Göz boyayan ressamlar
vardır. Göz açan ressamlar
vardır. Abidin İkincilerdendir.
Resim lerinin alışkanlık
yaratm am ası b u n u n kanıtı.
Ferit Edgii
A’dan Z’ye
ABİDÎN DÍNO
A’dan Z’ye
ABİDÎN DİNO
Derleme ve Metin:
ZEYNEP AVCI
Yapı Kredi Yayınları - 1327 Sanat - 63 A’dan Z’ye Abidin Dino Derleme ve Metin: Zeynep Avcı Belgeler ve Fransızcadan Çeviri: Güzin Dino
Danışman: Ferit Edgü Tasarım: Yeşim Balaban
Baskı: Promat A.Ş. 1. Baskı: İstanbul, Nisan 2000 2. Baskı: İstanbul, Şubat 2001
ISBN 975-08-0124-5
© Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. 1999 Bu kitabın telif haklan Onk Ajans aracılığıyla alınmıştır. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş.
Yapı Kredi Kültür Merkezi
İstiklal Caddesi No. 285 Beyoğlu 80050 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbxj Faks: (0 212) 293 07 23
http://www.yapikrediyayinlari.com http://www.shop.superonline.com/yky
A ’ d a n Z ' y e A B İ D 1 N D İ N O
ABİDİN: “D E Ğ E R ’Lİ BİR YAŞAM
Abidin Dino’nun yaşamım ve yapıtım konu edinen bir kitabın önsözü nü, yoldaşı Güzin Dino, bu kitabı hazırlayan Zeynep Avcı, en yakın dostla rından Ferit Edgü yazabilirdi pekâlâ. Benim bir sunuş yazısı yazmam uygun görüldüyse, bu seçimin bir hikâyesi, arka hikâyesi olduğu için:
Üç yıl kadar önceydi; Abidin’in ölümünün ardından, geride bıraktığı malzemeyi Güzin hanımla birlikte elden geçiren Edgü, bana yazılmış ama gönderilememiş bir mektup bulduğunu telefonda söylemişti, ardından mek tubu bir pusula eşliğinde iletme inceliğini gösterdi:
“Enis’ciğim,
Sözünü ettiğim Abidin’in mektubu işte bu. Kafka’nın sandığı gibi, mek tupları her zaman hayaletler kemiremez.
Baki selâm.”
Flayaletlerin her zaman mektupları kemiremediği ortadaydı gerçekten de; gelgelelim, sözkonusu mektup elime geçtiğinde, tuhaf duygulara kapıl dım: Abidin’in hayaleti odama süzülmüştü sanki, ‘gerçekleştiremediğimiz ilk projenin yazgısını tekrarlamasın bu ikinci proje’ diye fısıldıyordu kulağıma, birden görüntüler, anlar üstüste dizildiydi zihnimde:
Abidin’le ilk ortak projemiz, benim “Resimli Paris Kılavuzu” altbaşlığını taşıyan “Gece Kurda Aittir” şiirimin resimlenmesi üzerineydi- birkaç yıl sür dü yazışmalarımız; Antibes için olağanüstü bir dizi gerçekleştiren Abidin ko-
nu yıllardır yaşadığı Paris’e gelip dayandığında tutuklaşmıştı, sonuçta, bugün çalışma odamın duvarından bana bakan “kapak resmi”ni yapabildi bir tek; projemizi belirsiz bir zamana erteleyerek askıya aldık.
1993’de, Samih Rifat’la birlikte, Simurg dizisi çerçevesinde gerçekleştiri lecek Abidin Dino belgeseli için çekimleri yapmak amacıyla Paris’e gittik; stüdyoda, masasının üstünde bu kez “Başkalaşımlar” duruyordu, neredeyse çocuksu bir heves ve heyecan içinde, ikinci projeye o gün kapı açtı Abidin: Resimden yazıdan örülecek bir kitap yapalım istiyordu, kalan gücünü bu iş için seferber etmeye hazırdı. Kondurmuyordu, ama Ecel’in etrafında dolaş maya koyulduğunun farkındaydı; vakit dardı; kitabı görmek istiyordu; öteki si tez canlı davranacakmış.
Masasının üzerinde, ortadan ikiye katlayıp üzerine “kitap” yazarak bı raktığı üç sayfalık mektubu bir tür vasiyet saydım -
onu buraya alıyorum:
A ’ d a n Z ' y e A B İ D Î N D İ N O
3 ' ^
A ’ d a n Z ' y e A B Î D î N D İ N O d r j S ^ ^ ¿ ¿ A ^ />C Ç t jlk ^ y A /¿*4A SG .~ Z^Cy^a-' *
■ C '
¡¿ X * w -si *■»- '* * & * '3Huz^_
Abidin Dino’nun A’dan Z’ye yaşamını ve yapıtını kuşatan, “resimden ve yazıdan örülü” bu kitabın önsözünü kaleme almak için tek gerekçem değil yazarının elyazısıyla aktardığım mektup. Bir “özel ansiklopedicin yazarı olarak, o biçimin içeriği hakkında en fazla kafa patlatmış insanlardan biri sa yıyorum kendimi; bu bağlamda, söyleyeceklerim büsbütün anlamsız olmasa gerek, diye düşünüyorum:
Bir yaşama, bir yapıta, her ikisinin iskeletini oluşturan irili ufaklı, farklı önemde parçalardan, “madde başlıklarından yola çıkarak yaklaşmak, bana kalırsa yadırganası çözüm yolu değil: Yaşayan, yapıp eden, üreten, ilişkiler kuran bireyin gerçekliğini ille de kronolojik sıralamayla ele alıp işlemekten geçmez, bütünlük kurma isteği, hedefi. Bir mozayığın öğeleri gibi, toplamın parçaları, değişik harflerin altında sıralanırken anlaşılır ki, kimi tabakalar ömrün büyük kısmına yayılmışlardır, kimileri daha kısa bir zaman diliminde daha yoğun bir üslûpla yer etmişlerdir, edeceklerdir.
Yapıtıyla içiçe geçmiş, yapıtından koparılamayan, ayrı tutulamayacak ya şam hangi noktalara, eksenlere bağlanabilir? Abidin I)ino örneğinde
lar, mekânlar, insanlar, şeyler çetrefil bir ağ örüyor; bunu algılamamak elde değil. Kavramlar belki her maddeye dağılan tözleriyle bütünlüğü belirliyor gene de: Tutkudan, cüretten, rizikodan, başkaldırıdan sözediyorum. Tıpkı resmi, sanatı gibi Abidin’in: Soyut ile Somut tek kapta erimediği an, bileşken kap yasasına uyarak, çeşitli oylumlara eşit düzeylerde yayılıyorlar.
Zeynep Avcının harfler arası mekik dokuduğu kitabın son, ince ayar okumasını yapmayı üstlenen Samih Rifat’ın bir sabah odama gelip yaptığı yo rumun bence altı çizilmeli: “Artık böyle yaşanmıyor”.
Böyle yaşamak. Abidin Dino, yeryüzü tarihinin en uğursuz sahalarından birini, yirminci yüzyılı katetmişti. Ülkesinde yaşadıklarını peşpeşe gözümü zün önüne getirelim önce: Yenilik-gelenek çatışması, toplumsal ve siyasal gerginlikler, içsürgün, kavgalar ve coşkular, Arif Dino ve Sait Faik, Nâzım ile Yaşar Kemal arası bir yelpaze. Buna, zorunlu göçle başlayan yurtdışı dönemi ni ekleyelim: Sovyet sinemasından FKP’ye, Picasso’dan Chagall’e, şairlere ve ressamlara, kanlı savaştan soğuk savaşa ikinci yelpazeyi kuralım. Onca yo ğunluğa, harekete, renge aklı ermiyor insanın.
André Malraux’nun “ortam” hakkında dile getirdikleri üzerinde bir ya zımda durmuştum: Arkamızda bıraktığımız yüzyılın özellikle ilk yarısında, “sanatçıların dünyası”nda örgünün bir hayli sıkı olduğu görülür. Dayanışma duygusunu çekişme duygusu henüz örtbas edememiştir; iş, dostluğun da, tutkunun da engeli değildir; barut kokusu, yılgınlıklar, sert ideolojiler herşe- ye karşın umudu silememiştir. Abidin Dino’nun yaşamı bu açıdan da örnek- seldir: Soyu tükenen bir yaratıcı türünün sanki belgeseli.
“A’dan Z’ye Abidin Dino”, yalnızca fırtınalı bir sanatçı yaşamını konu edinmiyor, madde başlıkları içinde bir örtünen, bir çırılçıplak karşımıza çı kan “değerleriyle, aynı anda, koyu bir hümanizma dersi de ortaya koyuyor.
Enis Batur 2000, İstanbul.
A ’ d a n Z ’ y e A B İ D İ N D İ N O
A ' d a n Z y e A B 1 D İ N D İ N O
BU KİTAP...
Bir sanat ve kültür insanı alfabetik sıralama kullanılarak Türkiye'de ilk kez ele almıyor. Abidin Dino gibi, çok yönlü, özenilesi bir yaşamı ve üretimi olan kişilerin bir kitap çerçevesinde tanımlanmasında alfabetik yöntemin ülkemizde de benimseneceğine ve yaygınlaşacağına inanıyoruz. Çünkü bu yöntem, tıpkı bir insanı tanıdığımız gibi, kişinin kimi özellikleriyle sırası geldikçe tanışmamıza, kimi zaman iri, kimi zaman minik adımlar atarak
çevresinde dolanmamıza, bir o köşesinden, bir öteki köşesinden bakmamıza yardımcı oluyor. Abidin Dino’yu elden geldiğince tanımlamaya çalışan bu kitapta dikkatli bir
okurun gözüne çarpabilecek bir takım sıradışı uygulamalar var. Örneğin, bazı sanat kültür insanları (Fikret Muallâ, Yaşar Kemal, Tiraje, vb...), soyadlarıyla değil, adlarıyla alfabetik sıralamaya alındı, çünkü öyle önlenmişlerdi. Kimi yabancı adlar (Ayzınştayn gibi) Abidin’in kendi kitaplarında Türkçe okunuşunu yorumlayışına sadık kalınarak kullanıldı.
(Ada Yayınları, Galeri Nev, Sayın Jülide Altıntaç ve tüm katkıda bulunanlara teşekkür ederiz.)
Zeynep Avcı