• Sonuç bulunamadı

Peyami Safa'ya dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Peyami Safa'ya dair"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ı U i iiuyur.

Peyami Safa’ya Dair

Büyük Doğu’nun yeniden devamlılık azmiyle ya­ yınlanmaya başlamasının ilk tarihi, onu çok seven P e ­ yami Safa’ntn altıncı ölüm yıldönümüne rastlıyordu. Daha iyi ve dikkatli bir hazırlık ihtiyacı yüzünden bu­ günkü tarihe kalındı ve tabiî, yıldönümü bakımından da gecikme oldu.

Fakat, kaderin cmu hayattan ayırmaktaki gecikme tanımamasına karşılık, anmanın gecikmesi, sanki ona tekrar bir yaşama hakkı tanınmış gibi, teselli yerine geçti. Aslına bakarsanız, Peyami Safa gibi mümtaz bir insanla ölüm yıldönümünü yanyana getirmek, ille takvime uymak, muhakak ki, üzüntü vericidir. Peyami Safa çapında bir insanın ancak doğum yıldönü­ münden, hattâ daha da ileri giderek, doğum devrinden bahsedilebileceği kanaatindeyim. Çünkü, Türkiye ve dünya meseleleri her ân vardır. Ve bunlar, Peyani Safa’sız düşünülemeyeceğine göre, her ân aramıza geliyor, yâni doğuyor demektir.

Zaten Peyami Safa’nm mekân içindeki hayatı da mütemadi ve sürekli bir varolma vetiresi olarak ele alınabilir. Aslında, alın yazısının kendisine lütfetmediği sıhhate durmadan el atma gayreti, bu nadir Türk evlâdını sonu gelmeyeceği hissini veren bir ihtizar hali içinde bırakıyordu. Her ân bu hal içine batıyor, her ân bu hal içinden çıkıyordu. Bu bakımdan ölümlülükle ölümsüzlük onda içiçe yaşıyor denilebilirdi. Düşünmesi ve bir mesele üzerinde kendi deyişiyle kafasının içini bir limon gibi sıkması, rektiği zaman, tıpkı terkedildiği için ağlayan kadına Don Juan'ın:

— A rtık ağlamayın Donma! Bütün mesele çocuk yapmak değildir!

Demesini hatırlatan bir tavırla, içindeki fâniliği itmesini biliyordu. O zaman, ölümsüzlüğü ile başbaşa kalıyordu. Sabahın ilk saatleri, başka hastalara ölüm getirirken, Peyami Safa’yı kitapları üzerine eğilmiş bul­ duysa, bunun sebebini işte bu fâniliği itm e bilgisinde aramak lâzımdır.

Oğlu vefat ettiği zaman Şişli Camiindeki hazin merasimde Peyami Safa’nm dimdik duruşunu gören Prof. Biilend Tarcan:

— Bu adam bir kahramandır!

Derken, Peyami Safa, hiç şüphesiz, oğlunun fâniliğini itmekle meş­ guldü.

ölümsüzlük ve ebedîlik tutgunu Peyami Safa, onun yüce kaynağı Allah’a bu yüzden sarılmıştı. Allah’a inandığı için de, fâni meselelere hiç önem vermezdi. Meslek icâbı geçici ve küçük meselelerle uğraşmak zo­ runda kaldığı zaman, mahrumluğunu telâfi etmek istercesina « ebedî» ye büsbütün sarılırdı.

Hayatı boyunca uğraştığı meseleler bunun için ebedî meselelerdir. Doğu - Batı meselesi, Türk tefekkürünün özellikleri, roman meselesi, şiir

(2)

meselesi, Türk cemiyetinin sosyal ve politik yapılan hep devama namzed, devam etmeleri zaruri ebedi meseleler...

Peyami Safa, kafa yapısının müstesnâ giicii ve kaabiliyetiyle bu meseleler üzerine yıllarca ışıklar taşıdı. Herşeyden önce, meseleleri b ir­ birine karıştırmadan düşünme sanatının ustalanndandı. Bunun için, ge­ tirdiği aydınlıklar, birtakım tahrifleri, şahıslara göre şekil almaları or­ tadan kaldırıyordu. Bu benzemezlik ona dost kadar düşman da kazandır­ dı. Onun düşünce tarzı, her şey de (k on for) ve çıkar arayanların rahat­ larını bozuyordu. Düşünmesini bilmeyenlere, böyle olduğu halde, düşün­ düğünü zannedip de bunu etrafa da kabul ettirmek isteyenlere kızıyor­ du. Bunu, düpedüz bir öfke halinde açığa vurmuyor, düşüncenin ve te­ fekkürün nasıl olması gerektiğini fiil ve eser halinde belirtiyordu.

Böyle birşey, tefekkür mertebelerini barem kademeleri haline g etir­ miş birçok kimselerin zekânın ve kültürün görünmez elleriyle itilip kakıl­ maları demekti. Düşünce ( konfor) u düşkünlerini ve çıkarcıları olduğu kadar böylelerini de rahatsız ediyordu. Hâlis kültüre ve hâlis düşünceye öfke, geri kalmış öfkelerde eşyanın tabiâtı haline gelmiştir. Çünkü boy- leleri, herşeyi ya kendi şahıslarına veya başka şahıslara bağlamaktan ileri gidemezler. Peyami Safa ise, bunların karşısına muhteşemi bir tarih felsefesiyle dikiliyor, onlara gerçek sebepleri gösteriyordu. Peyami Safa’- nın çok mühim olan « Türk İnkılâbına Bakışlar» adlı kitabının böyle bir mânâsı vardır. Ve ne memnunluk verici bir haldir ki, inkılâbı sadece bir çıkar ve (k on for) vasıtası sayanlar, ona « gerici» demekten sıkılmamış­ lar, atanmamışlardır.

Peyami Safa, kitaplariyle Türk tefekkürüne haysiyet kazandıran adam olduğu kadar, eserleriyle Türk romanının ve tanıtıcı yazıları ile Türk tenkidinin şerefi haline geldi. Münasebetlerinde alabildiğine es­ nekliği seven Peyami Safa prensiplerinde, bilhassa düşüncenin prensip­ lerinde sert kalmayı bir tabiat haline getirdi. Bunlar üzerinde pazarlığa girişmedi. Hesabını vermekten yana, bütün hareketlerinin avukatıydı. Ve bu hesap vermede, bağlandığı değişmez firm a olarak her zaman «T ü rk i­ ye» göze çarpıyordu.

En çok haksızlığa uğrayan insanlardan biri olmasının sebebini, en çok, sıradan adam olmayışında aramak lâzımdı. Sık sık hasta ciğerlerin­ den esef nefesleri salıvererek :

— Bu cemiyet bana bir gün bile dinlenme hakkı tanımadı.’

Diyordu. Bu bir sitemdi şüphesiz. Ama, en çok sevilene yöneltilen bir sitemdi.

Bağlandığı ebedîlik, altı yıldır vücuduna dinlenme hakkı tanımış bu­ lunuyor. Böylece, cemiyetin vermediğini, ebedilik ona lütfetmiştir. Ama, başı; o değil, bir gün, bir ân bile dinlenmemiş baş yine meselelerimizle beraber, yine onların içindedir.

Peyami Safa, Tanzimattan beri gelen sahteler (bonmarşe) sinde sa­ hici bir örnekti. Vecdi

BÜRÜN

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

根據疾病管制局的統計,2010 年經由傳染病通報機制所獲得的 HIV 感染人數為 1,798 人。HIV

(p=0.417) JAK2 mutasyonu negatif olan hastalarda trombosit fonksiyon bozukluğu (ADP, kollagen, ristosetin ve epinefrine olan bozulmuş agregasyon yanıtı) oran olarak

[r]

Suların dezenfeksiyonu aşamasında ve özellikle dirençli mikroorganizmaların eliminasyonu söz konusu olduğunda, gama ışınlama kesin sonuç veren, enerji ve

Each year 48 million cargo containers move among the world’s sea ports and only a small fraction are thoroughly inspected. This means that seaports are

Sultan Süleyman, payitahtın levazım ikmali ve muhaberesi için çok önemli gördüğü Çekmece Köprüsü’nün yeniden yapılmasını Mimar Sinan’a emretti ve

beklenmedik bir şey • İnönü dolu bir kadehle yanıma geldi ve, Karakız, benim elimden bir şampanya içer misin?’ diye sordu.. Alkol kullanmadığım halde şampanyayı

'Ocukluğumda kullandığım Türlfçcyle yazılı Türkçe çok ayn şey­ lerdi. Yazılı Türkçe fakir bir Türkçey- di. Bizim Türkçemizinse büyük bir zenginliği