• Sonuç bulunamadı

Başlık: Yeşilçam Romantik Güldürüleri ve Kültürel TemsillerYazar(lar):ULUSAY, NejatCilt: 1 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000024 Yayın Tarihi: 2003 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Yeşilçam Romantik Güldürüleri ve Kültürel TemsillerYazar(lar):ULUSAY, NejatCilt: 1 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000024 Yayın Tarihi: 2003 PDF"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kitap Eleştirileri • 163

Y e ş i l ç a m R o m a n t i k G ü l d ü r ü l e r i

ve K ü l t ü r e l T e m s i l l e r

Nejat Ulusay

Yeşilçam Romantik Güldürüleri ve Kültürel Temsiller

Nazlı Bayram (2002)

Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını.

Türk sineması 1960'larda yıllık 200'ün üzerindeki film yapım sayısıyla üretim açısından dünyanın önde gelen ülke sine-malarından biriydi. Türkiye'de popüler sinema ile, en azından belirtilen yıllarda aynı anlama gelen "Yeşilçam", kitle seyir-cisi olan, yıldız oyuncularını ortaya çıkar-mış, popüler türlerini geliştirmiş bir sine-maydı. 1950'ler ile 1980'ler arasını, yakla-şık bir 30 yılı içeren "Yeşilçam döne-mi"den çok sayıda popüler film türü sayı-labilir. Yeşilçam sinemasımn film toplamı içinde hiç de yerli olmayan, western ve bi-lim-kurgu gibi türlerin örnekleri de bu-lunmaktadır. İşte, 1960'lı ve 1970'li yılların ilgi gören türlerinden biri de "romantik güldürüler"di. Nazlı Bayram'ın araştırma-sına konu olan söz konusu tür,

Yeşil-çam'da ve kimi seyirci arasında "salon gül-dürüleri" olarak da anılmaktaydı.

Bayram'm çalışması beş bölümden olu-şuyor. "Ay Işığında Serenattan Mum Işı-ğında Akşam Yemeğine" başlıklı ilk bö-lümde "romantik aşk" olgusunu tarihsel süreç içinde ele alan yazar, sosyal bilimcile-rin konuyla ilgili yaklaşımlarına yer veri-yor. "Romantik aşk"ı, "Doyurulması engel-lenen, nesnesi ile öznesi arasında hep bir uzaklık bulunan, hayallerde yaşatılan aşk" sözleriyle tanımlayan Bayram, aynı bölüm-de daha sonra "romantik aşk" olgusunun bizim coğrafyamızda nasıl değerlendirildi-ği üzerinde duruyor. Yazar, bu olgunun hayatm bir parçası olarak kabul görmesi ve evlenme biçimlerini etkileme sürecinin Ba-tılılaşma hareketiyle birlikte başladığım be-lirtiyor ve "Türkiye gibi hareketliliği yük-sek, bölgesel farklılıkları büyük olan bir toplumda arzu ilişkilerinin ve bağlantılı söylemlerin çeşitliliğini göz önünde bulun-durmak gerekebilir", diyor (12).

(2)

164 • iletişim : araştırmaları

Kitabın ikinci bölümü, "Hollyvvood'da 'Gülünesi Aşklar'" başlığını taşıyor. Bay-ram'm, Amerikan sinemasının başlıca tür-lerinden biri olarak, yazarın da belirttiği başka adlarla da amlan ("cinsiyet güldü-rüsü", "çılgınlık güldügüldü-rüsü", "eşitlik gül-dürüsü", vs.), "screwball" güldürülere iliş-kin tanımların, eleştirilerin ve türün uzla-şımlarının yer aldığı bölüme neden ihti-yaç duyduğu ise belki aynı bölümdeki şu sözleriyle açıklanabilir: "Sinemada roman-tik güldürünün bir tür olarak ortaya çıkışı Hollyvvood'un 1934 ile 1942 yılları arasın-daki ürünleriyle olmuştur" (19). Bir başka gerekçenin ise, Hollywood filmleriyle ki-tabın sonraki bölümlerinde incelenen Ye-şilçam romantik güldürüleri arasındaki benzerliklere dikkati çekmek amacıyla ilişkili olduğu söylenebilir. Hollyvvood'un "screvvball güldürülerini, bu sinemaya öz-gü popüler türleri ve doğrudan söz konu-su tür üzerine çalışmaları bulunan Ted Sennett, Steve Neale ve Brian Henderson gibi araştırmacıların yapıtlarına referans-lar vererek ele alan Bayram, bu filmlerde "çiftin bir araya gelmesini geciktiren en-gellerin kimi zaman toplumsal, ekonomik, kültürel çelişkiler üzerinde, kimi zaman da cinsiyetler arası çatışma üzerinde yük-seldiğini" belirterek, anlatılarda "bütün engellere karşın mutlu sona ulaşıldığını" belirtiyor. Bayram, günümüz Amerikan sinemasında You've Got Mail (1998),

Not-hing Hill (1999) ve Runaıvay Bride (1999)

gi-bi filmlerle hala popüler türlerden gi-biri ol-mayı sürdüren "romantik güldürüler"

üzerine değerlendirmesinde "Tür genel-likle erkeğin evlenmekten ve bağımlı, yer-leşik düzene uyumlu bir hayattan kaçtığı-nı, buna karşılık kadının, aşk arzularını doyurabilmek için evliliği gerekli gördü-ğünü anlatan bir resim çizer", diyor (32).

"Yeşilçam Usulü Romantik Güldürü" başlıklı üçüncü bölümün girişinde, Bay-ram, yerinde bir saptamayla Yeşilçam'ın melodram üzerinde yükselen popüler bir sinema olduğunu, buna rağmen, melod-ram öğelerinin varlığının, çalışmasında ele alacağı filmlerin romantik güldürü olarak nitelenmesini engellemeyeceğini söylüyor. Bayram, yerli "romantik güldü-rülerin özelliklerinden söz ederken, yu-karıdaki açıklamaları hatırlatan bir biçim-de şu biçim-değerlendirmeyi yapıyor: "Temel iz-lek romantik aşktır; çatışmaların kaynağı genellikle sınıfsal, kültürel farklılıklardır; olay örgüsü kur yapma ve engellerin aşıl-ması üzerine kuruludur ve öykü mutlu sonla biter" (36). Romantik güldürü film-lerinin kadına odaklanmış filmler olarak değerlendirilebileceğini kaydeden yazar,

Güllü, Kezban Paris'te, Sultan gibi bazı

film-lerin adlarının da kadının anlatıdaki yeri-ni gösterdiğine işaret ediyor.

Kitabın, "Onun Arzuladığı Kadın Ol-mak" başlığını taşıyan üçüncü bölümü, ro-mantik güldürü filmlerindeki arzu ilişki-leri üzerine yoğunlaşıyor. Bu tür filmler-de, olay dizisini oluşturan eylemlerin çif-tin bir araya gelmesini geciktirmek üzeri-ne kurulduğu saptamasını yapan Bayram,

(3)

Ulusay Yeşilçam Romantik Komedileri ve Kültürel Temsiller • 165

kadın kahramanın erkek kahraman tara-fından arzulanmak için değiştiğini ve onun bakışını kendi bedenine yönlendir-diğini belirtiyor ve ekliyor: "Arzulanmayı başarmak, mutlu sona ulaşmak için tek yol olarak sunulduğundan hem olayların akışı, anlatının ilerleyişi hem de söylemin kurulması açısından işlev görür" diyor (66). Yazara göre, bu filmlerle erkek seyir-ci kadın bedeninin arzu nesnesine dönüş-türülmesi, kadın seyirci de erkeğin bakışı-nın ve aşkıbakışı-nın ele geçirilmesi ile ödüllen-dirilir. Böylece, bu ele geçirme erkeği ev-cilleştirirken, kadına da "özel alanında" kendisine biçilen rolü sürdürmesini öne-rir; çünkü, romantik güldürüler çiftin bir-leşmesini, yani evliliği vaat eder.

Araştırmanın beşinci bölümü "Aşk ve Mübadele" başlığını taşıyor ve yazar bu bölümde Yeşilçam'ın romantik güldürü filmlerinde baba karakterinin oynadığı et-kin rol üzerinde duruyor. Başlangıçta çif-tin bir araya gelmesine karşı dursa da so-nunda birleştirici bir rol oynayan babamn bu rolünün ataerkil toplumun statükocu değerlerine uygun olduğunu belirten Bay-ram, babanın, oğlunun evcilleşmesini, ev kurmasını, düzenli bir hayat sürdürmesi-ni istediğisürdürmesi-ni, bunu sağlamanın yolunu da onu çekip çevirecek bir kadınla evlenme-sinde gördüğünü söylüyor ve şöyle diyor: "Aileler erkek çocuğun evlilik öncesi aşk ilişkilerini hoşgörüyle karşılasalar da, onu 'iyi' bir eşle kurumsal yapı içinde sabitle-mek, merkez dışı olmaktan kurtarıp

ev-lendirmek isterler" (77). Bu filmlerde "ba-ba yasası"nın nasıl işlediğini örneklerle ir-deleyen Bayram, baba karakterinin etkin rolüne karşın annenin anlatıda ya geri planda bırakıldığına ya da zaten hiç olma-dığına dikkati çekiyor ve bu durumu şöy-le açıklıyor: "Kadının toplumsal normlara uygun hale getirilmesinin yanı sıra mal re-jiminin erkek egemen yapısı, babanın, mutlu son üzerindeki etkisini ve annenin yokluğunu anlamlı kılmaktadır" (85). Ro-mantik güldürülerin kadın kahramanları-nın normlara uymayan davranışlarıyla sık sık alışılmışın dışına çıktıklarını hatırlatan Bayram, hükmeden bu "asi kızlar"ın güç-lerini sınıfsal konumlarından aldıklarını ekliyor ve bu durumun nasıl tersine dön-düğünü şu analizi yaparak belirtiyor: "Aşk, erkeği çok eşlilikten tek eşliliğe, dışa dönük bir hayattan evliliğe yöneltirken asi kızı da uyumlu davranmaya, erkeğin oto-ritesini kabullenmeye, baba yasasıyla uz-laşmaya yöneltir" (86).

Bayram, kitabın "Son Söz"ünün başlı-ğında "Yeşilçam kimden yana?" diye soru-yor ve Yeşilçam romantik güldürülerinde-ki simgesel dünyanın üç söylem alanı üze-rine kurulduğunu düşündüğünü belirti-yor: Sınıfsal ve kültürel farklılıklar, ro-mantik aşk ideali ve ataerkil otorite. Ya-zar, "Bu üç söylem alanı toplumumuzun kendini ifade etme biçimlerinde sık rastla-dığımız ve çelişkilerimize nasıl baktığımı-zı gösteren düşünceler, duygular yumağı-nı da içeriyor ayyumağı-nı zamanda" diyor (91).

(4)

166 • iletişim : araştırmaları

Türün bu çerçevede bir uzlaşımlar zinciri oluşturarak nasıl bir dünya imgelemi kur-duğunu da şöyle açıklıyor: "Romantik güldürü türü, zengin ile yoksulun, eski ile yeninin, merkez ile merkez dışının, gele-neksel ile modernin, romantik aşk marife-tiyle uzlaştığı bir dünya kurar" (95). Kadın karakterlerin konumu açısından melod-ramlarla romantik güldürüler arasındaki farklılığa da işaret eden Bayram, melod-ramlarda kadının asiliğinin, aşık olduğu erkekten, kocasından, çocuğundan yok-sun bırakılışıyla cezalandırıldığı, roman-tik güldürülerde ise bu cezanın büyük acı-lara neden olmayan "haddinin bildirilme-sine" dönüştüğü yorumunu yapıyor. Böy-lece, Yeşilçam'ın kimden yana olduğu so-rusu, en azından kadın karakterlerden ya-na olmadığının saptanmasıyla yanıtlan-mış oluyor.

Nazlı Bayram, araştırmasında 1960'la-rın başından (1962) ve aynı dönemin so-nundan (1968,1969) ikişer film olmak üze-re dört, 1970'lerden ise 26 filmi inceleme konusu yapıyor. Seçilen filmlere ilişkin bu sayısal farklılıkla ilgili olarak kitapta bir açıklama bulunmamakla birlikte, bir araş-tırma alanı olarak Türk sineması üzerine çalışanlar ya da yerli sinemayla ilgili okur-lar bu konuda çeşitli varsayımokur-larda bulu-nabilir. Bunlardan ilki, eski tarihlere doğ-ru uzanan bir çalışma için malzeme bulma sorunuyla ilgili. Yani, Türk sinemasının siyah-beyaz dönemine ilişkin daha çok sa-yıda filme ulaşmak o kadar kolay

olmaya-bilir. Gerçi yerli film gösterimleri televiz-yon kanallarının önde gelen program tür-lerinden birini oluşturuyor; ancak gösteri-len filmler genellikle renkli dönemden ör-nekler ve bunlar sıklıkla tekrar edilen ya-pımlar. İkinci bir konu, gene kitapta belir-tilmemiş olsa da, incelenen türe ilişkin ör-neklerin 1970'li yıllarda daha çok sayıda yapılmış olmasıyla ilgili. Ancak, yukarıda belirttiğim gibi, bunu ancak bir varsayım olarak söylüyorum, yoksa herhangi bir araştırmaya dayanarak değil. Bir başka konu da, gerçi Bayram'ın araştırmasında çizdiği çerçeve bunu gerektirmese ve kitabında belirtilmese de, incelenen film-lerin -ya da en azından bire kısmının-Hollywood romantik güldürülerinden -ve hangilerinden/hangilerinin- esinlen-diği, uyarlandığı ya da yeniden çevrimi olduğu sorusu. Bu, belki de bir başka araş-tırmanın konusu olabilir.

Sonuç olarak, Nazlı Bayram'ın "Yeşil-çam Romantik Güldürüleri ve Kültürel Temsiller" başlıklı araştırması, Türkiye'de sinema çalışmaları alanına katkıda bulunan ve ilgiyle okunan bir metin. Yazarın, daha önce gene Anadolu Üniver-sitesi Yayınları arasında çıkan ve baskısı tükenen Kemal Sunal üzerine çalışmasını da bu fırsatla hatırlayalım. Bayram'ın Sunal üzerine bir ilk çalışma olan bu kitabıyla, burada değerlendirmeye çalış-tığımız yeni araştırmasının, yeni bas-kılarıyla daha geniş bir okur kitlesine ulaşmasını diliyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

63 Department of Physics and Astronomy, Iowa State University, Ames IA, United States of America 64 Joint Institute for Nuclear Research, JINR Dubna, Dubna, Russia. 65 KEK, High

These results may also be useful in the analysis of the results of heavy ion collision experiments as well as in exact determinations of the modifications in the masses, decay

If the teacher teaches the students the morphology (i.e. the inflectional and derivational suffixes in English, processes of word formation), syntax (i.e. grammatical functions

Kültürlerarası edincin herhangi bir derecesinde olan bir kişi, hem kendi toplumunda hem de başka toplumlarda, diğer kültürlerle arasında ilişkileri görebilen ve aynı

Yazılarının yüzde 19.8’ini toplumsal cinsiyet sorunlarına ayıran Yeni Şafak Gazetesi kadın köşe yazarlarının kadın duyarlılığına sahip

From Figure 9 , we can see that in the case of a CP laser pulse, there are no carbon ions which propagate in the backward direction; however, for an LP laser pulse, a significant

Western blot showed that HIF-1alpha, vascular endothelial growth factor (VEGF) and brain natriuretic peptide (BNP) proteins were up-regulated and nerve growth factor-beta

Devamlı bir sinema projektörü, küçük bir ekran üzerinde bir dekor değişiminin altı safhasını hareket halinde gösteriyor, üst kat salonlarda tarihi tiyatro