• Sonuç bulunamadı

Latif bir eser ve muharriri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Latif bir eser ve muharriri"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Lâtif

I J Ç 9

«

p »

& j

i

~ r f

*

ı

ır

Eser ve Muharriri

Çeyrek asrı aşmış bir zaman önce, yazı hayalımın başlarında yazdığım blr makalede, o sıra­ larda kurulmuş bir Edebiyat Birliğine nevreside bir lakım şâirler doldurulurlarken Ah - med Helik merhumun alınma­ mış olmasındaki garabele işa­ ret elmiş, edebiyat tarihçileri­ mizin tarihi edebiyat ve tarih­ çileri muharrir ve edib sayma- yışlarındaki garabeti tebarüz ettirdikten sonra da, Fransanın büyük kalem sahiplerini sine­ sinde toplayan Akademide sa­ dece müverrih olarak da ne çok kimse bulunduğunu anlatmış­ tım. Bu makalenin yazılış tari­ hiyle bugün arasında geçen hayli uzun zaman, edebiyat ta­ rihçilerimizi eserlerindeki bu hata ve noksanı tashih ve izale etmeğe ve yeni edebiyat mü­ verrihlerimizi aynı hatayı işle­ memeğe sevkelmedi: Hatırat müellifi Said, Kâmil ve Mem- duh Paşalar, Abdurrahman Şe­ ref Efendi, Ahmed Refik Bey ve Üstad tbnül-Emin Mahmud Kemal edebiyat tarihimize hâ­ lâ alınmamışlardır. Bu sebeple de, son on sene içinde kendini tanıtmış ve bilhassa yakın Os­ manlI tarihindeki bilgisiyle bir likte pek zarif ve temiz diliyle, birkaç cümle içinde bütün 'bir âlemi canlandırmak hususun­ daki kudretiyle yazılarını be­ ğendirip sevdirmiş olan Halûk Y . Şehsuvaroğlu, edebiyat tari­ himizin bu son devresindeki haklı yerini kimbillr kaç tane cılız şâirle heveskâr hikayeci­ den sonra alabilecek, hattâ sa­ dece İsminin, bir lütuf ve ina­ yet şeklinde, kaydedildiğini gö­ rebilecektir. Bütün Osmanlı ta rihinin — son cildi müştak el­ lerimize hâlâ gelmemiş olan— kronolojisini hazırlamış bulu­ nan o metin ifadesi kusursuz v e bazı hükümleri hayli müfrit ve tarafgirane olsa bile bilgisi cidden engin İsmail Hâmi Da- nişmend için de durum aynı de ğil midir?

(2)

Beni bu satırları yazıp dün­ kü ve bugünkü tarihçilerimizin haklarını isteyip aramağa sev- keden keyfiyet ise Sehsuvaroğ- lunun son zamanlarda çıkmış olan (Tarihî Odalar) isimli ese­ ri, Sultan Azizin intihar veya katli dâvasını inceliyerek in­ tihar şık'ını — itiraf etmeli kİ pek haklı görünen delilerle— müdafaa eden eserinden sonra­ ki bu ikinci matbu kitabıdır.

Bu kitap bir tarih tedkiki o- larak çok derin araştırmaların yükü altında insanı takatten düşürmüyor. Abdülâzizin ölü­ müne tahsis edilmiş cilde nisbeı le hafif sayılması da gerekir. Fakat içinde tasvir ve ebediyen geçip uçmuş zamanları

san'ai-kâr bir kudretle canlandırma bakımından, hakikaien üstün bir başarı bildiren yerleri çok. Ve edebî eser olmak haysiyetiy

le kıymeti daha büyük. Saray- j dan saraya ve konaktan bazı resmî binalara okuyucuyu gö­ türerek son asırdaki en ciddî ve tarihî anlarımızı, bu anların geçtiği (Tarihî Odaların) mef­ ruşat ve tezyinatını da gözö- nünde canlandırıp tarif ederek tesbit etmekte ve 1839 da H. Mahmudun ölümiyle Abdüime- cidln tahta çıkmasiyle başlıya- •rak 1938 de Atatürkün ölümiy­

le nihayet bulmaktadır. Bir i*- titrad açıp ilâve edeyim ki, meş hur Fransız romanının mucize­ li kahramanı gibi dilediği damı delerek istediği oda Ye salonla­ rı arzu ettiği zaman içinde gös­ terebildiğine göre, İstanbulla ik tifa etmemeli. M illî Mücadele­

f

(3)

nin baıı mehip sahnelerini gör­ müş olan mütevazı Erzurum, Sivas ve Ankara odalarını da görün göstermeli ve sadece sayın Cellâ Bayar'm Hükü - met Reisliğine geçirildiği oda ile Atatürk'ün destanı ömrünü ikmal ettiği odayı, Dolmabah- çenin bu iki odasını canlandır­ makla iktifa etmemeliydi.

II. Mahmudun, kulaklarında Kavala'lımn, payitahtına gittik­ çe yaklaşmış ordularının uğul­ tusu ve kalbinde oğlunun ken­ di yerine Padişah yapılmasının nice samandır istendiğinden şüphe etmenin hıncı can verdi­ ği odayı. Çamlıca tepesinde Es ma Sultanın Sarayındaki odayı da acaba canlandırıp anlatmak kabil değilmiydi? diye düşünü­ yorum. Mustafa Reşid Paşanın yeni âdeta çocuk Padişahın cülusunu tebrik etmek üsere elçilikten gelip huzuru hüma­ yuna çıkarak hükümdarı (Tan- zimalı Hayriye) yi ilân zarure­ tine ikna ettiği odayı da tesbii ve tasvir etmek ne güzel olur­ du!

Fakat, bu istekler, bu eseri okumakla doymamış bir insa­ nın temennilerinden ibarettir. Yoksa, Halûk Şehsuvaroğlunun seçtiği on allı binanın (Tarihî Odalarında) onun ciddî bilgisi- nin Ve lâtif üslûbunun delâle­ tiyle hiç yorulmadan ve bezme­ den gezip dolaşan okuyucular, eserin son sahifesinl de okuyup bitirince, kıraatlerine cahil baş lamış olsalar bile, bu tarihî bi­ na ve odalardan tarihimizin son yüzyılı hakkında etraflı bir bil giye sahip bulundukları ve bir çok tarihî çehreyi yüzlerinin karakteristik hatlariyle, bedenî şekilleriyle v e içinde yaşadık­ ları yerlerin tasvirleriyle bera­ ber görüp tanımış bulundukla­ rı halde çıkacaklardır.

Değerli müellifin gazete ve dergi sahifelerinde uyuyan da­ ha bir hayli makalesinin cild- ler halinde toplanmasını diler, bunun pek hayırlı bir iş ve hlm met olacağını tâbi’ beylere te­ min ederim.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunu gören Koca Lala; “Yavrum sağ ol!” deyip, Lâtif Şah’ı atının üstünde kucaklayıp, alnından öpüp aşkı coşa gelip de aldı, orada bakalım İhtiyar

Feneryolunda eski Fuat Paşa arsala- rında inşa edilen villânın plân tertibinde iki dairesinin birbiriyle münasebeti ön plâna alınmış fonksiyon bakımından her iki dai-..

Bununla beraber eski nizamnamelerin pencere sat- hı döşeme sathının 1/10 na ve hattâ daha aşağısına da müsamaha ettikleri halde, bugün 1/6 hattâ 1/5 olarak takdir

Babasının fo­ toğrafçılığa ve müziğe ilgi­ sinden dolayı evdeki alet­ lerle hoş saatler geçirirmiş Akrep 1.5 yaşındayken.... İstanbul Şehir Üniversitesi Kü

Çevresinde geze- gen dolanan bir yıldız, kütleçekim kuv- veti sonucunda gezegenle ortak bir küt- le merkezinin çevresinde yörüngesel bir hareket yapar ve gözlenebilen üç olguda

New Jersey eyaleti parlamentosunda Temsilciler Meclisi üyesi Er­ meni asıllı Garabet Haytayan, Ermeni soykırımı iddialarının okullar­ daki tarih kitaplarına geçirilmesi için

Fakat burada söz konusu edilen/edilecek olan İslâm, geniş ve genel ifâdenin dışında yer alan; yani dar manâda tanımlanan, Allah’ın –insanlığın tekâmülüne

Kendi kendine sorun yaratma meraklısı olan hükümetimiz, şimdi koalisyon içinde yeni bir gerilim, yeni bir tartışma yaratmanın yolu­ nu buldu.. Nâzım Hikmet'e Türk