BU NE BİÇİM ORGANİZASYON?
H AM İT K IN A Y T Ü R K
Geçen ay İstanbul'da açılan İslam Sanatları Sergisi için 20 Nisan Çarşamba günü Atatürk Kültür Merkezi'nde bü yük bir tören düzenlendi. Başbakan Sayın Bülend Ulusu nun açılışını yaptığı sergiler Hicret in 15'inci yüzyılı ne deniyle gerçekleştiriliyordu. Bu konudaki bir sempozyum da yine 20 Nisan da başlayıp üç gün devam etti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nm genel organizasyonunu yaptığı, ancak sergiler ve toplantıların bir başka kuruluş tarafından yürütüldüğü de anlaşılıyordu. Bu önemli sanat olayının hazırlıkları bir yıldan beri devam etmiş, nadide eserler ve İslâm Sanatının nefis örnekleri çeşitli müze ve mekânlarda sergilenmeye başlanmıştı.
Sayın okurlarımız hatırlayacaklardır, Sanat Çevresi'nin geçen sayısında Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Sayın Sa bahattin Türkoğlu'nun konu ile ilgili bir yazısını, yine ken disinin bize verdiği çeşitli örneklerle yayınlamıştık. Sa yın Türkoğlu bu yazıyı bizihı isteğimiz üzerine hazırlamış tı. Böyle uluslararası ve önemli bir sergi olayında organi zasyonun başında bulunanlardan bugüne kadar bir ilgi gör mediğimizi de burada üzülerek belirtmek durumundayız.
Sonra 20 Nisan'da serginin açılış töreni gelip çatıyor Bu töreni izleyerek okurlara bilgi vermek ve daha sonra açılan sergileri yakından görerek izlenimlerimizi dergi yo lu ile yayımlamak herhalde hakkımız olmalıydı. Ne çare ki olamadı. Davet almadığımız yerlere gitmek adetimiz ol madığından bu açılış törenini ve sergileri göremedik.
Düşününüz lütfen, Türkiye'de zaten topu üç-beş sanat dergisi ilgililerini böyle bir olaya çağırmayacaklar, fakat konu ile ilgisi olmayan birtakım kişileri özel davetlerle bir- araya getirecekler. Merak edip, hepsi de yakın dostlarım olan Sanat Dergisi yöneticilerine sordum. "Milliyet Sanat Dergisi", Genel Yönetmeni Akal Atilla, ne kendisine ne de dergisi adına hiçbir çağrı almadığını belirtti. Sonra "Gös teri" dergisinden Salim Alparslan da yine bu konuda hiç bir davet almadıklarını ifade etti. Bunun yanında mesela Mimar Sinan Üniversitesi (GSA) Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Başkanı Prof. Adnan Çoker'e de herhangi bi çağrıda bulunulmamış. Bunlar benim bildiklerim, ya bilmediklerim kimbilir ne kadardır?
Tören günü, öğleden sonra bizi telefonla arayan bir sa natçı dostumuz, törene gittiğini fakat konu ile ilgisiz ne kadar kişi varsa orada gördüğünü yana yakıla anlatıyordu.
Anlamak istediğimiz şudur: Böyle bir organizasyonda ülkemizin sanat dergileri için hafife alınmış ve hepsi de ıska geçilmiştir, doğrusu nedenini bilmek zordur.
Uluslararası boyutlarda bir dizi geniş kapsamlı sanat sergileri düzenlenecek, fakat kendi ülkemizde gerçekleşen bu sergilerden haberimiz olmayacak. Olacak ve akıl alacak iş midir bu? Organizasyonu yüklenen ve yürütenler birkaç sanat dergisini unutacak duruma düşmemeliydiler. Aylar önce hazırlıklarına başlanan böyle bir olaydan, sanatla il gili basın ve yayın organlarını haberdar etmemenin ve çağ rıda bulunmamanın samimiyetle asla bağdaşacak bir tarafı yoktur, öyle ya Türk Kültür ve Sanatına hizmet eden, bir elin parmaklarından daha az sayıdaki sanat dergileri bir ta rafa itilecek, bunun yanısıra herhalde bu sergilere hafızlar, mevlidhanlar, gazelhanlar, vaizler, imamlar, müezzinler, hacılar ve hocalar çağrılacaktır. Kimbilir belki de öyle ol muştur.
Sayın okurlar kusura bakmasınlar, işte bu nedenlerle İslam Sanatları Sergileri ve Sempozyumları konusunda bir' tek satır bile yazamadık. Bunun vebali bizim değildir el bette. Bu işi kimler yüklenmişse kabahati onların defteri ne yazmak gerekiyor. Ne diyelim ki —her zaman söyledi ğimiz gibi— böyle gelmiş, böyle gidiyor. Elden birşey gelir mi? Bilen varsa haber versin.
Bu iş böylece bir anlamda ketenpereye getirildi, baka lım 22 Mayıs ta açılışı yapılacak olan "Avrupa Konseyi 18'inci Sanat Sergisi, Anadolu Medeniyetleri"nin organi zasyonu da böyle mi olacak. Bekleyip göreceğiz. Şimdilik anladığımız tek şey, İslâm Sanatları Sergisi'ne çağrılı ol mayışımız belki de bir karara dayanıyor ve böyle bir karar da her haliyle sırıtıyor. Nedenini, niçinini bize sormasın lar, bu konuda kim karar aldıysa onlara da bir diyeceğimiz yoktur. Keyifleri öyle istemiş, öyle olmuş. Canları sağol- sun. Bu durumda bize de yapacak hiçbir şey kalmıyor, an cak iki kelime söz düşüyor:
— Karara bak, hizaya gel!...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi