• Sonuç bulunamadı

ORTAÖĞRETİM OKULLARINDAKİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN OKUL YÖNETİMİNİN KARAR VERME SÜRECİNE KATILIMLARININ İNCELENMESİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ORTAÖĞRETİM OKULLARINDAKİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN OKUL YÖNETİMİNİN KARAR VERME SÜRECİNE KATILIMLARININ İNCELENMESİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)"

Copied!
86
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI EĞİTİM YÖNETİMİ VE DENETİMİ BİLİM DALI

ORTAÖĞRETİM OKULLARINDAKİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN OKUL YÖNETİMİNİN KARAR VERME SÜRECİNE

KATILIMLARININ İNCELENMESİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Elif Gamze ÖZCAN

Ankara Ocak, 2010

(2)

Elif Gamze ÖZCAN Ocak, 2010

ORTAÖĞRETİM OKULLARINDAKİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN OKUL YÖNETİMİNİN

KARAR VERME SÜRECİNE KATILIMLARININ İNCELENMESİ

(3)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI EĞİTİM YÖNETİMİ VE DENETİMİ BİLİM DALI

ORTAÖĞRETİM OKULLARINDAKİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN OKUL YÖNETİMİNİN KARAR VERME SÜRECİNE

KATILIMLARININ İNCELENMESİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Elif Gamze ÖZCAN

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞEREN

Ankara Ocak, 2010

(4)

Elif Gamze ÖZCAN ‘ın “Ortaöğretim Okullarındaki Öğretmen ve Öğrencilerin Okul Yönetiminin Karar Verme Sürecine Katılımlarının İncelenmesi (Beypazarı Örneği)” başlıklı tezi

... tarihinde, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞEREN ... Üye : Doç. Dr. Necati CEMALOĞLU . ... Üye : Doç. Dr. Naciye AKSOY . ...

Onay

Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım. .../.../20..

Prof. Dr. Nezahat GÜÇLÜ Gazi Üniversitesi

(5)

ii

Yüksek lisans öğrenimimin boyunca benim için her türlü imkânını seferber eden aileme sonsuz ilgi ve desteklerinden dolayı teşekkür ederim.

Araştırmamın her aşamasında ilgi ve yardımları ile bana destek olan, çalışma isteğimi arttıran danışmanım Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞEREN’ e teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

Yüksek lisans öğrenimim boyunca kıymetli bilgilerinden yararlandığım tüm hocalarıma teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

Geliştirdiği ölçeğini araştırmamda kullanmam için bana izin veren Dokuz Eylül Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal AÇIKGÖZ’ e desteğinden ötürü teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

Elif Gamze ÖZCAN Ocak, 2010

(6)

iii

ORTAÖĞRETİM OKULLARINDAKİ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN OKUL YÖNETİMİNİN KARAR VERME SÜRECİNE KATILIMLARININ

İNCELENMESİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)

ÖZCAN, Elif Gamze

Yüksek Lisans, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞEREN

Ocak–2010, 64 sayfa

Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenler ile öğrenim gören öğrencilerin okullarında kendilerini ilgilendiren konulardaki kararların alınması sürecine etkilerine ilişkin algılarını, katılma isteklerine ilişkin görüşlerini ve bu görüşlerin birbirleri ile ve kişisel değişkenleri ile ilişkilerini belirlemek; ortaöğretim kurumlarımızdaki karara katılma süreçleriyle ilgili güncel veri elde etmektir.

Betimsel yapıdaki bu araştırmada veri toplama aracı olarak aslı Lipham (1973) tarafından geliştirilmiş “Decision Involvement Analysis” adlı anketin; Açıkgöz (1984) tarafından Türkçeye “Karara Katılma Anketi” şeklinde uyarlanan hali öğretmenler için olduğu gibi, öğrenciler için değiştirilerek kullanılmıştır. Faktör analizi sonuçlarına göre öğretimsel ve yönetimsel olmak üzere iki boyuttan oluşan bu anket, öğretmenlerin yirmi üç, öğrencilerin on altı karar konusuna katılma süreçleri ile ilgili görüşlerini belirlemek amacıyla dörtlü Likert tipi ölçek kullanılarak uygulanmıştır.

Araştırma anketleri öğretmen ve öğrencilere 2008-2009 Öğretim Yılı II. Dönemi içinde uygulanmıştır. Araştırmanın evreni Ankara ili Beypazarı ilçesindeki sekiz ortaöğretim okulunda görev yapan branş öğretmenleri ile bu kurumlarda öğrenim gören öğrencilerdir. İlçede görev yapan tüm ortaöğretim okulu öğretmenleri ile sınıf temsilcisi görevindeki öğrenciler örneklemi oluşturmuştur.

Araştırmada toplanan verilerin istatistiksel çözümlemeleri için frekans dağılımı, aritmetik ortalama, standart sapma, t testi çeşitleri, tek yönlü varyans analizi, Scheffe testi, Kruskal-Wallis testi ile Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Fark testlerinde anlamlılık düzeyi p<.05 olarak alınmıştır.

Bulgular, öğretmenlerin ve öğrencilerin okullarında alınan kararlara istedikleri ölçülerde katılmadıklarını göstermektedir. Öğretmenlerin ve öğrencilerin geneli, kararlara düşük seviyelerde katıldıklarını, yüksek seviyelerde katılmak istediklerini belirtmişlerdir.

(7)

iv

öğrencilerin katılma durumlarını ve katılma beklentilerini etkilemektedir. Öğretmenler ve öğrenciler, öğretimsel boyuttaki kararlara yönetimsel boyuttaki kararlardan daha çok katılmakta ve daha çok katılmayı istemektedirler.

Öğretmenlerin mezun oldukları okul türünün, branşlarının, görev yaptıkları okul türünün ve cinsiyetlerinin farklı olması ile öğrencilerin kaçıncı sınıfta okudukları ve cinsiyetleri; okul idarelerince kendilerini ilgilendiren konularda alınan kararlara katılma durumlarında ve katılma isteklerinde önemli farklılık yaratmamaktadır.

Öğrencilerin okudukları okul türüne göre okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin algıları arasında anlamlı farklar ortaya çıkmıştır. Anadolu türü liselerde okuyan öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma durumları, Meslek Liseleri ile Genel Lise öğrencilerinden anlamlı ölçüde düşük çıkmıştır.

Bu bulgular ışığında okul yönetimine katılma konusuyla ilgili ileride yapılabilecek bilimsel araştırmalara yönelik öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yönetime Katılma, Karara Katılma, Katılımcı Yönetim Anlayışı, Ortaöğretim Okulu Öğretmenleri, Ortaöğretim Okulu Öğrencileri

(8)

v

SECONDARY SCHOOL TEACHERS’ AND STUDENTS’ EFFECTS ON THEIR SCHOOL MANAGEMENT’S DECISION-MAKING PROCESSES

(SAMPLE OF BEYPAZARI DISTRICT )

ÖZCAN, Elif Gamze

Master’s Degree Programme, Educational Administration and Supervision Advisor: Assist. Prof. Dr. Mehmet ŞEREN

January–2010, 64 pages

The aim of this descriptive research is to obtain actual notice about how the secondary school teachers and students effects and demands on their school management’s decision-making processes. Also, informations of the participants’ are explained due to their characteristic variables.

To gather the needed information in this research, a questionnaire is used which named as “Decision İnvolvement Analysis” by its creator; Lipham (1973) and “Karara Katılma Anketi” by its adapter to Turkish; Açıkgöz (1984). This questionnaire has twenty three statements and is used on teachers as it is but with some differences on students that involves sixteen statements. Through the factor analysis, the questionnaire has two dimensions; an instructional dimension and an administrative dimension. Four Likert type scale is used to evaluate the participants’ perceptions.

The questionnaires are taken by researcher’s self to the eight secondary school in Beypazarı, where is a district of Ankara; the central city of Turkiye. According to these school visitations may have been occured many times in 2008-2009 Academic Year’s second term.

Many several techniques are used for analysing datas of participants such as frequency, arithmetic mean, standart deviation, t test, one way Anova and Scheffe test. Significance level is taken as p<.05 for difference analyses.

According to findings of this research; general effection levels are found sharply lower than general demand levels about decision-making processes of school management's for both teachers and students. In addition to this result, decision’s dimension is played an important role to defining the values of effecting and demanding to decision-making processes for both teachers and students. Teachers and students think they’re more effective and willingness on decision-making processes while school management takes instructional decisions than administrative decisions.

(9)

vi

according to teachers’ gender, branch, school type they are working or where they’d been graduated. It doesn’t occur a significant difference on effectiveness and willingness according to students’ gender and in which grade they are training.

Students who are training at Anatolian High Schools, think that they are sharply unable to effect school management’s decision making processes than other schools’ students’ do. Also Anatolian High School students demand to effect these decision-making processes more than other schools’ students.

With this search, some suggestions are offered according to the findings to the people concerned.

Key Words: Decision-making Process, Participant School Organisations, Secondary School Teachers, Secondary School Students

(10)

vii

Sayfa

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... i

ÖN SÖZ ... ii ÖZET ... iii ABSTRACT ... v İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR LİSTESİ ... ix BÖLÜM 1. GİRİŞ 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 14 1.3. Araştırmanın Önemi ... 15 1.4. Varsayımlar ... 17 1.5. Sınırlılıklar ... 17 1.6. Tanımlar ... 17 2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 19 3. YÖNTEM ... 22 3.1. Araştırmanın Modeli ... 22 3.2. Evren ve Örneklem ... 22 3.3. Verilerin Toplanması ... 24 3.4. Verilerin Analizi ... 29 4. BULGULAR ve YORUMLAR ... 30

Birinci Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 30

İkinci Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 33

Üçüncü Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 34

Dördüncü Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 35

Beşinci Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 36

Altıncı Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 40

(11)

viii

Dokuzuncu Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 50

Onuncu Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 51

On birinci Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 51

On ikinci Alt Amaç ile İlgili Bulgular ve Yorum ... 56

5. SONUÇ ve ÖNERİLER ... 59 Sonuç ... 59 Öneriler ... 60 KAYNAKÇA ... 62 EKLER Ek 1: Öğretmen Anketi Ek 2: Öğrenci Anketi Ek 3: Valilik Onayı

(12)

ix

Sayfa

Tablo 1. Beypazarı ilçesi 2008 - 2009 öğretim yılına ait istatistik verileri ... 23

Tablo 2. Okul türlerine göre öğretmen dağılımı ile okul katılım oranları ... 23

Tablo 3. Öğretmenlere ve öğrenci temsilcilerine genel ulaşma oranı verileri ... 24

Tablo 4. Öğretmen anketi için Cronbach Alpha Güvenilirlik Analizi Katsayıları ... 26

Tablo 5. Öğrenci anketi için Cronbach Alpha Güvenilirlik Analizi Katsayıları ... 26

Tablo 6 Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin görüşlerine ait aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri. ... 30

Tablo 7. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin görüşlerine ait aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ... 32

Tablo 8. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ve katılma isteklerine ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ile paired samples t testi sonuçları ... 34

Tablo 9. Öğretmenlerin öğretimsel ve yönetimsel kararlara katılma durumlarına ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ile paired samples t testi sonuçları ... 34

Tablo 10. Öğretmenlerin öğretimsel ve yönetimsel kararlara katılma isteklerine ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ile paired samples t testi sonuçları ... 35

Tablo 11. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin algılarının görev yaptıkları okulun türüne göre aritmetik ortalama, standart sapma ve independent samples t testi sonuçları ... 36

Tablo 12. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin algılarının bitirdikleri okulun türüne göre ortalama ve standart sapma sonuçları ... 37

Tablo 13. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin algılarının bitirdikleri okulun türüne göre Kruskal-Wallis testi sonuçları ... 37

Tablo 14. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin algılarının öğretmenlik kıdemlerine göre ortalama ve standart sapma sonuçları ... 38

Tablo 15. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin algılarının öğretmenlik kıdemlerine göre varyans analizi sonuçları ... 38

Tablo 16. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin algılarının branşlarına göre aritmetik ortalama ve standart sapma sonuçları ... 39

(13)

x

algılarının branşlarına göre Kruskal-Wallis testi sonuçları ... 39 Tablo 18. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının cinsiyetlerine göre aritmetik ortalama, standart sapma ve independent

samples t testi sonuçları ... 40 Tablo 19. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının görev yaptıkları okulun türüne göre aritmetik ortalama, standart sapma ve t testi sonuçları ... 41 Tablo 20. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının bitirdikleri okulun türüne göre ortalama ve standart sapma sonuçları ... 41 Tablo 21. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının bitirdikleri okulun türüne göre Kruskal-Wallis testi sonuçları ... 42 Tablo 22. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının öğretmenlik kıdemlerine göre ortalama ve standart sapma sonuçları ... 42 Tablo 23. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının öğretmenlik kıdemlerine göre varyans analizi sonuçları ... 43 Tablo 24. Öğretmenlerin kıdemlerine göre okullarında alınan kararlara katılma

isteklerine ilişkin ortalamaları arasındaki farkın kaynağını gösteren Scheffe testi

sonuçları ... 43 Tablo 25. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının branşlarına göre aritmetik ortalama ve standart sapma sonuçları ... 44 Tablo 26. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının branşlarına göre Kruskal-Wallis testi sonuçları ... 44 Tablo 27. Öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının cinsiyetlerine göre aritmetik ortalama, standart sapma ve independent

samples t testi sonuçları ... 45 Tablo 28. Öğrencilerin kurumlarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

görüşlerine ait aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ... 46 Tablo 29. Öğrencilerin kurumlarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

görüşlerine ait aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ... 48 Tablo 30. Öğrencilerin okullarında alınmakta olan kararlara katılma durumlarına

ve katılma isteklerine ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ile

(14)

xi

ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ile paired samples t testi

sonuçları ... 50 Tablo 32. Öğrencilerin öğretimsel ve yönetimsel kararlara katılma isteklerine

ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ile paired samples t testi

sonuçları ... 51 Tablo 33. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının okudukları okulun türüne göre ortalama ve standart sapma sonuçları ... 52 Tablo 34. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının okudukları okulun türüne göre Kruskal-Wallis testi sonuçları ... 52 Tablo 35. Öğrencilerin okudukları okulun türüne göre okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin ortalamaları arasındaki farkın kaynağını gösteren

Mann-Whitney U testi sonuçları ... 53 Tablo 36. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının sınıf düzeylerine göre aritmetik ortalama, standart sapma sonuçları ... 54 Tablo 37. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının sınıf düzeylerine göre Kruskal-Wallis testi sonuçları ... 55 Tablo 38. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının cinsiyetlerine göre aritmetik ortalama, standart sapma ve independent

samples t testi sonuçları ... 55 Tablo 39. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının okudukları okulun türüne göre ortalama ve standart sapma sonuçları ... 56 Tablo 40. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarına ilişkin

algılarının okudukları okulun türüne göre Kruskal-Wallis testi sonuçları ... 57 Tablo 41. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının sınıf düzeylerine göre aritmetik ortalama, standart sapma sonuçları ... 57 Tablo 42. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının sınıf düzeylerine göre Kruskal-Wallis testi sonuçları ... 58 Tablo 43. Öğrencilerin okullarında alınan kararlara katılma isteklerine ilişkin

algılarının cinsiyetlerine göre aritmetik ortalama, standart sapma ve independent

(15)

GİRİŞ

Bu bölümde literatür taramasından örneklerden yararlanılarak araştırmanın kavramsal ve kuramsal çerçevesi çizilmiştir. Ayrıca bu bölümde araştırmanın amacı, önemi, sayıtlıları ile araştırmada geçen tanımlar yer almaktadır.

1.1. Problem Durumu

İnsanlar bireysel güçlerini aşan amaçlarını gerçekleştirebilmek için işbirliği yaparlar. Ortak bir çabayı gerektiren bir amacın gerçekleştirilmesi, birden fazla bireyin güç ve eylemlerinin birleştirilmesini, bütünleştirilmesini zorunlu kılmaktadır. İşbirliği olmaksızın toplumsal yaşamın olamayacağı artık anlaşılmıştır. İşte bu noktada kurulan örgütler, farklı ve sınırlı bireysel yeteneklerin birbirlerini tamamlamalarını sağlamanın yanı sıra belli amaçların kısa bir zaman dilimi içinde gerçekleşmesini de olanaklı kılar (Aydın, 2000, s.13).

Belli amaçları gerçekleştirmek üzere oluşturulan formal bir örgütün amaçları, örgütteki insan ve madde kaynaklarının amaçlar doğrultusunda yönlendirilmesi, denetlenmesi ve değerlendirilmesi gibi eylemlerle gerçekleştirilir. Bu eylemler bütününe yönetim denir. Yönetimin temel amacı insan ve madde kaynaklarını amaçlar doğrultusunda eşgüdümlemektir. Ortak amaç doğrultusundaki eylemler kendiliklerinden eşgüdümlenemeyeceğine göre bu eşgüdümün sağlanması yönetimsel bir süreçtir. Örgüt ve yönetim birlikte var olan iki kavramdır. Formal örgüt bir yapı olarak kabul edilirse yönetim, bu yapının harekete geçirilmesi sürecidir (Aydın, 2000, s.70).

Karar verme; zihinsel bir süreç olup örgütte herhangi bir işi, bir eylemi yapmadan önce gelir (Kaya, 1999, s.94). Karar vermek, bir durum karşısında çeşitli düşün ve öneriler arasından en doğru olarak kabul edilen birini seçmek demektir. Kısaca karar vermek, sorunu çözmek için yöneticinin yargıda bulunmasıdır (Binbaşıoğlu, 1988, s.38). Millett’a (1954) göre karar vermede verilen kararın en kesin, en doğru karar olduğu iddia edilemez. Yönetici veya kararı veren kişi çeşitli alternatifleri, gelişmeleri,

(16)

bilgileri göz önünde tutar, inceler ve en parlak, en iyi seçimi yapar (Tortop ve diğerleri, 2005, s.106).

Hiçbir örgütsel eylem karar vermeden yapılamaz (Kaya, 1999, s.94). Morphet, Roe ve Theodore’a (1967) göre her örgüt, etkili olabilmek için karar verme yeteneğine sahip olmak zorundadır. Kararlar lider tarafından, grup tarafından ya da örgüt dışı yasal güçler tarafından verilebilir; kim tarafından verilirse verilsin kararlar uygulanmadıkça örgüt işleyemez (aktaran Aydın, 2000, s.127).

Örgütsel eylemlere ilişkin kararlar yönetim tarafından verilir. Bu nedenle Simon’a (1968) göre karar verme yönetimin kalbidir. (aktaran Kaya, 1999, s.94). Davranışçı yönetim yaklaşımlarının karar vermeyi önemli bir yönetim bilimi konusu haline getirmesi ve karar vermeyi yönetim süreçlerinin başına koymalarının nedeni de karar vermenin bu öneminden kaynaklanmaktadır (Kaya, 1999, s.94). McCamy’e (1947) göre yönetim sürecinin niteliği karar vermeye göre belirlenir. Yönetim sürecinin tüm diğer nitelikleri karar vermeye bağlıdır; karar verme ile örülmüş, bütünleşmiştir, karar verme için vardır (aktaran Aydın, 2000, s.126). Karar vermek için buna yetkili olmak gereklidir. Yöneticilik uzmanlarının belirttiğine göre yönetim bir bakıma “karar” demektir. Çünkü yönetim kararla başlar, kararla biter (Binbaşıoğlu, 1988, s.37,38).

Karar, örgütte her türlü değişikliği yapmak amacı ile başvurulan kurumlaşmış ve toplu bir süreçtir. Yani karar süreci ile örgütteki değişme birbirine neden sonuç zinciri ile bağlı bulunmaktadır. Her değişme bir veya birkaç karardan sonra ortaya çıkarken her değişme de kendisinden sonra yeni kararların alınmasını gerektirmektedir (Bursalıoğlu, 2005, s.82).

Yöneticinin vereceği emir ya da kararla örgüt harekete geçer. Bu yapılamazsa her şey yerli yerinde durur. Bu nedenle yöneticinin yaptığı bütün etkinlikleri adeta bir karar verme sürecinde toplayabiliriz (Binbaşıoğlu, 1988, s.37).

Kararlar geleceğe yöneliktir. Gelecek ise belirsizliklerle doludur (Taymaz, 2007, s.29). Örgütün yaşaması alınan kararların doğruluğuna bağlıdır. Yöneticinin doğru ve verimli karar alabilmesi her şeyden önce karar modelleri, aşamaları ve karar sürecini etkileyen faktörler hakkında bilgi sahibi olmasına bağlıdır. Simon’a (1968) göre Tıp biliminin esası nasıl organizmanın biyolojisi üzerine kurulmuş ise örgütün hastalığı da,

(17)

anatomisi ve fizyolojisi bilinmeden teşhis ve tedavi edilemez (aktaran Bursalıoğlu, 2005, s.80).

Karar verme, karar verene bir risk yükler. Riskin derecesi; verilecek kararın geçerli olduğu zamanla, kararın neden olacağı harcamanın çapıyla, örgütün büyüklüğüyle ve kararın dayandığı bilgi ve iletişim kaynakların durumuyla ilişkilidir. Yöneticiler, sağlıklı bir iletişim ağı oluşturmadıkça alacakları kararlarda her zaman daha fazla risk ile karşı karşıya kalacaklardır (Kaya, 1999, s. 98,99).

Bir eyleme yol açan farklı seçeneklerden bir tanesini seçmek olarak tanımlanan karar verme sürecinde (Kaya, 1999, s.96) örgüt amaçlarına en uygun, yararı en fazla, maliyeti en düşük karara ussal karar; yöneticinin, personelin karşı çıkmaması için onlara uygun olarak aldığı kararlara doyurucu kararlar denir. Bugün yönetimsel kararların rasyonel karar değil, çeşitli çıkarları dengede tutacak doyurucu karar niteliğinde olduğu bilinmektedir (Kaya, 1999, s.98).

Karar süreci aşağıdaki özellikleri taşır (Taymaz, 2007, s.29): 1. Yönetim işlevleri kararla başlar, kararla biter. 2. Bir amaca yönelik bir seçimdir, bir tercihtir. 3. Karar, hüküm, yargı; yönetimin eksenidir. 4. Karar verme zihinsel bir süreçtir.

5. Bir örgütte karar verme süreci; değişiklik yapmak, insanları etkilemek, anlaşmazlıkları halletmek, çatışmaları yönlendirmek gibi sorunları çözmek için kullanılır.

6. Örgütte her karar kendi basamağında alınır.

Karar alma sürecinde en zor olan adım, sorunu ve koşulları belirleyip karar vermektir. En zaman alıcı olan adım ise kararı uygulamaktır. Alınan karara eylem taahhütleri en baştan dâhil edilmelidir. Yani kararın her bir aşamasının yürütülmesinden kimlerin sorumlu olduğu, işi kimlerin yapacağı, karardan kimlerin nasıl etkileneceği, kararın; kararı uygulayacakların kapasitelerine denk düşürülmesi gibi bilgi ve uygulama özelliklerini içeren eylem taahhütleri, alınan karara dâhil edilmelidir. Aksi durumda alınan kararın etkin olamayacağı bellidir. Uygulanmayan karar, karar değildir; olsa olsa bir niyetten ibarettir (Drucker, 2006, s.49).

Yönetimsel kararlar, tek aşamalı bir süreç değildir. Kararların alınıp uygulamaya geçirilmesi çeşitli aşamaları olan bir süreçtir. Bu aşamalar; çeşitli kanallardan bilgilerin

(18)

gelmesi, kararı gerektiren bir değişme gereğinin kabul edilmesi, sorunun (problemin) anlaşılması, değişme hedeflerinin, amaçlarının belirlenmesi, seçeneklerin belirlenmesi ve sıralanması, her seçeneğin örgüt amaçları, grup çıkarları, fayda ve maliyet açısından değerlendirilip derecelendirilmesi, uygun seçeneğin seçilerek kararın verilmesi, alınan kararın işe dönüştürülmesi için gerekli organlara bildirilmesi, uygulama, uygulamanın denetlenmesi ve değerlendirme raporunun yazılmasıdır (Kaya, 1999, s. 96,97).

Bursalıoğlu (2005) karar sürecinin aşamalarını farklı yönetim bilimcilerin fikirlerinden yararlanarak derlemiş, yedi kısım halinde sunmuştur (s. 85,90):

1. Problemin anlaşılması: Karar sürecini gerektiren etkenler; bir problemin varlığı, bu probleme birden fazla çözüm yolunun gözükmesi ve yöneticinin yapacağı seçimde kuşku duymasıdır.

2. Probleme ilişkin enformasyon toplanması: Bir örgütü kusursuz duruma getirmenin iki koşulu, haber alma ve değerlendirmedir.

3. Enformasyonun çözümlenmesi ve yorumu: Karar, toplanan bilginin gruplanması ve dökümü sürecinin ürünü olacaktır. Çözümün kestirilebilirliğini arttırmak için çözümleme süreci güvenilir bir yönteme bağlanmalıdır.

4. Seçeneklerin değerlendirilmesi: Bu aşamada genel ölçüt, rasyonellik, amaçlılık ve kabule değer oluştur. Rasyonellik, hedef ile amaç arasındaki bağları, amaçlılık kararların hiyerarşisini, kabule değer oluş da problemle ilgili değerlerin dikkate alınmasını gerektirir.

5. En iyi seçeneğin bulunması: En iyi seçenek, ya tüm seçenekler ayrıntılı biçimde incelenerek yani synoptic yöntemle ya da seçenekler içinden en iyi görünene yoğunlaşarak yani incremental yöntemle belirlenir. Synoptic yöntem çok zaman ve emeğe mal olduğu için genellikle incremental yöntem tercih edilir. Bu yöntem karar vericiye stratejik davranma olanağı da verir.

6. Uygulama: Uygulamanın iki ana taktiği maliyeti düşürme ve uyumu sağlamaktır. Madde ve insan kaynakları ile değerler arasında uyum, kararın uygulanmasını mümkün kılar.

7. Değerlendirme: Uygulama başlamadan önce saptanacak bir ölçüt ile uygulama sonunda amaca ulaşılma derecesinin ölçülmesi; kararın etki ve veriminin belirlenmesi gereklidir. Böylelikle en iyi bulunan seçeneğin en iyi sonucu verip vermediği anlaşılır ve yeni karar süreçlerine enformasyon elde edilmiş olur.

Demokratik toplumlarda kararı çoğu kez bir kişi değil, küme verir. Bunun için yönetici, örgütte bulunan kişilerin görüşlerini kapsayacak biçimde bir karar almak yoluna gitmelidir (Binbaşıoğlu, 1988, s.38). Bu da örgütün nasıl yönetileceğini, hangi

(19)

yöntemlerin kullanılacağını, başarıya nasıl ulaşılacağını üstlerin ve astların birlikte düşünmesi demektir (Başaran, 1992, s.322).

Katılım ya da yönetime katılma, bireylerin çalıştıkları örgütü ve işlerini etkileyen problemlerin çözümü için fikirlerini açıklama süreci olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle yönetime katılma; karar verme ve uygulama gücünün belli ölçülerde astlara ve uygulayıcılara verilerek genişletilmesi ve genelleştirilmesi faaliyetidir (Çöl, 2004).

Yönetimde karar sürecine katılma çağdaş yönetimin temelidir. Çünkü çağdaş yönetim demokratiktir, kararlara katılma da demokrasinin gereğidir. Katılmalı yöntemle alınan kararlarda hata payı az, uygulama kolay ve sağlam olur, sorumluluk paylaşılır, çalışanlar daha mutlu olur (Aytürk, 1990, s.120).

Bir örgütte çalışan insanların örgütün işleyişi, yönetim politikaları ve diğer işlevlerde söz almalarını ifade eden yönetime katılma, daha iyi bir çalışma ortamı oluşturmaktadır. Günümüzde çalışanlar, sıradan bir personel olmak yerine, kendilerini ilgilendiren her türlü kararın alınmasında aktif olmak, düşüncelerini ifade etmek, sonuçlarda etkili olmak, kısaca örgütün yönetimine katılmak istemektedir. Bunun en önemli nedeni insanların kültür seviyesinin ve bilgilerinin artmasıdır. Artık her personel bulunduğu örgütte problemlerin çözümüne ilişkin az çok bilgiye sahiptir (Gümüş, 1995, s. 381,382).

Astın kendisini geliştirmesi koşullarından önemli bir tanesi kendisini ilgilendiren konularda üst tarafından karar verilmeden önce ona, görüşlerini açıklama ve önerilerde bulunma fırsatının verilmesidir. Bu tür bir katılma yoluyla ast, işyerinin sorunlarından daha fazla haberdar olabilir. Sorunların çözümlenmesinde kendi görüşlerinin dikkate alındığını görünce kişisel doyuma da varır. Güven ortamı sağlanmadıkça katılmanın başarılı olması, istenilen sonucu vermesi beklenmemelidir (Aydın, 2000, s.285).

Örgütlerde genellikle yöneticiler emirleri altındaki grubu karar almak için değil de alınan kararları kabul ettirmek için toplamaktadırlar. Bu toplantılarda yönetimin teklifi konuşulur ve astlar bu teklifi desteklemeye yöneltilirler. Sorunların ne olduğu ve tanımlanması, çözüm önerilerinin sunulması yönetim tarafından yapılacağı için karar yönetimin beklediği şekilde olacaktır (Onaran, 1971, s.179). Şayet elemanlara kararlara katılma hakkı tanınacaksa, onlara bu hissi vererek bunun içtenlikle ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gereklidir. Esasen karara varmış olduğu halde elemanları karara

(20)

iştirak ettiriyormuş hissi verebilmek için yapılan hareketlerin samimiyetsizliği, elemanlar tarafından gayet kolaylıkla sezilir (Baykal, 1978, s.30). Örgütlerde bu hiyerarşik kalıbı kırmak oldukça güçtür ve örgütlerde etkili bir katılma üstlerin olduğu kadar astların da katılmaya bakışlarına bağlıdır (Onaran, 1971, s.179). Günümüzün bu uygulamalarının önüne geçebilmek için örgüt literatüründe yönetim kararlarına itaat yerine katılım kavramı kullanılmaya başlanmıştır. İtaat liderin her şeyi bildiği varsayımına dayanır. Katılım ise liderin, astlarının bilgisine ihtiyaç duyduğu düşüncesini yansıtır (Özden, 2002, s.96).

Karar sürecinde astların rolü çözümlenirken dikkate alınacak ilk ilke örgütün yapısı oranında astlara katılma olanağının verilip verilmediğidir. Ancak karar sürecine katılmak yoluyla astlar yöneticiyi daha iyi anlayabilir ve kararı uygulayabilir. Aynı zamanda bu olanak sayesinde astların yönetim yeterliliği ve deneyimi de artmış olur. Yönetici yönünden düşünülünce böyle bir katılma kararların doğruluğunu, astların bağlılığını ve moralini örgütün de verimini arttırır. Yönetim sürecinin her aşamasında yöneticinin buna rehber ve yardımcı olması, fakat tekeline almaması beklenir. Aksi durumda astların kişisel çalışmaları engellenir (Bursalıoğlu, 2005, s.95). Onun için tarafların güvensizlik içinde olmamaları, yetersiz eğitimin ortadan kaldırılması, iş sırrı, hukuki yapının engeli, pahalı operasyon gerekçeleriyle idarecilerin isteksizlik göstermelerinin önüne geçilmesi, daha evvelki sert münasebetlerin düzeltilmesi lazım gelmektedir (Adalı, 1973, s.73).

Karar sürecinde astların rolü, yöneticinin tutumuna göre değişir. Eğer yönetici astlarının bazılarının kendisiyle yarışacağından korkuyorsa, onlara karara katılma olanağı vermeyecektir. Ayrıca onların üst basamaktaki yöneticilerle ilişki kurmalarından da rahatsız olacaktır. Böyle düşünen bir yönetici çevresinde zayıf astların kalmasına veya astlarının zayıf kalmasına dikkat eder ve hem kendisinin hem de örgütün zayıf düşmesine sebep olur (Bursalıoğlu, 2005, s. 94,95). Yöneticinin aslında böyle bir niyeti olmasa ve hatta kararın konusu personelin çıkarlarını gözeten programlar içeriyor olsa dahi personeli, kendisini etkileyecek kararlara iştirak ettirmemek, alınan kararları uygulama noktasına kadar ondan saklamak; karardan beklenen etkinin ortaya çıkışını engeller. Çünkü personel, bu uygulamalara layık olduğu hissi yerine bu uygulamaların kendisine bir lütuf olarak sunulmuş olduğu hissine kapılırlar (Eren, 1989, s.416).

(21)

Yöneticiler, astlarının kendilerini ilgilendiren örgüt kararlarına katılmalarına olanak sağlarsa astlar arasında, birisi için çalışma düşüncesinin yerini birlikte çalışma düşüncesi alır. Ortak fikirlerin uygulanması daha kolaydır ve ortaya çıkan “biz” fikri kuvvetli bir özendirme unsurudur (Eren, 1989, s.417). Sonuç olarak söylenebilir ki; çalışanları yönetime katmak ne üst yöneticinin yetkisinin elinden gitmesidir, ne çalışanlar için bir yönetim tuzağıdır, ne de örgütün bütün sorunlarını çözen gizemli bir yöntemdir (Peker, 1995, s.121).

Yönetim biliminin oluşumu ve gelişiminde etkileri tartışılmayacak derecede büyük olan yönetim kuramlarına göre karar alma süreci ve bu sürece çalışanların katılmaları, değişik uygulamalar bulmuştur.

Yaklaşımlarındaki temel özelliklerinin birbirlerine yakınlığından ötürü yönetim kuramları 3 grup altında incelenebilir (Açıkgöz, 1984, s.2).

1. Klasik Kuramlar 2. Davranışçı Kuramlar 3. Sistem Kuramları

Klasik yönetim kuramları insanı, diğer üretim araç ve süreçleri gibi eşyadan sayar (Fişek, 1975, s.40). Yönetimin amacı kar etmek iken rasyonelliğin ışığında verimliliğin ve etkililiğin elde edilmesine odaklanılır (Kaya, 1999, s.55,63). Klasik yönetim kuramlarının yönetim bilimine önemli katkısı olan yönetimin bir işlevler dizisi olarak kabul edilmesi görüşüne göre, bu süreçler içinde yer alan işlevlerle ilgili kararları vermek de bu işlevlerin sorumluluğunu taşımak da yönetimin görevidir (Aydın, 2000, s. 100,106). Örgütte yönetim ile diğer çalışanlar yapı ve görev bakımından kesin sınırlarla ayrıldığından, yönetim haricindeki tüm örgüt üyelerine düşen tek şey yönetimin emirlerini uygulamaktır. Dolayısıyla klasik kuramlarda çalışanların kendilerini etkileyen konularda yönetime katılması gibi bir durum söz konusu değildir.

Klasik kuramların varlığını göz ardı ettiği insancıl özellikleri, örgütün yapı özelliklerinden daha üstün tutmakla eleştirilen Davranışçı Kuramlara göre karar alma süreci, karardan etkilenecek herkesin katılımını gerektirir (Açıkgöz, 1984, s.4).

Sistem Kuramları, örgütü bir bütün olarak ele alır ve örgütün amaçlarına ulaşabilmesi için sürekli bir değişme ve canlılık içinde olması gerektiğini savunur. Bu

(22)

kuramda karar, iletişim ve denge eylemlerinin kaynaştırılması süreci esastır (Bursalıoğlu, 2005, s.19).

March ve Simon da (1958) yönetim kuramlarından yola çıkarak, örgütsel davranış hakkındaki önermelerin karar vermeye verilen yere bakılarak 3 grupta toplanabileceğini ileri sürmektedir (aktaran Onaran, 1971, s.39):

1. Örgüt üyelerinin, başlıca edilgin gruplar olduğunu, iş yapabilen, emir kabul eden ama eylemi başlatamayan ya da önemli etkisi olmayan araçlar olduğunu varsayan önermeler

2. Üyelerin örgüte kendi tutum, değer ve amaçlarıyla geldiğini, kişisel amaçlarla örgüt amaçları arasında tam bir paralellik olmadığını, dolayısıyla kapalı ya da açık çatışmaları azaltmanın üyeleri örgütsel davranışa uyarlamanın önemli olduğunu varsayan önermeler

3. Örgüt üyelerinin karar veren ve sorun çözen kişiler olduklarını, örgütsel davranışı açıklamada üyelerin algı ve zihin süreçlerinin de önemli olduğunu varsayan önermeler

Örgütsel karar verme örgütlerin çözümlenmesine bir çözümleme birimi olarak kullanılmaktadır. Bütün örgüt faaliyetlerinden önce basit ya da karmaşık bir seçim süreci olduğu düşünülürse, örgütsel davranışı açıklamakta karar vermeye verilen önemin nedeni anlaşılır. Gore’un (1956) da dediği gibi “karar verme, bütçe ya da üretim kontrolü gibi bilinen süreçlerin bir yan ürünü, ikinci derecede bir öğe değil kendi başına incelenebilecek bir davranış biçimidir” (aktaran Onaran, 1971, s.40).

Kişinin tek başına altından kalkamayacağı işlerin, gönüllü diğer kişilerle beraber yapılması amacıyla kurulan örgütlerin, başarıya ulaşmak için atılacak adımları ilgili tüm çalışanlarıyla kararlaştırması uygun görülmektedir. Çağımızın örgütlerinde yönetimler; kişilerin çok yönlü uzmanlaşmalarının desteklenmesi, örgütte işbirliğine ve karşılıklı saygıya dayalı sağlıklı iletişim kanallarının oluşturulması, iç denetimin benimsetilmesi gibi uygulamaların örgütün verimliliğini arttırmada önemli etkiye sahip olduğunun farkındadır. Sayılan uygulamalar ve diğer eşgüdüm faaliyetlerinin hangi usullerle yapılacağının tüm çalışanlarca benimsenmesi, örgütte bir söz ve davranış birliği yaratır.

Örgüt içinde verimliliği amaçlayan bir geleneğin yaratılması örgütün gelişmesini sağlayacağından; yönetimin çalışanlarına uzman oldukları konularda kendilerini değerli hissettirmesi gerekir. Bu da ancak çalışanların, uzmanlıklarıyla ilgili alınacak kararlarda önemli paya sahip olmalarıyla mümkün olabilir. Çalışan, alınmasında pay sahibi olduğu

(23)

kararlar uygulamaya geçtiğinde, sürecin her aşamasında kendini sorumlu hisseder ve hataların oluşmaması için gerekirse tüm enerjisini, uygulamanın mükemmelliği için sarf eder. Çünkü sonucu kendi eseri gibi hisseder.

Simon’a (1947) göre karar verme süreci tüm yönetimsel eylemlerin kaynağıdır. Yöneticilerin görevleriyle ilgili kararlar almaları ya da kararların alınmasına katkıda bulunmaları gerekir. Aynı zamanda yöneticilerin astlarını karar almaya ya da kararlara katkıda bulunmaya özendirmeleri beklenir (aktaran Kaya, 1999, s.213).

Karar almayla ilgili tartışmaların çoğu sadece üst düzey yöneticilerin karar aldığını ya da sadece onların kararlarının önemli olduğunu varsayar. Bu tehlikeli bir yanlıştır. Bir kuruluşun her düzeyinde kararlar alınır. Alt düzeyde görünen kararlar bilgi tabanlı bir örgütte son derece önemlidir. Çünkü bilgi işçilerinin kendi uzmanlık alanlarında herkesten çok şey bildikleri varsayılır. O halde aldıkları kararlar muhtemelen kurumun bütünü üzerinde etkili olur. İyi kararlar almak her düzeyde kritik bir yetenektir. Bilgi tabanlı kuruluşlarda herkese ayrıntılı bir şekilde öğretilmesi gerekir (Drucker, 2006, s.135). Böylece karar verme yetkisinin örgüt hiyerarşisi boyunca yayılması sağlanır. Kararlar hiyerarşisi oluşturmanın yararları (Kaya, 1999, s.213):

1. Yönetici ayrıntılar hakkında karar verme yükünden kurtulur. 2. Kamu hizmeti çabuk yapılır, gecikmeler önlenir.

3. İletişim yükü hafifler.

4. Görevliler onure edilmiş olur.

5. Karar alanlarında uzmanlaşma gelişeceğinden yönetimsel kararlarda rasyonelliğe yaklaşılır.

Blanford(1997) ve Ramsdell’e (1994) göre insana dayalı hizmet örgütlerinde karar alma sürecine katılımın yararlarını şöyle sıralamak mümkündür (aktaran Aytaç, 2000, s.99):

1. Kararların niteliği yükselir.

2. Personel katılımı, örgütsel liderin kararlarına ilişkin enformasyon sağlar 3. Örgüt personelinin uzmanlığının yöneticiliğinin, girişimciliğinin ve

fikirlerinin kullanımı artar. 4. Hizmet ve verimlilik artar.

(24)

Örgütlerde karara katılmanın özellikle örgüt verimliliğini arttırması yönetim bilimciler tarafından vurgulanmakta; buna rağmen yine de örgütlerde çalışanların kararlara katılmalarının önüne geçen bazı etkiler ortaya çıkabilmektedir.

Örgütlerde çalışanların yönetime katılmasını sınırlayan birtakım unsurlar şu şekilde sıralanabilir (Bursalıoğlu, 2005, s.92):

1. İletişim eksikliğinden kaynaklı eksik ya da yanlış anlaşılmalar 2. Seçenekleri değerlendirme ölçütlerinin yanlışlığı

3. Yetkinin patolojileri 4. Zaman darlığı

5. Kişisel seçmeler ve beklenmedik sonuçlar

Yetkinin karar sürecine gerektiğinden önce girişi de karar almayı sınırlayabilir. Bürokrasinin patolojilerinden biri olan yöneticinin yetki aktaramaması durumu yüzünden çalışanlarına yukarıdan bakan yönetici ile çalışanlar arasında güven ortamı oluşamaz. Üst basamakların gizlilik, alt basamakların korku nedeniyle birbirine eksik bilgi verişi, kararların doğruluk derecesini düşürür. Yönetici ve çalışanlar bu gerilimi yaşamamak için ortak karar alım işini prosedüre uygun örneklerden yararlanarak veya karar alma işini en baştan yöneticiye bırakarak halletmeye çalışırlar (Bursalıoğlu, 2005, s.92).

Farklı eğilim ve beklentilere sahip toplumsal güçlerin tam ortasında bulunan okul yöneticisi, bu toplumsal güçlerin hepsi ile diyalog kurarak, okulun toplum tarafından belirlenmiş veya onaylanmış amaçlarını gerçekleştirmek durumundadır. Ancak bu konudaki yetkisi sınırlıdır (Aydın, 2000, s.170).

Eğitim kurumlarında karar sürecini olumsuz etkileyen nedenler arasında en güçlüsü klasik eğitim örgütlerinin bir özelliği olan yüksek merkeziyetçilik derecesidir. Yetki ve görevler, ilişkin olduğu basamaklardan çok merkez yönetiminde toplandığında taşra örgütleri sorumlu ama yetkisiz kalmaktadır. Taşradaki kurum hitap ettiği çevre ile merkez örgütün isteklerini uzlaştırmak için çalışmakta, arada kalmaktadır. Kendi çapında bağımsız karar ve yürütme yetkileri olmadan sadece yorumlama ve bunun gerektirdiği uygulama yoluyla hareket edebilen okul yöneticileri, eğitim girişimini etkileyen akıcı ve dağınık güçlere karşı gereken, ani ve kesin kararları verememektedir (Bursalıoğlu, 2005, s. 96,97). Kendisine gelen uygulama emirlerini, çalışanlarına

(25)

aktarmakta, onların da bu emirlere riayet etmelerini beklemektedir. Merkeziyetçilikten kaynaklanan yetki azlığı sıkıntısına rağmen, okul yöneticilerinin kurumlarındaki süreç ile ilgili her uygulamada çalışanlarına aktarabilecekleri kadar da çok yetkileri vardır.

Her yönetimde olduğu gibi okul yönetiminde de otokratik ve demokratik olmak üzere iki tip yöneticilikten söz edilebilir. Otokratik yönetimlerde her şey emirle yapılır, emirler aksatılmadan yerine getirilir ve yöneticinin emirlerinin hatalı olabileceği düşünülmez; düşünülse bile ortaya konmaz. Eğitim yuvası olan okullarda ortamdaki her şeyin çocuğu geliştirecek şekilde düzenlenmesi gereklidir (Binbaşıoğlu, 1988, s.126). Düşünmeyen, sadece itaat eden çalışanların bulunduğu bir okul ortamı, çocuğun gelişimine hiçbir katkıda bulunmayacağı gibi yeni şeyler öğrenme isteğini törpüler. Bu yüzden okullarda etkililiğin ve verimliliğin sağlanabilmesi, kurumun değişime ayak uydurabilmesi için şu anda hakim görünen otokratik bir yönetim tarzı yerine demokratik tarzda bir yönetim gereklidir.

Gürsel’e (1977) göre okul yönetimi içinde katılma hem zorunlu hem de zordur. Çünkü okuldaki çok çeşitli gruplar arasında sağlıklı iletişimi kurmak yönetici için güç bir iştir. Bunu sağlayabilen yönetici kendini başarılı bir yönetici olarak kabul edebilir (s.135). Okul yöneticisinin karar süreci bakımından yapacağı ilk girişim, okul yönetimini etkileyen öğelerini her birini birer karar organı olarak görebilmek ve kabul edebilmektir. İkinci olarak karar sürecine katılma ilkesinin önemini kavramalı ve bu ilkeyi uygulamalıdır. Bir kararın etkileyeceği birey ya da gruplar, o kararın alınmasına ne kadar çok katılırsa, uygulamaya da o kadar katılır. Bu olanak kendilerinden ne kadar esirgenirse uygulamaya da o kadar karşı çıkarlar. Son olarak okul yöneticisi kararı izlemesi gereken diğer yönetim süreçlerini bilmek ve gerçekleştirmek zorundadır (Bursalıoğlu, 2005, s.82).

Okulun öğretim kadrosu, meslek eğitimi görmüş, kendilerini alanlarının uzmanı olarak algılayan öğretmenlerden oluşur. Öğretmenler sadece okul müdürü kadar değil eğitim sisteminin en üst yöneticisi kadar, hatta daha yüksek bir öğretim görmüş olabilirler. Bir meslekte uzmanlık, uygulamada özerklik gerektirir. Yöneticiler, kendilerini alanlarında söz sahibi olarak algılayan, neyi, nasıl öğrenmesi gerektiğine kendisinin karar vermesi gerektiğine inanan örgütlenmiş meslek elemanları ile karşı karşıya olduğunu unutmamalı, yönetimsel davranışlarda bu olguyu dikkate almalıdır (Aydın, 2000, s.174).

(26)

Okul yöneticisi öğretmenlere güvenmeli, onlara kararlarında söz hakkı vermelidir. Böylece öğretmenlerin kendilerine güvenleri artar. Öğretmenlerin karar alma sürecine katılımlarıyla alınan kararlar daha isabetli ve etkili; kararların benimsenmesi ve uygulanması daha kolay olur. Katılımın sağlanması işe öğretmenlerin okula ait olma duygusu ve sadakati yükseltilebilir (Erdoğan, 2000, s.90).

Okul yönetimine katılmakla, öğretmenler arasında takım çalışmasının ve işbirliğinin arttığı, öğretmen moralinin yükseldiği, öğretmenin okula devamının ve bağlılığının arttığı gözlenmiştir (Aytaç, 2000, s.106).

Öğretmenlerin okulda alınan kararlara katılımı, oylama ya da bilgi toplama aşamasında olduğu zaman, öğretmenlerin karar katılımı tam anlamıyla sağlanmış olmaz. Karara katılmak, alınan kararlara evet ya da hayır demek değil; karar alma işleminin en başından en sonuna kadar karar verme sürecine katılmak demektir (Özdemir ve Cemaloğlu, 2000, s.16).

Karara katılma, eğitim yönetiminde özellikle gereklidir çünkü eğitim örgütleri daha sosyal ve toplu olup, kararların etki alanı da o derece geniştir. Bununla beraber grupça alınacak kararlara kimlerin, ne derece katılacağı da nazik bir konudur. Zaten grup eylemi karar süreçlerinde bir araç değil, amaç olarak düşünülmelidir.

Eğitim yöneticisinin karar vermede izlemesi gereken ilkeler şunlardır (Bursalıoğlu, 2005, s. 95,96):

1. Grup dinamiğini anlamalı ancak örgüt amaçları dışında kullanmaya kalkışmamalıdır.

2. Güdüleyen, uzlaştıran ve koordine eden bir eylem göstermelidir.

3. Karar sürecinde astlarına ve o kararın etkileyeceği kimselere katılma olanağı vermelidir.

4. Etrafında demokratik bir hava yaratmalıdır. 5. Grup çalışmalarında amacı kaybetmemelidir. 6. Kooperatif yöntemlerin önemini anlamlıdır. 7. Grup kararlarının sınırlarını çizmelidir.

8. Kararlarda fikir birliği sağlamaya çalışmalıdır. 9. Grubun başarısını ve sürekliliğini amaçlamalıdır. 10. Örgütün yapısını iyi kurmalıdır.

11. Grup değer ve davranışlarını dikkate almalıdır.

(27)

Oswald (1997) ve White’a (1992) göre öğretmenlerin karar alma sürecine katılmasının yararları; yüksek moral sağlaması, okula bağlılığın artması işe devamsızlık ve işten ayrılmaların azalması, kararların niteliğinin ve etkililiğinin artması, büyük ölçüde değişimin kabul edilmesi, işbirliğinin artması ve çatışmanın azalması, daha etkili bir disiplinin sağlanması, daha etkili bir şekilde öğretmenlerin bilgilendirilmesi, okul içinde öğretmenler arasındaki iletişimin artması, öğrenci motivasyonunun yükseltilmesi, nitelikli öğretmenleri okulda tutacak ve diğer öğretmenleri okula çekecek özendirici hizmetlerin artması, okul ikliminin iyileştirilmesi, ortak karar almaya yönelik bağlılığın yükseltilmesi, öğretmenler ve yöneticiler arasında karşılıklı ilişkilerin artmasıdır (aktaran Aytaç, 2000, s. 105,106).

Eğitim yöneticilerinin insan ilişkilerinin ağırlıklı bulunduğu eğitim örgütlerinde işgörenlerin kararlara katılmalarına olanak sağlamaları, yalnızca örgüt açısından değil aynı zamanda işgörenlerin onure edilerek güdülenmesi açısından da büyük yarar sağlayacaktır (Kaya, 1999, s. 99,100). Öğretmenlerin karar sürecine katılmaları, okullarda demokratik yönetim biçiminin gelişimine katkıda bulunabilir. Kararlara katılmakla öğretmenlerin okullarını daha çok sahiplenecekleri, iş doyumunun artacağı da söylenebilir (Özdemir ve Cemaloğlu, 2000, s.17).

Katılım, okulun amaçlarını ilgilendiren önemli kararlarda ve seçimlerde veliler, öğretmenler ve öğrencilerin temsilcileriyle söz sahibi olmaları anlamına gelmektedir (Büyükkaragöz, 1998, s.21).

Eğitim ihtiyaçlarının gün geçtikçe çeşitlenmesi, okullarda süreç ile ilgili alınacak kararları da çeşitlendirmektedir. Hem sürecin niteliğinin temel belirleyicisi olan öğretmenler, hem de bu süreçteki her şeyden doğrudan etkilenen öğrenciler, ihtiyaçlarının ne olduğu konusunda fikir öne sürecek yeterliliktedir.

Toplumun güncel eğitim ihtiyaçlarına yeterince cevap verebilmek açısından okullarımızın karar alma basamağında öğretmen ve öğrencilerinin görüşlerine başvurması uygun görülmektedir. Okullarımızdaki karar alma sürecini belirlemek için öğretim kurumlarımızda bu konuyla ilgili görüşlerin ne doğrultuda olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bu araştırma, okullarımızda yönetime katılma konusundaki durum belirleme çalışmalarına güncel ve kapsamlı bir katkıda bulunması ve karar alma sürecinin nasıl gerçekleştiğini belirlemeye yönelik olması açısından önemlidir.

(28)

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı ilgili literatürde demokrasinin gereği olduğu vurgulanan, örgüt iklimini, verimliliğini ve etkililiğini olumlu yönde etkilediğine dair fikir birliği bulunan “yönetime katılma” sürecinin orta öğretim kurumlarında nasıl işlediğini karşılaştırmalardan da yararlanarak ortaya çıkarmaktır.

Araştırmanın çıkış noktası; “ortaöğretim kurumlarında görev yapan branş öğretmenleri ile bu kurumlarda okuyan öğrencilerin, kendilerini ilgilendiren öğretimsel ve yönetimsel kararlara katılma durumlarına ilişkin algıları, katılma isteklerine ilişkin görüşleri ve bu görüşlerin birbirleri ile ve kişisel değişkenleri ile ilişkileri nelerdir?” sorusudur. Araştırmanın ana amacı, bu probleme cevap bularak ortaöğretim kurumlarımızda karara katılma süreçleri ile ilgili güncel veri elde etmektir.

Bu araştırmada, amaç doğrultusunda belirlenen 6 alt amaç, öğretmenler ve öğrenciler için ayrı ayrı yanıtlanmıştır. Buna göre öğretmenler için 6, öğrenciler için 6 olmak üzere toplam 12 alt amaca cevap aranmıştır:

1. Orta öğretim kurumlarında görev yapan branş öğretmenlerinin kurumlarında alınan kararlara katılma durumlarına ve kararlara katılma isteklerine ilişkin görüşleri nedir?

2. Orta öğretim kurumlarında görev yapan branş öğretmenlerinin kurumlarında alınan kararlara katılma durumları ve kararlara katılma istekleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

3. Öğretmenlerin öğretim ve yönetim alanlarındaki kararlara katılma durumlarına ilişkin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?

4. Öğretmenlerin öğretim ve yönetim alanlarındaki kararlara katılma isteklerine ilişkin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?

5. Öğretmenlerin kurumlarında alınan kararlara katılma durumları kişisel değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

6. Öğretmenlerin kurumlarında alınan kararlara katılma istekleri kişisel değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

7. Orta öğretim kurumlarındaki öğrencilerin kurumlarında alınan kararlara katılma durumlarına ve kararlara katılma isteklerine ilişkin görüşleri nedir?

(29)

8. Orta öğretim kurumlarındaki öğrencilerin kurumlarında alınan kararlara katılma durumları ve kararlara katılma istekleri arasında anlamlı bir fark var mıdır? 9. Öğrencilerin öğretim ve yönetim alanlarındaki kararlara katılma durumlarına

ilişkin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?

10. Öğrencilerin öğretim ve yönetim alanlarındaki kararlara katılma isteklerine ilişkin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?

11. Öğrencilerin kurumlarında alınan kararlara katılma durumları kişisel değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

12. Öğrencilerin kurumlarında alınan kararlara katılma istekleri kişisel değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

1.3. Araştırmanın Önemi

Yönetim kararlarına katılma her geçen gün örgütlerin hayatta kalabilmesi için olmazsa olmaz unsurları arasındaki yerini sağlamlaştırmaktadır. Yönetim süreçlerinin kalbi olarak nitelenen “karar alma” aşamasının örgütteki uygulanışından, o örgütün bütün özellikleri ve hatta geleceği ile ilgili yorumlar yapılabilmektedir. Günümüzün eğitim öğretim kurumları sürekli değişen bilgi ve uygulamaları takip edebilecek nitelikte yani dönüşümcü özellikte olmalıdır. Ancak bu şekilde yeni nesillere gerekli güncel bilgiyi yakalama kullanma hatta üretme görevlerinin üstesinden gelebilirler. Böylelikle varlıklarını sürdürmeyi garantilemiş olurlar.

Eğitim öğretim kurumlarının değişime ayak uydurabilmesi için içinde yaşadığı ve çalışanları ile girdilerini aldığı çevreyi iyi analiz etmesi ve çevrenin kurumdan beklentilerini iyi anlayabilmesi gereklidir. Bunun bir şartı iletişim kanallarını açık tutmaksa diğer şartı da kurumun işleyişi ile ilgili kararları bu kararlardan etkilenenlerle beraber almaktır.

IV. Milli Eğitim Şurası’nda (1949) tavsiye niteliğinde verilen kararlardan biri tüm okullardaki öğretmen ve öğrencilerin, okullarında alınan kararlara katılımlarının gerekliliği ile ilgilidir:

“Okullarda kendi kendini yönetiminden anladığımız şudur. Öğretmenlerin ve idarecilerin devamlı, fakat dostça ve demokratça nezaret ve murakabeleri altında, bir okul topluluğunu teşkil eden öğrenciler muayyen

(30)

zamanlarda ve muayyen bir yerde toplanarak topluluğu ilgilendiren ve kendi seviyelerini aşmayan çeşitli meseleler hakkında konuşacaklar, tartışacaklar ve çoğunlukla kararlar vereceklerdir. Lüzum gördükleri öğrenci kurumlarını meydana getirecekler, müşterek hizmetler için seçimler de yapacaklardır.” Son yıllarda birçok ülkede okul yönetiminde öğrenci katılımını artırmak ve demokrasi eğitimini etkinleştirmek amacıyla Okul Öğrenci Meclisleri oluşturulmaya başlanmıştır. Öncelikle üniversitelerde başlayan bu oluşum, zamanla Ortaöğretim ve İlköğretim düzeyine indirgenmiştir. Bu ülkelerde öğrenci meclislerinin oluşturulma amacı; öğrencilerle öğretmenler arasındaki ilişkileri geliştirmek, okul yönetiminde öğrencilere olumlu roller vermek fikirlerinin dikkate alındığını ve saygı gördüklerini hissettirmek, öz güvenlerini sağlamak, öğrenci katılımını teşvik etmek bu çerçevede okul yönetimine ve gelecekteki siyasal yaşama etkin olarak katılımı sağlamak şeklinde sıralamak mümkündür. (Tezgel,2006, s.2) Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Milli Eğilim Bakanlığının ortak çalışmasıyla yürütülen Demokrasi Eğitimi ve Okul Meclisleri Projesi de bu amaçlar doğrultusunda ülkemizde 2004 yılında hayata geçirilmiştir. Bu projenin yürütmesi için hazırlanan Demokrasi Eğitimi ve Okul Meclisleri Yönergesi’nin 5. Maddesinde projenin amacı açıklanmıştır:

“Demokrasinin ancak, tutum ve davranış olarak günlük hayatta yaşanarak öğrenilebileceği esasına dayanan, Demokrasi Eğitimi ve Okul Meclisleri’nin temel amacı; Türk Millî Eğitiminin Temel İlkeleri arasında yer alan demokrasi eğitimi çerçevesinde öğrencilere; Cumhuriyetimizin demokrasi ile güçlendirilmesi; yerleşik bir demokrasi kültürünün oluşturulması, hoşgörü ve çoğulculuk bilincinin geliştirilmesi, kendi kültürünü özümsemiş, millî ve manevî değerlere bağlı, evrensel değerleri benimseyen nesillerin yetiştirilmesi; öğrencilere seçme, seçilme ve oy kullanma kültürünün kazandırılması; katılımcı olma, iletişim kurabilme, demokratik liderliği benimseyebilme ve kamuoyu oluşturabilme becerilerinin kazandırılması amaçlanmaktadır.” (Tezgel,2006, s.5,6)

Milli Eğitim Sistemi içinde yer alan kurum ve kuruluşların eğitim öğretim süreçlerinin selameti açısından gerekliliğini vurguladıkları “yönetime katılma” olgusunun, hem okul yönetiminin işlerini hafifletecek, hem de öğretmen ve öğrencilerin okullarına bağlılıklarını arttıracak bir önlem olması açısından bu konu ile ilgili projelerin uygulanma durumunun takibi gereklidir.

Bu araştırma, alanının uzmanı sayılan ve okul yönetimi kararlarından hem etkilenen hem de öğrencilerini etkileyen branş öğretmenleri ile sürecin temel öğesi olup

(31)

her türlü karardan doğrudan etkilenen öğrencilerin ortaöğretim düzeyinde yönetime katılma düzeylerinin ne boyutta olduğunu ortaya çıkarmak amacıyla yapılmıştır. Bu araştırma için, Beypazarı evrenindeki liselerin ulaşılabilen tüm öğretmenlerine ve hem okul yönetiminin kendileri ile ilgili aldığı kararlara katılmaları için hem de Öğrenci Meclisi üyesi olarak ilçelerinde görüş bildirebilmeleri için seçimlerle belirlenen Sınıf Temsilcisi öğrencilere Karara Katılma Anketi uygulanmış, konu ile ilgili durum değerlendirmesi yapabilmek için güncel veri toplanmıştır.

1.4. Varsayımlar

1. Öğrenci ve öğretmenler, yönetim kararlarına katılma beklentisi içindedirler. 2. Katılımcılar, ilçedeki mevcut ortaöğretim kurumlarını yeterli ölçüde temsil

etmektedir.

3. Hazırlanan ölçek, karara katılma durum ve beklentisini belirlemeye uygun ve yeterlidir.

4. Katılımcılar ölçeği gerçek düşüncelerini yansıtan şekilde cevaplandırmıştır.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma verileri Beypazarı ilçesi ortaöğretim okullarındaki öğretmen ve öğrencilerinden 2008-2009 öğretim yılı bahar dönemi içinde toplanmış olup; bulgu, sonuç ve yorumlar bu evren ve süreç ile sınırlıdır.

Son sınıf öğrencilerinin üniversite sınavlarına daha yoğun hazırlanmak için izinli olduğu Nisan, Mayıs ve Haziran aylarına denk gelen anket toplama çalışmalarında, bazı okulların 12. Sınıf temsilcilerine ulaşılamamıştır.

1.6. Tanımlar

Yönetici: Ortaöğretim kurumlarının müdür ve müdür yardımcıları

Branş Öğretmeni: Eğitim fakültelerinden birinde çalıştığı kurumda okuttuğu dersle ilgili bölümü bitirmiş olan uzman kişi veya Fen-Edebiyat fakültelerinden birinde, çalıştığı kurumda okuttuğu dersle ilgili bölümü bitirmiş ve bir eğitim fakültesinde tezsiz yüksek lisans bölümü bitirerek öğretmenlik formasyonu almış uzman kişi

(32)

Geçerlilik: Anketin, sormak istediğini sorabilmesi ve anketi cevaplayanın ankete samimi şekilde cevap vermesi

Güvenirlik: Anketteki soruların, soruları okuyan herkes için aynı anlamı ifade etmesi Öğretmenlerin Yönetime Katılması: Eğitim-öğretim faaliyetleri, özlük hakları, ders programlarının ve içeriklerinin düzenlenmesi, okulda yapılacak fiziki düzenlemeler, alınacak araç gereçlerin niteliğinin belirlenmesi, kurumda uyulacak kuralların belirlenmesi, kurullar, mesleki çalışmalar v.b konularla ilgili kararların verilmesinde öğretmenlerin de fikirlerinin alınmasıdır.

Öğrencilerin Yönetime Katılması: Eğitim-öğretim faaliyetleri, ders programlarının ve içeriklerinin düzenlenmesi, okulda yapılacak fiziki düzenlemeler, alınacak araç gereçlerin niteliğinin belirlenmesi, kurumda uyulacak kuralların belirlenmesi, kurullar, toplantılar v.b gibi konularla ilgili kararların verilmesinde öğrenci temsilcilerinin de fikirlerinin alınmasıdır.

Sınıf Temsilcisi: Okul öğrenci meclisi için şubelerden seçilen temsilci Okul Öğrenci Meclisi: Sınıf temsilcilerinden oluşan öğrenci meclisi

Amaçlı örnekleme: Araştırmanın amaçları doğrultusunda bir evrenin temsilci bir örneği yerine, amaçlı olarak bir ya da birkaç alt kesimini örnek olarak almaktır. Başka bir deyişle amaçlı örnekleme, evrenin soruna en uygun bir kesimini gözlem konusu yapmak demektir (Sencer, 1989, s.386).

(33)

2. BÖLÜM

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Fişek (1977), yönetime katılma ile ilgili olarak 12 Kamu İktisadi Teşebbüsü ve bunlara bağlı 16 kurumun yönetim kurulu ve komite üyelerinden 149 tanesi üzerinde bir araştırma yapmıştır. Elde edilen bulgular şunlardır:

1. “Katılma işçilerin fikri katkı yapmalarını sağlar” ve “Katılma en basit sosyal adalet gereğidir” denenceleri ile ilgili sorulara verilen yanıtlar kararsız bir dağılım göstermektedir.

2. “Etkili haberleşme kararlarda uygunluğu sağlar” , “Katılma uyumsuzluk ve bocalamaya son verir” , “Katılma inanç ve duygusu verimli çalışmayı sağlar” ve “Yönetime katılma çalışma barışını gerçekleştirir” denenceleriyle ilgili sorulara verilen olumlu yanıtlar çoğunluktadır.

3. “Katılma ve verimlilik neden-sonuç ilişkisine girer” ve “ Katılma işçilerinin aşırı ücret isteklerini önler” denencesiyle ilgili sorulara verilen olumsuz yanıtlar çoğunluktadır (Açıkgöz, 1984:46).

Açıkgöz ‘ün (1984) “Öğretmenlerin Okuldaki Kararlara Katılımı” adlı Ankara ilindeki liselerden 15 tanesinde çalışan 412 öğretmeninin okullarında alınmakta olan kararlara katılma isteklerine, karar konularına duydukları ilgilerine ve karar konularındaki yeterliliklerine ilişkin görüşlerinin, bu görüşler arasındaki ilişkilerin ve kişiler değişkenlerle bu görüşler ararsındaki ilişkilerin saptanması ile ilgili araştırmasının bulguları şu şekildedir:

1. Öğretmenlerin karara katılma durumlarına ilişkin görüşleri “Çok az”, karar konularına duydukları ilgilerine ve karar konularındaki yeterliliklerine ilişkin görüşleri ise “Biraz” seçeneğinin üzerinde yer almaktadır.

2. Öğretmenlerin durum, istek, ilgi ve yeterliliklerine ilişkin görüşleri arasındaki fark anlamlıdır.

(34)

3. Öğretmenlerin öğretim ve yönetim kararlarında durum, istek ve yeterlilik boyutlarındaki görüşleri arasındaki farklılık anlamlıdır.

4. Durum, istek, ilgi ve yeterlilik boyutlarında en yüksek değerler “öğrenci başarısının değerlendirilmesi”, en düşük değerle ise “ okulun gelir ve harcamalarının planlanması” kararlarında gözlenmektedir.

5. Öğretmenlerin kişisel değişkenlerinin çoğuna göre durum, istek, ilgi ve yeterlilik boyutlarına ilişkin görüşleri anlamlı farklılık göstermemektedir.

N.Bilgin’in (1990) “Yönetime Katılmanın Verimliliğe Etkisi” adlı araştırmasında Türkiye’de yönetime katılma uygulamasının sembolik bir niteliğe sahip olduğu bulunmuştur. Bunun nedenini ise yetersizlik, tepeden inme kabul ve uygulamalar oluşturmaktadır ( aktaran Aldemir,1996:37).

F.Bilgin’in (1996) Zonguldak merkez ilçede bulunan ilköğretim okullarında çalışan öğretmenlerin yönetim kararlarına katılabilme derecelerini değerlendirmek amacıyla yaptığı araştırmaya göre yönetimce alınacak kararlara katılmanın yararına “Büyük ölçüde” inandıkları, okul yönetimlerince alınan kararlara çoğunluğun “Kısmen” katılabildiği, o günkü ilköğretim mevzuatının yönetime “Çok az” katılmayı sağladığı, okul yönetimince alınan kararları “Bazen” doğru bulduklarını ve bu kararları “Kısmen” kendi aralarında eleştirdikleri anlaşılmaktadır.

Aldemir’in (1996) Ankara ili Altındağ ilçesindeki ilköğretim okullarında çalışan öğretmenlerin okul yönetimine katılma düzeylerini belirlemek amacıyla yaptığı araştırmanın bulgularına göre; öğretmenler, okul yönetimine “Kısmen” katıldıklarını, “Kesinlikle” katılmaları gerektiğini düşünmektedirler.

Yılmaz’ın (2005) Ankara ili merkez ilçelerinde bulunan ilköğretim okulu öğretmenlerinin okul yönetimine katılma düzeylerini belirlemek amacıyla yaptığı araştırmanın bulgularına göre; öğretmenler, eğitim ve öğretim boyutunda alınan kararlarda karar alma sürecine “Orta” düzeyde katıldıklarını, yönetim ve okulla ilgili işler boyutunda alınan kararlara katılımlarının düşük seviyeye yakın olarak orta düzeyde olduğunu düşünmektedirler.

Parlar’ın (2005) Ankara ili Yenimahalle ilçesinde bulunan liselerin çevresini oluşturan öğretmen, öğrenci ve velilerin, okul yönetiminin karar verme sürecine

(35)

etkilerini tespit etmek amacıyla yaptığı araştırmasının bulgularına göre; öğrenci ve veliler okul kararlarını “Düşük” seviyede, öğretmenler ise “Orta” seviyede etkilediklerini düşünmektedirler.

Gürkan’ın (2006) İstanbul ilindeki Erkek Teknik Öğretim ve Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüklerine bağlı okullardaki öğretmenlerin okullarında alınan kararlara katılma durumlarını ve isteklerini belirlemek üzere yaptığı araştırma sonuçlarına göre öğretmenler; okullarında alınan kararlara “Çok az” düzeyinde katıldıkları, buna rağmen okullarında alınan kararlara “Çok” düzeyinde katılmak istediklerine dair bulgular elde etmiştir.

(36)

3. BÖLÜM

YÖNTEM

3.1. Araştırmanın Modeli

Bu araştırma, ortaöğretim kurumlarındaki öğretmen ve öğrencilerin; yönetim kararlarına katılma düzeylerine ve yönetime katılma beklentilerine ilişkin algılarını belirlemeye yönelik olduğundan betimsel bir çalışmadır.

3.2.Evren ve Örneklem

Bu araştırmanın evreni Ankara ili Beypazarı ilçesindeki liselerde görev yapan tüm branş öğretmenleri ile bu kurumlarda öğrenim gören öğrencilerdir.

Araştırma evreni olarak Beypazarı ilçesinin seçilmesinin sebepleri; bu ilçede yönetim süreçlerinin ilk aşaması olan karar verme ve karara katılma konuları ile ilgili daha önce yapılmış bir araştırma olmaması, araştırmacının görev yerinin bu ilçe olmasının araştırmacıya yaratacağı kolaylık ve bu ilçedeki liselerin bir kısmında görev yapan araştırmacının, okul idarelerinin yönetim tarzlarındaki farklılıkların bu okullardaki öğretmen ve öğrencilerin karar alma sürecine katılımlarına ilişkin algılarında oluşturduğu farklılıkları öğrenmeye yönelik merakıdır.

Beypazarı ilçesinde 2008-2009 öğretim yılı itibariyle sekiz tane ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü web sitesinden alınan bilgilere göre Beypazarı ilçesindeki araştırma evrenini oluşturan ortaöğretim okulları şunlardır:

1. Nurettin Karaoğuz Vakfı Anadolu Lisesi 2. Beypazarı Lisesi

3. Beypazarı Kız Teknik ve Meslek Lisesi

4. Anadolu Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi

5. Beypazarı İmam Hatip Lisesi ve Anadolu İmam Hatip Lisesi

6. Ticaret, Anadolu Ticaret ve Anadolu Otelcilik Turizm Meslek Lisesi 7. Tolunay Özaka Sağlık Meslek Lisesi

(37)

Tablo 1

Beypazarı ilçesi 2008-2009 öğretim yılına ait istatistik verileri

Tablo 1’e göre 2008-2009 Öğretim Yılı içinde Beypazarı ilçesindeki liselerde bulunan 196 öğretmen görev yapmaktadır (ankara.meb.gov.tr). Bu okullardaki tüm öğretmenlere ulaşılmaya çalışılmış, ayrıca bir örneklem seçimi yapılmamıştır.

Evreni oluşturan sekiz lisede öğrenim gören 2883 öğrenciden özellikle okul yönetimine katılması için sınıf arkadaşları tarafından seçilen sınıf temsilcilerinin örneklem olarak alınması amaca uygun bulunmuştur. Bu nedenle öğrenci örnekleminin seçimi, amaçlı örnekleme türünde örneklem belirleme yöntemidir. Her bir şubenin temsilcisi olan öğrenciler, öğrenci örneklemi içine alınmıştır. Buna göre 116 öğrenciye ulaşılmaya çalışılmıştır.

Tablo 2

Okul türlerine göre öğretmen dağılımı ile okul katılım oranları

OKUL SAYISI ŞUBE SAYISI ÖĞRENCİ SAYISI ÖĞRETMEN SAYISI GENEL LİSE

ANADOLU LİSESİ 3 51 1239 80

MESLEK LİSESİ 5 65 1644 116

TOPLAM 8 116 2883 196

OKULUN ADI OKUL TÜRÜ OKULUN ÖĞRETMEN SAYISI (N) ARAŞTIRMAYA KATILAN ÖĞRETMEN SAYISI (n) ARAŞTIRMAYA KATILANLARIN OKULDAKİ ÖĞRETMENLERE ORANI (n/N) % OKULUN ARAŞTIRMAYA KATILIM ORANI % ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MESLEK 29 26 90 17.8

İMAM HATİP LİSESİ MESLEK 14 3 21 2.1

KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MESLEK 25 25 100 17.1 T.Ö. SAĞLIK MESLEK LİSESİ MESLEK 20 18 90 12.3 TİCARET MESLEK LİSESİ MESLEK 27 24 89 16.4

BEYPAZARI LİSESİ GENEL LİSE 32 21 66 14.4

N.K.V. ANADOLU LİSESİ ANADOLU 35 20 57 13.7 ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ ANADOLU 13 9 69 6.2 TOPLAM 196 146 75 100

(38)

Tablo 2’ye göre ilçedeki liselerin beşi Meslek Lisesi, biri Genel Lise ve ikisi Anadolu Lisesi türündedir. İdarecisi tarafından anketlerin öğretmenlerine ve öğrencilerine uygulanması istenmeyen tek okulun yarattığı sıkıntı haricinde anketlerin uygulama süreci umulduğu gibi verimli geçmiştir. Okul idareleri ve öğretmenlerin geneli anketlere oldukça olumlu yaklaşmışlardır.

Tablo 3

Öğretmenlere ve öğrenci temsilcilerine genel ulaşma oranı verileri

Tablo 3’e göre öğrenci temsilcilerinin %75’ine ve öğretmenlerin de %75’ine anketler ulaştırılmıştır. Anketlerin tamamı, araştırmacının rehberliğinde doldurulmuştur. Öğrenci ve öğretmenlerin anketleri eksiksiz olarak doldurulması sağlandığı için toplanan tüm anketler geçerli sayılarak verileri kullanılmıştır.

3.3. Verilerin Toplanması

Araştırmada öğretmenlerin ve öğrencilerin kurumlarında alınan ve kendilerini etkileyecek olan kararlara ne ölçüde katıldığını ve ne ölçüde katılma beklentisi içinde olduklarını belirlemek amacıyla, aslı Lipham (1973) tarafından geliştirilmiş “Decision Involvement Analysis” adlı anketin; Açıkgöz (1984) tarafından Türkçeye “Karara Katılma Anketi” şeklinde uyarlanan hali kullanılmıştır.

Karara Katılma Anketi’nin özgün biçimi “Decision Involvement Analysis” , yirmi karar konusu içermekte iken Açıkgöz, bizim liselerimizde üzerinde karar alınmayan iki karar konusunu çıkartmış ve idareciler ile görüşmeleri sonucunda üzerinde karar alınan

GENEL LİSE ve ANADOLU LİSELERİ

MESLEK LİSELERİ TOPLAM

ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ TEMSİLCİSİ ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ TEMSİLCİSİ ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ TEMSİLCİSİ ULAŞILAN KİŞİ (n) 50 31 96 56 146 87 TÜMÜ(N) 80 51 116 65 196 116 (n/N) ORANI % 62.5 61 83 86 75 75

Referanslar

Benzer Belgeler

Sevdiği içecekler Sevdiği yemekler Sevdiği çikolata Sevdiği tatlı Sevdiği meyve Sevdiği dondurma Sevdiği yaş pasta Sevdiği meyve suyu Sevdiği kuruyemiş Sevdiği öğretmen

Yıllık çalışma programının ve öğretim planının hazırlanmasında öğretmenlerin etkin bir görev almalarına ilişkin öğretmen görüşlerinin cinsiyet ve mesleki kıdeme

Değişen ve gelişen dünyada rekabete dayalı anlayış her alanda olduğu gibi eğitim alanında da etkisini her geçen gün artırmaktadır. Bu değişime ayak uydurmak

7) The Secretary of National Education, universities, and research institutes must prepare programs and courses in order to reeducate in-service teachers.

Tukey testi ile farkın hangi gruplar arasında olduğuna bakıldığında, bütün deney gruplarının kontrol grubu arasında deney gruplarının le­ hine anlamlı bir

[r]

Bunlardan birincisi dosyanın sakladığı metinsel verilerin başladığı ve bittiği Başlık (Header) kısmı, diğeri ise dosyada saklanan Medikal görüntünün bulunduğu

İçilen sigara miktarı ile çocukların serum vitamin E düzeyleri arasındaki ilişki Çalışma grubu ve kontrol grubundaki çocukların ek gıdasız anne sütü alma