dışındadır. Burada arılatmak istediğimiz, ger çek çeviridir.
“Gökyüzü”nüıı “yeryüztl”ne çevirisi bugü-FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA_____________
Şiirler, nerelerden geldiği belli olmayan, ta nımı yapılamayan, bütün yaşamımızı etkile yen, boyudan evrensel süren o ateşböcekleri- dir.
Şiir yazan sözcüklerin “yeri” vardır: Bu yer ler sandığımızdan büyüktür. Yan yana geldik lerinde eski ya da yeni yeryüzlerini ulaştınr- lar bize.
Şiir yazan sözcüklerin şiir yazmayan sözcük lerden nasıl aynldıklannı yazar, düşüncele rindeki boyutla sezebilir. Bu aynmı yaparken neyin şiir olduğunu, neyin olmadığını kişisel varlığının o andaki so
luk almasıyla, soluk al mamasıyla anlar.
Şiirler, yerlerini bir birlerine katarlarken bir başarıya da ulaşırlar: Ya zın evrenindeki genel yeri genişletmiş olurlar. Bugün bir Rus edebi yatı, bir Fransız, bir İn giliz edebiyatı alanları varsa bu başarı, o ülke nin şiirlerinin kazandık tan, bize kazandırdık- lan özel yerlerle oluş muştur.
“Yer” sözcüğünün üzerinde duruyorum ; “ses” demek istemiyo rum burada, “im” de mek istem iyorum . “İmin Yürüyüşü” adlı yapıtım da söyledim bunları: “Yer” sözcü ğüyle anlatmak istedi ğim, kozmik bir alan dır. O ateşböceklerinin alanıdır. Kozmik alanla rın şiirlerden oluşmuş
yaratılar olduğunu da hepinize duyurmak is terim.
★★★
Çeviri olayı, bütün yönleriyle anlaşılmamış tır. Bir dildeki yapıtın öteki dile dönüştürül mesi ne yazık ki çeviri gerçeğinin tek örne ği sayılmıştır. Dilden dile aktarm a, çeviri gerçeğinin belki de milyarda biridir ya da
ne dek yaşanan tek çeviridir. Çeviri birbirini yaratırken evrenin ta kendisi sayılmalıdır. Oluşum dediğimiz olay, doğadaki gizin açık lanmasıdır. İlk patlamaların bize getirdiği ey lem, bir sözün çevirisinden başka ne? Daha önceki yaşama, vardığı söylemi başka bir söyleme dönüştürürken yaptığı eylem çevi ridir. Yüzyılların binyıllara, binyılların sayı sız uzaklara ulaşması bir elle uzandığımız, öte ki eli tuttuğumuz tek yazıdır. Bu tek yazı in san varlıklarına ulaşırken çiviye benzem iş
olabilir. Adına hiye roglif denebilir, adına p ap irü s denebilir. Unutulmamalıdır ki, bütün bu n lar insan usunun çeviri eyle mini gözler önüne se rer.
Şiir en büyük çevi ridir. Doğanın gize mini yenilemekle ye tinm ez. O na yeni yönlerde gösterir. Şi irin yeni yönleri, en eski doğamızı, çocuk larımızı giydirir. On lara bayramlık olur.
Şiir, günü gelece ğe çevirirken öylesi ne zenginleşirki tele fon derler ona, gra m ofon d erler ona, radyo, televizyon, bil gisayar, internet der ler ona, yine de bütün gücünü dile getire mezler.
Şiirin bütün özdek- lerde görünümü baş ka başkadır. Kuşun sesinde görünen odur; maviliği sese dönüş türmüştür. Yaşlı bilginin avuçlarındaki harf ler odur; evreni umuda dönüştürmüştür. Ge lin olan kızın ilk gecesi odur; ipeği sevişme ye dönüştürmüştür. Birbirimize yakınlığımız odur; ekmeği özgürlüğe dönüştürmüştür.
Duyuyor musunuz şimdi? Duymuyor mu sunuz, burada sizi bana dönüştürmüştür. Fazıl Hüsnü Dağlarca