• Sonuç bulunamadı

Türkiye'nin farkı bitmeyen trajedisi:Çağımızda köylülerin tarafını tutan tek entelektüel John Beger

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'nin farkı bitmeyen trajedisi:Çağımızda köylülerin tarafını tutan tek entelektüel John Beger"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4

CU M A RTESİ, 28 Temmuz 2001

■MMHAtflMMMMNNMI

Hürriyeti

röportaj

i

I

Çağım ızda köylülerin tarafını tutan tek entelektüel

John Berger

Türkiye'nin fa rk ı

bitm eyen tra je d isi

I Alili II Kiri VI SIVG İ O/DAMART TAKDİR EDİYORUM

L m in e Sevgi O zdam ar. Almanya'da yaşıyor. Hayat Bir Kervansaray adlı kitabı Varlık Yayınlarından çıktı. Latife Tekin. Bodrum'da yaşıyor. Sevgili Arsız Ölüm ve Berci Kristin'in Ç ö p Masalları adlı romanlarıyla tanındı.

MARK S İ/M il KAPİIALİZM İN ORTAK NOKTASI

Sadece köylüleri değil, hiçbir insan grubunu idealize etmemek lazım. Troçki gibi M arks da eleştirel bakar köylülere. Patates

çuvalına benzetir. Kentle köyler arasındaki sevgisizlik, saygısızlık yüzyıllar öncesine uzanıyor. Entelektüel sıfatlar, tezler çoğu kez içiride bir tür iğneleme eğilimi taşır. Eğer Marksizmden bahsediyorsak,

bence bu teorinin hala dünyada olan bitenler hakkında söyleyeceği çok şey var. Fakat kapitalizmle bir de ortak noktası mevcut:

Köylülerin dünyasını tamamen yanlış algılamış olması. Bu nedenle Stalin döneminde köylülüğün şiddet kullanılarak

dönüştürülmesi gibi büyük insanlık suçlan işlendi.

1

lohn Berger, evsizlere ve artan

,

yoksulluğa dikkat çekmek için

yazd ığ ı son romanının kapağına

Fransa ve İspanya'da isim

koymadı. Alm an, İsveçli ve Türk

yayım cılar isminin önemli olduğunu

söylediler, ya zarın ismi küçük

puntolarla girdi kap ağ a. Berger'i

2 0 yıldır yaşad ığ ı Fransa'daki dağ

köyünden arad ık. Bir p a za r günü

ekin biçmeye gitmeden önce

konuştuk.

■ Serhan Y E D İG

■ Türkiye'de 10 yılda 16 kitabınızın yayımlanması sizi şaşırttı mı?

- Biraz şaşırdım ama çok sevindirici buldum. Şimdi tüm kitaplarımın Türkçe’de yayımlanmasından çok gurur duyuyorum. Yıllardır dünyanın büyük güç merkezlerinin dışındaki gelişmeleri anlatan eserler yazıyorum. Benimle aynı yaklaşımı paylaştığını düşündüğüm iki yazar daha var, Latife Tekin ve Sevgi Öz- damar. Üsluplarımızın farklı olmasma karşın onları çok takdir ediyorum. Üçümüz de marjinal öykülerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyoruz.

■ Kral'ın sonundaki teşekkür listesinde ilk ismiyle andığınız kişi Latife Tekin mi?

- Evet. Kitaplarından etküendim, benden çok genç olmasma karşın,

onlardan bir şeyler öğrendim. Yaşayan bir yazarı takdir ederseniz, bu ona esin verir.

■ Krai'da kahramanlarınız günlük hayatın yükselen temposundan ve anıların silinmesinden yakınıyor.

- Sevgi Özdamar ve Latife Tekin de hatıraların korunmasına çok önem veriyor. Bu yüzden ikisine de saygım büyük. Hız ve hatıralar çabukluk

kavramında bir araya geliyor. Eski model Marksist gibi düşünelim bir an: 19. yy'da sistem öngörüsünü 10,50,100 yıl için yapıyordu. Şimdi öngörüler yarm, nadiren altı ay, en fazla bir yıl için yapılıyor. Yani gelecek yokmuş gibi yaşamyor. Aynı şeküde geçmiş de yok. Karlılık tek değer olmuşsa geçmişe ne hacet. Hatıraların kaybolup gitmesi birer

canavar gibi tüm dünyayı saran alışveriş -merkezleriyle doğrudan ilişkili. Onlar

yayıldıkça direnişin adacıkları, cepleri oluşuyor hayatımızda. Birkaç hafta sonra Londra'da yayımlanacak kitabımın adı bu: 'The Shape of Pocket' Denemelerden oluşan kitaba Cebin Şekli ismini koyarken direniş adacıklarından

bahsediyorum tabü.

■ Türkiye'ye birkaç kez geldiniz, okuyucularınızla buluştunuz. Türk okuyucularla aranızda farklı bir iletişim olduğunu düşünüyor musunuz?

- Evet. Türkiye'de farklı, özel bir şekilde okunduğumu hissediyorum. Bir seferinde İstanbul’da küçük bir otelde kalıyordum. Gece saat birde geri döndüğümde resepsiyondaki genç, siz yazar John Berger misiniz, diye sordu. Herhalde öğrenciydi. Kitabımı çıkardı ve imzalamamı rica etti. Dünyanın hiçbir yerinde, bir otelde, geceyansı böyle hoş

karşılanmamıştım.

■ İlginç gelen, unutamadığınız tepkiler aldınız mı?

- Türkiye’ye geldiğimde birçok insanla tanışıyor, sohbet ediyorum. Yıllar önce İstanbul'da bir arkadaşnnm çok yoksul bir gecekondu bölgesinde yaşayan dostunu ziyarete gittik. Barakada yaşıyan kişi Almanya'ya göçmen işçi olarak gitmeye hazırlanıyordu, içeri girdik, yere oturduk. Birkaç kap kacak, bir yatak vardı içeride. Kitap raflarında göçmen işçilerle ilgili kitabımı gördüm. Benim için çok sıradışı bir olaydı. Çok etkilendim. Kitap roman değüdi, bir grup insanla ilgiliydi ve o gruptan biri tarafuıdan okunuyordu...

■ Bir dağ köyünde yaşarken dünyada olan bitenleri nasıl izliyorsunuz: Internet, gazeteler?

- Le Monde ve Guardian okuyorum. Bence Avrupa’nm en iyi analiz gazetesi Le Monde Diplomatique'i takip ediyorum. Arada bir buraya yazı da veriyorum. Bazen takip ettiğim konularda daha fazla bilgi edinmek için diğer gazeteleri de alıyorum. Mesela Yaşar Kemal'in başı derde girdiğinde ne olduğunu öğrenmek için gazete sayısını artırmış, haberleri dikkatle takip etmiştim, interneti çok ender kullanıyorum.

■ 55 yıl kentte yaşadıktan sonra Fransa'da bir köye yerleşmeniz ilgi alanlarınızı genişletti mi; mesela takım yıldızlar, bitkiler...

NAZIM T 14 YAŞIMDA

KEŞFETTİM

Önümüzdeki yıl Nazım Hikmet'in 100. doğum yılı nedeniyle Fransızca ve Türkçe yayımlanacak bir kitap için yazı istendi. Eser­ lerini Türkçe okuyamadı­ ğım için edebiyat eleştirme­ ni gözüyle yazı yazamaya­ cağımı söyledim. Bunun yerme şiirlerini keşfettiğim­ deki günleri, onun o günler­ de nasıl göründüğünü anlatan bir yazı yazdım. Aslında Hikmet'in şürlerini çok erken yıllarda, 1940'lar- da, II. Dünya Savaşı'mn ba­ şında keşfetmiştim.

Ben dinsel kurumlarm güçlerini hep eleştirdim. Hıristiyan, Müslüman ya da Yahudi farketmez. Bu kurumlann gücünden hep nefret ettim. Çoğunlukla liderlerinin güç hırsıyla kavrulan, aç gözlü, aşağılık adamlar olduğunu

düşünüyorum. Bunların ruhlarımız, gökyüzü ve tanrı arayışımızla hiç ügisi yok. Bir kez daha Yunus'a geri dönebiliriz. Hiç saldır­ gan bir ateist olmadım.

MARCOS, YUNUS I MRE'DEN ÇOK UZAK OLMAYAN TUHAF BİR FANİ

Marcos'un kitabımı okumuş olması büyük sürprizdi. Marcos, hiçbir politik programın global ölçekte geçerli olamayacağmı düşünüyor. Bu yolla fanatik ve ütopyacı hareketleri

engelliyor. Medyayı kullanma biçimi, herşeyi başaşağı çevirmesi, çok yetenekli soytarı, akrobat ve oyunculuk zincirini politik bir mesaja bağlaması sonucu yeni dünya düzenini savunan partilerin, kurumlarm siyaset gündemini belirleyen rolleri yerini çok

çeşitli sivil girişimlere bıraktı. Marcos bunu anladı. Ayrıca o bizim için değil, herşeyi o köylüler için söyleyen bir insan. Yunus Emre'den çok uzak olmayan tuhaf bir fani...

i

K in g

aklıma

geldiğinde, onu

mümkün

olduğunca

köpeğin bakış

açısından

yazmaya

çalıştım. Koku

duygusu

örneğin. Evet o

bir köpek. Aynı

zamanda onun

sokaklarda

yaşayan bir evsiz olduğunu düşündüm.

Köpek taklidi yapan, köpeğe dönüştüğünü

hisseden ya da köpek olduğuna inanan bir

evsiz. King hangisi, bilmiyorum. Bana da

bu nokta belirsizmiş gibi geliyor.

Okuyucu istediğini seçebilir.

-Gençken üniversiteye gitmek istememiştim. Köylüler üniversitem oldu. Bana sadece ağaçlan, bitkileri öğretmediler, doğadaki gizemli

dönüşümü kavrayacak bakış açısını

kazandırdılar. Yıldızlarla ilgileniyorum tabii. Ha­ ritalarım yok. Fakat bulutlardan havayı okumayı, ertesi günün tahminini yapmayı öğrendim. Me­ sela şu anda hasat zamanı, biçilmiş kuru ekini tarlalardan kaldırıyoruz.

■ 'Biz' dediğinize göre çevredeki köylülerle geniş bir aile olmuşsunuz...

- Evet, doğru. Oğlumun yalnız yaşayan bir arkadaşı var. Tarladan tam yirmi kule saman çıktı. Bunu tek başına taşıması imkansız. Yardım ediyoruz.

■ Hangi koşullarda çalışırsınız, kapalı kapılar ardında mı yoksa havaalanında uçak beklerken bile mi? Kağıt kalem mi kullanırsı­ nız, üzerinde düzeltme yapmak yerine oturup her sayfayı yeniden mi yazarsınız?

Dolma kalemle yazarım. Benim için kalem çok önemli. Desenlerimi de aynı kalemle çiziyorum. Ucu genişçe. Siyah mürekkep kullanırım. Eşim Beverly bilgisayara geçirir yazdıklarımı. Çıkışları okur, yüzlerce düzeltme yaparım. Bunlan Beverly bilgisayara geçirir. Mutlaka izole bir ortam gerekmez çalışmam için. Havaalanında değü ama, trende yazmayı çok severim mesela. Evde yazarken en kötü şey, müthiş konsantre olduğunuz, düşünsel olarak çok uzaklara, derinlere gittiğiniz bir anda telefonun

çalmasıdır... Bir de hata yapıp cevap vermişseniz, ansızın günlük gerçekliğe dönüp cevap üretme­ niz öyle felaket bir şeydir ki... Tüm sinir sistemi­ niz altüst oluverir. Aniden yüzeye çıkan dalgıç gibi vurgun yersiniz.

■ Yaratıcılığınızı bileyen günlük

uğraşılarınız var mı? Bahçeyle uğraşmak, bu röportajdan sonra gideceğinizi söylediğiniz ot biçmek gibi...

- Yüzlerce çiçeğin, sebzelerin bulunduğu hari­ ka bir bahçemiz var. Bahçeyle eşim ve kızım ilgi­ leniyor. Bazen ben de onlara yardım ediyorum.

■ Meditasyon yapar mısınız, herhangi bir şekilde ibadet eder misiniz?

- Meditasyon yapmıyorum, ama dua ederim. Kiliseye giderim bazen; sessiz olduğu için ya da birilerinin ruhu için mum yakmaya. Amerika'da bir manastırda yaşayan Benediktin rahibesiyle mektuplaşıyorum. Bir süredir kuantum fiziğiyle ilgileniyorum. Kuantum fizikçileri şimdilerde Tanrı kavramından çekinmeden bahsedebilen yegane bilimadamlan.

■ Son soru: Ne yazıyorsunuz, ne okuyorsunuz?

- Çoğunlukla şür okuyorum. Bir de

Mauritius'da yaşayan bir kadın yazarın, Lindsey Collen'in yeni yayımlanan harika bir kitabını okudum: 'Mutiny.' Roman, hapishane hücresindeki üç kadınm konuşmaları üzerine. Tanrıya şükür İngiliz romanlarına hiç benzemi­ yor. Türk okuyuculara özellikle tavsiye ederim. Şu anda bir öykü kitabı hazırlıyorum. Öyküler bir araya geldiğim insanlar üzerine.

Meraklısına:

Bu röportaj, 2 Ağustos günü saat 2 4 .0 0 'd e 9 4 .9 Açık Radyo'da Berger'ın seçtiği müziklerle birlikte yayınlanacaktır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

肝臟包了油,怎麼辦?

Red cell distribution width levels were found to be significantly higher in patients diagnosed with AA in comparison to the control group.. The commonly used, low-cost RDW test may

ve sayıları giderek artan işletmeleriyle Alman ekonomisine katkı sağlamaktadırlar. 2007 yılında bu işletmelerin sayısı 703 bine, yıllık toplam cirosu 32,7 milyar

Çünkü gezegen, ay›n ilk günlerinde bile Günefl’ten yaklafl›k bir saat sonra bat›yor ve par- lakl›¤› 1,7 kadir, yani oldukça düflük.. Bu s›rada Merkür’ü görmek

Geriye yüzer havuzlar yerine Pendik Tersanesi’nin büyük gemi inşaatları için yeni hizmete giren kuru havuzu kalıyor ki, bu havuz hem tamir havuzu olarak di- z.ajn

1933 yılında özel sektöre yalnızca yük taşımacılığının bırakılması, yolcu taşıma hakkının devlete verilmesi ile Şirketi Hayriye ke- penklerini indirdi..

Sinire uygulanan elektriksel bir stimulus uygula- nan akım belli bir düzeye ulaşınca sinirde depolarizas- yona neden olur. Düşük düzeyde verilen akımla olu- şan aktivite

Tip I, radial başın anterior çıkığıyla birlikte ulnanın kısa oblik veya yaş ağaç kırığı; tip II, radial başın posterior veya posterolateral