• Sonuç bulunamadı

Konut alanları yer seçiminde sosyal yapının rolünün saptanmasına ilişkin sistematik bir yaklaşım: "Edirne Kaleiçi, Kaledışı ve yeni yerleşme alanları örneği"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konut alanları yer seçiminde sosyal yapının rolünün saptanmasına ilişkin sistematik bir yaklaşım: "Edirne Kaleiçi, Kaledışı ve yeni yerleşme alanları örneği""

Copied!
127
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Kent, sadece fiziksel çevrenin değişimi ve ekonomik organizasyonun yeni şekillere bürünmesi değil, aynı zamanda çeşitli toplumsal, ekonomik ve kültürel olayların yaşandığı konut alanlarının bir araya gelmesi ile oluşan bir mekandır. Bu mekanda yaşayan ise; biyolojik, toplumsal ve psikolojik bir varlık olan birey yani kullanıcıdır.

Kullanıcıların; alışkanlıkları, gelirleri, sosyal yaşantılarındaki farklılıklar ve eğilimleri, onların kentsel mekanda farklı konut alanlarında yaşama tercihlerine neden olmaktadırlar. Ancak kullanıcılar, bulundukları konut alanlarını da zamana, mekana ve sosyo-ekonomik yapılarına göre, çağdaş yaşam koşullarına bağlı olarak, uyum sağlama, düzenleme, yenileme ya da değiştirme gereksinimi duymaktadırlar. Bunun için de yeni konut alanlarının planlanması veya mevcut konut alanlarının iyileştirilmesi gerekli olmaktadır. Mevcut konut alanlarındaki kullanıcıların, bu konut alanlarını tercih etmelerinde sosyal yapılarının rolünün belirlenmesi de bu planlama veya yenileme sürecine önemli bir veri oluşturmaktadır.

Bu nedenle çalışmada; kentsel mekanın bir alt birimi olan konut alanlarında, kullanıcıların bu alanları tercih nedenlerinden sosyal yapının rolü incelenmektedir. Konut alanı yer seçiminde sosyal yapının rolü; örnekleme alanını oluşturan Edirne’deki üç farklı konut alanında karşılaştırmalı olarak ele alınmakta ve bu konut alanlarının seçilmesinde sosyal yapının rolü saptanmaya çalışılmaktadır. Bu saptama; mevcut konut alanlarının tercihini açıklayan sosyo-ekonomik faktörler, sırasıyla kullanıcıların gelir, yaş, eğitim, cinsiyet v.b. özellikleri gözönüne alınarak, farklı istatistiksel analiz yöntemleri ile elde edilmektedir. Ayrıca elde edilen veriler doğrultusunda, bu konut alanlarındaki kullanıcıların sosyal yapılarında olabilecek herhangi bir değişimde, diğer konut alanlarını seçme olasılıklarını belirleyebilmek amacı ile bir model denemesi yapılmaktadır.

(2)

Böylece mevcut kentsel bütünleşme olgusuna bağlı olarak, konut alanı yer seçiminde sosyal yapının rolü saptanmakta ve konut alanlarındaki kullanıcıların sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmişlik düzeyinde analiz edilebilmesi sağlanarak, fiziki planlama ve yönetim politikalarına veriler oluşturulabilmektedir. Ayrıca, olası ya da hedeflenen kentsel bütünleşme düzeyine ilişkin olarak, bu konut alanlarındaki kullanıcıların sosyal, ekonomik ve fiziksel mekanın değişkenlerinde olabilecek herhangi bir değişmeye bağlı olarak yapılabilecek müdahale olanağının bugünden yarına hazırlanabilmesine olanak tanıyacak esnek planlamaya girdiler oluşturulabilmektedir.

(3)

ABSTRACT

City is not only changing of physical environment and re-shaping economic organization, but also a place consisting of residences where various social, economic and cultural events take place. And the one living in this place is the biological, social and psychological entity called individual or user.

The habits, income, differences in social life and trends of the users cause them to prefer living in different residential areas in the city. However, the users need to adapt, rearrange, rennovote or change their residential areas as time, place and their socio-economic structures change. For this reason, new residential areas must be planned or exisiting ones must be renovated. Determining the role of social structure of the users in prefering these residential areas is an important data in this planning or renovation process.

In this respect, in residential areas which is a sub unit of city area, the role of social structure as a preference reason of the users is studied. The role of social structure in choosing a place for residential area is studied in comparison in three different residential areas in Edirne and the role of social structure in choosing these residential areas is tried to be determined. This determination, socio-economic factors explaining reasons for preference of existing residential areas, is obtained by different statistical analysis methods taking into consideration income, age, education, gender, etc. of the users respectively. Also in correspondence with obtained data, a model trial is made to determine preference probabilties of other residential areas after a change in social structures of the users.

Thus, in connection with existing city integration concept, the role of social structure in choosing a place for residential area is determined and data can be created for physical planning and management policies by analysing the users in residential

(4)

areas in terms of social, cultural and economic development levels. Also, in relation with possible or aimed city integration level, data for flexible planning can be created to allow preparation of possible intervention in relation with a change in users’ social, economic levels and physical place of these residential areas.

(5)

ÖNSÖZ

Kullanıcılar kent bütününde farklı konut alanlarında yerleşmeyi tercih etmektedir. Kullanıcıların bu konut alanlarını seçmelerinde birçok etken bulunmaktadır. Bu etkenler arasında sosyal yapının rolünü belirlemek amacı ile yapılan araştırmada, sosyal yapı ile konut alanı yer seçimi arasındaki ilişki düzeyi ölçülmektedir. Araştırmanın kullanıcı-çevre ilişkileri kapsamında yapılacak olan diğer çalışmalara örnek ve yardımcı olacağı düşünülmektedir.

Bu doktora çalışmam sırasında pek çok kişiden yardım ve destek gördüm. Öncelikle tez danışmanlığımı kabul ederek, bu konuda çalışmamı destekleyen ve çalışmam süresince bana özgür düşünce ortamı sağlayan Sayın Prof.Dr. Aykut Karaman’a ve tez izleme komitesi üyeleri hocalarım Sayın Yrd.Doç.Dr. Sennur Akansel ve Sayın Yrd.Doç.Dr. Cengiz Dane’ye sonsuz teşekkürler ederim.

Çalışmada doğru bilgilere ve sonuçlara ulaşmak için gerekli olan istatistiksel yöntemleri öğrenmemi sağlayan Sayın Yrd.Doç.Dr. Adil Oğuzhan’a, çalışmam ile ilgili değerli eleştirilerde bulunan Sayın Doç.Dr.Şaduman Sazak ve Sayın Yrd.Doç.Dr. Ayşe Sirel’e; haritalara ve bazı verilere birinci elden ulaşmamı sağlayan Edirne Belediyesi’ne çok teşekkür ederim.

Çalışmamın hazırlanması sırasında bana sürekli destek veren ve sağladıkları ortam ile çalışmamı sonuçlandırmamda etkili olan aileme, özellikle de üç yaşındaki oğlum Ali Özgür Çakır’a ve yardımcı olmak için her zaman hazır olduklarını belirten çalışma arkadaşlarıma çok teşekkürler ederim.

(6)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

ÖZET i-ii

SUMMARY iii-ıv

ÖNSÖZ v-v

TABLO LİSTESİ ix-x

HARİTA LİSTESİ xi-xi

RESİM LİSTESİ xii-xii

1. GİRİŞ, AMAÇ, YÖNTEM VE İÇERİK 1-1

1.1. Giriş 1-2

1.2. Araştırmanın Amacı 2-3

1.3. Araştırmanın Yöntemi ve İçeriği 3-7

2. TEMEL KAVRAMLAR 8-8

2.1. Konut Alanı: Mahalle Kavramı 8-11

2.1.1. Konut Alanı-Donatı İlişkisi 11-12

2.1.2. Konut Alanı-Sosyal Yapı İlişkisi 13-15

2.2. Kentsel Doku 15-16

2.2.1. Kentsel Doku Tipolojileri 16-19

2.2.2. Kentsel Doku-Sosyal Yapı İlişkisi 19-22

2.2.3. Konut Alanı-Kentsel Mekan İlişkisi 23-24

2.3. Sosyal Yapı 24-25

2.3.1. Sosyal Yapı-Değişim 25-26

2.3.2. Sosyal Yapı-Yer Değiştirme İlişkisi 27-29

3. ÖRNEKLEME ALANI: EDİRNE 30-38

3.1. Kaleiçi Konut Alanlarının Oluşumu ve Gelişim Süreci 38-43 3.2. Kaledışı Konut Alanlarının Oluşumu ve Gelişim Süreci 43-46 3.3. Yeni Konut Alanlarının Oluşumu ve Gelişim Süreci 46-48

(7)

Sayfa No

4. ALAN ÇALIŞMASI 49-49

4.1. Alanı Çalışmasının Amacı ve Kapsamı 49-54

4.2. Alan Büyüklüğünün Belirlenmesi ve Veri Toplanması 55-57

4.3. Elde Edilen Verilerin Çözümü 57-61

5. ALAN ÇALIŞMASININ ANALİZİ 62-62

5.1. Konutların Özellikleri ve Kullanıcıların Demografik Yapısına

İlişkin Frekans Dağılım Tabloları 62-62

5.1.1. Kullanıcıların Demografik Yapısına İlişkin

Frekans Dağılım Tabloları 62-63

5.1.2. Konutların Özelliklerine İlişkin Frekans Dağılım Tabloları 64-66 5.1.3. Konut Alanlarının Fiziksel Durumuna İlişkin

Frekans Dağılım Tabloları 66-68

5.2. Konut Alanı Yer Seçimini Etkileyen Çeşitli Faktörlerin

Çapraz Tablolar Yardımı İle İncelenmesi 68-75

5.3. Konut Alanı Yer Seçimine İlişkin Faktör Analizi 76-77 5.4. Değişik Faktörlere Göre Konut Alanı Yer Seçimi

Alt Boyut Düzeylerinin Farklarına İlişkin Bulgular 78-79 5.4.1. Kullanıcıların Yaşlarına Göre Konut Alanı Yer Seçimi

Alt Boyut Düzeyleri Arasındaki Farka İlişkin Bulgular 79-79 5.4.2. Kullanıcıların Eğitim Durumlarına Göre Konut Alanı Yer Seçimi

Alt Boyut Düzeyleri Arasındaki Farka İlişkin Bulgular 80-80 5.4.3. Kullanıcıların Cinsiyet Durumlarına Göre Konut Alanı Yer Seçimi

Alt Boyut Düzeyleri Arasındaki Farka İlişkin Bulgular 81-81 5.4.4. Kullanıcıların Toplam Aylık Gelirlerine Göre Konut Alanı Yer

Seçimi Alt Boyut Düzeyleri Arasındaki Farka İlişkin Bulgular 82-82 5.4.5. Kullanıcıların Oturdukları Mahallelere Göre Konut Alanı Yer

Seçimi Alt Boyut Düzeyleri Arasındaki Farka İlişkin Bulgular 83-85

(8)

Sayfa No

6. ALAN ÇALIŞMASINDAN ELDE EDİLEN VERİLERİN İSİMSEL LOJİSTİK REGRESYON (NLOGREG) MODELİ

İLE TEST EDİLMESİ 89-92

7. SONUÇ 93-95

KAYNAKLAR 96-101

ÖZGEÇMİŞ 102-103

EKLER 104-104

EK 1 Lojistik Model 104-106

EK 2-A Uygulanan Anketin Soru Kağıdı 107-110 EK 2-B Konut Alanları Yer Seçiminde Sosyal Yapının Rolünün

(9)

TABLO LİSTESİ

Sayfa No Tablo 2.1. Geleneksel Karakterli Kentsel Dokular 18 Tablo 3.1. Mahalle Nüfusları ve Yüzölçümleri 33 Tablo 3.2. Kaleiçi Bölgesindeki Mahalleler 40 Tablo 4.1. Babademirtaş Mahallesi’nde Günümüze Kadar

Ulaşan Yerleşmeler 52

Tablo 4.2. Toplam Örneklem Sayısının Tespiti 55 Tablo 4.3. Kotalama Yöntemi İle Örneklem Büyüklüklerinin Tespiti 55 Tablo 4.4. Mahallelere Göre Ankete Katılan Hane Sayılarının Dağılımı 57 Tablo 4.5. Cronbach Testi İle Elde Edilen Güvenirlik Puanları 59 Tablo 5.1. Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Dağılımı 62

Tablo 5.2. Katılımcıların Yaş Gruplarına Göre Dağılımı 63 Tablo 5.3. Ankete Katılanların Eğitim Seviyelerine Göre Dağılımı 63 Tablo 5.4. Katılımcıların Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı 63 Tablo 5.5. Anket Yapılan Konutların Yaşları 64

Tablo 5.6. Konutların Mülkiyet Durumuna Göre Dağılımı 64 Tablo 5.7. Konutların Niteliklerine Göre Dağılımı 65

Tablo 5.8. Konutların Oda Sayılarına Göre Dağılımı 65 Tablo 5.9. Konutların Isıtılma Şekline Göre Dağılımı 65 Tablo 5.10. Kullanıcıların Konutta Oturma Sürelerine Göre Dağılımı 66 Tablo 5.11. Kullanıcıların Konuttan Memnuniyetlerine Göre Dağılımı 66 Tablo 5.12. Konutların Büyük Alışveriş Merkezine Olan

Uzaklıklarına Göre Dağılımı 67

Tablo 5.13. Konutların Küçük Alışveriş Merkezine Olan

Uzaklıklarına Göre Dağılımı 67

Tablo 5.14. Konutların Sağlık Merkezine Olan Uzaklıklarına Göre Dağılımı 67 Tablo 5.15. Kullanıcıların Konut Alanındaki Sokağın Biçiminden

Memnuniyetlerine Göre Dağılımı 68

Tablo 5.16. Kullanıcıların Mahalleden Memnuniyetlerine Göre Dağılımı 68 Tablo 5.17. Mahallelere Göre Ankete Katılanların Eğitim Durumlarına

Göre Dağılımı 69

Tablo 5.18. Mahallelere Göre Aylık Hane Gelirlerinin Dağılımı 70 Tablo 5.19. Mahallelerde Oturanların Çalıştıkları Yerlere Göre Dağılımı 71 Tablo 5.20. Mahallelerde Oturanların Komşuluk İlişkilerinin

Geçerli Olup-Olmamasına Göre Dağılımı 72 Tablo 5.21. Mahallelerde Oturanların Doğum Yerlerine Göre Dağılımı 73 Tablo 5.22. Mahallelerde Oturanların Konutlarından

Memnuniyetlerine Göre Dağılımı 74

Tablo 5.23. Mahallelerde Oturanların Konut Alanlarından

Memnuniyetlerine Göre Dağılımı 75

Tablo 5.24. Kullanıcıların Sokak Biçiminden Memnuniyetlerine

Göre Dağılımı 75

Tablo 5.25. Açıklanan Toplam Varyans 76

Tablo 5.26. Döndürülmüş Faktör Matrisi (Varimax Yöntemi) 77

(10)

Sayfa No Tablo 5.28. Yaş Gruplarına Göre Puan Düzeyleri Arasındaki Farkların

Kruskal Wallis Test Sonuçları 79

Tablo 5.29. Konut Alanı Yer Seçiminde Bulunanların Eğitim Durumlarına Göre Konut Alanı Yer Seçimi Alt Boyut Düzeyleri Arasındaki

Farka İlişkin Kruskal-Wallis Test Sonuçları 80 Tablo 5.30. Konut Alanı Yer Seçiminde Bulunanların Eğitim Durumlarına

Göre Konut Alanı Yer Seçimi Alt Boyut Düzeyleri Arasındaki

Farka İlişkin Mann-Whitney U Test Sonuçları 81 Tablo 5.31. Konut Alanı Yer Seçiminde Bulunanların Toplam Aylık

Gelirlerine Göre Konut Alanı Yer Seçimi Alt Boyut Düzeyleri

Arasındaki Farka İlişkin Kruskal-Wallis Test Sonuçları 82 Tablo 5.32. Oturdukları Mahallelere Göre Konut Alanı Yer Seçimi

Puan Düzeyleri Arasındaki Farklara İlişkin

Kruskal Wallis Test Sonuçları 83

Tablo 5.33. Mahallelere Göre Konut Alanı Yer Seçimi Puan

Düzeylerinin Ortalamaları 84

Tablo 5.34. Mahallelere Göre Konut Alanı Yer Seçimi Puan Düzeyleri

Arasındaki Farklara İlişkin Tek Yönlü Varyans Analiz Tablosu 84 Tablo 5.35. Mahallelere Göre Konut Alanı Yer Seçimi Puan Düzeyleri

Arasındaki Farklara İlişkin Tukey HSD Test Sonuçları 85

Tablo 6.1. İsimsel Lojistik Regresyondaki Değişkenlerin

Betimsel İstatistikleri 90

(11)

HARİTA LİSTESİ

Sayfa No

Harita 3.1. Edirne’deki Mahalleler 32

Harita 3.2. II. Yüzyıl 35

Harita 3.3. XIV. Yüzyıl 35

Harita 3.4. XV. Yüzyıl 35

Harita 3.5. XVIII. Yüzyıl 35

Harita 3.6. XIX. Yüzyıl 35

Harita 3.7. 1950’li Yıllarda 35

Harita 3.8. 1990’lı Yıllarda 35

Harita 3.9. 2003 Yılında 35

Harita 3.10. Kentin 1970 Yıllarına Kadar Olan Gelişimi 37 Harita 3.11. Kentin 1980’li Yıllardan Sonraki Gelişimi 37 Harita 3.12. Kentin Fiziksel Gelişimindeki Doğal ve Yapay Eşikler 38

Harita 3.13. Kaleiçi ve Surları 39

Harita 3.14. 1918 Yılında Hazırlanan Edirne Haritası 40 Harita 3.15. Osmanlı Döneminde Edirne 1361-1500 44 Harita 3.16. Kaleiçi ve Kaledışı Bölgelerindeki Doku Farklılıkları 45 Harita 4.1. Seçilen Konut Alanlarının Kent İçindeki Konumları 50 Harita 4.2. Kaleiçi Bölgesinin Kentsel Mekan Kullanımları 51 Harita 4.3. Babademirtaş Mahallesi’nin Kentsel Mekan Kullanımları 53 Harita 4.4. I.Murat Mahallesi’nin Kentsel Mekan Kullanımları 54

(12)

RESİM LİSTESİ

Sayfa No

Resim 3.1. Kentin Uydu Görüntüsü 31

Resim 3.2. Kaleiçi Bölgesi’nin Uydu Görüntüsü 41 Resim 3.3. Kaleiçi’ndeki Farklı Yapılaşmalardan Görünümler 42

Resim 3.4. Köhneleşmiş Yapılar 43

Resim 3.5. Konutların Fonksiyon Değiştirmesi 43

Resim 3.6. Kaledışı Konut Alanlarının Uydu Görüntüsü 45 Resim 3.7. Kaledışındaki Organik Doku Görünümleri 46 Resim 3.8. Kaledışı Konut Alanlarından Görünümler 46 Resim 3.9. Yeni Yerleşme Alanlarının Uydu Görüntüsü 48 Resim 3.10. Yeni Yerleşim Bölgelerindeki Konut Alanlarından Görünümler 48

(13)

1. GİRİŞ, AMAÇ, YÖNTEM VE İÇERİK

1.1. Giriş

İnsan toplulukları eski çağlardan bu yana; çeşitli zaman dilimlerinde örgütlenme, üretim, tüketim ilişkileri ve teknolojik gelişmişlik düzeylerine göre, bir başka anlatımla sosyal, ekonomik ve kültürel yapı özelliklerine bağlı olarak farklı konut tiplerinde ve farklı konut alanlarında yerleşmeyi tercih etmişlerdir.

Kenti, pek çok konut alanının bir araya gelerek, çeşitli toplumsal-ekonomik ve kültürel olayların yaşandığı bir mekan olarak tanımlamak mümkündür. Kentsel mekanda yaşayan ise; biyolojik, toplumsal ve psikolojik bir varlık olan insan yani kullanıcıdır.

Kentte yaşam, farklı ortamlarda oynanan birçok rolden ve tekrarlanan parçalı hayat dilimlerinden oluşmaktadır. Bu ortam ve rol çeşitliliği kullanıcının iç yaşantısını da parçalı bir hale getirmektedir. Bu durumun; kullanıcı üzerindeki etkileri pek çok araştırmacı tarafından incelenmiştir. Ancak, kullanıcının iç yaşantısına bağlı olarak bulunduğu ortam ve rolünün farklılaşması ile oluşabilecek kentsel değişimin, fiziksel ve psikolojik boyutlarını da bilmek gerekmektedir. Ortam yaratma sanatı olarak tanımlanabilecek kent planlama ve mimarlık disiplinlerinin başarılı uygulamalar ortaya koyabilmesi için, bu bilgilere ulaşmak büyük bir öneme sahiptir.

Kullanıcıların alışkanlıkları, gelirleri, sosyal yaşantılarındaki farklılıklar ve eğilimleri, onların kentsel mekanda, farklı konut alanlarında yaşamayı tercih etmelerine neden olmaktadır. Ancak kullanıcıların konut alanı tercihlerinin; çağdaş yaşam koşullarına bağlı olarak, zaman içinde değişiklik göstermesi de mümkün olabilmektedir. Bu değişiklik; mevcut konut alanına uyum sağlama, düzenleme, yenileme veya yeni bir konut alanı tercih etme şeklinde olabilmektedir. Bu da, mevcut konut alanlarının yenilenmesini veya yeni konut alanlarının planlanmasını gerektirmektedir. Bu yenileme ve planlamanın sağlıklı ve etkin olarak yapılabilmesi için mevcut konut alanlarındaki

(14)

fiziksel, sosyal ve ekonomik yapının araştırılarak, eğilimlerin ortaya konması ve geleceğin doğru olarak tahmin edilebilmesi gerekmektedir.

Mevcut konut alanlarında, kullanıcıların bulundukları konut alanlarını tercih etmelerinde sosyal yapının rolünün saptanması ve zaman içerisinde sosyal yapının değişimine bağlı olarak tercih edilebilecek konut alanlarının belirli olasılıklar içerisinde tahmin edilebilmesi, bu konut alanlarının yenilenmesi veya yeni konut alanlarının planlanması sürecinde önemli bir veri oluşturmaktadır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Kullanıcı-çevre ilişkisi, kent mekanlarını ve hatta tüm kentin fiziksel, sosyal ve ekonomik oluşumunu etkileyerek, biçimleyebilmektedir. Bu bakış açısı ile yapılan çalışmalar; kullanıcı ve kullanıcı gruplarının kentsel çevreyi nasıl kullandıkları, işlevlere göre nasıl biçimlendirdikleri, sosyal yapı ile kentsel biçimleniş ya da kent ile kullanıcı arasındaki etkileşimi araştıran çalışmalardır.

Bu nedenle, mevcut konut alanlarında kullanıcıların, bulundukları konut alanlarını tercih etmelerinde sosyal yapılarının rolünün saptanması ve zaman içinde bu sosyal yapıdaki değişme ile konut alanı yer seçimi arasındaki ilişkinin belirlenmesi de, kentin biçimlenmesinde, başka bir deyişle mevcut konut alanlarının iyileştirilmesi veya yeni konut alanlarının planlanmasında önemli bir veri oluşturacaktır.

Araştırma; konut alanı yer seçiminde sosyal yapının rolünü saptamayı ve sosyal yapı ile konut alanı yer seçimi arasındaki ilişki düzeyini ölçmeyi amaçlamaktadır. Burada sosyal yapı ile; kullanıcıların eğitim durumu, yaşı, cinsiyeti, gelir durumu vb. özellikleri kastedilmekte ve çalışmanın analizinde bu değişkenler kullanılmaktadır. Böylece kentsel mekandaki mevcut konut alanlarının iyileştirilmesi veya yeni konut alanlarının planlanması çalışmalarına yön verebilecek veriler oluşturulmaktadır.

(15)

Amaç; mevcut kentsel bütünleşme olgusuna bağlı olarak, konut alanı yer seçiminde sosyal yapının rolünün saptanması ve konut alanlarını oluşturan kullanıcıların sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmişlik düzeyinde analiz edilebilmesini sağlayarak, fiziki planlama ve yönetim politikalarına veriler oluşturabilmektir. Ayrıca, olası ya da hedeflenen kentsel bütünleşme düzeyine ilişkin olarak, konut alanlarındaki kullanıcıların sosyal, ekonomik ve fiziksel mekanın değişkenlerinde olabilecek herhangi bir değişmeye bağlı olarak yapılabilecek müdahale olanağının bugünden yarına hazırlanabilmesine olanak tanıyacak esnek planlamaya veriler elde etmektir.

Araştırma; kentsel gelişim sürecinin işleyişinde sosyal, kültürel ve ekonomik etkenlerin ilişkisini saptamak ve konut alanı yer seçiminde özellikle sosyal yapı ile bu etkenler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkaran bir varsayım modeli oluşturmaktır. Modelin; planlama veya iyileştirme çalışmalarında, kentsel politikaları belirleyenlere ve karar organlarına yol gösterici bir rehber olabileceği düşünülmektedir.

Bu bakış açısı ile ele alınan araştırma; orta ölçekli kentlerdeki mevcut konut alanlarında kullanıcıların sosyal yapılarının rolü ve değişebilirliği belirleyerek, bu alanların yeniden planlanma veya iyileştirme çalışmalarına rehber oluşturabilecek verileri ortaya çıkarmayı hedeflemektedir.

1.3. Araştırmanın Yöntemi ve İçeriği

Kentsel konut alanlarını düzenleme çalışmalarında sistematik bir çözümleme içeriğinin saptanması, kent planlamada olduğu gibi, yerleşmedeki toplumsal sistem ya da yerleşme yapılarını çözümlemekle olanaklıdır. Bunun için de konut alanlarının sosyal, ekonomik, kültürel, davranışsal ve fiziksel bilgilerin toplanmasında birbirini bütünleyen bir veri sistemi uygulanması gerekmektedir.

Bir sistemden söz edebilmek için; birimler arasında işlevsel, devamlı bir ilişki olması ve kararlılık göstermesi gerekmektedir. Eğer belirli birimler arasında

(16)

değişmeyen kararlı ilişkiler düzeni var ise ancak, toplumsal yapı, yerleşme yapısı vb. gibi, bir yapı oluşmuş denebilir. (Tekeli, 1969). Sistem; bellekte oluşturulan, karşılaşılan sorunlara çözüm aramada, bakış açısını belirlemede, sistematik bir yaklaşımın sağlanmasında, kullanılacak bir araçtır. Araç da sistemin içeriği, kapsamı, hizmet edeceği amaca ve araştırıcısının görüş açısına bağımlı bir değişme göstermektedir (Aysu, 1977).

Belli bir amaca ulaşabilmek için birlikte çalışan çeşitli elemanlardan oluşan sistemler, kendilerinden daha büyük bir sistemin elemanı olabileceği gibi, kendi elemanları da birer alt sistem olabilmektedirler. Sistematik bir yaklaşımın amacı ise; sistemin elemanları arasında bütün sistemin performansını etkileyen en önemli değişkenleri ortaya koymak ve daha sonra da bu elemanlar üzerinde etki yaparak sistemin performansını arttırmaktadır (Dökmeci, 2005).

Değişkenler arasındaki ilişkilerin saptanmasına yönelik istatistiksel model çalışmalarında, değişkenlerin tanımlanması, bağımlı ve bağımsız değişkenlerin belirlenmesi önem kazanmaktadır. Bu kapsamdaki kullanıcı-çevre ilişkilerinde öznel değişkenlerin kesin olarak saptaması oldukça zor olmaktadır. Bu nedenle, model tanımına bağlı olarak genellikle istatistiksel modellerin elde edilmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Ancak bu yolla, olasılıklar ile belirlenen geleceğe yönelik saptamalar yapılabilmektedir.

Araştırmada, konut alanı yer seçiminde kullanıcıların sosyal yapılarının rolü, analitik yöntemlerle incelenmekte ve planlama veya iyileştirme çalışmaları için veri elde etme yolları araştırılmaktadır. Bu amaç ile kullanıcıların sosyal yapılarındaki çeşitli değişimlere uyum sağlayabilecek, uygulanabilir sistematik bir yaklaşım ile bir analiz modeli geliştirmeye çalışılmaktadır.

Bu nedenle, analiz modelinin oluşturulabilmesi amacı ile öncelikle, örnek bir alan tespit edilmektedir. Bu alan üzerinde belirlenen farklı sosyal, ekonomik, kültürel ve fiziksel özelliklere sahip konut alanlarında, kullanıcıların bu konut alanlarını seçmesindeki önemli değişkenler ortaya çıkarılmakta ve konut alanı yer seçiminde

(17)

sosyal yapı değişkeninin rolü saptanmaktadır. Araştırmanın ileriye yönelik uygulanabilmesi amacı ile de; belirlenen değişkenlerde veya sosyal yapıdaki herhangi bir değişmenin konut alanı yer seçimine ne şekilde yansıyabileceğini; başka bir deyişle kullanıcıların hangi konut alanını seçebileceğini tahmin edebilmek için istatistiksel bir model denemesi yapılmaktadır. Hazırlanan model ile öncelikle alan araştırmasından elde edilen veriler test edilmekte ve ileriye yönelik uygulanabilir olması için öneriler verilmektedir.

Çalışmanın birinci bölümünde; giriş, araştırmanın amacı, araştırmada uygulanan yöntem ve içeriği hakkında bilgiler verilmektedir.

İkinci bölüm; sosyal yapı, konut alanı, kentsel doku ve konut alanı ile kentsel mekan arasındaki ilişkinin incelendiği temel kavramlar bölümüdür. Bu bölümde sosyal yapının zaman içerisinde değişimi ve konut alanı yer seçiminde ve planlamadaki önemi belirtilmektedir.

Üçüncü bölümde; konut alanı yer seçiminde sosyal yapının rolünü saptamak amacı ile örnekleme alanı olarak seçilen Edirne kentinin ve kent bütününde kendini belirgin olarak gösteren üç farklı kentsel dokunun tarihsel süreç içerisindeki sosyal ve fiziksel mekan oluşumları incelenmektedir. Bunlar; Roma dönemine ait ızgara dokusu ile Kaleiçi bölgesi, Osmanlı dönemine ait organik dokusu ile Kaledışı bölgesi ve Cumhuriyet dönemine ait imar planları ile oluşan dokusu ile Yeni Yerleşim bölgeleridir.

Dördüncü bölüm; alan çalışmasının yapılabilmesi amacı ile kent bütününde, farklı fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklere ve farklı kentsel dokulara sahip konut alanlarını temsil etmek üzere, bu özellikleri belirgin olarak bünyesinde bulunduran üç değişik konut alanın seçildiği ve tanıtıldığı bölümdür. Bunlar; ızgara düzenli geleneksel dokuya sahip Kaleiçi yerleşmesini temsil etmesi amacı ile Dilaverbey ve Mithatpaşa mahalleleri; organik tip geleneksel dokuya sahip Kaledışı yerleşmelerini temsil etmesi amacı ile Babademirtaş mahallesi ve imar mevzuatı ile oluşturulan yeni yerleşme alanlarını temsil etmesi amacı ile I.Murat mahallesidir. Bu konut alanlarında kullanıcıların sosyal yapılarını tespit etmeye ve araştırmanın amacına

(18)

göre hazırlanan sorulardan oluşan ve rastgele örneklem esasına bağlı olarak anket çalışması yapılmaktadır.

Her bir konut alanı için; mevcut hane sayısına bağlı olarak kotalama yöntemi ile örneklem büyüklükleri tespit edilmektedir. Üç konut alanında toplam üçyüzyetmişüç (373) katılımcıya, bulundukları konut alanı ve bu konut alanını seçme nedenleri ile ilgili açık-kapalı uçlu ve Likert ölçekli sorular sorulmaktadır. Ayrıca bu bölümde; elde edilen verilerin analizinde kullanılan istatistiksel yöntemlerden; güvenirlik testi ve faktör analizi ile ilgili bilgiler verilmektedir.

Beşinci bölümde; örnek konut alanlarında yapılan anket çalışmasından elde edilen veriler farklı istatistiksel yöntemler ile analiz edilmektedir. Mevcut konut alanlarının tercihini açıklayan sosyal ve ekonomik faktörler olarak; kullanıcıların gelir, yaş, eğitim, cinsiyet doğum yeri, v.b. özellikleri gözönüne alınmıştır .

Bu bölümde; ankette sorulan açık uçlu sorular, kapalı hale getirilerek, diğer kapalı uçlu sorular ile birlikte elde edilen verilere göre frekans dağılım tabloları hazırlanmıştır. Daha sonra, konut alanı yer seçimini etkileyen çeşitli faktörler çapraz tablolar yardımı ile incelenmiştir. Likert ölçekli sorulardan elde edilen veriler ise, öncelikle güvenirlik testi ile anlamlılık sınamasından geçirilmiş ve birbirleri ile olan ilişkileri incelenmiştir. Elde edilen verilerin güvenilir olduğu anlaşıldıktan sonra bu verilere, “Faktör Analizi” uygulanmıştır. Faktör Analizi ile elde edilen verilerin çok sayıdaki değişkenleri; birbirleri ile yüksek ilişkisi olan belirli alt değişkenlere, başka bir deyişle alt boyut düzeylerine indirgenmiş ve değişkenlerin yapılarının açıklanması kolaylaştırılmıştır.

Belirlenen alt boyut düzeylerine dağılımlarına göre, farklı testler uygulanmıştır. Alt boyut düzeylerinin dağılımlarının normal dağılım olduğu durumlarda, çeşitli faktörlere göre aralarında fark olup-olmadığı tek yönlü varyans analizi ile test edilmiştir. Alt boyut düzeylerinin dağılımı normal olmadığı durumlarda ise parametrik olmayan testlerden Kruskal-Wallis testi ile test edilmiştir. Böylece konut alanı yer

(19)

seçiminde sosyal yapının rolü üç farklı konut alanında karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve yapılan uygulamalar değerlendirilmiştir.

Altıncı bölümde; anket çalışması sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda, kullanıcıların konut alanı yer seçiminin belirlenmesinde ve bu konut alanlarındaki kullanıcıların sosyal yapılarında olabilecek herhangi bir değişimde, diğer konut alanlarını seçme olasılıklarının belirlenebilmesinde faydalı olacağı düşünülen İsimsel Lojistik Regresyon (NLOGREG) ile bir model denemesi yapılmıştır. Model ile öncelikle altıncı bölümde elde edilen veriler test edilmiş ve bunlar istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Model aynı zamanda konut alanlarındaki kullanıcıların zaman içerisinde sosyal yapılarındaki herhangi bir değişimin, diğer konut alanlarına ne şekilde yansıyabileceğini; başka bir deyiş ile diğer alt sistemleri veya sistemi nasıl etkileyebileceğini belirli olasılıklar içerisinde verebileceği ortaya konulmuştur.

Yedinci bölüm olan sonuç bölümünde ise; araştırmanın genel bir değerlendirmesi yapılarak, elde edilen veriler doğrultusunda mevcut veya daha sonra yapılacak olan planlama ya da iyileştirme çalışmalarına yönelik öneriler yer almıştır.

(20)

2. TEMEL KAVRAMLAR

Konut Alanı, Kentsel Doku, Sosyal Yapı

2.1. Konut Alanı: Mahalle Kavramı

Çalışmada konut alanı olarak; kullanıcının konutunun bulunduğu, dinlenebildiği, kendisini yenileyebildiği, ilişkiler kurabildiği, kendini yansıtabildiği ve konutundan onbeş-yirmi dakika yürüyerek ulaşabileceği bir alandan bahsedilmektedir. Bu nedenle konut alanının ölçülebilir ve kavranabilir olabilmesi amacı ile “mahalle” birimi ele alınmaktadır.

Mahalle ile ilgili olarak pek çok araştırmacının değişik yaklaşımları bulunmaktadır:

Kent bir sistem olarak kabul edildiğinde, onu oluşturan alt sistemleri; konut, konut grupları, küçük komşuluk, komşuluk, ilkokul yerleşme birimi ve semt birimi olarak sıralamak mümkündür. Kentsel düzenleme ilkeleri yönünden ise planlama üniteleri içinde en küçük birim “komşuluk” olarak kabul edilmektedir. Bu birime başka bir deyişle “mahalle” ismi verilmektedir (Çetiner, 1971).

Mahalleyi;, Morris ve Hess (1975), “sağduyu sınırları olan, yürüme mesafesi gibi makul sınırları olan yer ve o yerin insanları” olarak, Golab (1982) ise, “sınırları olan fiziksel ve coğrafik bir varoluş” olarak tanımlamaktadır.

Wilkinson (1982) mahalleyi; bir yer olarak değil, bir yerden kaynaklanan bir oluşum olarak tanımlamaktadır. Ona göre, mahalle; bir nüfus içindeki sosyal ilişkilerin toplamı değildir ama yerel bir sosyal yaşama katkısı vardır.

Keller’e (2005) göre mahalle; fiziksel ve sembolik sınırları olan, geniş alanların küçük birimlere bölünmesi ile oluşturulan, birbirinden farklı konut alanlarını anlatan bir terimdir. Bu bölünme;

(21)

a) Coğrafi sınırlara,

b) Kişilerin etnik ve kültürel özelliklerine, c) Psikolojik uyum ve birlikteliğe,

d) Bir alanın alışveriş, eğlence ve eğitim imkanlarından toplu olarak yararlanabilme, olanaklarına göre yapılabilir.

Ancak coğrafi ve kişisel sınırlar her zaman birbirine uymadığı için, bu dört elemanı bir arada bulundurarak kentlerdeki mahalleleri bölümlendirmek oldukça zor olabilmektedir.

Chaskin (1998); modern kent plancılığının temelini teşkil eden mahallenin evrensel bir tanımını yapmanın oldukça zor olduğunu belirtmekte ve mahallenin, bir planlama ünitesi ve planlı sosyal değişim açısından artan organizasyonel bir bağlayıcı olduğuna dikkat çekmektedir. Tanımını ise;

a) Sosyal bir ünite olarak,

b) Mekana bağlı bir ünite olarak,

c) İlişkiler, kurumlar ve kalıplar ağı olarak, üç bakış açısı etrafında birleşmektedir.

Mahalleyi; kent içinde kendi adı ve kendi tarihi olan, bireyleri toplumsal çıkarları konusunda bilinçli ve yerel iş imkanları yerel insan gruplarına yönlendirilmiş, kentlerdeki belli alt gruplar olarak tanımlanmak mümkündür.

Moe’ye (1959) göre mahalle; kişiler arası ilişkiler ağı, gönüllü aktiviteler, formal organizasyonlar, ticari ve ekonomik ilişkiler içerir. Ayrıca sınırları mahalleyi de aşan aktiviteler de bulunur. Bu model mahalle ünitesinin kendisi gibi başka ünitelerle etkileşimini vurgular. Yani mahalle sistem içinde bir alt sistemdir. Kendisi de daha küçük alt sistemlere ayrılır ve kendisinden büyük bir sistemin parçasıdır

Başka bir tanıma göre; sosyal bir ünite olarak mahallenin sınırları; ilişkilerini ve aktivite alanlarını kavramsallaştıran ve bunlar üzerinde uzlaşan bireyler tarafından çizilir (Gould, White, 1974; Suttles, 1972; Lynch,1960). Sokakların planlanması ve

(22)

trafiğin yönlendirilmesi de mahallenin fiziksel sınırlarıyla tanımlanmasına katkıda bulunur (Appleyard, 198l).

Lancaster’a (1966) göre mahalle; mekan tabanlı bir nitelikler kümesidir ve aşağıda belirtilen özelliklerden oluşmaktadır;

• Konut veya konut olmayan binaların yapısal karakteristikleri: tipi, ölçeği, malzemeleri, tasarımı, ne durumda olduğu, yoğunluğu, peyzajı vb.

• Altyapı karakteristikleri: yollar, kaldırımlar, sokak peyzajı, servisler vb.

• Nüfusun demografik karakteristikleri: yaş dağılımı, aile kompozisyonu, ırksal, etnik ve dinsel özellikleri vb.

• Nüfusun sınıf/statü karakteristikleri: gelir, iş ve eğitim özellikleri vb.

• Çevresel karakteristikler: toprak, hava, su ve gürültü kirliliği derecesi, topoğrafik özellikler, manzara vb.

• Yakınlık karakteristikleri: esas işyerlerine, eğlence alışverişe ulaşım imkanları, • Politik karakteristikler: orada yaşayanların yerel politikalara katılım ve etkileme

şansı,

• Sosyal/etkileşimsel karakteristikler: orada yaşayanların yerel politikalara katılım ve etkileme şansı,

• Sosyal/etkileşimsel karakteristikler: yerel arkadaş ve akraba ağı, ev içi yakınlık, kişilerarası ilişkilerin tipi ve kalitesi, yerel gönüllü aktivitelere katılım, sosyalizasyonun gücü ve sosyal kontrolün kuvveti,

• Duygusal karakteristikler: o yerle özdeşleşme duygusu, binaların ve o yerin tarihsel belirleyicileri ve özellikleri.

“Bütün bu özelliklerle bir araya gelmiş mahalle isimli kümeden anlaşılıyor ki, bu küme mekan tabanlı bir kümedir. Bu karakteristikler ancak özel bir yer belirlendikten sonra gözlemlenebilir ve ölçülebilir. O yer belirlendikten sonra da mahalleler bütün nitelikleriyle homojen demek değildirler. Mekana bağlı olma niteliği de mahalleyi coğrafya ile sınırlandırmaz. Altyapı, topoğrafya ve binalar coğrafyaya bağlıdır, ama diğer karakteristikler mahalle bireylerinin ırk, yaş ve gelir durumu gibi kollektif niteliklerinden doğar” (Lancaster,1966).

(23)

Mahalle; büyük topluluğun kuvvetleri ve organizasyonları arasında, kendine özgü bir organizasyonu olan ve günlük hayatı belirli rutinler ile devam eden sosyo-mekansal bir ünitedir (Hunter, 1979).

Belirli bir grup içinde yaşamanın; sosyal ve ekonomik ilişkiler, ortak değerler ve davranışlar, akrabalık, karşılıklı etkileşim v.b., bazen zayıf da olsa, bağlayıcı özellikleri bulunmaktadır. Bu grupların bir arada yaşaması ile de mekana bağlı bir içerik oluşmaktadır. Oluşan bu mekanın, konutlar etrafında gelişen ve bu alan içindeki ilişki ve etkileşimlerden kaynaklanan belirli bir alanı bulunmaktadır. Bu alan, kent bütününde mahalle olarak ve alanın sınırları da mahalle sınırları olarak tanımlanabilir.

Mahalleyi; kent sisteminin içinde coğrafik tanımı olan, ticaret ve kamu tesisleri içeren bir çekirdek etrafında odaklanan, ayrıca kendi kimliği olan sosyal bir topluluk olarak tanımlamak mümkündür.

2.1.1. Konut Alanı-Donatı İlişkisi

Kentin alt sistemini oluşturan konut alanlarının fiziksel organizasyonunda; bu alanlarındaki kullanıcıların temel ihtiyaçlarına cevap vermenin yanı sıra bu alanlardaki sosyal yaşamın canlılığını ve verimliliğini sağlayabilmek için belirli kentsel donatıları da bünyesinde bulundurması gerekmektedir.

Kent; belirli bir ayırt edici özelliğe sahip, büyüklüğü ne olursa olsun bölünmeyen ve sosyal bir bütün olarak işleyen, mahalli yönden tanınmış bir ismi ve statüsü bulunan topluluklar olarak tanımlanabilir. Bu nedenle kente, toplumsal yaşamın en yüksek ve en karmaşık tiplerinin fiziksel biçimleri olarak da bakılabilir. Kentin sosyal kavramı, onun fiziksel organizasyonunun sosyal gereksinmelere hizmet etmesi anlamını taşımaktadır (Tekin, 1972).

(24)

Başka bir deyiş ile; sınırları belli bir büyüklüğe bağlı olarak tespit edilmiş bir alan olan; kendi içinde alt sistemleri olan; kente ve kendi alt sistemlerine belirli bir ulaşım ağı ile bağlı olan mahallenin fiziksel organizasyonunda; belirli sosyal ve ekonomik kentsel donatı elemanlarını bünyesinde bulundurması gerekmektedir.

Çetiner (1979), bu donatıları; - Konut grupları,

- Okullar,

- Açık sahalar, oyun yerleri, - Küçük bir alışveriş merkezi, - Dini tesis,

- Toplantı yeri ve umumi tesisler, - Gerekli ulaşım,

olarak ayrımlandırmaktadır.

Kullanıcı eylemleri ile kentsel donatıların yakından ilişkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, planlanacak veya yenilenecek mahallelerin, yaşanabilir özelliğe sahip olmaları için; nüfus büyüklüğüne bağlı olarak yerleştirilecek kentsel donatı elemanlarına dikkat edilmesi gerekmektedir. Yapılacak çalışmalarda, öncelikle kullanıcının yakın çevresi ve ilişkili donatı elemanları ile ilgili veriler, daha sonra da yaşamına yardımcı olabilecek diğer belirli eylemler ile ilgili, ikincil bir çevredeki donatı ve hizmet türleri ile ilgili verilerin dikkate alınması gereklidir. Bunlara örnek olarak, çocuk oyun alanları, eğitim çevreleri, ticaret, günlük alış-veriş merkezleri, yeşil alanlar v.b. donatı elemanları verilebilir.

Konut ve konut alanı arasında, başka bir deyiş ile; kullanıcı ve sosyal bir topluluk olan mahalle arasında, eylemsel düzeyde oluşan belirli bir sürekliliğin olduğu bilinmektedir. Ancak bu süreklilik; donatı elemanlarının mekansal ve teknik olarak düzenlenmesine, bu donatıların günlük kullanımlarına ve donatı ile kullanıcı aralarındaki ilişkilerin bir bütün oluşturmasına bağlıdır. Kullanıcı- konut alanı-donatı arasındaki süreklilik, konut alanlarındaki sosyal yaşamın canlılığını ve verimliliğini de arttıracaktır.

(25)

2.1.2. Konut Alanı-Sosyal Yapı İlişkisi

Konut alanları; kentsel yaşamın en temel işlevsel birimlerinden birini oluşturmaktadır. Kentin sosyal yapısının temel özellikleri, öncelikle konut alanlarında kendini göstermektedir. Bunlar; gelir grupları, yaş, cinsiyet, eğitim durumu, komşuluk ilişkileri v.b. sosyo-kültürel özelliklerdir.

Yapılan araştırmalara göre; kullanıcıların, konut alanlarını algılama ve konut alanlarının boyut ve sınırlarını belirlemeleri ve konut alanlarını kullanma biçimleri, kısmen de olsa daha büyük ünite içindeki konut alanlarını kapsayan sosyal statülerine ve ilişkilerine bağlıdır. Daha büyük üniteye en fazla entegre olmuş olanlar, örneğin; kadınlar, evli olanlar, orta yaşlılar, yüksek gelir ve yüksek eğitim grubundan olanlar, daha geniş, daha yaygın ve daha seçkisiz bir komşuluk ağına sahiptirler. Daha büyük üniteye daha az entegre olmuş olanlar, örneğin: bekarlar, çocuklar, yaşlılar, azınlıklar, düşük gelir ve düşük eğitim grubunda olanlar, daha hararetli ve daha sıkı bir komşuluk ağına sahiptirler (Lee ve diğ.,199l).

Birbiriyle bağlantılı sosyal dünyalar sistemi içinde konut alanı; dinamik çıkar ve güç savaşlarının etki ve yönlendirmesine açık bir alt sistemdir. Eski zamanlara kıyasla, konut alanında daha az insan birbirini tanımakta ve yakın ilişkiler konut alanına bağlı kalmamakta ama bireyler yine de mekana bağlı olarak, kentin başka kısımlarında birbirleriyle ilişki kurmaktadırlar (Freudenberg, 1986).

Yücel (1977); kent bütünü içerisinde, eylemsel ve coğrafi özellikleri açısından üç farklı konut alanın bulunduğunu belirtmektedir. Bunlar:

a) Kullanıcıların toplumsal/iktisadi statü açısından büyük bir benzerlik içinde bulundukları ve konut alanını, kullanıcıların bilincinde tanımlayan, ortak kabullerin açık olarak anlatımı olanağı bulunmayan “yaşam biçimi ortaklığına” dayanan konut alanıdır. Önceden belirlenmiş coğrafi sınırları bulunmayan bu konut alanında, tanımlanamayan ortak kabul türü, kullanıcıların ortak bilincinde yaşamaktadır.

(26)

b) Ortak amaçların olmaması nedeniyle, ortak kabulün bulunmadığı, yalnızca “belirli bir konut alanında oturma”nın “adres bildirme” düzeyinde söz konusu olduğu “yeni kentler” tipi konut alanıdır. Önceden belirlenmiş sınır ve başka planlama öğelerine göre oluşmuş bu konut alanında ortak kabullerin varlığı söz konusu olamamaktadır.

c) Genellikle toplum bütününe göre “marjinal sayılabilecek birey toplulukların yaşadıkları, sayıları gittikçe azalan ve geleneksel nitelikleri yansıtan konut alanlarıdır. Fiziksel ve toplumsal özellikler açısından belirli bir bütünlük gösteren (marjinal topluma marjinal semt/mahalle) ve geleneksel konut alanı özelliklerini koruyan bu konut alanları, genellikle, gittikçe yok olma sürecinde bulunan kent kesimlerini meydana getirmektedir.

Günümüzde yakınlık bağlarının mekansal birlikteliği azalmasına rağmen, konut alanı hala rastgele de olsa, bilgi alışverişi ve destek gibi etkili ve yararlı ilişkiler sağlamaktadır (Wellman, Wortley, 1990.

Yapılan başka bir araştırmaya göre, günümüzde, ulaşım ve haberleşmedeki teknolojik gelişmeler, iş yeri ve yaşama yerini yerel düzeyde birbirinden ayırmaktadır. Bu ayrım kentliyi mekana bağlı kısıtlamalardan kurtarmakta ve sosyal tercihlerini genişletmektedir (Lee ve diğ., 1983).

Bireysel davranışlar ve tutumlar bulunulan çevreden; özellikle de o çevrenin değer yargılarından ve oradaki mevcut örneklerden etkilenmektedir. Bu etkide; yaş, sosyal konum ve yaşama süresi etkinin derecesini arttırmaktadır. Yaşanılan yerin, kullanıcılar üzerindeki bu etkisi; “mahalle etkisi” olarak tanımlanmaktadır (Sprout ve Sprout, 1965).

Mahalleyi kentin geri kalan kısmından ayrı olarak düşünmemek gerekmektedir. Çünkü, sosyal yapılar yukarıdan aşağıya doğru filtre olurlar; verilen kararların ve sosyal düzeyde hakim olan değerlerin yaşam yeri olan mahalle üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Kullanıcılar bulundukları mahallenin sadece yapısal şartlarının pasif kullanıcıları değil;

(27)

aynı zamanda insan hareketinin ve tarihsel değişimlerin kaynağı olduklarından, anlam yaratıcı konumundadırlar (Topçu, 2004).

Varolan sosyal yapısı, kullanıcısı, kullanıcının değer ve davranış çeşitliliği ve tüm bu varolanların zaman içerisinde değişebilirliği mahalleyi yani konut alanlarını verimli bir araştırma alanı haline getirmiştir. Konut alanları; çağdaş kent politikalarında ve araştırmalarında olduğu gibi gelecekte de önemli bir konu olacaktır. Konut alanlarındaki sosyal yapıyı ve sosyal yapıdaki değişimleri önceden kestirebilmek oldukça zordur. Sosyal yapı; aynı ülkede, aynı kentte bile çok büyük farklılıklar gösterebilmektedir. Değişik ülkelerde ve bölgelerde, değişik sosyal yapılara sahip gurupların oluşturduğu konut alanları sürekli olarak araştırılmaya devam etmektedir.

Çalışmada, konut alanlarındaki, kullanıcıların bu alanları tercih nedenleri ve nedenler arasında sosyal yapının rolü araştırılmaktadır. Araştırmada; örnekleme alanını oluşturan Edirne kentindeki üç farklı konut alanında; bu alanların seçilmesindeki etkenler ve bu etkenler arasında sosyal yapının rolü karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Elde edilen veriler doğrultusunda da, sosyal yapının zaman içerisinde değişebilirliği göz önüne alınarak, bunun mevcut veya diğer konut alanlarında oluşturacağı etki istatistiksel olarak araştırılmaktadır.

2.2. Kentsel Doku

Kent bütününe bakıldığında; sosyo-ekonomik ve kültürel değerlere göre farklılaşan yaşam biçiminden, yoğunluktan, farklı kullanım amaçlarına yönelik değerlerden, topoğrafyadan v.b. nedenlerden kaynaklanan; belirli bir boyutsal bütünlüğe sahip farklı fiziksel biçimlenişler görülebilmektedir. Bu fiziksel biçimlenişler kentsel dokular olarak tanımlanmaktadır.

Her kentin fiziksel bir yapısı vardır. Ancak bu fiziki yapının ilişkilenmesi, biçimlenmesi ve oluşması farklıdır (Rapaport, 1977). Buna bağlı olarak, kentin fiziksel

(28)

biçimlenişinin, sadece fiziki çevrenin değişimi ve ekonomik organizasyonun yeni şekillere bölünmesi anlamına gelmediğini, aynı zamanda kültürün, sosyal düzenin, davranış biçimlerinin ve kullanıcısının fikirlerinden etkilenerek, bir süreç içerisinde oluştuğunu söylemek mümkündür.

Kentlerin farklı dokularda olması; farklı değerlere sahip insanlar ve farklı değişik fiziksel çevrelerden kaynaklanmaktadır (Rapaport, 1969).

Kentlerdeki dokuları; sosyo-ekonomik ve kültürel değerlerin, karmaşık bir toplumsal ilişkiler ağının, bu ilişkilerin zaman içindeki değişiminin ve toplumsal değerlerin fiziki çevreye yansıması olarak tanımlamak mümkündür. Bu yansıma; aile yapısına, günlük yaşamın nasıl kullanıldığına, mekanların kullanım biçimlerine, insan-çevre ilişkilerine, insan-çevresel değerlere, yaygın olarak kullanılan malzemelere, yapı teknolojisine v.b. olgulara bağlı olarak oluşmaktadır. Ayrıca kentsel dokular; o dokuyu oluşturan toplumsal ilişkileri, üretim biçimlerini ve gündelik yaşamı içeren geniş bir veri kaynağını da bünyesinde bulundurmaktadırlar.

2.2.1. Kentsel Doku Tipolojileri

Kent bütününe bakıldığında, fiziki mekanda yapılanma veya toplumsal alanda değişme gibi bazı farklılıklar gösterdiği gözlenmektedir. Bu farklılıkların fiziksel alandaki karşılığı kentsel doku olarak ifade edilmektedir. Bunları;

a) Geleneksel karakter gösteren kentsel dokular, b) Yeni imar düzenlerinin oluşturduğu kentsel dokular, c) Plan dışı gelişim içerisindeki kentsel dokular, d) Karışık özellik gösteren kentsel dokular,

(29)

a) Geleneksel Karakter Gösteren Kentsel Dokular:

Çeşitli zaman dilimlerinde, insan topluluklarının örgütlenme, üretim-tüketim ilişkileri ve teknolojik yapılarına, diğer bir anlatımla toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerine bağlı olarak farklı yerleşme tipleri oluşturdukları bilinmektedir.

Geleneksel karakter gösteren kentsel dokular, tarihsel zaman süreci içerisinde oluşan, o yere ait, mekansal, anlamsal ve kültürel özellikleri olan somut ve soyut değerler bütünüdür (Uğur, 2004). Bu dokular, aynı zamanda geçmişin tarihi ve kültürel değerlerini yansıtmaları nedeni ile taşınmaz tabiat ve kültür varlıklarıdırlar.

Bu dokuları dört başlık altında incelemek mümkündür (Tablo 2.1). Bunlar;

1. Izgara sistemli-kafes kent dokusu (geometrik): Bu dokuya tarihin bir çok döneminde rastlanmaktadır. Farklı uygarlıklarda bu kent dokusunun, farklı yorumları ile karşılaşmak mümkündür. Dokudaki geometrik oluşumun arkasında, sosyal gereksinimler kadar ekonomik nedenler de bulunmaktadır. Bunlar, uygulamada kolaylık, karışıklıkları en aza indirgeyen eşit bölünme, eşitlikçi bir toplum yapısını güçlendirmek gibi nedenlerdir (Aktüre, 1992).

2. Organik-eğrisel kent dokusu (geometrik olmayan): Dokuda, bir eğrisellik bulunmaktadır. Bu eğrisellik, tarımsal düzenin, toprakla ilişkinin sonucu, doğal şartlarlar nedeni ile oluşan bir biçimlenme olduğu kadar savunma gereğinden de oluşmaktadır. Bu dokuya genellikle ortaçağ ve Osmanlı kentlerinde rastlanmaktadır (Karaman, 1991 a). Organik kent, kendi içerisinde kapalıdır. Taraflar arasında karşılıklı bir kurumsallaşma değil, kurumsallaşmamış bir uzlaşma vardır (Yarasimos, 1996). Dokunun oluşumunda toplumun sosyo-kültürel yapısının, dönemin mülkiyet yasalarının ve vakıfların önemli bir etkisi vardır (Aktüre, 1985).

3. Işınsal-radyal-bir merkezden dağılan kent dokusu: Bu dokudaki planlama ilkelerinde, rüzgar ve cadde ilişkisine bağlı olarak savunma faktörü genel karakteri belirlemektedir. Saray ve yönetim binaları kentin odak noktasını oluşturmakta ve kent

(30)

bu odaktan ışınsal dağılımlar ile gelişim göstermektedir. Kent merkezi tüm sosyal etkinliklerin çekim noktası konumundadır (Karaman, 1991 a).

4. Karma doku: Bazı durumlarda kentin biçimlenmesinde farklılık gözlenebilmektedir. Bunlar tarihsel sürece bağlı olarak, farklı kültürlerin farklı zamanlarda kendi gereksinimlerine bağlı olarak kent bütünü içerisinde oluşturdukları dokulardır. Edirne kenti ızgara (Kaleiçi) ve organik doku (Kaledışı-Osmanlı dönemi) özelliklerini bir arada yansıtmaktadır.

Tablo 2.1. Geleneksel karakterli kentsel dokular

IŞINSAL IZGARA ORGANİK KARMA

b) Yeni İmar Düzenlerinin Oluşturduğu Kentsel Dokular

Tarihsel gelişim içerisindeki dokular, mahalle esasına göre organize edilmiş, genellikle bir röper noktasında belirlenmiş ve bir sosyal dokunun önemli bir parçası olmuşlardır. Günümüzde ise yeni imar düzenlerinin oluşumu ile mekansal görünümde değişiklikler olmaktadır: Yeni imar düzenlerinin oluşturduğu dokular fiziki mekanda biçimlenirken, çok katlı ve az katlı yapılanmaları ile, fiziksel farklılaşmalarından dolayı birer alt dokularını oluşturmaktadırlar. Bu alt dokuların oluşumunda kriter, fiziksel mekandaki yapısal değişmeler olabildiği gibi toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel yapısındaki değişmeler de olabilmektedir. Gelirin değişmesi, üretim ve tüketim arasındaki oranlar vb. etkenler, çok katlı veya az katlı konut alanlarını seçenek durumuna getirebilmektedir.

(31)

Kentlerin yatay yayılma biçimindeki gelişmelerinde iki hareket görülmektedir. Birincisi dikey olarak büyümesi, yani tek aile konutlarının yerini, çok katlı ve çok üniteli konutların alması, ikincisi ise kent içinde her türlü şekilde boş kalmış arazilerin hızla yapılanmasıdır (Kıray, 1972).

Bayhan’a (1969) göre; “orta sosyal gruplar, tarihsel gelişim içerisindeki kentsel yerleşmelerle sıkı ilişki içerisindedir ve aynı gruptan birçok aile eski mahallelerde yerleşmeyi tercih etmektedirler”. Oysa yeni imar düzenlerinde yapılanma yüksek değerlerde olmakta ve gelir grupları da bu gelişime uyum sağlayarak artmaktadır.

Yeni imar düzenlerinin oluşturduğu kentsel dokularda gözlenen bazı özellikler bulunmaktadır. Bu alanlar; genellikle orta ve yüksek gelir gruplarının oturduğu; sosyo-kültürel değişimin yaşandığı; yeni yapı kültürü ve teknolojisi yapılmış ve ekonomik yönden değer artışı gösteren binaların olduğu; kullanıcıların farklı gereksinmelere, değişik fiziksel mekanlarla cevap veren bölgelerdir.

2.2.2. Kentsel Doku-Sosyal Yapı İlişkisi

Toplumun sosyal yapısı olarak ele alınmakta olan sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı fiziksel mekanı belirleyen etkenlerdir. Bunlar, farklı kentsel dokuların oluşumunu belirleyebilmektedir. Kentsel dokuların oluşumunu belirleyen bu etkenleri; sosyal, ekonomik ve kültürel etkenler olarak üç alt grupta ele almak mümkündür.

Sosyal etkenler:

Kullanıcının eylem oluşum alanında; aile, ailedeki kullanıcılara özgü veriler, topluma özgü normlar ya da belirli bir toplum içinde varolan alt kültürlerin ortaya koyduğu özellikler belirleyici rol oynamaktadırlar. Bu nedenle gelir, toplumsal sınıf, meslek, kültür grubu, kentin ekolojik yapısı içindeki konum ve statüler, bu alanı belirleyen değişkenler olarak ortaya çıkmaktadırlar. Eylem alanının konutun dışına taşması, bu eylemlerin belirli ölçüde “toplu eylem” niteliğine dönüşmesine neden

(32)

olmaktadır. Bu toplu eyleme katılan kullanıcılar ise; cins, yaş grubu gibi belirleyicilere göre, eylem türüne de bağlı olarak değişiklikler göstermektedirler.

Kullanıcılar ve eylemler arası ilişkiler bir yaşama çevresi oluşturmaktadırlar. Kullanıcıların, ailelerin ve toplumun sosyal yapısını yansıtan sosyal içerikli bu eylemler, kentsel mekanın farklı biçimlere dönüştürülmesinde belirli etkinlikler göstermektedirler. Örneğin; oluşumu aile ölçeğinde ve konut birimi ölçeğinde gerçekleşen, ancak gizlilik ve ilişkiler yönünden kamuya kısmen veya tümüyle açık olan konuk ağırlama, konuta giriş ve çıkışlar, açıkta oturma v.b. eylemler yapıların birbirlerine, yola ve açık mekanlara göre konum ve biçimlenişlerini etkilemektedirler. Bunun yanı sıra; oluşumu genellikle aile bireyleri tarafından gerçekleşen, ancak oluşum alanı konut birimi dışına çıkabilen ve bu açıdan farklı ailelerden kullanıcılar arasında karşılaşma, tanışma, paylaşma ve işbirliği türünden ilişkiler kurmayı sağlayan, genellikle işlevci ve kamuya yarı açık olan çocuk bakımı, toplantılar, alış-veriş v.b. eylemler genellikle dış mekanların belirli standartlar içinde düzenlenmesini ve biçimlendirilmesini etkilemektedirler.

Toplumların sosyal yapılarının bir yönü de, kullanıcıların kendilerini daha önemli hissedecekleri, daha az karışık yaşantıya gereksinim duymalarıdır. Bu demektir ki; kullanıcı dilediği gibi kullanabileceği bir sosyal mekan edinme çabası içerisindedir. Bu sosyal mekanın, kullanıcının tercih ettiği kentsel mekanda meydana getirdiği işyerine, akraba ve dostlarının konutlarına kadar uzanan fakat genellikle konutunun yakın çevresini kapsadığı bir alan olduğunu söylemek mümkündür. Kullanıcı ancak böyle bir alanda bütün kullanıcıları ile anlaşacağı bir topluma mensup olmanın güvenliğini duyabilmektedir (Yücel, 1977).

Ekonomik etkenler:

Kentsel bölgelerin ekonomik yönden incelenmesi; bir bölgenin ekonomik faaliyetlerinin tanımlanması, demografik ve sosyal faktörlerinin belirtilmesi, inceleme konusu kesimin genel ekonomisi ile ilişkilerinin analiz edilmesi amacı ile yapılmaktadır. Ekonomik eylemlerin tanımlanması ve analizi konusunda yararlanılan

(33)

unsurlar arasında; tarım kaynakları, gelir sağlanan mallar, bürüt, net, toplam ve birey başına düşen gelir, üretim, iş gücünün yapısı ve katılma payı, tüketimin biçimi ve hacmi ile yatırım, tasarruf oranları gibi faktörler yer almaktadır.

Ekonomik gücü fazla olan toplumlar, oluşturdukları kentsel mekanlarda, o oranda her türlü refah ve sağlık koşullarını da beraberinde getirebilmektedir. Buna bağlı olarak da ekonomik eylemler sonucunda, birey başına düşen gelirin, yerleşme mekanına yansıdığını ve gelir-tüketim arasındaki oran nispetinin de arttı gözlenmektedir.

Ekonomi ile politikanın ayrılmaz bir ikili olduğu düşünülürse; bunların daha çok kentsel dokulardaki gelişmeleri ve yoğunlukları etkilediklerini söylenebilir. Örneğin; yoğun ticaret ağırlıklı bölgelerin, gelişime açık ve yoğunluklarının da fazla olması; bölgelerdeki nüfus artış hızları, bölgelerin genişlemesine ve yakın çevrelerindeki alanların farklı fonksiyonlar yüklenmesine neden olabilmekte; ticaret ağırlıklı bölgelerdeki konutlar zamanla işlevlerini yitirerek başka işlevler üstlenmektedirler.

İzlenen politikanın, bölge fonksiyonlarının ve ekonomik dağılımlarının saptanmasında önemli bir yeri vardır. Bu nedenle, politik kararların kent dokusunda bir değişim gösterebileceği ve onu belirli bir yöne doğru çekebileceğini söylemek mümkündür.

Kültürel etkenler:

Kentsel dokuların oluşumunda etkili olan kültür; insanların yaşayış tarzları, öğrenilmiş davranışları, tecrübeleri ve madde dünyalarının hepsine birden verilen isimdir. Kültürün ana fonksiyonu, kullanıcıların çevresi ile bağıntılarını kurmak ve doğal çevreye organize olmuş topluluklar olarak uyum sağlamaktır. Buna bağlı olarak kültür ile kullanıcı- eylem-çevre arasındaki ilişkiyi üç formda ele almak mümkündür (Bayazıt, 1969). Bunlar;

• Birinci form (resmi): Toplumun görünen yapısını biçimsel ve düzenleyici yönde etkileyen eylemler,

(34)

• İkinci form (teklifsiz): Yapılmamış, söylenmeyen, günlük yaşayış gereği öğrenilen, etkilenen, haberdar olunan eylemler,

• Üçüncü form (teknik): Tamamı ile kişisel, özel gayretlerle öğrenilen ve toplumun düzenini sürdürmek için yaratılmış eylemler.

Bu formlar, insanın kültürel davranışının oluşumunu ifade ettiklerinden, gerek planlayıcı gerekse kullanıcı açısından eylemlerin bu üç yönde analiz edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.

Zamana bağlı olarak, başka bir deyişle zaman içinde değişen veya oluşan kültürü de göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Ünügür (1973); zaman içinde yaratılan kültürü; “genel olarak beklenen ve kabul edilen ideolojiler, vaziyet alışlar, değerler, alışkanlıklar ve teknik bilgiler bütünü” olarak tanımlamaktadır.

Rapaport (1969), “kentsel biçimlenmede, fiziksel çevre verileri kadar, kültürel verilerin de etken olduğunu” belirtmektedir. Bunun yanı sıra konut formlarını etkileyen etmenler (ihtiyaçlar, aile kavramı, kadının pozisyonu, mahremiyet, konutun içe veya dışa dönük olması), daha büyük ölçekte kent dokusunu da etkilemektedir (Rapaport,1977).

Kentlerde, kullanıcının sosyal, ekonomik ve kültürel yapısının fiziksel mekana en iyi, en doğru ve en somut yansıması; diğer kentsel işlevlerden ziyade; konut ve konut alanlarında kendini göstermektedir (Gürel, 1974).

Kentsel mekanın kültürel tercihler ile belirlenmesi; özellikle özel ve kamusal alanlarda kendilerini göstermektedirler. Kültürel etkenler kullanıcının özel, yarı özel ve kamusal mekan gereksinmelerini etkilediğinden, farklı kültürel ortamlarda farklı kentsel mekan çözümlemeleri düzenlenmektedir (Karaman, 1991 b).

Planlamanın her kademesinde; fiziksel çevrenin, kültür gruplarına özgü davranış ve alışkanlık kalıplarının, istenen formlara dönüştürülmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Ancak kullanıcıya özgü fiziksel gereksinmelerin yanı sıra bu

(35)

gereksinmelerin yerine getirilmesi için takınılan tavır ve davranış kalıpları arasında da farklılıklar bulunması gerekmektedir.

2.2.3. Kentsel Doku-Kentsel Mekan İlişkisi

Bir kişi veya grubun yeri olan mekan; insanın, insan ilişkilerinin ve içinde bu ilişkilerin gerektirdiği donatıların yer aldığı, sınırları kapsadığı örgütlenmenin yapı ve karakterine göre belirlenen bir boşluktur (Gür, 2000).

Kentsel mekan ise, insanların, nesnelerin ve olayların birikimidir ve bu birikimin, sosyal, fiziki ve sembolik boyutları vardır (Madanipour, 1996).

Kentsel mekanı oluşturan öğeler; yollar, meydanlar, parklar, oyun alanları, bahçeler v.b. boşluklar ve binalar gibi kütlelerden oluşan doluluklardır (Zevi, 1957).

Kentsel mekan; fiziksel yapı (form), sosyal yapı (eylem) ve bu yapılar arasındaki ilişkiyi oluşturan anlamdan oluşmaktadır (Uğur, 2004).

İnsanının fiziksel ve sosyal eylemlerine olanak veren, üç boyutlu düzenlemeler olarak tanımlanabilen kentin; yapılarla tanımlanan, fakat yapıların dışında kalan bölümleri, kentsel mekan olarak tanımlanmaktadır (Krier, 1984).

Kentsel dokuları, üç boyutlu kentsel yapılaşmalar olarak tanımlamak mümkündür. Bu dokular ölçek olarak, kentsel boyutlarda olabildikleri gibi, daha küçük ölçeklerde de olabilmektedirler. Bunlar, kentsel ölçekte, kentsel yapılanmanın, daha küçük ölçeklerde ise kentsel mekan öğelerinin üç boyutlu olarak tanımlaması şeklinde açıklanabilirler.

Kentsel mekan ölçeğindeki dokular, ölçeklerine göre; düğüm noktaları, yollar, sınırlar, bölgeler, işaretler olarak sınıflandırılmaktadır (Lynch, 1960). Bu dokuları

(36)

kullanım şekillerine göre sınıflandırmak da mümkündür. Bunlar, yollar, meydanlar ve bunların farklı bileşimlerinden oluşan kombinasyonlarıdır (Krier,1984).

Kentsel mekan öğelerinin, mekansal örgütlenmede; sınırlayıcı, belirleyici, yönlendirici, odaklayıcı, süreklilik sağlayıcı, anlam taşıyıcı, birleştirici ve ayırıcı roller üstlendiği gözlenmektedir. Kentsel mekanda bulunan bazı öğeler, kullanıcı-mekan arasında duyusal bir bütünleşmenin kurulabilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu öğeler bireysel niteliklere ve yaşantıya bağlı öğeler olabileceği gibi toplumsal değerlerin ifade bulduğu mekanlar ve mekan öğeleri de olabilmektedir (Giritlioğlu, 1991).

Güvenç (1972), mekan düzenlemesinde, kullanıcının sadece biyolojik gereksinmelerinin değil, davranışsal isteklerin de göz önüne alınmasını, başka bir deyişle kullanıcı kültürünün bir bütün olarak ele alındığı bir planlama sürecinin oluşturulmasının gerekli olduğunu belirtmektedir.

Sosyal yapıları farklı olan kullanıcılar, farklı mekanlarda bir araya gelmektedirler (Rapaport, 1969). Bu da, kent dokusundaki mekanların düzenlenmesinde sosyal yapının önemli bir etken olduğunu göstermektedir.

Kentsel mekanlar, fiziksel biçimlenişlerinde farklılıklar gösterebilmektedirler. Bu biçimsel olarak farklı olan kentsel mekanlar da kent bütününde birbirleri ile ilişkili olduklarından, farklı kentsel dokuların oluşmalarına neden olabilmektedirler.

2.3. Sosyal Yapı

Sosyologlar, sosyal yapıyı; "bir toplumun parçaları ve bu parçalar arasındaki, düzenli ve şekillenmiş ilişkiler örgüsü" (Sezal, 1992), “bir değerler ve kurumlar bütününün meydana getirdiği, gelişme özelliği gösteren, kişileri ortak noktalarda birleştiren bir sosyal yaşama biçimi” (Tural, 1994) ya da “ait olduğu toplumun kültürel öğeleriyle biçimlenen ve her toplumsal öğede yansımasını bulan bir doku” (Turan, 1990) olarak tanımlamaktadırlar.

(37)

Tekeli (1969) sosyal yapıyı; “kültürel yapı, kişisel özellikler, fiziksel çevre ve sosyo-ekonomik yapıdan oluşan bir öğeler bütünü” olarak tanımlamaktadır.

Durkheim (1964), sosyal yapıyı, ”basit” ve “karmaşık” cemiyetler olarak ayırmakta ve karmaşık cemiyetlerin kentlerde görüldüğünü belirtmektedir.

Bu tanımlara bağlı olarak, sosyal yapının iki farklı yönü olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar;

a) Kültürel Yapı: Toplumun sosyal ilişkiler ağı dediğimiz sosyal statüler, roller ve değer yargılarından oluşan yapısı,

b) Fiziksel Yapı: Toplumun şekil ve çevresi olarak belirtilen dış görünüşünü oluşturan nüfusun yerleşim tarzı, fiziksel yapısını oluşturmaktadır.

İçerisinde grupların, kurumların yer aldığı, sosyal ilişkilerin, sosyal olayların meydana geldiği, nüfus ve yerleşim tarzının şekillendirdiği, toplumun şekil ve çerçevesi ile ilgili dış görünüşe sahip olan sosyal yapı; toplumdan topluma, yöreden yöreye, tarihi, coğrafi, ekonomik yapı ve eğitim durumuna bağlı olarak farklıklar göstermektedir. Bu farklılıklar, kentsel mekana da yansımakta ve farklı mekansal oluşumlara neden olmaktadırlar. Kentsel mekanın kullanıcıları da bu özelliklerine bağlı olarak farklı konut alanlarını seçmeyi tercih etmektedirler.

2.4.1. Sosyal Yapı ve Değişim

Hiçbir toplumsal süreç ya da öğe, değişimden bağımsız olarak düşünülemez. Bunların her biri değişime katkıda bulunur ve aynı zamanda da değişim tarafından etkilenir (Metron, 1964).

Moore (1971); toplumsal sistemlerin yapısında hem değişmenin, hem de dengesizliklerin (farklılaşmanın) var olduğunu ifade etmektedir.

(38)

Toplumsal sistemlerin yapısındaki değişme, zaman kavramını; dengesizlik ise farklılaşma ve yeniden dengelenmeyi gerektirmektedir. Zaman bileşenine bağlı olarak, farklı değişme biçimlerinin ortaya konması, toplumsal değişme analizlerinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Değişme biçimleri; ya değişmenin geçerli olduğu süreye bağlı olarak, ya da kurulan değişme modelinin ölçeği ile belirlenmektedir. Farklılaşma ise, toplumsal yapının çeşitli öğeleri arasındaki dinamik süreçlerin temelindeki özellik olarak nitelendirilmekte ve sosyal sistemin dengeci olmayan özünün somut görüntülerini vermektedir (Yücel, 1977).

Arslan (1974), sosyal yapıdaki değişimi iki grupta ele almaktadır. Bunlar; a) Sosyal değişim;

- aile yapısında, - eğitim durumunda,

- konut konfor durumunda, - konut alanı konfor durumunda,

- aile-konut ilişkilerinde, - aile-çevre ilişkilerinde. b) Ekonomik değişim; - işgücü dağılımında, - meslek gruplarında, - gelir gruplarında,

- gelir dağılımlarındaki değişimlerdir.

Zaman akışı içinde dinamik bir oluş olan değişmenin, kent mekanındaki yansıması da aynı zamanda kentin mekansal organizasyonundaki değişme ve gelişmelerin göstergesi konumundadır (Arslan, 1974).

Bu açıklamalar doğrultusunda, kullanıcının belirli bir zaman süreci içerisinde bulunduğu kentsel mekanın toplumsal sistemine yeni bir sentez ile uyum sağlamaya çalıştığını ve kullanıcının sosyal, ekonomik ve kültürel yapısının da zamanla ve olanakları doğrultusunda değişebildiğini söylemek mümkündür.

(39)

2.4.2. Sosyal Yapı ve Yer Değiştirme İlişkisi

Çalışmada, yer değiştirme kavramı; içinde bulunulan fiziksel mekanı (konut veya konut alanını) terk edip, başka bir fiziksel mekana (konut veya konut alanına) yerleşme eylemi olarak kabul edilmektedir. Bu eylem, kullanıcının kırsal kesimden kente veya kent içinde başka konut alanlarına yer değiştirmeleri biçiminde olabilmektedir. Yer değiştiren kullanıcıların tercih ettikleri konut alanlarının da genellikle toplumsal kaynaşma ve kültürel bütünleşmelerinin olabileceğini düşündükleri alanlar olduğu gözlenmektedir.

Çağdaş bilgi kuramının ve yöntem biliminin tanımladığı gibi tarih; bir süreçtir ve sürekliliği vardır. Tarihin sürekliliği, yaşamın sürekliliği ile birlikte düşünülmelidir. Yaşamın özünde, bu sürekliliği sağlayan değişme ve gelişmeleri gerçekleştiren dinamikler vardır. Bu kavramlar insanoğlunun yarattığı fiziki mekana uygulandığında belli koşullar altında değişme ve gelişme yoluyla bu sürekliliği sağlayan dinamikleri görmek mümkündür (Batur, 1975).

Kullanıcının, konut veya konut alanı değiştirmesi, isteyerek veya zorunluluk sonucu ortaya çıkabilmektedir. İsteyerek konut veya konut alanını değiştirme, bulunulandan memnun olmayarak, daha iyisinde oturma isteği ve kullanıcının zaman içinde değişen sosyo-ekonomik yapısı ve kültürel ihtiyaçları ile ilişkili olduğunu söylemek mümkündür. Kullanıcı; genellikle, geliri, gereksinimleri ve tercihleri değiştikçe, bulunduğu konut veya konut alanından memnun olmamaya başlamaktadır.

Erel ve Telsiz (1983); isteyerek konut değiştirmeyi etkileyen faktörleri iki grupta toplamaktadır. Bunlar;

1) Konutun yapısından kaynaklanan, başka bir deyişle; konutun büyüklüğü, kullanışlılığı ve tasarımı ile ilişkili olan faktörler,

2) Konutun bulunduğu çevrenin (konut alanının) fiziksel ve sosyal özellikleri ile ilişkili olan faktörlerdir.

(40)

Cray ve Pay (1977), konut değiştirme nedenlerinin başında, “konuttan memnun olmamanın”, geldiğini belirtmekte, buna karşılık, Doling (1976) ve Chevan (1971) ise konut değiştirmede; “kullanıcının içinde bulunduğu hayat devresinin (sosyo-ekonomik ve kültürel yapısının)” önemli bir değişken olduğu savunmaktadır.

Morris ve arkadaşları (1976) ise; kullanıcının konut değiştirme isteğini etkileyen en önemli faktörlerin, “yakın çevreden ve konuttan memnun olmama” olduğunu saptamışlardır.

Okraku (1971); ailenin küçülme ve çocukların yetişme devrelerinde konut değiştirmeyi etkileyen başlıca etkenlerin, “ailenin ekonomik ve sosyal durumuna daha uygun bir konut ve konut alanında oturma isteği” olduğuna ilişkin bir araştırma yapmıştır.

Yer değiştirme ile ilgili başka bir araştırmada ise; konut alanlarında, fiziksel çevre özelliklerinin değişmesi, konut değiştirmeyi çok yüksek oranda etkilemediği halde, çevrenin sosyal özelliklerinin değişmesi sonucu konut değiştirme oranının yükseldiği tespit edilmiştir (Wilkinson, 1972).

Newman (1975) ise; konut değiştirmede, subjektif belirleyiciler olarak adlandırdığı çevresel özelliklerin, objektif belirleyiciler olarak adlandırdığı konuta ilişkin özelliklere göre daha ağırlık kazanmakta olduğunu belirtmektedir.

Yüksek gelir gruplarında yer değiştirme ile ilgili yapılan bir araştırmaya göre ise çevrenin prestijinin yüksek olması, konut alanının tercihinde ilk sırayı almaktadır (Erel, 1983).

Toplumsal sosyal yapının değişimi kentsel hareketliliği hızlandırmaktadır. Eski yerleşmelerdeki genç yaş grubunun artması ile birlikte kültürel bir değişim de yaşanmaktadır. Bu değişimin sonucunda da genç yaş grubu yeni imar düzenlerinin oluşturduğu kentsel yerleşmelere doğru bir akış göstermektedir (Kahraman, 2000).

Referanslar

Benzer Belgeler

kazanmaktadır. Orta ve üst gelir grubu hane halkları bir taraftan kendi sosyo-ekonomik ve yaşam özelliklerine sahip benzer bireylere yakın olma gereksinimi duyarken

K ırklareli Ziraat Odası Başkanı Necmi Koyuncu da ayçiçeği ürününün durumunun her geçen gün kötüye gittiğini, bölgedeki ayçiçeği kayıplarının yüzde 50

Sosyal yapısı değişmeye başlayan Sur İçi bölgesinde 2000 yılı itibariyle konut alanı gelişimi tamamlanmış, sonrasında sınırlı sayıda gelişim

13 Temmuz 1998 Kıbrıs Gazetesinde belirtildiği gibi konutta doyuma ulaşılmış olması 1997 yılı sonrası sert düşüş yaşanmasına neden olmuştur. Gönyeli

•Öğrencilerin matematiksel gösterimleri oluşturabilmeleri için matematiksel kavramları anlamaları ve matematiksel becerileri, işlemleri uygulamaları gerekir.3.

•  Antropoloji, insan ve insan toplumlarının benzerlik ve farklılıklarını anlayabilmek amacıyla tüm yönleriyle bütüncül ve karşılaştırmalı olarak inceleyen

Türkçenin kelime hazinesinin tüm sözlüksel alanlarının Türk yazı dilleri ekseninde zenginleştirilmesi ve onun kullanım gücünün ortak bir Türkçe doğrultusunda

Bu bölgenin güneybatısında belediyeye ait kamusal bir alan bulunmaktadır. Bu alan çevredeki farklı yerleşimler- den insanların kullanabileceği spor alanlarını, peyzaj