• Sonuç bulunamadı

Bir mücahid daha...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir mücahid daha..."

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bir mücahid daha...

~rl- ç>}

/07

>7

Münevver AYAŞLI

B

i r D e v d a h a y ı k ı l d ı , b i r m ü c a h id d a h a g i t t i. C e v a d R i f a t A t i l h a j ı 'd a n s o n r a , h e m e n a r K S s in d a n r b ü y ü k { a r lB C l 15. m a il K a m i D İU ilijlT lg h d b e y e f e n d i "d o R a f t m e t - l K a h m a n ’ a k a v u ş t ü . İ s m a il k a r n i B e y e f e n d i b û v ü k * ~7 â r ih c l o ld u ğ u k a d a r , p e i r b ü y ü k b i r d i l â l i m i v e b ü y ü k b i r ş a ir S T " " ’ “ --- ( D e v a m ı S a . 7 S ü . 5 d e ) luıınınıuııııııınmuuıııııııiHiııııııııınınııııııııiHHiııiHiıuııınııııuniııiHHiınnıııınııııunHitHiın ı 11 11 11 ] 111 11 111111 11111111 11 [ 11 111 111 1 ! 11 111 1 ! 1111 ,.

(2)

Bir m iicahid daha

(B aştarafı 1. sayfada) Eskileri demiyorum, benim tanı dığım insanlar arasında bütün li sanları v e bilhaass TUrkçeyi bu kadar iyi bilen, mengeine ve de­ rinliğine vukufu olan ve Türkçe lisanını ilmi ve bihakkın bilen, bu derece bilen başka kimseyi gör. medim. Lisanın, güzel Türçenin bu bale gelmesinden hakikaten muztarib idi, bedbaht idi ve bu meselenin hastas» İdi. Kendi ken dine durmadan bıkmadan mücade te ve mücahede ediyordu. Yazıyor, yazıyordu. Söylüyor, söylüyordu. Fakat ne fayda ?Dört yol kavşakla rını, düşman, cehalet ve eşirra sıkı sıkı tutmuşlardı. Garb edip tutundukları yerleri geri vermiyor lardı, Türkçe’nin en son Kal’ ası da düştü, yıkıldı, gitt*. İsmail Hami beyin gitmesi, susması, Türkçe- nin de gitmesi ve bitmesi demek­ tir. Sevinsinler, Dil Bayramını Is mail Hami beyin vefat gününe çevirsinler. TUrkç? meselesi de ar tık ortadan kalkıyor. Muharebe, muharibsizlikten sona eriyor. Di- deler ruşen, Türk düşmanları, fa kat ruşen olan gözler bir gün kör olur ve nankörlükten büsbütün ka panır,

* smail Hami beyi 37 seneden I beri tanıyorum, ilk ve sev. ■ gili Haremi, Fethi Ahmet Paşa torunlarından Nazan Hanım efendi idi. Birbirlerine büyük sev gileri ve hörmetle-i vardı. Nazan Hanım, İsmail Hami beyin talebe siydi, evlendikten sonra da öyle kaldı. İsmail Hû mi bey Nazan Nanıma tercümele- yaptırıyor onu neşir hayatına yetiştirmek, alıştır mak istiyordu. Rabia Hatun namı altında yazdığı er. güzel şiirleri, sevgisinden, “ Haremim Nazan Hanım yazdı” dedi. Halbuki Na­ zan Hanımı yakından tanıyanlar, hayretler içinde kaldılar, asaletin den nezaketinden başka, meğer Nazan Hanım ne kapalı bir hazine imiş, dediler. Abdülhak Hamid be yin Maçka’daki Maçka Palas apar tımanında, her hatta Sairi Aza­ min kabul günlerinde buluşurduk. Danışmendlerle çek seviştik ve çok dost olduk. Abdiilhak Hamid bey merhum da her ikisini çok severdi.

Felek, bu bahtiyarlığı çok gör­ dü ve Nazancığı genç yaşında, evinden ve çok beğenip sevdiği kocasından ayırdı İsmail Hâmi bey Nazan’ın vefat.ııdan sonra çok bedbahtı deli gib- olmuştu Hâmi bey Nazan'a hem acıyor, seviyor, ve hem de yalnız vadayacak hil. katta bir erkek değil idi. Arada tanımadığım bir banımla, pek kı s a siiren bir evlilik hayatı olmuş. Kimdir? nedir? İsmi nedir? hiç bilmem sormadım dahi. Üçüncü Hüsniye Hanım, hepimizin sevdi ği, ve ahbab olduğumuz Ayvalık eşrafından bir Haı.ıır.. Bu izdiva­ cında İsmail Hâraı bey, aradığı saadeti y’ine bulmuştu. Hami bey — Hüsniye Hanın, çiftinin, maş. hur Cumartesi kabul günleri ve bu günlerin devamı Cumartesi ge çeleri pek tatlı ve renkli geçiyor­ du. Kimler gelmiyordu ki bu Cu­ martesi kabul günlerine. Memle­ kette kalbur üstü kim varsa. Sul tanlar. Kraliçeler (Afgan Krali­ çesi Süreyya) prensesler, ve Şark memleketleri Sefilleri, kâtipler), ataşeleri. Felek bu saadeti de I® mail Hâml beye Çok gördü. Bir­ den bire bu pek mutlu ve ayrılma larını kimsenin getirmediği bu, İsmail Hami bey — Hüsnüye Ha­ nım çifti birden ayrılıvermişlerdi. İsmail Hami bey tekrar yıkılmış tı. ve biz dostlan de derin bir ü- züntü içinde kalmıştık. Bu ayrı­ lışın sırrını, hâla bu türlü çöze- memişimdir. Bu ayrılışta sadece ailevi bir geçimsizlik bahis mev­ zuu değildi. Bu daha ziyade siya­ si bir aynlış idi. Bu işin içinde Partiler, devrimler, devrimciler, localar, hocalar (üniversite hoca lan) rol oynuyordu. Neden? Ni­ çin? Ne karışırlar? Polis rejimler de karışırlar işte Zira İsmail Ha mi beyi refahta parlak, _ve ecne bilerle temas edebilecek bir du­ rumda bırakmak İstemiyorlardı. I Hüsniye Hanıma yapılan telkinler ! le ve aşılarla gün Un birinde onu evinden ve kocasından ayırdılar. Hakikaten Hâml bey yine yıkıl­ mıştı. Zavallı sendeıeye sendeleye tekrar kalkınmaya çalışıyordu. Es ki evine taşındı ve yine Cumarte si günleri misafir kabul etmeye devam etti. Az Di- müddet sonra bir öğretmen bayanla dördüncü de fa olarak evlendi

İ

smail Hâmi beyin dev eseri dört ciltlik OsmanlI Tarihi ironolojisindt-r, başka bir çok kitabı olduğu gibi Islâm tari. hi Kronolojisi de yazıyordu. Bu çok mühim bir eserdi. Çok zengin ve kıymetli bir kütüphanesi olduğu gibi, neşir edilmemiş, kendi İnci gibi el yazısıyla yazılmış kitapları da vardı. Sevdiklerine ve İtimat ettiklerine bu koca koca deflerleri getirir ve okurdu Meselâ, Mısır se ferinden ve Hilâîet) aldıktan sdn ra Yavuz Sultan SellnVin İstan­ bul’a girişini. Koca Sultan mahcu

niyetinden, Vezirıeıın İsrarına rağ men gece İstanbul a girmek isti­ yor. Bu, şaheser b’r yazısıdır. Bir de İnönü'nün, Cumhurbaşkanı i- ken İstanbul’a girişini hiciv eder. Karşılamada az İbran var diye polisler, dayak kötek az insan top lamışlar diye, o zamanın valisi olan, merhum Lütfü Kırdan :

— U lan Vali, diye tekdir edi­ şi ve Lütfü K ırdar beyin İnönü- nü gazabım teskin için, cebin­ den Taşlık Tapularını çıkarıp takdim edişini ve İnönü’nün bun dan sonra teskin olup Valiye;

— A ferin Vali, diye iltifat edi­ şini. pek güzel yazar ve anlatır. B ir de Büyük Şair Nedim ’in, yanlışlıkla, bu günkü İstanbul’a gelişi vardır. Büyük Şair, cam gibi sevdiği İstanbul’un çirkinleş meşine, lisanın bozulmasına ve halkın nezaketsizliğine hayretler içinde kalır. Bir de galiba Atalan dı vardır. İsm ail H âm i beyin bü tün bu kendi el yazisiyle yazdığı ve neşir olunmamış kitapları, belki de neşir olm uş kitapların­ dan daiıa kıym etlidir. Türk ta ri­ hi ve Türk edebiyatı bakımından baha biçilmez eserlerdir. Şiirle­ ri de çok güzeldir ve hepsi ne­ şir edilm em iştir (burada bir hi­ kâyecik anlatmadan geçem iyece ğim, derin Türk kültürüne vuku, fu ile böbürlenen bir zat geçen­ lerde Hâmi beyin daha neşir edil memiş, fak a t Cumartesi kabul günlerinde her zaman okuduğu şiirini. Şeyh Galib’in diye oku­ maz mı?) Korkarım, ne hu el yazm a asan , ne şiirleri, ne de kütüphanesi geleceğe intikal etti rilm iyecek. D ağılacak, kayıp ola cak. vok olacak.

İnşallah korkdtğum gibi ol­ maz- Kütüphanesi, el y azılan ve vazm alan, şiirleri ve koleksiyonu derli tonlu bir yerde saklanır zı vana uğram az ve Türk milleti­ ne intikal ettirilir. Y oksa cok bllvük vebal ve günâh olur. E ğer günâhtan ve vebalden korkan varsa.

_______ --- ■ —

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

• İnalcık, Halil, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Eren Yayınları, İstanbul, 2017. • İnalcık, Halil, Has-Bağçede ayş u tarab Nedimler Şairler

• 1579 yılında Sokollu Mehmed Paşanın ölümüyle birlikte iç ve dış etkenlere bağlı olarak meydana gelen siyasi, sosyal ve ekonomik olayların zaman ve mekan

Bursa ve Edirne saraylarından sonra, İstanbul'un fethi üzerine bugünkü İstanbul Üniversitesi merkez binasının olduğu yerde, Fatih Sultan Mehmed Han.. tarafından Saray-i

Fakat Ümit Burnu Yolu’nun aktif hale gelmesi Mısır’ın önemini azalttı.f-Venedik, Kıbrıs adası için ödediği vergiyi Osmanlı Devleti’ne ödemeye başladı. g-Kuzey Afrika

Osmanlı Devleti,toplumun beslenmesi için özellikle ,susuz tarım yapılan,yani.. büyük ölçekli hububat üretimi için

Toplum hayatında meydana gelen bazı değişmeler hem bilim hayatını, hem de medreseleri etkisi altına aldı.  Devrin bilim

Reform düşüncesi ilk defa Almanya’da Martin Luther tarafından ortaya atıldı?. Daha sonra diğer Avrupa

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu