• Sonuç bulunamadı

Yedikule'de bir gün

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yedikule'de bir gün"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T

-'Mf.)

¡igj

Zindanlarında vezirlerin,

paşaların, asi saray

mensuplarının, padişahların,

kralların işkenceden geçirilerek

idam edildiği... Ölüm

. gezerken kimsesiz su

kenarlarında, düzenlenen

ye şenliklerle yüzüne biraz

v ^ | e le n f.^

Yaz aylarında düzenlenen konserlerle şenlenen Yedlkule, bugünlerde sakin.

Kapı önlerinde oturan kadınlar, akşamı bekliyor.

FOTOĞAFLAR: YASEMİN BAY

ugünlerde yine suspus duran semti

İstanbul’un, Yedikule. Kapısında “Bakım ve onarım süresince kapalıdır,” yazan Yedikule Hisarı

Müzesi, aslında yaklaşık 2

yıldır tadilatta. Devlet kendisi bakıp onaramaymca, ‘özele’

devretmiş. Özelin hangi kurum ya da kişi olduğunu bilinmiyor. Ama anlatılanlara göre hisar, içinde kafeleri ve1

barlarıyla, verilecek

konserlerle bir eğlence ve kültür mekanı olacak. Devlet, bakıp onaramadığı gibi, ne yazık ki kime devrettiğini

soranlara da cevap vermiyor. Sabah serinliğinde, teker teker kapıları açılan evlerden esneyerek çıkan semtin

erkekleri, vardiyaya gitmek

üzere tren istasyonuna doğru yürüyor. Biri, gömleğinin cebinden çıkardığı paketten çekip aldığı sigarayla yakıyor

(2)

Cumbalı evlerin çocukları, Yedikule sokaklarına bakıyor. güllün efkarını. Yanındakine de ikram ediyor.

Koyu mavi elbiseli çocuklar, elleriyle gözlerini ovuşturarak köşe başlarında arkadaşlarını bekliyorlar. Buluşup okula gidecekler birazdan. Mataraları boyunlarında asılı, beslenme çantalarını sıkı sıkıya kavramışlar. Anneleri balkondan el sallayarak uğurluyor onları.

Çalı süpürgeleriyle süpürülen evlerin tozu, plastik faraşlarda toplanıyor. Çarşaflar silkeleniyor pencerelerden. Rutubetli yolluklar havalandırılıyor balkon duvarlarında.

Birer tas su dökülerek yıkanan küçük balkonlarda kahvaltı sofraları kuruluyor. Birbirlerinin misafiri oluyor kadınlar. Sigara böreği, reçel, beyaz peynir, bir de demli çay var masada. Üstüne de birer fincan yorgunluk kahvesi içiliyor. Fallar kapatılıyor.

Öğleden sonra, sadece bir kişinin yürüyebildiği ensiz kaldırımlara atılan

sandalyelerle, evlerdeki can sıkıntısı sokaklara taşınıyor. Yaşlı bir teyze, dizlerindeki büyükçe tepsiye eğilmiş, akşam yemeği için pirinç ayıklıyor. Karşı kaldırımdaki genç kız dantel örüyor.

Kaldırımlara açılan kapılarından eşikleri gözüküyor evlerin. Kahverengi, siyah, bordo benekleri olan eşikleri, el örgüsü paspaslar örtüyor.

Surp Pirgiç Şapeli, pazar

gününü bekliyor. Umudun her yerde

f

Öğleden sonra, sadece

bir kişinin yürüyebildiği

ensiz kaldırımlara atılan

sandalyelerle, evlerdeki

can sıkıntısı sokaklara

taşınıyor. Yaşlı bir teyze,

dizlerindeki büyükçe

tepsiye eğilmiş, akşam

yemeği için pirinç

ayıklıyor. Karşı

kaldırımdaki genç kız

dantel örüyor.

yeşerebileceğini, doğanın adaletini haykırıyor sanki teneke kutulara ekilmiş sakız sardunyalar. Bir de pervazlara dizilmiş küçücük kaplardaki mor menekşelerin henüz patlamış tomurcukları. Uzun süredir boyanmadığı anlaşılan binaların ayıplarını da sarmaşıklar örtmüş. Söylüyorum ya, doğa adil.

Çocukların ellerinde kıvrılmış kağıt paralarla ‘bi tane ekmek’ bahanesiyle evden oyuna süzüldükleri ama îmrahor’dan daha uzağa gidemedikleri; borç

defterlerine ‘1 kase yoğurt, 2 tane yumurta’ yazdırılan ve sattıkları her şeyi

tezgahlarında hazır bekleyen

gazete kağıtlarına saran

bakkalları olan, babadan oğula, anneden kıza yoksulluğun miras kaldığı yerlerinden biri İstanbul’un, Yedikule.

İçinde boş bira kutularıyla şarap şişeleri olan,

kumruların bile yuva yapmadığı yalnız evlere, ‘komple satılık’ tabelası iliştirilmiş. Tabelada ismi ve telefonu olan emlakçı, oyuncak da satıyor. Evlerin bir gün satılacağından umutlu.

Güneş çekilmeye

başlayınca, demir parmaklıklı pencerelerin pervazlarındaki

begonyaların arasında

tembellik eden gri siyah sokak kedileri de uyanıyor yavaş yavaş. Babalar vardiyadan dönüyor.

Akşamüstü tek tük yanmaya başlıyor lambaları

evlerin. Marmara’nın gemilerine bakan teraslarda da, giriş katlarda da aynı hareket var. Akşam yemekleri hazırlanıyor. Mutfaklardan sokağa, kavrulmuş soğan kokuları yayılıyor. Oynayan

çocuklar yemeğe çağrılırken,

kanaatkar, sessiz, serin akşamüstünün, çatal bıçak tabak sesleri çınlıyor Yedikule sokaklarında.

Yedikule’de akşam oluyor.

■ PERİHAN ÖZCAN TÜZÜNER

ozcanperihan@hotmail.com 1 5 - 2 1 M ayıs 2004

haftalıkrehber «M illiyet 11

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Aşağıdaki cümleleri yazım kurallarına uyarak, noktalama işaretlerine dikkat ederek yazalım..

Bu nedenle gezegenimiz kendi ekseni çevresinde dönerken gökyüzündeki her şey onun çevresinde dolanıyor gibi görünür.. Kutupyıldızı gökyü- zünde hep aynı

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

canlı ve duyarlı kesitler yakala­ maya, insanların sadece gözüne değil yüreğinin taa derinliklerine isleyen görüntülere anlam kazan­ dıran duygu boyutlarını da

Hanım efendi, ölmez oğlu, kabuk gibi Şam kutnosundan yapılmış bir sedirde; büyük kerimesi, küçük keri­ mesi sağdaki; büyük gelini, küçük ge lini

ge nel anes te zi al tın da kla ik ade no i dek to mi ya pı la rak ilk etap ta hi perp la zik do ku nun ana kıs mı çı ka rıl dı. Kit le nin ko a na ağ zı nı ka pa tan kıs mı

Literatürde en sık uygulanan ve önerilen adölesan sağlığını geliştirme programlarının beslenme, egzersiz, hijyen, uyku, alkol, ilaç, sigara kullanımı ve

 In the first place more extensive information base is mentioned- besides the periodic financial statement, the instruments of the current accounting -