• Sonuç bulunamadı

Abdi Efendi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Abdi Efendi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ahdi Efendi

m *3 *

Biyografisi:

Adı: Abdi Efendi; Abdürrazak. Doğumu: ? — 1914

Halk sahne saivatkârı. Tulûatçıla­ rın üstadı.

Abdülhamid’in Saray Sahnesinde çalıştı. Komik Kel Haşan Efendi’- yi yetiştirdi.

Oynadığı Eserler: Kanlı Kavak, Hamamda Deli Var, Bin-bir Direk Batakhanesi, Kanlı Nigâr, v.s.

S

U L T A N Hamit’in tahttan inû rildiği tarihten 7 yıl önce... Y ıl: 1901... Yıldız Sarayının mükellef tiyatrosunda meşhur nükteci, orta oyuncu Abdi Efendi özenilmiş bir temsil ve­ recek. O gün pek üzüntülü bulunan Hünkâr; Abdi Efen­ dinin bu oyunu lütfen seyretmesi ricası üzerine, temsilde bulu­ nacağını müjdelemiş...

Hükümdarın kederini avutmak için, bütün kadrosu ile ha­ zırlanan zamanın sahne üstadı; diğer bir ismi de «Zuhuri» olan «O rta Oyunu Kolu» artistlerini, yani «tayfası»n ı çeşitli esvaplar giydirerek hazırlamış... Bunlar arasında, her oyunda mutlak bulunması icapeden «tip » 1er, mahallî kıyafetleriyle görünecek­ ler: Kürt, Arnavut, Arap, Keloğlan... Sonra yaşmak ve fera­ cesiyle kadın kılığına girmiş «Zenne»... Ayak altında dolaşıp zaman zaman tuhaflıklar yapan «Kavuklu Arkası» ismi veril­ miş «Cüce»... Sahnenin baş nüktecisinden, sorduğu acaip sual­ lerle, katıltıcı cevaplar alma yolunu tutan «Pişekâr»... Ve ni­ hayet «Kavuklu» üııvamm almış baş aktör.

Ezbere sahne yaratacak kadar kendilerinde «Nükte P îri» sanatkâr çıkmadığından Avrupa’da oynanmış ve maalesef hi- .nayesizlik yüzünden bizde de artık maziye karışmış bulunar «orta oyunu»; kadim Türk zekâsını ispat eden vesikalarımız­ dan biridir.

Bugünkü nesil onu seyredemediği için, onu biraz açık

(2)

-10 T Ü B K N Ü K T E C iL E R Í

mağı faydalı bulduk: «Orta oyunu», frenklerin «R evü » dedik­ leri sahne gösterisinin hemen ayni, hattâ ceddidir. Aradaki fark; revülerde hareket, müzik, dansla halk eğlenir. Bizim­ kinde ise espri « = nükte», « = sözü yüzle ifade», intikal süra­ tine ihtiyaç gösteren «hazır cevaplık» ve. sahnede süflör olma­ dığından, sözü; evvelki konuşmaya paralel düşürmek için «hâ- fıza kudreti» rol oynardı.

Bu oyunda sahne boştur ve her genişçe meydan, sahnedir. Biricik dekor olarak «Yeni Dünya» ismi verilen, üzeri kumaş kaplanmamış bir paravan kasnağı bulunurdu. Evvelce aktörler, kapalı paravanın arkasında saklanır; icabında tek tek meyda­ na çıkarlardı. «T ip » 1er çoğalıp bu siper kâfi gelmeyince, ak­ törler birer birer sahneye gelmeğe başladı. Fakat sahnenin ge­ leneksel demirbaşı olan «Yeni Dünya»; sehircilere mâni olma­ ması için üstündeki kumaş sökülerek gene ortada bırakılmış, bu oyunun bir alâmeti olarak yerinde tutuldu. Bu paravan, za­ manına göre ev diye gösterilip, dağ diye işaret edilir; hülâsa sahnenin aksesuvarı olurdu.

Bu sanatın piri olan «A bdi Efendi» den bu yana; orta oyunu mevzularının zengin bir serisi vardır. Bazılarını seyret­ tiğim bu temsillerden «Kanlı Kavak», «Hamamda Deh V ar», «Binbir Direk Batakhanesi» ve «Kanlı N igâr» en meşhurları­ dır.

« K B D İ Efendi», o gün Yıldız'da verdiği temsille sarayı kahkaha tufa­ nına boğmuş, şehzadelerden muhafızlara kadar herkesi kırıp geçir­ miş:.. Kafes arkasında kadın efendiler, hanım sultanlar, cariye ve kalfa­ lar iki büklüm katılmış... Müsamereye davet edilmiş diğer «Şehzade- gân» ise «Huzuru Padişahı» de nefislerini zorlamalarına rağmen, yük­ sek sesle gülmüşler...

Nihayet, hiçbir şeye gülmiyen Abdülhamid de önce tebessüm, sonra kahkahasını zaptedememiş... Bunu gören Abdi Efendi şevke gelip, büs­ bütün maharetini gösterince; Sultan, ihsan olarak bir tepsi içinde tepe­ leme gümüş mecidiye göndermiş. Bunu gören Abdi, oturup hıçkıra hiç. kıra ağlam ağa başlamaz mı!..

Oyunda rol icabı, Peşekâr sormuş : — Ne oldu, ustam?..

— Şu; tepsi içinde, bir tabak pilâvı andıran, gümüş mecidiyeler fer­ yadıma sebeptir!..

— Bunda ağlıyacak ne var pirim?..

— Pilâva benzetince, rahmetli annemi hatırladım!..

— O; nura bürünsün... Oğlu; dünyada sürünsün... A m a pilâvla rah­ metlinin arasındaki münasebet?..

— A benim, şom ağızlı tilmizim!.. Validem merhum sağ olsaydı; pilâ­ vı böyle kuru kuruya bana yedirmez, yanma zerde kordu!..

Bunu duyan Abdülhamid bu sözdeki ince nükteyi anlıyarak Abdi Efendiye bir kese altın gönderdi.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Nano teknoloji alan›ndaki geliflme- ler, içinde bulundu¤umuz ça¤›n yeni hedefini belirledi: Araflt›rmac›lar art›k daha küçük olan üzerinde, daha çok

Sonbaharda bir Yılmaz Güney kampanyası başlatacağını açıklayan Fatoş Güney, kampanyayı Gü­ ney’i genç kuşaklara tanıtmak ve kurulacak olan Güney Vakfı’na

Plasma vitamin C concentration was significantly decreased in hemodialysis patients compared with healthy subjects, and significantly lowered by 24% from post-dialysis compared

17 Kasım 2016 tarihinde Azerbay- can Millî İlimler Akademisi (AMEA) Folklor Enstitüsünü, halk bilimci Hay- rettin İvgin’le ziyaretimiz sırasında bize armağan edilen

Laboratuvar incelemelerinde karaci¤er fonksiyon testlerinin bozuk, idrar bulgular›n›n pozitif (Tablo 1), hepatit belirleyicile- rinden anti-HAV IgM ve IgG pozitifli¤i

Bu çalışmamızda çevresel şartlardan olan hidrotermal ortamın, farklı fiber dizilimlerine sahip tek tesirli bindirme bağlantılı kompozit numunelerin hasar

Kendine verimli ve kısmen verimli çeşitlerde tozlayıcı kullanıldığında meyve tutumu daha yüksek olur, verim artar, meyve daha iri ve gösterişli olur, çekirdek

Olayların den-geler metaforu ile değil süreç metaforu ile değerlendirilmesi; değişken uluslararası dinamikle-re uygun değişken çok boyutlu uluslararası politika