• Sonuç bulunamadı

Ankara'nın sancılı günleri (1919-1922)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ankara'nın sancılı günleri (1919-1922)"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7 1

r

í i.H«Abú¡Un ID uU ügiáH tfiJlÁÁH ÍjÁPAAKTO P a3 p fcu im e B u p a a a iE a a u O J ia r o A a p u o e íi o í HueHsi r Hau¡eM o e u iH u o í c e o a .ihmhq 3 a r o , mto a ahm m o m ies T ^ p e m to ií PeonjO m iK H bu bcuouhhhm t o t cK pouH uk DKJiaa, KOIOpuii BU60 UO« 0T6u OyüyHH UOmipeAOU bCvCP B TjPUHH

CüMbltL ip.V flH ak M 0TB6TC1 i¡6HHkl*i llfcpMOfl OCBOOOflm ejIBHO ti

Kurtuluş Savaşı şırasında Ankara'da Azerbaycan Halm Şurası Fevkalade Temsilcisi İbrahim Muhammedov Abilev'in kızı Anadol'u Abileva'nın, Ilhan Bardakçı’ya gönderdiği mektup.

ORDU BOZULMUŞ, DEVLET TESLİM OLMUŞTU

8 M A Y I S 1974 ' k i f ' k i t i t i r k i t i t ' k i r k i t i r k ' k - k ' k ' k i r i t i t i r i r i r k i t i ir k i r k i r k i t i r k i r ' k

t

-t

Ankara Cebecide bir evde doğan ve , halen Azerbaycan İşçi Konfederas­ yonu Genel Sekreteri olan Bayan Anadol Abileva..

AN KARA VALİ VEKİLİ

BAŞLARKEN

Hu yazı dizisi Sevres andlaşmasının imzalanmasından, İzmir'in kur­ tarılışına kadar geçen kararsız, karanlık ve tehlikeli bir millî hayat dev­ resinin A nkara’sını yansıtır.

Diziyi izlerken göreceksiniz, anlatılacakların hemen hemen hepsi bel­ gelere ve anılara dayanır.

M ustafa Kemal daha Ankara’ya gelmemiştir, Sivas’tadır. Ama Ankara, İstanbul ile ilişkisini açık bir protesto ile kesmiştir. Daha sonra Ankara'ya Sovyetier’in üç temsilcisi gelir. Frunze, Aralof ve Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin temsilcisi İbrahim Muhammedof Abilef... Hu sonuncusunun anılarından geniş olarak yararlandım. Sanı­ yorum ki, halen Azerbaycan Halk Cumhuriyeti İşçi Konfederasyonları Genel Sekreti olarak vazife görmekte olan Bayan Anadolu Abileva’nın müracaatım üzerine bana gönderdiği ve babasının Türkiye’deki üç yılı­ na ilişkin anıları Türk basınında ilk defa yayınlanmaktadır.

1919 Ankarasinda bir de halk tarafından seçilmiş Yahya Galip bey vardır. Validir, Yazı dizisinin bir kısmı bu imanlı valinin kendi başına Ankara'ya tayin ettiği gencecik bir polis müdürünün, yani daha sonra Konya valiliğinden emekliye ayrılacak Ali Cemal Bardakçı’nm 1919 Ankarasinda teneffüs ettiği azaplı havayı yansıtm aktadır.

Sanıyorum ki. Hayan Anadolu Abileva’nın isminin neden Anadolu ol­ duğu bile üzerinde ehemmiyetle durulacak bir belge niteliğindedir. Ya­ zının yayımı süresince göreceğiniz resimler, yine tahm in ediyorum ki çokluk basınımızda ilk kez yayınlanmaktadır.

Yazı dizisi birbirine eklenen halkalar halinde zincirlendiği zaman, karşımıza çıkacak Ankara ve yaşadığı azaplı hava ile bugünün Türkiye- sini ve Ankarasını kıyasladığınız vakit, vardığımız aşama ve yaşadığı­ mız maceranın azameti bütün ihtişamı ile meydana çıkacaktır.

Varlığını tesadüfen öğrendiğimiz Bayan Anadolu Abileva ile diğer belgeleri, araştırmalarımız sırasında bize lütfeden ilgililere şükran bor­ cumuz vardır.

KENDİNİ

VALİLİĞE

GETİRİYOR

T

aşhan'ın önü, yılı eylül ayının 24 1919 üncü çarşamba günü akşamı saat 16 sularında, bu unutulmuş, ihmal edil­ miş büyükçe bir Anadolu kasabasına özgü bir Ankara gecesine kendisini bırak­ mak üzeredir. Kalabalık yoktur. Sadece, Karaoğlan tarafından geldikleri anla­ şılan fesli, poturlu ve lâkayt birkaç köylü, üç beş esnaf ve Çankaya’daki bağlarına gün kararmadan yetişmek telâşındaki eşraf.. Taş- han ’ın tam karşısındaki tozlu yokuşu tırmanmağa çalışan kağnılar. Ta ileri­ lerde, ne zaman geleceği belli olmayan treni bekle­ yenlerin aydınlandıkları ' petrol lâmbalarının sarı ve talâUm ışıktan.. Kale dibin­

de sona eriveren Ankara şehrinin o akşamki man­ zarası bundan ibaret: Gül­ meyi unutm uş insanlar, gülmeyi unutmuş bir şe­ hir...

Nasıl gülebilirlerdi ki? Or­ du bozulmuş, devlet teslim olmuş, ümitler yitirilmiş ve hattâ bu ünlü şehire Fransız ve İngiliz ordularının muzaffer temsilcileri bile gelmişler.

Taşhan kentin tam altına inşa edilmiş. Yabancılar ağırlansın diye. İki katlı büyükçe bir binadır Taşhan Adetâ klâsik ve modernize

edilmiş bir Anadolu Kervansarayı. Üst katta odalar ve sofalar, aşağıda avlunun etrafında arabalar hayvanlar için ahırlar..

Kakan olarak anılan

Yahya Galip, Haymana

Kaymakamı Ali Cemal

beyi de Ankara'ya

polis miidürti

tayin etmişti

ve

BEŞ ATLI

Evlerine yetişmek için sö­ züm ona bu otelden çıkan­ lar, birdenbire Konya taraflarından gelen beş a t­ lının nal sesleri ile duralı- yorlar. Süvarilerden dör­ dünün kasabalı oldukları belli. Kafilenin başında si­ yah kalpaklı, orta boylu bir bakıma üniforma giymişe benzeyen yirmi yedi yirmi sekiz yaşlarında genç bir a- dam var.

T a şh a n ’ın önünde in i­ yorlar atlarından. Köylüler - den birisi yorgun oldukları anlaşılan hayvanları ahıra götürürken, bu diğer­ lerinden farklı görünüşteki genç adam Taşhan’ın ka­ pısına yöneliyor. Yedi saat­ te gelm işlerdir H ay ­ mana’dan Ankara’ya. Din­ leneceklerdir. Ama, evine gitmek için han’m kapısın­ da, belki bir fayton, belki de bir kağnı bekleyen bir baş­ ka genç adam sesleniyor bu kalpaklı genç süvariye :

— Hoşgeldin Ali Cemal bey, sefalar getirdin müdür

bey.. Şaşırıyor genç süvari. _Merhaba Fuat bey, diye cevap veriyor. H ayrola,

ama bu “Müdür” hitabı da nereden çıktı?

Hayrete düşmekte haklı­ dır Ali Cemal Bey.. Kendisi Devleti Osmani’nin Hay­ mana Kaymakamıdır. Siya­ sal Bilgiler Yüksek Oku- lu’ndan, yâni o zamanki adı ile Mükiye-i-Şahane’den mezun olduktan sonra Ana­ dolu içlerine atılmış ve dev­ lete hizmete başlamıştır..

Konuşma devam eder. Ali Cemal Bey oracıkta öğre- nirki, Ankara’ya polis mü­ dürü tâyin edilmiştir. Ama bu tâyin İstanbuldan değil, Ankara’daki vali vekili ya da kendi kendini valiliğe getirmiş olan Yahya Galip bey merhum tarafından ya­

pılmıştır.

Ali Cemal bey. bir gece önce Yahya Galip beyden bir telgraf almıştır. Vakit geçirmeden ve “âcilen” An­ kara’ya gelmesi istenmek­ tedir. O gece hazırlığını yapmıştır. Eşini ve henüz sekiz yaşındaki kızı Suzan’ı Haymana’da bırakarak sa­ bah erkenden dört köylü ile yola çıkmış ve yedi saat sonra T a şh a n ’ın önünde atından inmiştir... Bildiği bu kadardır.

_Peki Fuat Bey diye so­ rar, bu tâyin kimin kafasın­ dan çıktı Allahaşkına?

ACI KAYBIMIZ

Malatya

insan, Mak. Pamuklu Sanayii Yük. Münendisi Müessesemizin çok değerli müdürü, mümtaz

CEMAL TURNAOĞLU

7. Mayıs. 1974 günü Ankara’da geçirdiği bir kalp krizi sonucu Hakkın rahmetine kavuşmuş ve cenazesi 8.5.1974 günü (bugün) Kadıköy Osmanağa Camii’nden kaldırılarak, Karacaahmet Mezarlığına defnedilecektir.

M ernuma T a n rı’dan rahm et, kederli ailesine, y ak ınlarına ve bü tün mensuplarımıza başsağlığı dileriz.

Milliyet: 5484

SÜMERBKNK

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ACI KAYBIMIZ

Malatya Pamuklu Sanayii Müessesemizin çok değerli müdürü, mümtaz insan, Mak. Yük. Mühendisi

CEMAL TURNAOĞLU

7. .Mayıs. 1974 günü Ankara'da geçirdiği bir kalp krizi sonucu, Hakkın rahmetine kavuşmuş ve cenazesi, 8.5.1974 günü (bugün) Kadıköy Osmanağa Camii'nden kaldırılarak. Karacaahmet Mezarlığına defnedilecektir.

Merhuma Tanrı dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve bütün mensupla­ rımıza başsağlığı dileriz.

SÜMERBANN

MALATYA PAMUKLU SANAYİİ

MÜESSESESI MÜDÜRLÜĞÜ

Milliyet: 5483

_ Hakan'ın diye cevap alır sorusuna...

EŞKIYAYI SİNDİREN

KAYMAKAM

Başarılı gencecik bir ida­ recidir Ali Cemal bey. Mü­ tarekenin imzalanmasından sonra bütün Anadolu’yu saran çetecilerle bölgesinde hemen hernen tek başına mücadele etmiş ve Hayma­ na ile civarını bu kanun ka­ çaklarından temizlemiştir.

Fransız sosyologlarından Gustave Le Bon’a hayran­ dır. İdareciliğin aslmda hal­ kın psikolojik taraflarını tahlil ile mümkün olacağını iyi bellemiştir. Haymana’da halkın desteğini bu yolla kı­ sa zamanda kendi yanına çekebilmiş ve eşkiyayı tam anlamı ile sindirmiştir... Ama eşkiya tâkibi ile An­ kara Polis Müdürlüğü ara­ sındaki ilişkiyi bir türlü ku­ ramaz o anda Oysa bilir ki Anadolu’nun bu stratejik kasabasına İngilizler ve Fransızlar kendi temsilcile­ rini göndermişlerdir.

Ankara, Kolordu merkezi­ dir. Ordu yoktur amma, ne de olsa kent, üzerinde bu etiketi taşımaktadır. Mu­ zaffer orduların temsilcileri Ankara’ya gelir gelmez E r­ meni ve Yahudi mahallesin­ de oturan gayri müslimler alabildiğine bir curcunaya başlamakta sakınca görme­ mişlerdir. Ankara, akşam saatlerinden itibaren bir lâ- tarna şehri haline girmekte gecikm em iştir. Ş irretlik inanılmaz bir seviyededir. Hakan, yâni Yahya Galip bey merhum, kendisini o halde bu nedenle Ankara’ya çağum ıştır.

Ama, hemen o akşam kahvesini içtik ten sonra aradığı Hakan’ı yerinde bu­ lamaz.. Ankara, akşamları kendi kabuğu içindedir ve Haymana Kaymakamı Ali Cemal bey için yapılacak tek şey, o gece dinlenip, er- te'si günün sabahını bekle­ mekten başka birşey dede- ğildir. öyle de yapar.

Ve Ankara, korkulu, ka­ ranlık ve meçhul bir sabaha açılan bir başka geceye da­ ha dalar. Genç kaymaka­ mın kulakları Hacettepe ta ­ rafından gelen laterna ses­ leri ile dolar ve daha sonra Ali Cemal bey kendisini, belki de yorgunluğunun et­ kisi ile olsa gerek, deliksiz bir uykuya bırakır.

YARIN: 1919UN

ANKARAS!

O LAY LAR <(S& İN S A N L A R

H A S A N PULUR

Bir bardak soğuk

suyu kim içecek?

4 f l Sanayi Odasının

I I I

yönetim kurulları İstanbul'’ da ortak toplantı yaptılar. Sanayi­ cilerin sorunlarını görüş­ tüler, hükümetten İste­ diklerini dile getirdiler. Toplantının ikinci gü­ nünde Maliye Bakanı De­ niz Baykal'ın geleceği ve sanayicilerin dertlerini dinleyeceği açıklandı.

Ertesi gün bütün gaze­ teciler İstanbul Sanayi O- dasındaydı.

Derken M aliye Bakanı Baykal ’ın önemli bir işi çıkmış gelemeyeceği te­ lefonla bildirildi. Toplan­ tıya hükümet adına Tarım ve H ayvancılık Bakanı MSP'II Korkut özal geldi. Çeşitli sanayi odaları başkanları k o n u ş tu la r Konuları çok iyi bildikleri, üstelik kendi sorunları o l­ duğu için rahat konuşu­ yorlardı. Çeşitli eleştiriler yapıyorlardı.

Bütün bu konuşmalar­ dan sonra Tarım Bakanı söz aldı.

Açık konuşuyordu. Ön­ ce konuşmalarında geç­ miş döneme değinirken kimseyi peşin suçlamayı düşünmediğini, alınan

TANKER ve MOTOR

Modern sürre alayı Suudi Arabistan'dan dön­ dükten sonra Erbakan sitem etmiş:

— Yani peşimize benzin tankeri takıp mı gelsey-diJÇ.

Fena mı olurdu hocam!

O benzinle az mı “gümüş-motor” çalıştırırdık! Malûm “gümüş motorları” zatı devletleri gayet­ le iyi bilir de!

her kararda verene göre bir gerekçe bulunabilece­ ğini belirtti.

önce dünyadaki ekono­ mik krizden bahsetti. E- konomiyi yorumladı. Bazı Amerikan dergilerinde ya­ yınlanan yazıları gösterdi. Sonra, aldıkları, alacak­ ları tedbirlerden bahsetti. Rakamları ezbere söylü­ yordu. Konuşması konfe­ rans haline gelmişti. Bazı sanayicilerin İleri sürdük­ leri faiz hesaplarını dahi düzeltiyordu. Bu hava için de konuşma uzayıp gitti.

Sanayicilerin dar bo­ ğazda olduklarını kabul e- diyordu. Ancak bu dar bo­ ğazın elbirliği ile atlatıl­ ması için hükümetin ala- ı ağı tedbirlerin olumlu

karşılanması gerektiğini gerekçelerle anlattı. Bu tedbirler alınmazsa ileride kendilerinin güç durumda kalacağını söyledi.

Bir ara durdu “ Hocalı­ ğım tuttu galiba çok mu konuştum ?” dedi. Otu­ rum Başkanı İstanbul Sa­ nayi Odası Başkanı Nu­ rullah Gezgin masa üze­ rinde duran bir bardak su­ yu gösterdi.“ Hiç su içmi­ yorsunuz?.” Bakan güldü “Ben pek su içmem ama isterseniz içeyim” dedi. Dinleyenler bu söze gü­ lerken, en önde oturan Ankara Sanayi Odası Baş­ kanı Hami Kartay espiri- yi yaptı.

• Bir bardak soğuk suyu galiba biz içeceğiz.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Ali Cemal bey, babasıyla 1919 Ankara’sında.

M illiy e «

YAYINLARI

{ « 1 : 5

Artık bütün yayınlarımızı taksitle satmalına

imkânına sahipsiniz

Talebinizin

%

İST peşin ve geri kalanı 5 eşit taksitte

K itap lar nasıl a lın a c a k ?

Aşağıdaki »drenlerden taahhütname, yay m broşürümüz ve yay m fiyat Hatemlrt alınız veya postayla İste­ yiniz. Taahhütnameyi doldurup, İmzalayıp çalıştığınız müosastayo taadlk ettiriniz.

Yayın fişinin arkasına seçtiğiniz kitapların adını ve fiyatını yazınız. Kaç lira tutuyorsa %15'lnl PTT ha­ valesiyle adresimize yollayınız. Para, taahhütname va yayın fişiniz alimize geçtiği gün kitaplar adresini- ne postalanacaktır.

Kitap aiparişlerinin 200 liradan az olma matı gerekmektedir.

MÜRACAAT: MİLLİYET DAĞITIM TÜRKOCAGl CAD.

BASIN SARAYI Cağaloğlu • İSTANBUL

-ff

i

tr

k

ir

k

ık

it

id

f'k

-k

ir

ir

k

iir

k

ir

if

ir

k

ir

-k

ic

k

ir

k

ir

tr

k

-kir

k

it

"k

k •k

'k

'k

’k

'k

+

tr

ic

û

A

*

ir

ir

if

ir

it

it

M

(2)

S a y f a 5 ] ^

9

M A Y I S

19/4

ANKARA'nın

askerî tesislere el koyan Ingiliz kuv­Dolmabahçe Sarayının karşısındaki vetleri bir Türk'ü kurşuna dizerken,

»

GÜNLERİ

(1919-1922)

Yazan:

İLHAN BARDAKÇI

Sivas'ta bulunan

Mustafa Kemal,

İstanbul ile ilişkilerini

henüz kesmemişti...

* * * * * * * * * * * * *•* * * * * * * * * * •* • * • * * * * * * * * * * * ★ >. j ->* i*

x »

î *

x-

x -

> •

x

)

-x >

II­ S ' s

-s ■

O LAYLAR

J b

İNİ

H A S A N PULUR

Şekersizliğin sonu

tatsız otur da...

I - I ->• I - I ► I - >• I - > - ) •

B

R

* r

a

ıta tü rk o sıralarda [Sivas’tadır.. Unifor- > masını atmış ve Sine-î Millet te Türk hal­ kının millî mücadelesinin başına geçmiştir.

Ne Yahya Galip bey mer­ hum, ne de Ankara'nın ileri gelenleri Mustafa Kemal Paşa nın yüzünü görmüş değillerdir. Ama Kurtuluş Savaşı na onun yanında ka­ tılmakta bir an bile gecik­ memişlerdir. Yahya Galip bey Ankara Defterdarıdır. Vali ise, Muhittin Paşa’dır.

Muhittin Paşa yaşlıdır. Milli Mücadelenin anlamım kavramak, onun için müm­ kün değildir. İstanbul’un Sivas üzerine yönelttiği ve aslında Mustafa Kemal Pa- şa’yı ele geçirip İstanbul’a göndermek görevini o da yüklenmiştir. Bu nedenle sözüm ona bir “Teftiş gezi- sinde”dir ve Ankara dışın­ dadır. İşte bu sırada bir ka­ ra haber Ankara içinde bomba gibi patlar...

PADİŞAHI TANIMAYAN

İLK KENT

Mustafa Kemal Paşa tem­ kin ve ölçü insanıdır. Si­ vas’tan İstanbul Sarayı’na bir bayram tebriki telgrafı çeker. Ne var ki, Mustafa Kemal Paşa’dan nefret et­ tiği bilinen Sadrazam Da­ mat Ferit Paşa “Padişahla vasıtasız görüşülem e­ yeceği” düşüncesi ile ne telgrafı hükümdara verir ne

Sarayı ve hükümeti

tanımayan ilk kent:

ANKARA

>» s-I » I » I ■ >

-Kuvayı Miiiiyenin henüz dü­ zenli ordu haline dönüşmedi­ ği devrede cephe hattında elinde mavzeri nöbet bekliyen bir Türk anası.

Mustafa Kemal'in gönderdiği bayram tebliğini, Saray'ın

geri çevirmesi, Ankara'yı mateme boğmuştu. Yedi saatik

bir uğraştan sonra Saray'la konuşdabünmişti. Ancak,

Sadrazam Damat Ferit ve Dahiliye Nazın, bu ufak, dertfi ve

küskiin Anadolu kasabasından gelen sese önem vermediler.

de makina başında Sarayla

konuşma yapılmasını sağ­ lar.. Ankara’yı mateme bo­ ğan haber budur.

Evet, Damat Ferit’in bu tutumu Ankara’da, elbette önce Defterdar Yahya Galip Bey taraf mdan duyulur.

I

Üniversite Adayları

unıtest

D e n e m e

k i t a b ı

İÇİN BROŞÜR İSTEYENİZ.

im t ih a n ı

UMASOLLU NACİ

LVtLBft CADDESİ «1 TAKSİM - İSTANBUL

Halk kısa zamanda inanıl­ maz bir coşkunlukla Vilâyet Binasının önüne gelir.. Da ha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’m da yapmış o lan Müftü Börekçizade Rı fat Efendi başta olmak üze re Ankara'nın ileri gelen lerini postahaneye girerler. İçlerinde Vali Vekili Mek tupçu Halet Efendi de var dır amma, aslında Milli Mücadeleye inanacak bir imanın da sahibi değildir. Ankara'nın Sarayı arayışı ve konuşmaya son verişi yedi uzun saat çeker.. İs­ tenen tek şey, Sivas’a veri­ len cevabın geri alınma­ sıdır. Ne var ki, İstanbul’da Damat Ferit ve zamanm Dahiliye Nazırı bu ufak, dertli ve küskün Anadolu kasabasından gelen sese ö- nem vermezler... Ne Yahya Galip bey, ne de Börekçiza­ de Rıfat Efendi ve arkadaş­ ları seslerini dinletemezler. Sonra Kurtuluş Savaşı’nın

r

YÜNLÜ SANAYİDE DEV İSİM

A K S U

İPLİK D O K U M A ve BOYA APRE FABRİKALARI

T.A.Ş.nin

YEDİ YILDA İTFA EDİLECEK C .S E R İ S İ , YILLIK

FAİZLİ TAHVİLLERİ

5000 ve 10000 liralık kupürler halinde

YAPI VE KREDİ BANKASI

ile

OSMANLI BANKASI

ŞUBELERİNDE

10 Mayıs 1974 Cuma gününden itibaren

satışa arzedilecektir.

co L O l

SATILIK YENİ KOMPRESÖRLER

Yeni, hiç kullanılmamış muhtelif takat ve kapasi­ tede orijinal İngesoll—Rand ve Atlas Copco marka kompresörler satılıktır. İlgililerin mesai gün ve saat­

lerinde 44 75C5 telefona müracaatları.

İlâncılık: 3850 . 5512

Satılık Elektrojen Gnıbu

ve Jeneratörler

Yeni, hiç kullanılmamış 35,5 KVA gücünde AŞKA Altematörlü dizel ELEKTROJEN gurubu ile 63 ve 85 - 90 KVA gücünde ESAB jeneratörler satılıktır.

İlgililerin mesai gün ve saatlerinde 447505 telefo­ na müracaatları. __ . ...

İlâncılık: 6353 ■ Ej13

<x xx xx xx xxxxxxxxx3O0cxî

ilk infilâki meydana gelir. İki vatansever Ankaralımn halkın da arzusu ile Saraya verdikleri son cevap şu olur “Damat Ferit Paşa Haz­ retlerine,

Bu andan itibaren Hükü­ meti Seniyeyi artık ken­ dimize m uhatap alm a­ dığımızı ve kendisini de tanımadığımızı bilmenizi ri­ ca ederiz...”

Telgraf h a ttın ın öbür tarafmdakiler ne düşün­ müşlerdir o zaman, bu hususta pek bilgimiz yok. Ne var ki Sine-î Millete il­ tica eden Büyük Mustafa Kemal’in İstanbul ile iliş­ kilerini kesmesinden önce, Sarayı ve onun Hükümetini ilk tanımayan şehir, An­ kara oluyordu.

Mustafa Kemal Paşa Si­ vas’ta olaydan hemen ha­ berdar edilmiştir. Vali Ve­ kili Mektupçu Halet beye hemen bir telgraf gönderi­ yor :

“Ankara halkının Milli H arekete iştiraklerini müteakip memurların da vaziyetlerini tayin etmeleri lâzımdır...”

Halet bey, bu telgrafın manâsını çok geç anla­ yabiliyor. Fakat inan­ madığı bir davâya bağlan­ mak cür’etini göstermekten uzak bir insandır.. Cevap veremez.. Ama Ankara hal­ kı ve onun temsilcisi olan Defterdar Yahya Galip bey, Sivas’a cevap vermekte geç kalmaz :

“ Ankara halkı gibi, Vi­ lâyet memurini de Sivas Kongresinin tesbit ettiği esaslar dahilinde hareket etmek azmi ve karan için­ dedirler.”

Ankara’nın kaderi belli ol­ muştur ve bu andan iti­ baren Milli Mücadele’nin ortasında, henüz Mustafa Kemal’i bağrına basmamış bile olsa bir Milli Merkez kendiliğinden meydana gel­ mektedir.

MUHİTTİN PAŞANIN

TEVKİFİ

İşte bu sıralarda Muhittin Paşa, teftişte olduğu Yoz­ gat civarlarında Ankara'nın kendi başına isyan edişini öğrenir. İnanılmaz bir şey­ dir bu.. Seferde iken al­ tından tahtı alınan hüküm­ dar misali, bu beklenmedik ihtilâl karşısında, ani olarak geri dönmek kararı alır.. Döner de.. Ne var ki Anka­ ra artık asırlarca süren uy­ kusundan uyanmıştır.. İs­ tanbul’daki Padişah, Anka­ ra’nın bu kararına gülmek­ tedir. Belki, kendi anlayışı içinde haklıdır da.. 1402 yılındaki Çubuk Muhare­ besinden sonra savaş gör­ memiş bir kent mi, milli mücadeleye ortak olacaktır? O halde Muhittin Paşa’yı beklemelidir ve ona göre karar alınmalıdır..

Ankara’ya dönüş yolunda Muhittin Paşa Keskin’de tevkif edilir. Madem ki Mustafa Kemal’i esir etmek

için yola çıkmıştı. O halde büyük kurtarıcı ile görüş­ türülmen idi. Sivas’a gel­ diği zaman korku içindedir. Kurm ak istediği kapan,, şimdi kendi kaderini hap­ setmiştir. Sivas Valisi Reşit Paşa aracı olur. MuşÇafa Kemal Paşaya Muhittin P a ş a ’nın aczini a n la tır. Verilecek en büyük ceza tertip olunur ve Muhittin Paşa Anadolu topraklarına bir daha ayak basmamak üzere İstanbul’a adetâ pos­ talanır...

Valinin başına gelenler Halet beyi de ürkütür.. Muhittin Paşa’nın İstan­ bul’a gönderilmesinden bir gün sonra Apkaraiılar, bir de bakarlar ki Mektupçu Halet bey de ortalıktan yok olmuş ve İstanbul’a sığın­ mıştır.

Ankara artık, Milli Müca­ deleye kendiliğinden katıl­ mış bu kahraman çocukla­ rındır..

YÂRIN: HALKIN

SEÇTİĞİ VALİ...

® © ® C D ® © ® ( 0 ) ®

REAAING TO N®

PORTATİF İZİM neslin nüfus kâğıtlarına bakar­ sanız, bir sürü damga görürsünüz:

“Ekmek karnesi veril­ miştir.”

“Şeker karnesi verilmiş­ tir.”

“Kaput bezi verilmiştir.” Bunlar ikinci Cihan Sa- vaşı’nın “yokluk” damga­ larıdır.

Herşeyin yok olduğu günlerdi. Herşey karney­ leydi ve herşey vesikaya bağlanmıştı.

Fırın önlerinde, bakkal kapılarında yarım kilo ek­ mek, bir kilo şeker için in- * sanların birbirini yediği

günlerdi.

Çocukluğumuzun en güzel günlerini “vesi­ kamla geçirdik.

Zaman herşeyi unuttur­ du, “yoklar” geride kaldı. Ç ocuklarım ıza daha mutlu günleri getirmek için bugünlere geldik.

Herşey unutuldu ama, şekerin beş liraya çıktığı zor unutuldu.

Tek partiden çok partiye geçince, çok particilerin CHP’ye yüklendikleri hep şeker sloganıydı:

- Bu millete şekeri beş liraya yedirdiler!

Bu lâf o kadar uzayıp gitm işti ki, İsmet Paşa, Balıkesir’e giderken yolu­ nu küçük bir kız çocuğu­ na kestirmişler ve şöyle dedirtmişlerdi:

- Paşam ne yüzle buraya geliyorsun? Sen bize şe­ keri beş liraya yedirttin? Paşa, yavrucağın yana­ ğını okşamıştı:

- Şekeri beş liraya yedi­ niz ama, memleketi sava­ şa sokmadık, seni anasız babasız bırakmadık.

Bu şeker lâfı şimdi nere­ den çıktı diyeceksiniz? Bakkalda şeker yok da ondan çıktı.

MEĞER İNEKLER NEYMİŞ!..

CHP’Iİ Orman Bakanı Ahmet Şener, “Bir inek, bir fabrika demektir” demiş.

Vah bize, vah vah bize!

Şimdiye kadar kime kızsak basardık ineği... Daha şiddetli olsun diye de inekoğlu ineği! Meğer, inek dediklerimiz birer fabrikaymış da haberimiz yok!

Tevekkeli Erbakan binlerce fabrikadan söz et­ miyor.

Ne memlekettir, bizim memleket! İneklerimiz bile fabrika!

I

-Demirel’e hak çıkarırca­ sına yine şeker yok orta­ lıkta.

Ne demişti Demirel? - Halk Partisi iktidarda demek, şeker yok demek­ tir.

Hükümet ne yapıp, ne e- dip bu şeker işini hallet­ melidir.

Akşam yem eğinden sonra “Hanım yap bir kahve!” diyene, “Bakkal­ da şeker yok ki!” cevabı çok kişiyi 1940’lara alıp götürmektedir...

Çünkü “şekersizliğin” sonu tatsızdır da...

■ TAŞ YÜZÜNDEN

İskenderun'un Barbaros Mahallesi 142. sokak 64 sayılı evde oturan Yusuf Tüm kaya’nın başına ne geldiyse seçimlerde gel­ di. Belediye seçimleri sı­ rasında üstünde “Isken- derin B eled iyesi" yazılı kamyonlar oturduğu so­ kağa kocaman kocaman taşlar yığmağa başladılar. Ve taşlar iki ay orada öy­ lece kaldı. Sonra ne mi, oldu?

Dinleyin Yusuf Tümka- ya'dan:

“Ben de sokağın en ye­ tişkin gençlerinden oldu­ ğum için bu iki ay zarfın­ da komşu hanımların ço­ cuk arab aların ı sokağın başına kadar ağır tarafın­ dan tutarak taşımalarına yardım ediyordum.

İki ay sonra acaip bir araç geldi ve bu taşları sokağa dağıttı. Bütün so­ kak halkı bana gözaydına geldi “ Araba taşımaktan k u rtu ld u m ” diye. Fakat şimdi de ikide bir kapı gene ç a lın ıy o r. “ Fatma hanım, Yusuf evdeyse a- rabayı köşeye kadar tutu- versin” diyorlar anneme. Annem de bol keseden hemen gönderiyor beni.

Beş aydır Barbaros ma­ h allesi 142. sokağı bu taşlarla d ö ş e li. Yemin ederim ki sinirden çıldırı­ yorum. Akşamları işinden yorgun dönen babamı kö­ şede bekliyor, motosikle­ tini eve kadar sürüklüyo- rum.

Anlayacağınız belediye yolumuza TAŞ koydu. E- ğer param olsaydı bütün bu taşları toplatır, Beledi­ ye Başkanımn evinin önü­ ne yığardım.” I - I » I * J> I - I » ) - I » I - I - 1« 1 - I • I - I » X ► I > I - ) • )> X ı -X « )> X - I - X - X « I - X • X « » I - * * * * * * * * A A' * * * f t * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

e v i n i z e

i ş i n i z e

REMİVAC Halâskârgazl Cad. 34/4 Harbiye Tel.: 47 87 11 İzmir Cad. 33/27, Yenişehir, Ankara Tel.: 17 43 49 ® © ® 0 ® © © @ ®

I Iıısqvama

M i n i

motorlu

b u d a m a

testereleri

BENZİNLİ ve ELEKTRİKLİ

O R E G O N T İ C A R E T

KARAKÖY YENENECİLER CAD. 6 9 / 4 İSTANBUL

t e l : 4 5 4 7 9 0

V E F A T

M erhum HÜSEYİN K ÂZIM PAŞA ile m erhum e NURİYE hanım ın kızı, Y. M üh ZİYA SOMER'in eşi, Y. M üh. O R H A N SOMER, Prof. Y. M üh. SELÇUK SOMER ve İNCİ BAYSAL'ın anneleri, VRENY SOMER, ÜLKÜ SOMER ve Y. M üh. FARUK BAYSAL'ın ka yın va ld e le ri, METİN, MURAT, TURGAN, ATİL­ LÂ ve BABÜR SOMER'in babaanneleri, SUMRU ve LEYLÂ BAYSAL'ın an­ neanneleri, HAŞMET ve KÂZIM fŞ İN 'ın halaları, ERİP ve JEFRİ SIKÇA nın teyzeleri

ULVİYE SOMER

3 M ayıs 1974 Cuma günü vefat e tm iş tir. Cenazesi 9 Mayıs Perşembe g ü ­ nü (Bugün) öğle namazını m üteakip Teşvikiye Cam iinden alınarak Zincir- liku yu M ezarlığında toprağa v e rile ce ktir.

AİLESİ

(3)

S a y f a S

jf

CEPHEDEKİ

AĞABEYLERİNE

M

ERM

İ

HAZIRLIYORLAR

Ankara Valisi M uhittin Paşa

İstanbul'a gönderilmiş,

Halet Bey onun yolunu

izlemekte gecikm em işti

ANKARAnın

SANCILI

GÜNLERİ

(1919-1922)

Yazan:

İLHAN BARDAKÇI

M illi Mücadelenin gençleri cephelerde, çocukları ve çelik çomak çağlarının yavruları cephe gerisinde cephane hazırlanması ile kendilerini ğörevli sayıyorlardı. Resimde, Ankara'da o zamanın ilkel atelyelerinde

babalarına, ağabeylerine ve cephedeki büyüklerine mermi hazırlayanlan çocuklar görülmektedir.

TÜRKİYE'DE İLK KEZ BİR VALİ

HALKIN OYU İLE

İŞBAŞINDA

Sivas, genel politik dengenin kendi kontrolü altında kalması

için, başlangıçta, İstanbul'un Ankara'ya bir vali göndermesini

kabul etmişti. Ama Ankara ilk isyan bayrağını açmış

ve Mustafa Kemal'den buna engel olunmasını istemişti

M

UHİTTİN Paşa İs­ tanbul'a gönderil­ miş. Halet bey hemen ertesi gün valisinin yolunu izlemekte gecikmemişti a- ma, Ankara da hukuken i- darecisiz kalmıştı.... Gerçi Ankara, Saray ile ilişkileri­ ni bir kalemde tarihin sine­ sine bırakmıştı. Ama An­ kara'yı kim temsil ediyor­ du'? Bu karanlıkta idi...

Halk psikolojisi bunun çö­ züm yolunu bulmakta ge­ cikmemişti. Mustafa Kemal Sivas’ tan çektiği telgrafta “ Halk kadar memurların da durumunu öğrenmek” istememiş miydi ? O halde işte-eylül ay mm hemen baş­ larında halk memurlarla birlikte, şim di üzerinde koskoca bir Üniversite’ nin yapıldığı Hacettepe sırtla­ rında toplanacak ve Türk törelerine uygun şekilde kendisine bir vali seçecek­ ti... Toplanılmıştı.. Ortada tek aday vardı. Müftü Bö- rekçizade Rıfat efendi hal­ kın sadece manevi desteği

i-di,. Ortada koskocaman sa­ kalı ile bir tarikat mensubu olan defterdar Yahya Galip bey kalıyordu.. A slında Yahya Galip bey, telgraf­ haneden Mustafa Kemal’ e bağlılığını bildirir ve sarayı inkârda tereddüt etmez i- ken, valüik filan düşünme­ mişti. Ama Ankara, kade­ rin kendisine hazırladığı ih­ tişamlı mevkie işte bir se­ çimle gidiyordu. Alkışlar ve tekbir sesleri içinde Türki­ ye’de ilk defa bir vali, hal-1 kın oyu ile iş başına geliyor­ du. Yahya Galip bey vali seçilmişti.. Türk vatanınm kaderinin seçimli bir politik hayata bağlandığı bu şehrin Milli Mücadele’ ye katılı­ şının başlangıcında bir se­ çimli vali ile meydana çık­ ması, kimbilir belki de tari­ hin bir cilvesi olacaktı.... İLK DİRENİŞ

İstanbul’ da Damat Ferit düşmüş yerine Milli Hare­ ket’ e taraftar ve Mustafa Kemal’ i mahkum etmek is­ teyenlere karşı daha sonra “Ben bu alçaklığı

yapa-İ920 yılının Ankarası... Yukarı planda Samanpazarı semti görülmektedir. Aşağıda kağnıların kümelendiği yer halen Stad Otelinin bulunduğu ve İstas­ yona inen arazi parçasını göstermektedir.

mam” diyecek olan Ali Rıza Paşa geçmişti.. İstanbul Ankara’ ya yanaşmak ve bir bakıma onu kontrolü al­ tına almak sevdasında idi...

Sivas’ la konuşulmuştu. İs­ tanbul Ankara’ ya vali ola­ rak Ziya Paşa isminde biri­ sini gönderiyordu. Vali, yo­ la çıkmıştı bile.. Sivas, ge­

nel politik dengenin kendi kontrolü altmda kalması i- çin, ilk adımda bu tayine ses de çıkarmamıştı.. Ama. Ankara... Geleceğin

Baş-M i l l i ı j e t '

MUHASEBE

Elemanları Alınacaktır

Mudanya’da kurulu modern sınai işletme­ miz için askerlikle ilişiği olmayan:

1. Bir anonim şirketinin ticari muhasebesini yürüte- bi'.ecek bilgi ve tecrübeyi haiz, Aimancayı çok iyi bilen, yüksek tahsüli

ŞİRKET MUHASEBE ŞEFİ

2. Ticaret Lisesi mezunlan ve yüksek tahsilli, iyi Al­ manca bilen

MUHASEBE ELEMANLARI

aranmaktadır. Bursa’da ikâmet edecekler için ser vis vardır.

ilgilenenlerin ayrıntılı özgeçmişlerini (ter­ cihan Almanca) ekliyecekleri bir yazı ile Mu­ danya P. K. 4 adresimize müracaatları rica o- lunur.

TÜRK SIEMENS

KABLO VE ELEKTBİK »ANAYI I A. 9.

Pîx x x x x x x x x x x x x x x x:x x x x x x x x x x x x x x x x x x x x

i

w

l A K F i L

TEVSİ ve SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNDEN

ÇALIŞIR DURUMDA ACELE SATILIK

1960-1970 MODEL

TEKSTİL MAKİNELERİ

Çerler, Kreyton, Fitil çekim sistemleri. Fitil kele­ bekleri, Rink iğleri, Büküm makineleri. Gezer üfleyici temizleyiciler, Ring çekim sistemleri (SKF 40 veya 60 mm. için), Komple Pnomofil tertibatlan, Whitin Vatka ve Solcer makineleri, Textima vatka makineleri, Düz ve konik çözgü makineleri, Çeşitli dokuma tezgâhlan, Ha şıl tekneleri, Çile, Çile basma ve kuka makineleri, Ap­ re fularları, Apre kırma makinesi, Spannrahm (Ger­ gef), Menzer kontinü boya ve yıkama makinesi (KUr- sters fuları ile), Textima Jiger (140 cm. genişlik 3 hız kademeli), Çeşitli tekstil makine aksesuarlan. Ayrıca Dizel jeneratörü ve kompresörler, çeşitli elektrik mo torlan, Buhar kazanı v.s..

Müracaat: AKFİL — Bakırköy, Osmaniye MÜBAYAA MÜDÜRLÜĞÜ - İSTANBUL — Tel.: Tl 53 37

Yıldız: 136 - 5560

S A N A T

D E R G İ S İ

Brueghel sırrı

Bir aileden

on bir ressam

HALK EDEBİYATI soruşturması - Bu sayıda

Abdülbaki Gölpınarlı ve Cahit Ûztelli

görüşlerini açıklıyorlar.

TUNÇ YA LM AN - Amerika'daki 9 yıllık

tiyatro izlenimlerini Sanat Dergisi'ne anlattı.

SANATSEVERLER DERNEĞİ ve

ILTÛ'nün tiyatro ödülleri...

35. DEVLET RESİM ve HEYKEL SERGİSİ

SOLJENITZIN - SAHAROV tartışması,

BEETHOVEN'in konuşma defterleri

DEMIRTAŞ CEYHUN - «Haftanın Yazısı»nıyazdı.

I

Sanatın 7 dalından haber,

röportaj ve eleştiriler

79. s a y ıs ı b u g ü n ç ık ıy o r

2 8 s a y fa 2 0 0 k u ru ş

kenti ilk isyan bayrağını aç­ mıştı. Bir taraftan Kolordu Kumandam AH Fuat Paşa’ ya başvuruluyor ve vali Zi­ ya Paşa’ nın Ankara’ ya gelmeden geri çevrilmesi is­ teniyor, öte yandan 15 ekim 1919 günü telgraf başında Mustafa Kemal Paşa’ ya şu bilgi veriliyordu:

“Paşa Hazretleri.. Biz ka­ derimizi milletin kaderinden haberdar olmayan geHşi gü­ zel seçilip gönderilecek vali­ lere terkedemeyiz. Nice de­ falar yüksek şahsiyetinize sunduğumuz ve dikkate a- lınmayan düşünceler ince­ lendiği zaman görüleceği şekilde, İstanbul Hükümeti Ziya Paşa’ yı Ankara’ ya vali olarak göndermek su- retile milli hareketi boğ­ mak yolunda harekete geç­ miş bulunmaktadır. Millet Meclisi kurulmadan önce Ankara’ daki görevlere dı­ şarıdan hiç bir kimsenin gelmesine müsaade etme­ menizi istemiştik. İstanbul Hükümeti buraya yeniden vali göndermeğe karar ver­ diğine göre milH hareketi boğmak istemektedir. Na­ sıl, siz askerlikten çekile­ rek halktan bir kişi gibi ça­ lışmaya karar verdiniz ise, ben de bu görevden çekile­ rek sizin yaptığınız gibi milli vazifemi ifaya karar verdim. Vali geHnceye ka­ dar Valiliği kime vereceğimi bildirmek lütfunuzu göste­ riniz efendim.. İmza Vali

VekiU Yahya Galip..” Sivas, Ankara’ nın ızdıra- bını anlayacak ve verdiği e- mirle Ankara’ ya doğru yola çıkmış olan Ziya Paşa’ yı Eskişehir’ de durdurarak İstanbul’ a Padişahının ya­ nına geri gönderecekti...

Gil MÜDÜRLÜCE BAŞLA

Haymana Kaymakamı Ali Cemal bey ertesi sabah Yahya Galip beyin yanma girdiği zaman şu sözlerle karşılanacaktı:

- Hoş geldin eli yağlı, dili bağlı tınmaz melâike...

Kaymakamına, az konuştu­ ğu için böyle hitap ediyor­ du Hakan. Daha sonra Kaymakamdan Haymana’ daki durumu öğrenecek ve halkın İstanbul lehine en u- fak bir harekete girme ihti­ malinin bulunmadığının te­ minatım alacak ve şunları söyleyecekti:

“Biliyorum Cemal bey.. Ben de, Haymana’dan emin olduğum için seni buraya çağırdım.. Burada Mülki- - yeden bir polis müdürü var. Daha önce tehcir meselele­ rinde yakalanan insanlar şimdi yerlerindeler amma, mesul kişi olarak bu müdü­ rü biliyorlar. Vaktiyle tev­ kif edilmiş olanları serbest bırakacağız.. Müdürün ağır muameleye uğraması muh­ temeldir. Ankara’ da ise mutlaka asayişe ve otorite­ ye ihtiyaç vardır. Oysa, or­ tada bir hükümet de yok. Yani ben ne onu azledebili­ rim, ne de seni tayin.. O e- vinde oturadursun.. Sen git gerektiği şekilde durumu kendisine anlat ve vazifeye başla.”

Yahya Galip beyin hakkı vardı. Ankara’ da devletin bir hükümeti kalmamıştı. Ama sadece Türklere has bir bilinçaltı davranış ile bu vatanın çocukları, devletin kendilerinden başka birşey olmadığını anlamışlardı. O halde ileride kurulacak olan Türk Devletinin temel har­ cına kendi hayatlarını koy­ makta elbette tereddüt et­ meyeceklerdi.

Ankara halkı memuru ve eşrafı ile konuşmadan, tar­ tışmadan yazılı karar alma­ dan, milli dava için kenet­ lenmişti.

1919 yılı 24 eylül çarşamba gecesi Taşhan’ da yorgun argın şiltesine uzanan genç Kaymakam, kalbindeki i- manı ve heybetli görünüşü ile Vali Vekili Yahya Galip bey, imrenilecek aydın bir din ve dâvâ adamı olan Bö- rekçizade Rıfat bey ve di­ ğerleri.... Ankara’ mn loş, petrol lambalı gecelerinde i- leride bu kasabanın etrafına serpilecek bir muhteşem Başkentin varlığını hisede- biliyorlar mıydı, cevap bul­ mak zor olsa gerektir... Ama, o sırada Sivas’ ta a- levlenmiş olan milli beka meş’ alesinin nurundan her­ halde hepsi haberli idiler.

YARIN: POLİS

MÜDÜRÜNÜN İLK GÜNÜ

İ.Ü. İŞLETME*AKÜLTESi

DEKANLIĞINDAN

Fakültemizin çeşitli kürsülerinde açık bulunan asistanlık, uzmanlık ve doktora öğrencilerine tahsis olunan asistanlık kadrolarına tâyin yapılacaktır.

İsteklilerin 11 Mayıs 1974’e kadar iş saatleri için­ de başvurmaları yazılı ve sözlü sınav günleri başvu­ ranların adreslerine -bildirilecektir.

(Basra: 14469) ■ 5556

MÜJDEMİZ VAR!

ANTALYA’ya 10 km. plaja 4 km. mesafede, Hava­ alanı bitişiğinde

500 EVLİK MODERN SİTE KURULUYOR.

Bu sitede çok az miktar parselli arsa kalmıştır. Rahatlıkla ödeyebileceğiniz taksitlerle, siz de si- te’nin sakinlerine katılınız.

Müracaat: Tuna Cad. Tuna Han 2/18 Telefon: 25 03 85

Tuna Reklâm- 1579 5563

O LAY LAR

' i l ı i f WWA'

H A S A N PULUR k k k k k k k k k * * * * * * * * * * k k k k k k k k k k k k k k k k k A k t ■ i - 1 - c * t ' t "K «C * K

t

' t

*

t

' K

*

t

• t - 1 * t

10

M A Y I S

1974

MUSTAFA OK'u İYİ

TA N IM A K GEREK

ECLİS’te ara sıra kavgalar çıkar. Sayın milletvekil- terimiz sille, tokat birbirlerine girerler. Bu kavgalar bazen gücü gücü yetene olur, ba­ zen de bir kaçı bir olup birbirlerini hırpalarlar.

Hatırlayacaksınız, ge­ çenlerdeki kavgaya iki bakanın da adı karışmıştı. AP’liler üzerlerine yürü­ yünce, CHP’II Mahmut Türkmenoğlu ile Ali To­ puz da ellerinin armut devşirmediğini ispat et­ mişlerdi.

Bir kaç gün önce, bir CHP’lIyle bu kavgadan lâf açıldı, işin aslını bir kere de ondan öğrenmek İs­ tedik. Anlattı, anlattı da sonunda şöyle bir lâf etti: - İyi ki bizim Mustafa karışmadı o işe!

__ Kim bu Mustafa? __ Mustafa Ok canım, Köy İşleri Bakam...

- N’olacak yani? Kanş- sa n’olacaktı?

__ Sen ne diyorsun, Mustafa Ok, eski bok­ sördür!

— Mustafa Ok’un çok tara­ fını biliyorduk ama, bok­ sörlüğünü yeni duyuyor­ duk. Meğer doğruymuş. Köy İşleri Bakanlığına bağlı bir kuruluşun der­ gisinde hayat hikâyesi şöyle anlatılıyordu:

__ Bakanımız Mustafa Ok, 1925 yılında Mani­ sa’da doğdu. İlk, orta ve lise ta h s ilin i burada tam am lad ıktan sonra, Harp Okuluna gitti,

ora-• I *1 •c - t • i • t ■Í

PARK YAPILMAZMIŞ

dan da mezun olarak Si­ lâhlı Kuvvetlerimize genç bir subay olarak katıldı. Daha sonra Orta Doğu Amme Enstitüsüne de­ vam etti. Sportmen yara­ dılışta bir insan olan Bakanımız Mustafa Ok, u- zun yıllar boks sporu yap­ mış, müteaddit defalar Türkiye ve Ordu Boks birincilikleri kazanmıştır.”

.Bundan böyle dikkat! -»Mustafa Ok’un Meclis’I

boks ringi sayacağını aklımızın köşesinden bile geçirmeyiz ama, hani bazı somun pehlivanları vardır ya, işte durumu onlara iletir, davranışlarını Mus­ tafa Ok’un boks mazisine göre ayarlamalarını salık veririz. <( *K • t ■ ( • t • l • (

i t k k k k k k - k k k k k k k k k k k k k k k k k k k k k i r k k k k k k k k k

j[Mİ!RİR|eS * e m e k t u p

M A N A V LA R , KASAPLAR

KO N TR O LSÜZ KALDI

»

NKARA’da Kızılay Meydanı eskisi­

ne nazaran çok güzel tanzim edildi. Bu arada yeşil alanlara da yer ver­ mek suretiyle gözlerimiz dinlendirildi. Su­ larımız az çok düzene girdi, kaldırımlarımız

ÇAPA

A

İLKOKULUNUN

M

SAHİBİ

YOK MU?

DERT

KUTUSU

r

lNDIKZADE’deki Çapa İlkokulunun bahçe­ si futbol alanı oldu. Yeşülikler kurudu, çiçek­ ler döküldü, bahçe toz toprak içinde, körpe öğrenciler için mikrop yuvası haline geldi. Hadi bunlar neyse, ama bu alan içindeki Atatürk büstü­ nün haline ne demeli?.. Top darbeleri altmda, 22 bin liraya çıkan büstün kaidesi yıkıldı, yıkılacak. Oku­ lun müdürünün, hademelerinin hiç ilgilendiği yok. Günün 12 saati grup grup dışarıdan gelen kimseler bahçeye giriyor ve bütün semtin kafasmı şişirir, camlarım kırar, bir koşuşmadır başlıyor. Bu başıbo­ zukluğu önleyecek bir yetkili yok mu?..

Bir okuyucu - FINDIKZADE

yapılıyor, çöplerimiz fazla birikmeden kal­ dırılıyor.

...Şu konulan da hatırlatmayı önemli sayı­ yoruz:

1 - P azarlar, m anavlar, kasaplar, bakkallar çok seyrek kontrol ediliyor.

2 - Sayın Başbakanımız; şe­ kere yapılan zam diğer madde­ lere orantılı olarak intikal etti­ rilecektir, dendiği halde, 7 lira­ lık akide şekerine 5 lira zam ya­ pılarak 12 liradan satılmak su­ retiyle %80 zam yapıldı. Tabiî aynı zam diğer şekerli madde­ lere de intikal ettirildi.

3 - Ekmekler de bozuk çıkı­ yor.

4 - Tekel birasına radyodan işittiğimize göre 25 kuruş zam yapıldı, ama bakkallarda, içi 3- 3JL liradan satılıyor.

5 • Toz şekerin kilo fiyatı 560 kuruş ama, 575 kuruşa da sa­ tan var.

işte Size Cevap

Kadre yoktu,

zam ödenmedi

4.4.1974 tarihli ga­ zetenizin 5. sayfa 6. sütununda yer alan “Bize neden mahru­ miyet zammı vermi­ yorlar” başlıklı yazı incelenmiştir.

30.7.1973 gün ve 14610 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu ka­ rarı uyarınca, kalkın­ mada öncelikli yöreler olarak tesbit edüen bölgelerde görevli öğ­ retmen ve okul mü­

dürlerinin tamamına, | 1973 programında ye- | terli sayıda kadro te- ^ min edilemediğinden | iş güçlüğü zammı öde- | nememiştir. |

1974 malî yılı içinde | aksaklıkların giderüe- | rek bu yörelerde gö- | revü öğretmenlerin ta- | marnına iş güçlüğü | zammı ödenmesine ça- | lışılmaktadır. | Millî Eğitim Bakanı A. |

Nusret Karcıoğlu | Müsteşar |; Hoşdere Caddesi 8/9 İlhamı tzgiey

TOPRAĞIMIZ

ELİMİZDEN

ALINIYOR

..Biz, ekmeğini topraktan çı­ karan Edirneli fakir çiftçileriz. Topraklarımız şehre 5 km. u- zaklıkta ve DSİ tarafından milyonlar sarfedilerek yapılan kanalların arasında kalıyor. ..Şehrimizde kurulan bir yapı kooperatifine yer temin etmek üzere Arsa Ofisi tarafından 300 çiftçi ailesinin tarlaları istimlâk edilmek isteniyor.

..Şehrin içinde ve kenarında hâzineye, belediyeye ve vakıf­ lara ait birçok arsa dururken, pekçoğunun oturacak müsait bir evi dahi olmayan fakir çift­ çilerin ekmek kapısı olan tarla­ larını ucuz fiyatlarla istimlâk etmek doğru bir hareket midir

300 çiftçi ailesi adına Ramis Cacı

YURT DIŞINDAN 50.000 TON KRİSTAL

ŞEKER İTHAL EDİLECEKTİR

Asgari 5.000 azamî 10.000 tonluk partiler halinde + “bS alıcı / satıcı opsiyonunda 50.000 ton kristâl şeker ithal edilecektir.

İlgililerin Mithatpaşa Caddesi No. 14 adresindeki Genel Müdürlüğümüz veznesinden veya Aşirefendi Cad­ desi Şeker Han’da mukim İstanbul Büromuzdan TL. 100,— bedelle alacakları şartnameye göre hazırla­ yacakları teklifleri 20 mayıs 1974 günü Türkiye saati ile 13.30’a kadar Genel Müdürlüğümüzde bulundurmaları ilân olunur.

Postada vâki olacak gecikmeler kabul edilmeyecek tir.

2490 sayılı kanuna tâbi olmayan Şirketimiz malı kısmen veya tamamen alıp almamakta veya dilediğin­ den almakta serbesttir.

TÜRKİYE ŞEKER FABRİKALARI A.J.

(Basın: 14665) - 5515

VEFAT ve TEŞEKKÜR

Çok kıvmetli varlığımız

ICLAL TANER

1.5.1974 çarşamba günü İz­ m ir'de Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Rahatsızlığı süresince ilgilerini esirge meyen Ege Üniversitesi Hastahanesi l ’inci Dahiliye Kliniği ve 2. Hariciye Kli- niği profesör, doçent, dok tor ve personeline, cenaze sine iştirâk eden, çelenk gönderen ve telgrafla baş­ sağlığı dileyen bütün ak­ raba, dost ve arkadaşlara candan teşekkür ederiz.

AİLESİ Hitit: 538 - 5566

SAKAT OLMAK SUÇ DEĞİI SAKATI GÜÇSÜZ VE ÎŞSf: BIRAKMAK SUÇTUR. TÜRKİYE SAKATLA! DERNEĞİ

it

irk

k

k

k

k

k

k

k

k

i

t

k

k

k

k

k

k

k

(4)

11

AA A Yİ S

1974

FELAKET

BULUTU

M illi Kuvvetler yavaş yavaş toparlanmakta ve düzenli bir hale s o kulm a kta dır. Ama Sakarya'ya kadar süregelen ric a t esnasında her kasa­ banın boşaltılması Ankara’ya bir felâket bulutu gibi çök­ mektedir. Resimde bir kasa­ banın kaybedilmesinden ev­ vel sıhhiyelerimiz tarafından geri hatlara taşınan yaralıla­ rımız . önde de bir şehidimiz görülmektedir.

A Lİ CEAAAL BEY, POLİS

M ÜDÜRLÜĞÜNE BAŞLIYOR

i - >■ j • j > 1' I» >> J * >• I» ] • İ -İ - >■

ANKARA' da ÖNCE GÜVENLİK

S A Ğ L A N IY O R

0

H

ALKIN seçtiği Vali Yahya Galip Bey şi­ kâyetçidir, lâterna gürültüsünden.. Belki de ona güre, bu lâterna gürül­ tüsü Ankara’nın haysiyeti ile b ağdaşm am aktadır. Devletin varlığına çalınan bir borazan gibi düşünmek­ tedir Yahya Galip Bey bu gürültüyü. Ama Sivas’ta, devletin temellerini atmak­ ta olan insan, Türk tarihi­ nin en ciddî simalarından birisidir. O halde ona hazır - lanmakta olan Ankara, el- lıette devletin ve ağır duru­ mun ciddiyeti ile uyumlu olmaktadır.

Şimdi bundan sonrasını artık Ankara’da Polis Mü­ dürlüğü görevine başlamış olan Ali Cemal Bey (Bar­ dakçı)'dan dinleyelim. Anı­ larında diyor ki Cemal Bey: "llakan açık konuşmuştu: İlk iş olarak beni ve şehir gecelerini, bu lâterna gürül­ tüsünden kurtaracaksın, ötesini sen kendin bilirsin. Ha y d i bakal ı m Allah muvaffak etsin.

Hakanın yanından çıkınca doğruca polis dairesine git­ tim. Vilâyet binasının biraz ilerisinde küçük sevimsiz bir bina idi. Müdür de, Mülkiye’den genç bir

arka-I

' Li'

... * * J j# " * X i *....

. 2p ' . r : ;

Sakarya Zaferini Hakimiyeti M illiye gazetesi 4 Nisan 1921 tarihli nüshasında aşağıdaki başlıkla veriyordu: Yunan sürüleri muzaffera- ne kaçmada berdevamdır. Firarilerin hattı ric'ati kesilmek üzeredir, İki fırkası tehlikede. Populas'ın karargâhı Mudanya’ya taşınmış...

d aştı. Kendimi ta n ıttım amma, ne için ziyaretine geldiğimi anlatmakta zor­ luk çektim. Sonra, vaziyeti anlattım kendisine. Söz­ lerim bitince ayağa fırladı:

— Aman Kaymakam bey, hayatım size emanet, ca­ nımı kurtarınız.

Kendisine teminat ver­ dim. İnanmasını istedim. Korkacak hiç bir şey olma­ dığını belirttim. Sonra de­ dim ki:

—Hayatınız için hiç bir tehlike söz konusu değil. Bir müddet evinizde otu­ racaksınız. Maaşınızı da

B A Ş S A Ğ L I Ğ I

Uzun yıllar İşletmemiz Umum Müdürlük görevini muvaffakiyetle yönetmiş bulunan mümtaz insan,

CEMAL TURNAOĞLU'nun

vakitsiz kaybından dolayı Sayın ailesi efradına ve Sü- merbank camiasına başsağlığı diler, acılarına iştirak ederiz.

Birlik Mensucat Ticaret ve Sanayi İşletmesi A. Ş.

Kayseri

Milliyet: 5601

ELEMAN ALINACAKTIR

A — Müessesemizin münhal kadrolannda çalıştırıl­ mak üzere aşağıda ünvan, miktar ve nitelikleri belirti­ len elemanlar alınacaktır.

Kadro ünvanı Miktarı Nitelikleri 1 — İmalât Mühendisi 1

2 — Fabrika Mühendisi 1 3 — İş Hazırlama

Teknisyeni 1 4 — İmalât Teknisyeni 1

Makina Mühendisi ve­ ya Yüksek Mühendis. Makina Mühendisi ve ya Yüksek Mühendis. Tekniker ve Yüksek Tekniker. Tekniker Tekniker. ve Yüksek Aranılan Ş a rtla r:

1 — 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48’inci maddesindeki şartları haiz olmak.

2 — Fiili askerlik hizmetini ifa etmiş olmak veya en az iki yıl tecilli bulunmak.

3 — Herhangi bir müesseseye karşı mecburî hizmeti bulunmamak.

4 — İşe alınacaklara 657 sayılı Kanun hükümleri dahi linde müktesebine göre aylık ücret verilecektir. B — Müessesemiz atelyelerinde işçi statüsünde ça lıştırılmak üzere aşağıda nitelikleri yazılı elemanlar alı­ nacaktır.

Kalıpçı 3 adet Yüksek Tekniker, Tekni--ker veya Sanat Enstitüsü Tesviye Bölümü mezunu, askerliğini yapmış kalıpçı. Makina bakımcı 5 adet Yüksek Tekniker, Tekni­

ker veya Sanat Enstitüsü Makina Bölümü mezunu, askerliğini yapmış bakım cı.

Tesviyeci 10 adet Yüksek Tekniker, Tekni ker veya Sanat Enstitüsü Tesviye Bölümü, askerli ğini yapmış kalıp tesviye cisi.

Laborant 1 adet Kimya Sanat Enstitüsü mezunu askerliğini yap mış laborant.

C — İsteklilerin en geç 20 Mayıs 1974 günü mesai sonuna kadar müessesemiz Personel Şefliğine şahsen müracaatları ilân olunur.

Türkiye Zirai Donatım Kurumu Ziraat Aletleri ve Makinaiarı Fabrikaları Müessesesi ADAPAZARI (Basın: 14750 ) 5552 Dr. AZIZ ÇÖL ORTOPEDİ ve TRAVMATOLOJİ MÜTEHASSISI (Kırık, kemik ve mafsa' hastalıkları > Osmanbey, Halaskârgazi Cad. 279/1 Sedef Apt. Tel: 47 47 93 Milliyet: 5506 J

Ingiliz ve Fransız komiserlerinden cesaret alan bazı

Hıristiyan vatandaşlar şımardıkça şımarmışlar, aslında

bir kukladan farksız hükümeti ve onun inzibat güçlerini

hiçe sayar ofanuşlardı. önce buna son vermek,

kendilerine bir Türk devleti otoritesinin bulunduğunu

anlatmak gerekiyordu.

alacaksınız. Ben, pîr aşkına sizin görevinizi yapacağım. Tekrar ediyorum. Merak­ lanacak hiç bir şey yok. Ba­ na güveniniz.

Kendisi gibi bir mülkiye­ linin bu sözleri, müdürün kalbine su serpti. Rahat­ ladığını hissediyordum. Ya­ nına bir polis kattım. Evine gönderdim.

BAŞ KOMİSERİN ANLATTIKLARI

Sonra başkomser Mitat Beyi çağırdım. Ankara'nın asayişi hakkında bilgi al­ dım.

— Ankaralılar geceleri lâ­ terna ve silâh sesinden uyuyamıyorlarmış, nedir bu, diye sordum.

Mitat Bey gayet rahat ce­ vap verdi:

— Efendim bu taşkınlık­ lar mütarekeden bu tarafa böyle devam edip gider. Bu vatandaşlar akşamdan he­ men sonra kafaları tütsü­ lerler, önlerine lâtemaları a- hp sokağa fırlarlar. Sokak sokak dolaşırlar. Bir kısmı istasyon, diğer bir bölüğü ise Sarıkışla taraf ma gider. B ostan larda içerler ve silâhlarını ateşlerler.

— İyi amma diye sözünü kestim, neden kendilerine mani olamıyorsunuz?

Cevap gayet açıktı: — Efendim, dedi Mitat Bey, kimseye birşey söy- leyemiyorduk ki. Bırakınız kendilerine ihtarda bulun­ mayı, ama yan baktığımız zaman bile.

M itat Bey gerisini söy­ lemeğe sıkılıyordu. Yüzüne bakınca devam etti:

— Evet efendim, ken­ dilerine yan bakılınca şehir­ de bulunan İngiliz ve Fran­ sız komiserlerine gidiyorlar. Bizi şik ây et idiyorlar. Komiserler ise doğru Vali Muhittin Paşa’ya koşup bu şikâyetleri iletiyorlar. Vali Paşa “Sızıltı çıkarmayın idare edin” diyor- Böylece Müdür bey, bize bu taş­ kınlıklar karşısında sadece susup seyirci olmak kalıyor. Zaten, birazdan yeniden başlayacaklardır. O zaman göreceksiniz efendim... Doktor W / m ü j gAn GÜRKAN İle Doktor BlLHAN SIDAL Evlendiler. 10.5.1974 BEŞİKTAŞ °-’X Milliyet: 5615 NAL SESLERİ

Gerçekten az sonra lâter­ na sesleri ve tektük silâh patlamaları işitilmeğe baş­ landı. Sonra, azıttı bu ses­ ler. A nlam ıştım ki Ankara’daki yabancı su­ baylardan cesaret alan bu v a ta n d a şla r şım ardıkça şımarmışlar, aslında zayıf ve adeta bir kukla olan Hü­ kümeti ve onun inzibat güç­ lerini hiçe sayar olmuşlardı. Hakan haklı idi. Evvelâ bu

m ünasebetsizliklere son vermek, ortada Bugünden itibaren bir Türk Devleti otoritesinin bulunduğunu, kendilerine anlatmak icap ediyordu. Zile bastım. İçeri gelen polis memuruna, dün gece benimle gelen dört Haymanalı’yı bulup getir­ mesini emrettim. Biraz son­ ra beş arkadaş, yorgun­ luğunu henüz almamış hay­ vanlarım ıza atla y ara k Ankara’nın karanlık, dar ve

A K B A N K

çocuk tiyatrosu

ücretsiz o larak

İstanbul p arkların d a

temsillerine başlıyor

ilk oyun 12 MAYIS 1974

pazar günü saat 14.00'te

emirgân lâle bahçesinde

A K B A N K

GÜVENİNİZİN ESERİ

EUBANK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN

HALIKÖY'DE CiVA FABRİKASI

YAPTIRILACAKTIR

Halıköy Civa İşletmeleri yeni civa fabrikası teklif almak suretiyle ihaleye çıkarılacaktır. İşin kapsamı komple b ir civa tesisinin bankaca verilecek projelere, göre:

— İnşaatı,

_Bir kısım teçhizatın imâli ve montajı,

— Eski tesisteki bazı teçhizatın demontajı ve ye­ ni tesise montajı,

— Tesisin işletmeye hazır hale getirilmesidir. 1. İhale 28.6.1974 günü saat 15.00’de Etibank Ge nel Müdürlüğünde yapılacaktır.

2. Bu işin geçici teminatı 500.000 (Beşyüzbin) TL. dir.

3. İsteklilerin ihaleye girmek için Etibank’tan ye­ terlik belgesi almaları şarttır.

4. İstekli şahıs ise Ticaret Odasına kayıtlı bulur, duğuna dair senesi içinde alınmış bir vesika vermesi şirket ise İdare Merkezinin bulunduğu mahallin mah­ kemesinden veya siciline kayıtlı bulunduğu Ticaret Odasından veya sair resmi makamdan şirketin Siciline kayıtlı ve hâlen faaliyette bulunduğuna dair vesika vermesi gereklidir.

5. İsteklilerden aranan şartlar şunlardır:

a) Benzer endüstriyel bir tesisi komple (İnşaat, imalât ve montaj) ana müteahhit, olarak yapmış ve eksiksiz teslim etmiş olmalıdır.

b) En az 3 yıldır inşaat, imalât ve montaj işleri ile iştigal etmiş olmalıdır.

c) Yeterlik belgesi almak için teklif isteme şart namesinde belirtilen .belgeler ve evrak en son, 15.5.1974 günü saat 10.00’a kadar eksiksiz olarak Bankamıza ve rilmiş olmalıdır.

6. Yeterlik belgeleri 31.5.1974 gününden itibaren Bankamız Proje - Tesis Dairesi Başkanlığınca verile- çektir.

7. İhaleye iştirak için teklif alma şartnamesi ve eklerinin satın alınması şart olup dosyalar istekliye 1000,— TL. mukabilinde verilecektir.

8. Bankamız 2490 sayılı kanuna tâbi değildir.

(Basın: 14441) — 54G7

dolambaçlı sokaklarına dal­ dık. Aradan tam bir hafta geçmişti ki, ne lâternalar, ne silâh sesleri ve ne de sokaklarda İngiliz ve Fran­ sız komiserlerine güvenerek serkeşlik edenler Kalmıştı.”

Aradan bir süre geçecek ve Yahya Galip Bey “ Kay­ makam yahu diyecekti, sar­ hoş naralarının yerini senin atlıların nal sesleri aldı.” Ankara’ya A tatürk’ten evvel onun imanı ve gücü gelmişti. Şimdi daha son­ raki gelişmeleri inceleyebil­ mek için isterseniz, geliniz hep beraber 1919 Anka- rası’na ve oradaki Ingiliz ve Fransız komiserlerine döne­ lim... 'k i r k i t i c k ' k i r ' k ' k i c k i ır k 'k i r i c k 'k i t i r 'k i r k i i ' k i r k + i r k i t i t i t i t i r-k

O L A Y LA R

BMS

İN S A N L A R

HASAN PULUR

-Yarın:-DAVETSİZ MİSAFİRLER J ■ I * I » J • >» • t * 1 ' t - 1 ■ ( • c • t

D İN İ BÜTÜN BİR

KASAPARANIYOR

T

u r is t ikbelediye bir ¡içenin başkanlı­ ğını m uhalefetten bir aday kazandı. Eğitimi b a k ım ın d a n b e le d iy e b a ş k a n lığ ın a la y ı k tı. Yüksek öğrenim yapmış­ tı, ilçenin sorunlarını b ili­ yordu ve turizmin önemi hakkında da az çok bilgisi vardı.

İlçenin en önemli derdi “ su ” ydu. Herkes suyun hallini bekliyordu.

Yaylalarda akıp giden sular ilçeye bir getirilsey­ di.

Belediye Meclisi top­ landı. Çalışma programını düzenledi. Programın ilk maddesi elbette “ su” ydu.

Bu maddeye ilk itiraz bunca ümit bağlanan be­ lediye başkanından geldi. “Arkadaşlar su elbette çok önemli bir konu. Ama ilçemizin ondan da önem­ li bir konusu var. Mezba­ ha kasabı!”

Belediye Meclisi üyele­ ri pek bir şey anlayamadı­ lar. Başkan devam etti:

__ A rkad aşlar bizim mezbahaya dini bütün bir kasap lâzım. Çünkü şim­ diki kasap, hayvanları besmelesiz kesmektedir. O besmele çekiyorum, di­ yor ama ben İncelettim çekmiyormuş, bu yüzden birçok aile evine et almı­ yor. önce bu işi hallede­ lim ve dini bütün bir kasap bulalım. Hayvanlar imansız gidiyor.

Belediye Meclisi üyele­ rinin bazıları buna itiraz ettiler:

__ Sayın Başkan dini bütün bir kasap arayalım. Ama su işini de ihmal et­ meyelim. Biz ille bu ka­ sap k a ls ın , dem iyoruz. Önümüz yaz, yine susuz­ luktan kıvranacağız. - Í - 1 • ( - i t

Başkan “Tamam!” de­ di,

__ Hele şu dini bütün kasabı bulalım, su işine de bakanz.

Ve şimdi ne oldu b ili­ yor musunuz?

Kasabanın suyu da yok ve de dini bütün kasabı da yok!

YAĞLAR

Halil Kaplan, Urfa YSE Müdürlüğünde mevsimlik işçi o la ra k ç a lışıyo rd u . Çalıştıkça bilgisi artıyor­ du. Vasıfsız işçi iken za­ manla vasıflı hale geldi; greyderi, dozeri, loderi, yağlamayı, konkasörü ça­ lıştırmayı öğrendi.

Bu seneki iş mevsimin­

de kadrolu eleman alına­ caktı. Halil Kaplan da sı­ nava girdi. Sınav Komis­ yonu Başkanı Makina İş­ letme Şefi Fikret Sevinç, “Kaç çeşit yağ vardır?” diye sordu.

Ş a ntiyelerde arı gibi çalışkan olan Kaplan, sı­ nav işine pek alışkın de­ ğildi. Ama gene de yıkıl­ madı, cevap verdi:

“ Y ağlar üç ç e ş ittir. Hayvan yağları, ot yağla­ rı, makine yağları...”

— B u n la r n e re le rd e kullanılır?

__Makina yağlarını her türlü makinelerde kullanı­ rız. Hayvan yağlarını zen­ g in le r, ot yağ ların ı da yoksullar kullanır.

Cevap, yağ fiyatları ile doğru orantılı idi.

Diğer suallere geçildi.

• Í <( •C - Í - t - 1 * t • t • l I» >■

17 M ayıs

18 Ekim

h er C um a

KAR YA ARTEMİS OTEL de

10 gün yarım pansiyon

(h e rse y dahil)

PEŞİN:

1170. -TL. -1305.-TL.

ÖNCE GEZ,

SONRA ÖDE:

1287. -TL. -1436. -TL.

Kendi vasıtası ile gidenlere

özel indirim.

M i l t u r MİLLİYET TURİZM A.Ş Cagaloglu-İst.22 4410-27 71 17 Harbiye-İst. 48 3 6 10-40 45 56

ADANA A.I.T.I. AKADEMİSİ YEDİNCİ KURULUŞ

YILDÖNÜMÜ KUTLAMA 1ÖRENI PROGRAMI

18/MAYIS/974 GÜNÜ

10.00 — 10.20 Atatürk Anıtına çelenk konulması. 10.20 — 10.40 A.İ.T.İ.A. Kuruluş Büstünün Akademi

Reisi Prof. Dr. İ. Nevzat Eser tarafın­ dan açılması.

10.40 — 12.00 1970—71, 1971—72 ve 1972-73 A.İ.T.İ.A. mezunlarına törenle diplomalarının ve­ rilmesi.

12.00 — 13.30 Akademi Kantininde geleneksel lahma­ cun şöleni.

14.00 — 14.30 Şehir Bandosunun Akademi bahçesin­ deki konseri.

14.30 — 15.00 A.İ.T.İA. Folklor Kulübünün Akademi bahçesindeki folklor gösterisi.

15.00 — 16.00 Akademi mezunları ile öğrencilerin ge­ leneksel futbol maçı (Akademi bahçe- çesinde).

16.00 — 17.00 Akademi mezunları ile öğrencilerin ge­ leneksel basketbol maçı (Akademi bah 17.00 — 19.00 Şehir İçindeki geziler.

19.00 — 21.00 Akademi Başkşnı Prof. Dr. İ. Nevzat Eser’ln Adana Kulübünde vereceği kok­ teyl.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çorum'un Ortaköy İlçesi'nde 26 Nisan'da ha şhaş tarlasında kene tarafından ısırıldıktan dört gün sonra ölen Nuriye Başaran'ın kırım kongo kanamalı ate şi

1) Erciş’te yaşayan sağlık emekçilerinden bir aile hekimi ve 4 hemşirenin enkaz altında olduğu öğrenilmiştir. 2) Sa ğlık kurumunda çok sayıda yerel sağlık

vatandaşların tepkisine neden olan ‘Epique İsland’ hakkında Aksoy Holding CEO’su Batu Aksoy “Dolgu talebimiz ret edildi ama Marina için ÇED sürecimiz Çevre ve

Temelinde bilgisayar gibi işleyen bir evrende yaşadığımıza kanıt olarak, sürekli görülen fiziksel olaylara kuantum mekaniksel düzeyde baktığımız- da kesikli bir yapıya

canlı ve duyarlı kesitler yakala­ maya, insanların sadece gözüne değil yüreğinin taa derinliklerine isleyen görüntülere anlam kazan­ dıran duygu boyutlarını da

Literatürde en sık uygulanan ve önerilen adölesan sağlığını geliştirme programlarının beslenme, egzersiz, hijyen, uyku, alkol, ilaç, sigara kullanımı ve

Msr halknn Türk Millî Mücadele hareketine kar olan destekleyici

A) Atmacanın yavrularını beslemesi. C) Herkes yaptığı suçun cezasını çeker. D) Her söylenene inanmamak gerekir. Yıllar önce üç kişiden oluşan fakir bir aile varmış.