20 - 1 -94*
TT-
StlMh
İNKILÂP TARİHİMİZDfe^
D am at Mahmut Paşanın
A b d ü lh a m id ’e teklifleri
Damat Mahmut Paşa ve oğulları Marsilyadan doğruca Parise git mişlerdir. Pariste kendilerini başta Ahmet Rıza Bey olmak üzere bütün «Jöntürk» 1er karşılamıştır.
Paşa ile oğullarının Parise gelişi Jöntürk âleminde büyük bir sevinç ve hayranlık uyandırmıştır. Sultan Abdülhamit ise eniştesi ile yeğenle rinin İstanbula dönmelerini temin için hemen Paris sefiri Salih Münir Paşa ile Turhan Paşayı ve Nuri Be yi memur etmiş ve fakat bu zevat yeni mücahitleri mücadeleden vaz geçirmeğe imkân bulamamışlardır.
Paşa ile oğulları bir müddet son ra İsviçreye geçmişler ve orada bu lunan «Jöntürk» lerle görüşmüşler dir. O sıralarda İsviçrede «İttihat ve Terakki cemiyeti» tarafından «OsmanlI» gazetesi çıkarılıyordu. Bu nun idaresini Jöntürklerden doktor İshak Sükûtî Bey deruhte etmişti. Bu aşimkâr mücadeleci, bir cemile- kârlık olmak üzere «Osmanlı» gaze tesini bütün hak ve salâhiyetlerile Damad paşanın emrine terketmiş- ti.
Bütün bu seyahatlerden ve faali yetten haberdar edilen Sultan Abdülhamit ne yapacağını şaşırmış ve bir an evvel paşa ile oğullarının İstanbula dönmelerini temin için ye ni yeni teşebbüslere girişmeği lü - zumlu görmüş, bu defa da Brüksel ve Bern sefiri Kara Todori Paşayı müzakereye memur etmiştir.'
Bu iş için bilhassa Cenevreye ge len sefir paşa, diğer mütevassıtlar gibi ağır tekliflerle karşılaşmıştır. Kara Todori Paşanın Yıldız sarayı na gönderdiği telgraflar çok mühim ve mânidardır.
Devam eden bu muvaffakiyetsiz- liklerden canı sıkılan Sultan Abdül hamit nihayet mutemedi bulunan Ferik Ahmet Celâlettin Paşayı Ce nevreye göndermek mecburiyetinde kalmıştı.
Ahmet Celâlettin Paşa vaktile 1897 anlaşmasında Murat Beyle ba zı Jöntürklerin İstanbula avdetleri ni temin etmiş ve Sultan Abdülhami din itimat ve teveccühünü kazan - mış bulunuyordu. Fakat bu defa ay ni muvaffakiyeti temin edememiş ve birçok zorluklara uğramıştır. Da mat Mahmut Paşa, müzakereye baş lamak için oğullarının da muhatap addedilmesini ve kendisine yapılan dönme teklifinin ayrıca onlara da yapılmasını ileri sürmüş ve bu vesi- sle ile Sabahattin ve Lütfullah Bey leri de siyasî hayata sokmak yoluna girmiştir.
Böylece Sabahattin Bey, inkı lâp mücadelesi müzakerelerine fii len iştirâk ettirilmiş, o da kanaat lerini açıkça ortaya koymak imkân larını bulmuştur.
Damat Paşa tarafından ortaya atı lan şartlar, aynen suretini aşağıya koyduğum ifade ve teklifleri ihtiva etmektedir.
Teklifler
Abdülhamidin hiç bir sözüne em niyet caiz olmaz. Sırası geldiği gibi «Celâlettin Paşa kendiliğinden söz ler söylemiş, benim asla haberim yoktur; , diyebilir. Nasıl ki hakkım da tertip ettiği iftiraları ve icra ey lediği tulumbacı muamelelerini Ha riciye Nazırının, başkâtibin ve Mü nir Beyin üstüne atmıştır. Abdülha mit, ömründe bir yalan söylememiş olan Hazreti Peygamberin halifesi - yim iddiayı vâhisinde bulunduğu halde ömründe ağzından kasten bir doğru söz çıkmamıştır. Meğer ki te sadüfen çıkmış ola.
Tekliflere gelince: İptida Abdül hamit, hakkımda tecviz ettiği ifti raları, muamelâtı zalimaneyi Avru pa gazetelerile tekzip ettirmeli. Mü nir Beyi, Tahsin Beyi, Tevfik Pa şayı - madem ki onlar yapmış deni yor - azletmeli, Maymunu dahi kov malı, tâ ki benim kırılan gönlüm tamir edilmiş olsun ve edilen iftira lardan, mezalimden benim habe - ı-im yoktur, diye söylediği sözün doğruluğu anlaşılsın.
2 — Abdülhamit mahiye mâliye den on beş lira almakla iktifa et meli.
3 — Millet Meclisi teşkil etmeli, Meb'usan her ne kadar Memaliki Osmaniyeye pek o kadar kabili tat bik ise de fakat her halde Abdülha midin idarei muzlimesinden bin kat münevverdir, ehveni şerdir.
4 — Abdülhamit bu tekâlifi kabul etmediği halde padişahlıktan kendi si istifa etmeli, Avrupaya çekilme li, bankalarda birçok parası var. On
ların faizinden en azdan ayda elli bin lira alır. Yine şahane geçinir.
Abdülhamit padişahlıktan istifa etmeli, Avrupaya çekilme
lidir. Bankalarda bir çok paraları vardır. Onların faizinden
ayda 50 bin lira alır, yine şahane geçinir. Artık milletin,
devletin bu kadar mahvolduğu yetişir.
Artık milletin, devletin bu kadar mahvolduğu yetişir.
5 — Bunlar icra edildikten sonra gelirim, tâ ki altı buçuk aydanberi çektiğim emekler boşa gitmiş ol -
masın. 2 Mayıs 1900
Damat Mahmut Mesele hulâsa edilecek olursa Ce nevre müzakereleri uzun sürmüş ve Yıldız sarayile müteaddit şifreli tel graflar teati edilmiş ise de Ahmet Celâlettin Paşa Damat Paşa ile o* ğullarını iknaa ve İstanbula avdet lerini temine muvaffak olamamış ve keyfiyeti kırk sayfalık bir raporla Sultan Abdülhamide arza mecbur kalmıştır. Çünkü Damad Paşanın i- leri sürdüğü şartlar çok ağırdı ve uyuşmak imkânı yoktu. (1)
Görüşmeler neticesiz kalınca Da mat Paşa ile oğulları Paris tarikile Londraya gitmişler ve «OsmanlI» ga zetesinin orada neşrini yoluna koy duktan sonra da Hidiv Abbas Hilmi Paşanın daveti üzerine Kahireye gel mişlerdir.
İşte Prens Sabahattin Beyin, da yısı Sultan Abdülhamit istibdadile bizzat mücadeleye girişmesi bu ta rihten başlar.
Yukarıki satırlarda bahsi geçen Brindizi kongresinden Damat Mah mut Paşa haberdar edilmiş bulunu yordu. Paşa ve oğullarının Parise geldikleri haber alınınca kongre mü teşebbisleri bunu nimet saymışlar ve kendileri de içtimaa iştirâk et mek hevesine kapılmışlardı. Henüz Madrid sefaretindeki vazifesine git
(1) Bu müzakere ve muhabereler hakkında «İnkılâp tarihimiz ve Jön- türkler» de tafsilât vardır.
memiş ve işlerile m e ş g u l bulunan Tunalı Hilmi Bey, kongreye maddi yardımını vâad eden Mısırlı Prens Mehmet Ali Paşa Halim ile o sıralarda Atinadan Kahireye gel miş olan A li Haydar Mithat Beyin mektuplarını hâmilen 5 İkincikânun (Ocak) 1900 de Parise mütevecci hen Mısırdan hareket etmiş ve bu yeni mücadele kafilesini kongreye iştirâke davete gitmiştir. Esasen daha evvel Ahmet Rıza Bey kongre mesailinden haberdar edilmişti. Bu seyahat münasebetile kendisile de bu hususta müdavelei efkârda bulu nulması takarrür etmişti.
Fakat 13 İkincikânun (Ocak) 1900 de kendileri ile görüştüğü ve mektupları takdim ettiği vakit ge rek paşa ve gerek Ahmet Rıza Bey iştirâk davetini kabul etmemişler, bütün ümitler suya düşmüş ve kon gre de akamete uğramıştır. Zira Prens Mehmet Ali Paşa Halim «Jön türk» lerin en kidemli lideri bulu nan Ahmet Rıza Beyin iştirâkini kat’i surette arzu ediyor ve teşeb büsü o desteklemezse ihtiyar edile cek zahmet ve masrafların hiçe mün cer olacağı kanaatini besliyordu. Bu na mebnidir ki Paris seyahati bek lenen neticeyi vermeyince bu husus taki gayretler gevşemiş ve hayırlı teşebbüs neticesiz kalmıştır.
Halbuki Ahmet Rıza Beyin bu davete ilgilenmesi ve kongrenin top lanmasına müzaheret göstermesi za rurî idi. Çünkü «Jöntürk» âlemi ha kikaten dağınık bir surette çalışı - yor, ve umumi bir birlik olmama sı yüzünden sarfedilen mesai icap ettiği nisbette tesir yapamıyordu.
(Arkası var)
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi