• Sonuç bulunamadı

Osmanlı belgeleri ışığında Dr. Esat Bey'in biyografisi ve görme engellilere yönelik eğitim çalışmaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı belgeleri ışığında Dr. Esat Bey'in biyografisi ve görme engellilere yönelik eğitim çalışmaları"

Copied!
135
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

OSMANLI BELGELERİ IŞIĞINDA DR. ESAT BEY’İN

BİYOGRAFİSİ

VE

GÖRME ENGELLİLERE YÖNELİK EĞİTİM ÇALIŞMALARI

Yüksek Lisans Tezi

Danışman

Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ

Hazırlayan Hasan Basri SAYI

054214031015

(2)
(3)

i

OSMANLI BELGELERİ IŞIĞINDA DR. ESAT BEY’İN

BİYOGRAFİSİ

VE

GÖRME ENGELLİLERE YÖNELİK EĞİTİM

ÇALIŞMALARI

(4)
(5)

ii

Fotoğraf I: DR. MEHMET ESAT (IŞIK) (1865 – 1936)

(6)
(7)

iii İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER ...………. III ÖNSÖZ………..………..………..…....VI KISALTMALAR………..……… VIII ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ………..………... IX I. Yöntem……….……….. IX II. Veri Toplama Araçları……….. IX III. Veri Analizi ve Dokümanların Yorumlanması……..……… XI

GİRİŞ……… …..1

I. Osmanlı Modern Tıp Eğitimi Tarihçesi……… 1

II. Osmanlı Arşiv Belgelerinde Aynı Dönemde Yaşamış Diğer Dr. Esat Beyler... 4

BİRİNCİ BÖLÜM DR. ESAT BEY’İN BİYOGRAFİSİ I.I. DR. ESAT BEY’İN MİLLİ MÜCADELE YILLARINDAN ÖNCEKİ HAYATI……… 7

I.I.1. Esat Bey’in Doğumu ve Tıp Mektebi’ndeki Eğitimi…..……… 7

I.I.2. Tıp Eğitimi için Fransa’ya Gidişi………..……….. 9

I.I.2.A. Paris’te Tıp Eğitimi Alması ve Göz Hastalıkları Alanında Uzmanlaşması. 9 I.I.2.B. Fransa’da Öğrenci Hareketlerine Katılması ..……..……….... 11

I.I.3. İstanbul’a Dönüşü…………..……….……….. 11

I.I.3.A.Tıbbiye’de Müderris Oluşu…………..……….. 12

I.I.3.B. Askerlikte Aldığı Rütbeler………..………... 13

I.I.3.C. Esat Bey’in Askerî Rütbesinin Tenzili……..……… 14

I.I.3.Ç. Dr. Esat Bey’in Diğer Hizmetleri ve Darülaceze’de Fahri Hekimliği….. 15

I.I.3.D. Askerî Tıbbiye’den Emekli Olması………..………… 17

I.I.3.E. Dr. Esat Bey’in Sıhhiye-i Umûmî Müdürlüğü Görevi……..……… 18

I.I.4. Milli Mücadele’ye Kadar Sosyal Yaşamı ve Diğer Faaliyetleri…..………. 20

(8)

iv

I.I.4.B. Kitap, Makale, Rapor Çalışmaları, Çevirileri ve Yazdığı Eserler…..….. 20

I.I.4.C. Katıldığı Göz Hastalıkları ve Görme Engellilere Yönelik Kongreler..… 24

a- Roma (1893) Göz hastalıkları Kongresi………..…………. 24

b- Brüksel (1902) Görme Engelliler Kongresi………..……… 24

c- Napoli (1909) Göz Hastalıkları Kongresi………..……… 25

d- Kayıp İki Kongre………..………. 26

I.I.4.Ç. Göz hastalığı İle İlgili Alet: Esat Oftalmoskobu………..…………. 26

I.I.3.D. Dr. Esat Bey’in Sıhhiye-i Umûmî Müdürlüğü I.II. MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DR. ESAT BEY……… 27

I.II.I. Esat Bey’in İşgale Direnme Metodu……… 27

a- Basın Yoluyla İşgale Direniş………. 29

b- Osmanlı Çiftçiler Cemiyeti Fırkası’ndaki Faaliyetleri……….. 30

c- Hilâl-i Ahmer’deki Çalışmaları………. 30

ç- Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti’ndeki Rolü……… 32

d- Dr. Esat Bey ve Teceddüt Fırkası……….. 33

e- Dr. Esat Bey’in Ülkesini Kurtarma Arayışında Milli Kongre Çalışmaları…… 34

I.II.2. Dr. Esat Bey’in Mustafa Kemal Atatürk’le Temasları………. 36

a- Manda Meselesine Dair Görüşleri………...………….. 37

b- Meclis-i Mebusan Seçimi Süreci ve Esat Bey………...……… 38

c- Meclisin Toplantı Yeri İle İlgili Görüşleri…………...……….. 39

ç- Yanlış Anlaşılan Esat Bey………..………... 40

I.II.3. Dr. Esat Bey’in İstanbul Hükümeti Tarafından Kütahya’ya Sürülmesi..… 41

I.II.4. Malta’ya Sürülmesi ve Sürgünden Kurtulması………..………. 42

I.II.5. Milli Mücadelede Esat Paşa Çiftliği………..……….. 43

I.III. CUMHURİYET DÖNEMİNDE DR. ESAT BEY……..………. 44

I.III.I.A. Üniversite Reformuna Kadar Öğretim Üyeliği………..………. 44

I.III.I.B. Reformda Akademik Unvanının Elinden Alınması…..……….. 44

I.III.2. Dr. Esat Bey’in Doktorluk Mesleğini Evinde Sürdürmesi……..….…….. 45

I.III.3. İstanbul’da Vefat Etmesi………..…….……. 45

I.III.4. Dr. Esat Bey’in Siyasî, Edebî ve Askerî Yönler………..…….……. 46

a- Askerî Yönü………..………….…… 46

b- Bilim Adamlığı Yönü………..……….. 47

(9)

v d- Edebî Yönü……….………... 50 e- Kültürel Yönü………...……….… 52 f- Kişiliğine İlişkin Farklı Tespitler………...……… 52

İKİNCİ BÖLÜM

OSMANLI’DA GÖRME ENGELLİLERİN EĞİTİMİNE DR. ESAT BEY’İN KATKISI

II.I. DR. ESAT BEY’İN GÖRME ENGELLİLERİN EĞİTİMİNE YÖNELİK DÜŞÜNCELERİ………...……….. 55

II.I.A. Dr. Esat Bey’e Göre Görme Engelli Eğitiminin Gerekliliği..………. 55 II.I.B. Esat Bey’e Göre Görme Engelli Eğitiminin Gelişimi…………..………... 57 II.I.C. Dr. Esat Bey Dönemine Kadar Osmanlı’da Görme Engellilerin

Eğitimine Kısa Bakış………..………... 59 II.I.Ç. Dr. Esat Bey’in Tespitlerine Göre Avrupa’da Görme engellilerin

Sosyal Durumu… ……….. 61

II.II. ULUSLARARASI GÖRME ENGELLİLER İLE ALAKALI KONGRELER VE ESAT BEY…………..……….. 63

II.II.A. Paris Görme Engelliler Kongresi (1900)………..………. 63 II.II.B. Brüksel Görme Engellilerin Talim ve Terbiyeleri Kongresi (1902) .…... 65 a- Kongre Duyurusu ve Katılım……...……… 65 b- Esat Bey’in Anlatımıyla Brüksel Kongresi...………..………. 66 II.II.C. Uluslararası Görme Engelliler Liége Kongresi (1905)…..………... 68

II.III. DR. ESAT BEY’İN GÖRME ENGELLİLER OKULUNUN YENİDEN AÇILMASI İÇİN DEVLET NEZDİNDE GİRİŞİMLERİ…………..……….…. 69

II.III.A. Dr. Esat Bey’in Girişimleri Üzerine Osmanlı’da Görme

Engelliler Okulunun Yeniden Kurulması Çalışmaları……….…….. 69 II.III.B. Dr. Esat Bey’in Girişimi ile Darülaceze’de Görme Engelliler

Şubesinin Açılması Çabaları ve Bu Konuda Padişaha Sunduğu Rapor…………. 72

II.IV. DR. ESAT BEY’İN ANLATIMIYLA EĞİTİM ALMIŞ BİR GÖRME ENGELLİYE ÖRNEĞİ………...……….. 75

(10)

vi

SONUCA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER………... 78

I. Sonuç ……… 78

II. Değerlendirme ……… 80

III. Öneriler ……….. 81

DR. ESAT BEY KRONOLOJİSİ…..……… 82

BİBLİYOGRAFYA…..……….. 84

I. ARŞİV KAYNAKLARI ………. 84

A. Başbakanlık Osmanlı Arşivi ……….. 84

B. Dr. Esat Aile Arşivi ………. 85

C. T.C. Emekli Sandığı Arşivi……….. 85

II. DİĞER KAYNAKLAR……… 86

III. CANLI KAYNAKLAR ………. 93

VI. İNTERNET KAYNAKLARI ……… 93

(11)

vii

ÖNSÖZ

Lisansüstü eğitim çalışmalarına başladığım andan itibaren, Osmanlı Devleti’nde 1900 ile 1920 yılları arasında görme engellilere ilişkin izlenilen eğitim politikasını araştırmaya başladım. Dr. Esat Bey’in Osmanlı delegesi sıfatıyla katıldığı 1902 Brüksel Kongresi sonrasında hazırlayarak bilim dünyasıyla paylaştığı “A‘mâların Terfîh-i Ahvâli

Hakkında 1902 Brüksel Kongresi” isimli çalışmasına ulaştığımda heyecanım daha da arttı. Bu

risaleyi yüksek lisans semineri olarak hazırladım.

Yukarıda bahsi edilen kongre başta olmak üzere ilgili dönemlerde Osmanlı Devleti’nin de katıldığı bazı uluslararası kongrelerde görme engellilerin eğitimi konusunun incelenmesi şaşırmama neden oldu. Zira Türkiye’de engellilere ilişkin özel eğitimin başlaması 1955’li yıllarda Ankara Bahçesaray İlkokulunda açılan özel sınıf ile tarihlendirilmektedir. Ancak Osmanlı’da XX. yüzyılın başlarında görme engellilerin eğitilmeleri, meslek kazandırılmaları ve topluma uyum sağlamaları için politikaların arandığını anladım.

Bu kongrelerde Osmanlı delegesi olarak katılan göz doktoru Esat Bey, alanında uzman bir hekim, tıbbiye’de hoca ve görme engellilerin sorunları için fikir üreten bir aydın. İlk arşiv çalışmalarına başladığım zaman çok renkli bir kişilik ile karşı karşıya geldiğimiz gerçeğini anlamam fazla uzun sürmedi. Görme engelli eğitimine katkılarının tam anlaşılabilinmesi için, onun yaşadığı dönemi ve hayatının incelenmesinin gerekliliğini anladım.

Dr. Esat Bey’in doğduğu, büyüdüğü, tıbbiye eğitimini tamamladığı, Fransa’ya uzmanlık için gittiği ve tıbbiye’de muallimliğe başladığı dönemler Osmanlı’nın varlığının son dönemidir. Esat Bey’in orta yaşlarda, tuğgeneral rütbesinde, mesleğinde zirvede olduğu yıllardır. Rütbesinin tenzili, siyasî kararları, sürgün günleri, ülkesinde rejim değişikliği ve arkasından yeni Türkiye Cumhuriyeti. 1923’den sonra artık orta yaşları geçmiş olan Dr. Esat Bey, doğduğu şehir İstanbul’da hastaları ve dostlarıyla baş başadır.

Dr. Esat Bey’in hayatını incelerken aynı zamanda Osmanlı’da modern tıp eğitimi ve modernleşmenin aydınlık yüzü ve bu sürecin tipik örneği bir göz doktorunu öğrenmiş olacağız. İşte bu hekimin, yaşamındaki zor koşulları inceledikten sonra, ülkesinin yaşadığı felaketlere rağmen, mesleğinin farklı bir yönü eğitimci kimliğine vurgu yapılacaktır.

Çalışmamızın ikinci bölümünde Dr. Esat Bey’in yukarıda bahsi edilen risalesi ve hazırladığı bir raporu çalışmamıza esas alınacaktır. Zira görüleceği üzere Dr. Esat Bey, XX. yüzyılın başlarında görme engellilerin Osmanlı ve Avrupa’daki yaşam şartlarına ilişkin önümüze bir panorama koymaktadır. Nitekim bir bilim insanına yakışan şekliyle ülkesinde

(12)

viii görme engellilerin eğitilmeleri için modern ve çağdaş yaklaşımlarda bir eğitim kurumunun oluşması için girişimlerde bulunur.

Çalışmam sırasında bana destek olan Danışman Hocam Sayın Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ’a, Dr. Esat Bey’in Moda’daki evinde beni kabul etmek nezaketini gösterip arşivlerinden faydalanmama izin veren Sayın Zeynep ATİKAN GÜLTEKİN’e, eşi Prof. Dr. Bülent GÜLTEKİN’e ve bana yardımcı olan tüm gönül dostlarıma teşekkürlerimi arz ediyorum.

Hasan Basri SAYI

(13)

ix

KISALTMALAR

age : Adı Geçen Eser agm : Adı Geçen Makale agt : Adı Geçen Tebliğ agtz : Adı Geçen Tez agy : Adı Geçen Yer

A} MKT.MHM : Mektubi Mühimme Kalemi

A}MKT.NZD : Mektubi Kalemi Nezaret ve Devair Evrakı BOA : Başbakanlık Osmanlı Arşivi

Bk : Bakınız

DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi DH.İD : Dahiliye İdare Kısmı Evrakı

DH.EUM.SSM : Dahiliye Emniyet-i Umumiye Seyrüsefer Müdüriyeti DH.EUM.3.şb : Dahiliye Emniyet-i Umumiye Üçüncü Şube

DH.MKT : Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi

DH.KMS : Dahiliye Kalem-i Mahsus Müdüriyeti Evrakı DUİT.d : Defter Usûlü İrade-i Taltif Defteri

ESA : Emekli Sandığı Arşivi EV.d : Evkaf Nezareti Defterleri İ. AS : İrade Askerî

İ.HR : İrade Hariciye İ.DH : İrade Dâhiliye İ.HB: : İrade Harbiye

İ.HUS : İrade Hususi İ.TAL : İrade Taltif

İ.KAN : İrade Kanun ve Nizamat İ.ŞE : İrade Şehremaneti İ.MF : İrade Maarif

İ.MMS : İrade Meclis-i Mahsus MV : Meclis-i Vükelâ Mazbataları İ.DUİT : Dosya Usulü İradeler

IAA : Işık Ailesi Arşivi

(14)

x D : Dosya G : Gömlek M : Miladî Ölm. : Ölüm Tarihi R : Rumî H : Hicrî

YÖK : Yüksek Öğretim Kurumu

Y.PRK.ASK : Perakende Evrakı Askeri Maruzat

Y.PRK.BŞK : Perakende Evrakı Başkitabet Dairesi Maruzat Y.A..RES : Saadet Resmi Maruzat Evrakı

Y.MTV : Mütenevvi Maruzat Evrakı

(15)

xi

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ I- Yöntem

Bu çalışmanın amacı, 1900–1920 yılları arasında Osmanlı Devleti’nde görme engellilerin eğitimine yönelik girişim ve politikaları Dr. Esat Bey’in çalışmalarından yararlanarak ortaya çıkarmaktır.

Bu araştırmanın yöntemi, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi ve görüşme yöntemidir. Bu araştırmada Dr. Esat Bey’in 1865 ile 1936 yılları arasındaki kendi hayatı, akademik, siyasi ve özellikle görme engellilerle ilgili yaptığı çalışmaları belgeleyen bütün yazılı ve görsel materyallerin analizi yapılması nedeniyle doküman analizi yöntemi kullanılmıştır1. Bu nedenle, bu araştırmada araştırmacı, Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Emekli Sandığı Arşivi ve Aile Arşivi ile kütüphanelerdeki Dr. Esat Bey ile ilgili yazılı ve görsel dokümanları incelemiştir. Ayrıca bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden yapılandırılmamış görüşme yöntemi de kullanılmıştır. Çünkü bu yöntem araştırmacının araştırma problemi hakkında daha zengin ve detaylı bilgi elde etmesini sağlayacağı için tercih edilmiştir2. Her iki yöntemle elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiş ve

araştırmanın alanyazını bölümünde sunulmuştur.

II- Veri Toplama Araçları

Bu çalışma Dr. Esat Bey’in yaşam süreci içersinde akademik, askeri, siyasi ve görme engelliler alanındaki çalışmaları yansıtan belgelerle sınırlıdır.

Bu çalışmanın verilerinin toplanılmasında; a- Osmanlı Arşiv Belgelerinden,

b- Dr. Esat Bey’in kaleme aldığı çalışmalardan, ailesinde bulunan belge, bilgi ve fotoğraflardan,

c- Aile bireyleri ve onu tanıyan komşusu ile yapılandırılmamış görüşmeden, ç- T.C. Emekli Sandığı Arşivinden,

d- Milli Kütüphane, Edirne ve Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, Beyazıt Merkez Kütüphanesi ve diğer kütüphanelerden,

1 Ali YILDIRIM, Hasan ŞİMŞEK, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Seçkin Yayınları, Ankara

2006, ss. 187 – 188.

(16)

xii e- Dr. Esat Bey’in hayatı ve görme engellilerin eğitimine katkıları incelenirken; yayımlanmış hatıratlar, bibliyografiler, makaleler, tamamlamış bir doktora tezi, ve YÖK Ulusal Tez Merkezi’nden,

f- İnternet araştırmasından yararlanılmıştır.

Çalışma esnasında T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden yararlanılırken göz tabibi, kehhal, Mirliva, Miralay, Binbaşı, Kolağası, Yüzbaşı Esat Bey başlıkları altında katalog taramaları yapılmıştır. Aynı dönem görme engelli eğitimi için; âmâ, kör, sağır, dilsiz, mektep, Darülaceze, Brüksel, Roma, kongre gibi anahtar kelimeler seçilerek taramalar yapılmıştır. Osmanlı Arşivi’nde bulunan Dâhiliye Nezaretine ait muhtelif şubelerin kayıtları, çeşitli iradeler, kanun ve nizamat, meclisi vükela mazbataları gibi tasnif edilmiş fon başlıklarından da önemli belgelere ulaşılmıştır. T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden istifade edilen belgelere ilişkin fon kayıtları tez çalışmasının bibliyografya bölümünde sunulmuştur.

Görme engelli eğitim konusunda Esat Bey’in yaşadığı dönemdeki gazetelerde görülen bilgilerin kaynağı incelendiği zaman, onun katıldığı uluslararası konferanslara ilişkin raporlar ve makaleler tanzim edip yayımladığı görülmüştür. Özellikle 1902 yılında Brüksel’de yapılan uluslararası bir kongreye ilişkin yayımlamış olduğu ““A‘mâların Terfîh-i Ahvâli

Hakkında 1902 Brüksel Kongresi” adlı matbu kitapçık uzun araştırmalar neticesinde Edirne

Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunmuş olup çalışmaya ciddi ölçüde yön vermiştir. Çalışma konusu olan Dr. Esat Bey’in ölüm tarihinin Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra olması nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Arşivi’nden gerekli işlemler tamamlanarak özlük dosyası incelenmiştir.

Esat Bey’in görme engellilerin eğitimi ile ilgili katıldığı konferanslar sonucu yayımlamış olduğu risalesi ve görme engelli okulunun açılması girişimine yönelik hazırlamış olduğu raporlar incelenerek, ilgili yıllardaki Osmanlı Devleti’nin görme engelli eğitim politikaları analiz edilmeye çalışılmıştır.

Ailesinden hayatta olan torunu gazeteci yazar Zeynep ATİKAN GÜLTEKİN, eşi Prof. Dr. Bülent GÜLTEKİN ve Esat Bey’in komşusu Naci ÇETE ile yapılandırılmamış görüşmelerde Esat Bey’in yaşamı ve görme engellilerle ilişkin önemli bilgilere ulaşılmıştır.

Ailesi ile yapılan görüşme neticesinde; Esat Bey ile alakalı mektuplar, notlar, fotoğraflar gibi aile arşivi bir kısmı çalışmada kullanılmak üzere kopyalanmasına izin verilmiştir. Bir kısım aile arşivi ise Dr. Esat Bey’in evinde tez çalışmasına yön vermesi açısından kopyalanmadan incelenmiştir. Ailenin özel konularını ilgilendiren belge ve

(17)

xiii fotoğraflar çalışmaya konu edilmemiştir. Kullanımına izin alınan bir kısım belge ve fotoğraf, tez çalışmasının ekleri bölümünde sunulmuştur.

Çalışmanın yapıldığı alanda, Dr. Esat Bey’in hayatını ve göz hekimliğine katkılarının incelendiği tamamlanmış bir doktora tezi bulunmaktadır. İlgili tezden eldeki bilgilerin kontrolü, çalışmanın hatlarının yeniden değerlendirilmesi açısından incelenmiştir. Bu çalışmada ilgili tezden yapılan alıntılar dip notlarda belirtilmiştir.

Türk Milli Kurtuluş Savaşı döneminde Dr. Esat Bey’in, askeri ve akademisyen kimliği onun fikir önderliği yapması sonucunu doğurmuştur. Vatanının işgalden kurtulması için uğraş vermiştir. İngilizler tarafından sürgüne gönderilmiştir. Bu nedenle dönemin ileri gelenlerinin hatıratlarında, Türk İnkılâp Tarihi alanında çalışma yapan araştırmacıların ve yazarların makalelerinde yer almıştır. Milli Kütüphane başta olmak üzere muhtelif kütüphanelerin katalogları;

a- Süreli Yayınlar,

b- Yayımlanmış eserler ve makaleler kategorilerinde taranmış, tez için yapılan alıntılar gerekli şekliyle kaynak olarak belirilmiştir.

Genel internet taraması sonucunda Dr. Esat, Essad, Esad, Göz Tabibi, Paris Tıp Fakültesi, Tıp Tarihi, Türk Oftalmoloji Tarihi gibi başlıklarda internet araştırması yapılmış olup, adresleri tez bibliyografisi, internet kaynakları bölümünde sunulmuştur.

Bu çalışmanın veri toplama araçları neticesi elde edilen dokümanlardan, analiz edilerek alınan bilgiler dip not sistemi ile sistematikleştirilmiştir. Tez çalışmasında kullanılan kaynaklar bibliyografya bölümünde, açık künyeleriyle araştırmacıların bilgisine sunulmuş olup, bir kısım fotoğraf ve belge de ekler bölümünde arz edilmiştir.

III- Veri Analizi ve Dokümanların Yorumlanması

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgelerin orijinalleri arşivin okuma salonunda incelenildikten sonra örnekleri temin edilmiş, tamamen okunup Latin harflerine transkripsiyonu yapılmıştır. Dokümanlardan elde edilen veriler nitel araştırma yöntemleri ile elde edilen verilerin analiz tekniklerinden olan betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Bu bağlamda dokümanlar bütünüyle okunmuş ve genel temalar oluşturularak tezde sistemli bir şekilde sunulmuştur.

Yapılandırılmamış Görüşme Yöntemiyle elde edilen veriler önce alınan notlardan transkriptleri yapılmış ve daha sonra bütünüyle okunarak betimsel analiz tekniğiyle analiz edilmiş ve sistemli bir şekilde tezde kullanılmıştır.

(18)
(19)

1

GİRİŞ

I. Osmanlı Modern Tıp Eğitiminin Tarihçesi

Eski Türk tıp geleneklerini ve İslâm Öncesi Türk Devletleri’nin tıp alanındaki uygulamalarını inceleyen bilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre bu topluluklarda tababetin önemli olduğu sonucu çıkmaktadır1. Özellikle eski dönem Türk tababetinin, hastalanmamak ve hasta tedavisi üzerine kurulduğu düşünülmektedir2. Nitekim Eski Türk topluluklarında hastalıklardan korunma ve tıbbî müdahale usullerinin öğretildiği bilinmektedir3.

Büyük Selçuklu İmparatorluğu öncesi Müslüman Türk devletlerinde hastanelerin varlığı ve buralarda bilimsel tıp derslerinin verildiği mekânların oluşturulması, tıp bilimine verilen önemin göstergesi olarak kabul edilebilir4. Avrupalıların, Türk tıp adamı olarak İbn Sinâ (ölm. 1037), Türk tıp tarihinin bilinen en önemli tabibi olarak gösterilebilir ve eserleri

Latinceye çevrilerek Batı tıbbının da gelişmesinde rol oynamıştır. Böylelikle Batı’da “ Tababetin hükümdarı” diye anılmıştır5.

Anadolu Selçukluları Döneminde ise Türk tababetinin kurumsallaşmaya başladığı görülmektedir. Nitekim Başkent Konya’da I. Alâeddin Keykubâd (1220-1237) tarafından inşa edilen “Dârü’ş-Şifâ-yi Alâî” adında bir sağlık kurumunun varlığı bilinmektedir6. Diğer Selçuklu darüşşifalarında olduğu gibi, Konya Alâeddin Darüşşifa’nda da kurulduğu andan itibaren tıp eğitimi verildiği tespitini yapan Yusuf KÜÇÜKDAĞ’a göre buralarda, Anadolu Selçuklu Devleti’nin doktor ihtiyacını karşılayabilecek sayıda hekim yetişmekteydi7.

Selçuklulardan sonra bu tıp eğitim merkezlerinin işlevleri Osmanlılar zamanında da devam etmiş ve buralardan yetişen hekimler, Osmanlı Ülkesi’nin çeşitli yerlerinde görev almıştır8.Osmanlı’da tıp ilminin İstanbul’un fethinden sonra esas gelişmeye başladığı tespit edilmiştir9. XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa’nın tıbbî gelişimiyle irtibata

1 Yağmur SAY, “Türk Tıp Tarihinin Kaynakları ve Türk Tıbbı”,Yeni Türkiye, Türkoloji ve Türk tarihi

Araştırmaları Özel Sayısı,IV., Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 528.

2 Doktor Osman Şevkî, Beşbuçuk ‘Asırlık Târihî Türk Tabâbeti, Maarif Vekâleti Neşriyatı, Matba‘a-yı Âmire

İstanbul 1925, s. 16.

3 İbrahim KAFESOĞLU, Türk Millî Kültürü, Ötüken Yayınları, İstanbul 2004, ss. 339- 340. 4 SAY, agm., s. 531.

5 KAFESOĞLU, age., ss. 386-388.

6 Yusuf KÜÇÜKDAĞ, Konya Alaeddin Darüşşifası, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayını, Konya 2008, s. 7. 7 “ Konya’da Alâeddin Dârü’ş- Şifâsı, Tıp Medresesi ve Mescidinin Yeri, Yapısı”, Konya Şehri’nin Fizikî ve

Sosyo-Ekonomik Yapısı Makaleler I., Selçuklu Belediyesi Yayını, Konya 2004, ss. 430-431.

8 Yusuf KÜÇÜKDAĞ, “ Konya Alâeddin Dârü’ş- Şifâsı ve Dârü’ş- Şifâ Medresesine Dair bazı Belgeler”,

Konya Şehri’nin Fizikî ve Sosyo-Ekonomik Yapısı Makaleler I., Selçuklu Belediyesi Yayını, Konya 2004, ss. 435-442.

(20)

2 geçmeye başlayan Osmanlılar bu yüzyıldan sonra gerçek anlamda Batılılaşma işaretleri vermeye başlamıştır10. Özellikle son Viyana kuşatmasının başarısızlığının getirdiği yenilgiler, Osmanlı ordusunda yenileşmeyi zorunlu hale getirince Avrupa’daki bilimsel gelişmeye uyum zorunluluğu ortaya çıkmıştır11. Bilindiği üzere Osmanlı’da modernleşme hareketleri ilk olarak askerî alanlarda başlamıştır. Nitekim modern tıp eğitimi de askeri gereksinimler sonucu ortaya çıkmıştır. Zira ordunun hekim ihtiyacının bir zorunluluğu bu sonucu oluşturmuştur. Bu nedenle XIX. yüzyılın başlarında kurulan “ Mekteb-i Tıbbiye” ve “Mekteb-i

Harbiye” Osmanlı çağdaş eğitim sürecine dahil edilmiştir12.

Tersane-i Âmire bünyesinde tabib ve cerrah yetiştirmek üzere Ocak 1806 yılında Tersane Tıbbiyesi kurulmuştur. Modern tıp eğitiminin verilmesi hedeflenen bu okulda dersler Avrupa tıbbını bilen hekim-müderrisler tarafından ve genelde Fransızca yazılmış tıp eserlerinden veriliyordu13. Bazı araştırmacılar, bu tıp mektebinin 1808 yılında Sultan III. Selim (1789-1807)’in tahttan indirilmesi ile kapatıldığını bahsetmesine rağmen14, TERZİOĞLU makalesinde bu yanlışlığa değinerek Tersane-i Âmire’nin binalarının yandığı Temmuz 1822 yılına kadar eğitimine devam ettiğine işaret etmektedir15. Adnan ATAÇ da

makalesinde bu tıp okulunun 1822 tarihine kadar eğitim faaliyetlerine devam ettiği tespitine katılmaktadır16.

Tersane Tıbbiyesi’nin yanmasından yaklaşık beş yıl sonra Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi’nin önderliğinde hekim sayısının yetersizliği ve ordunun hekim ihtiyacını karşılamak için 14 Mart 1827 yılında İstanbul’da Tophane-i Âmire adıyla eğitim dili Fransızca, eğitim süresi beş yıl, mezuniyet sonucu icazet yerine diploma verme esasına dayalı yeni ve modern bir tıp mektebi kurulmuştur17. Tıbhane-i Âmire ve Cerrahhane-i Âmire olarak iki bölüm olan okulun 1839 yılında Galatasaray’da birleşmesi sonucu Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhane adıyla modern bir askerî tıp okulu oluşmuştur18. Daha sonra bu okul, 1867

10 Arslan TERZİOĞLU, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Tıp Eğitiminin Batılılaşması”, Osmanlı, VIII., Yeni

Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 518.

11 TERZİOĞLU, agy.

12 Ekmeleddin İHSANOĞLU, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Bilim”, Osmanlı Uygarlığı, I., (Yay. Haz: Halil

İNALCIK, Günsel RENDA), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2002, s. 367.

13 İHSANOĞLU, agy. 14 İHSANOĞLU, agy. 15 Agm. s. 519.

16 “Askeri Tıp Tarihi”, Osmanlı, VIII., Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 567.

17 Esin KÂHYA, Ayşegül D. ERDEMİR, Bilimin ışığında Osmanlıdan Cumhuriyete Tıp ve Sağlık Kurumları,

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2000, s. 224-225; TERZİOĞLU, agm., s. 519; İHSANOĞLU, agy.

(21)

3 yılında açılan sivil tıp okulu olan Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye-i Şâhane ile birlikte 1909 yılında “Darülfünun-ı Osmanî Tıp Fakültesi” adı altında birleşmiştir19.

Sultan II. Mahmud (1808-1839)’un Batılılaşma hareketlerinden olan Tıbbiye-i Şâhane’de 1840 yılında bir Tıbbiye Meclisi kurulmuştur. Bu meclisin ilk işi tababet uygulamalarını disiplin altına almak olmuştur. Bu arada diplomaları olamayan ancak tabip, cerrah, ebe ve dişçi olarak çalışanların tasfiyesine karar vermiştir20. Böylelikle tababet mesleğinin öğretilmesinde eğitmen kalitesi artırılmış; geleneksel usuller yerine, batı tıp eğitim standartlarına doğru geçiş başlamıştır. Nitekim bu okuldan 1843 yılından itibaren mezun olan öğrencilere, doktora sınavına girmek, başarmak ve tez hazırlamak şartıyla doktor unvanı verilmesi yönüne gidilmiştir. Tıbbiye’de sınav uygulamasının varlığını 1890 yılında Tıbbiye’de öğrenci olan Dr. Rıza NUR, hatıratında zikretmektedir. Burada NUR, tıbbiyedeki doktora sınavını ve tez hazırlama zorunluluğunu belirterek onların zamanında tez uygulamasının kaldırıldığını fakat kendisinin tez hazırladığını anlatır21. 1870 yılına kadar eğitim dili Fransızca22 olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’nin eğitim şeklinin, Batı üniversiteleri tarafından dikkate alındığından 1847’den sonra Avrupa üniversiteleri tarafından fakülte olarak kabul edilmeye başlanmıştır23. Böylelikle XIX. yüzyılın sonunda Osmanlı modern tıp eğitimi

kendini kabul ettirmeye başlamış ve hekimlik mesleğinin icrası için bilimsel kriterlerde eğitim alma zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Tıp alanındaki gelişmeleri öğrenmeleri ve daha iyi yetişmeleri için ilmesi ve genç doktorların XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde Avrupa’ya gönderilmişlerdir24. Arkasında tıbbiyeden mezun olan ve Fransızcası yeterli olan başarılı öğrenciler ihtisas için yurt dışına gitmişlerdir. Nitekim 1869 yılından itibaren Mekteb-i Tıbbiye’den Fransa’ya yeni mezun doktorlar eğitimlerini tamamlamak üzere gönderilmeye başlanmıştır25. Sonraki yıllarda ise bu genç doktorlar, Türk Tıbbı’nda birer kürsü sahibi olmuşlardır26. Böylelikle Osmanlı’da normal pratisyen hekimliğinin ötesinde uzman doktorluk anlayışı XIX. yüzyılda önem kazanmıştır.

Osmanlı döneminde göz hekimlerine “kehhâl” denilmekte olduğu bilinmektedir. Göz hekimliği, genel hekimlik altında olmayıp aynı cerrahlık gibi uzmanlık alanı olduğu

19 TERZİOĞLU, agm, s. 524; ATAÇ, agy.

20 Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi, VI.,Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1988, s. 174.

21 Hayat ve Hatıratım, I., (Kısaltma: Hatıratım I.)(Yayına Hazırlayan: Abdurrahman Dilipak), İşaret Yayınları,

İstanbul 1992, s. 139.

22 ATAÇ, agm., s. 567.

23 KÂHYA, ERDEMİR, age.,s. 262.

24 Adnan ŞİŞMAN, Tanzimat Döneminde Fransa’ya Gönderilen Osmanlı Öğrencileri (1839 – 1876), Türk Tarih

Kurumu Yayını, Ankara 2004, ss. 4 -5.

25 ŞİŞMAN, age., s. 73.

(22)

4 kaynaklarda bildirilmektedir27. Göz hekimliği, Osmanlı döneminde uzmanlık gerektiren bilim dallarından olup, bu alanda uzman olmak isteyenlerin ciddi eğitime tabi tutulduğu görülmektedir28. Bunlardan biri de çalışmanın konusu olan Dr. Esat Bey’dir. Kendisi Osmanlı modern tıp eğitiminin yetiştirdiği, göz hekimliği alanında uzmanlaşan askerî bir doktor ve aynı zamanda Tıbbiye-i Şâhane’de müderris olan bir bilim adamıdır.

II. Osmanlı Arşiv Belgelerinde Aynı Dönemde Yaşamış Diğer Dr. Esat Beyler

Bu tezin konusu olan Dr. Esat Bey’in hayatı ile alakalı arşiv çalışmaları sırasında karşımıza çeşitli Dr. Esat isimleri çıkmıştır. Çalışmada sağlıklı bir sonuç elde edebilmek için Dr. Esat Bey’in yaşamı ile alakalı bir kronoloji oluşturularak diğerlerinden ayrılmaya çalışılmıştır. Örneğin 03 Rebiyülahir 1303/09 Ocak 1886 tarihli bir belgede, Esat Paşa’nın çocukları babalarının hastalığını beyanıyla, Kütahya sürgünü cezasının kaldırılmasını talep etmişlerdir29. Belge dikkatle incelendiği zaman bu Esat Bey’in başta askerî rütbesi olmak üzere, çalışma konusu olan Dr. Esat Bey’den farklı olduğu görülmektedir. Çünkü göz hekimi Dr. Esat, o yıllarda Mekteb-i Tıbbiye’de henüz öğrencidir. Bu nedenle belgede farklı birine ait bilgi bulunmaktadır.

Dr. Esat Bey’in yaşamı takip edilirken arşiv kayıtlarında isimleri geçen bazı Dr. Esat kayıtlarından tespit edilebilenlerden bazıları aşağıda örneklenmiştir.

a- Esat Bey: Mekteb-i Tıbbiye’nin müdürü Esat Bey, İzzet Paşa’nın kardeşi olup,

Rıza NUR’un ifadesi ile kardeşinin makam gücü nedeniyle hızla yükselmiş ve genç yaşta Paşa olmuştur30. Özellikle II. Meşrutiyet’in ilânı ve 31 Mart olaylarından sonra Mekteb-i Tıbbiye ders nazırı olan miralay Esat Bey görevinden azledilmiştir31.

b- Dr. Esat (Oktay): Milli Mücadele yıllarında Ardahan Kongresi ardından 17

Ocak 1919’da oluşturulan Kars Şûralar Hükûmeti kurucusu ve başkanı olan Çıldırlı Doktor Esat32 ise özellikle Dr. Esat Bey’in Milli Mücadele döneminde işgal güçlerine direniş çalışmalarında, Şûralar Hükûmeti’nin İstanbul temsilciliği görevi dolayısıyla, çalışma konusu olan Dr. Esat Bey ile karıştırılma ihtimali bulunmaktadır.

c- Dr. Esat Feyzi Bey: 1897’de Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’den mezun olmuştur.

Dr. Esat Feyzi(1874–1902), Tıbbiye’de asistan olarak, fizik, jeoloji ve mineroloji derslerini

27 Nil AKDENİZ, Osmanlılarda Hekim ve Hekimlik Ahlâkı, İstanbul 1977, s. 41.

28 Nil SARI, “ Osmanlı Darüşşifalarında Meslek Ahlâkı”, Osmanlı, VIII., Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999,

s. 506.

29 BOA. Y.A.RES. D. 32, G. 32, 30 NUR, Hatıratım I., s. 231.

31 Ali Cevat Bey, İkinci Meşrutiyetin İlânı ve Otuzbir Mart Hâdisesi, II. Abdülhamid’in Son Mabeyn Başkâtibi

Ali Cevat Beyin Fezlekesi, (Yay. Haz: Faik Reşit Unat), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1985, s. 161.

32 Hüsamettin ERTÜRK, İki Devrin Perde Arkası, (Yay. Haz: Samih Nafiz TANSU), Sebil Yayınları, İstanbul

(23)

5 vermekle de görevlendirilir. X-ışınlarının tıbbi amaçla kullanımını ders müfredatına sokulmasını sağlayan hekimdir. Cerrahi kliniği şefi Cemil (Topuzlu) Paşa’dan izin alarak burada bir "röntgen ışınları ile muayene" şubesi açılmasını sağlar ve ömrünün sonuna kadar bu bölümde çalışır33.

ç- Dr. Esat Nurettin (Durusoy): Türkiye'de Cumhuriyet döneminde kurulan

Tabip Odaları kurucusu ve yöneticisidir. Dr. Esat Nurettin Bey, iç hastalıkları uzmanı olup, Haseki Hastanesi Müdürü ve Başhekimidir.

d- Yrd. Prof. Dr. Muzaffer Esat (Güçhan): Üniversite Reformu sırasında

kadroya alınan dâhiliye uzmanı olarak görünmesine rağmen34, Osmanlı Arşiv kayıtlarındaki belgelerde geçen ismi ve konumu belirlenememiştir.

e- Tabip Miralay Esat Bey: Gümuşsuyu Hastanesi hekimlerinden. Emeklilik

işlemlerinin yapıldığı 09 Şevval 1327/24 Ekim 1909 tarihli yazışmada rütbesi miralay olarak verilmekte ve babasının adı Said olduğu belirtilmektedir.35. Yine aynı Dr. Esat Bey için 21 Ramazan 1331/22 Mart 1894 tarihli36 ve 15 Zilkade 1328/18 Kasım 1910 tarihli İrade-i Harbiye37 yazılarında “mütekaid Miralay Es’ad Bey” olarak bahsedilmektedir.

f- Dr. Esat (Köprülü): Dr. Esat Bey ile aynı emeklilik evrakında ismi geçen ve

Tıp Fakültesi İlm-ü Nebadâat Muallimi Şerafeddin oğlu Esat Bey, 1909 yılında Askeri ve Sivil Tıbbiyelerin Haydarpaşa’da birleştirilerek İstanbul Darülfünun-ı Tıp Fakültesi olduğu zaman, tıp botanikçisi olarak görev yapmıştır38. Tıp Botanikçisi Dr. Esat Tabip Binbaşı Rütbesinden ve 25 sene iki ay hizmet ile emekliliğe ayrılmıştır39. Dr. Esat Bey ve Dr. Esat Şerafeddin Bey’in aynı okulda muallim olmaları nedeniyle, dikkatli davranmayan bir araştırmacı arşiv belgelerini kolaylıkla karıştırabilir.

g- Dr. Esat Bey: Menteşeli Dr. Esat olarak kayıtlarda görülmekte olup, İzmir

Karantina Enspektorluğu yapmış ve Sıhhiye-i Umumiye şube müdürlüğüne tayin olunan40, 25 Aralık 1912 tarihinde ise Meclis-i Sıhhiye Umumi Muavinliğine getirilen Dr. Esat Bey’dir41.

ğ- Dr. Esat Bey: Aynı dönem arşiv kayıtlarında karşımıza çıkan farklı bir Dr. Esat

Bey ise Dr. Esat Arif Bey’dir. Arşiv kayıtlarında genelde Dr. Esat olarak geçen Dr. Esat Arif

33 Yeşim IŞIL ÜLMAN, “Türkiye’de 19-20 Yüzyılda Tıp Tarihinin Anahatları (1827-1923)”, Hastane Dergisi,

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı.

34 Ali ARSLAN, Darülfünun’dan Üniversiteye, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1995, s. 339. 35 BOA. İ. AS. D. 94, G. 1327/L-17.

36 BOA. İ. HB. D. 138, G.1331/N-11. 37 BOA. İ. HB. D. 67, G. 1328/Za-090

38http://www.ctf.edu.tr/tarihce/tarihce.html, 07/02/2008. 39 BOA. İ.HB. D. 60, G. 1328/N-113.

40 BOA. İ. DUİT. D. 60, G. 74; İ. DUİT. D. 77, G. 23. 41 BOA. İ. HR. D. 430, G. 1331/M-11.

(24)

6 Bey, 17 Safer 1312/20 Ağustos 1894 yılında Belediye Hıfz-ı Sıhha Müfettişliğine tayin edilmiştir42. Beşiktaş Sarayı tabiplerinden ismi sayılan ve kendisine nişan verilen Dr. Esat Bey’in de Dr. Esat Arif Bey olma ihtimali bulunmaktadır43. Konumuz olan Dr. Esat Bey ilgili belge tarihi olan 25 Ramazan 1306/25 Mayıs 1889 tarihinde Tıbbiye’den yeni mezun yüzbaşı rütbesinde bir tabip olarak Fransa’ya gitme hazırlığındadır. Belgenin ilk uyandırdığı izlenim, konumuz olan Dr. Esat Bey’in geçici olarak tayin edilmiş olabilir doğrultusunda ise de Askerî hiyerarşi üst rütbe ile başlaması dolayısıyla ilk isim olan zikredilen Tabip Binbaşı Cemil Bey ve Esat Beyler sıralamasından sonra Yüzbaşı Hüseyin Bey’den bahsetmesi, Esat Bey’in binbaşı rütbesinde olması kanaati uyandırmaktadır ki o yıllarda çalışma konusu olan Dr. Esat Bey yüzbaşıdır.

Arşiv çalışmaları katalog üzerinden sürdürüldüğü, belgenin içeriği incelenmediği zaman yanıltıcı sonuçlar doğmasına neden olabilmektedir. Bu çalışma sırasında sıkıntıya sebep olan bir belgeyi örnek olarak sunulmasının gerekliliği bulunmaktadır. BOA. katalog çalışmasında Mekteb-i Tıbbiye’den talep edilen göz hekimi konusunda Dr. Esat Bey isminin geçmesi dikkat çekici bulunmuştur. Belge, Yunan Hududu Komutanı Neşed Paşa gözlerinden rahatsız olduğundan, göz ameliyatının yapılması için Mekteb-i Tıbbiye Emraz-ı Ayniye muallimlerinden Miralay Dikron Bey’in İstanbul’dan Nasliç’e gönderilmeleri hususunda bir seraskerlik tahriratıdır. Ancak bu belgenin Başbakanlık Osmanlı Arşiv kataloglarında, Dr. Esat Bey’inde gönderilmesi bahsi edilirken Binbaşı rütbesi ile anılmaktadır44. Belgenin incelenmesinde Dikron Bey ile Sol kolağası Andon Efendi’nin adının geçtiği, Dr. Esat Bey ile bir bağlantı olmadığı yönündedir. Ayrıca 1902 yılında Dr. Esat Bey miralay rütbesindedir. Esat Bey ismi kataloglara yanlış geçmiş olmalıdır. 25 Ocak 1902 yılına ait bu belgede Miralay Dikron Bey’in bu ameliyat için gönderildiği anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak ilgili dönem olayları başta olmak üzere, Dr. Esat Bey kronolojisi arşiv belgelerini tasnifimizde ayırt edici olmuştur. Buna rağmen kayıt üzerinde farklı araştırmacı ve müelliflerin belirledikleri olay veya konum üzerinde tereddüt oluşması halinde, yanıltıcı olmamak üzere, ilgili belgeler değerlendirmemeye alınması tercih edilmiştir.

42 BOA. A.MKT.MHM. D. 553. G. 29. 43 BOA. İ.DH. D. 1136, G. 88712. 44 BOA. Y.MTV. D. 225, G. 84.

(25)

7

BİRİNCİ BÖLÜM

DR. ESAT BEY’İN BİYOGRAFİSİ

I. DR. ESAT BEY’İN MİLLİ MÜCADELEDEN ÖNCEKİ HAYATI I.I.1. Esat Bey’in Doğumu Tıp Mektebi’ndeki Eğitimi

Esat Bey’in kamuoyu tarafından bilinen tam adı Mehmet Esat’tır (Fotoğraf I). Soyadı kanunundan sonra “Işık” soyadını almıştır. Osmanlı Döneminde soyadı olmayıp baba adıyla anılması dolayısıyla, “Neşet Esad”,”Esad bin Neşet”,”Esad Neşet”45, “Kaymakam

Esad Bey”46, “Kaymakam Kehhal Esad Bey”47 ve “Esat Paşa”48 lâkap ve isimleri ile

anılmıştır. Esat Bey, Osmanlı Dönemi evraklarında kullandığı mühürlerde ise “Es‘ad Mehmed

bin Neşet” adını kullanmıştır49. Arkadaşları arasında ise “Profesör Doktor Esat” ismi ile tanınmakta olduğu bilinmektedir50. İstanbul ili, Eminönü ilçesi, Servi Mahallesi kütüğüne kayıtlı olan Dr. Esat Bey’in nüfus kayıtlarında ise ismi “Esat Paşa” olarak geçmektedir.

Dr. Esat Bey’in doğum tarihini Hıdır Kadircan KESKİNBORA hazırladığı doktora tezinde, Dr. Esat Bey’in hazırladığı uzmanlık tezindeki bilgilere dayanarak 03 Nisan 186451; popüler içerikli ansiklopedi maddelerinde ise 03 Nisan 1865 olarak yazmaktadır. KÂHYA, ERDEMİR, Dr. Esat Bey’in doğum tarihini 1863 olarak tespit etmektedirler52. YILDIRIM,

İstanbul Ansiklopedisi’ne hazırlamış olduğu maddesinde kaynak göstermeden 16 Nisan 1865,

tarihini belirtmektedir53. Esat Bey’in kızı Tomris Hanım 186554, torunu ATİKAN ise

45 Binbaşı Elhaç Rıza Tahsin, Tıp Fakültesi Tarihçesi, (Mir’ât-ı Mekteb-i Tıbbiye), I-II., (Yayınlayan: Aykut

KAZANCIGİL), Özel Yayınları, İstanbul 1991, s. 37.

46 BOA. İ. HR. D.379, G. 1320/R-11/4. 47 Binbaşı Elhaç Rıza Tahsin, agy.

48 Ferudun KANDEMİR, “Büyük İdealist Esat Paşa’nın Parolası Yenilmiyeceksin”, Hatıralar Vesikalar

Resimlerle Yakın Tarihimiz Birinci Meşrutiyetten Zamanımıza Kadar, (Kısaltma : Yenilmiyeceksin) II./23., İstanbul 1962, s. 321; Şeref ÇAVUŞOĞLU, “ Esat Paşa Neler Yaptı”, Hatıralar Vesikalar Resimlerle Yakın Tarihimiz Birinci Meşrutiyetten Zamanımıza Kadar, I./8., İstanbul 1962, s. 227.

49 Bk: Ek: I. Esat Bey’in mührü.

50 Akil Muhtar ÖZDEN, “Profesör Doktor Esad Işık 1863-1936”, Tedavi Kliniği ve Laboratuarı Mecmuası, No.

24 Extrait, (İstanbul 1936); Ferudun KANDEMİR, “Rauf Orbay’ın Hatıraları”, Hatıralar Vesikalar Resimlerle Yakın Tarihimiz Birinci Meşrutiyetten Zamanımıza Kadar, (Kısaltma : Orbay’ın Hatıraları), III./36., İstanbul 1962, s. 304.

51 “Esat Işık Paşa, Hayatı, Türk Tıp Tarihindeki ve Türk Oftalmoloji Tarihindeki Yeri ve Katkıları”, (İstanbul

Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 2006, s. 23.

52 Age., s. 262.

53 Nuran YILDIRIM, “ Işık, Esat”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, IV. (Kısaltma: Işık Esat), Kültür

Bakanlığı ve Tarih Vakfı Yayını, İstanbul 2003, s. 114.

54 Leyla NEYZİ, İstanbul’da Hatırlamak ve Unutmak Birey, Bellek ve Aidiyet, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,

(26)

8 04 Nisan 1281/16 Nisan 1865 olarak belirtmektedir. Dr. Esat Bey’in bağlı olduğu İstanbul ili Eminönü ilçesi nüfus kütüğünde, sadece 1865 tarihi verilmekte, gün ve ay bulunmamaktadır. Burada doğum yeri İstanbul olarak kayıtlara geçmiştir. Öyle ise Dr. Esat Bey’in doğum tarihi 16 Nisan 1865 olarak kabul edilebilir.

Dr. Esat Bey’in babası “Şûrâ-yı Devlet”55 azası Vezir Arif Paşa’nın56 oğlu Neşet Bey’dir57. Annesi, Gürcü Yusuf Paşa’nın58 kızı Fatma Hanım’dır. Esat Bey iki yaşında iken babası, eşi Fatma Hanım’dan boşandığı; oğluyla fazla ilgilenmediği bilinmektedir. Bu konuda Esat Bey’in kızı Tomris Hanım, kızı Zeynep Hanım’a hatıralarını anlatırken, “Büyükbabası

Neş`et Bey`in mirasyedi olduğunu” belirterek, Babası Esat Bey’in yetişmesinde katkısı

olmadığını ima; annesi Fatma Hanım`ın ise “güçlü ve olgun bir hanım olup, üstelik Mevlevî

olup, bu tarikatta yüksek bir mertebeye erişmiş olduğuna”59 işaret etmiştir. Şu halde burada Esat Bey’in yetişmesinde babaannesinin etkisini vurgulanmış olmaktadır.

Dr. Esat Bey babasından uzak, büyükbabası Gürcü Yusuf Paşa’nın korumasında ve dayısı şair Nuri Bey’in evinde çocukluğunu geçirir60. Esat Bey’in ilköğretim dönemine ait henüz bilgi bulunmamasına rağmen, İstanbul’da doğmuş olması ve ailesinin orada ikamet etmesi nedeniyle, ilk mektebine İstanbul’da devam ettiğini düşündürmektedir. Esat Bey’in el

yazısı ile hazırlayıp, Şişli Efdal Hastanesi’ne verdiği öz geçmişinde belirttiği üzere61; R 1294/M 1879 senesinde Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin gündüzlü bölümüne kaydolmuştur.

O yıllarda Tıbbiye’de eğitim süresi on sene olup, dört senesi idadi, altı senesi yüksek bölümdür62. Bu yüksek okula girebilmesi için idadi mektebini de Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhane’de bitirdiği anlaşılmaktadır63. Dr. Esat Bey’in kızı Tomris Hanım’ın Gazeteci Leyla NEYZİ ile yaptığı söyleşide babasının Tıbbiye’yi 1888’de bitirdiğini belirtmesine rağmen64,

55 Şûrâ-yı Devlet, 1867 yılında Meclis-i Valâ’nın kaldırılmasıyla kurulan, devletin işleyişi ve kanunları

denetleyen bir kurumdur. Bk: Mehmet Zeki PAKALIN, “ Şûra-yi Devlet”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III., M.E.B. Yayını, İstanbul 2004, ss. 360-361.

56 Tanzimat’tan sonra değişik devlet hizmetlerinde bulunan Vezir Ârif Paşa hakkında Bk;.Mehmed Süreyya,

Sicill-i Osmanî, VI., (Yayına hazırlayan: Nuri AKBAYAR), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1996, s. 1773, 1800, 1803, 1804, 1807.

57 ÖZDEN, agm., s. 3; YILDIRIM, Işık Esat, s. 114. 58 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, VI., s. 1951.

59 Zeynep ATİKAN, “Esat Bey Hakkında”, (Kısaltma: Mülâkat I.), 04.06.2007 tarihli, Dr. Esat Işık Cad. Dr.

Esat Işık Ap. No:17 Moda/ İstanbul Adresindeki görüşme.

60 NEYZİ, age., s. 181.

61 KESKİNBORA, agtz., ekler bölümü.

62 Yasemin ÖZTUNA ŞİRİN, “Osmanlı Sâlnâmelerinde 1908 Tarihine Kadar Tıp Eğitimi” Yeni Tıp Tarihi

Araştırmaları, V.,(İstanbul 1999), s. 219.

63 II. Abdülhamit döneminden itibaren Mekteb-i Tıbbiye’ye bu okuldan öğrenci alınıyordu. Bk: Cemil

ÖZTÜRK, “ İdâdî”, DİA, XXI.,İstanbul 2000, s. 465.

(27)

9 04 Nisan 1305/16 Nisan 1889 tarihinde65, 24 yaşında, genç bir tabip yüzbaşı olarak Mekteb-i Tıbbiye’den mezun olmayı başarmıştır.

I.I.2. Tıp Eğitimi için Fransa’ya Gidişi

Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyılda Fransa ile yakın ilişkileri bulunmaktadır. Hemen her konuda olduğu gibi eğitim sisteminde de Fransa’nın etkisi söz konusudur. Nitekim Darülfünûn-ı Şâhane’nin kuruluşunda büyük ölçüde Fransız sisteminin tesirinin bulunduğu bilinmektedir. Durum, I. Dünya Savaşı öncesine kadar devam etmiştir. Alman bilim adamlarının İstanbul’a gelmeleriyle 1911 yılından sonra değişmeye başlamıştır66. Mekteb-i Tıbbiye’den 1205 tıp doktoru diploma numarasıyla67 mezun olan Esat Bey, göz hastalıkları alanında ihtisas yapmak üzere 06 Haziran 1889 tarihinde burslu olarak Paris’e gönderilmiştir68.

Dr. Esat Bey’in göz hastalıkları alanında ihtisas yapma isteği, Tıbbiye’de öğrenci olduğu 1889 yıllında göz hastalıkları hocası olan İlya Abdünnur Bey’in69 yönlendirmesi sonucu gerçekleşmiş olmalı. Zira Muallim Dr. İlya Abdünnur Bey, Dr. Esat Bey’i Paris’teki ihtisasını tamamlamasını müteakip başında bulunduğu Mekteb-i Tıbbiye göz hastalıkları bölümüne asistan olarak alması böyle bir çağrışım yapmaktadır.

Dr. Esat Bey’in Paris’te eğitim için Fransızca sınavına girip girmediğine dair şimdilik elde bir bilgi olmamasına rağmen, aldığı eğitimin buna yeterli olduğu düşünülebilir. Nitekim Paris’te eğitimi sırasında ve daha sonra yayımladığı Fransızca çalışmaları, Dr. Esat Bey’in bilimsel makale yayımlayabilecek derecede Fransızca’ya hakim olduğunu göstermektedir.

I.I.2.A. Paris’te Tıp Eğitimi Alması ve Göz Hastalıkları Alanında Uzmanlaşması

Paris’e giden Dr. Esat Bey’in ilk işi, bu kentte Val de Grace Askerî Tatbikat Okulu’nda bir yıl staj yapıp sertifika almak olmuştur70. Akabinde Fransa’nın tanınmış göz hekimi Profesör Despagner’in asistanı olarak Despagner Hastanesi Oftalmoloji Kliniği’nde staja başlamıştır. İhtisasını yaparken Konjonetivitel’in tedavisine dair incelemelerde de bulunmuştur71. Staj sürecinde ve tıbbi incelemelerinin devam ettiği eğitim döneminde,

65 Ek: II., Özgeçmiş; T.C.M.M.V. Zat İşleri Dairesi, 03 Ocak 1935 tarih ve 74081 nolu yazısı. Bk: ESA., Işık

Dosyası.

66 ARSLAN, age., s. 503.

67 Ek: IV., Dr. Esat Reçetesi Örneği.

68 Ek II., Özgeçmiş; Binbaşı Elhaç Rıza Tahsin, age., s. 37. 69 ÖZTUNA ŞİRİN, agm., s. 231.

70 Ek: II., Özgeçmiş. 71 ÖZDEN, agm., s. 3.

(28)

10 Paris’teki bazı Ermeni öğrencilerin Türk öğrencilerini küçümsemelerine şahit olmuştur. Yabancı öğrencilerin sürekli olarak Tıbbiye-i Şâhane Mektebi mezunu olan ve Fransa’ya ihtisas için gönderilmiş olan öğrencileri kastederek “Türkler bu okulu bitiremez” demeleri üzerine tekraren Paris Tıp Fakültesi’ne kaydolmuştur72.

Avrupa’da bulunmanın avantajını kullanmak isteyen Dr. Esat Bey, Fransa’da iken sadece göz hekimliği ihtisasına yönelik çalışmalar yapmadığı, mesleği ile alakalı farklı çalışmaları takip ettiği de anlaşılmaktadır. Bu sırada Fransa’da bulunan Mirliva Nafliyan Paşa ile birlikte, Fransa Askerî hastaneleri ve savaş zamanı ilk yardım ve cerrahi müdahaleler alanında incelemelerde bulunarak, kapsamlı bir rapor tanzim etmiş ve 03 Muharrem 1308/19 Ağustos 1890 tarihinde padişaha sunmuştur73. “Üç yüz yedi senesi ağustosunda Fransa’ nın

şimâl eyâletinde icrâ edilmiş olan askerî manevrâsında doktor sıfâtıylâ bulunarak…”74 diye

bu konuyu açıklayan Esat Bey’in başarılı çalışmaları Osmanlı Hükûmeti’nin dikkatini çekmeye başlamıştır. Bu nedenle 23 Muharrem 1308/08 Eylül 1890 yılında kendisine Mecidî Nişanı verilerek çalışmalarının devamı teşvik edilmiştir75.

Paris Tıp Fakültesi’ne de devam etmekte olan Dr. Esat Bey’in Fransa’da kalması için verilen süre, eğitim süresinin uzaması nedeniyle yetişmediği anlaşılmaktadır. 08 Şevval 1308/17 Mayıs 1891 tarihinde İstanbul’a müracaat ile tahsil müddetinin uzatılmasını talep eder76. Nitekim hazırladığı ve ileride konu edilecek olan bir kongreye ilişkin raporunda da bahsettiği üzere Paris’teki eğitim müddeti beş buçuk yıl olmuştur77.

Fransa’da bulunduğu sürede Paris Tıp Fakültesi’ni bitirerek 28 Eylül 1893 tarih ve 366 numaralı doktorluk diplomasını78 alan Esat Bey, ihtisasını da “Essai sur la semiologie

del” (Ekzoftalmi Semiyolojisi Üzerine Bir Deneme) çalışmasıyla tamamlamıştır. İhtisas

diplomasını 31 Temmuz 1893 tarihinde aldıktan sonra79 Prof. Despagner’in kliniğinde şef olarak altı ay kadar daha çalıştığı bilinmektedir. Bu gelişme üzerine Osmanlı Devleti,

kendisinin bu mezuniyeti, telif eylediği eser ve başarılı çalışmasından dolayı 30 Rebiyülevvel 1311/11 Eylül 1893 tarihinde bir derece terfiiyle ödüllendirilmesine karar

72 ATİKAN, Mülâkat I.

73 BOA. Y.MTV. D. 45, G. 4. 74 Ek: II., Özgeçmiş.

75 BOA. İ. DH. 93248.

76 BOA. Y. PRK. BŞK. D. 21, G. 42.

77 Doktor Es‘ad, A‘mâların Terfîh-i Ahvâlî Hakkında 1902 Brüksel Kongresi, ( Kısaltma: Brüksel Kongresi),

Ahmed İhsan Matbaası, İstanbul 1219. s. 26.

78 ÖZDEN, agm., s. 3. 79 Ek: II., Özgeçmiş.

(29)

11 verilmiştir80. Ayrıca 15 Rebiyülevvel 1311/26 Ağustos 1893 tarihinde İrade-i Taltif ile göz hastalıklarına dair telif ettiği bir risaleden dolayı Sanayi-i Nefise Madalyası verilmiştir81.

I.I.2.B. Fransa’da Öğrenci Hareketlerine Katılması

Esat Bey, öğrencilik yıllarında hareketli bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Zira yukarıda da bahsedildiği üzere yabancıların tazyiklerine karşı yeniden okul bitirebilmeyi göze alabilmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi, Paris’te öğrencilik yıllarında sadece ihtisasına ve okuluna devam etmeyi yeterli görmemiştir. Mesleğini ilerletebilmek ve vatanına faydalı olabilmek için raporlar tanzim etmek suretiyle saraya göndermiştir82. Bu çalışmaları ile idealist bir görüntü vermesinin yanı sıra, vatanından uzak bir ülkede almakta olduğu eğitimin hakkını ödeme gayretinde olduğu izlenimi doğmaktadır.

Esat Bey, derneklerdeki faaliyetleri ile de dikkat çekmektedir. Torunu Zeynep ATİKAN, büyükbabasının Paris’te öğrenci iken öğrenci derneğinin üyesi olduğunu ve oldukça aktif rol aldığını Annesi Tomris Hanım’dan dinlediğini bildirmektedir83. O meslek derneklerine de üye olarak tecrübesini artırmaya çalışmıştır. Viyana ve Berlin’de etütler yaptığı ve Fransa Oftalmoloji Derneği’ne üye olduğu tespit edilmiştir84.

I.I.3. İstanbul’a Dönüşü

Dr. Esat Bey, ihtisasını tamamladıktan sonra ülkesine dönmüştür. Onun İstanbul’a dönüş tarihini KÂHYA, ERDEMİR, 1893 olarak vermesine85 rağmen Dr. Esat Bey, ihtisasını 31 Temmuz 1893 tarihinde tamamlayınca hemen dönmemiş, altı ay daha Avrupa’da kalmıştır. Nitekim Esat Bey, özgeçmişinde yurt dışı çalışmalarını tamamladıktan sonra, 06 Mayıs 1894 yılında İstanbul’a döndüğünü belirtmektedir86. Böylelikle o, göz hastalıkları uzmanı olarak, 1894’te 31 yaşında İstanbul’a dönmüş olmaktadır.

Dr. Esat Bey, İstanbul’a döndüğü yıl görev alır. İlk görev yeri 1845 yılında Sultan Abdülmecid (1839-1861) tarafından yaptırılmış olan Haydarpaşa Askeri Hastanesi’dir. Bilindiği üzere bu hastane 1870 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhane’den mezun olan hekimler için staj okulu haline getirilmiştir87.

80 BOA. İ. TAL. İrade No: 111; İ. HUS. D.16, G. 15/Ra- 1311. 81 BOA. İ. TAL. İrade No: 126.

82BOA. Y, MTV.D. 45, G. 4; Ek: II., Özgeçmiş.

83 ATİKAN, Mülâkat I.

84 Ek: X., Cerrah Paşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi, “Göz Hekimliğine Katkılarıyla Esad Işık Paşa “

(Kısaltma: Işık Paşa), 15 Haziran 2007 tarihli pano.

85 Age., s. 237.

86 Ek: I., Özgeçmiş; YILDIRIM, Işık Esat, s. 114.

87 Eriş ASİL, Gülbin ÖZÇELİKAY, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Eczacılık”, Osmanlı, VIII., Yeni Türkiye

(30)

12

I.I.3.A.Tıbbiye’de Müderris Oluşu

Esat Bey’den önce Osmanlı Devleti’nde göz hastalıklarında uzmanlaşmış hekimler mevcut idi. Bahattin İzzet, İlya Avram ve İlya Abdunnur beyler, 1868’de Paris’e göz hastalıkları alanında ihtisas yapmaya gitmişlerdi88. Bu hekimler ihtisaslarını tamamlamalarından sonra İstanbul’a dönmüşler ve çeşitli hastanelerde görev almışlardı. Dr. Esat Bey’in Tıbbiye’den hocası ve daha sonra yanında asistanı olacağı Dr. İlya Abdünnur Bey, Mektebi-i Tıbbiye’ye önce hariciye bölümüne asistan 89 daha sonra ise göz hastalıkları bölümüne muallim olarak atanmıştır90.

İlk görev yerinde bir ay kadar kalan Esat Bey, akabinde Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhane’de göz hastalıkları muallim yardımcılığına getirilmiştir91. Onun bu görevi 24 Haziran 1895 tarihinden itibaren Devlet Sâlnâmeleri’nde Muavin-i Emrâz-ı Ayniye olarak tespit edilmeye başlanmıştır92. Böylelikle Dr. Esat Bey’in Tıbbiye’deki araştırma görevlisi statüsünün 1894 yılı Haziran – Temmuz aylarında başladığı anlaşılmaktadır93.

Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’de Muavin-i Emrâz-ı Ayniye görevini yapmakta olan Dr. Esat Bey94, 20 Şevval 1316/03 Mart 1899 tarihinde Dr. Abdünnur Bey’in emekli olası

üzerine onun yerine göz hastalıkları bölümüne muallim olarak atanır95. Bu görev günümüzde

profesör unvanına karşılık gelebilir. Nitekim yakın arkadaşları ve bazı araştırmacıların Esat Bey için profesör unvanı kullandıkları bilinmektedir96. Ancak o günlerde muallimlik ile müderrislik kavramlarında bir karışıklık görülmektedir. Dr. Esat Bey’in muallimlik görevine atandığı 1899 yıllarında müderrislik unvanı medrese hocalarına, muallimlik ise modern eğitim kurumlarına ait bir tanım olsa gerektir. O yıllardaki Devlet Sâlnâmeleri ve Askerî Sâlnâme kayıtlarında, tıbbiye hocaları muallim ve muallim yardımcısı olarak görülmektedir97. Ancak PAKALIN’ın izah ettiği gibi daha sonra ise, Darülfünun hocalarına müderris denmeye başlanmıştır98. Bu nedenle Cumhuriyet Dönemi ve Osmanlı Devleti son yıllara ait belgelerde Dr. Esat Bey müderris unvanı ile anılmıştır. Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhane’deki öğretim üyeliğini

88 KESKİNBORA, agtz., s. 50. 89 ÖZTUNA ŞİRİN, agm., ss. 224-230. 90 KESKİNBORA, agy.

91 Binbaşı Elhaç Rıza Tahsin, age., s. 37. 92 ÖZTUNA ŞİRİN, agm., s. 242. 93 KANDEMİR, Yenilmiyeceksin, s. 321. 94 ÖZTUNA ŞİRİN, agm., ss. 242-243.

95 Ek I., Özgeçmiş; Ek. IV. Prof. Dr. Es‘ad Reçeteleri, ( D. N. ESSAD Professeur – Oculiste, Professeur de la

Faculté de Médeciné); YILDIRIM, agy; Akil Muhtar ÖZDEN, Esat Bey’in 1899 yılındaki bu görevlendirilmesini, profesör unvanı almıştır diye açıklamaktadır; Bk: agm., s. 4.

96 Rauf ORBAY, Cehennem Değirmeni Siyasi Hatıralarım, Truva Yayınları, İstanbul 2004, s. 351; ÖZDEN,

agm., s.1; KANDEMİR, Orbay’ın Hatıraları, s. 304; KANDEMİR, Yenilmiyeceksin, agy.

97 ÖZTUNA ŞİRİN,agm., ss. 219-272. 98Age., II., s. 598.

(31)

13 1910 yılına kadar sürdüren Esat Bey, daha sonra bahsedileceği üzere, Haydarpaşa Tıp Fakültesinde bu görevine devam etmiştir.

I.I.3.B. Askerlikte Aldığı Rütbeler

Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhane Osmanlı Ordusu’nun bir okuludur. Bu nedenle bu okulu bitiren Dr. Esat Bey’in askerî yönü de bulunmaktadır. Daha önce bahsedildiği üzere 04 Nisan 1305/16 Nisan 1889 tarihinde99, tabip yüzbaşı olarak mezun olan Esat Bey’in ilk aldığı askerî rütbe yüzbaşılıktır ve 24 yaşındadır.

Paris’te bulunduğu 29 Haziran 1308/11 Temmuz 1892 tarihinde sol kolağası rütbesi almıştır. 21 Ramazan 1311/08 Nisan 1893 tarihli, Roma Kongresi’ne murahhas üye atanması talebinde100, kolağası unvanına atıfta bulunulan Dr. Esat Bey, 05 Teşrinievvel 1309/17 Ekim 1893 tarihinde sağ kolağalığına terfi ettiğini belirtmiştir101.

Mekteb-i Tıbbiye’ye de ki hocalık görevini sürdürürken, 06 Rebiyülevvel 1314/15 Ağustos 1896 tarihinde binbaşılığa terfi eden Esat Bey102, 11 Cemaziyülevvel 1318/06 Eylül 1900 tarihinde kaymakamlığa terfi etmiş, birde Mecidî Nişanı ile taltif edilmiştir103.

Dr. Esat Bey’in miralay rütbesine yükselmesi, YILDIRIM’a göre 1904 yılında gerçekleşmiştir104. KESKİNBORA, bu konuda tarih vermezken, tezine koyduğu özgeçmişin

yanlış okunması sebebiyle Esat Bey’in miralaylığa yükselişini 18 Eylül 1315/30 Eylül 1899 olarak gösterilmiş ve yanlış algılanmasına sebep olmuştur105. Belgenin Osmanlıca fotokopisinde miralaylığa terfi tarihi 18 Eylül 1319/01 Ekim 1903 olduğu görülmüştür. 09 Receb 1321/01 Ekim 1903 tarihli İrade-i Taltif belgesine göre Mekteb-i Tıbbiye Emraz-ı Ayniye Muallimi Kaymakam Esat Bey’in rütbesi bir derece yükseltilmiştir106. Böylelikle Dr. Esat Bey, 01 Ekim 1903 tarihinde yaklaşık 38 yaşında iken miralay yani albay rütbesine yükselmiş olmaktadır.

Düzenli olarak yükselen Esat Bey, 06 Receb 1324/25 Ağustos 1906 bir derece kıdem almıştır107. 1907 yılında ise mirliva bugünkü karşılığıyla tuğgeneral rütbesine

99 Ek: II., Özgeçmiş; T.C.M.M.V. Zat İşleri Dairesi, 03 Ocak 1935 tarih ve 74081 nolu yazısı. Bk: ESA., Işık

Dosyası.

100 BOA. Y.MTV. D. 76, G. 116. 101 Ek: II., Özgeçmiş.

102 BOA. İ. TAL., İrade No: 29.

103 BOA. İ.TAL. İrade No: 76; Özgeçmiş de bu tarih 19 Ağustos 1316/01 Eylül 1900 olarak verilmekte. Bk: Ek:

II.

104 Agy. 105 Agtz.,s. 27.

106 BOA. İ.TAL. İrade No: 66. 107 BOA. İ. TAL. İrade No:13.

(32)

14 yükselmiştir108. Mirliva rütbesine yükselmesini müteakip, çok genç sayılabilecek 42 yaşında “Kehhâl Esad Paşa” olarak anılmaya başlanmıştır109.

I.I.3.C. Esat Bey’in Askerî Rütbesinin Tenzili

Dr. Esat Bey’in BOA’da bulunan Milano Konferansı’na gönderilmesi ile alakalı Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa imzasıyla 17 Mart 1909 tarihindeki makama arz edilen ve 27 Safer 1327/20 Mart 1909 tarihli derkenar yazısı ile onaylanan110, daha sonra Meclis-i Vükelâ’nın 02 Rebiyülevvel 1327/24 Mart 1909 tarihinde karar alınan bu belgede Esat Bey’den, “Mirlivâ Esad Paşa Hazretleri” 111 olarak bahsedilmektedir. Böylelikle Dr. Esat Bey 24 Mart 1909 tarihine kadar mirliva rütbesinde görev yapmış olmaktadır. Ancak II. Meşrutiyet’in ilânından sonra durum değişmiş ve rütbesinde indirime gidilmiştir.

Binbaşı Elhaç Rıza Tahsin eserinde Dr. Esat Bey için, “tensikât-ı cedidede Tıb

Fakültesi Seririyât-ı Ayniye Muallimliğine tayin ve Tasfiye-i Rütüb Kanûnu mucibince rütbesi Mirlivalıkdan Kaymakamlığa tenzil kılınan112” diyerek bir rütbe indiriminden bahsetmektedir.

KESKİNBORA’da 1908 yılında meşrutiyetin ilânı üzerine Esat Bey’in rütbesinin generallikten kaymakamlığa indirildiği tespitini yapmaktadır113. Bu konuda, ESA. Dr. Esat

Bey’in özlük dosyasında bulunan 03 Ocak 1935 tarihli bir belgede, Esat Bey hakkında bilgi bulunamadığı bahsedilmektedir. Ancak Tekaüt Edilen Tabipler Defteri’nde bulunan kayıt belirtilerek, Dr. Esat Bey’in kaymakamlığa tenzilinin 17 Ekim 1909 tarihi olduğu belirtilmektedir114.

Dr. Esat bey’in rütbesinin indirilmesi hangi gerekçe ile olduğu hakkında henüz bilgiye ulaşılmamasına rağmen Meclis-i Mebusân-ı Osmanî ‘nin 63 numaralı birinci devre toplantısında ele alınan “ Tasfiye-i Rütbe-i ‘Askeriye Kanûn Lâyihası Hakkında Harbiye

Encümeninin Mazbatası” dâhilinde görüşülerek 20 Receb 1320/07 Ağustos 1909 tarihinde

yürürlüğe giren Kanun115 dikkat çekmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla II. Meşrutiyet’in, 24 Temmuz 1908 yılında ilânından yaklaşık bir yıl sonra 20 Receb 1327/07 Ağustos 1909 tarihinde çıkartılan bir kanunla116 siyasî suçlar kapsamında 44 yaşında iken Esat Bey’in askerî rütbesi mirlivalıktan kaymakamlık rütbesine indirilmiş olmalıdır. Nitekim o dönemde askerî

108 YILDIRIM, agy; Adnan ATAÇ, M. Alpertunga KARA, “ Dr. Besim Ömer Paşa’nın Yayınladığı ‘Nevsâl-i

Âfiyet’ Adlı Dört Yıllıkta Yer Alan Makaleler”, Yeni Tıp Tarihi Araştırmaları, IX., (İstanbul 2003), s. 358.

109 BOA. MV. D. 126, G. 1; Bu belge BOA. Katalogu’nda Kemal Esad olarak görünmesine rağmen, göz doktoru

(kehhal) ile Kemal karıştırılmış olmalı.

110 BOA. İ. HR. D. 417, G. 1327/S-09. 111 BOA. MV. D. 126, G. 1.

112 a.g.e., s. 37.

113 KESKİNBORA, agtz., s. 51.

114T.C.M.M.V. Zat İşleri Dairesi, Sıhhiye Şubesi, 74081 nolu yazısı. Bk: ESA., Işık Dosyası. 115 BOA. İ.DUİT. D. 165, G. 23.

(33)

15 rütbe indirimlerinin uygulandığı bazı kişilerin varlığı bilinmektedir. Örneğin Dr. Cemil (Topuzlu) Bey (1866–1958) aynı Dr. Esat Bey gibi Meşrutiyetin ilânından sonra Tasfiye-i Rütbe-i Askeriye Kanunu gereği askerî rütbesi miralaylığa indirilmesi üzerine askeriyeden istifa etmiştir117, aynı zamanda hiç rütbe indirimi yapılmamış olan Askerî hekimlerde bulunmaktadır.

İttihat ve Terakki Partisi’nin kurduğu Hükûmet, II. Meşrutiyet öncesi Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) döneminde bazı askeri zevatın aldığı askeri rütbeleri haksız edindikleri düşünmüş olmalıdır. Zira çıkartılan kanun, süre dolmadan alınan rütbelerin tenzili, askerî disiplin oluşturmak gibi bir hedefle hareket izlenimi oluşturmaktadır. Ancak Dr. Esat Bey’in ilgili kanunda öngörülen rütbe yükselme süreleriyle alakalı bir sorunu gözükmemesine rağmen, bu tenzil siyasî suçlar kapsamında yapılmış olmalı.

Dr. Esat Bey’in, Mirliva rütbesi ise daha sonra iade edilmiş olabilir. KESKİNBORA, onun paşalık rütbesinin iade edildiğini belirtmesine rağmen118 henüz elimizde bu konuda somut bir belge yoktur. Ancak 09 Kasım 1913 yılında yapılan bir düzenleme ile bazı aflar getirilmiş119. Esat Bey’in Askerî görevlerinin emekliği dolayısıyla

sona ermesi, böyle bir aftan ancak onursal rütbe iadesi yoluyla yararlanmasını sağlamış olabilir. Nitekim yukarıda bahsi edilen Meclis-i Vükelâ belgesi120 örneğinde olduğu gibi, askeri belgeler dışındaki yazışmalarda paşa yani mirliva unvanı kullanıldığı görülmektedir121. Anlaşıldığı kadarıyla askerî bir unvanın siyasî sebeplerle elden alınması kamuoyu tarafından fazlaca kabul görmemekte ve resmiyette indirilmiş olan rütbeye rağmen eski unvan kabul görmektedir. Bu nedenle Dr. Esat Bey için “Paşa” unvanı, lâkap şekline dönüştüğü ve nüfus kayıtlarına bile isim olarak geçtiği görülmektedir.

I.I.3.Ç. Dr. Esat Bey’in Diğer Hizmetleri ve Darülaceze’de Fahri Hekimliği

Dr. Esat Bey, 1876 tarihinde Galatasaray’daki yerinden Demirkapı’ya taşınmış olan Mekteb-i Tıbbiye’de122 1894 yılında ilk iş olarak 15 yataklı müstakil bir göz kliniği tesis etmiştir123. Bu Osmanlı’da modern anlamda ilk düzenli göz kliniğidir124. Mekteb-i Tıbbiye’ye tayin edildiği dönem, Miralay Abdünnur Bey’in Avrupa’ya gitmesi nedeniyle, onun yerine

117 Sait NADERİ, “Prof. Dr. Cemil Topuzlu (1866–1958) ve Spinal Cerrahi”, http://www.jtss.org/index.php/jtss/article/view/304/299, 03 Şubat 2008.

118 Agtz., s. 25.

119 BOA. İ.DUİT. D. 165, G. 29. 120 BOA. Y. PRK.MK. D. 21, G. 73.

121 BOA. İ. HR. D. 417, G. 1327/S-09; İ. DUİT.d, D. 3, G. 68; DH. KMS. D. 53/2, G. 10. 122 KÂHYA, ERDEMİR, age., s. 237; ASİL, ÖZÇELİKAY, agm. , s. 598.

123 YILDIRIM, agy. 124 KANDEMİR, agy.

(34)

16 Tıbbiye-i Mülkiye ve Sıhhiye-i Umûmî ve Hey’et-i Tıbbiye-i Mülkiye üyeliğine vekâleten getirilmiştir125.

Dr. Esat Bey, Mekteb-i Tıbbiye’deki muallim yardımcılığı esnasında, Osmanlı Devleti Yunanlılar ile savaşa girmişti (1897). Yaklaşık bir ay süren ve Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanan bu savaş nedeniyle İstanbul’a getirilen savaş gazilerinin tedavileri için bir müddet Yıldız Hastanesi’nde görevlendirilmiştir. Bu görevlendirilme nedeniyle madalya verilmiştir126. Ayrıca onun, 1899 yılında Tıbbiye’deki görevinin yanında Hamidiye Eftal Hastanesi’nde fahri göz hekimi olarak hastalarına hizmet verdiği bilinmektedir.

Öğretim üyeliği devam eden miralay Dr. Esat Bey 21 Zilkade 1323/17 Ocak 1906 tarihinde Bulgar Prensi tarafından Şişli Bulgar Hastanesi’ndeki göz hekimliği hizmeti dolayısıyla nişan verilmiştir127. Işık Ailesi’nin damadı Bülent GÜLTEKİN, bu nişanı merhum Tomris Hanım’ın evinde gördüğünü hatırlamaktadır. Ancak nerede olduklarını bilmemektedir128. Bu hastanedeki hizmet süresi ve dönemi tam tespit edilememiştir. Ancak onun Mekteb-i Tıbbiye haricinde iz bıraktığı en önemli hizmeti Darülaceze’deki fahri göz hekimliğidir.

Kimsesiz, hasta, sakat, yaşlı ve sokakta kalanlar olarak bilinen toplumun dezavantajlı, bakıma muhtaç fertlerini koruma amaçlı kurulan Darülaceze, İstanbul’da bulunan bir bakımevidir. Sultan II. Abdülhamit (1876-1909) tarafından 31 Ocak 1896 tarihinde açılmıştır129.

Dr. Esat Bey Askeri Tıbbiye’de görevli iken, 1896 tarihinde Sıhhiye Dairesi kararı ile Darülaceze’ye fahri göz hekimi olarak görevlendirilmiştir130. Bilindiği kadarıyla Dr. Esat Bey, göz hastalıkları alanında Darülaceze’ye fahri olarak görevlendirilmesini müteakip yoğun bir talep ile karşılaşmış olmalı. Nitekim 29 Cemaziyülevvel 1316/15 Ekim 1898 tarihinde fahri göz hekiminin hastalara yetişemediği bu nedenle Darülaceze’ye sürekli görev yapacak

125 Ek: II., Özgeçmiş.

126 Ek I., Özgeçmiş.

127 BOA. Y. PRK.MK. D. 21, G. 73.

128 Mülâkat II., Zeynep ATİKAN ve Prof. Dr. Bülent GÜLTEKİN, “Esat Bey Hakkında”, konulu görüşme,

(Kısaltma: Mülâkat II.), 30/08/2007 tarih; Dr. Esat Işık Cad. Dr. Esat Işık Ap. No:17 Moda/ İstanbul Adresindeki randevu.

129 YILDIRIM, Darülacezenin resmi açılış tarihini 31 Ocak 1896 olarak belirtmektedir (Bk: Nuran YILDIRIM,

İstanbul Darülaceze Müessesesi Tarihi, Kısaltma: Darülaceze Tarihi, Darülaceze Vakfı Yayınları, İstanbul 1996, s. 15, s. 57). Aynı yazar hazırladığı “Darülaceze” maddesinde bu sefer 02 Şubat 1896 tarihini vermektedir (Bk: Nuran YILDIRIM, “Darülaceze”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi II., Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Yayını, İstanbul 1994, s. 555). NUHOĞLU ise “ Darülaceze” maddesinde bu kuruluşun açılış tarihini 2 Şubat 1896 olarak kabul etmektedir (Bk: Hidayet Y. NUHOĞLU, “Dârülaceze”, DİA.,VIII., İstanbul 1993, s. 513). YILDIRIM’ın eserinin yayım tarihi olarak yeni oluşu bilginin yeniliği kanaatini uyandırmaktadır. Bu nedenle çalışmada Darülaceze’nin açılış tarihini 02 Şubat 1896 olarak alınmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca tübül epitellerinin fırçamsı kenarlarında ayrılma ve bozulmalar, tübül bazal membranlarında kalınlaşma, glukojenik vakuolizasyonu gösteren şeffaf görünümlü

Bu yapılırsa ne dışarıda aley­ himizde gazete çıkar, ne gazete çı­ karsa ehemmiyeti olur. Bundan baş kn çare

Mecmuada ortaöğretim kurumları istatistiği daha ayrıntılı olarak tablolarla gösterildiğinden darulmualliminler, sultaniler, idadiler ve özel ortaöğretim okulları

Elinizdeki eserde; millet sistemi üzerinden hareketle Osmanlı Toplumundaki sosyal değişimi ve sosyal hayat ile ilgili az bahsedilen konuları Osmanlı Arşivi’nden yararlanarak

Tüm değişkenler için uzun dönemli eş bütünleşme tespit etmekle birlikte nedenselliğin yönünü sadece M 2 Y ‘nin milli hasılaya oranı ilişkisinde finanstan

Bürolara gelen evrak, -genel kayıt bürosunda olduğu gibi- bir numara verilerek kayıt altına alınır, aynı zamanda başka şubede işlem görmesi gereken evrak -genel kayıt

1862-1866 yılları arasında Suphi Bey idaresinde hazırlanan 1/2000 ölçekli Bursa planında (BOA, Haritalar, 509), Hisar Bölgesi’nde iç kalede, Bey Sarayı’nın yerleşim

Osmanlı Devleti, genellikle eleştirildiği, Avrupa diplomasi anlayışının dışında kalma ve devamlı elçi bulundurma uygulamasına gitmeme siyasetini, güçlü olduğu dönemde