• Sonuç bulunamadı

Ressam Habip Aydoğdu, yaşadığı her şeyin çizgilerine, renklerine yansıdığını söylüyor:gerçek ve ötesinin buluşması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ressam Habip Aydoğdu, yaşadığı her şeyin çizgilerine, renklerine yansıdığını söylüyor:gerçek ve ötesinin buluşması"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

15 MART 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET

KÜLTÜR

Ressam Habip Aydoğdu, yaşadığı her şeyin çizgilerine, renklerine yansıdığını söylüyor

G erçek ve ötesinin buluşması

FEC tR ALPTEKİN_______________

Gerçeğe, gerçeküstücü fırça darbele­ riyle dokunan bir ressam Habip Aydoğ­

du... 20 yılı aşkın süredir resim yapan

sanatçının 1990 sonrası çalışmalarında belirginlik kazanan bu sentez, ‘yaşadı­

ğımız çağın ve yerkürenin acıtan gerçek­ liği karşısında, sanatçı duy allığının fan­ tastik biçimler ve simgelerle dışavuru­ mu’ olarak da açıklanabilir.

G erçek ile gerçeküstünün tuval üze­ rindeki buluşması Aydoğdu’nun yeni resimlerinde de sürüyor. Sanatçının 31. kişisel sergisi, 24 M art tarihine dek Ga­ ranti Sanat G alerisi'nde izlenebilir.

- Resminizde giderek fantastik ve ger­ çeküstücü bir anlatıma yönelmiş olma­ nıza karşın özdeki toplumsal gerçekçi ni­ telikleri hep korudunuz. Kırsal kesim in­ sanının sorunları içinde büyümeniz, da­ ha sonra kent yaşamının karmaşasıyla tanışmanız ve Türkiye'de 60-71 ve 71- 80 olmak üzere iki kuşağın doğuşuna, iki önemli döneme tanıklık etmeniz, res­ minizin toplumcu anlayışlarla biçimlen­ mesinde nasd bir rol oy nadı sizce?

- Bu tür sorularla karşılaştığım da

EdBpCansever in şu dizeleri dolanır di­

lime: ‘İnsan yaşadığı yere benzer / O ye­

rin suyuna, o verin toprağına benzer / Suyunda yüzen balığa / Toprağını iten çiçeğe / Dağlarının, tepelerinin duman­ lı eğimine / Konya’nın beyaz / Antep’in kırmızı düzlüğüne benzer...’. Türküsü

benzer, şiiri benzer, sazı- sözü de ben­ zer... Ve resmi de benzer. Elbette resim m aceram da yaşadığım yerin, toplumun etkileri, izleri oldu. G ördüklerim den, yaşadıklarımdan etkilendim. 12 M art'la- rı, 12 E y lü lleri yaşadık. Acılara tanık olduk. Tanık olduğum , yaşadığım her şey bir biçim iyle çizgilerime, renkleri­ me yansıdı. Hiçbir zaman resim le öy­ kü anlatm adım . Baştan beri resim yap­

tım. Resmin temel öğelerini önemsedim hep. D ikkatle izlenirse resim lerim de

yer alan biçimler, zamanla doğal görü­ nüm lerinden fantastik ve gerçeküstücü biçimlere doğru gelişti. Giderek yoğun­ laşan simgelerle, etkilendiğim düşün­ ce ve olayların sentezinden kendi yoru­ mumu oluşturuyorum. Bu o kadar önem­ li m i? Bilmiyorum. Aslında ben resim yapıyorum . K oyduğum her leke, her çizgi, her nokta o resim de gerekli

oldu-resimlerimde yer alan

biçimler, zamanla doğal

görünümlerinden fantastik

ve gerçeküstücü biçimlere

doğru gelişti. Giderek

yoğunlaşan simgelerle,

etkilendiğim düşünce ve

olayların sentezinden kendi

yorumumu oluşturuyorum.

Gerçeği daha çarpıcı kılmak

için gerçeküstü motiflerden,

simgelerden

yararlanıyorum.’

ğu için orda. Resimde yer alan biçim­ leri anlamlandırmak, izleyicinin işi. Yo­ rumlarımla izleyicinin algısı arasında pa­ ralellik olabilir, olmayabilir de. Yorum­ ların çeşitliliği, farklılığı resmimin bir zenginliği olarak da değerlendirilebilir.

‘Sanatçı sorgulamak zorunda’

- Resimlerinizde, yaşadığımız dünya­ nın ve günümüz topiumunun keskin bir eleştirisini gerçeküstücü anlatımlarla ifade ediyorsunuz. Gerçek ve gerçeküs­ tünü bir araya getirmenin tuval üzerin­ de sağladığı olanaklar ve hareket alan­ larından söz eder misiniz?

Sorgulamak, sanatçı için anahtar söz­ cüktür. Karşıtlıklar, çelişkiler dünya­ sında sanatçı da sürekli sorgulamak zo­

rundadır. H er yeni resminde, her yeni şiirinde, bestesinde kendini sorgulama­ yan sanatçı yol alamaz. Gerçeklik de ger­ çeküstücülük de özünde bir karşıtlığı içe­ rir. G erçeği daha çarpıcı kılm ak için gerçeküstü m otiflerden, sim gelerden yararlanıyorum.

- Köy yaşantınızın ardından kent kül­ türüyle tanışmanızın resminizdeki kar­ şılığı ne oldu sizce?

Köy-kent yaşam ının resmime etki­ sinden çok, birikim sürecinin resmimin evrim ine yansım asını önem siyorum . İlk yıllardaki resim lerim le şimdiki re­ simlerim karşılaştırıldığında kırsal ya da kentsel etkiler rahatlıkla saptanabilir. Bunlar sadece biçime yansıyan m otif­ ler; aslolan, o günlerden bugünlere re­

sim dilim deki değişimdir. Bugün de kırsal alandan çağrışımlar içeren resim ­ ler yapıyorum. Şimdi köyüme dönsem, bundan sonraki resmimi yaparım; çün­ kü bitirdiğim her resim bir sonraki res­ mim in zeminini oluşturur.

- Resminizde giderek nıckânsızlığa yönelmeniz, hangi ifade ihtiyacının bir izdüşümüydü sizce?

Som uttan soyutlam aya, m ekândan mekânsızlığa yöneliş süreci, aslında gi­ derek düşünceye yönelmeyi ifade eder. Sezgiler, algılar, düşünceler, acılar, se­ vinçler... İnsana özgü evrensel değerler bir yere, bir m ekâna bağlı olarak geliş­ miyor. Bütün bunları bir mekâna bağlı olmadan resmetmeye çalışıyorum. Me- kânsızlık kendimi, düşüncelerimi daha

iyi ifade etme olanağı veriyor. Bu biı ev­ rensel dil. Plastik tadı belli bir düzeyin üzerinde ise bu dille, bu dili anlayan bi­ rikime sahip bütün insanlarla iletişim ku­ rabiliyorsunuz. Katıldığım D akka’daki 8. Asya Sanat Bienali’nde de buna ta­ nık oldum.

‘Resim zamanı içinde taşır’

- Mekânsı/Jığm, resminizi 'belli bir yer

ve zam ana ait olm ak’ durumundan sı­

yırdığı söylenebilir mi?

Hem evet, hem de hayır... Resim du­ ruk bir sanat yapıtı değildir. Zamanı hep taşır içinde. Yaşamın donmuş, kı- mıltısız, küçük bir anı değil benin için resim. Resmim belli bir yere ait değil; ama belli bir yerden izler taşıyor. Za­ manı da böylesi bir gerçeklikte algılı­ yorum. Belli bir dönem, belli bir akım içinde yer almıyorum. Ben resmimin kendi gerçekliğine inanıyorum.

- Özellikle 90 sonrası dönemde resmi­ nizde rastladığımız ‘boşluk’ ve bu boş­ luğun içine savrulmuş, güncel çağrışım­ lar yapan figürlerle örülü kütleler, ya­ şadığımız dünyanın hangi yönüne işaret ediyorlar tuval üzerinde?

Kargaşa, karmaşa, kaos içinde boş­ luk farklı bir anlam kazanıyor. Boşluk sadece benim için değil, bütün insan­ lar için bir gerçeklik gibi geliyor bana. Kompozisyonlarıma taşıdığım bu boş­ luk içinde yer alan simgeler, figürler, bi- reysel-toplumsal yönleriyle evrensel in­ sana yönelik çağrışımlar içeriyor. Bir fi­ gürü, bir biçimi izleyerek çeşitli yo­ rumlar yapabilirsiniz. Biçimin resimde­ ki yeri, konumu bütünlük içindeki es­ tetik kurgusuna bağlı. Ne öykü önde­ dir ne de biçim. Düşünce ile biçimi o duyarlı çizgide buluşturmaya çalışıyo­ rum.

- Yeni serginizde de rastladığımız kır­ mızı lekeler ve kuş imgesinin sîzdeki karşılıklarından söz eder misiniz?

Kırmızı ya da başka bir renk, sadece o resim de gerektiği için kullanılmıştır. Kırmızı vurucu, sarsıcı bir renktir. Za­ man zaman bu rengi, resme giriş için biranahtargibi kullandığım da oldu. Kuş biçimi de öyle... Kuşlan kendime yakın buluyorum ; kuşlar sadece özgürlüğü değil, düşündüğüm pek çok şeyi sim ­ geliyor. Gördüğünüz kuşlar, benim kuş- lanm ve benim düşlerim...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastalar evre 1 (kuru ısı- rık+diş izi), evre 2 (Hafif: koagulasyon normal, ısırık yerinde ödem, ekimoz), evre 3 (Orta: tansiyon arteryel 80 mmHg’nin

癌症是長期抗戰的治療過程,可以是 手術、放射線治療及化學療法,現多有準則

1884 eylülünde,Loti Brötanya'ya gider.Almak istediği halde reddedilmiş olduğu genç kızı bir kerre daha görecektir.0 şimdi nişanlının zevcesi olmuştur,ve

Ankara 14 (a.a.) — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Bile­ cik meb’usu Memduh Şevket Esendal, İstanbul meb’usu Ali Rana Tarhan ve Trabzon

Bugüne kadar insanlardan başka canlılar üzerinde yapılan tüm çalışmaların sonuçlarına göre hangi cinsiyetteki bireylerin ortalama ömrünün daha uzun olduğu

[r]

Bütün bunlar gösteriyor ki, «Süleyman Nazif1 29 sene içinde hiç anılmamış değil, fırsat ve imkân zuhura geldikçe hatırla­ tılmış, onun şanma lâyık