p
T
E
M i Y A S E İ L K N U R
Anadoluhlsarı’nın “Muhtar Ana”sı Nazmiye Korkmazlar’a 20 yıldır rakip dayanmıyor.
Anadoluhisarı'nın
tozunu alan muhtar
Nazmiye Korkmazlar 7 O yaşında. Ama genç kızlara
taş çıkaracak kadar enerjik. Sabah güneş doğmadan
uyanır. Mahallesinin sokaklarını temizler, parktaki
ağaç diplerini beller ve maça kızında üstüne yoktur.
V S J B yıptır söylemesi erkek gibi ka- * * I I dindir” diye söze başlıyor balık- A A çı Mehmet; mahallesinin muhta- “ ■ n Nazmiye K orkm azlar’! ta nımlarken. M ehmet Yavaş, Anadolu Hisa- n ’nda balıkçılık yaparak yaşamını kazanı yor. Anadoluhisan Muhtarı Nazmiye Kork mazlar, nam-ı diğer “Nazmiye Ana” sadece mahallesinin değil, Beykoz’un maskotu, (da ha düzgün bir söyleyişle) simgesi adeta. Beykoz’da oturup alaca karanlıkta işe giden ler daha bir iyi tanır “Nazmiye Ana”yı. Sa bah 05.00 sularında tek gözlü evciğinin kapı sını kapatıp kendini sokağa atan Nazmiye Ana, ya elinde süpürge dükkânların önünü süpürüyordur, ya da Hisar’ın karşı sırasında ki mezarların tozunu alıyordun Belki de e- linde bir kürek, parktaki ağaç diplerini belli yordun Ya da önemli bir günse 70 yaşma hiç aldırmadan metrelerce yükseklikteki taka kedi adımlarıyla tırmanıp bayrak asıyordun Öğle saatlerinde ne evinde ne de sokaklarda onu görmek mümkün olabilir. Aynı zamanda büro olarak kullandığı evinin kapısına
mutla-ka nereye gittiğini belirten bir not bırakmış, mahallenin herhangi bir sorunu için muhte melen bir kamu kuruluşunda o masadan bu masaya koşturup duruyordun Tabii başı dara düşmüş bir yoksulun ya da kimsesizin yanı başında değilse...
Akşam saatlerinde Muhtar Nazmiye Ana’yı bulmak görece daha kolaydır. “Ev latlarım” dediği mahallenin gençleriyle sıkı bir maça kızı, havası yerindeyse okey parti sinden sonra sahilde bir iki tek rakıyı boca e- derken görebilirsiniz. “Rakip tanımıyorum” diyor gülerek. Buruşuk yüzündeki gülümse me yaz sıcağında insana ferahlık veriyor. Yalnız mesleğinde değil maça kızında ve o- keyde de rakipsizmiş. Biz kendisinin yalan cısıyız. Ama mahallenin gençleri de başla rıyla onaylıyor bunu. Eskiden çilingir sofra sında da rakipsizmiş, “Ahh ah, şimdilerde i- çemiyoruz. Yaşlandık gayrı” diyerek iç çeki yor. ilerlemiş yaşma göre hayli dinç ve çe vik. Yaralı güvercine nişan alıp sapanla vu ran mahallenin veletlerini kovalarken gör meliydiniz onu. Carl Lewis mübarek.
da arkadan bağlanmış yemenisi, Karade niz’de erkeklerin giydiği zıpkayı andıran bir pantolon ve ayağındaki timberland pabuçla rıyla her an taarruza hazır bekliyor. Mahalle de zengini yoksulu, yaşlısı genci, partilisi partisizi, istisnasız seviyor muhtar Nazmiye Korkmazlar’ı. Kendince zenginle yoksul a- rasında bir köprü de kurmuş. Kimsesiz, hasta ve yoksullara yardım etmeleri için yalı sahip lerinden yardım istiyor. Şu ana dek hiçbir ka pıdan boş çevrilmiş değil. Rahmi Koç’undan, Erdoğan Demirören’ine kadar Hisar’da oturan mutlu azınlıktan kim varsa tekmilinin güvenini sağlamış durumda. Ge rek mahalleye getirilecek bir hizmet gerekse hasta, yoksul ve kimsesizler için ihtiyaç doğ duğunda hiç tereddüt etmeden çalabiliyor yüksek duvarlarla çevrili yalı kapılarını. Ne den güvendiklerini kendisi son derece yalın bir şekilde açıklıyor:
Tek başına yaşıyor
“Neye güvenmeyecekler ki? Benim otur duğum mekân belli. Tek göz bir ev. Yaşan tım gözler önünde. Yediğim üç öğün birer kap yemek. Onu da mahalledeki kuruluşlar gönderiyor. Bir boğaz tokluğu değil mi? Yıl lardır aynı yaşamı devam ettirdiğime göre ne paraya tamah ederim ne mala. Mahalle sa kinleri de bunu bildiği için bana güveniyor. Ben kendi kazancımı bile mahalleye ve yok sullara harcıyorum. Başkasının parasını, yar dımını ne yapacağım?”
Anadoluhisarı’ndaki iskeleye yakın, ço cukların ancak evcilik oynayabileceği kadar büyüklükte bir odada yalnız başına kalıyor. Kimsesiz değil. Çoluk çocuğu, torunları var. Kocası yıllar önce ölmüş. Çocuklarının ya nında kalmaktansa tek başına yaşamayı yeğ lemiş. “Neme lazım. Biri gelin, biri damat. Ben erkenden kalkıyorum. Kimseyi rahatsız etmek istemem. Kendi kendime yetecek ka dar sağlıklıyım” diyerek açıklıyor yalnızlık tercihini. Hatta yeniden evlenme fikrini u- sundan çıkarmasını da buna bağlıyor; “Be nim meşguliyetim çok. Faal bir insanım. Elin herifi sabahın beşinde koynundan çıkıp so kaklara düşmemi ister mi? Ne yapacağım ev lenip de...”
Ancak en büyük zevkleri “Nazmiye Ana”larını kızdırmak olan mahallenin deli kanlıları, “Bakmayın siz öyle dediğine. Ken disine koca bulmamız için bizi sıkıştırıp du ruyor” diye takılınca da makaraları koyuve riyor. Ama diklenmeden de edemiyor; “Ev lenirim evlenmem. Sana ne körolmayası...”
ismet Paşa hayranı
Evlenme işini hafife alması, belki de ölen kocasının anısına olan saygısındand'f diye düşünmüştük ki kendiliğinden anlatmaya koyuldu: “Ölen kocam da bana bir gün gös termedi ki... Evlenmeye ne heves edecem. İçkicinin kumarbazın biriydi. Üstüne üstlük tembeldi. Onun sağlığında kahvecilik mi yapmadım, balıkçılık mı yapmadım. Ne iş varsa elimden geçti. Kimseye muhtaç olma yalım diye her boyaya boyandık evvclallah. Ah anacığım ah. Tam şu sarayın karşısınday dı kahvem. 1950’li yılların sonuydu. Saraya o zaman Reis-i Cumhur olan Celal Bayar ile Başvekil Ednan Bey gelirdi. Ben övünmek
‘Muhtar Ana' Beykoz’da yerel seçimleri RP kazanmasın diye çok çalıştı. İmren Aykut'la propaganda çalışmalarına da katıldı ama sonuç Hüsran.
Fotoğraflar: G A R B İS Û Z A T A Y
gibi olmasın Halk Partili’yim. Gıcıklık olsun diye Menderes’le Bayar’ın görmesi için altı- oklu kocaman bir bayrağı kahvemin pence resine asardım. Paşa’yı çok severdim. Hâlâ da severim. İsmet Paşa gibi adam gelmedi şu ülkeye. Nur içinde yatsın!”
Paşa’sının oğlu Erdal İnönü sahilde yaptır dığı yalıya taşınarak “Nazmiye Ana” ya komşu olmaya hazırlanıyor. Söz müstakbel komşusuna gelince “Oğlu temiz çocuk ama babasının yerini tutması imkânsız” diyerek aynı duyguları oğluna karşı beslemediğini hafif yollu belli ediyor.
“Nazmiye Ana” doğma büyüme Sarıyerli. Baba memleketi Trabzon- Sürmene. Kızkar- deşiyle birlikte Sarıyer'den karşı kıyıya ge lin geliyorlar. Hem de aynı eve. Kızkardeşler aynı zamanda elti oluyor. Hepsi topu topu i!ç yıl ev hanımlığı yapmış. Hisar’daki kır kah vesinde otururken balıkçılarla çekiştirdik onu. “Allah seni inandırsın Ana, böyle dü rüst, böyle çalışkan, böyle insansever biri az bulunur. Karşısında rakip dayanmıyor.Yirmi yıldır muhtarlık yapıyor. Her karşısına çıkan
hezimete uğradı” diyen balıkçının sözünü ar kadaşı ağzından kaparak ekliyor hemen “A- nadoluhisarı’nda gördüğünüz hizmetlerin ta mamı onun çabalan sonucu gerçekleşti. Alır kazmayı küreği yol yapımında çalışır. Kaldı rım yapar. Okul önlerine kasis yapar.” Me zarlıklar, “Muhtar Ana”nm vaktini en çok geçirdiği yerler. Mezarlıklara olan ilgisinin nedenini kendisine soralım dedik:
“Bir gün Rum mezarlığına gittim. Hayran kaldım. Tertemiz, pırıl pırıl. Bir de gelip Hi sar’da ta Kanuni döneminden kalan mezarlı ğa baktım. Mezbelelik. Mahalleden bir kam yoncuya rica ettim, gençleri de etrafıma top ladım. Gidip mezarlığı temizledik. 16 kam yon moloz çıktı. Çim ektik, taşlan parlattık cennet gibi oldu. Ondan sonra zamanımın büyük bir kısmım bölgedeki mezarlık ve ve parkların bakımına ayınr oldum.”
Erkek gibi kadın
Balıkçı Mehmet Yavaş, eski meslektaşı i- çin “Ayıptır söylemesi erkek gibi kadındır. Sözünün eridir” deyince alınganlık göster
mek yerine erkeklere karşı saldında buluna lım istedik: “Peki küfür de eder mi?” Karşı tarafın alınmak gibi bir derdi yok. Tapı tersi ne kendine övünç payı da çıkararak yanıtlı yor sorumuzu: “Üfff sorulur mu? Erkek gibi dir dedik ya. Aynı bizim gibi..”
Nazmiye Korkmazlar, Beykoz seçimlerin de de hayli etkili. ANAP adayını destekledi. Kendisiyle görüştüğümüzde seçimlere bir kaç gün vardı. RPTilerin iki üç aylık yerel ik tidarında yıldızları pek barışmamış. Konu yerel seçimler olunca heyecanlanıyor; “RPTiler, ‘Seçimi kaybedersek muhtar Naz miye göbek atacakmış’ diye dedikodu yapı yorlar. Şu yaşıma kadar hiç göbek atmadım. Ama andım olsun, RP kaybederse hem ken dim göbek atacağım hem de Anadoluhisa- n ’nda çengi oynatacağım!”
Çengi oynatamazsa da mahallenin gönlün deki yeri sarsılmayacak kadar sağlam görü nüyor Nazmiye Korkmazlar’ın. Belediye başkanlığını elde edecek partinin çok da öne mi yok onun için.
C U M H U R İ Y E T D E R G İ 1 7 T E M M U Z 1 9 9 4 S A Y I 4 3 4