• Sonuç bulunamadı

Nasîhat-nâme-i Safî

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nasîhat-nâme-i Safî"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ö Z E T

Klasik Türk edebiyatında nasihat-name türünde man-zum eser kaleme alan şairlerden biri de on sekizinci yüzyıl şairi Tavîle-zâde Mustafâ Safî Efendi’dir. Gülşen-i Pend

adında 2933 beyitten oluşan kaside şeklinde ancak mesnevî gibi tertiplenmiş bir eseri olan Safî’nin bir diğer eseri de hurûf-ı hecâ ile tertiplenmiş manzumelerden oluşmaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi Bölümü 5295 numarada kayıtlı, bazı yaprakları eksik olan yazmada 1 tercî’-i bend, 22 rubaî, 20 matla’, 27 müfred ve 2 mesnevî ile Safî’nin nasihat-nameleri için yazılmış ta-krizler yer alır. Bütün manzumelerin hurûf-ı hecâ ile kaleme alındığı mecmua görünümündeki eser h. 1125/ m. 1713-4 tarihinde telif edilmiştir. Makalede Safî’nin bu yazmada yer alan 30 bendlik tercî’-i bendinin metni verilmektedir.

A B S T R A C T

Eighteenth-century poet Tavîle-zâde Mustafâ Safî is one of the poets who wrote nasihat-name/ counsel text in classical Turkish literature. Safî is the author of Gülşen-i Pend which consists of 2933 couplets in qaside form and mathnawi arrangement. Another work of Safî consists of poems which are arranged in alphabetical order of rhymes. The manuscript of his work is in Süleymaniye Library Department of Haci Mahmud Efendi, registered under number 5295. Even though some of the leaves are missing in the manuscript; there are 1 tercî’-i bend, 22 rubaîs, 20 matlas, 27 müfred, 2 mathnawis and several poems of eulogium written for Safî’s counsel texts. Safî’s all of the texts in the mecmua are written in alphabetical order of rhymes and arranged at h. 1125/ m. 1713-4. In this paper the text of Safî’s tercî’-i bend of 30 bends is presented.

A N A H T A R K E L İ M E L E R

Klasik Türk Edebiyatı, 18. yüzyıl, Safî, nasihat-name, tercî’-i bend

K E Y W O R D S

Classical Turkish literature, 18th century, Safî, counsel text

tercî’-i bend

Giriş

Nasihat-name/pend-name kaleme almak klasik Türk edebiyatında güçlü bir gelenektir. Şairler dinî, tasavvufî ve ahlakî muhtevada nasihat-nameler te’lif ederken hacimli metinlerde ağırlıklı olarak mesnevî nazım şeklini; daha kısa metinlerde ise kaside, gazel, musammat, kıt’a ve rubaî gibi diğer nazım şekillerini tercih etmişlerdir. Bu tercihlerden biri de tercî’-i benddir. Dede Ömer Rûşenî (Aydemir 1990: 225-231) Gubârî (Kaplan 1993: 34) ve Hâletî-i Gülşenî’nin (Altunel 1988: 208-210) nasihat-nameleri bu tarzdadır. Tercî’-i bend nazım şeklinde telif edilmiş bir di-ğer nasihat-name de Safî mahlaslı şaire aittir.

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, İstanbul (eyeniterzi@gmail.com).

EMİNE YENİTERZİ

Nasîhat-nâme-i Safî

(2)

Mustafâ Safî Efendi

Biyografik kaynaklarda adından söz edilmeyen Mustafâ Safî Efendi hakkında, müellifin bir diğer eseri olan Gülşen-i Pend adıyla kaleme alınmış nasihat-nameden bilgi ediniyoruz. Eser üzerinde Mehmet Sait Çalka yüksek lisans tezi hazırlamıştır (Çalka 2007). Mustafâ Safî, Gülşen-i

Pend’i h.1120/m.1708 Ramazan ayında yazmaya başlamış,

h.1120/m.1709 Zilhicce ayında tamamlamıştır. Şair, eseri telif ettiği h.1120 yılına tam 132 tarih düşürmüştür (Çalka 2007: 22).

Gülşen-i Pend’de 2791 ve 2850. beyitler ile bir rubaîde Safî mahlasını

kullanan şair dîvân-ı hümâyûn kâtiplerinden olduğunu, isim ve lakabı-nın Tavîle başı Mustafâ olduğunu belirtir:

Ḥaḳīr bu devletüñ perverdesiyem Devām-ı devlete kārum ẟenādur Debīrī zümresinden bendesiyem Ki dīvān-ı hümāyūn baña cādur Ṣadāḳatle şehīrem ism ü resm[üm] Ṭavīle başı ẕāt-ı Muṣṭafādur (722-724)

Nasîhat-Nâme-i Safî için bir takrîz kaleme alan Kâmî de şairin laka-bının Tavîle-zâde olduğunu bildirir:

Reşkā bu ṭarḥ-ı dil-cū naẓm-ı Ṭavīle-zāde

Naḫl-i naṣīḥat üzre nev-bāve-i ḳarīḥa (Özyılmaz 1994: 404. Bu takrîz yazmada 17b’de yer almaktadır)

Gülşen-i Pend, 2933 beyitten müteşekkil, kaside nazım şekli kaleme

alınmış ancak mesnevî gibi tertiplenmiş, yer yer rubâîlerle bezenmiş bir pend-namedir. Bu hacimdeki bir eseri kaside nazım şekliyle kaleme al-ması şairin orijinal olma ve ustalığını gösterme gayretleri ile izah edilebi-lir.

Mustafâ Safî Efendi, eserinden de anlaşılacağı üzere Arapça ve Farsçayı iyi bilen, eğitim görmüş bir kâtiptir. Gülşen-i Pend’de; padişah, vezir, kadı, öğrenci, sahhaf, kâtip, hattat, şair, hanende, âşık, vaiz, şeyh, sûfi, hekim, sürmeci, cerrah, müneccim, cifirci, veffâk, kimyâger, sarraf,

(3)

tüccar, yetim vasisi, vakıf mütevellisi, hatip, imam, müezzin, zeamet sahibi, köylü, attar ve zenaat erbâbı gibi farklı meslek ve meşrepten in-sanlara yönelik nasihatlere yer vermiştir. (Çalka 2007: 26) Bu kadar çok meslek erbabına öğüt vermek; hem bu meslekler hakkında geniş bilgiye sahip olmayı hem de bu nasihatleri ifade etmek için Kur’ân-ı Kerîm, hadîs-i şerîf, kelâm, belâgat ve kısasü’l-enbiyâ gibi ilim ve konulara vâkıf olmayı gerektirir. Bunların dışında, özellikle tıp, kimya, simya, müneccimlik, cerrâhlık ve müzik gibi mesleklere ait terimleri kullanma-sı, müellifin bilgisini göstermesi açısından da önemli bir husustur. (Çal-ka 2007: 19-20)

Nasîhat-Nâme-i Safî

Nasîhat-Nâme-i Safî; Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi Bölümü 5295 numarada, “Safî, Nasîhat-Nâme” adıyla kayıtlı, 20 varaktan oluşan yazmada bulunmaktadır. Sonlarda birkaç boş sayfa vardır. Safî’nin şiirlerinin olduğu kısım nesih hatla kaleme alınmıştır, başlıklar surhtur.

Makaleye konu olan tercî’-i bend yazmanın 1b-9a yaprakları arasın-da yer almaktadır. Devamınarasın-da 9a-11b yaprakları arasınarasın-da “Rubā‘iyyāt-ı Müretteb ‘alā-Tertīb-i Ḥurūfi’l-Hecā fī-Ḥarfi’l-Elif” başlığı ile 22 ruba’î bulunmaktadır. Yaprak numaraları sırayla devam etse de 11b’den itiba-ren bazı yaprakların eksik olduğu anlaşılmaktadır. Zira ruba’îler alfabe-tik sırada kafiye ile kaleme alınırken 11b’de yer alan son rubâ’î “Fī-Ḥarfi’ẕ-Ẕāl” başlığı ile “ẕel” harfinde bitmekte, 12a’da “ze” harfi ile yine hurûf-ı hecâ tertibine göre sıralanan matla’lar başlamaktadır. 12a-13a arasındaki 20 matla’ı takiben 13a’da “Müfredāt-ı Pendiyye ‘ale’t-Tertīb” başlığı ile 27 müfred mevcuttur. Yazmada 15a boş bırakılmış, 15b-16a’da 29 beyitten oluşan hurûf-ı hecâya göre tertiplenmiş bir mesnevî yazıl-mıştır. Mesnevînin son beytinde şair, manzumelerinin telif tarihini verir:

Ḫalḳa İsḥāḳ o aḳdes-i eẕelī (h. 1125/ m. 1713-4) İde me’vā bu naẓm-ı bī-bedeli (h. 1125/ m. 1713-4)

(4)

17b-19a’da Safî’nin nasihat-namesi için yazılan takrizler yer alır. 19a’da kayıtlı takrizde şair mahlası zikredilerek övülürken bu mecmua-nın nasihat-name türünde ikinci eseri olduğuna dikkat çekilir:

Ṣafiyy-i ṣāf-ṭab‘ u ḥikmet-āẟār Yine tarḥ itdi bir naẓm-ı dürer-bār

Yazma bütün olarak incelendiği zaman Safî’nin tercî’-i bend, rubaî, matla’ ve mesnevî nazım şekillerini hurûf-ı hecâya göre tertipleyerek orijinal bir eser ortaya koymak istediği görülmektedir. Makaleye konu olan manzume; “Tercī‘-i Bendi’l-Maġıyye Naṣīḥati’l-Hāmiyye ‘alā-Tertībi Ḥurūfi’l-Hecā” başlığı ile 30 bendden oluşan bir tercî’-i benddir. Fā‘ilātün

Fā‘ilātün Fā‘ilün kalıbıyla kaleme alınan manzume, başlıkta belirtildiği

gibi hurûf-ı hecâya göre tertiplenmiş, yani her bendde kafiye harfi Arap alfabesindeki sıraya göre seçilmiştir.

Manzumenin ilk bendinde ilk üç beyit tevhid, dördüncü beyit Hz. Peygamber’e salavat, beşinci beyit de dört halife övgüsündedir. Bu hâliyle ilk bend mukaddime görünümündedir. Nitekim bendin sonun-daki vasıta beyti de farklıdır. Diğer bendlerin sonunsonun-daki vasıta beyti;

Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā

şeklindedir. Bu vasıta beyti, Gülşen-i Pend’deki 1540. beyit ile büyük benzerlik gösterir:

Dü ‘ālemde neşāt isterseñ ey dil Bu a‘māl-i ḥasen rāh-ı necādur

Safî’nin mesnevî tertibiyle kaleme aldığı Gülşen-i Pend’de kaside na-zım şeklini tercih etmesi; tercî’-i bend, rubaî, mesnevî ve matla’ları da hurûf-ı hecâ ile düzenlemesi şairin orijinal olma ve dile hâkimiyetini gösterme istek veya gayretlerine bağlanabilir. Ancak şairin bu tasarruf-ları; manzumelerinin kafiyelerinde klasik şiirde hemen hiç yer almayan, lügatlerde rastlanmayan Arapça ve Farsça kelimeleri kullanmasına yol açmıştır. Bu durum Safî’nin Arapça ve Farsçaya vâkıf olduğunu, kelime haznesinin zenginliğini, kafiye bulmakta zorluk çekmediğini gösterse de metinlerin okunması ve anlaşılır olmasını zorlamaktadır.

(5)

Safî’nin nasihat-name türünde iki eser tertiplemesi şairin nasihat vadisinde eser verme arzusunu gösterir. Gülşen-i Pend’de şair bu duru-mu dile getirir, dileğine kavuştuğu için Allah’a şükreder, nasihat-name yazmaktaki yetkinliği ile övünür:

Ḫudā luṭf itdi ol dem pendi gūyā

Lisānumdan naṣīḥat oldı ṣādır (2283) Hezārān şükr ü ḥamd ol pādişāha

Bu ‘abdin ḳıldı pendi naẓma ḳādir (2285) Naṣīḥat baḥrinüñ ġavvāẟı oldum

Çıḳardum dürr-i pendi ẕī-bahādur (2287)

Ancak kaside nazım şekli ile 3000 beyte yakın bir eser ve hurûf-ı hecâ tertibiyle manzumeler kaleme alarak farklılık oluşturmaya çalışan Safî; öğüt kitaplarının halkın kolayca faydalanmasına yönelik öğreticilik vasfından uzaklaşmasına sebep olmuştur. Bu olumsuzluğu gidermek için manzumelerini toplayarak oluşturduğu mecmuada özellikle kafiye kelimelerinin yanında (der-kenâr) kelimelerin anlamları farklı bir yazı ve kırmızı mürekkeple not edilmiştir. Bu notlar kelimelerin çoğunlukla sözlük anlamı, kısmen de metinde kullanılan anlamlarını içermektedir. Böylece manzumelerin yanında fonksiyonel bir sözlük oluşmuştur. Ma-kalede tercî’-i bendin metni verilirken yazmanın bu özelliğini göstermek için manası verilen kelimeler kalın harflerle, manalar da parantez içinde gösterilmiştir. Bu tarz, şairin Gülşen-i Pend’de sözün manasını bilmenin önemine vurgusuyla da örtüşür:

Ne söylerseñ sözüñ ma‘nāsını bil Suḫanda olmasa ma‘nā hevādur (1966)

Safî’nin tercî’-i bendi; iki büklüm olana kadar ilim öğrenmenin ge-reği, kalpte nefsanî isteklere yer vermemek, nefis düşmanından sakın-mak, edepten ayrılmasakın-mak, daima Allah’ı zikr etmek, alçaklıktan kaçın-mak, dünyaya değer vermemek, büyüklere saygılı davrankaçın-mak, insanlara güzel ahlakla muamele etmek, asla kalp kırmamak, farz ibadetleri yerine getirmek, haram ve günahlardan kaçınmak, tövbe etmek, Allah’a tevek-kül etmek, hâlinden şikâyetçi olmamak, şükretmek, kötü insanlarla dost olmamak gibi öğütlerle başlar. Manzumenin devamı da dinî, tasavvufî veya genel ahlaka dair nasihatlerle örülmüştür.

(6)

Sonuç

Bu makale ile on sekizinci yüzyılda yaşamış Tavîle-zâde Mustafâ Safî Efendi’nin bilinen tek eseri olan Gülşen-i Pend ile tarz ve muhteva bakımından büyük benzerlik gösteren bir tercî’-i bendinin metni ortaya konmuş; Safî’nin edebiyat tarihlerinde adının geçmemesine rağmen na-zım şekillerinde orijinalliği yakalaması, nasihat vadisinde eserler verme tutkusu, tarih düşürmedeki ustalığı, kelime hazinesinin zenginliği gibi özelliklerine vurguda bulunulmuştur. Hurûf-ı hecâ ile tertiplediği mec-muanın yalnızca ilk yarısı makalede yer almaktadır. Mecmec-muanın devamı eksik yaprakların bir başka nüsha ile tamamlanabileceği ümidiyle bir diğer çalışmaya bırakılmıştır.

(7)

METİN 1b

TERCĪ‘-İ BENDİ’L-MAĠIYYE NAṢĪḤATİ’L-HĀMİYYE ‘ALĀ-TERTĪBİ ḤURŪFİ’L-HECĀ

Fā‘ilātün Fā‘ilātün Fā‘ilün I

1 Vāḥid ü yektā eḥad birdür Ḫudā Ḫāliḳ ü Rezzāḳdur bī-ketḫudā 2 İns ü cinne itmede luṭf u ‘aṭā

Ġayrıdan isterse ḳul eyler ḫaṭā 3 Ḥükm-i şer‘ine idenler iḳtidā

İsm-i pākin yād iderler ibtidā 4 Faḫr-ı ‘ālemdür Ḥabīb-i Kibriyā

Ṣad ṣalāt ile selām-ı bī-riyā 5 Çār yār[i] ümmetine reh-nümā

Raḍıya’llāhu ta‘ālā ‘anhümā 6 Āline aṣḥābına bī-ḥad ẟenā

Ḥażret-i Mevlā vire ‘izz ü senā (rif‘at ü ‘izz ü şeref) 2a

II Fī-Ḥarfi’l-Elif

1 Ey püser va‘ẓ ideyüm li’llāh saña Pendüm ıṣġā eyle ṭut gūşuñ baña

2 Evvelā bil ‘ilm-i ḥālüñ ey fetā (ey adam) ‘İlme sa‘y it ḳaddüñ olınca dü-tā (iki ḳat) 3 Ḳalbüñi çirk-i hevādan ḳıl niḳā (pāklik)

(8)

4 Nefse maġlūb olmaġı görme revā Ġālib ol ef‘ālüñi ḳılma hevā

5 Virme ruḫṣat düşmene ḳıl zīr-i pā (ayaḳ altına) Emr ü ḥükmin eyle ibṭāl ü hebā

6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā

III Fī-Ḥarfi’l-Bā

1 Rūz u şeb ẕikr it Ḫudāyı bī-ḥisāb İsm-i ẕātına idesin intisāb 2 Esfele meyl itme ol ‘ālī-cenāb

Süflī olmaḳlıḳdan eyle ictināb

3 Eyleme dünyā umūrında şitāb (ivmek) Bī-veceh bir kimseye ḳılma ‘itāb (mu‘ātebe) 4 Ḫalḳuñ ef‘ālinde ḳıl rāy-ı ṣavāb (ṭoġrı)

Vir enāma ḥüsn-i ḫulḳ ile cevāb 5 Eyleme bir ḳalb-i ma‘mūrı ḫarāb

‘Ömrüñ olduḳça çekersin ıżṭırāb (zaḥmet) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 2b

IV Fī-Ḥarfi’t-Tā

1 Ẕikr-i Ḥaḳḳ olsun saña ḳand ü nebāt Leẕẕet-i dünyāyı gördüñ bī-ẟebāt (temelsüz) 2 Aḫẕ idüp cümle furūżı ḳıl ṣalāt

(9)

3 Ḫayyir ol itme ḫaṭā vü seyyi’āt Ḥaḳ saña iḥsān ide fevz ü necāt

4 Maḥreme ḥırṣ itme ol merd-i ‘ufāt (ḥarāmdan nefsini men‘ itmek) Olmasun ṭab‘uñda aṣlā bed-ṣıfāt

5 Ḳıl tevekkül Ḥaḳḳa dā’im ol sükāt (sükūt) Şükr ü ḥamd it ḥālüñe itme şikāt (şikāyet itmek) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā (yir itmek)

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā (selāmet yolı) V

Fī-Ḥarfi’ẟ-ẞā

1 Ehl-i faḥşā ile itme iltibāẟ (ḳarışmaḳ)

Dāḫil olma ḳılma yek laḥẓa libāẟ (eglenmek) 2 Bād-ı ḳahr ol cem‘i eyler inbiẟāẟ (ṭaġılmaḳ)

Mümkin olmaz saña ol dem inbi‘āẟ (ayrılmaḳ)

3 Naḫl-i ‘ömrüñ şīb idince inḥiẟāẟ (egilmek ve bükilmek) Ḥāżır ol merg idecekdür iḥtiẟāẟ (gögüsden ḳoparmaḳ) 4 Bir ḫaber virmez gelince iftilāẟ (fevt olmaḳ)

Yek-nefes mekẟ itmez eyler intiḳāẟ (sür‘at) 5 Ol zamān olmaz saña kimse ġıyāẟ (meded idici)

Eylemez aṣlā meded māl ü eẟāẟ (metā‘lar) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 3a

VI Fī-Ḥarfi’l-Cīm

1 Kimseye ġayż eyleme itme telāc (ġavġā) Olma encāmında muḥtāc-ı ‘ilāc

2 Bir dili kesr eyleme miẟl-i zücāc (ṣırça) İnkisārından ṣaḳın içme ucāc (acı ve ṭuzlı ṣu)

(10)

3 Ḳalb-i maḥzūna virürseñ infirāc (sevinmek) Nūr-ı Ḥaḳḳa ḳalbüñ eylersin sirāc (çerāḳ) 4 İtme ‘aḳluñ müskirāt ile ḫarāc (noḳṣān)

Ḳılma sekr ile dilüñ tārīk ü dāc (ẓulmet) 5 Eyleme nā-merde ‘arż-ı iḥtiyāc

Geydürürse başuña cevherli tāc 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā VII

Fī-Ḥarfi’l-Ḥā

1 Besmeleyle eyle kāra iftitāḥ (ibtidā itmek) Eyleye Ḥaḳ müşkilātuñ infitāḥ (açılmaḳ) 2 Uçmaġa zühd ü ṣalāḥı ḳıl cenāḥ (ḳanat)

Ḳalma dūzaḫda idüp cürm ü cünāḥ (günāh) 3 Nefsüñ ıṣlāḥ eyle ol ehl-i ṣalāḥ

İtmesün nefsüñ seni ehl-i ṭalāḥ (żıdd-ı ṣalāḥ) 4 İtme bed-aḫlāḳ ile lāġ u mizāḥ (laġv)

Meclis-i ‘ālimde olma iftiżāḥ (rüsvā olmaḳ) 5 Ḫāne-i ġamdur cihān olmaz merāḥ (rāḥat olacaḳ yir)

Dār-ı ġamda merd olan itmez mirāḥ (sürūr ve neşāṭ) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 3b

VIII Fī-Ḥarfi’l-Ḫā

1 Ṣıdḳ u iḫlāṣı miyāna ḳıl dü şāḫ (kemer) Eyleme kiẕb ile ḳalbüñ şāḫ şāḫ (yarıḳ yarıḳ)

(11)

2 Nefse tābi‘ olma itme bir besāḫ (fesād) Olmasun ‘ırż u vaḳāruñ infisāḫ (bozılmaḳ) 3 Rūy-ı nāsa olma bir vech ile māḫ (iki yüzli)

Ẕātuñı yir ġıybet itme olma bāḫ (dūn-himmet) 4 Bī-hude cem‘ itme emvāl-i ferāḫ (çoḳ)

Bī-ḥużūr eyler seni endūh u rāḫ (ġam) 5 Dürr-i pendi eyle mengūş-ı ṣımāḫ (ḳulaḳ)

Ḳıl naṣīḥatle ‘amel olma cümāḫ (tekebbürlenmek) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā (yir itmek)

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā (ḫulūṣ olmaḳ) IX

Fī-Ḥarfi’d-Dāl

1 Herkese ḳıl merḥametle ‘adl ü dād Kimse senden itmesün feryād-ı dād 2 Mücrimüñ ‘afv eyle cürmin vir güşād

Ḥaḳḳ ide dā’im seni mesrūr u şād 3 Ẓāhir ü bāṭında itme bir fesād

Olma ‘ālem içre bed-nām u kesād (ḳıymetsüz) 4 Ḳıl vefā ‘ahde ṣaḳın itme ‘inād

Ḳılma bu dār-ı fenāya istinād (ṭayanmaḳ) 5 Müsrif olma eyleme ḫarcuñ ziyād

Maṣrafuñdan daḫlüñ olsun izdiyād 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 4a

X Fī-Ḥarfi’ẕ-Ẕāl

1 İsm-i ẕāt-ı Ḥaḳdan al bāḳī leẕāẕ Ḳılma fānī leẕẕet ile iltiẕāẕ

(12)

2 Ḳalbüñi zehr itme vaḳt-i inciẕāẕ (ayrılmaḳ) Çekme zaḥmet der-maḥall-i intibāẕ (gitmek) 3 Merd-i kāmil ẕeylini ḳıl ittiḫāẕ

Bul ṭarīḳ-i pür-ḫaṭarda bir liyāẕ (bir kimseye ilticā itmek ve ṣıġınmaḳ) 4 Ḥāżır it gitmezden evvel bir ‘ıyāẕ (ṣıġınacaḳ yir)

‘Ālem-i berzaḫda lāzımdur melāẕ (ṣıġınacaḳ yir) 5 Ḳıl racīmden Ḥaḳḳa dāyim isti’āẕ

Mekr ü şerrinden berīdür müste’āẕ 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XI

Fī-Ḥarfi’r-Rā

1 Ḥāsid olma ẓulmi itme iḫtiyār

Bir ḥasūd olmaz cihānda baḫtiyār (devlet) 2 Ḫalḳa itme şöhret ile iftiḫār

Şöhret āfetdür olur çeşmüñe ḫār 3 Geçmede ṣayf u şitā faṣl-ı bahār Ġāfil olma ġaflet olmaz saña yār 4 Ġafleti terk it dil ü cānuñ uyar

Sen ‘aceb ġafletdesin leyl ü nehār 5 Ehl-i bezme ẟıḳlet itme olma bār

Eylemez ‘ālem ẟaḳīle i‘tibār 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 4b

(13)

XII Fī-Ḥarfi’z-Zā

1 Bāb-ı nā-merde varup itme niyāz

Ḳūtuñ olsun nān-ı ḫuşk ile piyāz (soġan ve ḳurı etmek) 2 İtme dünyā-yı denīye ḥırṣ u āz

Sen ḥarīṣ olduḳça eyler saña nāz

3 Ḳılma nās içre ġurūr ile gürāz (nāz ile ṣalınmaḳ) Eylemez maġrūrı Mevlā ser-firāz

4 Eyleme bir ferde aṣlā keşf-i rāz Ḫalḳa rüsvā olmadan ḳıl iḥtirāz 5 Ḥaḳ saña raḥm itmez olma bī-namāz

Vizriñi deryā-yı raḥmetde yumaz 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XIII

Fī-Ḥarfis’s-Sīn

1 Nūr ẕikr-i Ḥaḳdan eyle iḳtibās Ḳıl münevver ḳalbüñi maḥv ola pās 2 Cisme ṭā‘āt-ı Ḫudāyı ḳıl libās

Eylesün cürm ü ḫaṭāñı iltibās (örtülü, belüsüz) 3 Ṭā’ib ol dā’im Ḫudādan ḳıl hirās

Baḥr-i ġufrān ide ẕenbüñ indirās (maḥv olmaḳ) 4 Bāṭılı fehm eyleme ol Ḥaḳ-şinās

Dergeh-i ‘izzetde olma ibtinās (ḫvār u ẕelīl olmaḳ) 5 Ḥācetüñ ednādan itme iltimās (ṭaleb)

Eyleme dāmān-ı nā-pāke temās (yapışmaḳ) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 5a

(14)

XIV Fī-Ḥarfi’ş-Şīn

1 Ḫalḳa gösterme turuş-rū çatma ḳaş

Hep güler yüz ister ‘ālem olma şāş (bed-ḫū ve muḫālif) 2 ‘Ucb u kibri eyle ḳalbüñden tırāş

Olma nāsa erre-āsā (destere gibi) dil-ḫırāş (göñül yırtıcı) 3 İtme ḥiddetle dilüñ pür-iḥtimāş (ġażabı ziyāde olmaḳ)

Cismüñi ḥarḳ itmesün ol bed ḳumāş 4 Ḳılma ‘aybuñ ‘āleme i‘lān u fāş

Virme dest-i düşmene elüñle ṭaş 5 Ḥīlekār u fitne-cūya olma baş

Ṣoñra çeşmüñden gelür hep ḳanlu yaş 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XV

Fī-Ḥarfi’ṣ-Ṣād

1 Ni‘metüñ bil ḳadrini ḳıl iġtimāṣ (ni‘mete şükr itmek) 1

Mümsik olma eyle iṭ‘ām-ı ḫımāṣ (ḳarnı aç kimesneler) 2 Olmaḳ isterseñ cihān[da] ‘abd-i ḫāṣ

Olma bir dem Ḥażret-i Mevlāya ‘āṣ 3 Zīb-i dünyāyı ḫarīdārına ḳaṣ

Zīnet-i ‘uḳbāya vir eyle taḳāṣ 4 Tīġ-i istiġfārı çek boynuña aṣ

Rāh-ı Ḥaḳḳa pāyuñı merdāne baṣ

5 Cidd ü sa‘y it ḳıl tedārük bir menāṣ (ḳaçup ṣıġınacaḳ yir) Dehr-i dūnuñ fitnesinden ol ḫalāṣ

6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā

1

İġtimāṣ’ın sözlük anlamı küfrân-ı nimet eylemektir. Mısraın; “Ni‘metüñ bil ḳadrin itme iġtimāṣ” şeklinde olması gerekir.

(15)

5b

XVI Fī-Ḥarfi’ż-Żā

1 Bezm-i ‘irfānda ṣaḳın olma ḥirāż (ġalīẓ) Ol ẟebāt-ı meclis ile hem-ḳırāż (libās) 2 Ṣoḥbet eẟnāsında itme i‘tirāż

Bulmasunlar ṣoḥbetüñden inḳırāż (kesilmek) 3 Söyleme bir bed suḫan miẟl-i ḥıżāż (aḥmaḳ)

‘Ārif ol gösterme rūy-ı inḳıbāż (ṭonuḳ yüzlü olmaḳ) 4 Bir ta‘aṣṣub itme olma inḥifāż (alçaḳ olmaḳ)

Meclisi telḫ eyleme itme rufāż (müteferriḳ) 5 İtme bir fi‘l-i ḳabīḥe intihāż (şürū‘ itmek)

Olmasun a‘māl-i ḫayruñ intiḳāż (bozılmaḳ) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XVII

Fī-Ḥarfi’ṭ-Ṭā

1 Żayfa ikrām eyle göster inbisāṭ Ḳıl ri‘āyet çek ni‘amla pür simāṭ 2 Ḫısset itme cem‘ idüp māl ü bisāṭ

Varuñı beẕl it faḳīre vir neşāṭ 3 Mülk olur mı saña bu köhne ribāṭ

Bir müsāfir-ḫānedür bī-irtibāṭ 4 İster iseñ sehl ola cisr-i Ṣırāṭ

Ḳıl edā her ne iderseñ iştirāṭ (şarṭ itmek) 5 İtme bī-meẕheble aṣlā iḫtilāṭ

Meẕhebüñ taġyīr ider ḳıl iḥtiyāṭ 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 6a

(16)

XVIII Fī-Ḥarfi’ẓ-Ẓā

1 Ḫvāb-ı ġafletden dili ḳıl iḥtifāẓ

Ġāfil olma der-ḳafādur merg ü fāẓ (ölmek) 2 Ẕevḳ-i ‘ālemden ṣaḳın itme ḥıẓāẓ

Gel ‘aẓāb-ı dūzaḫı eyle liḥāẓ (mülāḥaẓa itmek) 3 Eyleme bī-ḫūde bir ferde ġıyāẓ

Mü’mine lāyıḳ degüldür iġtiyāẓ

4 Ḳılma nefsüñ bed ġażabla intiḳāẓ (ṭolmaḳ) Ḳıl ḥavāle ḥilmi ile intikāẓ (def‘ itmek) 5 Ḫayra sa‘y it şerri def‘ it ḳıl ḥıfāẓ (ġayret)

Ḥaḳ kelāmı gūş idüp ḳıl itti‘āẓ (naṣīḥat ḳabūl edici) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XIX

Fī-Ḥarfi’l-‘Ayn

1 Cān u dilden emr-i Ḥaḳḳa ol muṭā‘ Mā-sivādan eyle ḳalbüñ inḳıṭā‘ 2 Eyle kār-ı āḫiretden intifā‘

Kār-ı dünyā ḳadrüñ itmez irtifā‘ 3 İtme dünyāya ṭama‘ ḳılma nizā‘

Ṣoñra maḥrūmen idersin intizā‘ (mekāndan çıḳmaḳ) 4 Sīm ü zer cem‘inde çekme bir ṣudā‘

İtme encāmında ḥasretle vedā‘ 5 Güft ü gūy-ı kiẕbi ḳılma istimā‘

Gūşuñı kerr itme ḳıl Ḥaḳḳı simā‘ 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 6b

(17)

XX Fī-Ḥarfi’l-Ġayn

1 Ḫalḳa tezvīrāt ile kurma tuzaġ Ḥīle itme tīġ-i mekre virme zāġ 2 Ḳıl ḥaẕer mekkāruñ olmaz yüzi aġ

Rū-siyeh olma cihānda miẟl-i zāġ (ḳuzġun gibi) 3 Cevr ile bir ḳalbi yaḳma urma dāġ

Yanma āh-ı āteşīnde hemçü yaġ 4 Ġıybet ü ḥıḳd u ḥasedden ḳıl ferāġ

Zehr ile yaḳma derūnuñda çerāġ

5 Ġıybet itmek bir kesi ẓann itme lāġ (laṭīfe) Cīfe ekl itme ṣaḳın miẟl-i kelāġ (ḳuzġun) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XXI

Fī-Ḥarfi’l-Fā

1 Ḥaḳḳı inkār eyleme ḳıl i‘tirāf Eyleme Ḥaḳdan ‘udūl u inḥirāf

2 Ḫod-fürūş (ögünmek) olma idüp bī-hūde lāf Suḫre-i ‘ālem olursın bī-ḫilāf

3 Zenne-āsā kendiñe virme ḥıfāf (zīnet virmek) Gel sefāḥat eyleme ḳılma ḫufāf (yeynilik) 4 Nefsüñe ḳahr eyleyüp ḳıl i‘tikāf

Görmesün aṣlā hevādan bir şikāf (yarıḳ) 5 Her kim eylerse senüñle iḫtilāf

Sen muḫālif olma göster i‘tilāf (muḥabbet) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 7a

(18)

XXII Fī-Ḥarfi’l-Ḳāf

1 Ehl-i dünyā olma yapma ṣurḫ ṭāḳ (kemer) Ḥażret-i Mevlāya olma ‘āṣ-ı ‘āḳ

2 Zīb-i kevne itme ḳalbüñ irtibāḳ (baġlanmaḳ) ‘Ālemüñ ḥāline gel ‘ibretle baḳ

3 Vir ‘acūz-ı dehr-i fānīye ṭalāḳ

Hem-reh olmaz ol saña der-inṭılāḳ (gitmek, ẕehāb gibi) 4 Çün muḳarrerdür cihāndan iftirāḳ (ayrılmaḳ)

Sen ta‘alluḳ riştesin ḳıl iḫtirāḳ (ḳaṭ‘ itmek) 5 Bir münāfıḳ ile itme ittifāḳ

Düşmen eyler dôstuñı ehl-i nifāḳ 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XXIII

Fī-Ḥarfi’l-Kāf

1 Ser-keş olma ḳıl tevāżu‘ hemçü (gibi) ḫāk Kibr ile nāmūs u ‘āruñ itme çāk (yırtmaḳ) 2 Ḥażret-i Bārīden eyle bīm ü bāk (ḳorḳu)

Ḳıl hevādan nefsüñi taṭhīr ü pāk 3 İtme İblīs ile nefsüñ iştirāk (ortaḳ)

İtmesün vizrüñ dü enbāz iddirāk (cem‘ olmaḳ) 4 Tā-be-key cürm ü günehle iştibāk (muḫallaṭ olmaḳ)

Tīr-i ‘iṣyān itdi ḳalbüñ inşibāk (delik delik) 5 Tevbe ḳıl yād it ẕünūbuñ giryenāk

Ġayret it ol dīv-i nefse iḥtināk (ġālib olmaḳ) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 7b

(19)

XXIV Fī-Ḥarfi’l-Lām

1 Ḳıl teẕellül eyle Ḥaḳḳa ibtihāl (tażarru‘)

Fażl u ġufrāna olasın istihāl (lāyıḳ olmaḳ, müsteḥaḳ) 2 Ekl ü şurb ü lebsüñi eyle ḥelāl

Hep ḳabūl ide du‘āñı Ẕü’l-celāl

3 Nefsüñe cū‘ u vera‘la vir kelāl (bī-tāblik) Bī-mecāl itsün ġam u ḥüzn ü melāl 4 Ehl-i ḥāl ol itme bī-hūde maḳāl

Pūte-i ṣamt içre ḳavlüñ eyle ḳāl (muṣaffā itmek) 5 Eyleme iḫvānuña bir ibtiẕāl (ḫorluḳ)

Kendi ‘ırżuñ gibi eyle iḥtizāl (ṣaḳınmaḳ, iḥtirāz) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XXV

Fī-Ḥarfi’l-Mīm

1 Vālideynüñe ḳıl ‘izz ü iḥtirām

Ol ikisinüñ de her emrine rām (iṭā‘atde olmaḳ) 2 Eyleme bir ferde ḳaṣd-ı intiḳām

Ḥaḳ saña iḥsān ider ‘ālī-maḳām 3 ‘Āleme vir cūd ile bir nīg-nām

Olma ḫısset ile menfūr-ı enām 4 Bī-hude gösterme ḫalḳa iḥtişām

Nān ile bir sufre göster ṣubḥ u şām

5 Rāḥat isterseñ cihānda müstedām (dā’im olmaḳ) Düşmenüñe ḳurma tezvīr ile dām (duzaḳ) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 8a

(20)

XXVI Fī-Ḥarfi’n-Nūn

1 ‘Ālemüñ ḥaḳḳında itme bed gümān Āẟim olma ḥüsn-i ẓann eyle hemān 2 Bir kese daḫl itme olma bed-zebān

Hem ‘uyūb-ı nāsa olma dīdebān (gözci, baḳıcı) 3 Kimsenüñ ‘aybın görüp itme ‘ıyān

Kendi ḳubḥuñ eyleme ḫalḳa beyān 4 Bezme bī-da‘vet ṣaḳın olma revān

Ẕātuña virme reẕāletle hevān (ḫorluḳ ve haḳīrlıḳ)

5 Ḫalḳa bühtān itme olma iftinān (fitne düşürmek) Virdügüñ eşyāya ḳılma imtinān

6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā

XXVII Fī-Ḥarfi’l-Vāv

1 Ẕikr-i Ḥaḳda münḥanī ol miẟl-i vāv Şuġluña māni‘ olan nā-dānı ṣav 2 İtme çirk-āba dilüñ mīzāb-ı nāv (oluḳ)

Eyle icrā baḥr-i ẕikr-i Ḥaḳdan āv 3 Ekl ü şurba mā’il olma hemçü gāv

Cū‘a ṣabr it olasın ḳuvvetlü kāv (kāf-ı ‘Arabî ile pehlevān) 4 Ḳılma bāzīçe ḳumār-bāz ile dāv (ġālib-i lu‘b)

Ḳıl hemīn nefsüñle her dem rezm-i tāv (ceng) 5 Tīr-i baḫtuñ menzil-i maḳṣūda çav

Murġ-ı kāmuñ gözle gūş ol eyle av 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 8b

(21)

XXVIII Fī-Ḥarfi’l-Hā

1 Ḥaḳḳı tehlīl eyle her dem ṣubḥgāh

Mā-sivāya eyleme aṣlā nigāh (baṣar, baḳmaḳ, naẓar itmek) 2 Ḫvāb-ı ġafletle dilüñ itme tebāh (yaramaz)

Ṣāf ide mir’āt-ı ḳalbüñ intibāh (uyanıḳ, bīdār olmaḳ) 3 Bulmaḳ isterseñ cihānda ‘izz ü cāh

Kimsenüñ ḥafr eyleme rāhında çāh (yolında ḳuyu) 4 Bir günāh itdüñse lāzım biñ gün āh

Bir gün āhuñ yoḳ idersin biñ günāh 5 Ḥaḳḳı tesbīḥ itmede her bir giyāh

Sen de ẕikr it Ḥaḳḳı olma rū-siyāh (ḳara yüzlü) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā XXIX

Fī-Ḥarfi’l-Lām Elif 1 Bir nigāh eyle zen-i dehre dilā

Çihresin itmiş müzevvir zer ṭılā 2 Olma ol mekkāreye sen mübtelā

Merd ile nā-merdi eyler ibtilā (imtiḥān) 3 Ẕikr idüp Mevlāyı vir ḳalbe cilā

Eylesün nūrı derūnuñ incilā (rūşen) 4 Beẕl-i infāḳ it faḳīre ḳıl ṣalā

Ḥaḳ Ta‘ālā rütbeñi ḳılsın ‘alā 5 Eyleme bir sā’ili red dime lā

Kim taṣadduḳla olur redd-i belā 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā 9a

(22)

XXX Fī-Ḥarfi’l-Yā

1 ‘Āleme ‘izzet idüp ol dil-rübāy (göñül ḳapıcı) ‘İzzine dil-bestedür dervīş ü bay

2 Meclis-i ehl-i fesāda baṣma pāy Żabṭ olınmaz ṣoñra nefs-i ejdehāy 3 Sen ḳıyāṣ itme o bezm-i dil-güşāy

Ḳalbi tārīk eyler ol nā-pāk cāy (murdār yir dimek) 4 Ḥalḳa-i tevḥīd-i dervīşāna āy (gel)

Mürşid-i Ḥaḳ pāyına ol çihre-sāy (yüz sür) 5 Olmadın cismüñ ġarīḳ-i ẕenb-lāy (balçıḳ)

Bulasın rāh-ı necāta reh-nümāy (yol gösterici) 6 Bu naṣāyıḥ eylesün ḳalbüñde cā

Bulmaḳ isterseñ eger rāh-ı necā

Kaynaklar

ALTUNEL, İbrahim (1988), Hâletî-i Gülşenî, Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve

Dîvânı’nın Tenkidli Metni, Selçuk Üniversitesi SBE, Yayımlanmamış

YLT, Konya.

AYDEMİR [Tunç], Semra (1990), Dede Ömer Rûşenî (Hayatı, Eserleri ve

Dîvânı’nın Tenkidli Metni), Selçuk Üniversitesi SBE, Yayımlanmamış

YLT, Konya.

ÇALKA, Mehmet Sait (2007), Mustafa Efendi ve Gülşen-i Pend Mesnevisi

(İnceleme-Metin-Sözlük), Celal Bayar Üniversitesi SBE,

Yayımlanmamış YLT, Manisa.

KAPLAN, Mahmut (1993), “Gubarî Abdurahman Efendi’nin Pend-nâmesi”,

Yedi İklim, C. 5, S. 39, s. 34.

ÖZYILMAZ, Kezban (1994), Kâmî, Hayatı, Eserleri, Edebî Kişiliği ve Divanının

Tenkidli Metni, Selçuk Üniversitesi SBE, Yayımlanmamış YLT,

Referanslar

Benzer Belgeler

46. Bize ayırt ediciliği en yüksek ya da düşük seçenekler sorulunca pratik olarak üst cevaplayıcı sayısından alt ce- vaplayıcı sayısı çıkarılır farkın pozitif

Hastalara sunulan standart hizmetlerin her biri bir ürün çeşidi olarak düşünülmüş ve problem karışık modelli MHD problemi olarak çözülmüştür.. Böylece, üretim

lamalar düzeyinde istatistiksel düzenlilikler gösterir, istatistik, bir ekonomik birimin pazar içerisindeki yaşantısını düzenlemesinde olduğu gibi, daha büyük ölçekte,

Dobutamin çocuklarda da inotropik etki göstermektedir, ancak yetişkinlere kıyasla hemodinamik etkisi biraz daha farklıdır. Çocuklarda kardiyak debi artmasına

Bildirimizde KarS Merkez'dc 2005 2006 eğitim öhetin yılında ilköğretim ?.sınıl'ta okutulıın Türk çe ders kitapltırında bu]unalt metinlerc yönelik olarak

Memâlik  mahrûseti’l  memâlik‐i  şahanede  kâin  bi’l‐cümle  eyalât  ve  elviyeye  vülât 

;; 'd;;;;;;İİ İ; v-İöl,ıleRİoına üniverslte hesabına yatırııdığ|na daır belge, (2) Formlar YTÖMER Müdürlüğünden veya internet sayfas|ndan temin edilir, (3)

Malı mesleki ve ticari amaçlı olarak kullanan Tacirler(müşteri) için ise garanti süresi firmamızca belirlenmekte olup 1 yıldır. 2) Malın bütün parçaları