■
jx^
o, b L fv.
h â l e
*
"
Selim İLERİ
--- Â LE Asaf yeryüzünü bir resim olarak görecektir. Kent ler, evler, insanlar, duygular, aşklar ve yalnızlıklar, hep- ---İsi bir resimdir.
1905'te doğar, ilk kadın ressamlarımızdan Mlhri Müşfik Ha- mm’ ın yeğenidir. Berlin Akadem lsl’nde okur, Feyhaman Du- ran’ ın öğrencisidir, ayrıca Matlsse ve Dufy’den ders alır. Hâ le Asaf Hanım’ın Çr lıkuşu romanını okuyup okumadığını bil miyoruz ama, hep o Feride ülküselllğiyle Bursa Kız Öğretmen Okulu'nda resim öf retmenllğl görevini seçer.
Bir tablosunda 3ursa’yı beyazlara bürünmüş gösteriyor. Kente kar yağmıştır; resimdeki o uzlet köşesi, mevsim farkı na karşın, “Bursa’da Zaman” şairinin huzur, yalınlık duygu sunu da yansılar:
“Bursa’da bir eski cami avlusu/Küçük şadırvanda şakırda yan su;/Orhan zamanından kalma bir duvar...”
Hâle Asaf’ ın peyzajında da yağlıboyada suluboya inceliği arayan fırça darbeleri bir camii, türbeyi, birkaç yıkık devrik me zar taşını bize sonrasız dinginlikler gibi sergilemektedir. Bir de o koyu nefti serviler olmasa... Servilerin siyah yeşiline bak tıkça kar da, cami de, gönül burkan mezar taşları da arınmış- lıklarından sıyrılarak karanlık bir rüyanın İzdüşümleri olup çı kar, adeta kaygılarla yüklenmiş kalakalırız. Sonra, servilerin yığışık yapraklarına cesurca kondurulmuş kar öbekleri. Siya ha çalar yeşilde ne kadar seyrek kalmış bu kar öbekleri...
Ressamımız Bursa’yı tek bir resimle dondurmamıştır. Bir başka yapıtında kent, eski ahşap ve kâgir evleriyle belki bir ilk yaz günü netimlenmlştlr. Ama Hâle Asaf sonbahar ınsan- larındandır: İlk yazı sarılarla, turuncularla, beyaza, fildişine açı lan kremlerle bezemekten kendini alamaz. O kadar kİ, Bursa’- nın o görünümü ilk yazda mıdır, güzde midir, karar vereme yiz. Duygulanımı sanki bütün bir sonbahar çevrelemiştir.
Berrak havada güneş, resmin pastel pembelerini, olabil diğince ölgün bozlarını aydınlatmıştır. Serviler bu kez daha nefti, daha az siyahtır. Bize göre sağ köşedeki ağaç, güz duy gumuzu güçlendirip, yaprakları sararık yeşildir, kimi
yaprak-ASAF
ları da doğrudan doğruya sararmıştır. O pembe ve boz evlerin gerisinde birkaç kavak ağacı giderek uçuklaşmakta, seçlkll- ğinl yitirmekte, handiyse manevi bir anlam kazanmaktadır. Bir dağ eteği keskin çizgilerle ve hızla sola doğru eğim kazanır.
Hâle A saf’ın mahzun portreleri vardır. 30'lı yılların hanım ları yeni bir uygarlığa adım attıklarının bilincinde, biraz çekin gen ve tutuk, İzleyeni görmemeye kararlı, dalma bakış açım ı zın dışında bir yerlere bakarlar.
Ne var kİ, bir resminde yaşayan takım elbise giymiş, yakı şıklı genç adam dahaserbest tavırlı, yeni dönemin toplumsaj yaşamına daha bir uyumludur. Sağ elinde sigara tutar, sol elini pantalonunun cebine sokmuştur. Mavi kelebek boyunbağlı bu genç adam, öteki kişi resimlerindeki gibi, peyzajlara oranla daha keskin çizgilerle, geometrik yüzeylerle saptanmıştır. Bu nunla birlikte çizgilerin keskinleşmesi, Hâle Asaf’ ın yumuşak dünyasını, kırılganlığını hiç mİ hiç ortadan kaldırmamıştır.
Sanatçı bir süre Paris’te yaşar. Paris'in ressamlar cenneti olduğu düşüncesi besbelli gönlünü gelmiştir. Orada, İtalya' daki İğrenç faşizmden kaçm ış yazar Antonio Ariante’yle bir likte Genç Avrupa G a le rlsi’nl yönettiğini biliyoruz.
Gelgelelim hastalığına kanser tanısı konunca, Hâle Asaf çok sevdiği resimleriyle de yetinemez, yılgıya kapılır, 1938’de intihar eder. Yaşamı sonbaharın hüznüne denktir. Üstelik eser lerinin birçoğu hakkında fikir sahibi değiliz. Ressam ımız bu dünyadan sessizce el ayak çekmiştir.
Zaman zaman bir özlem gibi, İstanbul Resim ve Heykel Mü ze sin d e ki tek tük yapıtını görmek isterim Hâle Asaf'ın. Mü zenin elverişsiz yapısı oradaki bütün yapıtları, büyük bir sa nat hazînesini sanki özellikle gözlerden ırak tutuyor. Hâle Asaf da karanlıklar, kuytuluklar ortasında kaybolup gitmiştir. Mü zede daha da İlginç bir yöntem geliştirilm işti geçen yıl: Işık tan korumak adı altında bu kez gerçekten zifiri karanlığa bü rünmüş bir resim müzesi... İnanılır gibi değil ama, İlgililer ben zeri yöntemlerin yabancı ülkelerde uygulandığını ileri sürüyor lar. Resim ler görülmek İçin değil de, zifiri karanlıkta korun mak İçin yapılmış olabilir mİ?
' T T y ' L C t l
-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi