• Sonuç bulunamadı

Osman Nihad davası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osman Nihad davası"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

19 EKİM — 1949

G Ü M E

B A K İ Ş:

Osman Nihad dâvası

i

A K A G I N D Ü Z

n ■ ■ ■ ■ ...*

Osman Nihat dâvası bir millî te­ lifler ve müellifer dâvasıdır. Onıı ne bir mizah konusu olarak alma­ lı ne de bir arkadaşlık gayretkeş - liği.

Haşan Refik burada dâva başı­ dır, daha doğrusu dâvanın ipucu­ dur, hareket noktasıdır.

Osman Nihat da bilir ki bunda Haşan Refiğin i’rapta hiç mahalli yoktur. Haşan Refik ne şahsan ne resmen dâvanın muhatabı olamaz. 0 işi böyle tesellüm etti, böyle yü­ rütüyor.

Mercii olan Basın Yayın Unıum Müdürlüğü müdür mes’ul?

Hayır, o da değildir. O da böyle blıldu ve olduğu gibi havale etti.

O halde muhatap kim olabilir? Gelen geçen bütün kabineler muhataptır.

Öyleyse onlardan dâva etmeli idi.

Daha kolayı vardı, onu yaptı, ipin ucunu adaletin huzuruna çı­ kardı, çeke çeke oraya varacağı şüphesizdir. O zaman umumî ve müşterek dâva da halledilmiş ola- | çaktır.

Kabinelerin de bu işde mes'uli- yelleri yoktur, sadece gecikmeleri vardır.

Telif haklan kanunu yalnız bir iç işimiz değildir. Medenî dünya muvacehesinde de daha fazla ge­ ciktirilmesi yakışık almıyan bir umumî iştir.

Bir modern telif haklan kanunu yapmak hiç de zor değildir. Başka memleketlerdeki iç ve beynelmilel telif haklan kanunlarını tercüme ettik mi olur biter. Gerçi İsviçre kanunlarım olduğu gibi aktarıyo­ ruz da kısmî denilebilecek olan bunlun neye alıp tatbik etmiyelim.

Yalnız bu kanundan mahrumluk, jizi beynelmilel sahadan uzak tu ­ tabilir. Sonra kalkıyoruz Avrupa­ lılık, şu bu iddiasında bulunuyo­ ruz.

1 Bugünkü Türkiyede ilim, fcıı, teknik, edebiyat bütün müellifle- rile beraber desteksiz, himayesiz, zavallıdır.

Misal getirmeğe, izah etmeğe kalkışacak olursak ciltler dolar. (Bıı hazin durumu bilenler bilir) demekle yeterlenelim.

Etraflı bir telif hakları kanunu­ muz olursa ne çorba tercümeler­ le, mezbele aparmalarla kafalar çöplüğe döner, ne de müellifler perişan olup yan yolda kalır. Ka­ nunsuzluk zahiren bir kâr gibi gö­ rünürse de hakikatte çok zararlı­ dır. Memicket kültürünü kara de­ ğirmende öğütür.

Muhakkak ki medenîyiz. O hal­ de bu gediği de artık doldurmamız

gerektir.

İşittiğime göre böyle bir tasan hazırlanmış, Meclise verilecekmif, İşallah diyelim ve bekliyelim. Yal­ nız gecikmemesini dileyelim.

Bu meselede bir şahsî menfaat gütmüyor muyum? Neye gütmiye- cekmişim? Cam ve hakkı yaııaa herkes gibi ben de en meşru şahsı menfaatimi düşünürüm.

Ruslar birçok eserlerimi bol bol tercüme edip yaydılar. Bana uzak­ tan bakmak düştü. Neden? Çünkü milletlerarası kanuna dahil değili» Onların da nezaketle bir ilişikle­ ri yok. Vaktile Almanlar da bunu yapmışlardı. Yalnız Avusturya ile Ingiltere bu alın teri hakkım ta­ nıyor ve kanunun yokluğuna rağ­ men nezaket icaplarına son de rece dikkat ediyor.

Nitekim son zamanlarda birkaç eserim İngilizceye tercüme edil­ mektedir. Bunun için hiç kimse benden birşey sormıyabilirdi ve dilediği gibi basıp neşrederdi. Fa­ kat böyle yapmadılar. ' Mektupla müracaat ettiler. Tercümelerine muvafakat edip etmediğimi, şun­ lar ve şunlar tarafından tercüme edilmelerine razı olup olmadığımı, şu ve şu müesseseler tarafından bastırılıp yayınlanmasına iziıı ve­ rip vermediğimi sordular ve sırl şahsımın emniyet etmesi için res­ mî mukaveleler istediler. Hepsini gönderdim.

Fakat bununla yetinmiş olsay­ dım, asıl o zaman menfi bir şahsi menfaat gütmüş olurdum.

Osman Nihadın bir kuruşluk dâvası üzerine sanıyordum ki mera leketteki her çeşit müellifler ken­ disine zahir olup yaygarayı kopa­ racaklar. Fakat belki henüz za­ manı gelmediği için aldırmıyorlar, Nazik ve centilmen Haşan Refik de bir müelliftir. Ondan şu mesle­ kî hizmeti bekliyebiliriz: Beraele gayret etmesin. Mahkûmiyeti; Türkiyede telif haklarının temeli­ ni atacaktır. Ne mutlu o Haşan Re- fiğc ki memleket kültürünün kur­ tulmasına sebep olacaktır. Bu mahkûmiyet hiçbir zaman bir suç mahkûmiyeti değildir, bilâkis bir memleket kültürü hakkını koru­ mak için memnunlukla fedakârlık­ tır.

Dostum Osman Nihat da uzuu etmesin. Haşan Refik de bizden- dir. Memleketin ana dâvalarından biri olan bir kuruşluk dâvasının çerçevesini aşıp başka iddialara kalkışmasın. Bu fırsatı verdiği için Haşan Refiğe teşekkür bile etsin.

Osman Nilıadm bu işi şöhret için yaptığım söyiiyenlere gelince) onların da vicdanlarına, kafaları­ na turp sıkayım!

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir baflka veriyse, özellikle de embriyonun daha geç bölünebildi¤i baz› ikizlikle- rin, k›zlarda erkeklere göre daha bü- yük s›kl›kla ortaya ç›kmas›..

Gökyüzü apansız boşanır karşı dağa apansız yürürdü toprağa deli dolu bir dağ erirdi bir ova yükselirdi yeniden kucaklardı güneş gökyüzünü ve diz

İlmî Dede Mesnevî’nin irşad kitabı olmasını Şerh-i Cezîre’sinin mukaddimesinde; “Hazret-i Hudâvendigâr kaddesenallâhu bisirrıhi’l-‘Azîzü’l-Ğaffâr

Bu bakımdan bu heyetlere sâdece teknik yardımcılardan değil, daha ziyâde târihî kıymetlerimizi estetiğiyle bilen, ha­ vasını duyan, o semte, o noktaya, o

Treg hücre oranı ve sayısını, otoimmünite tespit edilen erişkin sIgA hastalarında tespit edilmeyene göre, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, daha düşük

The levels of TBARS, which is a major degradation product of lipid peroxidation, were significantly increased in kidney, bladder and corpus cavernosum tissues of saline-treated

Her biri antika değerinde olan şişeleri, ilaç 1 hazırlama araç-gereçlerini, ispirto ocaklarını ve • tüm eczacılık malzemelerini ortaya çıkardı ve 1 orijinal

Grupun- daki