nü resmetme gibi bir amaçla girişilen resim yapma olayı, destinin doğal biçimini yitirm e den, resimsel bir desti yaratarak sonuçlanmış tır. Resimdeki çiçek, çiçeğin biyolojik yapısını anlatan değil, çiçeğin dünyaya, İnsan yaşamı na kattığı güzelliği belirleyen bir çiçektir. Res samın işini yapmada ve malzemeyi kullanma daki ustalığı, yeni bir resimsel çiçek olayı ya ratır.
Batı dünyasındaki resmin çizgi, şekil, renk gi bi görsel unsurlarının resmetme, yaratma ola yındaki imkânları denenmiş ve değerlendiril miştir. Sonunda salt şekil, salt renk unsurlariy- le yeni resim olayları yaratılmıştır. Önasya kültür çevrelerinde resmin unsurları olsun, ta biatın verdikleri olsun, resim anlatımiyle il gili durumları yaratmak için kullanılmıştır An latım hep ön plânda tutulmuştur. Anlatıma da yanan «resim dilini zenginleştirmek» için salt unsurlarla beraber simgeleşmiş tabii formlar ve şematik düzenlemelerden yararlanılmıştır. Bütün bu birikimlerden yararlanmağa çalışıyo
rum. Uzakdoğunun verdiği tabiatı resimleşti ren çalışma yöntemi, Batı’nın görsel unsurla rın hakkını veren objektif soyutlamacılığı ve ülkemde varolan eserlerin zengin anlatımcılı ğı, hepsi beni etkiliyor. Bu birikimlerden aldı ğımı kendime özgü bir dilde bütünleştirmeğe çalışıyorum.
Ülkemde sözle ve sesle anlatım sanatları, in sanı anlatmışlardır hep. Resim sanatında sı nırlı kalmıştır bu olay. Hem toplumumuz, hem sanatçılarımız resimle insanın ve onun yaşa mının anlatılmasına özlem duymuşlardır Bu özlemi, ben hep duydum. Ancak bu anlatımı çağdaş bir dille yapmak gerek. Çağdaş dil de, insanlığın bu alanda sağladığı birikime dayalı ise yeni olabiliyor. Yeniyi, var olmayanı resim leştirmek de resim sanatının baş koşulu. Bu koşul göznönünde tutularak resimlerimde hem salt görsel unsurların, hem insana dönük an latımcılığın, hem de resmetme olayının hakkı nı vermeğe çalışıyorum.
Topkapı Sarayı, temeli 15. asır ortasında Fa tih Sultan Mehmet tarafından atılmış ve son bina da 19. asrın ortasında Abdülmecid tarafın dan yaptırılmıştır. Saray şehirden bir kale du varı ile ayrılır. Deniz surları Bizans eseridir. Kara surları Fatih tarafından yapılmıştır. Topkapı sarayının 3 abidevi kapısı vardır. Sa- FİRDEVS ÖZKA rayın şehre açılan ve I. avluya girilen kapısı
s a n a t TARmçisi Bab-ı Hümâyûn, II. avluya açılan kapısı
Babüs-FOTOGRAFLAR: SAMİ GÜNER selâm, Enderun’a girilen kapısı Bab-üssaade’-dir.
BAB-I HUMAYÜN :
Sûr-i Sultani denilen saray surunun üzerinde dir. Topkapı Sarayı kapılarının en büyük olanı bu kapıdır ve Fatih devri eseridir. H. 883, M. 1478 de yapılmıştır. II. Mahmut ve daha sonra da Abdülâziz tarafından tamir ve tadiller gör müştür.
Saraya geçit verdiği için adı kapıdır. Aslında pek çok kısımdan meydana gelen bir yapıdır. Bu geçit kapı 2 yanında içinden kubbeli 2 ko ğuş, birer mahzen, iki yandan merdivenlerle çıkılan bir asma katta ise 3 nöbetçi odası, 2 ayakyolu ile gusülhane ve şimdi mevcut ol mayan bir üst kattan mürekkep bir binadır. Hepsine birden Bâb-ı Hümâyûn denir.
Bugün mevcut olmayan üst kat Fatih'e ait bir Padişah kasrı idi (Atâ tarihine göre). Yıkılın ca yerine oymalı bir korkuluk konmuştur. 1951 de bu korkuluk kaldırılmıştır. Bu kasrın eski resimlerinden anlaşıldığına göre Ayasofya meydanına bakan iki sıra penceresi vardır A lt sırada ortadaki büyük olmak üzere 7 pencere, üst sırada da 6 pencere vardı. Ve kirpi saçaklı bir çatı taşıyordu. Kapı bu binanın ortasında olmayıp hafif sola kaymıştır. Cephenin alt kıs mı ve kapının etrafı büyük eb’atta 40X80.90 lık büyük, üst kısımları ise 15.20X30.35 eb’
Topkapı Sarayında Bâb-üs Selâm. Bugünkü asıl Saray- müzeye giriş kapısı. - Topkapı Saray - Gate of Peace.
Now the entrance to the Topkapı Museum.
adında ufak taş ve 2.5-3 cm genişliğinde derz lerle inşa olunmuştur. Dahili duvarların taş ları 25X50 eb’adında ve yeni geniş derzdedir. Duvar kalınlığı 2.80 m.yi bulur. Kubbe ve ke merler de tuğla ile gayet muntazam bir şekil de örülmüştür. Şimdiki görünüşünden evvel dış cephede kapı etrafı silmeli bir kum saati ile nihayet buluyor ve kum saatinin stalâktitli başlığı üzerinden mermer düz bir kemer baş lıyordu. Kapı yanlarında kalın mermer oyul muş süveler bir metreye yakın yekpare mer merden ve iç yüzlerinde püsküllü bir koltuk sil me ile süslenmiştir. H. 1285, M. 1868 Sultan Aziz devrindeki tadilât esnasında kum saatini de içine alan etrafı ayrıca silmeli mermer bir çerçeve yapılmıştır. Kapının yanındaki iki nö betçi hücresi evvelce dümdüz bir kemerle bi tiyordu. Bunlara da ayrı tamirde köşeleri kum saatli, kemerli ve kitabeli mermer toplamalar yapılmıştır. Kemer taşları geçmedir. Üstünde ki kitabe kırmızı taş bir çerçeve içine alınmış tır. Kapı yuvası içerde bir Bursa kemeri ile ni- hayetlenir. Kapı tâkının yukarısında karşılıklı hilâllerle 8 er şualı yıldızlar vardır. Girişi sağ layan kapının basit kemeri üzerinde II. Mah- mud’un tuğrası vardır. Hattat Remzi’nin kale minden çıkmış ve H. 1230, M. 1814 tarihlidir.
Bâb-ı Hümâyûn üzerindeki tarih kitâbesi. - Date inscription on the Imperial Gate.
Tuğranın üzerinde 2.80X1.25 eb adındaki mer mere 4 satır sülüs celisi ile yazılmış Arapça kitabe vardır. Kitabede;
1 — Hâzihî kal’atün mübareketün üssise bün- yanühâ alâ teyidin min-allâhi ve rıdvanın en russısa erkânühâ bi teşyidin minhü b it’emni v'elamân.
2 — bi emri Sultan-il berreyni ve Hakan-il bah- reyni zill-l-lâhi f'is sakaleyni avn-i-llâhi beyn- el-hâfikeyni kahraman-il-mâi vettiyni Fatihi kal’atı.
3 — Konstantaniyye Ebülfeth Sultan Mehem- med Han bin Sultan Murad Han bin Sultan Me- hemmed Hân hallâd-a-llâhü teâlâ.
4 — Sultânne ve a’lâ alâ fark-il firkadeyni me- kâne fî tarihî şehr-i firkadeyni mekâne fî tâ rihî şehr-i ramazan el-mübarek senede selâsin ve emanîne ve semanimietin 883 (1478). TERCÜMESİ: — (Bu mübarek bir kaledir ki Allahın te'yid ve rızası ile kuruldu ve erkânı emn-ü emân ile kuvvet buldu, iki kıt’a sultanı ve iki denizin hakanı. Allahın iki cihanda gölge si, iki ufuk arasında Allah'ın avni, su ve toprak kahramanı konstantiniye kal’âsı fatihi Sultan Mehmet Hânzâde Sultan Murâd'm Allah-ı taâlâ saltanatını daim eylesin ve mevkiini şimal yıl dızının fevkinde eylesin-sekizyüz seksen üç se nesi ramazan-ül mübarek ayında yapıldı, der. İşte bu kitâbe bu kapı ve kara surlarının Fatih II. Mehmet tarafından H. 883, M. 1478 yılında yaptırıldığını göstermektedir. Bu levhanın üs tünde kapı kemeriyle eyvan kemeri arasındaki kemer aynasında celi müsennâ hatla (müsennâ hat; aynı yazının karşılıklı çift yazılmasıdır.) yazılmış ve etrafı kırmızı bir şeritle çevrilmiş bir kitabe vardır. Şöyle der« (Besmele) innel müttekîne fî cennâti» Bu iki kitabeden başka kapı eyvanının sağ ve solunda yekpare mer merden oyulmuş hücrelerin üzerinde 50 cm çaplarında madalyon şeklinde iki kitabe daha vardır. Sağ tarafdaki hücre üstünde hatt-ı müsennâ ile (Nasrün minallâhi ve fethün ka- rib beşşir-ül-mü’minine ya muhammed), solun da da yine aynı şekilde (Ketebehû ez'af-ül- ibâd-üs-Safi) ketebe kıtası yazılmıştır. Bu 4 ki tabe de Fatih devrinin emsalsiz örneklerinden dir. Hattatı Ali-üssafî Fatih devrinin Şeyhten
Sünnet Odosı’nın kapısı. - Gate of Circumcision Room.
Harem Kapısı. - Harem Gate.
V .
Sultan Aziz devri yan hücreleri vardır. Mer merdendir. Altta sivri kemerli nişin içinde de koratif kemer yaptırılmıştır. Bu yan hücrelerde de büyük kapıdaki İstalâktitli ve kum saatli sütunların mermerden taklidi yapılmıştır. Üst bölümde kitabe vardır. Sağdaki hücrede celî sülüsle «Essultani zillullâhi fil'arz» Soldakinde «Ya veliy hü eyyi külli mazlum Abdülfettah 1285» yazılıdır. Bab-ı hümâyûn arka cephesi ise ön cephesinin tekrarıdır. Bu cephedeki kemer aynasının içinde müsennâ hatla «Bes mele’... inel müttakî... suresî çelilesi yazılmış tır. Kemerin üstündeki 280X1.25 eb’adındaki dikdörtgen içinde de«Nasrü minallahü ve fethi karib beşşir ül mü’minîne ya muhammed, ne- meka hu Abdülfettah Sikkezen 1284» yazılmış tır. Sağ hücreye Lâ ilâle illalah Elmelikül hak- kül mübîn» soldakine «Muhammed Resullullah Sâdikül ye ’dül emin» yazılmıştır.
Bütün bu yazıları Abdül Fettah Efendi yazmış tır.Müsennâ yazı dış cephedekine istif itibariy le benzemekle beraber onun kopyası değildir. Onunla boy ölçüşebilen kıymetli bir eserdir Bu cephedeki geçmeli kapı kemeri üzerinde M. 1284 M. 1867 tarihli Sultan Abdülaziz’in tuğrası vardır. Kapı iç yan hücrelerinin üzerin de de kelimeî tevhit yazılıdır. Bu cephenin sa ğında bir kapı vardır. Sağda ve solda dökülen sıvaların altında sonradan doldurulmuş ve örülmüş kapı ve pencere yerleri de görülmek tedir. Bab-üs Selâm- Esası Fatih devri eseridir. İlk yapıldığı zamanki durumu saray haremini çevreleyen düz duvara açılmış bir geçit ile sağda iki koğuş ve solda kapucu başı odasın dan ibaretti. Yanlardaki duvar Fatih devrinden- dir. Muntazam moloz taştır. Şimdi dikkati çe ken kuleler Kanunî zamanında yapılmıştır. Kapının iki yanındaki kuleler 8 köşelidir. Kes me taştan yapılmışlardır. Ufacık kemerler dök- lerle birbirlerine bağlı konsollara dayanarak taşan pencereli bir üst katı vardır. Kule göv desinde 4 sıra mazgal yarığı ve tüfenk deliği bulunur. İki kule birbirlerine yine aynı konsol lar üstünde kule bedenli dişleri ve altta bir yüksek kemerle bağlanmışlardır. Kemer ayak larında iki geniş nöbetçi hücresi ve köşelerin de kum saatleri bulunmaktadır. Kale bedeni al tında ve kemerin üstünde 4 tane helezoni çivi başı vardır. Kulelerin görünüşü insanın
üzerin-‘/.vu'tyfai; i ./V /:. 'î'î îSS
i f
i
V /--V /'- r î jû
m
sn f9>c • , e o •o[İiİi§|pss
' .. c i. . ■ /ibff?« m ■' ' ' H v/ -' N'N’A > Ay’ V/- '.v.. ; l i l 'V ' y,. ' / a '< /-• .> <r:-de yabancı bir tesir bırakır. Çünkü Kanunî'nin Macaristan seferi dönüşü orada gördüğü sur kulelerinden ilham alınmıştır. 15. Asır Orta Avrupa ve Akdeniz havası vardır. Fakat kurşun kaplamalı külahlar, kemerler, sütun başlıkları, ortadaki kale bedeni dişleri kum saatleri ve çivi başlarıyla yapıya milli bir hüviyet vermiş tir. Esas girişi temin eden kapı k ilitli taşlı ve basık kemerlidir. Kemerin yukarısındaki ilk ya pısına ve nihayet Kanuni devrine ait olduğu kuvvetle tahmin edilen Kelimeî tevhid yazıl mıştır. Onun altında II. Sultan Mahmud’un tuğ rası vardır. Kapının sağında mermer levha üze rine kabartma yaldızla 3. Mustafa’nın tuğrası ve altında ufak yazı ile «Hâfızı adli şeriat haz- reti zilli Hûda» mısrası yazılıdır. Bunun altında da ikişer mısralı 8 satır halinde sülüs yazı ile şu manzum kitabe vardır.
Matlai hurşidi şevket şehriyarı mâdelet Banii bünyanı devlet hâdimi Beytülharâm Varisi mülki milel sertâcı şâhânı düvel Zilli Yezdanı ezel dadâri İskender gulâm Dâveri devran Sultan Mustafa Han kim anın Tacidaranı selefde görmedi mislin enâm Eyleyüp sarfı nukûda himmeti şahenşehi İtmede ümranı dehri her dem aksayı meram İşte ezcümle bu Divanı Hümayun mevkiin Seyredince sakfi eyvanın o cem câhı benam İtmemiş âna selâtini selef atfı nigâh Mahudup âsârı resmi nakşi zerkârı tamâm Kıblei Şâhânı âlem nazregâhı halk iken Âna şâyâm sezâdır kim ola pür ihtişam Emridüp hedmin binâyı köhne tarh-ı sakfînin Tarzı ûslûbi kadimin eyledi tacdidi tâm. Sol tarafta 3. Mustafa'nın tuğrası ve altında küçük yazı ile «Mustafa Han İbni Ahmed El Mu zaffer daima», bunun altında da yeni 8 satır halinde şu manzum kitabe vardır.
Muktezâyı hizmeti tab'ı bülendiyle yapub Kıldı nev icad böyle resmi pâkize nizâm Kim eğer görseydi Mâni nakşi zerrinkârını Reşkile dembestei hayret olurdu subhü şam Mısraının şemsei gül-mihına mâni münir Dağıdâridir ki rûyin kaplamış reşki selâm Zeyneti nakşıma nisbet çerhi atlas bî nukuş Sakfîne tâki felek olmaz yanında köhne dâm Vadi i vasfında reftarı semendi hâmeyi Zabtidüb himmet duaya ¡delim atfı zinâm Hazreti Hayyi nesaksâzı nizamı kâinat
Şevketü iclâlini ide cihanda ber devâm Tahtı âli bahtı devletde ebed olup mukim Nice âsâra muvaffak ide Hallâki enâm Zihniyâ ilham ile tarihin inşa eyledim Ola emnü yümn ile Orta kapu Bâbüsselâm.
1172 (M. 1758-1759) Bab üs selâm'ın 2. avluya bakan tarafında III. Mustafa zamanındaki tamirde konmuş 8 direk li geniş bir revak vardır. Sütunlar birbirlerine ve duvara kalın demir gergilerle bağlanmış üstlerine de sivri kemerler atılmıştır. Kemer lerin üstüne de geniş bir saçak konmuştur. Tezyinatı 19. Asır ilk yarısı ahşab işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Geçidin üstüne ge len bölüm oyma silmelerle 8 dilime ayrılıp her dilimin ortasına tahta oyma beyzi bir madal yon konmuştur. Ortadaki madalyon çok güzel bir sanat eseridir. Geçid kapının iki yanındaki duvarları devir devir tadilât görmüştür. Bir tarihte sıvanmış ve üzerine 18. Asır 2. yarısın daki dal, yaprak ve madalyonlardan meydana gelmiş kalem işleri yapılmıştır. Kemerlerde c bu görülür. Daha sonra bunların üzeri tekrar sıvanarak kalitesiz manzara resimleri yapılmış tır. 1942 deki restorasyonda satıh temizlene rek 18. asır süslemesi bırakılmıştır. Tam giriş kapısının basık kemeri üzerinde yüksek bir tah fif kemeri görülmektedir. Bunun üzerinde E.H. Ayverdi'ye göre Kanunî devri eseri ağır bir ka lem işi vardır.
Kapının iki yanında 18. Asır işi olduğu tahmin edilebilen 2 m. çapındaki madalyonlarda 4 lü olarak «Allah Rabbi ve Muhammed Nebi» ya zılmıştır. Bu madalyonların üstünde de III. Mus tafa zamanında mermer kitabe levhaları kon muş ve madalyon kısmen kapanmıştır. Basık kemerin üzerinde tahta üzerine oyma «Cen- nati Adnin müfettiha tu lehümül evvap 230» yazısı vardır. Bu kitabede imza olmamasına rağmen bu yazının büyük hattât Râkım’ın ese ri olduğu kabul edilmiştir.
Bâbüssaade : Enderûnu hümâyûna açılan iç içe 2 kapıdan meydana gelmiş abidevi bir kapıdır. Esası Fatih devrinde yapılmıştır. Daha sonraki tamirlerle ilk şeklini kaybetmiştir. 2. avluyu çepe çevre dolaşan revak Fatih devrinde ya pılmış ve Babüssaade’nin de önünde devam ediyordu. III. Selim zamanında revakın kapı önündeki 6 sütunu kaldırılarak kemerleri
Araba Kapısı'ndan Harem’e girdikten sonra şadırvanlı taşlıktaki kapı. - The gate with the fountained court yard after entering the Harem through the Carriage Gate.
silmiş daha ileriye, eskilerinden yüksek 4 sü tun duvara da iki yarım sütun konmuş üzerin deki saçak da böylece genişletilmiştir. İlâve sütunlar 1.20 m yükseklikteki kaidelere oturur. Tavan oymalı çıtalar, silmeler, köşelikler ve oyma bir göbekle süslenmiştir. Kornişlerde manzara resimleri vardır. 3. Mustafa zama nında kapının 2 yanında 2 mermer çeşme var dı. Daha sonraki tamirlerde bunlar kaldırılarak yerlerine sütun resimleri yapılmıştı. En son ta mirde de üzerleri kapatılmıştır. Kapının üstün de mermer üstüne kabartma ve «Mahmud bin Abdülmecid Han» kitabeli bir besmele-i şerife levhası vardır. Mustafa Rakım tarafından ya zılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Besme lenin altında yine mermer üstüne kabartma ta’lik kitabe vardır.
Dâveri gerdun menzilet, Sultan vâlâ menkıbet Hakanı sahib tâcü taht şâhi şeriri maadelet Keyhüsrevi Dâra gulâm yani hudavendi enâm Abdülhamid hanı benâm şâhı cihan-ı atıfet Hüsni sülûk-i bilkatı fahrülmülük her hâleti Zati hümayûn-midhati, mahzâ medârı
merhamet Şâhenşehi deryâ-neval, sultanı memdûhilhisal Hem dâveri sahib-kemal, dibâce zîbi mahmedet Zîbi mebanii vücud nûri tecellii şuhûd
Mitfahi feyzi ber-vücud dergâhi lütfi mekremet Mimarı tab’ı cevdeti, yaptı kulûbi devleti Ezcümle ednâ himmeti virdi bu câye takviyet Bu nüshai şevketmeab tertibi nazmi mustatab Te’lifi şâhi kâmiyab, maznuni sırrı mevhibet Seyreyle hüsni behçeti, âlem esiri tal'atı Tarhi lâtifü ziyneti, revnakfezâyi âfiyet Resm-i letâfet-perveri, nakş-i hayal-i âzeri Ser matlai mihri-enveri nazmi nizamı temşiyet Kâşii suret küsteri ayinei İskender?
Tasviri hüsnipeykeri şehnâme-zibi ma’delet Her misraı bir başka bab, her bâbı güya bir
kitab Dikkat olunsa bâb bâb metni metini mevhibet Ey dergehi zerrin-kubab, arş-âsitan
kürsi-cenap Sende düalar müstecap bâ avni feyzi terbiyet Olsun eyâ şâhi ferid bahtın said ömrün mezid Olbabda mecdi mecid kıflü kilidi meymenet İkbalû sa’di bahtile feyzi mübarek vaktile Raik didim bu beytile ¡dince sarfi makderet Târihi cevher mâyesi, arş olsa lâyık pâyesi Levhi şükûh pirayesi bâbı kitâbı saltanat
1188 (M. 1774) 40
BAĞDAT KÖŞKÜ:
Bağdat’ın ikinci fethi hatırası olarak IV. Murat tarafından yaptırılmıştır. Köşkün tamamlanma tarihi H. 1049 ve M. 1639 yılına rastlar. Kapı söve ve kemerlerinin dört tanesi silmeli beyaz mermerden, esas kapı söve ve kemeri kenedli yeşil ve beyaz taşlarla yapılmıştır. Pencere sö- veleri de mermerdendir. Kapı seviyesinden iti baren üst kısmı nar çiçeği ve enginar yapraklı çiçekleri ile 17. asrın en iyi numuneleri olan beyaz zemin üzerine firuze ve lâcivert çiniler le kaplanmıştır. Çıkıntıların köşelerine balık pulu şeklinde tezyinatlı ince kum saati kon muştur. Kapı kanatları sedef ve altın yaldız zemin üstüne bağa kaplıdır. Kapıların dış yü- zündekiler epey bozulmuştur. Kapı tabanları mermer levha oyularak içine gömülen müsed des ve yıldızlarla tezyin edilmiştir. Kapı tavan ları mozaik yanları ise çini ile kaplıdır. Çıkın tıların şekilli döşemelerinde oldukça güzel iş lemeli perdeler bulunmaktadır. Esas kapının üstünde mermer üzerine yaldızlı şu Farsça be yit yazılmıştır.
«Küşade bad be devlet hemîşe în dergâh» «Bihakki eşhedü enlâ ilâhe illallah»
HAREM :
Haremi Hümâyûnun cümle kapısından başka biri Enderûna, üçüncü avluya, diğeri kubbe al tının bulunduğu ikinci avluya açılan 3 kapısı vardır. Üçüncü avluya açılan kapının adı «Kuş hane Kapısı» ikinci avluya açılan kapının adı «Araba kapısıdır» Bütün bu kapılar daracık ge çitlerdir.
ARABACILAR KAPISI :
Topkapı Sarayında Harem-Î Hümayûn’u ikinci avludaki «Araba kapısı» dan girilince bu kapı «Kubbe Altı»nın arka tarafına düşer Valide Sul tanlar, Haseki Sultanlar, Sultanlar .saraya men sup bütün kadınlar şehirde araba ile dolaşırlar ve (Babusselâm) Ortakapı’dan araba ile girip çıkarlardı. Kapının söveleri mermer, kanatları demirdi, etrafı da çini ile tezyin edilmiştir. Kapının üzerinde on beyitlik muazzam bir tarih kitâbesi vardır. Bu kitâbeden «Araba kapısı» nın Üçüncü Sultan Murad zamanında H. 996 {M. 1588) senesinde yapıldığı anlaşılıyor.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi