• Sonuç bulunamadı

Başlık: İBNİ SİNA VE "RİSALETU'L-FÜSUS Fİ'L-HİKME"NİN YAZARIYazar(lar):PİNES, S.;ÖZAYDIN, KifayetCilt: 19 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000486 Yayın Tarihi: 1971 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: İBNİ SİNA VE "RİSALETU'L-FÜSUS Fİ'L-HİKME"NİN YAZARIYazar(lar):PİNES, S.;ÖZAYDIN, KifayetCilt: 19 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000486 Yayın Tarihi: 1971 PDF"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İBNİ

SİNA VE "RİsALETU'L-FÜSUS

Fİ'L-HİKME"NİN

Y AZARI*

Yazan

S. PİNES

Çeviren:

KİFA YET

ÖZA YDIl'i"

,

PROBLEMİN

BAZI

VERİLERİ

Risiiletu'l- Füsus,

hirçok

el yazmasında,

yazarının

el-Farabi

olarak

göste-rilmiş olması ve İsmail el-Farani'nin

bun'u bilhassa

teyid etmesi sebebiyle,

el-Farabi'ye

atfedilmiştir.

XV. yüzyıl

ilim adamlarından

olan İsmail

el-Farani

bu mistik

mahiyetteki

felsefi risaleyi

şerh etmiştir.

Bu atıf,

metnin

Avrupalı

iki editörü

olan Dieterici ve Horten

tarafından

şüpheyle karşılanmamıştır.

Bu-nunla

beraber

Horten,

R. e[.Füsus'un

son kısmı üzerinde so,ıradan

bazı

çalış-malar yapılmış

olduğuna

ve bu kısmın cl-Gazali

doktrininin

izlerini taşıdığına

inanmaya

mütemayildir.

L. Straus,

bu konudaki/bütün

bilgileri

altüst

eden bir müşahedede

bulun-duğu

sırada

mesele bu noktadaydı.

Straus,

İbni

Sina adıyle

(Tü'

Rasiiil'de)

yayınlanan

R. fi'l- f5:-uvii'l.

t

nsiiniyye ve İdtiikaıiha'nııı R. el-Fü.~us'un

bir kısmı

ile aynı olduğunu

keşfetmiştiı:.

Bu durumda

R. el-Füsus

daha

sonra

yaşamış

bir filozofa

ait olamaz

mıydı?

Straus

buna inanmaya

mütemayildir

1•

Straus'-tan

ayrı olarak

(fakat

onunla

hemen

hemen

aynı zamanda)

aynı müşhedede

bulunan

1.

Madkur'

ve A. 1\1;.Goiehon'

un kanaatleri

daha farklıdır.

Madkur

ve Goichon

R. fi'I-f5:-uvii'l-lnsiiniyye'nin,

İbni Sina'ya

atfedilmemesi

gerektiği

sonucuna

varmışlardır.

P. Kraus

münakaşayı

daha

da

genişleterek

R. el-Fü.

sus'un

yalnız bazı kısımlarını

değil tamamını

söz konusu

etmiş ve eseri

el-Fa-rabi'ye

atfeden

müşterek

kanaat in yanlış olduğunu

ileri sürmüştür.

Kraus'un

ileri sürdüğü

sebeplerden

başka StrauE da bazı göst.ergeler vermiştir:

"Füsus'u!l

mütcradiflcr

ve tekrarla

süslü ahenkli

üslııbu

da, metindeki

İsmailiyye

üslu-1 Bak. Le Monde O,iental,

ı

934, s. 116 n. 3, Sıraus, burada şu keşfine pek kapalı bir şekilde ıdmilıle bulunmaktadır.

2 Bak.

ta

Plaee d'al-Ftirtibi dans l'F:eole Philosophiqııe mıısulmane, Paris, 1934 s. 123. 3 Bak. La Disıinetion de l'Essence elde l'F:xisıcnec d'Ap"s ıbn Sına, Paris, 1937, s. XIII.

(2)

194

KİFAYET ÖZAYDlN

buna

aykırı

terimler

de (kalem, lcvh, arş, rlih-i kudsiyyc

vs. gibi) Fanibi'nin,

başlıca özellikleri açıklık ve sadelik olan üsllibu ile bağdaşmaz"'.

Bütün

bu müşahedeler

doğrudur.

Üstelik

eserin

doktrini

ile Fariibi'nİn

doktrini

de biribirine

uymamaktadr.

Halil Cerr'in, el- Fiiriibi'nin

bilhassa

psiko-loji alanındaki

fikirlerini,

el-

Füsus'taki

fikirlerle karşılaştırmak

surctiyle ortaya

çıkardığı

sonuç

budur'.

Böyle olunca, bu risale'nin

yazarı kimdir?

H. Ccrr (Georr) bunun

"Fariibi

okuluna

mensup

bir filozof"

olduğunu

ileri .'iürmektc.

fakat,

soruya

cevap

vermek için elimizde ycterli veriler bulunmadığını

ifade cderek hiçbir isim tek.

lif

etmemektedir.

Bu noktada,

Straus,

Madkur

vc Goichoıı tarafından

ileri sürülcne

benzer

bir gcrçeği ortaya

çıkaran

bazı el yazmaları

yeni bir göstcrge temin

etmiş

ol-dular.

Fakat

bu el yazmalarının

ortaya

çıkardığı

husus çok daha ciddi bir

ma-hiyet

taşımaktadır.

Çünkü bu defa

R. el. Füsus

bütünü

ile ele alınmış

bulun-maktadır.

Bunlar

arasında,

Br. Mus. ms. ar.

978. İstanbul'daki

7 el yazması

(Ahmed-i

salis

3447,

Ayasofya

4853,

Hamidiye

1448,

Pertev Paşa

617,

Nuru-Osmaniye

4894,

Oniversite

1458,

Yıldız Hususı

395), Kiihire'den

2 el yazması,

Felsefe

349 ve

Felsefe

398' İbni Sina 'ya atfedilcn

R. el- Firdevs'i

ihtiva

etmek-tedirler.

Kaydedile~

bu yazmaların

birincisinde,

ki inceleyebildiğim

tek el yaz.

ması odur

bu risale mcvcuttu

vc

R. el. Füsus'un

bütünü

ile aynıdır.

O. Ergin.

ve G. C. Anawati'niıı

verdikleri

bilgilere göre metnin

tamamının

İstanbul

ve

Kiihire

el yazmalarında

bulunduğu

.anlaşılıyor.

4 Bak. Ploıin Clwz les Arabes, Kahire 1941, s. 270 n. 3

5 Bak. FiiriiM Esl-ill'Alllerır de Füçııs al Hikam R. E. 1., 1941-1946 s. 31-39. Füsusun

}'f•••ibi'nin eseri olmadığını ileri süren nazariyeye de karşı çıkanlar bulunmuştur. Filhakika Cruz

Hernandez, aksine delillere rağmen, eskisi gibi eseri Farabi'ye atfetmeye devam etmiştir (Bak.

Arehives d'Histoire Doelrinale elLiucraire du Mojen Age, 1951, s. 304 ve de.). El Farabi'nin

dü-şüncesinin belli bir zamanda büyük bir değişikliğe uğramış olduğuna inanmak mümkün olsaydı, mesela, son yılIannda kendisinde sofizme karşı bir temayül uyannuşsa (İbni Seb'in bunu teyid etmektedir. Bak. Correspondanee Philosophiqııe avee l'Empereıır Frederic II de Holıensrtaufen, ed. Şerafettin Yaltkaya, İstanhul Fransız Arkeoloji Enstitüsü yayınlanndan Elltdes Orientales VIII (1943) s. 74) problemin verilerinin değişmesi gerekir. }'akat buna ihtimal vermek mümkün değildir.

6 Aynı escr, s. 39.

7 Broekelmann'a göre, G. A. L. 2. baskı s. 595 (n. 52), bu listeye Patna ei yazmasını da ilave etmek gerekir. ll, 4419, 2590,

8 Bak. İbni Sina Bibliyor,raftası, Büyük Türk Filozof ve Tıp astad. lbni Sina, Şahsiyeti

ve Eserleri Hakkında Tetkikler adlı eserde, İstanbul, s. 27 n. 124.

9 Bak. Essai de Bibliographie Avieennienne (arapça), Kahire, 1950, s. 291 n. 233 10 British Museum Kataloğu bir yandan anonim bir eser olan

R.

!1-lI1iihiyyeıi'l-lnsiin'ın

(3)

İBNİ SİNA VE "nİSALETı;'ı.-FÜSllS

195

Böylece R. el-Füsı1s'u Farabi'ye atfeden nazariyenin yanı sıra, eseri İbn i

~ina'ya alfeden, ondan daha az meşhur da olsa, oldukça açık ikinci

hir

an 'anenin mevcudiyeti görülmektedir ..

Sadece bibliyografya kaynaklannın

şehadeti ile yetinilse bile, bu ikinci

an'anenin daha eski olduğu intibaını uyandırdığını ilave etmcliyiz

ıı•

Gerçek.

ten R. el- Füsus'un,

Katib Çelebi'den önce, el-Farabi'nin eseri olarak hiç sözü

edilmemektedir. Katili Çelebi kendisinden önce yaşamış bir yazar olan İsmail

el.Farabi'nin

Füsus şerhine Keşfu'z.Zünun!2

adlı eserinde yer vermiştir. Bu

önemli bir veridir. Çünkü R. el- Füsus'un cl Farabi'ye atfı nazariyesi, daha çok

el.Farani'nin

tasvibi karşısında önemini kaybetmişe benzemektedir. Halbuki,

R. el.Firdevs,

Katib Çelebi'den çok daha eski bir bibliyograf tarafından İbni

Sina'nın eseri olarak zikredilmiştir. Gerçekten, Zahiru'd.Din Ebu'l Hasan Ali

cl Beyhaki (Hicri 565/1170 tarihinde ölmüştür) tarafından

yazılan ve

alimle-rin tercemei hallealimle-rinden bahseden Sivani'l-Hikme adlı csealimle-rinin en iyi

yazma-lannda (bunların en eskisi hicri 639 tarihini taşımaktadır)13 yer alan hir

lis-tede bu isimde bir makaleye raslanmaktadır.

Hiç şüpheye mahal yoktur ki

El Beyhaki'ye kadar çıkan liste,diğer bazı el yazmalarında yer alan ve R.

el-(el yazması 1349. 7), ll. el Firdevs'le aynı olduğunu ileri sürüyor, diğer yandan yazmanın eski sahiplerinden biri tarafından arapça kaydedilmiş bir müşahedeyi naklediyor: Bu, el-Farabi'ye atfedilen R. el.Füsüs'un R. fi Mcihiyyeı'iı-Instin ile aynı olduğu kanaatini helirten bir nottur. Bu müşabede tahkik edilmiş olsaydı, aynı zamanda R. el-Füsüs'la R. el-Firdevs'in de birbirinin ayııı olduğu ortaya çıkacaktı. Brockelman ve P. Ana ••.•.ati'nin sözünü ettikleri R. el-Firdevs

fi

mtihiyyeıi'ı-Instin'ın şu iki makale isminin birleşmeinden meydana gelmiş olması mümkündür:

ll. el-firdevs vc ltfi MtihiyA!i'I-lnstin. Bizi meşgul eden hu mesele üzerindeki kanaat faklan R. el-Füsıi.'u başlıksız ve yazar ismi olmaksızın ihtiva eden Berlin Petermann II, 466 el yazmasında görülmektedir. Metni istinsah eden tarafından yazılmış ••Risale li-ıbn-Sina Rahimahullcihu" (v. 20) kelimeleri çizilmiş, yerine "Ri.ale li-Fartibi" yazılrruştır. Başka bir yerde de (v. 20 a) şu başlığa raslanıyor: Ri.tileı Farabi maşhür bi.Füsus.

Bu işaretleri iiç ayrı yazmada görüyoruz. (ll) Rak. H. Cerr. sözü edilen eseri s. 31 v. d. 12 LV. s.432.

13 Bu, İstanbul Murad Molla 1408 el yazmasıdır. K. Teıimmeıu Sivani'l-Hikme'nin edi-törü olan Muhammed Şefi' nin kanaatine göre bu, mevcut yazmalann en iyisidir. Tam liste İstan-bul'daki diğer iki el yazmasında da mevcuttur: Hemen hemen yukanda zikredilen el yazması ka-dar iyi olan Köprülü 902 ve 689 Hicri tarihini taşıyan Beşir Ağa 494 el yazmalan. (Rak. K. Te-ıiınınetu Sivani'I-Hikıne, fasiküı. 1, Lahor, 1935, s. 313). Paris 5889 ei yazmasında (vo ll6b-120 a) yer alan İbni Sina biyografisinde de bu listeye raslanınaktadır. Bunun büyük bir kısmı (v. 119a, 1 ve alttan 5) el Beyaki'nin eserinden alınmıştır. R. el-Firdevs bu el yazmasında (v. 119a) ve K. Teıimm.ıu Sivani'I.Hikme de (so

ı

90) zikredilmiştir. Eserin bu baskısı Berlin (Petermann Il, 737) el yazmasına dayanmakla beraber tam liste notlar arasına yazılmıştır ve eski ei yazmalan ll9 risale zikrettikleri halde sadece 43 risale saymaktadır.

(4)

196

KİFAYET ÖZAYDIN

Firdevs'in

zikredilmediği

eksik listelerden

i<

çok, bu tam listedir.

R. cl- Füsus'un

bir başka isimle İbni Sina'ya

atfının

böylece, filozofun

ölümünden

en çok 130

küsur

yıl sonra teyid

edildiği

anlaşılmaktadır,!'

Risalenin

Farabi'ye

ait olduğunu

kabul

etmek

çok güç olduğuna

göre,

yukarıdaki

şahadeti

reddetmek

için makul

bir sebep

var

mıdır?

Doktrini,

İbni Sina'mn

lo

esasen çeşitli şekillerde

tezahür

eden doktrini

ilc çelişme

halin-de bulunmayan

Füsus'un

bu bakımdan

eleştirilmesi

için hiç bir sebep ileri sü.

rülemez.

Gerçekten

bu risaleııin yazarının

İbni Sina olması

hiç kimseyi

şaşırt-mamalıdıt.

Bu nazariyeye

göre risale, üslfıbu ve semboııeri

bakımından

yaza-rın, Mehren'in

mistik

l1

olarak

nitelediği

makaleleri

arasında

yer almalıdır.

İbni'el-Rüşd'ün,

İbni

Sina'ya

mahsus

dediği ve filozofun

reddettiği

ilmu'l-gayb'ı

bu eserde

sezmek

mümkündür.

Sonuç:

Şüphesiz

mutlak

kesinlik

bulunmamakla

beraber,

çeşitli

ihtimal-ler hesaba

katıldığında

tereddüde

de yer yoktur.

Terazinin,

söz konusu

eseri

R. el- Firdevs

adı altında

İbni Sina'ya

atfeden

an'aneye

ait kefesi kesin olarak

ağır basmaktadır.

:

14 Bak. Tetimmet,. Sivani'I.Hikme s. 190.

15 Bu atfı ihtiva eden K. Teıimmetu Sivani'l.Hikme'nin en eski el yazmasının tarihi olan Hicri 639 senesi ilc ıbni Sina'nın ölümü arasında sadece 2 yüzyıl vardır. R. e1.Firdevs'in el yaz. malan belki başka kronolojik nirengi noktalan teşkil edeceklerdir. Horten'in bu konuda yaptığı çalışmanın yenilenmesi gerektiğine göre R. el.Füsu,un, tenkitleri de ihtiva eden bir baskısı için bu el yazmalanndan faydalanılacağı muhakkaktır.

16 Bilhassa ruhun melckcleri konusunda bellibaşlı bir mutabakat vardır. Halil Ccrr, na. zariyesini ispat için kullandığı en geçerli delilleri bu pürüzlü alandan seçmiştir.

17 Rasgele bir terim, Çünkü manasının sınırları iyi tayin edilmemiştir. Sofi terimi daha yerinde olmakla beraber ıbni Sina için kullanılamaz. Çünkü ıbni Sina süylenebileceği kadariyle islam mistikleri ilc filozof sıfatıyle ilgilenmiş ve hu konuya yenilik getirmiştir. Gerçkten o, din tecrübesi ve psikolojisi ilc büyük sofilerin dini mahiyetteki sözlerinin incelenerek genel bilim siste-mi içine alınmasını kabul edenıK. e/.tşartll l'e'I.Tenbihiit adlı eserinde) .bu, islam alesiste-minin diİşünce tarihinde hatırlanınaya değer bir safhadır., kelimenin dar manasiyle, ilk filozoftur. Bu anlayış, onu her ikisini de arifün sınıfına almakla, peygamberlerle mistikleri bir tutmayagötürmüştür. Peygamberlere gelen vahiy ve ilhamlarla ilgili nazariye böylece yenilik kazanmıştır. Bu yenili-ğin tesiri, ıbni Sina'ya karşı olan ve başka bir gelenek getiren Maimonide'e kadar sürmüştür.

Referanslar

Benzer Belgeler

Mümtaz bir hilkatin yarım asırlık faal irfan hayatında titiz itinalarla derlediği ilim hazinesinin birden bırakacağı boşluğun telâfisi zor olacak­ tır. Ancak, şahsında

Sene için (62) öğrenci lisans (8) öğrenci doktora seminer çalış malanna iştirak etmiş, (2) öğrenci doktora imtihanlarını muvaffakiyetle vermiş, (3) öğrenci de Hukuk

52) Aksi fikir için Bk.. tevası sahte olabilir. Bu takdirde, bahis mevzuu olan hakikat tahrifi, 340 inci maddede işaret edilen, &#34;gayri sahih bir keyfiyeti sahihmiş gibi

kadar sıkı değildir. Roma hukukçularının ifade ettikleri gibi &#34;Dicat tes tator et erit lex&#34;. Müphem herhangi bir hüküm karşısında vasiyette bu­ lunanın iradesini

Suçluda ise tehlikeli olan ve cemiyet için bir tehlike teşkil eden cihet onun işleyip bitirmiş olduğu suç değil, şahsiyeti, onu her an yeni yeni suçlar işletebile­ cek

zuhur etmekte ve burada inanç birliği unsuru ile (mücadele halindeki sı­ nıflarda ve sendikalarda) kitle unsuru (teşebbüslerde, bilhassa işsiz kit­ lelerinde ve nihayet

Kısa bir zaman önce de istanbul'da trafik kazasını müteakip öldü zannıyla hastahaneye getirilen morga konmak istenen bir kadın henüz ölmediği anlaşılmış, 10 gün

İntikam ferdî bir hak değildi. Toplulukla müşterek bir hakti ve müşterek bir tarzda alınmak şeklinde tecelli ederdi. Kabile fertlerini birbirine bağlayan tesanüt yüzünden