Oto ile gelenler
Bu yıl otomobille gelen turist sayısında göze çarpıcı bir iniş var. Enformasyon büro-
J larma başvuranların sayısının çok düşmesi kar
şısında acaba bilgi almak ihtiyacım duyanlar mı azaldı diye kuşkuya düştüm ve geçenlerde
L ; gittiğim Kapıkule Gümrüğünde, baktım.
Ge-< lenler, geçen yılın yarısı kadar. Belki de daha
; aşağı.
Neden böyle? Konuyu bilmeyenler, terör J hareketlerine filân bağlarlar. Bunların da et- J kişi var tabiî. Fakat asıl neden, trafik duru-
J mumuz ve onun yan faktörleri.
önce şu genel ayırımı yapmak gerek:
Uçakla ve vapurla gelen yabancı turist, epey- 1 ce korunmuş, «paket edilmiş» yolcu tipidir.
Bunlar uçakları ile gelirler, seyahat acenteleri J hepsini karşılar ve otobüslere doldurur.
Otel-• leri hazırdır. Müzeleri tabur-tabur gezerler,
çarşının belli dükkânlarına indirilirler, müna sebetsiz terlikler, pipolar, birtakım şeyler alır-. lar, bir gece kulübüne teğet geçirilir, bir göbek J dansı seyrettirilir ve vâde sonunda yine bir pa
ket halinde uçak veya vapurlarına iade edi lirler.
Bu turist tipinin çoğu, gezisinden hoşnut tur. Parasını ne yapacağını bilmeyen bir yaşlı Amerikalı Madama için ömrünün son yılların da pabuç boyacıları, ayı oynatanlar, sokaklarda takını-takım işsizler arasında, karmakarışık bir rüya gibi, Bizans mozaiklerini, Sultan Sarayının mücevherlerini görmek, delikanlı tercüman rehber ile biraz ahbaplık etmek, sonunda da koltuğunda Kanunî Süleymanın kılıcı, mutlu luk içinde, vapura, uçağa dönmek, tatlı anı
lardır doğrusu. __________
Otomobilin sefa ve cefası
Otomobilli turist böyle değil. Bir progra ma bağlı olmanın sıkıntısından uzaktır. Dile dikleri yerde durur. Diledikleri saatte uyurlar. Bir ülkeyi de öbür turistlerden çok daha iyi tanımış, ve varsa, tadını iyi çıkarmış olurlar. Ama bir sakınca vardır ki, ona da bu işte ça re yoktur: Ülke gerçeği ile Durun burunadır- lar ve üstlerinde bir koruyucu şemsiye de bu lunmaz. Eh, ülkenin atmosferi ve şartları el verişli ise. daha ne istenir. Meselâ Avusturya- yı gezmenin ve burada bu tatil geçirmenin en iyi aracı, otomobildir Kaymak gibi karayolla rında kayar, rüya gibi, ormanları aşar, köyle rinde çukulatadan masal cvleti gibi bir «Gast- hof»a iner, lokantasında âlâ taamlar eder, gece kar gibi beyaz kuştüyü yataklarına gömülür, • deliksiz ve sıhhatli bir uyku çekersin. Sabah leyin pencereyi açınca karşıda bir manzarade-, ğil de, ancak suluboya bir resim görüyorum
i sanırsın: Zümrüt gibi çayırlarda, balkonları çi- çekli, cilâlı tahtayla kaplı evler beneklenir ve ; karlı dağlar sıra-sıra yükselir gider.
;
şark’a seyahat______
Otomobille «Doğu’ya yolculuk »ta ise, du- | t um başkadır. Daha Yugoslavya’da problemler \ başlar. Araba tamiri bir mes’eledir. Parça yok
tur. Bizim diyara gelince gümrükte çoğu kez
• kuyruk vardır. Şans yâver gidilip geçi1 ncc,
< ağaçsız, park ve cep yeri olmayan uzun mo- » safeleri ve yoksyl kasabaları asıp kapağı ls-
» tanbul a atmak gerekir.
Yolda kendine özge bir trafik, adamın |j basını döndürür. Gece ise. parlayan uzun far-• lar. ıışksız park etmiş araçlar, ölüm tuzakları dır. Gündüz ise. başka kurallar yürürlüktedir.
I Otobüsler ortada yolcu döker, yolcular otobü
sün arka tarafından dolamı karşıva geçer,
ya-Ç E L İ K G Ü L E R S O Y
Ç e lik G Ü L E R S O Y 1930 da H a k k â ri'd e aogm uş- tur. 1957 y ılın d a İstanbul H u ku k F a k ü lte s in i b itir m iştir. T ü rk iy e T u rin g ve O to m o b il K u ru m u M üdü- *• rüdür. Yurt d ış ın d a turizm ve tra fik k o n g re le rin d e m e m le ke tim izi te m sil etm iş ve hu ku k, turizm ve trafik k o n u la rın d a e tü d le r y a y ın la m ış tır
»yalar şehirlerde istediği yerden ve odasınday mış gibi yürür. Araba bozuiursa bir çok mar kanın parçası bulunmaz.
Hele Tanrı trafik kazası vermesin. Tuta nak yapılacaktır, turist dil zorluğuyla jandarma ve polis ile anlaşamaz. Bazen tutanaklarda
karşıki arabanın sahibi olan mahallî kişiler
haksızken haklı çıkar. Dağda kaza yerine gö revlilerin araba bulup gelebilmesi saatler alır. Sigorta için tutanağın bir kopyasını polis ken disi veremez. Kadim Ceza Usulü Kanununa göre savcılığın izni gerekir. Onu almak iki gün sürer. Sigortaya gidilir. Sigortaların kanunî so rumluluk sınırı 2 bin lira gibi gülünç bir pa radır. Halbuki zararı yüzbin liraya çıktığı olur. 98 bin lira için araba sahibini dava etmek ge- I rek. Dâvâ en az iki yıl sürer. Mahkeme mas- I raflarını peşin olarak dışardan dövizle getirt- ; mek gerekir. Ama dâvâ kazanılırsa para bloke ! edilir ve dışarı transfer edilemez. İlâhin.
Başa daha neler gelebilir?
Bunlarla bitmez, daha acıklı durumlar çı kabilir: Turist gecen yıl gelip gittiğinde pasa portuna otomobilini çıkarttığı, gümrükçe ya zılmamış. unutulmuşsa, bu sene gelişte görü lür, gümrükten savcılığa, savcılıktan mahkeme ye ve güm tevkif. Derdini anlatıp delillerini getirinceye kadar da tabiî bir süre geçer. Son aylarda böyle tam üç vak’a oldu, benim gördü ğüm. Hiç günahı yokken, birkaç hafta kodese girmiş, saçı kesilmiş, tatili zehir olmuş Av rupalIlar. Şimdi, bir turist geçen yıl arabasını gerçekten satmış olsa idi bu yıl suc delili ay nı pasaportla gelir miydi? Adlî makamlarımız bunun da üstünde durmamış oluyorlar bu gi bi olaylarda Bütün bunları toplayın, sonuç ta otomobille gelenlerin sayısı düşüvor veya en iyi yıllarda bile gereği kadar artmıyor.özeti şu ki, biz kendimize göre bir ha yat ve idare kurmuşuz , alışmış* geçinip gi diyoruz. O kadar kendimize göre kı, vatan daşından hüsnühal kâğıdı yani iyi adam oldu ğuna dair belge isteyen, dünyada başka bir idare var mıdır, bilmiyorum. İşte, otomobilli turist yolculuğu denince, bambaşka bir düze ne alışmış olan yabancının gelip bizim siste mimize toslaması demektir, kısaca. Bu tosla ma. trafik zorluğu, yedek parça yokluğu gibi durumlarda gene de yumuşak; tevkif filân hal lerinde ise sert oluyor.
Bir Turizm Bakanlığı Şurup hunuıı iç vc d ş personeline ve reklâmlarına yüz milyon lar harcama usulünü benimsememiş olsaydık, gene de durum mantıki olabilirdi. Gelmesin ler. halimiz budur. derdik. Ama bu bakanlı
ğımızın fonksiyonu, '•Bize gelin!» dâvetidir
bilivorsunuz. ___
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta ha To ros Arşivi
I Ilı İlli' İ l i l ' ı l ||; I II I I İlil II ilil ||l ||ll İ lilin