• Sonuç bulunamadı

Effects of Alexithymia on Depression and Anxiety in Conversion Disorder

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Effects of Alexithymia on Depression and Anxiety in Conversion Disorder"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Konversiyon bozukluðu ile kültürel yönü olduðu düþünülen alek-sitimi kavramý arasýndaki iliþkiye dair halen yeterli bilgi bulun-mamaktadýr. Bu çalýþmada konversif bozukluðu olan bir grup kadýn hastada aleksitiminin depresyon ve anksiyete düzeylerine etkisi araþtýrýlmýþtýr. Çalýþma, DSM-IV ölçütlerine göre konversif bozukluk tanýsý konan ve araþtýrmaya katýlmayý kabul eden 20 kadýn hasta ile yürütüldü. Deðerlendirme aracý olarak Toronto Aleksitimi Ölçeði (TAÖ), Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði (HAM-D), Hamilton Anksiyete Derecelendirme Ölçeði (HAM-A) kullanýldý. Çalýþma grubunun HAM-D ortalama puaný 18.1±4.2 ve HAM-A ortalama puaný 22.6±7.1 bulunmuþtur. Olgulardan TAÖ'nin kesim puaný olan 11'in üzerinde kalanlar aleksitimik olarak belirlendi. Aleksitimik 12 hasta (%60) ve alek-sitimik olmayan 8 hasta (%40) vardý ve tüm olgularýn TAÖ puaný 16.4±5.1 bulundu. Konversiyon bozukluðu tanýsý konan kadýn hastalarda aleksitimi ile depresyon ya da anksiyete düzeyleri arasýnda istatistiksel olarak anlamlý iliþki saptanmadý. Konversif bozukluðu olan kadýn hastalar arasýnda aleksitimi oranýnýn yük-sek oluþu beklenen bir bulgudur. Bulgularýmýz, bu hastalarda depresyon þiddetinin yüksek bulunmasýna karþýn aleksitimi ile depresyon þiddeti arasýnda iliþki olmadýðýný göstermektedir. Benzer þekilde, aleksitimi ile anksiyete düzeyleri arasýnda da anlamlý fark olmamasý dikkat çekicidir. Konversiyon bozukluðu olan kadýnlarda aleksitiminin anksiyete ve depresyon düzeylerini etkilememesi bu hastalýðýn özelliklerine baðlanabilir. Çalýþ-mamýzda yer alan hasta sayýsýnýn az olmasý ve kontrol grubunun bulunmamasýna baðlý olarak daha fazla sayýda olgu içeren ve ülkemizde farklý bölgelerde yapýlacak olan karþýlaþtýrmalý

çalýþ-malarýn bu konu hakkýnda daha iyi ve detaylý bilgi verebileceði görüþündeyiz.

Anahtar Sözcükler: Konversiyon, aleksitimi, depresyon, anksiyete. KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;5:229-234

SUMMARY

Effects of Alexithymia on Depression and Anxiety in Conversion Disorder

There is still inadequate evidence concerning the relationship between conversion disorder and the alexithymia construct. The purpose of the present study was to investigate how alexithymia influences depression and anxiety levels of female patients with conversion disorder. 20 female out-patients, diagnosed as con-version disorder according to DSM/-IV, were included in the study. A socio-demographic form, Toronto Alexithymia Scale (TAS), Hamilton Depression Rating Scale (HDRS), Hamilton Anxiety Rating Scale (HARS) were administered to each patients. The mean scores of HDRS and HARS were found 18.1±4.2, and 22.6±7.1, respectively. Using the TAS cut-off scores, 60% (n=12) of the sample were classified as alexithymic whereas 40% (n=8) were non-alexithymic. The mean TAS score of the total study group was 16.4±5.1. No significant difference was found between alexithymia and depression and anxiety levels in female patients with conversion disorder. High alexithymia scores may be an expected finding in female patients with conversion disor-der. Our findings show that in spite of high depression levels, no relationship is found between alexithymia and depression or anx-iety severities. Future research is needed to explore the potential clinical implications of these findings with larger samples and control groups in different parts of our country.

Key Words: Conversion, alexithymia, depression, anxiety.

Depresyon ve Anksiyeteye Etkisi

#

Feryal ÇAM ÇELÝKEL*, Ömer SAATÇÝOÐLU**

* Yrd. Doç. Dr., Gaziosmanpaþa Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, TOKAT

** Uz. Dr., Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, ÝSTANBUL

(2)

GÝRÝÞ

Konversiyon terimi ilk kez Freud ve Breuer tarafýndan kullanýlarak, bastýrýlmýþ bir düþüncenin bedensel belirtiye dönüþmesi olarak tanýmlanmýþtýr (Alkýn ve Tunca 1997, Loewenstein ve ark. 2000).

Konversiyon bozukluðu, DSM-III'te bir taný kategorisi olarak ilk kez yer almýþtýr. ICD-9'da histeri terimiyle tanýmlanan konversiyon bozukluðu, ICD-10'da his-terinin bölünmesi ile oluþan somatoform bozukluklar ve disosiyatif bozukluklar kategorilerinin ikincisine alýnmýþtýr. Psikiyatride bugün kullanýlan sýnýflama sistemlerindeki yeri kadar tanýsal geçerliliði de hala tartýþma konusudur. Bazý yazarlarca ruhsal bir bozuk-luktan çok yalnýzca belirtiler bütünü olarak yorum-lanmaktadýr (Alkýn ve Tunca 1997, Loewenstein ve ark. 2000, Guggenheim 2000).

Psikanalitik kurama göre hasta, intrapsiþik çatýþmalar sonucu ortaya çýkan anksiyetesini, konversiyon savunma düzeneði aracýlýðýyla bedensel belirti ya da iþlev bozukluðuna dönüþtürerek ortadan kaldýrmak-tadýr (birincil kazanç). Ortaya çýkan iþlevsel fizyolojik bozukluklar, çevreden ilgi ve anlayýþ görmesine ve böylece sorumluluklarýndan uzak tutulmasýna yara-yacaktýr (ikincil kazanç) (Öztürk 2001).

Bazý yazarlarca konversiyon belirtilerinin bir "iletiþim biçimi, hasta rolünü benimseme, baþa çýkma düzeneði ya da streslere tepki" olduðu düþünülmüþtür (Ford ve Folks 1985, Kaygýsýz ve Alkýn 1999). Konversiyon belirtilerinin kiþinin içinde yaþadýðý toplum ve kültürün etkisiyle biçimlendiðine dair sosyokültürel görüþler ileri sürülmüþtür. Duygularý sözel ifade etmenin toplumca kýsýtlandýðý durumlarda belirtiler ortaya çýkarak sözsüz bir iletiþim aracý olmaktadýrlar (Alkýn ve Tunca 1997, Ford ve Folks 1985). Böylece baskýlanmýþ duygular, konversiyon belirtileri halinde dýþa vurularak, konversiyon bir çeþit kendini ifade biçimi olarak kullanýlabilmektedir (Alkýn ve Tunca 1997, Ford ve Folks 1985, Iþýk 1996).

Aleksitimi kavramý ilk kez Sifneos tarafýndan 1970'lerin baþýnda ortaya atýlmýþ (Sifneos 1973) ve "duygularý anlatacak söz yokluðu" olarak tanýmlan-mýþtýr (Çalýkuþu ve ark. 2001). Aleksitimi, fantazi ve sembolik ifade yeteneðinde fakirlik, yaþantýlama ve duygularý ifade etmede yetersizlik gibi özellikleri kap-samakta ve temelde kiþinin duygularýný tanýmada dis-fonksiyon olarak kavramsallaþtýrýlmaktadýr (Çalýkuþu ve ark. 2001, Savaþ ve ark. 2002).

Aleksitimik kiþiler duygularýný dile dökemez ve genel-likle fiziksel belirtilerle ifade etmek durumunda kalýr (Sifneos 1973, Çalýkuþu ve ark. 2001). Aleksitimik kiþilerin görünüþte çevreleriyle uyum içinde yaþadýk-larý, ancak bunun "yalancý normallik" olduðu, gerçek-te bu kiþilerin kendi ruhsal gerçekleriyle pek az iliþki içinde olduklarý bildirilmiþtir (Dereboy 1990). Aleksitimi kavramý önceleri psikosomatik hastalarýn kiþilik özelliklerini tanýmlamakta kullanýlmýþtýr. Kiþinin duygularýný yeterince yaþayamama ve söze dökememesinin, duygusal açýdan sýkýntý içine düþtüðü durumlarda, bedensel belirtiler geliþtirme-sine yol açacaðý düþünülmüþtür (Bach ve Bach 1995). Bununla birlikte klinik araþtýrmalar, aleksitiminin psikosomatik hastalýklara özgül olmadýðýný ortaya çýkarmýþtýr. Hatta, aleksitiminin psikiyatri hastalarýn-da psikosomatik hastalara göre hastalarýn-daha yaygýn olduðunu öne süren araþtýrmacýlar olmuþtur. Aleksitiminin baþta somatoform bozukluklar olmak üzere çeþitli psikiyatrik bozukluklarda yaygýn olduðunu bildiren çalýþmalar gün geçtikçe artmak-tadýr (Bankier ve ark. 2001, Taylor ve ark. 1991). Bu özellikleri ile aleksitimi ile konversiyonun bazý or-tak noktalarý olduðu görülmektedir. Öncelikle benzer sosyodemografik alt yapý gösterdikleri söylenebilir. Aleksitimide olduðu gibi konversiyon bozukluðunda da kýrsal kesimde ve alt sosyoekonomik koþullarda yaþýyor olma ve düþük eðitim düzeyine sahip olmanýn belirtilerin görülme sýklýðýný arttýrdýðý görüþü yaygýn-dýr (Kaygýsýz ve Alkýn 1999, Iþýk 1996, Turan ve ark. 1999, Tomasson ve ark. 1991, Kaptanoðlu ve ark. 1991).

Aleksitimik bireyler, duygularýný psiþik olaylarýn bir sinyali olarak kullanamamakta ve bedensel duyum-lara odaklanýp onlarý büyütmektedirler (Taylor ve ark. 1991, Devine ve ark. 1999). Bir baþka deyiþle, alek-sitimik bireylerde korku, öfke, üzüntü gibi duygusal zorlanmalar altýnda konversiyon belirtilerinin ortaya çýkmasý beklenebilir.

Geliþmiþ batý toplumlarýnda konversiyon bozukluðu-na giderek daha az rastlandýðý söylenmekle birlikte, ülkemizde hala ilgi odaðý olmaya devam etmektedir. Özellikle son yýllarda daha çok konuþulmaya baþla-nan ve kültürel örüntü ile sýký iliþkide olduðu düþü-nülen (Fukunishi ve ark. 1997) aleksitimi kavramý ile iliþkisi açýsýndan daha fazla veriye ihtiyacýmýz vardýr. Bu çalýþmanýn amacý, konversif bozukluk tanýsý alan bir grup kadýn hastanýn demografik özellikleri,

(3)

dep-resyon ve anksiyete belirti niteliði ve düzeylerinin ta-nýmlanmasý ve bu grupta aleksitiminin araþtýrýl-masýdýr.

GEREÇ VE YÖNTEM

Çalýþmamýz, Nisan - Ekim 2001 tarihleri arasýnda Tokat Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniði'ne baþvu-ran ve DSM-IV ölçütlerine göre konversif bozukluk tanýsý konan ve araþtýrmaya katýlmayý kabul eden 20 kadýn hasta ile yürütüldü.

Dýþlama ölçüteri arasýnda mental retardasyon, týbbi duruma baðlý ruhsal bozukluklar ya da konversiyon belirtilerinin baþka bir bedensel hastalýkla açýkla-nabilen ve eþlik eden baþka bir psikiyatrik taný konan hastalar bulunmaktadýr.

Hastalara ait sosyodemografik bilgiler edinildikten sonra hekime baþvurma yollarý (doðrudan ya da kon-sültasyon), yakýnmalarý nedeniyle týp dýþý tedavi arayýþlarý ile bu yöntemlerden yararlanma düzeyleri kaydedildi. Konversiyon bozukluðuna dair bilgiler ve aile öyküleri araþtýrýldý.

Deðerlendirme aracý olarak þu ölçekler kullanýldý:

Toronto Aleksitimi Ölçeði (TAÖ): Taylor ve

arkadaþlarý tarafýndan geliþtirilen 26 soruluk bir öz-bildirim ölçeðidir. (Taylor ve ark. 1992, Taylor ve ark. 1985) Orijinal formda yanýtlar 5'li likert skalasý üzerinden iþaretlenirken, Türkçe formunda 'evet' ya da 'hayýr' olarak yanýtlanýr. Çevirisi, geçerlilik ve güvenir-lik çalýþmasý Dereboy (1990a,b) tarafýndan yapýlmýþtýr ve ölçeðin kesim puaný 11 olarak belirlenmiþtir.

Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði (HAM-D): Hastada depresyonun düzeyini ve þiddet

deðiþimi-ni ölçer. Hamilton ve onun gözetiminde yapýlandýrýl-mýþ hale Williams (1978) tarafýndan dönüþtürülmüþ-tür. Depresif belirtileri olan kiþilere klinisyen tarafýn-dan uygulanýr. Ölçek, 17 maddelik olarak 0-4 arasýn-da puanlanýr ve en yüksek 53 puan alýnýr. HAM-D dü-zeylerine göre depresyon þiddeti derecelendirildiðinde, 8-13 arasý düþük, 14-18 arasý orta, 19 ve üstü þiddetli olarak deðerlendirildi (Kearns ve ark. 1982, Endicott ve ark. 1981). Ülkemizde ölçeðin geçerlik ve güvenilir-lik çalýþmasý yapýlmýþtýr (Akdemir ve ark. 1996).

Hamilton Anksiyete Derecelendirme Ölçeði (HAM-A): Deðerlendirilen her bir belirti için, 0 (yok) ile 4 (çok

þiddetli) arasýnda puan verilir. HAM-A; 6 tanesi psiþik, 8 tanesi somatik anksiyeteyi deðerlendiren toplam 14 maddeden oluþur. Puanlama klinisyen tarafýndan

yapýlýr. Yazýcý ve arkadaþlarý (1998) tarafýndan geçerli ve güvenilir olduðu gösterilmiþtir.

Ýstatistiksel Deðerlendirme

Hasta gruplarýnýn betimleyici özellikleri için döküm yapýlarak sýklýðý bulunmuþ, non-parametrik testler için ki-kare, parametrik testler için korelasyon analizi yapýlmýþtýr. Olgu sayýsýna baðlý olarak gruplararasý iliþkiler Mann-Whitney U testi ile hesaplanmýþtýr. Tüm verilerin analizi için SPSS for Windows paket prog-ramý kullanýlmýþtýr.

BULGULAR

Sosyodemografik bulgular

Çalýþma grubumuzu oluþturan konversiyon bozuk-luðuna baðlý bayýlmasý olan 20 hastanýn yaþlarý 20 ile 47 arasýnda deðiþmekte olup yaþ ortalamasý 29.3±8.6 idi. Tümü kadýn olan hastalarýn %95'i evli, %80'i ev hanýmý, %80'i ilkokul mezunuydu ve %45'i geniþ aile içinde ve yarýsý þehirde yaþamaktaydý (Tablo 1).

Hastalýða ve geçmiþ tedavilere iliþkin özellikler

Hastalarýn %90'ý doðrudan psikiyatri polikliniðine, kalan %10'u ise dahiliye polikliniðine baþvurmuþlardý. Hastalarýn %70'i daha önce psikiyatrik bir tedavi al-mýþtý. Týp dýþý bir yöntemle tedavi arayýþý (hocaya baþ-vurma) oraný %65 olmasýna karþýn sorulduðunda hiç-bir hasta bu yöntemden yararlandýðýný belirtmemiþti. Konversiyon nöbetlerinin baþlangýcýndan beri geçen sürenin 3 ay ile 25 yýl arasýnda deðiþtiði ve ortala-masýnýn 6.4±6.8 yýl olduðu saptandý. Ýlk bayýlma yaþý 16 ile 40 arasýndaydý ve ortalamasý 22.9±6.3 idi. Ailesinde konversif nöbet geçirenlerin oraný %37 olup hepsinde bu aile üyesi anne olarak belirlendi. Geç-miþte konversiyon nöbetine tanýk olanlarýn oraný %55 bulundu. Grubun %40'ýnýn ailesinde psikiyatrik has-talýk öyküsü vardý. Bir yakýnýn ölümü %45, aile-eþle ilgili sorunlar %40 oranda bulundu.

Ölçeklere iliþkin bulgular

TAÖ'nin kesim puaný olan 11'in üzerinde kalanlar aleksitimik olarak belirlendi ve iki gruba ayrýldý. Alek-sitimik olan alt grupta 12 hasta (%60) ve alekAlek-sitimik olmayan alt grupta 8 hasta (%40) olup tüm olgularýn ortalama TAÖ puaný 16.4±5.1 (8-24 arasýnda) idi. Çalýþma grubunun HAM-D ortalama puaný 18.1±4.2 (12-30 arasýnda) olarak saptandý. Grubun HAM-D ile depresyon þiddetine baktýðýmýzda, 1 kiþide (%5) düþük, 3 kiþide (%15) orta ve 16 kiþide (%80) þiddetli

(4)

düzeyde depresyon bulundu. Aleksitimik olanlarýn HAM-D ortalama puaný 18.1±4.6 iken aleksitimik olmayanlarýn 18.1±3.8 idi.

HAM-A toplam puaný ise 22.6±7.1 (7-37 arasýnda) bulundu. Konversiyon bozukluðu olan kadýn hasta grubumuzun psiþik anksiyete puaný 9.4±2.8 (2-15 arasýnda) iken somatik anksiyete puaný 13.2±4.7 (5-22 arasýnda) idi.

Deneklerden TAÖ'nin kesim puaný olan 11'in üzerinde kalanlar aleksitimik olarak belirlenmiþ ve iki gruba ayrýlmýþtýr. Aleksitimik olan alt grupta 12 hasta (%60) ve aleksitimik olmayan alt grupta 8 hasta (%40) olup tüm olgularýn ortalama TAÖ puaný 16.4±5.1'dir (8-24 arasýnda).

Konversiyon bozukluðu tanýsý konan kadýn hasta grubumuzda aleksitimik olan ve olmayanlarýn HAM-D toplam ve 17 alt madde puanlarý karþýlaþtýrýldý ve aleksitimi ile depresyon þiddet puanlarý arasýnda ista-tistiksel olarak anlamlý fark bulunmadý (Tablo 2). Benzer þekilde çalýþma grubumuzda aleksitimik olan ve olmayanlarýn HAM-A toplam puanlarý karþýlaþtýrýldý ve aleksitimi ile anksiyete düzeyleri arasýnda istatistiksel olarak anlamlý bir iliþkiye rast-lanmadý. Çalýþma grubunun HAM-A'nýn psiþik ve somatik anksiyete düzeyleri ayrý ayrý ele alýndýðýnda da aleksitimik olanlar ile olmayanlar arasýnda anlam-lý fark bulunmadý (Tablo 3).

Konversiyon bozukluðu tanýsý konan kadýn hasta grubumuzda hastalarýn baþvuru þekli (doðrudan-kon-sültasyon) ile aleksitimi arasýnda iliþki olup olmadýðý incelendiðinde istatistiksel olarak anlamlý fark sap-tanmadý. Aleksitimik olup olmama ile týp dýþý tedavi arayýþýnda olup hocalara baþvurma arasýnda da ista-tistiksel olarak anlamlý fark yoktu (Tablo 4).

TARTIÞMA

Ülkemizde yapýlan çalýþmalarda konversif bozuklukta

Tablo 2. Konversiyon bozukluðu olan hastalarda aleksitimik olan ve olmayanlarýn HAM-D puanlarý ve alt maddeleri ile iliþkisi

Mann-Whitney U p

HAM-D Toplam 43.5 >0.05

HAM-D depresyon 36.5 >0.05

HAM-D suçluluk 46.5 >0.05

HAM-D intihar 40.5 >0.05

HAM-D uykuya dalma güçlüðü 44.0 >0.05 HAM-D gece yarýsý uyanma 45.0 >0.05 HAM-D sabah erken uyanma 43.5 >0.05 HAM-D iþ ve aktiviteler 43.0 >0.05 HAM-D retardasyon 39.5 >0.05

HAM-D ajitasyon 45.5 >0.05

HAM-D psiþik anksiyete 24.0 >0.05 HAM-D somatik anksiyete 42.0 >0.05 HAM-D somatik: GIS 39.5 >0.05 HAM-D somatik: genel 45.0 >0.05

HAM-D genital 39.0 >0.05

HAM-D hipokondriyazis 48.0 >0.05 HAM-D kilo kaybý 48.0 >0.05

HAM-D içgörü 48.0 >0.05

p>0.05 istatistiksel olarak anlamlý fark yok.

Tablo 1. Sosyodemografik özellikler

n % Yaþ 20-25 10 50 26-30 3 15 31-35 - -36-40 4 20 41-45 2 10 46- üstü 1 5 Medeni durum Evli 19 95 Bekar 1 1 Eðitim Ýlkokul 16 80 Ortaokul 1 5 Lise 2 10 Yüksek okul 5 5 Meslek Ev hanýmý 16 80 Çiftçi 1 5 Memur 2 10 Serbest meslek 1 5 Aile tipi Çekirdek 11 55 Geniþ 9 45 Ekonomik durum Düþük 6 30 Orta 14 70 Yaþadýðý yer Ýl 10 50 Ýlçe 4 20 Köy 6 30

(5)

sosyodemografik deðiþkenler incelendiðinde, hasta-larýn çoðunluðunun kýrsal kökenli, düþük eðitim düzeyinde ve ortalama 30 yaþlarýndaki kadýnlar olduðu görülmüþtür (Kaygýsýz ve Alkýn 1999, Kaptanoðlu ve ark. 1991, Deveci ve ark. 2002). Çalýþ-ma grubumuzda yalnýzca kadýnlar yer alÇalýþ-maktadýr ve grubun sosyodemografik profili, konversiyonla iliþkili bulunan özelliklerle uyum göstermektedir.

Araþtýrmamýzda, hastalarýn tedavi arayýþlarýna yöne-lik iki etmen sorgulanmýþtýr. Birincisi, yakýnmalarý için ilk olarak hangi polikliniðe baþvurduklarý ve ikin-cisi, týp dýþý tedavi arayýþýna girip girmedikleridir. Hastalarýn yüksek oranda doðrudan psikiyatri polikli-niðine baþvurmuþ olmalarý, çoðunluðun özgeçmiþ-lerinde psikiyatrik bir tedavi bulunmasý ile açýkla-nabilir. Týp dýþý bir yöntemle tedavi arayýþý (hocaya baþvurma) oraný da ülkemizde yarý-kýrsal alanda yaþayan ve düþük eðitim düzeyinde bulunan kadýn hastalarda beklenebileceði gibi oldukça yüksektir. Ülkemizde Doðu Anadolu Bölgesi’nde yapýlan bir çalýþmada psikiyatrik hastalarýn %19'unun doðrudan psikiyatri uzmanýna baþvurduðu, %81'inin ise diðer bölümlerden gönderildiði belirlenmiþtir. Hastalarýn %25'inin paramedikal kiþilerce (hoca, þifacý gibi) yol-landýðý ve psikiyatrik hasta grubunun %74'ünün psikiyatrik tedavileri sýrasýnda ya da öncesinde bu kiþilere baþvurduðu belirlenmiþtir (Kýrpýnar 1992). Týp

dýþý tedavi arayýþýna giren ve hiç girmeyen kadýn hastalarda aleksitimi yönünden anlamlý bir farka rast-lanmamýþtýr. Bu tip hastalýklarda týp dýþý tedavi arayýþýna girilmesinin ülkemizde sýk rastlandýðý, bunda kiþisel etmenlerden çok sosyokültürel çevrenin rol oynadýðý düþünülebilir.

Konversiyon belirtilerinin oluþmasýnda, bu belirtilerin stresle, psikososyal zorlanmalarla iliþkili olduðunun görülmesi gerekir (Kaygýsýz ve Alkýn 1999, Çalýkuþu ve ark. 2001, Deveci ve ark. 2002). Ülkemizde yapýlmýþ çalýþmalarda eþ ve eþin ailesi ile olan çatýþ-malarýn, yakýnlarýn hastalýklarý ya da ölümlerinin, ekonomik sorunlarýn ve duygusal zorlanmalarýn ön planda geldiði izlenmektedir (Kaygýsýz ve Alkýn 1999, Çalýkuþu ve ark. 2001). Araþtýrmamýzda, bir yakýnýn ölümü %45, aile-eþle ilgili sorunlar %40 oranda bulun-muþtur. Görece düþük sayýlabilecek bu oran, önemli stres oluþturan bir yaþam olayýný ve bunun etkisini dile getirememenin ve hekime ilk görüþmede doðru þekilde aktaramamanýn sonucu olabilir mi?

Konversiyon bozukluðu olan kadýn hastalarda alek-sitimi yüksek oranda bulunmuþtur. Duygularýný söze dökmekte ya da dýþa vurmada zorlanan aleksitimik kiþiler, stres ve çatýþmalarla baþa çýkamayarak bedensel belirtilere dönüþtüreceklerdir.

Bulgularýmýz, bu hastalarda depresyon þiddetinin de yüksek olduðu yönündedir. Major depresif bozukluk tanýsý alanlar çalýþma dýþý býrakýlmýþ, ancak ince-lendiðinde, aleksitimik olan ve olmayan konversif bozukluklu hastalarda depresyon þiddeti yüksek bulunmuþtur. Aleksitimik olan ve olmayanlarýn Hamilton depresyon ölçeðinin maddeleri tek tek ince-lendiðinde ise hiçbir depresif belirtide anlamlý bir fark olmadýðý ve þiddet ortalamalarýnýn da birbirine yakýn olduðu görülmüþtür. Benzer þekilde, aleksitimi ile anksiyete düzeyleri arasýnda da iliþki saptanmadýðý gibi psiþik ve somatik anksiyete düzeyleri ayrý ayrý ele

Tablo 4. Konversiyon bozukluðu olan hastalarda aleksitimik olan ve olmayanlarýn hocaya gitme ve baþvuru þekli ile iliþkisi

Aleksitimi

Var Yok x2 sd p

Hocaya gitme Var 7 6 0.59a 1 >0.05

Yok 5 2

Baþvuru þekli

Doðrudan 12 6 3.33b 1 >0.05

Konsültasyon - 2

a 2 hücrede beklenen deðer 5’den daha küçük. Minimum beklenen deðer, 2.80. b 2 hücrede beklenen deðer 5’den daha küçük. Minimum beklenen deðer, 0.80.

Tablo 3. Konversiyon bozukluðu olan hastalarda aleksitimik olan ve olmayanlarýn HAM-A puanlarý ve alt maddeleri ile iliþkisi

Mann-Whitney U p

HAM-A Toplam 46.5 >0.05

HAM-A (Psiþik) 37.5 >0.05 HAM-A (Somatik) 43.5 >0.05

(6)

alýndýðýnda aleksitimik olanlar ile olmayanlar arasýn-da anlamlý fark olmamasý dikkat çekicidir. Araarasýn-da an-lamlý iliþki bulunmamasý, konversiyon bozukluðunda aleksitimi ve depresyonun birbirinden ayrý deðer-lendirilmesi gerektiði düþüncesini desteklemektedir.

Çalýþmamýzda yer alan hasta sayýsýnýn az olmasý ve kontrol grubunun bulunmamasýna baðlý olarak daha fazla sayýda olgu içeren ve ülkemizde farklý bölgelerde yapýlacak olan karþýlaþtýrmalý çalýþmalarýn bu konu hakkýnda daha iyi ve detaylý bilgi verebileceði görü-þündeyiz.

Akdemir A, Örsel SD, Dað Ý ve ark. (1996) Hamilton depresyon derecelendirme ölçeðinin geçerliliði-güvenilirliði ve klinikte kullanýmý. Psikiyatri, Psikoloji ve Psikofarmakoloji Dergisi, 4:251-259.

Alkýn T, Tunca Z (1997) Konversiyon bozukluðu. Psikiyatri Temel Kitabý. C Güleç, E Köroðlu (Ed), Ankara, Hekimler Yayýn Birliði, s. 537-544.

Bach M, Bach D (1995) Predictive value of alexithymia: A prospective study in somatizing patients. Psychother Psyhosom, 64:43-48.

Bankier B, Aigner M, Bach M (2001) Alexithymia in DSM-IV Disorder. Psychosomatics, 42:3.

Çalýkuþu C, Yücel B, Polat A ve ark. (2001) Psikojenik deri-yol-masý olan hastalarda öfke ifadesi ve aleksitimi: Bir ön çalýþ-ma. Nöropsikiyatri Arþivi, 38:137-141.

Dereboy F (1990a) Aleksitimi: Bir Gözden Geçirme. Türk Psikiyatri Dergisi, 1:157-165.

Dereboy IF (1990b) Aleksitimi özbildirim ölçeklerinin psikometrik özellikleri üzerine bir çalýþma. Yayýnlanmamýþ uzmanlýk tezi, Ankara, Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi. Deveci A, Özmen E, Demet MM ve ark. (2002) Bir üniversite hastanesi psikiyatri polikliniðine baþvuran konversiyon bozukluklu hastalarýn sosyodemografik ve klinik özellikleri. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 3:28-33.

Devine H, Stewart SH, Watt MC (1999) Relations between anx-iety sensitivity and dimensions of alexithymia in a young adult sample. Psychosom Res, 47:145-158.

Endicott J, Cohen J, Nee J ve ark. (1981) Hamilton Depression Rating Scale: Extracted from regular and change versions of the schedule for affective disorders and schizophrenia. Arch Gen Psychiatry, 38:98-103.

Ford CV, Folks DG (1985) Conversion disorders: An overview. Psychosomatics, 26:371-375.

Fukunishi I, Nakagawa T, Nakamura H ve ark. (1997) Is alex-ithymia a culture-bound construct? Validity and reliability of the japanese versions of the 20-item toronto alexithymia scale and modified beth israel hospital psychosomatic question-naire. Psychol Rep, 80:787-799.

Guggenheim FG (2000) Conversion disorder, Kaplan & Sadock's Comprehensive Textbook of Psychiatry. 1. Cilt, 7. Baský, BJ Sadock, VA Sadock (Ed). Philadelphia, Lippincott Williams and Wilkins, s.1505-1514.

Iþýk E (1996) Nevrozlar. Kent Matbaasý, s. 299-304.

Kaptanoðlu C, Aksaray G, Önen R ve ark. (1991) Konversiyon bozukluðunda semptom daðýlýmý, sosyokültürel özellikler,

yaþam olaylarý ve depresyon. 27. Ulusal Psikiyatrik Bilimler Kongresi Özet Kitabý, Antalya, s. 198.

Kaygýsýz A, Alkýn T (1999) Konversiyon bozukluðundaki ruh-sal bozukluk eþtanýlarýnýn sosyodemografik deðiþkenlerle iliþkisi. Türk Psikiyatri Dergisi, 10:40-49.

Kearns NP, Cruickshank CA, McGuigan KJ ve ark. (1982) A comparison of depression rating scales. Br J Psychiatry, 141:45-49.

Kýrpýnar Ý (1992) Erzurum Numune Hastanesi Psikiyatri Kliniðinde yatan hastalarda ruhsal bozukluklar nedeni ile týp dýþý kiþilere baþvurma davranýþý üzerine bir araþtýrma. Düþünen Adam, 1:13-17.

Loewenstein RJ, Mackay S, Purcell SD (2000) Somatoform and dissociative disorders. Review of General Psychiatry. 5. Baský, HH Goldman (Ed), Inc, The McGraw Hill Companies, s. 306-308.

Öztürk O (2001) Ruh Saðlýðý ve Bozukluklarý. Yenilenmiþ 8. Basým. Ankara, Feryal Matbaasý, s. 393-398.

Savaþ H, Tutkun H, Zoroðlu SS ve ark. (2002) Psikiyatri poli-kliniðine baþvuran hastalarda aleksitimi, dissosiyasyon ve anksiyete iliþkisi. Bahar Sempozyumlarý VI Özet Kitabý, Antalya, s. 91-93.

Sifneos PE (1973) The prevalence of alexithymic characteris-tics in psychosomatic patients. Psychother Psychosom, 22:255-262.

Taylor GJ, Bagby RM, Parker JD (1992) The revised Toronto Alexithymia Scale: Some reliability, validity and normative data. Psychother Psychosom, 57:34-41.

Taylor GJ, Ryan D, Bagby RM (1985) Toward the development of a new self-report alexithymia scale. Psychother Psychosom, 44:191-199.

Taylor JG, Parker JDA, Bagby RM ve ark. (1991) Alexithymia and somatic complaints in psychiatric outpatients. J Psychosom Res, 36:417-424.

Tomasson K, Kent D, Coryell W (1991) Somatization and con-version disorders: Comorbidity and demographics at presenta-tion. Acta Psychiatr Scand, 84:288-293.

Turan M, Çilli AS, Telcioðlu M ve ark. (1999) Konversiyonda cinsiyete göre belirti sýklýðý ve daðýlýmý. Ulusal Psikiyatri Kongresi Özet Kitabý, Trabzon, s. 229-232.

Williams BW (1978) A structured interview guide for Hamilton Depression Rating Scale. Arch Gen Psychiatr, 45:742-747. Yazýcý MK, Demir B, Tanrýverdi N ve ark. (1998) Hamilton ank-siyete deðerlendirme ölçeði, deðerlendiriciler arasý güvenirlik ve geçerlilik çalýþmasý. Türk Psikiyatri Dergisi, 9:114-117. KAYNAKLAR

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmada farklı sıra aralıklarının ketencik bitkisinin bitki boyu (cm), dal sayısı (adet/bitki), kapsül sayısı (adet/bitki), tohum sayısı (adet/kapsül), bin

Our study showed that low-cost USB-L provided similar intubation time to video laryngoscopy; both had superior times to direct laryngoscopy.. Additionally, with

Bu dille, eski yaşayış, saray çevresi, eski kibarlar üzerinde büyük çapta bir eser bıraktığı söylenemez, ama, bir devri öğ renmek ve anlamak istiyecekler,

Data were collected from individuals who were considered to have bruxism by the face-to- face interviewing method asking the following questionnaires: The Toronto

Objective of this study is to evaluate smoking, anxiety, depression and quality of life in patients with postadolescent acne and to shed light on its etiopathogenesis.. Materials

ifneos tarafından literatüre kazandırılan Yunanca kökenli aleksitimi kavramı, “duygular için söz yokluğu” anlamına gelir.[1,2] Başlangıçta psikosomatik

CONCLUSION: We used the HAD scale to evaluate excessive daytime sleepiness and the concurrence with depression and also to determine whether a correlation was present between the

Therefore, the aim of this study was to in- vestigate temperamental characteristics of female patients with primary infertility and their effects on anxiety