o
GÜNDEM ¿ t , /. ?
MUSTAFA BALBAY______________
Nâzım'ın Mezarında Açan
Şiir Çiçekleri...
Bugünkü bayramlık buluşmamızı Nâzım Hik- m et’in mezarına ayıralım. Mezarla buluşma olur mu? Olur. Hele mezar yaşayan bir yere dönmüşse...
Üstelik şairin 15 Ocak’ta kutlanan 103. doğum yıl dönümünü de selamlamış oluruz...
Yazı aramızda, dünyanın neresine gitsem Nâzım’la
■ Arkası Sa. 8, SU. 8 ’de
G U f N D Ü M MUSTAFA BALBAY
■ Baştarafı 1. Sayfada
karşılaşırım, desem yeridir.
Şili’de Pablo Neruda’nın, yaşamının önemli bir dilimini geçirdiği evini gezerken rehber Türk ol duğunuzu öğrenince seslenir:
- Nâzım Hikmet’in memleketi...
Türkçenin nasıl bir dil olduğunu öğrenmek için sorar:
- Nâzım Hikmet’in şiirlerini yazdığı dili nasıldır, okur musunuz?
Gürcistan’da Tiflis Üniversitesi Türkoloji Bölü mü öğrencileriyle sohbet edersiniz, Türkçe neler biliyorsunuz sorusuna ilk şu yanıtı verirler:
- Nâzım Hikmet’in şiirlerini...
Azerbaycan’da yakın geçmişte yaşamını yitiren ressam Abdullayev’le sohbete tutuşursunuz, söz döner dolaşır Nâzım’la arkadaşlığına gelir; Nâ- zım’ın Bakû gözlemlerinde, şiirlerinde düğümle nir.
Bütün bunlardan sonra Moskova’ya gidilir de Nâzım’ın mezarına gidilmez mi? Mezar Rusya’nın her alanda ünlülerinin yattığı Novodeviçye Ma nastırının hemen yanında. Mezarı bulmanın iki zorluğu var:
Manastıra ulaşmak ve mezarlıkta Nâzım’ınkini bulmak.
Daha önce Nâzım’ın mezarını ziyaret etmiş bir işçi beni oraya götürdü. Fahrettin, Türk müteah hitlerinin üstlendiği inşaatlardan birinde çalışıyor. Yarım ağızla işinden kalmayasın, dedim. Sürekli çalıştıkları için arada izin alması sorun olmuyor muş.
Atladık Rusların "yeraltı saraylarımız" dediği metroya...
Haydi kaptan bastır...
Az sonra manastır..._____________________
Neruda’dan Puşkin’e____________
Ağustos Moskova için şanslı dönem... Evin içi ni andıracak kadar temiz bir mezarlık. Mermer bölümlerin çoğu resimli. Kiminde ölert kişinin kim liğini anlatan anıtsal şekiller var. Kitaplı olanlar, si lahlı olanlar... Yazarlar, generaller...
Fahrettin yolu bildiği için çok geçmedi, Nâ- zım’ın mezarına ulaştık. 0 ünlü kaya, o güzelim
“Nâzım" yazısı.
Çevre, kesme çiçeklerle donatılmış. Çoğu ta ze. Zaten tazeliği bozulanı görevliler temizliyor- muş. Biraz ayrıntıya girince, aaa o da ne? Kuru çiçek kesecikleri, içlerinde de şiir parçacıkları.
Bir, iki değil, ellerimin parmaklarını geçecek çoklukta. Arada tek tek konmuş şiir katlamaları.
Birini açtım, sonra ötekini de... Hazine bulmuş gibi sevindim. Kimileri Nâzım’ın şiirlerinden bö lümler yazıp bırakmış, kimileri Nâzım’ın sevdiği başka şairlerle gelmiş.
Şiirleri oku, bak, etrafta dolaş... Mezarda ne kadar kaldığımı anımsamıyorum ama, Fahrettin’in yarı resmiyeti koruyup, “Mustafa Bey hava kara
rıyor" dediğini duydum.
Sonunda baklayı ağzımdan çıkardım:
- Yaa Fahrettin, benim şu şiirlerde gözüm kal dı.
Şaşırdı: - Nasıl yani?
- Hani diyorum, bu şiirleri alıp yazmalı, sakla- malı... Gibi yani.
Fahrettin, bunların burada fazla kalamayacağı nı, kısa bir süre sonra görevlilerin temizleyeceği ni söyleyince içim de rahatladı. Başladım şiirleri toplamaya. Kendi kendime de melodiyle mırılda-- nıyorum:
Oğlum Balbay git mezaaaara, Şiir topla beniiim içiiin...
Nâzım’ınkilerin yanında Neruda’dan Puşkin’e tonlarca şiir.
Varsın Türkiye’de iktidarlar hâlâ Nâzım’ı yurt taşlığa almakta, mezarını Türkiye’ye taşımakta yan çizsin...
Nâzım, evrensel bir Türk şairi olarak yaşıyor. Mezarında her mevsim şiir çiçekleri açıyor...
ankcum(n>cumhuriyet.com.tr
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi