• Sonuç bulunamadı

Patrikhane:Dün ve bugün

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Patrikhane:Dün ve bugün"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

\ " I T

PATRİKHANE

“Patrikhaneyi

iyi tanımıyorlar,,

m

Paris Büyükelçim iz Sayın Bü- lcn d U şaklıgil 26 N isan ’da Pa- riste U luslararası P olitika Akade­ m isi’nde P atrik h an e ile ilgili ö- nem li b ir konuşm a yapm ıştır. Aşağıda, bu konuşm anın geniş bir özetini veriyoruz.

é i f

en er P atrikhanesi b ir Milli ► T ü rk M üessesesi olarak ■ T ü rk K anunlarına harfiyen riayet şartiyle T ürkiye’de kalabi­ lir.»

Bu gerçeği iyice k a v ra y a b ilm e k İçin önce T ürkiye’nin dünya b arı­ şm a ve B irleşm iş M illetler Ana­ yasasına olan bağlılığım gözönün de tu ta ra k , bunun ışığı altında; O rtodoks K ilisesinin —Hıristiyan­ lığın kuı’uluşundan İs ta n b u l’un T ü rk ler tarafın d an alınışına k a ­ d a r— geniş tarih çesin i incelem ek ve so n ra F en er P atrik h an esi ile Türkiye arasın d ak i m ünasebetleri yakından izlem ek gerekm ektedir.

Çünkü herşeyden önce, T ürki­ ye ile P atrik h an e arasın d ak i iliş­ kilerin d ışa rd a iyi kavranılm am ış olduğunu ve yanlış bilgilere daya nıldığını görm ekteyiz.

Türkiye dış politikasının te ­ m el p ren sip leri ve am acı üzerin­ de kısaca duralım :

Atatürk'ün

yolunda

Î

U rkiye’nin dış politikasının tem eli A tatü rk ’ün: «Y urtta B arış, Dünyada Barış» p ren ­ sibidir.

B irleşm iş M illetler Anayasası da, dış politikam ızın bu an a pren sibini, başka deyim lerle te k ra r ele alm ak ta ve belirtm ektedir.

Buna göre, T ürkiye’nin d ış po­ litikasının am acı da: A tatürk prensiplerine ve B irleşm iş Millet­ ler Anayasasına bağlı olarak, «Barış, özgürlük, adalet ve bü­ tü n ulusların eşitlik h a k la n üze­ rin e ku ru lu süreli b ir dünya dü­ zeninin gerçekleşm esi» esasına dayanm aktadır.

Jeopolitik, k ü ltü rel, ekonom ik ve m oral fa k tö rle r sebebiyle T ü r­ kiye’n in am açlarından b iri de; sı­ n ır ülkeleriyle iyi kom şuluk m ü­ nasebetleri k u rm ak tır. N itekim , b arışın ve güvenliğin korunm ası için, B irleşm iş M illetler pren sip ­ lerine bağlı o larak NATO üyesi olm am ız, Avrupa Konseyi, OCDE, Avrupa E konom ik B irliği ve Or­ tadoğu Savunm a teşk ilâtı gibi o r­ ganizasyonlara katılm ış bulunm a­ mız, T ürkiye’nin u lu sla ra ra sı m ü­ n asebetlerde d a r görüşlere dayan­ m adığını gösterm ektedir.

Ş im di bu açı altın d a İstan b u l P atrik h an esin in T ü rk D evleti i- çindeki duru m u n u inceliyelim :

Fener Patrikhanesi

vè Türkiye

B

eş yüzyıldanberi T ü rk to p rak ­ ların d a yerleşm iş bulunan İs ­ ta n b u l P a trik h a n e s i hak ­ k ın d a y ab an cı ü lk e le rd e doğru b ir b ilgi ed in ilem em iştir. B u nun seb ep leri ;

O Biz T ü rk le rin , P a trik h a n e ko­ nusunda yeterli yayınlarda bulunm am ış olm am ız,

0 Y abancı y a z a rla rın , dün old u ­ ğu k ad ar bugün de, yapm ış oldukları e tü d ’lerin tarafsız olm a­ yışlarıdır.

G ünüm üzde aktüel b ir konu ha­ line gelen kiliselerin so ru n u ve birleşm e d u ru m ların ı, tarih sel yönden inceleyerek, b irb irin i e t­ kileyen K ilise ve Devlet müesse- seleri üzerinde durm ak; Fener P atrik h an esin in ta rih içinde ve T ü rk Devleti k arşısın d a işgal e t­ tiği yeri gerçek açıdan b elirtm e­ ğe yarayacaktır.

İ s t a n b u l P a t r i k h a n e s i n i n t a r i h ­ t e k i y e ri.

OsmanlI İm paratorluğu karşısın­ daki durum u ve T ürkiye Cumhuri yeti içinde bugünkü yeri nedir?

Bu soruları cevaplandırabilm ek için bu konunun kaynaklarına ine rek, kronolojik sırayı takip eden şu esaslı noktaları kısaca izlemek ge­ rekiyor:

O — ROMA EVRENSEL­

LİĞİ VE KATOLİK

IIRİSTİYANLIK

K

ilise ile D evlet arasındaki iliş­k ile ri «evrensellik» açısından in celediğimiz zaman, Roma im pa­ ratorluğunun - son genişleme ça­ ğında - tek ve kutsal am acının «ev­ rensellik» olduğu görülür. Böylece Akdenizdeki uygar dünya ülkeleri ni «tek bir İm paratorluk» halinde birleştirm ek ve te k bir barış düze­ nini (Pax Romana) hâkim kılmak.. T arihin bu süreleri boyunca, Hı­ ristiyanlığın «monothéiste katolik- lik» ile « P o lith éiste Koma diııi» ile ve diğer taraftan «Judaïsm e (Müse vilik) ile m ücadeleleri; H ıristiyan­ ların Romada yokedilişleri ve niha yet K onstantin’in im parator oluşuy la H ıristiyanlığın te k ra r dirilerek «zafer ve özgürlük çağı içinde K ili­ se ve Devleti evrcnsellik»te birleş­ tirmesi olayları geçmiştir. I. Théo­ dore zamanında H ıristiyanlığın res­ mî din olarak kabul edilişiyle ay­ nı zamanda kilise ile m illet arasın­ da tam bir birlik m eydana geliyor.

0 _ KOMA İMPARATOR­

LUĞUNDA AYRILIK­

ÇILIK VE HRİSTİ-

Y ANLIK KİLİSESİ

İÇİNDE BÖLÜNME.

Devlet yapısındaki her değişm e­ nin K ilise’nin üzerinde ayni şekil­ de .e tk i yapm ası, R om a İm p a ra ­ torluğundaki bu merkeziyetçi otoritenin zayıflam asıyla birlikte Kilis« lçlnda cU bölücü bir

alo-m ın beliralo-m esine yol açıyor. Doğu ve B atı İm p arato rlu k ların ın ay­ rılm ası şeklindeki Devlet içinde­ ki bölünm e K iliseyi de ayni yola itiyor. Böylece H ıristiyanlıkta «Allahın birliğine inanm ış olan Arianisme» m ezhebi doğuyor. K onstantin zam anında (325) de Anadolu ru h a n i m eclisi A rianis­ m e’! afaroz ediyor ve b ir süre Devlet ile K ilisenin te k ra r b irli­ ğini sağ lam ağ a çalışıy o r. 395’te im p a ra to r Théodosus’Un ölüm ün­ den önce İm p arato rlu ğ u n bölün­ mesiyle D inde de Büyük B ölün­ m e başgösteriyor: O rtodoks ve K atolik K iliseleri tam am ıyla b ir­ birlerinden ayrılıyor.

H ristiyanlıkta ayrılıkçı akım lar süregeliyor: 431 de Efez R uhani m eclisinin m ahkûm ettiği «Nes­ torianism e» (I s a ’d a beşeri ve İlâ­ hî olm ak üzere iki v arlık), «Mo- nophysm e» ( I s a ’da te k İlâhi v ar­ lık) ve «M onothéisme» ( I s a ’da te k İlâhi irad e) kabul eden b u çe­ şitli dini akım lar, birbirleriyle m ücadele ediyorlar...

ö n e m li n o k ta : İs ta n b u l P a tr ik ­ h an esi T ü rk D ev leti ile olan m ü­ n a se b e tle rin i a y d ın la tm a b ak ı­ m ın d an K ilise ta rih in d e «K ilise - D evlet» iliş k ile rin e e tk i y apan b u a y rılık la rı gözden geçirm ek fa y d a lıd ır :

G örülüyor ki, İstan b u l, İskende­ riye, Antakya, K udüs P a trik h an e­ leri arasın d ak i anlaşm azlıklar (451 de) Boğaz P atrikhanesinin araya girişiyle çözülüyor. Böylece K ilise şefleri 5’e çıkıyor; İsk e n ­ deriye, Antakya, K udüs, R om a ve İstan b u l.

Bizans İm p arato rlu ğ u içinde DOĞU K İL İS E S l’ni tem sil eden P atrik h an eler ise şu n lar oluyor:

1 — Istan b u l P. (A nadolu ve T rakya), 2 — Antakya P. (S u ri­ ye - Ira k - T o ro slar), 3 — K udüs P. (F ilistin ), 4 — İskenderiye (M ısır),

Bizans K ilisesi İle R om a K ili­ s e s in in tam am en ayrılm ası (484 - 518) üzerine; V I. Yüzyılda İm ­ p a ra to r Jüstinyen zam anında ve so n ra dini ayrılıkları b e rta ra f e t­ meğe ve K ilise ile D evlet birliği­ ni te k ra r k urm ağa çalışılıyor. Bu birlik h arek eti içinde İstan b u l P a triğ in e «E vrensellik* üm ranı (ök ü m en ik n ite liğ in d e ) ta n ın ı­ yor.

işte bu ânden itibarendir ki, İs­ tan b u l ve Roma kiliseleri artık ay­ rı ay rı gelişiyorlar.. Doğu Kilisesi

olan İstanbul Kilisesi Devlete bağ £ )ı kalıyor. Bu sebeple Bizans İm - * parato rları İstanbul Patrikhanesinin ; işlerine karışıyorlar. Batı Kilisesi £ olan Roma Kilisesi ise, D evletin oto £ ı-itesine karşı bağımsız kalıyor. Ve £ hattâ P apalık bağımsız bir devlet 5 olarak nüfuz ve hâkim iyet süıebilı S yor.

Bu bakım dan D evlete bağlı olan £ İstanbul Patrikhanesinin, D evlet za £ yıfladıkça, nüfuzunun da azalacağı £ aşikârdır.

Demek ki, «Batı ve Doğu K ilise- £ le ri (d a h a doğru dey im le) K ato lik £ ve Ortodoks K iliseleri arasındaki £ esaslı fark; Doğu Kilisesi (Ortodoks £ luğun) D evletin yönetimi ve su lta- £ sı altında olması; buna karşılık Ba £ ti Kilisesi (K atolikliğin) kendini £ D evlet Otoritesi dışında görmesi ve £ sonunda bizzat devlet haline ge- £ lişidir.

Devlet, ne zaman zayıflam ış ve £ evrenselliğini kaybetm işse İstanbul £ P atrikliği de sıfıra inm iştir. Ancak, £ im paratorluğun başkentinde b u lu n £ duğu için, İstanbul Patrikliği, teo- £ rik de kalsa, bir üstünlüğe sahip £ olabilm iştir.

Şu halde; Patrikhane İle T iirk I.Iİİ £ kiimeti arasındaki ilişkileri iyice £ kavrayabilm ek için, özellikle Doğu £ Kilisesi (Ortodoksluğun) Devletin £ Sultasını kabul etmiş olması olayı £ üzerinde önemle durm ak gerekm ek £ tedir.

Bizarısın çöküşü

ve İslâmiyet

Y

edinci yüzyıldan itibaren, Doğu ve Batı etkileri arasında zayıf­ layan Bizans, Doğudan gelen ye ni bir güç karşısında kalıyor. Hıris tiyanlık, «hem A llahın birliğini ka bııl eden, hem de evrensel olan ve H inıalayalardan, Pirenclcre kadar yayılm ağa başlayan İslâmiyet» k a r­ şısında m ücadele edebilm ek için j

«Ehlisalip» kurm ağa ve kilisenin ! birliğini sağlamaya çalışıyorsa da i

başaramıyor. i

IX. Y üzyılda T ü rk lerin O rta As- -j yadan gelerek Anadoluya yerleşm e leri ve M alazgirt Savaşıyla Bizans çöküşü, İstanbul Patrikhanesinin, di ; ğer kiliseler üzerindeki nüfuzunu da sadece lâftan ibaret kılıyor.

---

YARIN

---PATRİKHANE : DÜN

(2)

t

L&

y

J

1

f i

‘¿¿i*#?

«! t

M

PATRİKHANE

Patrikhanenin

yetkisi sınırlıdır

mmmmms

Sayın Bülent Uşakhgil-

In yaptığı konuşmanın

son bölümünü bugün ya­

yınlıyoruz.

I- Osmanlı - Türk

İmparatorluğunun

evrenselliği

1 îs ta n b u lu n feth iy le, ■ | | n j P a tr ik lik O sm anlı îm - ■

m

W W p a ra to rlü ğ u n u n içinde k alm ıştır. P a trik h a n e n in b u yeni d u ru m u n u iyice an lıy ab ilm ek için O sm anlı İm p a ra to rlu ğ u n u n daha önce k u ru lu şu n d a şu «Üç E v re n ­ selliği» b ir lik te tem sil etm ek a- m acında o ld u ğ u n u izlem ek g e re ­ k ir :

1 — O rta Asya E vrenselliği, 2 — İslâ m iy e t E vrenselliği, S — Roma E v ren selliğ i.

O F a tih S u ltan M ehm et bu üç ev ren selliğ i şahsında to p lam ak h ed efin i güdüyor. Zaten O rta As- y an ın ta rih in d e , özellikle O rhun âb id elerin d e b elird iğ i gibi, T ü rk - le rin A nadoluva gelişlerinde de gene «evrensellik» idealine d a y a ­ n an g elen e k lerin i g e tird ik le ri b ir g e rç e k tir. i

0 îslâ m iv e tin evrenselliğine g elin ce: M üslüm anlık, b ü tü n in ­ sanlığı k u rta rm a k ödeviyle doğ­ m u ştu r. «Pax Istam ica (M ü slü ­ m a n lık B arışı)».

A ncak b u ra d a önem li b ir n o k ­ taya iş a re t edelim : « T ürklerin M üslüm anlığı y a y m a m eto tları, h içb ir zam an feth ed ilm iş ü lk e le ­ rin h a lk ın a b u n u zorla kabul e t­ tirm e k değildi. Sadece M üslüm an T ü rk halkını y e rle ştirm e k te n iba re tti. T ü rk iy en in ta rih in d e aslâ başka h a lk la ra M üslüm anlığın c eb ir yoliyle k a b u l e ttirild iğ i gö­ rü lm e m iştir. T arih , T ü rk le rin d i­ ni in a n ç la rd a m ü sa m a h a k â r ol­ d u k la rın a ta n ık lık eder.

© Rom a E v ren selliğ in e g elin ­ ce: O sm anlı - T ü rk D evletinin a- m açların d an b iri de fiizam tan »on ra. Rom a’ya da h âk im o lm âktı.

(K ırm ızı E lm a ideali)

B una k arşılık , İstan b u l P a tr ik ­ han esin in «Evrenselliği» B izansın çöküşüyle de kendi kendini y itir­ miş, P a tr ik le r sadece İstan b u l K i­ lise le ri ü zerin d e söz sahibi o lab il­ m işler, b u n u n ötesinde n ü fu z la rı h â tıra d a n ib a r e t k alm ıştır.

Bu ş a r tla r a ltın d a İstan b u l P a t­ rik h a n e sin e « ev ren sellik nüfuz ve h a k k ın ı te k r a r k u rab ilm ek için» ik i yol k alm ıştı :

1 — Bizansın ve E vrensel İm p a­ ra to rlu ğ u n y eniden kuvvetlenm e sini b ek lem ek . 2 — Istan b u ld a y e ­ ni b ir ev ren sel im p arato rlu ğ u n k u ru lm asın ı sağlam ak.

İşte, F e n e r P a trik h a n e si bu ikin ci yolu seçerek ta rih te b irin ci de­ recede önem li b ir olay m eydana k o y u y o rd u : İlk defa F e n e r P a t­ rik h an esi içinde yaşadığı Bizans İm p a ra to rlu ğ u n a sırtın ı çev iriy o r ve bu İm p a ra to rlu ğ u n h asım ları- na dönm üş o lu y o rd u . Bu ise, şim ­ diye k a d a r tu tu la n yolun aksi idi. İsta n b u l P a trik h a n e s i ilk defa T ü rk le rin y a rd ım ın d a n m ed et u- m u yordu. Ve ta r ih te b ir dönüm noktası sa y ıla n bu olay, B izansın P a p a ’dan y ard ım istem esi üzerine F lo ran sad a to p lan an ru h a n î m ec­ lise İstan b u l P a trik h a n e sin in gön­ derdiği cev ap : P a p a ’nın y a rd ım ı­ nı red ve T ü rk le rin ta ra fın ı t u t ­ m ak oldu. B una ik i sebep v a rd ı : T ü rk le rin k arşısın d a d u ru la m ıy a - cağı, ayrıca K ato lik K ilisesinin nüfuzu a ltın a düşm e teh lik esi. F a ­ k a t asıl üçüncü ve gerçek sebep ise, T ü rk le rin dinde m ü sam ah a­ k â r oluşlarıydı..

«U ygar d ü n y a içinde M üslüm an Iar ile H ıristiy a n la r b ir ara d a b a ­ rış içinde yaşam a» p re n sip in in o zam andan b ü y ü k rol oynam ış ol­ duğu n u u n u tm am ak g e rek m ek te­ dir.

İstan b u l’un fethinden sonra F a­ tih ’in boş olan patriklik m akam ı­ na b ir p a trik getirterek İstan b u l P atrikhanesinin evrenselliğini ia­ de etm esi, bu su retle O rtodokslu­ ğu çöküntüden k u rtarm a sı. P at­ rikhanenin yeni İm p arato rlu k 1- çinde kendi k u ruluşunu geliştire­ bilm esi, Bizans İm p arato rlu ğ u ­ nun aksine kilisenin içişlerine hiçbir m üdahalede bulunulm am a­ sı, P adişahların «Devlet Reisi», patrik lerin de «Ruhani reisleri» olarak kalabilm eleri, gözden uzak tutulm ayacak önem li delillerdir. O sm anlı İm p arato rlu ğ u n u n Doğu’ da genişlem esi sonucu Antakya, K udüs ve İskenderiye P atrik leri de İstan b u l Patrikhanesinin nüfu zunu tanım ışlardır.

IV - Gerileme Çağı ve

Patrikhanenin nüfuzu

¡İstanbul Patrikliği ile Devlet B arasında ilişkiler O sm anlı İm- * p aratorluğunun gerilem e dev­ rin e kadar sızıntısız geçmiş, fa­ k a t X V III. Yüzyıldan itibaren to p rak kayıplarının başlam ası ve

GÜNCİ TANDER (Mutlu) İle

N .

Y. Miih. BF.RRÜN TANDER Evlendiler Beyoğlu, 5 Mayıs 19S5 _________________

Devlet yapısında vukubulan bazı değişiklikler ve özellikle «ayrılık hareketleri» nin belirm esiyle b ir­ lik te b irço k şüphe ve endişeler o rtaya çıkm ıştır. Ancak P atrik h a­ ne ile Devletin m ünasebetlerinin bozulm ası d aha ziyade Avrupada doğan m illiyetçi cereyanların kuv vetlenerek O sm anlı İm p a ra to rlu ­ ğunu da etkilem esi sonucu belirli b ir hal alm ıştır im p arato rlu ğ u n parçalanm ağa başlam ası, zaten i- çinde bu lu n an çeşitli ırk , din ve milliyete m ensup kitlelerin bu­ lunm asıyla gerek Patrikhanenin, gerekse D evletin duru m u n u güç­ leştirm iştir. Bizans İm p a ra to rlu ­ ğunun çöküşünde olduğu gibi Os­ manlI İm p arato rlu ğ u n u n yerini yeni b ir Devlet değil, etn ik bakım ­ d a n çeşitli «homogene» D evletler alacaktı.

1821-1830 arasın d ak i Yunan a- yaklanm ası ve yeni b ir Milli «E- İen Devletinin» kuru lu şu ilk ayrı­ lık h arek etin i teşkil ederek P at­ rikhane ile D evletin arasının açıl­ m asına yol açm ıştır. P atrikhane de O sm anlı İm p arato rlu ğ u n u n ye rin i yeni b ir İm parato rlu ğ u n (Y unan İm p arato rlu ğ u n u n ) alaca­ ğı hayaline kapılm ıştı! H albuki a rtık çağın değişm iş olduğunu İs ­ tanbul P atrikliği anlam adı. Os­ m anlI Devleti de Milli D evletlerin kurulm asına düşm an olarak, b ir Millî T ü rk Devletine k arşı çıkı­ yordu. G erek yeni b ir Yunan İm ­ p aratorluğunun. O sm anlı İm p a ra ­ torluğunun yerini alacağım sanan Patrikhane, gerekse Osmanlı Dev­ leti uzağı görem emişlerdi!

Yunan Devletinin doğuşuyla, «Megalo İdea» fikri de doğm uş o- luyordu. P atrikhane de bu «Me­ galo İdea» ih tirası içinde kendi ru h an i nüfuzlarını te k ra r elde e t­ m ek ve yürü tm ek hayalini besle­ m işti.

ca bulunduğu b aşkent İstan b u l’­ dan çıkarılmamasını» istemiş. Y u­ nan delegasyonu başkanı Venize- los’un da ayni tem inatı verm esi üzerine, T ürk heyeti başkanı İ s ­ m et İnö n ü bunu kabul etm işti. Bu konu ve varılan sonuç, Lozan andlaşm asınm nihai m etninde yer alm akla berab er, Türkiye tem in at lara güvenerek, bu davranışıyla b ir kere daha geçmişi u n u tm a ve kendi to p rak ların d a yaşayan Or­ todoks azınlıkların haklarını ko­ rum a ve ayrıca komşusu Y una­ nistan ile iyi ilişkiler kurm a istek ve iradesini gösterm işti.

Sonuç

D iyabiliriz ki, 1821 denberi Yu­ nan m illiyetçilerinin «Megalo İdea» düşüncesi ile P atrikhane yöneticilerinin dinî nüfuz fik ri a- rasm d a daim a b ir bağlantı olm uş­ tu r. Böylece P atrikhane «Megalo İdea» nın savunucusu oluyordu. Bu devirden itib aren Patrikhane b ir fesat, ve en trik a yuvası olm a­ ğa başlam ıştı

O sm anlı İm p arato rlu ğ u İle P at­ rikhane arasındaki görüş ayrılığı ve anlaşm azlık b ir yüzyıl devam etm iştir.

Diğer ta ra fta n özgür b ir Devlet k u rm ak için uyanan Balkan m il­ letlerinin m illî hareketleri de ge­ rek P atrik h an e, gerekse O smanlı İm p arato rlu ğ u n u ted irg in etm işti. Öte yandan S ırp, B ulgar ve Ar­ navut m illetleri gibi kendi m illi devletlerini k u rm ak isteyenler Yu Hanlıların bu «Megalo Idea»sına k arşı idiler.

Türkiye, Lozan Konferansında P atrikhanenin İstanbulda kalm asını sadece dini yetkilere inhisar etmek şartiyle cömertçe kabul etm ekle, bu müessesenin diğer kiliseler üzerin­ de ruhanî ve evrensel karakterinin kaybolduğunu açıklamış oluyordu. Çünkü evrensel talepleri olm ayan bir devlete bağlı b ir müessesenin yetkilerinin -dini de olsa- gene o devleün sınırları dışına çıkam ıya- cağı m antıkîdir. Bu sebeple, Türki ye Cum huriyeti, P atrikhane’yi a r­ tık b ir ruhanî m eclis olarak değil, bir m illî müessese olarak kabul e t­ m ektedir. Bu sınır içinde ancak bu müessese, çeşitli dinlerin ve hıris- tiyanlık sıfatlarının yakınlaşm ası­ na -gerçeklerin dışında b ir b ü y ü k ­ lüğe kapılm adan- hizm et edebilir. Bugün F ener Patrikhanesi sadece dört m etropolitlik üzerinde (İmroz- Bozcaada, A dalar, K adıköy ve Trab ya) nüfuz sahibidir. Böylece P at­ rik, ancak T ürk tabiiyetindeki O r­ todoks R um ların reisidir.

Özetle deriz ki: İstanbul P a trik ­ hanesi bugün Türkiye C um huriye­ tinde m illi b ir müessese telâkki e- dilm ektedir. Böyle kaldığı ve mem leketin kanunlarına riayet ettiği müddetçe, dinî ödevlerini rahatça görebilir. Aksine, T ürkiyenin P at­ rikhaneyi tek rar im paratorluktaki gibi ruhani b ir merkez olarak gör­ mesi im kânsızdır, çünkü bugünkü T ürkiyenin ve C um huriyet müesse- selerinin çerçevesine aykırı düşer ve Türkiyeyi m illi devlet yapan prensiplerle çatışır.

P atrikhanenin Türkiyeüe yaşaya­ bilm esinin birinci şartı, Ortodoks Reisliği hayallerine kapılm adan di­ ni ödevini yapması, ikinci şartı da yeni b ir Bizansın hasretini duym a­ masıdır.

Patrikhane, Türkiyede m illi bir dini müessese olduğunu kabul, T ürk kanunlarına riayet ve T ü rk i­ yenin yüksek m enfaatlerine hizm et ettikçe ve Türkiyeye içten ve dış­ tan dostça olm ayan em ellere âlet olm adıkça kalabilir.

1919 da Y unanistanın Anadoluyu İstilâya kalkışm aları, bu Megalo İd ea m acerasının en yüksek nok­ tasını teşkil etm iş, Patrikhane de içinde bulunduğu T ürk devletine ihanetten kaçınm am ış, fakat her ikisinin de hayali denize dökül­ m üştür!

Veda mesajı

İstanbul Patrikhanesi karşısında Türkiye C um huriyetinin tutum u I hakkında şahsî görüşlerim i zihni-

\

nizde daha açık kılm aktan başka b ir iddia taşım ayan bu demecim i vesilesiyle, tam am en şahsımla ilgi- i li bir noktayı da birkaç kelim eyle : belirtm em e müsaadenizi rica

ede-V - Türkiye

Cumhuriyetinde

Patrikhane

1920 de kurulan yeni T ürk Dev­ leti, eski İm paratorluğun evren­ sel niteliğini taşım ayan ve milli sınırları içinde kalm ayı tercih e- den Milli b ir Devlet olduğuna gö­ re, acaba P atrik h an e’nin böyle bir Devlet yapısı içinde durum u nedir ve nasıl yer alabilir?

Bu so ru n ların cevabım Lozan K onferansındaki m üzakerelerde bulabiliriz:

A zınlıkların d u ru m u konuşuldu­ ğu esnada, T ü rk delegasyonu P at­ rikhane problem ini ortaya atm ış ve bu m üessesenin, kendi k arak ­ teriyle bağdaşm ıyan politik faali­ yeti olduğunu, aynı zam anda sa ­ vaşta Y unanlılarla işbirliği yaptı­ ğını ileri sü rerek , Patrikhanenin T ürk sın ırları dışına çıkarılm ası­ nı veya lâğvedilm esini talep e t­ m işti. M üttefikler adına Ingiltere heyeti başkanı L ord Curzon: «Pat­ riklik m üessesesinin bundan böy­ le politik ve id ari hüviyetinden tam am en sıyrılarak, sadece dinî b ir m üessese halinde kalacağı te ­ m inatını vererek, yüzyıllar

boyun-Em eklilik yaşımı beklem eden çe­ kilm ek kararım verm iş olduğum ­ dan, Fransadaki ödevim birkaç haf taya k adar nihayete erecektir. K ırk yıla yakın uzun b ir meslek haya­ tım, böylece hizmetimi tam amlamış oımamın g ururuyla terkedeceğim Paris şehrinde son noktasına ulaş­ mış olacaktır. Fransız-T ürk dostlu­ ğunun yüzyıllık âbidesine nâçiz bir [ taş ilâve edebildi isem bu, günlük çabalarım da Fransız Cum huriyeti Hüküm etinin nezdinde gördüğüm hüsnükabul ve gösterilen güven sa yesinde desteklenm iş ve cesaret bul muş olmamın neticesidir. Bu şe­ ref nişânesi, şahsımı aşarak, pek tabii mem leketim e teveccüh etmek tedir.

A nlaşm alarına sâdık, dostlarına sâdık olan Türkiye, h ü r dünya i- çinde barış için, barışın muhafazası ve kuvvetlenm esi için çalışm akta­ dır. Türkiye Cum huriyeti, günü­ müzde işbirliği ve ekonomik daya­ nışma kavram ları ve gerekçeleriy­ le kuvvetlenm iş olan «paha biçil­ mez k ü ltü r ve uygarlık mirası»nın korunm ası am acına ağırbaşlı bir zevkle ve dünyanın te k ra r görmek ten m em nuniyet duyduğu b ir İstik­ ra r ile katılm aktadır.

S O N —

NEW YORK

DÜNYA FUARINI

S

4

S

BU SENE

DAHA ETRAFLICA

VE ÇEŞİTLİ

YENİLİKLERİYLE

ZİYARET EDİNİZ.

(21 Nisan - 17 E k i m ) ( İ s k a n d i n a v H a v a y o l l a r ı )

Jet uçakları, meşhur İskandinav Misafirperverliğinin sağladığı

huzur ve eşsiz konfor içinde sizi Kopenhag üzerinden New

York’s ulaştırır. Tamamlayıcı malûmat ve Rezervasyon için

Seyahat Acentenize veya SAS Bürolarına .nüracaat ediniz:

S O JW /A /IV //1 V A /ftlf/V JFS SYSr£/t1

İstanbul: 47 31 40A nkara: 12 86 20İzm ir: 22 093

Cumhuriyet — *81? ı X«ni A janı - ¡U/5/4887

Referanslar

Benzer Belgeler

Kuzey ve Güney Ameri­ ka Ortodoks Kiliseleri Baş­ piskoposu Yakovas, İskende­ riye Patriği Partenios, Yunan Başpiskoposu Seraitm, Rus Patriği ile Antakya, Roman­

BMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun Tasar ısı'nın görüşmelerinde, AKM'nin

Aksu deresinin taşması sonucu yer yer heyelanların meydana geldi ği Giresun - Sivas karayolu ulaşıma kapandı.. KARADENİZ SAHİL

Milli E ğitim Bakanı çelik, geçen günlerde üniversitelerin bünyesindeki devlet konservatuvarlarına bağlı lise ve ilköğretim okullarının kapatılması veya özel

Düzenlemeyle taşınmaz kültür varlıklarının parçalarının özel koleksiyoncuların envanter defterine kaydedilebilece ğini belirten İnce, “Bir taşınmaz kültür

Plânın hemen her kısmının bahçe ile teması ve bilhassa salonun kuzey güney ha- valandırılması önemle göz önüne alınmış, ev sahiplerinin yazlık olarak daha ziyade

Cephe malzemesi olarak koyu renkli satıhlarda siyah mıcırlı taraklı sıva, açık renk bandlarda ise beyaz çimentolu silme

Temelinde bilgisayar gibi işleyen bir evrende yaşadığımıza kanıt olarak, sürekli görülen fiziksel olaylara kuantum mekaniksel düzeyde baktığımız- da kesikli bir yapıya