• Sonuç bulunamadı

Ölümünün 31. yıldönümünde Atatürk'ün bir mektubu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün 31. yıldönümünde Atatürk'ün bir mektubu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T r - * 5 Q o O ^

Ölümünün 31. Yıldönümünde

Atatürk'ün Bir

Mektubu

***w v w * v w s*N v w v v » , Yazan: İhsan Ilgar

« »aşı, 27 kasım, sı Trablusgarp’ istediği Lib- ■daşı A sım karım k i Osman- mış ola- hn teş- 'mpara- a, Ro- izmeti-unda '3 ’te Sof-ek’ V* t a - e-a en ’u dür­ ür-

tare-keden sonra, İstanbul’a gelen Mustafa Ke­ mal Paşa, İstanbul’da çıkan «Zaman», «Va­ kit», «Minber» gibi gazetelere bazı beya­ nat vermişti. 1918’de yayınlanan Minber’in 18. sayısında, gizli bir sima mânâsına gelen (N iihüfte Bir Sim a) başlıklı bir yazıya rast­ ladım. Yazı föyle başlıyordu:

«itiraf edelim, vatanın emsalini yetiş­ tirmekte semahat göstermediği birkaç ze- kây-ı müstesnadan biri ve hattâ birincisi Mimber, Zaman, Vakit gazetelerinde beya­ natı neşredilen Mustafa Kemal Paşa’dır. Milletin en ziyade Jıayırkâr evlâdından ol­ duğu halde, en az mazhar-ı takdri olan yine müşarünileyhtir.

Fakat kime isnad-ı kabahat edelim? Kendisi o kadar şöhretgiriz, o derece mah- viyetkârdır ki, Anafartalarin yegâne mü­ dafii ve İstanbul’un halâskân yalnız ken­ disi olmasına rağmen bu hakikati pek çok zaman ifşa etmedi ve bu suretle bütün bu muvaffakiyetlerin şan ve şerefleri, çapul­ cuların hisse-i inhisânna kaydedildi».

Gazete daha sonra, devlet adamlarının, devlet parasıyle, kendi mevhum faziletle­ rini, halka terennüm ettirerek milleti al­ dattıklarını yazdıktan sonra, 1914’te yaz­ dığı bir mektubu yayınlamaktadır.

Mektubun baş taraflan hususî mahiyet­ te olduğu için asıl siyasî ve askerî kısmı

(1 ) Orgeneral Asım Gündüz’ün hâtıraları.

(2)

kapsayan şu şâyân-ı dikkat satırları burar ya alalım:

«Sofya’dan İstanbul’a gidip ( ...) gö­ ren ve benim arkadaşımdan bir zata ( ...) odası kapısında bilmünasebe is­ mim zikrolunması üzerine ( ...) aynen:

— Onun yüzünü şeytan görsün, (2) diyor. İstanbul’a gelip bu gibi insanların yüzlerini görmek beni müteezzi edecektir.

Bundan başka bir takım insanlar var­ dır ki, benimle gayet samimî arkadaş gi­ bi göründükleri halde, bilmem mazinin bazı suitefehhümlerinden mi, yoksa ba­ zı meslek ve meşrep ihtilâfından mı ne­ dir, hakkımdaki fikirleri daima menfîdir. Mesela, ( ...) ın beni biraz methetmesi üzerine, bu medh-ü senânın ne suretle a- leyhimde tefsir edildiğini sen pekâlâ bi­ lirsin, ve ben zannediyorum ki bazı kim­ seler, hal ve atide bigünâ ihtilâf zemi­ ni kalmamak ve bu suretle vatan ve mil­ lete hizmet (!) eylemiş olmak itibariyle, benim her ne suretle olursa olsun izale-i vücudumu dahi caiz görebiliyor. Bu su­ retle düşünmekte ne kadar haksız olduk­ larını izaha lüzum görmem. Çünkü siz benim efkâr ve hissiyatıma değil, kalp ve vicdanıma nâfizsiniz.

Pekâlâ bilirsiniz ki, benim bütün haya­ tımda bu ana kadar takip ettiğim gaye hiç bir vakit şahsî olmamıştır. Her ne dü­ şünmüş ve her ne teşebbüs etmişsem dai­ ma memleketin, milletin ve ordunun nam ve menfaatine olmuştur. Hiç bir zaman şahsımın teferrüt ve temeyyüzünü nazarı dikkate almamışımdır.

Eğer o fıtratta olsaydım, maateessüf sergüzeştçiliğe, pek müsait olup, muhit ve vaziyetlerde fırsatlar eksik değildi. Bu­ gün dahi, mesleğim mazide olduğumun aynıdır. Gayesi vatan ve milletin tahlisi ve ordunun ıslahı noktasına matuf olan ve bu gayeyi, nezih ve her türlü hissiyat-ı şahsiyeden ârî olarak takip edenlerle be­ raber çalışmak bence pek şerefli bir hâ­ dise olur.

Bu şartın adem-i mevcudiyeti halinde memlekete muzır olmaktan Allah beni vi­ kaye etsin. Kat’iyyen şahsî iğbirarını bir­ takım menfî teşebbüslerle tatmine kat­ mak âdiliğine tenezzül etmem. Azamî ya­ pacağım şey, istifa edip, mütevekkilâne temin-i maişet esbabına tevessülden iba­ ret olur.

Hangi tarafın galip geleceğine dair olan kanaat-ı fikriyemi söylemekten hazer ede­ rim. Nazik ve mühim bir devre içinde bu­ lunduğumuza şüphe yoktur. Almanlar bü­ yük ve şayân-ı hayret bir savletle müte­ addit Fransız kalelerini çiğneyerek sağ ce­ nahı ile Paris’i geçip, Fransız ordusunu

— arkası İsviçre olmak üzere— sıkıştır­ dı. Herkes, bunun Almanlar’ın yegâne maksadı olduğu ve ona da muvaffakiyet elverdiği fikrinde birleşmişti. Ve bütün kâinat, artık son ve kat'î meydan mu­ harebesine ve onun neticesine intizar edi­ yordu. Halbuki bu neticeye mukabil., Al­ man ordularının Fransız ordusu karşısın­ da yüzlerce kilometre ge^ ilâiği görül­ dü.

Şarkta, Ruslar ve Aln ve Avustur­ yalIlar arasında cereyaı ;n vakayide. Şarkî Prusya’da Ruslar zuldu. Fakat cenupta Ruslar’m pek i a uvvetleri kar­ şısında Avusturya ordusı ek.Uiyor, garp­ ta Fransız ordusu mülıey)jy-ı taarruz. Bi­ naenaleyh, Alman ordusı sı rbest değil, şarkta Rus ordusu faik v Avusturya or­ dusu çekilmeye mecbur.

Vaziyeti şöyle tefsir edebiliriz: Alman­ lar, Fransız ordusunu k a ti m< .dan mu­ harebesiyle henüz mağlup edemiyecekle- rini ve Avusturya ordusunun da fafk Ruslar karşısında daha ziy- -ukavenet ede-

miyeceğini görerek -'ütün orduyla

geri çekilerek b; * aşmak

ve sonra Frans r mü­ dafaa ordusu " lanyle şarka duşuyla bir istiyorlar. Pek f geriye duyu ve c vem lur; kar mi git or r '3 i T ah a T o ro s Arşivi t 6

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunun gibi her bir üçlü karta ait imgeyi me- kânsal iliflkilerle efllefltiren Cooke, is- kambil destesindeki kartlar›n dizilifl s›- ras›n› hat›rlayaca¤›nda akl›nda

Ancak boyutları Samanyolu Gökadası ile kıyaslanabilir olan gökadalar arasında Samanyolu’na en yakın gökada olan Andromeda, gökadamızdan yaklaşık 2,5 milyon ışık

Ramazanoğlu FİKRET MUALLA 45 by Taha Toros TURKISH TILES 48 by Gülseren Ramazanoğlu YUNUS EMRE 50 by Talât S.. Halman MINSTREL VEYSEL 52 by Talât

Bir toplumu toplum yapan en önemli öğe­ lerin, onun ürettiği ve yaşattığı sanat, bilim ve edebiyat adamları olduğunu vurgulayan eski Çankaya Belediye Başkam Haydar

Butik Hastaneler gelir durumu yüksek, eğitimli, her yaş grubuna hizmet verilen, bayan hastaların daha çok tercih ettiği, zengin müşteri grubunun yaşadığı semtlerde

Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Başsavcılığı, 37 kişinin yakılarak katledildiği Sivas olaylarıyla ilgili mütalaasında, Yazar Aziz Nesin’in de “

işte, tam bu sıralardadır kî, Reşat Nuri Giintekin «G ali Kuşu» romanındaki Feride’siyle Türk kızının ilk gerçek örneğini vordi.. F e­ ride mektepten

Gerçi, öykülerinin büyük bir bölümü ölümünden sonra, yakm zamanlarda, ki­ tap olarak okura sunulmuştur. Kişiliği ve sanatı konusunda çeşitli tezler de ya-