• Sonuç bulunamadı

Başlık: Teselli Yazar(lar):İZZET, Selami Sayı: 36 Sayfa: 079-100 DOI: 10.1501/TAD_0000000304 Yayın Tarihi: 2013 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Teselli Yazar(lar):İZZET, Selami Sayı: 36 Sayfa: 079-100 DOI: 10.1501/TAD_0000000304 Yayın Tarihi: 2013 PDF"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

79

tes

elli

Aşkı pek ezelden biz bile geldik Âşıklar yolundan biz dile geldik T. N.

Tahsin Nahit’in büyük ve temiz ruhuna:

Seni ilk gözyaşlarımla ben yâd ettim Tahsin, en son yine ben yâd edeceğim.

(2)

80

se

la

(3)

81

TESELLİ

Bir Perdelik

Manzum Piyes

Muherriri

Selami İzzet

İstiklal Matbaası

1919

tes

elli

(4)

82

se

la

(5)

83

tes

elli

TESELLİ

Eşhas

Refik Behice Nuri

Büyük Adada Dil Gazinosunun antresi

Birinci Meclis

Refik Nuri

Perde açıldığı zaman şair Refik ve arkadaşı Nuri masalardan birine doğru ilerler.

Refik

Hep aynı çamlıklar... Hep aynı deniz

Nuri

Ne kadar zamandır gelmemiştiniz?

Refik

Çok uzun bir hasret tam otuz sene Geçirdiğim ömür sanki efsane Duyulmamış garip bir masal gibi

Uzadı... Bitmedi.

(Sahili göstererek)

Bu kumsal gibi

Derdime şifa bir yer bulamadım. Şimdi gelir gelmez canlandı yâdım.

(6)

84

Evet dikkat ettim benziniz soldu Birden gözleriniz yaşlarla doldu

Bu ani tesir acaba niçin

Refik

Bu yerler lazımdı yaşamam için Bu yerde aşkımın bir günahı var Garip gönlümün bir derin ahı var Ne kadar özledim bu çamlıkları

Dinlemek istedim aynı rüzgârı Narin kadınlardan uçan rayiha Bu hasta kalbime olurdu reha Aşkı tatmak için bazen gelirdim Bu ıssız sahilde neşelenirdim Bazen otururdum bu kıyılarda Saçlarım titrerdi esen rüzgârda Sonra ay sulara girip sönerdi

İçimde yanardı ayrılık derdi Munis gölgelerle dolardı sahil

Peri ülkesini andırırdı Dil

Nuri

Bu sahili ben de pek çok severim

se

la

(7)

85

Bu çamlar altında dinlenir fikrim Gece bazen yorgun gelirim... bitap Kimsesiz kalbime yar olur mehtab Yıldızlar göklere bir çelenk işler

Semaya baktıkça içim genişler

Refik

Ben de senin gibi, nereye gitsem Ne zaman bir kadın sesi işitsem

Yâdıma adanın hayali gelir Bu hayal gönlüme son hediyedir Unutmam buradaki ömrün tadını

Nuri

Unutmadınız mı hiç o kadını?

Refik

Eğer unutsaydım yaşayamazdım Her gün onun için bir şiir yazdım Gülerken ağladım. Ağlarken güldüm

Bu hain rüzgârla solup döküldüm

Nuri

Adeta sarardın hatırasıyla Sen, harab olmuşsun aşkın yasıyla

tes

elli

tes

(8)

86

Hâlbuki eskiden ne çapkın şeydin

Refik

Söyleme en ince noktaya değdin

Nuri

Fakat hakkında var, ne güzel kızdı Dillerde dolaşan hep aşkınızdı Bütün gençler sizi taklit ederdi

Refik

Bilmezlerdi beni kemiren derdi Hâlbuki o zaman sevmiyordum ben

Nuri

Onun için birden kayboldun … Ah sen Ya bu tesirin demek ki yapma Yahud da... yahud da bu bir muamma

Refik

Evet, bir düğüm ki açılmak bilmez Asırlar geçsede gönlümden silinmez

Nuri

Aşina olayım ben de derdinle

Refik

Peki, anlatayım derdimi dinle

se

la

(9)

87

Onu tanırsın ya?

Nuri

Evet Behice

Refik

İşte bak şu koyda... durağan bir gece Âşıklar yolundan gelmiştik Dile

Gölgeler sinmişti kuytu sahile Dalgalar nazlı bir sevda mu gibi

Semada ay canlı bir çiçek gibi Sevişin sevişin diyordu bize Oturduk mehtaba karşı diz dize Üzgün gözlerimiz süzülürdü aya

Sonra yavaş yavaş indik şu koya Rüzgâr çamlıklarda munis bir sesdi

Kalbimde bir sıcak ürperme esdi Sonra dudaklarım dudaklarına

Ne kirli bir aşkın şahidi oldu

Nuri

Yazık ki bir gencin hayatı soldu

Refik

tes

(10)

88

Sonra da izdivaç korkuttu beni Bütün varlığımı kudurmuş dini Bir ihtiras sardı buradan kaçtım

(Sükût)

Heyhat düşünceme bir mezar açtım Geçer zannettiğim ah bu eğlence

Geçmedi geçmedi her an Behice Behice diyerek ağladım durdum Bu hıyanetimle her gün kudurdum

Nihayet

(Sükût)

Nuri

Nihayet almak istedin

Demek ki kısmetim bundaymış dedin

Refik

Hâlbuki o çoktan beni unutmuş Birine sevdanın yolunu tutmuş Başka kalbler olmuş onun sahibi

Nuri

Şaşacak bir şey yok; her kadın gibi

Refik

se

la

(11)

89

Evet, çok haklısın. Ben kadınlarda Bir fırsat gözleyen garip bir sevda Üzmekle fahr eden bir gurur sezdim

Böyle bile bile kendimi ezdim Kadınlar... kadınlar

Nuri

Ah... ! Onlar bir sır Öyle bir sırdır ki bilmem kaç asır

Daha halledilmez.

Refik

Evet nafile! (Uzun bir sükût)

Nuri

Kim bilir belki de evlenmiştir bile Bense Nuri O evlenen kim? Refik Canım; Behice Nuri

tes

elli

(12)

90

Oysa üzülme... daha dün gece Buradaydı. Her akşam buraya gelir

Sararmış bir mehtab gibi yükselir Dalgın nazarlarla şu koyu süzer

O da belki böyle kalbini üzer

Refik

Ah ... o da demek ki...

Nuri

Ya unutmamış

İhtiyarladıktan sonra bütün kış Dolaşıp dururdu yalnız sahilde

Refik

Yarabbi ne sırlar saklı bu Dilde

(Sükût)

Acaba bu akşam gelir mi?

Nuri

İşte...

Refik

Ne canlı bir elem var bu gelişinde!

§ İKİNCİ MECLİS

Behice-Refik-Nuri

(Behice girer Nuri ona doğru bakar)

se

la

(13)

91

Behice

Çok güzel olacak bu akşam gurub Ne yapıyorsunuz böyle oturup

(Refik’e yabancı bir gözle bakarak)

Yalnız değilsiniz, öyle mi?

Nuri

Evet

Siz de tanıyorsunuz Refik’i elbet!

Behice

Nasıl... Siz misiniz?

Refik

Evet.. bendeniz

Behice

(Rüyada gibi)

Saçları ağarmış... solmuş bet beniz Ne kadar başka bir çehre ya rabbim Korkarım duracak hayret ile kalbim

Refik bu sen misin?

Refik

Benim şüphesiz

Siz de benim kadar değişmişsiniz

tes

(14)

92

Behice

(Dalgın)

Evet, hicranımız otuz senelik

Nuri

Bu günü hiç o zaman düşünmezdik

(Nuri sessiz sessiz ağlar)

Behice

Sus, Refik... derdini kalbinde gizle

Nuri

Ben gideyim müsadenizle Hiç ihmal edemem pek mühim bir iş (Behice’nin Refik’in ellerini sıkar ve çıkar)

§

ÜÇÜNCÜ MECLİS

Behice-Refik

Behice

Ne kadar manalı fakat bu gidiş!

Refik (Başını kaldırmayarak) Belki

se

la

mi izzet

(15)

93

Behice

Niçin böyle duruyorsun ya? Ruhunu sarıyor uzak bir rüya

Refik

Bilmem ki baş başa yalnız ikimiz... Bu ıssız çamlıklar bu sakin deniz Gurub zamanında bu büyülü yer Karşımızda yanıp sönen fenerler

Bir eski hayale düşürdü beni Öyle bir hayal ki...

Behice

Üzer kalbini

Fakat artık kumral saçlarımız ak Sesimiz temkinli kalbimiz korkak

Esmiyor artık o asi rüzgâr

Refik

Fakat bak canlanan hatıralar var Beni otuz sene onlar yaşattı

Nihayet yine bu sahile attı

Behice

Zannetmem bak işte her taraf ıssız

tes

(16)

94

Yorma düşünceni yalnız biz varız Hatıralar öldü... yok hiç aşina

Refik

Yaşıyorlar gibi geliyor bana

Behice

Öyle ya çünkü sen yalnız değilsin Bir emel peşinde geliyor sesin Sönmemiş gözünde muhabbet nuru

Mesut koşarsın ölüme doğru

Refik

Evet, bir kızım var

Behice

Benim kimsem yok Hayat merhametsiz

Zehirli bir ok

Gibi sessiz sessiz öldürdü beni

Refik

Hâlbuki ben mesut zannettim seni

Behice Unutsaydım Refik

se

la

mi izzet

(17)

95

Demek unutmadın

Behice

Gönlümden bir lahza çıkmadı yâdın

Refik

Geçirdiğin hayat!

Behice

O bir çılgınlık Kalbimi teselli ederken yazık Yazık ki bilmedi derdimi kimse Gülünç oluyordum burada herkese Her akşam bir başka erkek kolunda Gezerdim gülerek nizam yolunda Vücudum herkeste benliğim sende

Refik

Ne acı bir füsun varmış busende Gönlümde nedamet gezdim dolaştım

Kasabalar köyler... şehirler aştım Yürüdüm bilmeden gittiğim yeri Gözümde hayalin böyle serseri

Dolaştım kalbimde acı bir sızı Rehberim bir solgun akşam yıldızı

tes

(18)

96

Behice

Nihayet evlendin

Refik

Evet evlendim

Ve işte bu evlilik büyük derdim Evlendim, evlendim çünkü eşsizdim

Gönlüm üşüyordu ah ateşsizdim

Behice

Şimdi kimsen yok mu?

Refik

Yalnız kızım var

Behice

Eski saadetten kalan yadigâr (Düşünerek) Saadet saadet... O ne güzeldir.

Refik

Saadet evet o ince bir teldir Hafif bir darbeyle incelir kopar Bende ondan kalma birçok yara var

Behice Mesut olmadın mı? Refik

se

la

mi izzet

(19)

97

Hayır olmadım

Hayal semasında koptu kanadım Nihayet benim de bir yuvam oldu

Isındım kalbime emeller doldu Bu sakin hayatı saadet sandım Sonra yavaş yavaş bıktım usandım

(Sükût)

Senin hasretinle ruhu her yerin Sarardı ve öldü

Behice

Ya eserlerin

Refik

Onlar hayatımda bir siyah gölge Hayalim aradı bir başka ülke

Hâlbuki boğmak lazımdı, Her eski hatırayı kovmak lazımdı. Yaşadım gönlümden kalbimden uzak Aşkımdan, dinimden, rabbimden uzak

Yavaş yavaş söndü şiirimin nuru

Behice

tes

(20)

98

Sözlerin ne acı

Refik

Fakat çok doğru

Behice

İyi ki olmadın benim yerimde Derin bir öksüzlük var kederimde Hayatın zehirini ben yudum yudum İçerken ben gönlümü sensiz avutdum

Kansız dudağımda kısaldı yâdım Nihayet işte bak ihtiyarladım

Refik

Evet işte ben de ihtiyarladım Fakat hiçbir zaman ölmedi yâdım

Behice

Artık bundan sonra ölmesin... solsun Kalbine ebedi bir hatıra olsun

(uzun bir sükût)

Refik

(Mütereddüt)

Elinizi öpsem gitmeden evvel

Behice

se

la

(21)

99

Evet... evet fakat değil o bildiğin el Kurumuş bir yaprak

Refik

(uzun uzun öperek)

Bir hanım eli Bu buse kalbime artık ezeli

(Kalabalık gelmeye başlar. Uzaktan bir laterna duyulur)

Behice

O eski günleri yâd ediyor bak Güzel bir ahenkle başlıyor gece

(Sükût. Dinlerler. Birden; Refik gitmek üzere iken)

Kızınızın adı nedir?

Refik

Behice

(Derin bir sükût. İkisi de düşünürler. Perde yavaş yavaş iner)

SON

hg

tes

(22)

Referanslar

Benzer Belgeler

Kenar belirleme, görüntü sıkı tırma ve iyile tirme, doku analizi gibi birçok görüntü i leme konularında uygulamaları bulunan yönlendirilmeli filtreler temel olarak belirli bir

Bu fikre yine Mukabasat'ta Sicistani'ye atfen tesadüf edilmektedir (S. Yine, Sicistani'nin Fî'l- Kamal'inde insanın kemalini temin eden hususun insandaki kuvvetlerin kemmiyet

Die wichtigsten Beobachtungsdaten, auf die sich diese Überlegungen heute noch besser als vor 30 Jahren stützen können, sind folgende: Erol hat (1956) in seiner geomorphologischen

Aynı yüz- yılın sonlarında yine Avrupa'dan gelen gerçekçi edebiyat ise romantik edebiyatın biçim ve özüne karşı tam bir devrim niteliğini taşıdığından aydın yazarlarca

Acemhüyük iskeletinin uzun kemiklerinden (humerus, radius, femur), Pearson7 4 formülü ile hesaplanan boy'u (Tablo. Kadınlar için kabuledilen orta boylu'lar kategorisine

Eğer iki veya daha fazla sahalarda, birçok kültür eşyası (bu kelime ile daima hem maddî ve hem de ma­ nevî kültürün unsurları kastedilmiştir!) aynı şekilde ve

İnsanın doğaya başkaldırışı, insanın insana başkaldırışı, insanın zulme başkaldırışı…” (Kemal 1995: 215). İnce Memed romanın her cildinde iki tip eşkıya

Doğan Atılgan Ankara University Muharrem Özen Ankara University Ertan Gökmen Ankara University Hasan İşgüzar Ankara University Ercan Beyazıt