“Vatan Yahut Silistre” 120 yaşında
120 Yılın Sürgünü
BEHZflT AY
N
amık Kemal, zorunlu sürgünlük yıllarından (Avrupa’da) sonra, Sultan Abdülaziz’le anlaşarak İstanbul’a dönen Mustafa Fazıl Paşa’nm maddi desteği kesilince, Zapti ye Nazırı Hüsnü Paşa’nın koşullu çağrı sını kabullenerek İstanbul’a döner. Ver diği söze bir süre bağlı kalır... 1871 yılında Ali Paşa’nın ölümüne kadar “Diyo- jen”deki imzasız yazılarından başka bir şey yazmaz. Ancak 1872’den sonra “İb ret Gazetesi”nde ilginç yazıları yayımla nır. Gazete dört ay süreyle kapatılınca, İs tanbul’dan uzaklaşmasını isteyen padi şah, O ’nu Gelibolu’ya mutasarrıf ola rak atar. Namık, Kemal, oradan İstan bul’daki kimi gazetelere N.K. ve B.M. rumuzuyla yazılar gönderir.Bir süre sonra İstanbul’a dönen N a mık Kemal, yeniden İb re fin başına ge çer. Bir yandan da Osmanlı Tiyatro- su’yla ilişki kurarak, “Vatan Yahut Si listre” oyununu yazar (1873) ve oyunun oynandığı gece halk coşkuyla Namık Ke mal’i alkışlar, gösterilerde bulunurlar. İbret’te de oyun geniş yankılar yapınca, Padişah Abdülaziz, İbret’i 132’nci sa yısında bir buyrukla kapattırdığı gibi, N a mık Kemal’i, Ebüzziya Tevfik, Nuri Hakkı, Ahmet M idhat’la birlikte tutuk lattırır, sonra Namık Kemal’i Mago- sa’ya, öbürlerini Rodos’a sürgüne gönderir.
Namık Kemal için alkışlar yağdıran, görkemli gösteriler yapan halk örgütsüz dür. Bunun için bir eylem söz konusu de ğildir...
Namık Kemal, iki yıllık Avrupa sürgün lüğünden başlayacak olan on dört yıllık (Avrupa’da sürgünlüğüyle birlikte 16 yıl, yani yaşamının üçte biri) sürgün yolcu luğuna çıkmak üzere gemiye biner.
Namık Kemal, 38 ay (3 yıl iki ay) Mago- sa zindanında kalır. M urat V’in yerine, umutlarla getirilen ikinci Abdülhamit, İs tanbul’a dönmüş bulunan Namık Ke mal’i Midilli’ye sürgüne gönderir (1877). Yedi yıl burada kalır Namık Ke mal. 1884’ten başlayarak üç yıl Ro dos’ta, bir yıl da Sakız Adası’nda kalır. Rodos’ta düzelmekte olan sağlık duru mu iyice bozulur ve yakalandığı zatürre- den kurtulamayarak ölür. O rada gömü lür. Ancak daha sonra vasiyetine uyularak, elbette padişahın da izniyle (Çünkü O öl müştür, zarar gelmez artık düşüncesiyle) çok sevdiği Süleyman Paşa’nın Bola- yır’daki türbesinin bahçesine getirilir kemikleri. Namık Kemal’in çocukluğu dedesi Abdüllatif Paşa nın yanında geç
miştir. Dedesi, 1846’da Afyon’a kay makam olarak atanınca bütün aile oraya gider. Sekiz yaşındayken annesi Fatma Zehra H anım ’ı burada yitirir. 1848’de bütün aile İstanbul’a döner. Namık Kemal (asıl adı Mehmed Kemali, Beyazıd Riiştiyesi’nde, daha sonra Vali de Mektebi’nde okur. 1853’te dedesi Kars'a vali olarak atanınca, onunla bir likte Kars’a gider. Birbuçuk vıl burada kalırlar. Dedesi görevden alınınca yeniden İstanbul’a dönerler. Bu kez 1855’de Dedesi’ni Sofya Kaymakamlığına atar lar. Yine dedesiyle birlikte Sofya’ya gi der. İşte bu sıralarda 15 yaşında olan N a mık Kemal’in düşünsel gelişmeleri baş lar. Özel öğretmenlerden dersler alır. 1856’da (on altı yaşında) Niş Kadısı kızı Nesime H anım la evlenir. Bu evlilikten Feride, Ulviye, Ali Ekrem (Bolayır) adlı üç çocuğu olacaktır.
1857 yılında İstanbul’a dönen Namık Kemal, Tercüme Odası na memur ola rak atanır. 1862’de Şinasi ile tanışır. Ki şiliğini bundan sonra kazanır. Şinasi, O ’na toplumsal ve siyasal yön verir. Son ra gizlice Paris’e gidince (1865) Tasviı-i E fkarın yönetimi Namık Kemal’e ka lır. Meşrutiyet isteyen Yeni Osmanlılar Cemiyetine katılır.Cemiyetin varlığın dan kuşkulanan yöneticiler, Namık Ke mal’i Erzurum Vali Yardımcılığına atarlar. Ancak Paris’te yaşayan Mustafa Fazıl Paşa’nın çağrısı üzerine, Ziya Paşa ile birlikte Paris’e kaçar (Yıl 1867’dir).
Yeni Osmanlılar Cemiyeti adına Ziya Paşa ile birlikte Londra’da Hürriyet i çıkarırlar (28 Haziran 1868). Maddi des tek Mustafa Fa-zıl Paşa’nındır. Mustafa Fazıl Paşa, horoz dövüştürücülüğü ile ün lü, yenen horozlara nişanlar bile takacak denli gülünç Abdülaziz’le anlaşarak İs tanbul’a dönünce, maddesel destekten yoksun kalarak, yazımın başında belirtti ğim gibi 24 Kasını 1870’de İstanbul’a dönmüştür.Namık Kemal, yazınımızda ilk kez “Havassa göre edebiyat istemiyo ruz” demiş, toplumsallığı savunmuştur. Özgürlük savaşımını içeren dizeleri yazını mızda ilk.kez kullanılmıştır. Makalelerin de, Batı ile yapılan tecimsel anlaşmalara karşı çıkarak, bunun Osmanlı İmparator lu ğunu hammadde pazarı durumuna getireceğini savunmuştur. Dışarıya borç lanma siyasasını da yermiştir.
Kuşkusuz ki, en önemli yapıtı “Vatan YahutSilistre”dir( 1873).
Birçok yapıtı ölümünden sonra yayım lanmıştır. Bunlardan da en önemlisi, Os- manlıTarihi’dir. ■
S A Y F A 1 5
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi