel normalaltı" gibi terimler kullanmaktadırlar. Eğiticilerin ise konuya eğitim ve öğretim açısından bakmakta bunun sonucu olarak "ağır öğrenen" ,"güç öğrenen", 'öğrenme engelli", "öğrenme güçlüğü olan", "zor öğrenen" gibi terimler kullanmaktadırlar. Zihinsel engelli çocuklar, engelli çocuklar arasında en sık karĢılaĢılan gruptur. Buna rağmen, bu çocuklar

(36)

toplum tarafından yeterince tanınmamaktadır. Hatta bu çocuklara iliĢkin bazı ön yargı ve inançlar bulunmaktadır (Akt. Sonuç, 2012:16)

4- Görme Engelliler

Kısmi veya tamamen görme kaybının olmasıdır. Gözün yapısında ve ya görme olayında çevresel yada biyolojik olarak meydana gelen hasar sounucu olusur. Kendi görme kaybı derecesine göre içinde B1, B2, B3 olarak gruplara ayrılır.

5- Omurilik Yaralanması Olanlar (Tekerlekli Sandalye Kullanıcısı Olanlar.)

Travmatik Parapleji (bel seviyesinin altında hareket kabiliyetinin en az %10‟nun kaybedilmesi)

Quadripleji (boyun bölgesinden aĢağıda değiĢik derecelerde hareket kabiliyetinin kaybı, kolların, bacakların ve gövdenin kullanılamaması)

6- Les Autres (Fransızca „diğer‟ anlamındadır)

Bu grupların içinde yer almayan, hareket sisteminde görülen bozukluklar için kullanılmaktadır. Örneğin Dwarfism, MS gibi.

Bu 6 katogoride belirtilen engel gruplarının temsil edildiği enternasyonel spor federasyonları vardır.Bunlar;

Görme Engelliler: IBSA (International Blind Sports Association)

Zihinsel Engelliler: INAS-FID (International Sports Federation For Persons With an

Intellectual Disability)

Cerebral Palsy: CP-ISRA (Cerebral Palsy-International Sport&Recreation Association) Tekerlekli Sandalye’ye Bağımlı Olanlar: ISMWSF (International Stoke Mandeville

Wheelchair Sports Federation)

Amputeler/LesAutres: ISOD (International Sports Organisation for the Disabled) (Ergun

ve Bayramlar, 2011:113).

Engelli sporculara özel olarak, tüm branĢlarda yarıĢmaları için yapılan sınıflandırmalardır. Fiziksel kapasiteleri ile yarıĢabilirlik düzeyi arasındaki iliĢkiyi belirleyerek kapasitelerini ortaya koymak için yapılmaktadır. Bu sınıflandırmaların geliĢtirilmesi yıllarca sürmüĢtür, fakat tam olarak kesin bir sınıflandırma elde edilememiĢtir. Farklı ve aynı tip engeli olan kiĢilerin, aynı yarıĢma disiplini içinde eĢit Ģartlarda yer almasına imkân verilmesi düĢünülmüĢ ve bireyler için objektif bir müsabaka ortamı hazırlanmaya çalıĢılmıĢtır (Ergun

(37)

ve Bayramlar, 2011:134).

2.8.1. Sınıflandırma

Sporcunun fonksiyonel kapasitesi, oyun içindeki performansı, tekniği ve patolojisi dikkate alınarak yapılmaktadır. Sınıflandırma ile sporcular arasında denge ve fırsat eĢitliği sağlanmaktadır (Ergun ve Bayramlar, 2011:134).

Engellilerde sporun en dikkat edilmesi gereken özelliği, sporcuların sahip olduğu engel türüne göre ve fonksiyonel düzeylerine göre sınıflandırılmaları ve burada aldıkları puana göre yarıĢmalara katılabilmeleridir. Sınıflandırmanın önemi tekerlekli sandalye kullanıcıları için daha büyüktür. Çünkü sınıflandırma sistemlerinin geliĢmesi ve puanlama ile birlikte en ileri düzeyde engeli olan bir bireyin bile yarıĢma olanağına sahip olmasıdır. Ġyi ve zevkli bir yarıĢma ortamı için sınıflandırmanın doğru yapılması Ģarttır. Sınıflandırmanın amacı, antrenman düzeyini ve beceri derecesini belirlemek değildir. Sınıflandırma sistemleri ve yöntemleri, yalnızca engelin neden olduğu ile ve fonksiyonel kısıtlamaları ölçmeyle ilgilenir (Ergun ve Bayramlar, 2011:134-135).

(38)

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde; araĢtırmanın modeli, araĢtırmaya katılan denekler, deney grubunun oluĢturulması, araĢtırmada kullanılan veri toplama araçları ve bu aracın geçerlik ve güvenirliğine iliĢkin çalıĢmalar, iĢlem yolu, verilerin analizinde kullanılan istatistiksel teknikler ve veriler üzerinde durulmuĢtur.

3.1. AraĢtırmanın Modeli

Spor yapan ve yapmayan engelli bireylerin öfke düzeyleri ve öfke ifade tarzlarının belirlenmesi amacıyla yapılmıĢ olan betimsel türde bir araĢtırmadır. AraĢtırma amacına uygun verilerin toplanması amacıyla bir guruba iliĢkin özelliklerin belirlenmesine yönelik yapılan çalıĢmaları literatürde tarama (survey) araĢtırma modeli olarak adlandırılmaktadır (Büyüköztürk ve diğerleri, 2008: 15).

Tarama modelleri, geçmiĢte ya da halen var olan bir durumu, var olduğu Ģekliyle betimlemeyi amaçlayan araĢtırma yaklaĢımlarıdır. AraĢtırmaya konu olan olay, birey, ya da nesne, kendi koĢulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalıĢılır (Karasar, 2007: 77). Ġlgili veriler Spielberger ve arkadaĢları (1983) tarafından geliĢtirilmiĢ olan “Sürekli Öfke ve Öfke ifade Tarz Ölçeği” ve araĢtırmacı tarafından hazırlanan “KiĢisel Bilgi Formu” ile toplanmıĢtır. Spielberger ve arkadaĢları (1983) tarafından geliĢtirilmiĢ olan Sürekli Öfke ve Öfke ifade Tarz Ölçeği, öfke duygusu ve ifadesini ölçmektedir. 34 maddeden oluĢan Dörtlü Likert tipi bir öz bildirim ölçeğidir (EK-2).

Şekil

Tablo 4. Bedensel Engelli Bireylerin YaĢ DeğiĢkenini Gösteren Frekans Dağılımı
Tablo  4‟te  görüldüğü  gibi;  araĢtırmaya  katılan  bedensel  engelli  bireylerin  %2,8‟i  18  yaĢ  altı,  %18,8‟i  18  ve  25  yaĢ  arası,  %78,4‟ü  26  ve  üstü  yaĢ  arasında  olduklarını  belirtmiĢlerdir
Tablo  7‟de  görüldüğü  gibi;  araĢtırmaya  katılan  bedensel  engelli  bireylerin  %69,2‟si  Alt  Extremite,  %18,5‟i  Üst  Extremite,  %12,3‟ü  Diğer  engel  düzeyine  sahip  katılımcılardan  oluĢmaktadır
Tablo 9. Bedensel Engelli Bireylerin Engel Nedeni DeğiĢkenini Gösteren Frekans Dağılımı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

(2011), elektronik metinler okunurken ekran boyutu ve ekran çözünürlüğü gibi etkenlerin elektronik ortamda ayarlanması ile ekrandan okumanın basılı materyalden

Ön ergenlerin öfke ifade tarzları ve öfke durumları üzerinde anne baba tutumları ve örselenme yaşantıları arasındaki ilişkiyi belirlemek amacı ile

Bulgular: ‹ki tarafl› çentik ve çift çentikli olgular, prematüri- te, düflük 1.dakika Apgar skorlar›i daha fazla yenido¤an yo- ¤un bak›m ünitesi gereksinimi ve daha

Deney ve kontrol grubuna ilişkin engel durumları açısından ön test-son test sonuçlarının karşılaştırılmasında ise deney grubunda bulunan iki engel türüne sahip

Eğitim düzeyi değişkenine göre bedensel engelli bireylerin örgütsel bağlılık düzeyleri arasında örgütsel bağlılık alt boyutlarından devam bağlılığı alt

Elazığ‟da 3 aylık özel düzenlenmiş ve kontrolü yapılmış benzer bir araştırmada, güç kuvvet egzersizlerinin çocukların sportif yeteneklerini ve fiziksel

Yapılan bir çalışmaya göre dopler kullanılarak koyunda tohumlamadan sonraki 31-45 günleri arasında gebelik %56 oranında doğruluk ve %54.5 oranında hassaslıkta

Idea/Concept: Kerem Şenel, Mesut Özdinç; Design: Kerem Şenel, Mesut Özdinç; Control/Supervision: Kerem Şenel, Mesut Özd- inç, Selcen Öztürkcan, Ahmet Akgül; Data