• Sonuç bulunamadı

30 sene evvel:Eski sporlar, 1905'te Galatasaray klübünün teşkili ve türk sporcuları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "30 sene evvel:Eski sporlar, 1905'te Galatasaray klübünün teşkili ve türk sporcuları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

30

sen

e

ev e l

İs

ta

n

,7 5-^335

Eski sporlar, 1905 te Galatasaray

klübiinün teşkili ve türk sporcuları

“ Bizimkiler kırmızı beyaz, Rumlar mavi beyaz forma ile

oyuna başlıyorlar, keyfiyet derhal jurnal ediliyor...,,

Galatasarayın ilk futbolcularından bir grup

o

zaman İstanbul’ da spor, kendine mahsus bir nevi tasnifata ayrılmış gibi idi: Cimnastik, güreş, futbol, bisiklet, yüzücülük, avcu- luk, koşu, at yarışları.

Cimnastik mekteplere ve mek­ tepten yetişme bazı meraklı genç­ lere münhasır. Pehlivanlık ve yağlı güreş öteden beri mevcut ise de mekteplerde az çok idman- cılığın tetimmatı sırasına sokul- muş.Fütbolün ilk tohumları henüz atılmış. Bisiklistler üç, beş tevali ediyor. Epice mahir yüzücüler görülüyor. Mevsiminde Çekmece, İzmit taraflarında avcular eksik olmıyor. Koşuculuğu yapanlar mahalle tulumbacıları. At yarış­ ları da köy düğünlerindeki at yarışları.

O zaman cimnastikten murat barfiks, paralel, trapez, halkalar, merdiven, ip ilâh... İle ünsiyyet idi; güllecilik te bu sahaya dahildi. Bazı meraklılar da çop, lâstik ( extenseur ), sıkılınca üzerindeki rakkamlarla avucun kuvvetini gösterir ( evreka ) isimli alet de bulunurdu. Barfiks de ( établis­ sement ) 1er, ön ve arka planş- lar, tek kol ile çekme, mihver dönme, paralelde gene ön ve arka planş, halkalarda salip dur­ mak; bazunun kuvvetine göre tek veya çift kolla koparma,

I

uçurma, muntazama vaziyetinde gülle kaldırmak; coplar’la idman, iki kolla altı sıra lâstik açmak, (E vreka) yı da son noktası olan 80 numaraya kadar sıkmak.

Cimnastiğin başlıca neşvünüma bulduğu sahalar Kuleli idadisi ve Mektebi Harbiye, Mektebi Bah­ riye ve bilhassa Mektebi Sultani yani Galatasaray lisesi idi.

Zabıtandan süvari yüzbaşısı Mazhar bey, yüzbaşı Vasfi bey (genç vefat etmiştir), Harbiyeden Halil ef. Şehremini (mülâzim ol­ duktan sonra tifodan vefat etti), Kuleliden Cemal ef. Samsun, Kâzım ef. Şehzadebaşı ( elyevm Umurycri antrepolarında rusumat memuru Kâzım bey), Bahriyeden Mithat cf. Midilli gibi cimnastiğin her sahasında mahir ve atik idmancılara tesadüf olunuyordu.

Demin dediğim gibi bu işte en velût olan muhit Galatasaray lisesi idi. Hiç şüphe yok ki Ga­ latasaray zamanın bin türlü kayıt ve kuyuduna rağmen bu memle­ kete ötedenberi en kıymetli sporcuları yetiştirmiştir. Bu bapta emektar muallim Faik beyin himmeti çok büyüktür.

V

I________________

Türkiye’de futbol oynıyan ilk Türklerden Nuri bey (elyevm

Şark musiki cemiyetinde sine keman çalan muallim

Nuri beydir)

Galatasaray kazanına kaşık atmışlar içinde az çok spor’la alâkadar olmayan yok gibiydi. Nümuneler çoktur:

Selim Sırrı bey üstadın ilk feyzi buradandır. Sonra, asker mektebinde talimler ve kılıç, meç mübarezeleri ile o güzelim vücudu, o elâstiki çalâklîği elde etmiş. Ben Selim Sırrı beyin ( Terbiyei bedeniye) ismindeki eserinden çok istifade ettim. Kabili nakil paraleli, müteaddit parçalardan mürekkep halterleri onun kitapla­ rında gürdüğüm izahat dairesinde marangoza yaptırmış, kalafatye- rinde demirciye döktürmüştüm.

İstanbul mebusu Rana bey talebe iken parmakla gösterilir, çıktıktan sonra da şöhreti dilden dile aksederdi. Cimnastik denince serfiraz ve yekta idi.

Erdekli Miîtiyadi, Aleko, Şevki ( kereste fabrikatörü Şevki b e y ), Kâmil ( Ankarada Ziraat banka­ sında memur Kâmil bey), Mehmet Ali (Ziraat bankası kambiyo mü­ dürü Mehmet Ali bey), barfikste, mihver dönmekten başlıyarak, paralelde, halkalarda, bütün tefer- rüatta bir canbaz kadar mahir idiler.

243 Daniş (sanayi müfettişle- rindan Daniş bey), 147 Salâhaddin ( İzmir’de Doyçe Bank direktörü Salâhaddin Fevzi bey), 211 Mah­ mut Hayri ( zavallı genç yaşında merhum oldu), Celâl (sakallı Celâl bey), Reşat (İstanbul İş banka­

sında Reşat b e y ,) demir gibi, bileği bükülmez gençlerdendi.

Gülleciler arasında Romanyalı Süleyman ( Romanya’da mukim Süleyman Sudi bey), Bulgaryalı Nikolof, Karadağlı Milo, güreşçiler meyanında 140 Haşim (merkum Seyit Haşim bey), Cevdet (Gümül- cine’de tali mübadele komisyonu âzasından Cevdet b e y ) , Nasip ( Hindi za d e) kalburun üstünde kalanlardandı.

Yoğurtçu’ da, tahta köprünün karşısında, dere üzerinde, Osman ağanın kahvesine bazı idmancılar uğrarlardı. Oradaki barfikste Selim Sırrı bey tek kol ile ön planşı yapar, gene tek kolla sekiz kere kendini çeker, seyredenleri hayretten hayrete düşürür, sonra da neşelenip ne güzel flüt çalardı.

*

* ¥

1905 te Galatasaray klübünün ilk teessüs ettiği zamanlarda İstan­ bul’da (Kadıköy), (Moda), (Elpis), (Strogles) gibi futbol klüpleri bulunuyordu.

(Kadıköy) takımının muhacim hattında İngiliz Orest, rum Murco, müdafaasında da (Tahtaperde) isminde gene bir rum vardı. (Moda) ve diğer iki takım (Kadı­ köy) den sonra gelirdi.

Türk futbolcuları içinde en kıdemli olan hiç şüphesiz bahriyeli Fuat beydir. Nuri bey (Şark musiki cemiyetinde kemanı), Em- cet bey, Reşat bey (monokl taşı­ yan) , Mehmet Ali bey (sabık Beyoğlu belediye müdürü), Bedri bey ( maarif müfettişlerinden ), Hüseyin bey (Hüseyin Avni paşa hafidi) Daniş (sanayi müfettiş­ lerinden Daniş bey), Ali Sami (sabık idman cemiyetleri ittifakı reisi Ali Sami bey), Aziz (Doktor Aziz Fikret b e y ), Tahsin Nahit, Şevki (Fabrikatör Şeyki bey) top peşinden kuşan ilk Türk gençle- ridi. Hepsinin kan ter içinde ko­ şuştukları, şapur şupur limon yaladıkları holâ gözümün önün­ dedir.

O zamanın bir hadisesi de meş­ hurdur. Bizimkiler kırmızı beyaz, Rumlar mavi beyaz forma ile oyuna başlayorlar. Keyfiyet der­ hal jurnal ediliyor; Türkler Rum­ larla kale yapmışlar, birbirlerine top atıyorlar diye yukarıya akse­ diyor; bazılarının fotoğrafları mer­ cii aidine kadar gönderilmiş. Top hakikî top zan edildiği için telâşa düşülüyor. Bazı gençler derhal celp ve isticvap edilirken Eczacı Refik Paşa araya giriyor ve vak’

...

anın bir bir daha tekerrür etme­ mesi için lâzım gelen tenbihat yapıldıkdan sonra mesele hal ve faslediliyor.

Galatasaray muhitinde de Ali Sami, Emin Bülent, Asım Tevfik, Abidin Daver, merhum kürt Celâl, Bekir, Küçük Ali işe adam akıllı merak saranlardandı.

Galatasaray takımının teessüs ettiği sene teşkilât ile Ali Sami, idare işlerde de Asım Tevfik meşgul oluyordu.

Asım, pek mahdut olan alâka­ darlardan mahiye 5 kuruş alır ve koçanlı küçük bir defterden ira- zasile bir makbuz verirdi. Eski kâğıtlarımı ne kadar aradımsa da maalesef bir danesini bulmağa muvaffak olamadım.

Bugünkü sarı kırmızı forma da ilk defa o sene arkalara giyildi, ve hafizamda yanılmıyorsam bin kayıt altında bir yerden getirtildi ve o gömleklerde bezden idi.

Ölğe ve akşam teneffüsleri büyük Kur da duvardan duvara top pervaz eder, yere iki caket konarak yapılan kalenin önünde Asım Tevfik durur; bir gözü top­ ta, bir gözü edebiyat hocası ( Perard ) a hazırladığı ( L e c id ) trajedisinde.

Muhacimler sırasında Ali Sami Abidin Daver, Nikolof, küçük Ali, 527 Setrak; geride kürt Celâi, Bekir, Milo.

Mektep haricîndeki oyunlarda muhacimlere Emin (Emin Bülent) de iltihak ederdi.

Bir gün, oldukça kalabalık bir kafile takıma iltihak ederek bir

Bakır köy seferi yaptık. Mühim maçlardan sayılıyordu.

42 Osman ( elektrik şirketi müşteriler müdiri Osman Kemal bey), 369 Jozef (banka muamelâ- tile iştigal eden Jozef Salmona efendi), ufak tefek Artin gibi top oyunile münasebeti olmayan bazı arkadaşlar da seyirci sıfatile iştirak

etmişlerdi. Oyunun sonunda za­ ferle avdet olundu.

O zamanlar tzmirden gelen bir takımla da maç yapılmış ve bir kolu kesik, acar, bir İngiliz deli­ kanlısı nazan dikkati celbetmişti. Bisikletçileri daha evel yazdık.

Yüzücüler içinde türlü türlü vaziyetlerde denize atılanlar, açı­ lanlar , Fenerbahçe önündeki kayaya veya metruk iskeleden Moda’ya yüzenler de müteadditli.

Köy düğünlerindeki at yarışları harcı âlem şeylerdi; mamafih at meraklıları da mütenevvidi:

Fuat paşa (Şurayı devlet reisi Sait paşa za d e), süvari zabiti Esat bey (İstanbul valii sabıkı Esat paşa) Kurt İsmail paşa zade İbrahim bey, Cemil Münür mer­ hum, süvari san Selim bey, Bahri paşa oğullarından Alâeddin bey, Hünkâr yaveri Hüsam b e y , zülüflü İsmail paşa zade Celâl ve Ali beyler, doktor Cemil beyin oğlu Rıfat bey, Kadıköy eşrafın­ dan ve ağabeylerden Agâh bey, kollej direktörü M. Jules Faure ve arkasından merkepsüvar oğlu, avukat Tevfik bey zade Besim bey, siyah Midillili paşa zade, Fehim paşanın çerkes eğerli habeşi bendesi ilâh....

S. M.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Eskiden üzerine yazı yazılan malzeme çok pahalı olduğu için içinde on binlerce kelime olan kitaplarda kelime aralarına boşluk bırakma gibi bir lüks yoktu.. Bunun

metatarsal kemik ile arka yüzü de os naviculare’nin ön yüzünde ve lateral kısmında bulunan eklem yüzü ile eklem yapar.. Dorsal yüzü dikdörtgen şeklinde ve arka-dış

Bay Misyonerin dinler arasında mukayese yapma­ mayı ısrarla tavsiye etmesine rağ­ men, biz yine mukayeseden vaz- geçemiyeceğiz (çünki Dinler Tari­ hi ve Dinler

Neither atropine sulfate and ramosetron nor theophylline pretreatment significantly changed the blood flow responses obtained from GLP–2 infusion.. Conclusion: These

Eski devir İstanbullularının Sa­ rıyer salalarını Ahmed Rasim Bey şöyle anlatmaktadır: (Sarıyar de­ nildi mi sular hatıra gelir.. Fakat kaç

Güler­ soy’un, otel müdürü ile bir garsonu yurtdışına götürür­ ken otel hesabından 5 bin mark ile Turing Genel Mü­ dür Yardımcısının yurtdışın-

Merhume Fatma Serkat Kocamemi ve merhum Sadık Kocamemi’nin oğlu, merhum Sedat Kocamemi’nin kardeşi, merhume Güzin Tüma/ın, Zeyyat Kocamemi'nin ağabeyi, merhume

Ancak Mars yüzeyinde bu büyüklükte yarıklar açacak kadar sıvı halde suyun bulunmayışı, yarıkların oluşumunda farklı.. mekanizmaların rol aldığını