Beyoğlu canlanıyor. Abartmaya lım, en azından İstiklâl caddesi can lanıyor diyelim.. Caddenin ışıklandı rılması, sinemanın yeniden ilgi gör mesi, Devekuşu Kabare Tiyatrosu nun Beyoğlu’nu “mekân tutması” gi bi olgularla birleşerek, “cadde-i ke- bir”in yeniden canlanmasını sağladı. Eskiden geceleri el ayağın çekildiği, birçok sinemanın suare bile yapma dığı Beyoğlu’nda, geçenlerde Emek sineması yöneticileri, en çok iş yapan seansın suare olduğunu söylüyorlar dı. İstiklâl caddesinin “ kurtulması”, İstanbul’un saygın bir sokağı haline -yeniden- dönüşmesi için yapılacak ilk şeyin, burasını -yeniden- bir sanat- kültür merkezine dönüştürmek, sine ma, tiyatro, galerilerle donatmak ol duğunu birçok kalem yazmamış mıy dı? Sanırım gidiş bu yolda...
Ancak Beyoğlu sinemalarının du rumu parlak değil. Saray ve Lüks si nemaları, birkaç kez yazdık, Erdo ğan Demirören’in elinde... Adam bu raları kapatmış. Ne yıkıyor, ne açı yor... ö te yandan, Yeni Melek gibi koskoca bir salon, ne olacağı belir siz halde, bomboş duruyor.
Ve bu arada, Beyoğlu Belediyesi, bu caddede seks filmi oynatan 3 si nemayı kapattı. Gösterilen "parça” lara el kondu, sinemalar sağlık ko şullarına uymamak vb. gerekçelerden kapatıldı. Kendine çekidüzen veren (ve seks filmi oynatmaktan da vaz geçen) Rüya sineması açıldı, Alkazar yakında açılacak. Beyoğlu salonları nın en güzel ve en eskilerinden biri olan tarihsel Ses sinemasının ne ola cağı ise belli değil. Günümüzde pe rişan bir hale düşmüş bu güzelim sa lonlara sahip çıkmak, bunları Beyoğ- lu’nun, İstanbul’un kültür hayatına yeniden kazandırmak gerekiyor.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ros Arşivi