• Sonuç bulunamadı

Başlık: Kitap Tanıtımı: Bir Türk pozitivistin gözünden Voltaire Yazar(lar):DEMİR, NurmelekCilt: 5 Sayı: 2 Sayfa: 254-255 DOI: 10.1501/sbeder_0000000080 Yayın Tarihi: 2014 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Kitap Tanıtımı: Bir Türk pozitivistin gözünden Voltaire Yazar(lar):DEMİR, NurmelekCilt: 5 Sayı: 2 Sayfa: 254-255 DOI: 10.1501/sbeder_0000000080 Yayın Tarihi: 2014 PDF"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, 5(2), DOI:10.1501/sbeder

_

0000000080

254 Kitap Tanıtımı

BİR TÜRK POZİTİVİSTİN GÖZÜNDEN VOLTAİRE

Nurmelek DEMİR*

Türk düşünce tarihinde Voltaire hakkında kaleme alınmış ilk geniş kapsamlı monografik çalışma Beşir Fuad’a (1852?-1887) aittir1. Fransız pozitivizminin Türkiye’deki başlıca

temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Beşir Fuad’ın,1887 yılında, kendi isteğiyle hayatına son vermeden iki ay önce, altı gün içerisinde tamamladığı2

Voltaire başlığını taşıyan söz konusu kitap, savunduğu fikir ve düşüncelerle, Türk aydınlanmasının önemli yapıtaşları arasında yer alır. Erdoğan Erbay ve Ali Utku’nun sadeleştirerek günümüz Türkçesine kazandırdığı yapıt, Fransız Devrimi’nin fikir öncülerinden Voltaire’e bir methiye niteliğini taşımasının yanında, insanlık tarihinde gericiliğe ve taassuba karşı ilericiliğin ve aklın yürüttüğü ezeli mücadelenin serimlenmesi amacına hizmet etmektedir. XVIII.yüzyılda, Rönesans hümanizmasının temelleri üzerinde güçlenen ve amacı siyasal ve toplumsal yapıyı dogmatik bir inanç sistemi içerisine hapseden her türlü baskı unsurunu reddetmek olan felsefi düşünce, Voltaire sayesinde büyük bir ivme kazanmıştır. Kitabın Giriş bölümünde, Aydınlanma düşüncesini bir “kurtuluş” olarak gören Beşir Fuad, bu uğurda mücadele etmiş Kopernik, Kepler, Galileo, Newton, Bacon, Descartes, Giordano Bruno gibi “hakikatsever âlimler” fırkasına Voltaire’i de dahil eder, çünkü o “Hristiyanlık hurafelerini nerede bulduysa tepelemiş, taassup ordusunu kahredici hezimete uğratmıştır”3

. Aklın ışığında insanlara doğru yolu göstermeyi en yüce amaç edinen bu insanların sahip oldukları güç ise, ilimlerden ve fenlerden, yani bilgiden ve bilmekten kaynaklanmaktadır.

“Bilen güçlüdür” düşüncesini rehber edinen Beşir Fuad, Voltaire’i Fransa sınırlarının dışına taşıyan ve adını ölümsüz kılan süreci bütün ayrıntılarıyla ele alır. Doğumu, Voltaire isminin kaynağı, eğitimi, ilmi ve edebi çalışmaları ve yapıtları, hatta ölümü ve cenaze töreninin dokunaklı anları bile ayrıntılanır. Yazarın, Voltaire’in ilk aşkı konusunda ise Ahmed Midhat Efendi’yi kaynak göstermesi oldukça ilginçtir. 1883-84 yıllarında yayımlanan Voltaire 20 Yaşında Yâhûd İlk Muâşakası adlı yapıt4

Voltaire’in Lahey’de Fransa Elçiliğindeki görevi sırasında tanıştığı Olympe Pimpette ile olan ilişkisini ve karşılaştığı engelleri oldukça canlı bir üslupla anlatmaktadır. Beşir Fuad, Ahmet Midhat Efendi’nin usta kalemine duyduğu saygı nedeniyle, bu konuyu sadece okura bildirmekle yetinir ve Voltaire’in ilmi ve edebi çalışmalarına odaklanır.

* Doç.Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. 1

Beşir Fuad, Voltaire, Sadeleştirenler ve yayına hazırlayanlar: Erdoğan Erbay-Ali Utku, Çizgi Kitabevi, 2011.

2 Beşir Fuad, a.g.y., s.7. 3 Beşir Fuad, a.g.y., s.106. 4

Ahmed Midhat, Voltaire, Sadeleştirenler ve yayına hazırlayanlar: Erdoğan Erbay-Ali Utku, Çizgi Kitabevi, 2013.

(2)

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, 5(2), DOI:10.1501/sbeder

_

0000000080

255 Böylece, siyasi tarihten bilim tarihine, edebiyattan pozitif bilimlere kadar geniş bir yetkinlik alanına sahip olan Voltaire’in hümanizmasına her fırsatta vurgu yapılır. Fransız filozof, Beşir Fuad’ın gözünde o kadar büyük bir değere sahiptir ki, edebiyat tarihinde hâlâ tartışılagelen konularda bile Voltaire’in haklılığını kabul ettirmeye çalışır; sözgelimi çağdaşı Jean-Jacques Rousseau ile yaşadığı tartışmaya, “muradım Voltaire hakkında gösterilen bir haksızlığı reddetmektir”5

diyerek son noktayı koyar, ancak ona göre bir sinir hastalığına yakalanmış olan Rousseau’yu da kimi edebiyat tarihçilerinin yaptığı gibi hepten kötülemez ve sorumluluktan “azade” kabul eder.

Pozitivist ve materyalist düşünceyi benimseyen döneminin birçok Türk aydını –özellikle Jön Türkler- gibi, milli bilinç sorumluluğuyla Hıristiyanlık karşısında İslâmiyetin savunusunu üstlenen Beşir Fuad, taassuba karşı yürüttüğü mücadele sırasında öne sürdüğü fikirler nedeniyle kimilerince Müslümanlık karşıtı olarak kabul edilen Voltaire’in, “papazların garaz için İslâmiyet aleyhinde yayıp duyurdukları suçlamalara karşı” durduğunu belirtir ve yapıtlarından bu konuda Türkçe çevirileriyle birlikte özgün dilde alıntılar sunar. Voltaire’i bir “insanlık hizmetkârı” olarak tanımlayan Beşir Fuad, onun daima hakikatin arayışında olduğunu ve kimden gelirse gelsin haksızlıklara boyun eğmediğini belirtir.

Sonsöz olarak, Beşir Fuad, Voltaire’in yapıtlarını anlamak için “bâtılı hakikatten ayırmak” ve filozofu kendi yaşadığı çağın içerisinde değerlendirmek gerektiğinin altını çizer; böylece kimi düşüncelerinin veya savlarının çürütülmesi meselesi tartışma konusu olmaktan çıkacaktır. Voltaire’e ve dönemine yüzyıl sonra yeniden ışık tutan Beşir Fuad, “taassup erbabına” karşı izlenmesi gereken yolda kendi dönemine de rehberlik etmiş ve özgür düşüncenin temellerini ortaya koymuştur.

Referanslar

Benzer Belgeler

organı kanun yapmak erkini başka ellere devredemez, zira halk tara­ fından verilmiş (delegated) bir erk olması sıfatiyle, bu erke sahip olan­ lar bunu başkalarına

Şīʿa içerisinde el-Kutubu’l-Erbaʿa’daki bütün rivayetlerin tartışmasız bir şekilde ṣaḥīḥ kabul edildiği, hatta bazı Aḫbārī âlimlerce kesin bilgi ifade

Bunun hukuk alanında aşılabilmesi için hukuk felsefeci- lerinin değil; anayasa hukukçularının daha çok hukuk felsefesine ve hukuk sosyolojisine dönmeleri lazım. Diğer hukuk

Oysa istisnalar dışında neredeyse tümüyle erkek kahramanların başarılarıyla bezenmiş modern bilim tarihi ve tıp tarihinin karşısına azizeler, kraliçeler, kahraman

oluşturacakları yönündedir. Bu tehdidin kendilerine en büyük düşman ilan ettikleri Batı Medeniyetini temsil eden Avrupa ülkelerinde görüleceği; birçok siyasi,

Modern toplumlarda medyanın rolü düşünüldüğünde, siyasal iletişim, birbiriyle bağımsız ama sinerjik iletişim içinde politik alan, devlet dışındaki aktörler ve

"Akıl Tanrı'nın insanlara verdiği bütün şeylerin en iyisidir." (Firdevsi) "Ham düşünceleri, ancak akıl pişirir." (Firdevsi). "Akıl yalnız

[r]