• Sonuç bulunamadı

Cönkten Hizmet Defterine, İcradan Yazıya: Alevi Yazma Geleneği Yrd. Doç. Dr. Mehmet ERSAL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cönkten Hizmet Defterine, İcradan Yazıya: Alevi Yazma Geleneği Yrd. Doç. Dr. Mehmet ERSAL"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

From “Cönk” to “Hizmet” Record, from Performance to Writing: Alevi Writing Tradition

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ERSAL*

ÖZ

Cönk ve mecmualar üzerine önemli bir literatür oluşmasına rağmen çalışmaların büyük çoğunluğu metin merkezlidir. Cönkler bir metin olarak görülmekte ve metin merkezli yöntemlerle analiz edilmekte-dir. Oysa birçok metin icra için yaratılmakta, yazıya aktarılmaktadır. Alevi inanç sistemi merkezli yazılı metinlerin önemli kısmı da icra için yaratılmakta ve yazıya geçirilmektedir. Metnin yazıya aktarılmasının bir amacı ve işlevi bulunmaktadır. Özellikle cönklerin yazılış amacı, icra merkezli olduğu için hangi şiirlerin yazılacağı ve şiirlerin yazılma sırası, icracısına veya yazıya aktarana göre değişebilmektedir. Alevi inanç sistemi ocak merkezli kurumsallaşmış bir yapı arz etmektedir. Her ocağın kendi iç dinamikleri ve bağlantılı olduğu ocaklarla şekillenen bir ritüel dünyası vardır. Alevi inanç sistemi üzerine yürüttüğümüz çalışmalar-da ocağın ritüel dünyasının icra edilen metinleri de belirlediğini tespit ettik. Her ocağın ritüellerinde dede, zâkir ve diğer hizmetliler tarafından ritüel sırası ile icra edilen belirlenmiş bir ocak merkezli metin repertua-rı olduğunu ritüel kayıtlarepertua-rımızda gördük. Bu tespitler, ritüel ile metin arasındaki ilişki üzerine düşünülmesi gerekliliğini ortaya çıkardı. Sözlü aktarımın, yazılı aktarıma geçişini gösteren ilk örneklerden olan cönkler bağlamında yapılacak sorgulamalar Alevi yazma geleneği hakkında sağlıklı önermeler yapılmasını sağla-yacaktır. Bu makalede, Türkiye’de Amasya, Kırıkkale, Çorum, Çankırı, Ankara, Eskişehir ve Isparta ile Yunanistan Dimetoka Babalar ve Bulgaristan Razgrad merkezli Alevi toplulukların şahsi arşivlerinde tespit edip kayıt altına aldığımız cönkler üzerinden Alevi yazma geleneği, cönkler özelinde analiz edilecektir. Ön-celikli olarak Alevi yazma geleneğinde eski yazıyı kim bilir, kimler cönk yazar konusu sahadan topladığımız veriler ve yazmalar bağlamında açıklanıp cönkler icra, yaratım ve bağlam merkezli analiz edilecektir. Daha sonra günümüzde cönklerle benzer işlevi üstlenen zâkirlerin hizmet defterleri ve dedelerin erkân defterleri ile mukayese edilerek latin alfabesine geçişin yazma geleneğine etkisi hizmet defterleri ve toplumsal değişim bağlamında incelenecektir.

Anahtar Sözcükler

Alevi, cönk, hizmet defteri, ritüel

ABSTRACT

Although there is a significant literature on “conks” and “mecmuas”, a great majority of the studies are text-centered. “Conks” are being seen as a text and are being analyzed with text-centered approaches. However many texts are being created for performance and are being written down. A high percentage of Alevi belief system-centered written texts are being created for performance and are being written down, too. There is a purpose and a function of writing down a text. Particularly the purpose of writing “conks”, being performance-centered what poems will be written down and by which order, is been varying according to performer or a person who is writing it down. Alevi belief system offers an “ocak”-centered institutionalized structure. Every “ocak” has its own internal dynamics and a ritual world shaped with related “ocaks”. In our studies done on Alevi belief system, we ascertained that the ritual world of “ocak” determines performed texts, too. In our records of ritual, we saw that there is a specified “ocak”-centered text repertoire performed with ritual order by “dede”, “zakir” and other “servants” in rituals of every “ocak”. These determinations revealed necessity to think about relations between ritual and text. Queries that will be done in the context of “conks”, the first examples of the transition from oral to writing transmission, will provide reliable sugges-tions about Alevi writing tradition. In this study, it will be analyzed Alevi writing tradition specific to “conks” trough the “conks” which we located in personal archives of Alevi communities based in Amasya, Kırıkkale, Çankırı, Çorum, Ankara, Eskişehir, and Isparta in Turkey, Didymoteicho Roussa in Greece, Razgrad in Bul-garia, and which we recorded. Firstly, in the context of data and manuscripts collected in the field, the matter of who knows old script, who writes “conk” in Alevi writing tradition will be clarified and it will be given a performance, creation and context-centered analysis of the “conks”. Afterwards, comparing “hizmet” records of “zakirs” with “erkan” records of “dedes” which are undertaking a similar function of “conks” nowadays, it will be analyzed the influence of the transition to the Latin alphabet to writing tradition in the context of “hizmet” records and social change.

Key Words

Alevi, “conk”, “hizmet” record, ritual

* İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı, İzmir/ Türkiye, mehmetersal@gmail.com

(2)

Giriş

Her edebî eser bir yaratımdır. Yaratmaların ortaya çıkışında belirli aşamalar vardır. Öncelikli olarak her yaratım bir ihtiyaca cevap verir. Ya-ratmalar, yaratıcısı, icracısı, yaratım amacı, bağlamı ve işlevi ile anlamlı hale gelmektedir. Bu sebeple sözlü ya da yazılı olarak bize ulaşan bir metni bunlardan bağımsız görmek ve me-tin merkezli analizlere tâbi tutmak, zihinlerde birçok soruya kapı arala-maktır. Yine bir metni yaratım, icra ortamından ve bağlamından kopara-rak bir metin olakopara-rak bugünün dünyası bağlamında değerlendirmek de prob-lemli önermeleri doğurmaktadır. Bir-çok yaratma, icra ortamını ve işlevini kaybedince yazıya aktarıldıysa metin (text) şeklinde literatürde yerini alır. Bazıları ise yazıya aktarılma şansına bile sahip olamazlar.

Çalışmanın konusu olan cönk-ler de bir ihtiyaca binaen yaratılmış metinlerin yazıya aktarılmış halidir. Cönk ve mecmualar üzerine önemli bir literatür oluşmuştur. Kütüphanelerde incelenmeyi, şahsi arşivlerde keşfedil-meyi bekleyen yüzlerce cönk ve mec-mua vardır. Latin alfabesine geçiş ile alfabenin değişimi Arap harfli metin-lerle zamanla irtibatın kopmasına ne-den olmuştur. Değişimin ilk yıllarında her iki alfabe ile de yazmayı ve okuma-yı bilen kişilerle metin irtibatı sağla-nırken günümüzde metinler, uzman-lar tarafından okunabilmektedir. Bu süreç metinlerin yaratım, icra ve işlev-lerini kaybetmelerine neden olmuştur. Bu sebeple cönkler üzerine yapılan çalışmalar metin merkezli analizlere odaklanmıştır. Cönk ve mecmualar, farklı kişilere ait metinlerin bireysel

tercihlerle beğenilenlerinin ya da ken-di şiirlerinin bir araya getirilken-diği eser-ler bütünüdür. Bu tanım metin mer-kezli bakınca tutarlıdır. Lakin “met-nin deftere yazılması sadece bireysel tercih midir, yazan neden bu metni seçti, bu metni icrasında kullanıyor mu, cönk yazma geleneğinin altında inançsal bir unsur var mı?” gibi on-larca soruyu metne sormak mümkün-ken genelde muhteva ya da bir şairin şiirleri üzerine odaklanan analizlerle yetinilmiştir. Bugün icra ortamını ve işlevini yitiren birçok yaratma bir me-tin halini almış ve yeni bir bağlamda hayat bulmayı beklemektedir. Ancak, makalemize konu olan cönkler, hâlâ yaratım, icra, işlev gibi birçok soruya cevap vermektedir.

Bu makalede, Türkiye’de Amasya, Kırıkkale, Çankırı, Çorum, Ankara, Eskişehir ve Isparta ile Yunanistan Dimetoka Babalar, Bulgaristan Razg-rad Kazcılar merkezli Alevi topluluk-ların şahsi arşivlerinde tespit edip ka-yıt altına aldığımız 14 cönk üzerinden Alevi yazma geleneği cönkler özelinde analiz edilecektir2.

Âşık edebiyatı ve tekke şiiri içe-risinde değerlendirilen Alevi–Bektaşi Edebiyatı üzerine günümüze gelinceye kadar önemli çalışmalar yürütülmüş-tür. Bu çalışmalar neticesinde birçok Alevi–Bektaşi şairinin eserleri günü-müze ulaşmıştır. Alevi-Bektaşi şairle-rini konu alan çalışmaların çoğunluğu da metin merkezlidir. Alevi topluluk-lardan toplanan cönkler üzerine de yayınlar yapılmıştır. Bu yayınlarda da Alevi yazma geleneği, metnin ya-ratılma ve yazılma amacı, icra ortamı, işlevleri, ritüel-metin ilişkisi, yazanın kimliğinin metne etkisi gibi birçok

(3)

un-sura odaklanılmadığı görülmüştür3.

Hamiye Duran’ın bir Alevi cöngü üze-rine hazırladığı makalesinde cönkte geçen metinlerden bazılarının ibadette kullanıldığı bilgisini paylaşmıştır (Du-ran, 2012: 78-83). Alevi toplulukların şahsi arşivlerindeki cönkler üzerine de çalışmalar yürütülmüştür. Özellikle son dönemde Doğan Kaya, şahsi arşiv-lerdeki -özelde Sivas- çok sayıda cönkü literatüre kazandırmış ve lisansüstü öğrencilerine tez olarak çalıştırmıştır. Kaya’nın çalışmalarında cönklerdeki şairler, muhtevaları ve hangi şairlere ait eserler olduğu, şiir metinleri dışın-da neler bulunduğu, cönklerin yapısal özellikleri ve kurgusu gibi sorulara cevap verilmiştir (Kaya, 2011: 81-98). Ali Yakıcı, halk şiirinde türkü konu-sunu ele aldığı çalışmasında cönklerin türkülerin temel kaynaklarından ol-duğunu belirtmiş ve Ankara Milli Kü-tüphane yazmaları arasında bulunan cönkler üzerinden yaptığı çalışmasın-da türkü bağlamı ile varlığını sürdü-ren metinlere yer vermiştir (Yakıcı, 2007: 132-147). Tuğçe Erdal, cönkler-deki Fuzûlî mahlaslı şiirlere icra or-tamları bağlamında bakarak metnin icra ortamı bağlamında varyantlaş-masını analiz etmiştir (Erdal, 2014: 23). Bu yayınlar dışında da cönklerde-ki Alevi şairlerin şiirlerinin tespiti ve analizi üzerine yayınlar olmakla bir-likte bunların da genel anlamda metin merkezli çalışmalar olduğunu söyleye-biliriz4. Oysa her metnin, bir dokusu

ve o metnin içinde oluştuğu çevre şart-ları vardır (Ekici, 1998: 26). İşlevsel kurama göre metnin kendi, tepki gös-terecek bir izleyici kitlesine sunulmaz ya da icra edilmezse anlamsızdır. Bu nedenle de Malinowski “Şüphesiz

me-tin önemlidir fakat bağlamsız meme-tin ölüdür” demektedir (Çobanoğlu, 2002: 235). Öcal Oğuz, Bektaşilik bağlamın-da metin merkezli bakış açısının çık-mazlarını, metnin kutsallaştırıp metin merkezli çalışmalara yönlendirmenin metni oluşturan unsurları görmemizi engellediğini örneklerle analiz etmiş-tir (Oğuz, 1999: 3).

Kim Okurdu Kim Yazardı: Ale-vi Geleneğinde Yazı

Alevi inanç sisteminin “sözlü ak-tarım esaslı olduğu” saha üzerine ça-lışanlar tarafından dillendirilmiştir. Yazılı literatürün yetersizliği topluluk ile ilgili birçok konunun açıklanama-masına neden gösterilmiştir. Alevi geleneğinin yazılı aktarıma kapalı olduğunu söylemek tutarlı bir öner-me değildir. Önemli oranda bir yazılı literatür -özellikle şahsi arşivlerde- vardır. Ama ritüellerle ilgili aktarımın sözlü aktarım ile gerçekleştiği ve ya-zılı aktarımın bu bağlamda çok tercih edilmediği söylenebilir. Ritüel mer-kezli yaratmalar “sır” kavramından kaynaklanan bakış açısı yüzünden yazıdan çok sözlü aktarılmıştır. Akta-rım ortamı ritüel, aktaAkta-rımı sağlayan temel unsur da şiir metinleri olmuş-tur. Köprülü, şiirlerin raks eşliğinde terennüm edilerek, raksla birlikte dini ayinden doğduğunu belirtmektedir (Köprülü, 1986: 57-58). Bu bağlamda şiir geleneğinin temelinde ritüelleri görmekteyiz. İlk icralar ve yaratmalar bir kutsalın parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Kutsal ortamı sağlayan iki unsur vardır: Kuta sahip kişi ve ri-tüel. Bu iki unsura icra zamanı, icra mekanı, icra metinleri, enstrüman gibi kutsalın oluşumunu sağlayan unsur-ları da eklemek mümkündür. Bu

(4)

ta-nımlamada her şey kutsalın etrafında şekillenmektedir. Alevi inanç sistemi bağlamında bu tanımlama tutarlıdır. Çünkü şiir ritüel için yaratılmakta, icra ortamı olan cem ritüelinde icra edilmekte ve işlev olarak da ritüelin inançsal ve tarihi arka planını açık-lamaktadır. Bu sebeple yaratım, icra, işlev ve aktarım birbiri ile bağlantılı bir şekilde yürümektedir (Ersal, 2009: 188-204). Bunları tam olarak anlaya-bilmek için Alevi inanç sisteminin te-mel yapısını ve işleyişini kısaca özetle-mek gereközetle-mektedir.

Alevi inanç sistemi ocak mer-kezli teşkilatlanmıştır. Karizmatik inanç önderleri adına kurulu ocaklar ve onlara bağlı talip toplulukları var-dır. Sistem, ocak içi ve ocaklar arası hiyerarşi ile işlemektedir. Her ocağın kendine özgü bir ritüelik yapısı vardır. İnanç sisteminde ortak kodlar olmakla birlikte ocaklara göre ritüel, icra edi-len hizmetler, icrada kullanılan me-tinler ve icracılar değişebilmektedir. Bazen bir yerleşim biriminde, birden çok ocağa bağlı dede, talip topluluğu yaşamakta ve bunların birbirinden farklı ritüel ve buna bağlı şekillenen ritüel metinleri bulunmaktadır. Siste-min kurucu ve yürütücü unsuru ocak sistemidir ve kalıtsal bir yapı arz etti-ği için geleneksel yapıda doğan her ço-cuğun ocak ve ritüelik aidiyeti bellidir. Geleneksel ocak sisteminde yaratıcı, icracılar ve aktarımı sağlayan şahsi-yetlerin varlığı saha çalışmalarında net olarak görülmektedir5. Alevi inanç

sisteminde inançsal metinleri yazma fonksiyonunu yüklenen kişileri temel-de üç kategoritemel-de temel-değerlendirebiliriz: 1. Hoca, 2. Dede ve 3.Zâkir. Bunlara defter tutma geleneği bağlamında eski

yazı bilen eğitimli talipler ile kimi ocaklarda dedelere hizmet eden rehber (baba) ve kamberleri6 de ekleyebiliriz.

Alevi toplulukların yaşadıkları her yerleşim biriminde dede, zâkir ve hoca gibi inançsal şahsiyetlerin var olmaması inançsal yapı ve sistemin işleyişi ile ilgilidir. Dede aileleri onlar-ca yerleşim birimine dağılan taliplere sahip olabilmektedir. Soy esaslı olan dedelik kurumunda dede bazen onlar-ca yerleşim birimine dağılan talipleri-nin hizmetini görmek için yılın birkaç ayını talip köylerinde geçirebilmekte-dir. Köylerde en temel ihtiyaçlardan biri de cenaze hizmetlerini görecek bir kişinin olmasıdır. Alevi köylerin-de “hoca” tanımlaması cenaze işlerini gören talip için kullanılır. Dedelerden de bu hizmeti görenler vardır. Saha araştırmalarımızda iki görevi yapan dedeler için “hoca dede” tabirinin kul-lanıldığını tespit ettik. Hoca, cenaze hizmetlerini göreceği için eski yazı öğretilir. Kimi Alevi toplulukları ho-calarını yetiştirmek için kendi içlerin-de bir medrese sistemi kurmuşlardır. Saha araştırmalarımızda buna birkaç örnek tespit ettik7. Köylerde, cönk ya

da hizmet defteri tutanların arasında hocalar önemli bir yer tutmaktadır. Hoca, yazma ve okuma bildiği için söz-lü aktarımı yazıya geçirme işlevini de üstlenmektedir. Özellikle ritüellerde okunan hutbe ya da dua olarak ta-nımlanan ve Arapça kısımların olduğu metinleri ritüel esnasında okuyan ve yazıya geçiren genellikle hocalardır. Hoca, bu metinler dışında ritüelin kut-sal metinleri olarak kabul edilen şiir-leri de kayıt altına almaktadır.

Hocadan sonra yazılı aktarımda ikinci önemli şahsiyet dededir. Dede,

(5)

kutsal soyu temsil ettiği için kutsal olan metinlerin icrasını yürütmekle doğrudan görevli ve yetkilidir. Ken-dine bağlı taliplerin cem ritüelinde-ki hizmetlerinden tutun da evlilik, doğum ve ölüme kadar uzanan her aşamada üstlendiği inançsal bir rol vardır. Dede, geleneksel yapıda sözlü aktarım ortamı olan cemlerde ve mu-habbet meclislerinde kutsal soy ve bel-leğin en önemli temsilcidir. Dede, söz-lü aktarım ortamlarında ritüele dair metinleri sözlü kültürde edinmiş ve aktarmaktadır. Dedelerden bir kısmı metinleri okuma ve yazma fonksiyo-nuna da sahiptir. Her dede için bunu söylemek mümkün olmasa da dedele-rin eski yazı bildikleri ve ritüel (erkân) defteri tuttukları çok kez tespit edil-miştir. Dedeler ritüele ait metinleri defterlerine yazmaktadırlar. Yazılı metinler kutsal emanetler olarak ka-bul edilerek ocakzâde aileler tarafın-dan miras bırakılmaktadır. Bu sayede her ocağın kutsal metinlerinin devrin-den oluşan bir şahsi arşivi oluşmak-tadır8. Dedenin inançsal rolleri yazılı

olarak aktaracaklarını da belirlemek-tedir. Bu sebeple ritüelde okuması gereken gülbeng metinleri, hutbeler, ritüelde dua şeklinde okunan şiirler vb. unsurlar dedelerin tuttukları def-terlerle aktarılmaktadır.

Yazılı aktarımda üçüncü kişi zâkir ve âşıktır. Cem ritüelinde dede-den sonra en önemli posta sahip olan âşık toplumsal hiyerarşide de önemli bir yere sahiptir. Özellikle şiir yarat-ma kabiliyetine sahip olan âşıklar toplumda önemli bir konumdadırlar. Zâkir kutsal metinleri aktarandır. İnanç sisteminin inançsal kodlarına dair en önemli aktarım unsuru

şiir-lerdir. Zâkir, inanç sisteminin kutsal hafızasını belleğinde tutmaktadır. Zâkirlerden bir kısmı ise Hak’tan sâdır olduğuna inandığı yeni yaratım-larda bulunmaktadırlar. Zâkirlik de ocak merkezli bir yapı arz etmektedir. Her zâkir, geleneksel sistemde ocak merkezli ritüellere bağlı oluşan reper-tuarı öğrenmekte ve aktarmaktadır. Eski yazı bilenler yazı ile de aktar-maktadırlar.

Zâkirin mensup olduğu ocağın ritüel ve buna bağlı gelişen şiir reper-tuarı, ocaklar arası hiyerarşik bağlan-tılar, zâkirin eğitimi ve zâkirlik yaptı-ğı bölge repertuarını etkilemektedir. Zâkirlerden yazılı aktarım yapanları-nın tuttukları defterlerdeki şiir reper-tuarı da buna göre şekillenmektedir. Yazılı aktarımda rol alan talipler de vardır. Eğitim alıp eski yazı bilenler-den şiire merakı olanların defter tut-tukları tespit edilmiştir. Bu defter tu-tan kişinin cem ritüelinde bir hizmeti varsa onunla ilgili hizmet tercüman-ları ve şiirleri yazdıktercüman-ları defterlere aktarmaktadırlar. Dört başlıkta ta-nımladığımız kişiler inanç sisteminde yazılı aktarımda rol üstlenmektedir. Tanımlanan kişilerin temel özelliği inançsal metni aktarmalarıdır.

Ritüel ve Metin: Hak İçin Ya-ratmak ve Aktarmak

Alevi topluluklardan alınan cönk-lere yaratım amacı, aktarım ortamı ve şekli, icra ve işlev bağlamında bakmak gerekmektedir. Mecmua ve cönk gele-neğinde klasik tarzda mecmuayı ha-zırlayanın zevk ve tercihleri esas iken Alevi topluluklardan alınan cönklerde bireysel tercihten önce ilk belirleyici ritüeldir. Çünkü metinler ritüelin bir parçasıdır. Metinlerin yaratım ve

(6)

yazı-lı aktarımını belirleyen ilk unsur ocak merkezli ritüelik yapıdır. İkincisi, yazanın (dede, hoca, ve zâkirin) rolü; üçüncü ise inancın farklı yorumlarını toplamaktır. Bireysel tercih en sonda yer almaktadır ki o da bireysel olmak-tan ziyade inancın farklı “zuhuratları-nı” tespit şeklinde gerçekleşmektedir. Eğer zâkirin yaratma kabiliyeti varsa kendi şiirlerini de deftere eklemekte-dir.

Alevi ocakları üzerine yürüttüğü-müz saha çalışmalarında Anadolu’dan Balkanlara kadar çok geniş bir coğraf-yada icra edilen cem ritüellerinden ka-yıt altına alma imkânına sahip olduk-larımız oldu. Bu sayede ritüellerini kayıt altına aldığımız ocakların ritü-elik farklılıkları ve ortak unsurlarını tespit ettik. Cem ritüeli, hizmet adı verilen pratiklerin bütünüdür. Cem ritüellerine verilen adlandırmalar ocaklara ve ritüelin yapılış amacına göre değişmektedir. Ritüelin adının ve içeriğinin değişimi ocaklara göre icra edilen hizmet sayısını da değiştirmek-tedir. Cem ritüellerinde genel olarak on iki hizmet icra edilir. Her hizmetin bir hizmetçisi vardır. Dede ve zâkir ise cemde en çok hizmet yapan iki hiz-metlidir. Dede kutsayan, zâkir kutsal metni, kutsal zaman dilimi olan ritü-elde, kutsal enstrüman eşliğinde icra edendir. Dede ve zâkirin metinlerini belirleyen bağlı olduğu ocağın ritüelik yapısıdır. Bu iki hizmetçi iki kavramın oluşmasını sağlar: “Ocak dedesi” ve “ocak zâkiri”. İkisinin hizmet metinle-rini şekillendiren “ocak repertuarı”dır. Dede, her hizmetten sonra duaları ile kutsar. Zâkir de cem ritüeli boyunca “hizmet hakkı” olarak adlandırılan icralarda bulunur. On iki hizmet

ola-rak adlandırılan hizmetlerden sonra zâkir hizmetin inançsal arka planını, nasıl yapılacağını, neden yapıldığını, yapanın kazanımlarını anlatan şiir metinleri icra eder. Meydanda kurban hizmeti varsa “kurban hakkı” olarak kurban ile ilgili şiirler okur. Bu şiirler genel olarak usta malı olarak adlandı-rılan “Ulu Ozan”ların şiirleridir. Gele-neksel ritüelik yapıda hangi hizmetin ne zaman yapılacağı ve ne okunacağı bellidir. Bunlarda erkân güncellemesi bağlamında bazı değişiklikler olmakla birlikte ritüelik sıralama ve icra değiş-mez. Ayrıca yapılan ceme göre şiirle-rin içeriği de değişmektedir. Nevruz Ceminde hizmetlerde Nevruz ile ilgili şiirler okunurken Musahip Ceminde musahiplik ile ilgili şiirler okunmak-tadır. Yani her ritüelin içeriğine göre geleneksel kodlarla şekillenmiş bir ritüel ve ritüel ile bağlantılı metinler vardır. Bu sistem yeni yaratımı ve ak-tarımı da şekillendirmektedir9.

Her ocağın ritüel dünyası, metin-lerini de şekillendirir. Saha çalışmala-rımızda ritüelik farklılıkları sözlü ak-tarım ortamında yaptığımız kayıtlarla tespit ettik. Daha sonra dede, zâkir ve defter tutan taliplerin defterlerini de kayıt altına aldık. Defterlerdeki şiir, dua, tercüman, hutbe, vb. metinlerin sıralamasının ritüelik sıra ile tutar-lı olduğunu gördük. Defteri tutan bir dede ise “erkân defteri” olarak tanım-layabileceğimiz ritüeldeki sıra ile hiz-metlerin takip edildiğini buna göre metinlerin şekillendiğini fark ettik. Hatta bazı dedelerin ritüelin içeriğine göre sıralama konusunda notlar aldı-ğını tespit ettik. Ayrıca zâkir defterle-rini topladık. Zâkirlerin repertuarları ile ritüelik repertuarın tutarlı

(7)

oldu-ğunu ve zâkirin şiirleri ritüel sırasına göre düzenlediğini gördük. Cem ritüe-linde icra edilen metinlerin yaratımın ritüel merkezli olduğunu, ritüelde icra edilmeye başlanan yeni metinlerin de defterlerde erkân güncellemesi olarak aktarıldığını da kayıt altına aldığımız defterlerin çoğunda tespit ettik. Latin harfli bu defterler ritüel- metin iliş-kisi, ocak repertuarı, defteri tutanın inançsal statüsünün metnin oluşumu-na etkisi gibi birçok unsurun yazılı ak-tarımdaki rollerini çok net görmemizi sağladı. Söz konusu durumu cönklerde de tespit etmek mümkün mü? sorusu ile uzun bir yola çıktık. Ritüellerini ka-yıt altına aldığımız ocaklardan dede, zâkir ve hocalara ait tespit edebildi-ğimiz eski yazı cönkleri bu bağlamda analiz ettik. Tespitlerimizi cönkler-deki şiir sıralaması ile ritüel ilişkisi, şiir dışında bulunan dua, hutbe, vb. metinler, şiirlere düşülen notlar, ya-zarına göre metnin kurgu ve içeriğinin değişimi, ocak repertuarı ile cönkteki metinlerin mukayesesi, ocaklar arası ilişki ile metin ilişkisi, metnin bulun-duğu mekan ile repertuar ilişkisi gibi hususlar ile ilgili tespitlerimizi cönk-lerden örnekle vereceğiz. Bu tespitle-rimizi, günümüzün cönkleri olarak ka-bul edebileceğimiz âşıkların “hizmet defterleri” ve dedelerin “erkân defter-leri” bağlamında bir mukayeseye tâbi tutarak Alevi yazma geleneğinin lâtin alfabesine geçiş ile yaşadığı değişim ile ilgili tespitlerimizi de sunulacağız.

Cönkler ve Tespitlerimiz

Çalışmaya konu olan 14 cönkten 11’i ocakzâde, 3’ü cem zâkiri aileleri tarafından günümüze ulaştırılmıştır. Amasya Merzifon Hayrettin köyünden alınan cöngün sahibi hocalık

vazifele-rini de yürüten bir dededir. Bu cönk-lerden 9’unu dede, 3’ünü zâkir/âşık, 1’ini hoca ve 1’ini derleme şiir cöngü metni olarak değerlendireceğiz. Yuka-rıda yaptığımız açıklamalar ve görüş-lerimiz bağlamında cönklerdeki tespit-lerimizi paylaşmak istiyoruz.

1. Alevi cönkleri inanç merkezli

bakış açısı ile oluşturulmuştur. Şiir-lerin yaratılma ve yazı ile aktarılma amacı, inanç sisteminin tarihsel arka planı ile ritüellerini açıklamaktır. Ya-zıya aktarma da inançsal belleğin ak-tarımıdır. Çalışmamıza konu olan 13 cönkte geçen şiir metinlerinin tama-mına yakını Alevi inanç sistemi ve ri-tüelleri ile ilgilidir. Şiirlerin önemli bir kısmı Ulu Ozanlar olarak tanımlanan Hatayi, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet ve onların takipçileri olan âşıkların şi-irlerinden oluşmaktadır. Alevi gelene-ği içinde tanımlanamayacak şairlerin eserlerine nadir de olsa cönklerde yer verilmiştir. Ama seçilen bu şiirler de Alevi inanç sistemi ile ilgili Kerbela hadisesi gibi olayları konu etmekte-dir. Bu yapı ile bağdaşmayan tek cönk Eskişehir Şücaeddin Veli Ocağı dede ailesinden alınan üç cönkten biridir. Bu cönkte inanç sistemine ait birkaç şiire yer verilmekle birlikte şiirlerin geri kalanı klasik divan şairi olarak kabul edebileceğimiz şairlere aittir. Hatta cönkte Alevi yazma eserlerinde ve şiirlerinde görülmeyen dört halife-yi konu alan şiirler de vardır. Cönkte Sururî ve Nakşî mahlaslı şairlerin bir-den çok şiiri bulunmaktadır. Bölgenin önemli âşıklarından Genç Abdal’a ait bir şiir dışında Alevi-Bektaşi şairlere ait şiir yoktur. Bu cöngün 1826 yılında Bektaşi tekkelerinin kapatılma süre-cinde Tekkeye postnişin olarak

(8)

ata-nan Nakşî şeyh döneminde tutulmuş olacağını düşünüyoruz. Çünkü aynı dede ailesinden aldığımız iki cönk Ale-vi geleneğini yansıtmaktadır.

2. Cönklerdeki şiirlerin seçiminde

ocak aidiyeti, ocaklar arası hiyerar-şi ve ocak merkezli şekillenen ritüel-ler belirleyici bir rol üstlenmektedir. Her Alevi ocağının bağlı bulunduğu bir ritüelik yapı vardır. Bu yapı ocak merkezli bir repertuar oluşumunu sağlamıştır. Cem ritüelinde icra edil-mesi zorunlu olan ve belirli bir hizmet sırası ile icra edilen metinler (şiir, dua, hutbe vb.) vardır. Takip edilen ritüelik yapı ocakların tanımlanmasında da kullanılabilmektedir. Bazı ocaklar ik-rar, bazıları musahiplik üzerine cem-lerini gerçekleştirirler. Ocaklara göre yapılan cemler de değişebilmektedir. Nevruz Cemi, Hızır Cemi, Dar Cemi, Abdal Musa Cemi ve Kızıldeli Cemi gibi ritüeller bazı ocaklarda yapılma-maktadır. Her cemin içeriğine uygun bir icra ve metin repertuarı olduğu için ritüeli yoksa metni de cönklerde yer almamaktadır. Bazı istisnalar dı-şında cönkler bu düşüncemizi destek-lemektedir. Ankara, Çankırı, Isparta, Eskişehir ve Kırıkkale’de yaptığımız ritüel kayıtlarında, dede ve âşıkların hizmet defterlerindeki metinler ile cönklerde yazılı şiir, dua ve hutbe ben-zeri metinleri birbiri ile uyumludur. Hatta Ankara Kargın ve Mahmutoğ-lan, Çankırı Şabanözü Mart köylerin-den alınan üç cönkte geçen şiirler, dua (hizmet gülbengleri), dar ve musahip hutbeleri günümüzde cönkteki şekli ile icra edilmektedir.

Her ocağın icra edilen ritüelin içeriğine göre değişen bir metin re-pertuarı vardır. Bir zâkirin cem

ritü-eli tamamlanıncaya kadar en az 35-40 eser icra etmesi gerekmektedir. Farklı cem ritüellerindeki icralarla bu rakam 50 ile 60 sayılarına çıkabilmektedir. Cönklere baktığımızda cemlerde oku-nan metinlerin hepsi olmasa da her ritüelde icra edilmesi zorunlu olan Hatayi, Pir Sultan ve Kul Himmet gibi Ulu Ozanlara ait kurban, kara kazan, delil, sakka, miraçlama, tevhid ve se-mah hizmetlerinde okunan şiir metin-lerinin cönklerde bulunduğunu tespit ettik. Bu bağlamda cönkler ocağın te-mel repertuarını yansıtmaktadır. Nev-ruz cemi olmayan Ankara, Çankırı, Kırıkkale ve Çorum merkezli örnek-lem ocaklarımızdan alınan cönklerde Nevruziyelere rastlanmazken Isparta merkezli cönklerde Nevruz Cemi icra edildiği için rastlanmaktadır.

Ocak repertuarını şekillendiren bir unsur da ocaklar arası hiyerarşi-dir. Ankara Çubuk ve Çankırı mer-kezli ocakların mürşit ocağı olan Ha-san Dede Ocağı’ndan aldığımız HaHa-san Dede cöngündeki şiirlerin aynıları Ankara ve Çankırı merkezli cönk-lerde de vardır. Senirkent cöngünde İlhami, Genç Abdal ve Şükrü gibi Es-kişehir Seyitgazi merkezli âşıkların şiirleri yer almaktadır. Bunun temel nedeni Senirkent merkezli Veli Baba Sultan Ocağı’nın tarihsel süreçte Sey-yid Battal Gazi Ocağı’na bağlı olması ve her yıl geliş gidişlerin olmasıdır (Ersal, 2015: 38-43). Bulgaristan ve Eskişehir cönklerinde de ocaklar ara-sı hiyerarşiye örnek metinler vardır. Bulgaristan cöngünde bağlı oldukları ocağın piri Şücaedin Veli’nin vasıfla-rını anlatan şiir metinleri ile Şücaed-din Veli Ocağında yetişen Genç Abdal ve İlhami’nin şiirleri bulunmaktadır.

(9)

Aynı şekilde Eskişehir cönklerinde de Otman Baba ile ilgili şiirler ve Bulga-ristan merkezli yerel şairlerin şiirleri vardır. Bu örnekler ocaklar arası hi-yerarşinin cönklere etkisi bağlamında rahatlıkla değerlendirilebilir.

Ocak repertuarı ve cönk arasında-ki bir ilişarasında-ki de ocak ritüelinde okunan metinlerin içeriğidir. Cönk örneklemi-mizi oluşturan Ankara, Çankırı, Ço-rum, Kırıkkale ve Amasya merkezli yerleşim birimlerindeki ocaklarda, cemlerde her zâkirlik hizmeti üç düvaz ile tamamlanır, sadece muhabbet ve naz niyaz hizmetlerinde nefes okun-maktadır. Isparta, Eskişehir örnekle-mindekilerde ise üç nefes bir düvazlı zâkirlik icrası vardır. Cönklerdeki şiir-lerin içeriği de zâkirlik hizmetine göre değişmektedir. Düvaz okunan ocağın cönklerinde metinlerin ağırlığını dü-vazlar oluştururken diğerinde nefes türü şiirler oluşturmaktadır.

Ocak merkezli cönklerde tespit edilen bir durum da ocak piri ve oca-ğın bağlantılı olduğu karizmatik inanç önderleri ile ilgili şiir metinlerinin bu-lunmasıdır. Bu şiir metinlerini yazan âşıkların büyük bir çoğunluğu da aka-demik literatürde yer almayan yerel âşıklardır.

3. Cönklerdeki metin sırası ile

ritüel sırası arasında bir ilişki oldu-ğuna dair verileri de cönklerde tespit ettik. Günümüzün cönkleri olarak ka-bul edebileceğimiz zâkirlerin hizmet defterlerinde şiirler genellikle ritü-eldeki hizmet sırasına göre dizilmek-tedir. İcra merkezli metnin kurgusu erkânnâme mantığı ile uyuşmaktadır. Dedelerin erkân defterlerinde de me-tinlerin sıralanması ritüele göredir. Ritüelik sıralamada ortak bir yapı

ol-makla birlikte cemin yapılış amacına göre içerik ve sıralamada değişiklikler olabilmektedir. Günümüzde mevcut olan bu uygulamayı cönklerle muka-yese ettiğimizde Kargın köyünden alı-nan cönklerden birinde metinler ritüel sırasına göre tasnif edilmiştir. Çubuk Havzası Alevi Ocaklarının ritüelik ya-pısında 12 erkân 18 hizmetten oluşan bir kurgu vardır. 12 erkân olarak ad-landırılan hizmetler her cemde stan-dart şekilde icra edilmektedir. İcra sırasında fark olmamakla birlikte ce-min içeriğine göre icra edilen eserler değişmektedir. Musahip Ceminde mu-sahipliği anlatan düvazlar okunurken Dar Ceminde ölüm merkezli eserler icra edilmektedir. Cönkte şiirlere sıra numarası verilmiştir. İlk sayfadaki bi-rinci şiir Abdal Musa ve Kızıldeli gibi yolun karizmatik inanç önderlerini anlatan Sefil Ali’ye ait bir düvazdır. Bu düvaz cemlerin başında cemin içe-riği ve erenlerden bağış ve dua kabulü için icra edilmektedir. Cönkte eksik sayfalarından sonra 14 numaralı şiire geçmektedir. 14 numaralı şiir ile bir-likte Kurban hizmeti ile ilgili şiirler sıralanmıştır. Daha sonra kara kazan hizmeti, delil hizmeti, erkân hizmeti, miraçlama, Kırklar Semahı, tevhitler, Kerbela Semahı hizmetlerinde icra edilen metinler ritüel sırası ile veril-miştir. Bu şiir sıralaması ritüel ile bi-rebir tutarlıdır10. Cöngün bundan

son-raki kısımlarında verilen metinler de cemin içeriğine göre zâkirin icra edece-ği şiir metinleri ve dedenin dua ve dua şeklinde okuduğu metinlerdir. Cönkte bölgenin âşıkları olarak bilinen Seyyid Süleyman, İsmail Günahkar, Cırnaz Ali gibi âşıkların ritüellerdeki hizmet-lerde okunan eserlerine yer verilmiştir.

(10)

Ankara, Çorum, Çankırı, Kırıkkale, Isparta, Eskişehir ve Bulgaristan’dan alınan diğer cönklerde şiirlerin tasnifi, ritüel sırasına tam olarak uymamak-tadır. Ama metnin kurgusunda cemin içeriğine göre şiirlerin tasnif edildiğini görmekteyiz. Musahiplik ile ilgili şiir-ler bir arada, sakka, sefalama, kurban ve dar hizmetlerinde okunan metinler belirli bir bütünlükle verilmektedir. Hatta Eskişehir’den alınan cönkler-den birinde onlarca mersiye metni bu-lunmaktadır. Yunanistan’dan alınan cönkte ritüellerde okunan şiirlerin bir kısmı olmakla birlikte ritüel sırası ve bütünlüğünden bahsetmek mümkün değildir.

4. Yazıya aktaranın inançsal

ko-numu ve bireysel vasıfları cöngün içe-riğini şekillendirmektedir. Yazılı ak-tarımda dede, hoca ve zâkirin ritüel-deki işlevleri metinlerinin kurgusunu ve içeriğini etkilemektedir. Dedelerin cönklerinde sadece şiirler yer alma-makta dedenin ritüeldeki görevleri ile ilgili metinler de cönkte bulunmakta-dır. Dede cönklerinde cem ritüelinde dedenin icra ettiği gülbeng, dar dua-sı, musahip hutbesi, ikrar alma, sor-gudan geçirme gibi riteüllere ait me-tinlere yer verildiği tespit edilmiştir. Kargın köyünden alınan ikinci cöngün ilk 15 varağında sefalama, tövbe (de-denin cemin başında ceme katılanlara bir gülbeng şeklinde okuduğu düvaz ve nefesler), ikrar alma ritüeli, kur-ban, car ve su duası gibi hizmetlerin gülbengleri sıralanmaktadır. Cöngün devamında da dedenin ritüeldeki ic-rasına uygun metinler ile zâkirin icra ettiği şiir metinleri yer almaktadır. Kargın köyünden alınan birinci cönkte de dua metinleri, cemdeki hizmetler

ve hizmet pirlerinin isimleri ve sakka hizmeti bütün ritüelik sırasına uygun dede duaları ile birlikte sunulmuştur. Yine dede tarafından dua şeklinde okunan tövbe ya da dileklerin kabulü için yakarış amaçlı yirminin üzerinde şiir metni de bulunmaktadır. Mah-mutoğlan cöngünde Musahip ceminde uygulanan musahip olma ritüeli icra sırası ile sorgu, musahip hutbesi ile birlikte verilmiştir. Eskişehir cöngle-rinden derleme olanı dışındaki ikisin-de ikisin-deikisin-de hizmet duaları ve hizmetten sonra zâkirin icra ettiği eserlere yer verilmiştir.

Hocaların yazıya geçirdikleri cönklerde hocanın görevleri ile ilgi-li metinler vardır. Amasya cöngü, bu duruma en güzel örnektir. Cönkte ce-naze hizmeti teferruatlı anlatılmakta, talkın metinleri verilmektedir. Yine hoca ve dedelerin gerçekleştirdikleri hizmetlerden olan nikah duaları, dü-ğün öncesi uygulanan damat giydirme ritüeli ile ilgili metinler ve cemde oku-nan dualara da cönkte yer verilmekte-dir.

Zâkir cönklerinde metinlerin ço-ğunluğunu şiir metinleri oluşturmak-tadır. Zâkirlerin tuttukları defterlerde tespit ettiğimiz bir farklılık da icra esaslı metinlerin yazılmasıdır. Zâkirin icrasında şiirin orijinal metninde ol-mayan şahlama, tevhit gibi kısımla-rın zâkirlerin metinlerinde yazıldığını tespit ettik. Isparta ve Çorum cöngün-de şiir metinlerine icra merkezli tek-rar ve eklemeler yansıtılmıştır.

Zâkir ve dedenin vasıfları cöngün muhtevasını etkilemektedir. Dede ve zâkirin bağlı bulunduğu ocağın birden çok yerleşim biriminde talip topluluk-ları varsa dede ve zâkir her yıl onlarca

(11)

yerleşim birimine seyahat etmekte-dirler. Bu seyahatleri esnasında ocak repertuarlarına yeni eserleri eklemek-tedirler. Bu ekleme sözlü aktarımın kayıt altına alımı şeklinde olabildiği gibi gittikleri yerdeki yazılı eserlerden aktarım şeklinde de olmaktadır. Is-parta cöngünün yazarı vergi memuru olduğu için görevli olarak çok seyahat etmiştir. Seyahatlerinde Alevi toplu-luklara da uğramış ve yeni şiirleri cön-güne ekleyerek kimden aldığını not düşmüştür. Zâkirin, âşıklık yani ye-niden yaratım kabiliyeti varsa cönge kendi şiirlerini de yazmaktadır. Ispar-ta ve Amasya cönklerinin yazarlarının âşıklık vasfı olduğu için cönklerinde kendi şiirlerini de kaydetmişlerdir.

Cöngü yazanın yazılı kaynaklara ulaşması cönklerdeki metinlerin sözlü aktarımdan yazılı aktarıma evrilme-sini sağlamıştır. Özellikle yazıya ak-taranın eğitim durumu, 19. yüzyılın sonlarından itibaren basılı hale gelen Alevi şairlerine ait şiirlerin de cönk-lerde yer almasını sağlamıştır. İnce-lediğimiz cönklerde bu durumu çok rahat görebilmekteyiz. Cönklerin ilk kısımlarında ocak repertuarı ve ilişkili olunan ocaklardan miras yolu ile ak-tarılan metinler yer alırken ilerleyen bölümlerde aynı şaire ait arka arkaya dizili 10’un üzerinde şiir görmekteyiz. Bu duruma en güzel örnek Isparta cöngüdür. Cönkte Harabî ve Türabî gibi Alevi şairlerine ait eserler arka arkaya sıralanmıştır.

Alevi inanç sisteminde en makbul hediyelerden biri Hak kelamı olduğu-na iolduğu-nanılan şiirlerin aktarılmasıdır. Dede ve zâkirlerin latin harfli defterle-rinde sık sık gördüğümüz bu durumu cönklerde de görmekteyiz. Cönklerde

bazı şiirlerin altında “… hediyesi – ya-digarı” gibi ibarelere rastlanmaktadır.

5. Cönkler erkân

güncelleme-leri ve yerel şairgüncelleme-lerin tespiti açısın-dan önemli bir kaynaktır. Çalışmaya konu olan cönklerde yerel âşıkların şiirlerine yer verilmiştir. Kayıt altına aldığımız cem ritüellerinde hizmetler-de yerel âşıkların şiirlerinin hizmetler-de icra edildiğini gördük. Bu durum yeniden yaratımda icra ve ritüelin etkisini de ortaya koymaktadır.

Latin Alfabesine Geçiş: Yazan Çok İcra Eden Yok

Arap alfabesinden latin alfabesi-ne geçiş ile artan okuma yazma oranı Alevi topluluklarda yazılı aktarımın yaygınlaşmasını sağlamıştır. Özellikle 1950’li yıllardan itibaren göçlerle söz-lü icra ortamı olan geleneksel cemlerin ortadan kalkmaya başlaması, icra or-tamını kaybeden eserlerin metin hali-ni almasını hızlandırmıştır. Bu yıllar Arap harfli yazıyı bilenlerin de son dönemlerine denk gelmektedir. Şehir-leşme ile inançsal konumundan çalı-şan sınıfına geçen dede ve zâkirlerden önemli bir kısmı inançsal aidiyetlerini metinlerde aramışlardır. İnanca dair unsurları yaşayamayanlardan bir kısmı latin harfleriyle inançsal hafı-zalarını yazıya geçirmişlerdir. İnanç-sal aidiyetlerin ritüel aşamasından mensubiyet aşamasına geçtiği 1980’li yıllardan itibaren şehirlerde yeniden başlayan ritüellere dönüş gayretleri farklı coğrafyalardan gelen Alevi top-lulukların kaynaşmasını sağlamıştır. Şehirlerde yeniden bir araya gelme geleneksel ocak sistemi merkezli yapı-lanmadan farklı olarak inançsal kim-liği merkeze almıştır. Ocağının reper-tuarındaki metnin yerini popüler olan

(12)

ya da dernek ve vakıfların inşa ettiği ritüelin metinleri almaya başlamıştır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra Alevi bireylerin yazdıkları erkân kitapları ile “şehir repertuarı” olarak tanımla-yabileceğimiz farklı ocaklardan kur-gu bir ritüel ve metin dünyası inşa edilmiştir11. Yeni oluşan metinlerden

yola çıkarak geleneksel aktarımı ve cönklerdeki metinlerin yaratım, yazı-ya aktarım, ocak-ritüel ilişkisi, ritüel-metin ilişkisi, yazan ve aktaranın met-nin tasnifindeki etkisini tespit etmek mümkün değildir. Saha araştırmala-rımızda geleneksel yapıdaki işleyiş ile günümüze kadar inançsal konumu ile gelen dede, zâkir ve hocaların aktardı-ğı yazılı metinler ile uzun yıllar şehir ortamında inanç sisteminden kopuk bir hayat sürdükten sonra emeklilik yıllarında mecburiyet ya da hevesle inanç halkasına dahil olanların yazılı metin aktarımı yukarıda anlattığımız değişimi yansıtmaktadır.

Sonuç olarak Alevi inanç siste-minin yaratmaları olan eserlere ve bunların yazıya aktarıldığı cönklere metin merkezli bakmak çalışmamızda 14 cönk üzerinden yaptığımız tespitle-ri görmemizi engellemektedir. Şahsi arşivlerde tespit edip kayıt altına al-dığımız cönkler Alevi yazma geleneği hakkındaki görüşlerimizi destekle-mekle birlikte Alevi yazma geleneği hakkında daha kapsayıcı önermeler sunabilmek için iki aşamalı bir çalış-ma yönteminin uygulançalış-ması gerek-tiğini düşünüyoruz: Öncelikli olarak hızlı bir şeklide eriyen ocak merkezli geleneksel ritüelik yapı ve yazılı eser-lerin kayıt altına alınması gerekmek-tedir. Daha sonra şahsi arşivlerde sak-lanan yazılı eserler ile devlet

arşivle-rinde muhafaza edilenlerin literatüre kazandırılması sağlanmalıdır. Ortaya çıkan yazılı kültür verileri ile yaşayan geleneksel ritüelik yapının mukayese-si Alevi yazma geleneği ve özelde cönk-ler bağlamında sorgulanabilir önerme-lerin oluşmasını sağlayacaktır.

NOTLAR

1 Bu bildiri TÜBİTAK 113K056 numaralı pro-je kapsamında hazırlanmıştır.

2 Toplam 14 cönk nüshası çalışmaya konu edinmektedir. Cönkler Amasya Merzifon Hayrettin köyü, Çorum Alaca Küçükkeşlik köyü, Kırıkkale Hasan Dede beldesi, Ankara Çubuk Kargın ve Mahmutoğlan köyleri, Es-kişehir Seyitgazi Arslanbeyli köyü, Isparta Senirkent ilçesi, Yunanistan Dimetoka Ba-balar köyü ve Bulgaristan Razgrad Kazcılar köyünde gerçekleştirdiğimiz saha çalışma-larında şahsi arşivlerde tespit edilip kayıt altına alınmıştır. Cönklerden dördünün yazarı ve yazım tarihi hakkında bilgi sahibi-yiz. Isparta Senirkent ilçesinde kayıt altına aldığımız cöngün yerleşik Şah Ahmet Sultan Ocağı zâkiri ve vergi memuru Tahsildar Ali Efendi’dir. Cönk 20. yüzyılın ilk çeyreği ile ikinci yarısının başı arasında yazılmıştır. Amasya Merzifon Hayrettin köyünde kayıt altına aldığımız cönk Fakir Ali mahlaslı Bat-talgazi ocağından ocakzâde bir dedeye aittir. 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısın-da yaşadığı bilgisine ulaşılmıştır. Çorum Alaca Küçükkeşlik cöngünde Satılmış oğlu Haydar tarafından 1225’te tamamlandığı not düşürülmüştür. Yunanistan Dimetoka Babalar köyünde yaptığımız saha araştırma-larında 1980’li yıllarda vefat etmiş olan bir cem zâkirinin ailesinden alınmıştır. Ankara merkezli cönklerin tarihi ve yazarı hakkında metinlerde bilgi yoktur. Ocakzâde aileler ta-rafından miras yolu ile günümüze kadar mu-hafaza edilmiştir. Mahmutoğlan ve Kargın köylerinden alınan cönklerin bazı yerlerine şiirin hangi tarihte kimden alındığına ya da kim tarafından deftere yazıldığına dair bilgi-ler vardır. Bu cönkbilgi-lerin de 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ilk yarısına tarihlendi-rilebileceği kanaatindeyiz.

3 Bu bakış ile yapılan yayınların birkaçı için bk. Kemikli, 2000; Turan; 2003; Kaya, 2004; Akın, 2011a; 2011b.

4 Bu makalenin hakem süreci devam eder-ken Ozan Yılmaz ve Bülent Akın tarafından yayınlanan “Kutsal Sözün Belleği Olarak Cönkler: Alevi Erkânına Ait Bir Cönk Üze-rinde Ritüelik ve Edebî Bir İnceleme” adlı

(13)

çalışma yayınlanmıştır. Ağuiçen Ocağı Di-yarbakır Kolu dedelerinden Derviş Ali’ye ait olan cöngü konu edinmektedir. Makalenin bir başlığında Derviş Ali cöngü bağlamında ritüel-metin ilişkisine icra bağlamı bakılmış-tır. Makale kapsamında yapılan tespitler, bizim çalışmamıza ortaya sürdüğümüz gö-rüşleri desteklemektedir (2016: 67-73). 5 Alevi inanç sisteminde ocak kavramı ve

ocaklara göre değişen ritüeller hakkında ge-niş bilgi için bk. Ersal, 2016.

6 Kamber adlandırması bazı yörelerde cem-de enstrüman ile icra yapan zâkir yerine kullanılmaktadır. Genel anlamda kamber adlandırması dedenin yardımcısı için kulla-nılmaktadır. Bu konuda bk. Yakıcı-Özdemir, 2012: 249-270.

7 Çankırı ve Ankara bölgesinde yerleşik Alevi topluluklar üzerine yürüttüğümüz saha ça-lışmalarında Çankırı Şabanözü Mart köyün-de Alevi din adamı yetiştiren bir medresenin olduğu bilgisini birkaç köyde duyduk. Hatta hangi hocaların oradan yetiştiği bilgisi de verildi. Bu medresenin 1930’lu yıllara kadar işlevini sürdürdüğü bilinmektedir. Mart, Ocak merkezi olan bir köydür. Bu medre-sede hem dede çocuklarına hem de taliplere dinî eğitim verilmektedir. Ocak merkezi olan köylerde ve tekkelerin yerleşik olduğu mer-kezlerde eğitim müessesleri bulunmaktadır. Eskişehir Seyitgazi Arslanbeyli köyü mer-kezli Şücaeddin Veli Dergâhı’nda da eğitim verildiği bilgisine ulaşılmıştır.

8 Kutsal metin olarak dede ailelerinde en çok görülen yazılı metinler şecere, icazetnâme, temessük vb. belgelerdir. Bunlar dışında inanç sisteminin kuralları hakkında bilgi veren “Buyruk” kitapları ile Muharrem ayla-rında okunan Maktel-i Hüseyin nüshaları ve yıldıznâmeler şahsi arşivlerde yer almakta-dır. Bunlar dışında erkân defteri ve cönklere de rastlanmaktadır.

9 Bu konuda geniş bilgi için bk. Ersal, 2009. 10 Ritüel sırası için bk. Ersal, 2016: 199-378. 11 Karolewski, bu değişimi metinlerin

stan-dartlaşması bağlamında değerlendirmekte-dir (Karolewski, 2015: 103).

KAYNAKÇA

Akın, Bülent. Diyarbakırlı Türkmen Alevi

Âşıklar. Köln/Almanya: Alevi-Bektaşi

Kül-tür Enstitüsü Yayınları, 2011.

____. “IV. Murat ve IV. Mehmet Hânendeleri Arasında Diyarbakırlı Bir Alevi-Bektaşi Âşık: Âhû Baba (Karaoğlu)”. Türk Kültürü

ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 59

(2009): 279-300.

Çobanoğlu, Özkul. Halk Bilim Kuramları ve

Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş.

Anka-ra: Akçağ Yayınları, 2002.

Duran, Hamiye. “Alevilik-Bektaşilik Muhtevalı Bir Cönk”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli

Araştırma Dergisi 61. 2012. 77-108.

Ekici, Metin. “Halk Bilimi Çalışmalarında Metin(Text), Doku(Texture), Sosyal Çevre ve Şartlar(Konteks) İlişkisinin Önemi”, Millî

Folklor 39 (1998): 25-34.

Ersal, Mehmet. Alevi İnanç Dede Ocaklarına Bir

Örneklem Veli Baba Sultan Ocağı. Köln:

Ale-vi Bektaşi Kültür Enstitüsü Yayınları, 2015. Ersal, Mehmet. “Alevi Cem Zâkirliği: Battal Dal-kılıç Örneği”. .Alevilik-Bektaşilik

Araştırma-ları Dergisi 1 (Yaz 2009): 188-205.

Ersal, Mehmet. Alevilik: Kavramlar ve Ocak

Sis-temi –Çubuk Havzası Örneği-. Ankara: Türk

Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Mer-kezi Yayınları, 2016.

Erdal, Tuğçe. “Sözlü Kültür ve Yazılı Kültür Bağlamında Cönk ve Mecmualarda Fuzûlî Mahlaslı Şiirler”, Millî Folklor 102 (2014): 17-28.

Karolewski, Janina. “Ritual Text and Music in Turkish Alevism: Dimensions of Transmis-sion anda Beares of Knowledge.” Musical

Text As Ritual Object (edt. Hendrık Schulze).

Turnhout: Belgium, 2015: 91-111.

Kaya, Doğan. “Cönklerden Gün Işığına”, Alevilik

Araştırmaları Dergisi 1 (2011): 81-98.

Kaya, Doğan. “Sivas Kaynaklı Cönklerde Şah Hatayi”, I. Uluslararası Şah İsmail Hatai

Sempozyumu (9-11 Ekim 2003) Bildirileri,

Ankara: 2004: 177-183.

Kaya, Tâhâ Tuna. “Sivas Kaynaklı Bir Cönk ve Yedi Şair”, Millî Folklor 62 (2004): 100- 104. 91.

Kemikli, Bilal, “Hâşimî Kitaplığında Türkçe Bir Cönk”, Millî Folklor 48 (2000): 27-37 Köprülü, M. Fuat. Türk Edebiyatı Araştırmaları,

Ankara,1986.

Oğuz, Öcal. “Bektaşilik Kontekstinde Halk Şiiri”

Milli Folklor 3 (1999): 3-6.

Turan, F. Ahsen. “Türabi Ocağında ve Haydar Tombak’tan Alınan Cönkler Üzerine Birkaç Söz”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli

Araş-tırma Dergisi 27 (2003): 107- 120.

Yakıcı, Ali. Halk Şiirinde Türkü

–Tanım-Tasnif-İnceleme-Metin-. Ankara: Akçağ Yayınları,

2007.

Yakıcı, Ali- Özdemir, Nazife. “Çorum Alevile-rinde Kamberlik Geleneği”. Türk Kültürü

ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 64

(2012) : 249-270.

Yılmaz, Ozan – Akın, Bülent. “Kutsal Sözün Belleği Olarak Cönkler: Alevi Erkânına Ait Bir Cönk Üzerinde Ritüelik ve Edebî Bir İn-celeme”. Alevilik – Bektaşilik Araştırmaları

Referanslar

Benzer Belgeler

Alevi dedelere maa ş bağlanması fikrini de doğru bulmadığını ifade eden Ulusoy, devletten maaş alan dedelerin Alevi toplumu taraf ından hiçbir zaman kabul

Dolayısıyla yazar Tehlikeli Estetik kitabında toplanan yazılarıyla yolculuğun ana malzemesi olarak tanımladığı dilin (Şahin, 2020: 90) estetik ve bir o kadar

Sarayköy’e bağlı Kabaağaç Köyü sınırları içinde bulunan linyit madenini 99 yıl süreyle işletmek üzere Şura-yı Devlet ve Meclis-i Vükela’nın 30 Nisan1918 tarih ve

İslam devletlerinde ilm-i inşâ adı verilen ve kısaca “vesîka ilmi” şeklinde ifade edebileceğimiz bu ilim, “Diplomatika” (İng. Diplomatics ) adıyla 17. Yüzyıdan

Doğan, Ersoy, “Alaşehir Kuva-yı Milliye Hareketi’nin Malî Kaynakları”, Millî Mücadele’de Alaşehir Kongresi (6–25 Ağustos 1919), Anadolu Matbaacılık, İzmir–1988,

Araştırma üniversiteleri kategorisindeki üniversitelerdeki, lisansüstü öğrencilerin lisans düzeyindeki öğrencilere oranı çok yüksek ve ders veren öğretim elemanı

Bu durumda da aynen parantez dışındaki sayı ile parantez içerisindeki sayıların çarpılması gibi bileşiğin başındaki sayı da bileşikteki elementlerin sayıları

sınıflarda okutulması önerilen kimya içerik standartlarındaki kavram ve prensipler " kütle numarası, atom numarası, değerlik elektronları, kimyasal özellikler, periyodik