A'l uJLÎıaen \ e r
Ağız Tadı
ñ a t c
^ h lñ o io
/ W u < U / ^ Y
___RAZAR GMPHJ
PAZAR, 17 Kasım 200221
Düşük Kalorili
Tatlı Tarifleri
2) S Ü T L Ü İ R M İ K T A T L IS I ( 8 K İ Ş İ L İ K ) CAhDCRCL-^v^V ¡¡e hazırlayacağınız tatlının 1 porsiyonu sadece 1 dilim ekmek veya 1/2 İt. süte eşdeğer kalori içermektedir.
1 porsiyonda Enerji Ka rb onhid ra t Prote in Yağ Kolesterol : 137.2 k a r : 22.3 g : 6.3 g :2 .5 g : 66 mg Malzeme Ölçü M ik ta r Diyet s ü t (1/2 yağlı) : 5 SB 1 litre Su : 1/2SB 100 g İrm ik : 1 SB 150 g (flPID EREl : 1.5 SB 20 g Vanilya: 1 paket
lim o n kabuğu rendesi, tarçın
YK=Yemek Kaşığı SB=Su Bardağı
İrmik, vanilya ve limon kabuğu rendesini bir tencereye koyun, sü t ve suyu yavaş yavaş karıştırarak üzerine ilave edin. Karıştırmaya devam ederek, kısık ateşte m uhallebi kıvamına gelinceye kadar p işirin . Ocağı kapattıktan hemen sonra CflNDERCl 'u ekleyip iyice k a rıştırın , irm ik ta tlısın ı, ısla tılm ış cam tepsiye yayın ve soğumaya b ıra kın . So ğ u d u kta n sonra, buzdolabında birkaç saat bekletin. Ü ze rin e tarçın serperek, dilimler halinde servis yapabilirsiniz, isteğe güre irm ik ta tlıs ın ı cevizli de h a zırla y a b ilirsin iz. Bunun için ta tlı p iştikte n sonra cam tepsiye sadece y a rısın ı yayın, bu k a tın ü ze rin e d ö vü lm ü ş ceviz se rp in ve t a t lın ın ka la nıyla ü z e rin i ta m a m en kaplayın. C evizsiz halinde olduğu gibi soğutarak servis e debilirsiniz. (Not: Cevizli irmik tatlısının bir dilimi 225 kal. içermektedir)
|/ç§) M sm Sm r
] a n s
BİR DEVŞİRMENİN ANILARI: TOPKAPI SARAYI'NDA YAŞAM
Tarihin
üniversitelerde "beşeri ilim ler"den sayılması yadırganamaz, çünkü insanın ve insanlığın hikayesini anlatır. Yeryüzünde kısıtlı bir zaman dilimi içinde yaşamak, insanları geç miş ve gelecek konusun da merak sahibi kılmak ta. Ayrıca günümüzü doğru anlayabilmek
için de tarihi bilmeye ihtiyacımız var.
ihtiyaçtan olduğu kadar, çocukluktan beslenen bir merakla tarihe ilgi duyarım. O kadar ki, üniversite yıllarında tarihi ikinci anadal eğitimi olarak seçtim. Merakım hâlâ bir tarih öğrencisi olarak devam etmekte. Tarihle ilgili yayınları da ilgiyle takip etmekteyim.
Bunlardan sonuncusu, M urat Bardakçı'nın editörlüğünü yaptığı Hürriyet Ta rih dergisi, ilk sayıda hayranı olduğum bir tarihçimiz, Prof. Dr. İlber O rtaylı'nın bir sözü aklıma adeta çivi yazısıyla kazındı. Hoca, "M aalesef, Türk tarihinin yazılı malzemesini değerlendirme açısından eksik bir durum dayız" diyor. Türk tarihinin yeterince gün ışığına çıkartılamamış olmasından yakınıyor. Halbuki biz, bir anlamda tevarüs ettiğimiz Roma imparatorluğu'nda olduğu gibi, köklü bürokrasi geleneği bulunan bir milletiz. Bürokratik
geleneğin bir parçası olarak da kayda kuyda hep önem vermişiz.
Ta rih denince, öğrenim görmüş insanların kaydadeğer bir çoğunluğunun, günümüzde olumsuz tepkiler vermesinin belki de en önemli nedeni, konunun okullarda yavanlaştırılması. Yavanlık, tarihin eğitim sistemine yön verenlerin
milliyetçi bir bakış açısından tarihi yeniden yazma gayretlerinden gelmekte oluşu diye düşünüyorum. Propagandanın her türlüsü, her zaman Goeb- bels'inki kadar ileri gitmese bile, insana antipatik görünmekte. Endoktrinasyon -yani resmi ideoloji nin zihinlere nakşedilmeye çalışılması- aydın olma sıfatıyla çelişiyor. B ir de milliyetçilik, on sekizinci yüzyıl Alman romantizmi ile yirmi birinci yüzyılın globalizmi arasında sıkışıp kalmış bir kavram.
Bütün bunlar, bir tarih öğrencisi olarak, ilgimi yabancı gözlemcilerin b izler hakkında
yazdıklarına çevirdi. Elbette kaynağın yabancı olması tarafsız olması anlamına gelmiyor, ilginç
olan, burada dıştan bir bakışın getirdiği farklı yaklaşımlar.
Bu hafta size bir Osmanlı devşirmesi olan santuri A li Ufki Bey'in (devşirilmeden önceki adıyla Albertus Bobovius'un) 1 6 0 5 yılında kaleme aldığı "Topkapı Sarayı'nda Yaşam " adlı eserinden sö z edeceğim. 1 6 1 0 doğumlu Bobovius, yaklaşık yirmi yaşında -muhtemelen- Kırım tatarları tarafından esir alındı ve önce Ed ir ne Sarayı'nda, ardından da Topkapı Sarayı'nda içoğlanı olarak yaşadı. Her içoğlanı gibi Müslü man oldu ve iyi eğitimi ve özellikle müzik yeteneği ile sarayda kendisine iyi bir yer edindi.
ALİ UFKİ BEY'İN AN ILARIN DAN 17'N C İ YÜZYILDA R A M A Z A N GELENEKLERİ
Türkler oruçluyken güzel kokulu
bir çiçeği bile koklamazlardı
Türk adı ile Ali Ufki Bey'in anılarını yazmış olması bugün bizler için bir şans. Çünkü bu sayede dört yüz yıl öncesi Türk hükümdarının sarayında gündelik hayatın nasıl geçtiğine dair ayrıntılı bilgi edinebilmekteyiz. (Tabu yeri gelmişken dört yıl sonra Almanca, on dört yıl sonra da İtalyanca'ya çevrilmiş bu metnin bizde 337 yıl sonra yayınlanmasını sağlayan Ah Berktay ve yayıncı Kitap Yayınevi'ne de bir teşekkür yollayalım.)
Eserin tümünün çok ilgi çekici olmasına karşılık, ben bu hafta kitaptaki Ramazan ve yeme içme
alışkanlıklarına dair bölümlere atıfta bulunmak istiyorum. Daha fazlasını merak edenler, elbette kitabı satın alıp bu ilginç tarih içindeki yolculuğu satır satır okumak...
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı üzerine Ah Ufki Bey bilinenin ötesinde pek fazla ayrıntıya girmiyor. Kutsal ay için önce "Sabah gün doğumundan, akşam gün batımma kadar hiçbir şey yemememin şart olduğu"nu kaydediyor.
En azından Osmanlı tarihine yabana olanlar açısından pek bilinmeyen bir ayrıntı ile ilgili olarak ise şöyle yazmakta: "Ramazan ayında, dış sarayların içoğlanlan bütün gece atıştırdıkları bazı yiyecekleri satın almak için aralarında para toplar ve büyük saraydakiler de beşh gruplar oluşturup, saray mutfağının aşçılarıyla gece taşınacak yemek sinisi başında pazarlık ederler."
Yazar her ne kadar sonradan Müslümanlığı kabul etmiş ise de, notlarında Hıristiyan bakış açısını korumakta. Bunu, Protestanları kast ederek sarf ettiği "Bizim aramızda da reform geçirdiği ileri sürülen dinin peşinden gidenler" sözünden anlıyoruz. Ramazan ayındaki İslami oruç geleneğini anlatırken de, yine
Protestanlara atıfta bulunarak,
1665 yılında kalem e
alınm ış hatıralarda
orucun b a şk a yasak ları
d a kap sad ığın ı
oku d u ğu m d a şaşırm adım
desem yeri. Bize
öğretilen, Ram azan
ayın d a orucun cinsel
ilişkiyi de kap sad ığıyd ı.
O y sa yazar
yasak ların listesini
genişletm ekte
tereddüt
etmiyor.
Müslümanlar için de "güneş batana kadar hiçbir yiyeceğe el sürmezler ve güneş battıktan sonra da hiç ayırım
yapmaksızın hem et, hem de balık yiyerek oruç tutarlar" diyor. Sonra yine sözü Protestanlara getirerek, "Ama onlar, Türkler gibi bu orucu bir ay sürdürmek zorunda değildir" diye ekliyor.
D i N REFORMU YAPTIK
Osmanlı İmparatorluğu'nda on dokuzuncu yüzyıla ait okuduğum sayısız gündelik hayata ilişkin hatıratta, oruç tutma zorunluğunun neredeyse işlemez hale geldiğini
görmüştüm. Elbette Ramazan hâlâ en kutsal aydı ve oruç bir dini zorunluluk sayılmaktaydı. Ancak bu kutsal ay içinde oruç tutmamak da kabul edilebilir hale gelmişti ve bunun keskin bir biçimde cezalandırılması yolundan vazgeçilmişti.
Ali Ufki Bey ise 1650'h yıllara ilişkin anılarında oruç
tutmanın Türklerdeki sıkılığına işaret ederek şunlan söylüyor: "Ramazanda oruçlarına öyle sıkı uyarlar ki, en uzun günlerde (çünkü bizimkinden on bir gün kısa tuttukları ay yılı nedeniyle, Ramazan kimi zaman kış, kimi zaman da yaz aylarına denk gehr) ve en kavurucu sıcaklarda bile, serinlemelerini sağlayacak bir damla suyu gün boyunca
ağızlarına almaya I kalkışmazlar."
Buraya kadarım anlamakla j | beraber, hatıraların aynı I bölümünde orucun başka
yasaklan da kapsadığını okuduğumda şaşırmadım desem yeri. Bize öğretilen, Ramazan ayında orucun cinsel ilişkiyi de
kapsadığıydı. Oysa yazar yasakların üstesini genişletmekte tereddüt etmiyor. "(Türkler
Ramazan'da) koku sürmeye veya herhangi bir güzel kokulu çiçeği koklamaya, görüntüsüyle kendilerine haz verecek
herhangi bir şeye bakmaya, kulaklarım hoş sedalarla okşamaya, genel anlamda beş duyumuzdan zevk almamızı sağlayabilecek herhangi bir şey yapmaya kalkışmazlar. Güneş bizi aydınlattığı sürece, bütün dünyevi ve duyumsanabilir şeylerden uzaklaşıp, maneviyat üzerine tefekkküre dalarak, Allah'a dualannı daha büyük bir kalp temizliği ile sunacak halde olmaları gerekir."
Bugün yukarıdaki görüş, en azmdan uygulamada ortadan kalkmış görünüyor. Belki de biz dinde refonnu bir biçimde yaptık da admı
koyamamaktayız...
Bu köşe din meselelerinin tartışıldığı bir yer değil. Ulema "doğrusu yukarıdaki gibidir" diyorsa benim bu hükme şer'en itirazım olamaz. Yine de, kendilerine bütün saygımla, yaklaşık 400 yıl sonra farklı bir noktaya gelmiş olmamızdan şi kayetçi olmadığımı belirteyim. Güzelliğin hiçbir şekli, hiçbir zaman ve hiçbir yerde, her ne yaparsa güzel yaptığım söyle- yegeldiğimiz Allah'a ulaşmaya engel teşkil edemez.
Delice Wok Tava
mn özel tabanı ve
Thermospot™
teknolojisi ile Kabaklı Tavuk Sote
tam kıvamında.
Kabaklı Tavuk Sote
4 kişilik
Hazırlama süresi: 5 dk Pişirme süresi: 15 dk Malzeme 2 Domates 4 yeşil sivribiber 2 kırmızı biber 1 soğan 1/2 kg tavuk göğüs eti1 tutam karabiber (Zevkinize göre) 1 çay kaşığı kimyon (Zevkinize göre) 1 çay kaşığı pul biber (Zevkinize göre) 1 çay kaşığı kekik (Zevkinize göre) 1 tutam tuz
1 orta boy havuç Yarım demet maydanoz 3 kaşık zeytinyağı 2 orta boy kabak
Delice Serisi tencere ve tavaların kusursuz ısı dağılımı sağlayan 'özel dökme aliminyum tabanları' sayesinde, yavaş pişen, özen gerektiren yemeklerde sonuç mükemmeldir.
Benzersiz Thernıospot™ teknolojisi sayesinde, ideal pişirme ısısı olan 190 'C ' ye ulaşıldığı kolayca anlaşılır ve yemekler tam kıvamında pişer. Delice Serisi tencere ve tavalar: özel tasarımlı ahşap saplan ile mutfaklara
■
şıklık kazandınr.
Tefal Shop'lara gelin, hem 'Tefal'in Yeni Tava ve Tencere Dünyası' ile tanışın hem de Ramazan boyunca sürecek olan inanılm az fırsatlardan yararlanın
.
Tefal ürünleri ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye ve farklı yemek tariflerine; www.tefal.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
Tüketici Danışma Hattı: 0216 579 70 50 - 0800 211 08 61 Tefal Shop'lar bir p a d v a n t a q < Card üye kuruluşudur.
Hazmamşı
Delice wok tavanızda, 3 kaşık zeytinyağı ile doğranmış soğanlan 1-2 dakika kavurun. Tavuk etini de ekleyip 4 dakika kadar sote edin, daha sonra biberleri havucu ve kabağı ilave edin.
5 dakika kadar tavadaki malzemeleri kanştırarak pişirin. En son domates ve baharatlan ilave edip yaklaşık 3 dakika daha kanştınn.
Delice wok tavanızın Thermospot” teknolojisi sayesinde ideal bir ısıda pişirdiği Kabaklı Tavuk Sotenizin üzerine maydanoz serpip servis yapabilirsiniz.
Delice'in 'özel dökme alüminyum tabanı' sayesinde Kabaklı Tavuk Soteniz tam kıvamında pişecek.
Ne varsa sende var
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi