• Sonuç bulunamadı

Anlatı Analizi El Kitabı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anlatı Analizi El Kitabı"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Luc Herman, Bart Vervaeck, Handbook of Nar-rative Analysis, University of Nebraska Press, Lincoln and London, 2005, 232 s.

Peirce, Saussure ve Rus biçimcilerinin katkıla-rıyla gelişen göstergebilim, 20. yüzyıl sonların-da bir bilim sonların-dalı haline gelmiş ve kendi içinde pek çok inceleme alanı yaratmıştır. Bunlardan biri olan anlatıbilim (naratoloji), edebî metinle-ri kendisine araştırma nesnesi olarak seçmiştir. Özellikle Gérard Genette’in çalışmalarıyla, an-latı incelemelerinde önemli bir aşama kayde-dilmiştir.

Batı’da, “Anlatıya Giriş”, “Anlatı Analizinin El Kitabı” gibi modern anlatı kuramlarını ele alan ve anlatı incelemelerine dair temel yakla-şımları değerlendiren pek çok çalışma bulun-maktadır. Bu çalışmalar, yeni teoriler ışığında sürekli güncellenerek araştırmacıların yeni yaklaşımları değerlendirmelerine aracılık

eder-ler. Analiz kitapları, bir edebî eseri ana-liz etmenin yollarını ve temel terimleri öğrenmek açısından öğrencilerin temel başvuru kaynakları olduğu kadar, araş-tırmacılar için de dikkate değer çalış-malardır. Özellikle

Türkiye’deki anlatı incelemelerinde referans alınacak teorik çalışmaların azlığı ve yetersiz-liği göz önünde bulundurulacak olursa, bu ça-lışmalara araştırmacılarımızın özel bir dikkatle yaklaşmaları gerekecektir.

Tanıtımını yaptığımız Luc Herman ve Bart Vervaeck’in birlikte oluşturdukları Handbook of Narrative Analysis adlı çalışma, öncelikle güncel bir çalışma olması1 ve yazarlarının Av-rupa’nın anlatı çalışmalarında önemli

isimle-Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 4, Ekim 2011, s. 257-261

Seçil Dumantepe

*

HANDBOOK OF NARRATIVE ANALYSIS

* Arş.Gör., Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.

1 İlk olarak 2001 yılında Felemenkçe olarak yayımlanmış, 2005 yılında Nebraska Üniversitesi tarafın-dan İngilizce olarak basılmıştır.

(2)

rinden sayılmaları2 nedeniyle bu alanda yazılan diğer pek çok eser arasından kolaylıkla yükse-lir.

Hem geleneksel teorileri hem de son yüzyılın önemli teorilerini kapsayıcı bir çalışma olan Handbook of Narrative Analysis, bir bütün ola-rak değerlendirildiğinde bir edebî eseri doğru yorumlamak için gerekli bakış açısını sağla-yabilecek niteliktedir. Kendi yazarlarının ifa-desiyle kitap, “büyük anlatı teorilerine ilişkin somut bir açıklama amacını taşır.” Genellikle bu tarz kitapların içine düştüğü bir yanılgı olan “sadece soyut teorik konularda kalmak” yerine anlatımın örneklerle somutlaştırılması, kitabın anlaşılırlığını arttırdığı gibi fazla soyutlamanın getirdiği yanlış yorumların da önüne geçer. Ki-tabın sonunda, ek olarak Charlotte Mutsaers’un “Pegasian” ve Gerrit Krol’un “The Map” adlı hikâyeleri yer alır. Anlatı metodlarına dair ör-nekler, daha çok bu iki kısa hikâye üzerinden verilmiştir. Seçilen iki hikâyenin aracılığı, anla-tının birçok temel problemini çözümlemeye ve ele alınan metodların uygulanabilirliğini ölç-meye hizmet eder. Fakat Caragh Wells3, kitapla ilgili değerlendirme yazısında4 metodolojinin adapte edilmesi konusunda küçük de olsa bir problem olduğunu belirtir. Wells’e göre proble-min kaynağı, kısa hikâyelerin uzun anlatılarda kullanılanlardan farklı yorumlama araçları ge-rektirdiği ve yazarların bu bilgiyi dikkate alma-mış olmalarıdır.

Kitabın yazarları için, bu çalışmanın temel amacı, özellikle ideolojik ve kapalı olan edebî metinleri anlamaya elverişli ve kapsayıcı bir anlatı teorisi ortaya koymaktır. E.M. Forster, W. Booth’dan Gérard Genette, Seymour Chatman, A.J. Greimas, Mieke Bal, Shlomith Rimmon-Kenan, Franz Stanzel ve Dorith Cohn’a kadar

pek çok önemli teorisyenin görüşlerine yer ve-rilir. Bütün bunların yanında, yapılan inceleme-lerde, anlatının kültürel boyutlarına da zaman zaman değinilmiştir.

Çalışma, giriş dışında üç bölümden oluşur. Giriş bölümü, “Geleneksel Sorular” ve “Yeni Sorular” olmak üzere iki başlık altında top-lanmıştır. “Geleneksel Sorular” kısmı “anla-tıcı problemi”, “anla“anla-tıcının alanı”, “anlatma ve algı”, “anlatma ve yorum”, “The Map ve Pegasian’da anlatıcı ve karakter”, “öykünün içi ve dışı” gibi başlıklar altında verilir. “Yeni Sorular” bölümünde ise “ideoloji ve bağlam”, “edebî bağlam”, “okur ve bağlam” öne çı-kan konulardır. Bunlardan edebî olduğu kadar ideolojik de yaklaşılabilen “okur ve bağlam” çifti, karşılaştırmalı anlatı teorilerinin en yeni ve önemli olgularından biridir. Aslında burada ortaya atılan sorular, eserin genel çerçevesini çizmeye yardımcı olan ve sadece bu bölümde değil, bütün eser boyunca yanıtlanmaya çalışı-lan temel sorulardır.

“Yapısalcılık Öncesi ve Yapısalcılık Etrafında” üst başlığını taşıyan birinci bölümde, yapısalcı-lığa ait temel kavramlar tanıtılır. Ayrıca burada anlatı teorisinin ilk zeminleri tartışılırken ya-pısalcılıkla eş zamanlı gelişen bazı önemli te-orilere de yer verilmiştir. Bu bölümdeki amaç, naratolojinin detaylı bir tarihini yapmak değil, sadece naratolojik tartışmalarda hâlâ önemli bir fi gür olan klasik kavramları ve teorisyenleri ha-tırlamaktır.

Birinci bölümde, karşıtlarıyla birlikte ele alı-nan altı terim çifti ayrıntılarıyla incelenmiştir: “Öykü ve olay örgüsü”, “anlatma ve gösterme”, “yazar ve anlatıcı”, “anlatıcı ve okur”, “bilinç ve söylem” ve “algı ve söylem”. Böylece iler-leyen bölümlerde anlatı analizlerinin çeşitli

2 Luc Herman, Profesör, Amerikan Edebiyatı ve Edebiyat Teorisi, Antwerp Üniversitesi, Belçika. Bart Vervaeck, Profesör, Hollanda Edebiyatı ve Edebiyat Teorisi, Free Ünivesitesi, Hollanda. 3 Caragh Wells, Dr., Bristol Üniversitesi.

(3)

görünüşlerine doğru yapılacak olan açılımlara sağlam bir zemin hazırlanır. Örmeğin “öykü ve olay örgüsü” çiftinde, öncelikle Forster’in sınıfl andırmasından yola çıkarak öykü ve olay örgüsü ayrımını belirleyen sınırların zorluğu üzerinde durulur. Daha sonra anlatının genel bir tanımı verilir. “Anlatma ve Gösteme”de, Plato’dan beri kullanılan ve mimesis / diegesis kavramlarıyla karşılanan bu terim çiftinin, bir-birinden ayrı iki çift gibi görünse de her anlatı-nın belirli bir pozisyonunu işgal eden bütün bir sürecin iki uç üyesi olduğu vurgulanır.

Bir öykü formunun “gönderici”, “mesaj” ve “alıcı”dan oluşan bir bildirişim dizgesi oldu-ğunu varsaymak klasik yapısalcı teorisyenler arasında bilinen bir kabuldür. Onlar, gönderici karşısına anlatıcıyı (narrator), mesajın karşısı-na metni (karşısı-narrative), alıcının karşısıkarşısı-na ise oku-ru (narratee) koyarlar. İşte “yazar ve anlatıcı”, “anlatıcı ve okur” bölümlerinde, edebî bildiri-şimin elementleri anlatıcı-metin-dinleyen üçlü-sünün sınırlandırıcılığından uzaklaşarak örtük yazar (implied author), dramatize edilen yazar (dramatized author)5, dramatize edilen anlatı-cı (dramatized narrator), dramatize edilmeyen anlatıcı (undramatized narrator), anlatı mesajı (narrative message), dramatize edilen dinleyi-ci (dramatized narratee), dramatize edilmeyen dinleyici (undramatized narratee), sahte okur (mock reader) ve gerçek okur (real reader) olmak üzere geniş bir terim yelpazesi içinde değerlendirilir. Aynı bağlamda söz edimleri te-orisine (speech act theory) de yer verilmiştir. “Bilinç ve söylem (speech)” bölümünde, klasik dolaysız söylem (direct speech), dolaylı söy-lem (indirect speech) ve serbest dolaylı söysöy-lem (free indirect speech) ayrımı Dorrit Cohn’un yardımıyla genişletilir. Edebî eserlerde bilin-cin sunumu, anlatının anlaşılması ve

yorum-lanmasında büyük önem taşıdığı kadar metnin ritmini de belirleyen bir unsurdur. Transparent Minds (1978)’ın yazarı Dorrit Cohn, bilincin sunumunu üçüncü tekil kişi ve birinci tekil kişi anlatıcı tarafından yapılmasına göre öncelikle iki türe ayırır. Anlatıcının bilincini sunduğu kişiyle aynı fi kirde olup olmamasına dayanan bu ilk ayrım, kendi içinde yine alt başlıklara ayrılmıştır.

“Algı ve söylem” bölümünde bakış açısı prob-lemi üzerinde durulur. Bir eserde bakış açıları incelenirken karşılaşılan önemli bir problem, kısaca olayları algılayan ve gören kişinin tes-piti olan bakış açısıyla, olayları anlatan (ko-nuşan) kişinin yani anlatıcının birbirine karış-tırılmasıdır. Her şeyi bilen anlatıcının bakış açısından ilerliyorken, kendimizi birdenbire karakterin zihninin içinde buluveririz. Her iki durumda da 3. Tekil şahıs anlatıcı kullanıldığı için aradaki geçişleri yakalamak da, dikkatli bir okurun bile zorlanacağı bir iştir. Kitabın yazar-ları, Norman Friedman’ın ve Franz Stanzel’in anlatı durumuna ait bu iki düzeyi iç içe sun-dukları yaklaşımlarına karşılık, Dorrit Cohn’un bakış açısıyla ilgili değerlendirilmelerini daha ayırt edici bulur.

Eserin “Yapısalcılık” adı verilen ikinci bölüm-de “öykü ve olay örgüsü” arasındaki ilişki, ya-pısal naratolojinin üç temel düzeyine dönüşür: Öykü (story), anlatı (narrative) ve anlatım (nar-ration). Bu da bize, yoğun bir anlatı metninin karmaşıklığına cevap vermede yetersiz kalan çift karşıtlıkların ötesinde bir gelişme sağlar. İkinci bölümünde, yazarlarının ifadeleriyle bu karmaşıklığı uzlaştırmaya çalışan yapısalcı yaklaşımlar ele alınır.

Çağdaş anlatıbilimin öncülerinden Todorov, What is Structuralism? (Yapısalcılık Nedir?) adlı eserinde, yapısalcılığın edebî metni,

ken-5 “Dramatize edilmiş yazar” terimiyle, öyküde varlığı görülen, fakat bir karakter olarak yer almayan geleneksel yazar-anlatıcı kastedilmiştir. Buna karşılık “dramatize edilmiş anlatıcı” ise öyküde bir ka-rakter olarak yer alır.

(4)

disini okura sunduğu biçimde değil, daha çok soyut bir derin yapı olarak ele aldığını açıklar. Anlatıbilimi, yüzeyi incelemekten ziyade, anla-tı için esas olan şeyi incelemelidir. Bu yaklaşım, anlatı metninin öykü (story), anlatı (narrative) ve anlatım (narration) olmak üzere üç aşamaya ayrılmasına neden olur. Eserin ikinci bölümün-de, anlatının yapısal analizine temel olan bu üç ana düzey, üç önemli yapısalcı anlatıbilimciye başvurarak açıklanmıştır: Gérard Genette, Sh-lomith Rimmon-Kenan ve Mieke Bal. Fakat eleştirmenlerin bu aşamalar için farklı terimler kullanmalarından kaynaklanan zorluk, Gérard Genette’in terimlerinin esas alınmasıyla büyük ölçüde aşılmıştır.

Bu üç analiz aşamasından ilki olan “öykü”, olaylar (events), katılanlar (actants) ve sah-neleme (setting) olmak üzere kendi içinde üç kısma ayrılarak incelenir. “Anlatı (narrative)” aşamasında zaman, karakterize etme ve odak-lanma; “Anlatım (narration)”da ise hikâye etme (narrating) ve bilinç sunumu problemle-ri işlenir. Bu üç katmanın kombinasyonundan ortaya çıkan model, okurun bir anlatı metninin bütün merkezi yönlerini kavramasına izin ve-rir. Örneğin okur, bu sayede karakterizasyonun, anlatı kurulumu ya da metodu ile ya da olayla-rın algılandığı perspektif ile nasıl bağlandığını görebilir. Her bölümün başında, o bölümü bir bütün olarak gösteren, kapsayıcı bir şemanın yer alması da okurun işini kolaylaştıran diğer bir yoldur. Vurgulanması gereken bir noktada, Luc Herman ve Bart Vervaeck’in söz konusu olan yapısalcı bir yaklaşım da olsa incelemede okurun rolünü ön plana çıkarmalarıdır. Çünkü yazarların ifadesiyle “bir sistemin uygulan-ması, sadece onu kullanan kişi kadar iyidir.” Analizin boyutları, hangi inceleme unsurlarının ön plana çıkacağı, ele aldığı metne göre okura bırakılan kararlardır. Anlatıya uygun seçimlerin yapılmadığı durumlarda analiz, hem öykünün boyutunun hem de amacının dışına taşar. Son bölüm, “Post-klasik Naratoloji” üst

başlı-ğını taşır. Anlatıbilim incelemeleri, klasik yapı-salcı uygulamaların yaygın olarak benimsendi-ği bir dönemden sonra, son yüzyılda post-klasik adı verilen bir evreye girmiştir. Günümüzde de anlatıbilimin klasik ve post-klasik olmak üzere iki çizgide ilerlediği görülür. Post-klasik in-celemelerin ortaya çıkışında, klasik yapısalcı yaklaşımların getirdiği hiyerarşik düzen ve ku-rallar bütünü gibi belirli anlatı standartlarıyla oynamak ve beklentilerin dışına çıkmak isteyen deneysel yazarların da payı büyüktür.

Bu bölümde henüz başlangıç aşamasında olan post klasik yaklaşımlardan bazıları sunulur. Bunlardan deneysel naratoloji, antropolojik na-ratoloji, psikoanalitik nana-ratoloji, sibernaratoloji (cybernarratology) gibi bazı anlatı teorileri ta-nıtılmakla yetinilirken; ideoloji, okur, cinsiyete bağlı teoriler (gender theory) ve mümkün dün-yalar teorisi (possible worlds theory) gibi son yüzyılın önemli teorileri üzerinde ayrı başlıklar halinde durulmuştur.

Türkiye’de yapılan edebî incelemelerdeki te-rimler ile Batı’daki bir araştırma eserinde bu-lunan terimler arasındaki niceliksel zıtlık göz önüne alındığında, yabancı bir eseri çevirmek de, çeviri bir metni anlamak da kolay değildir. Bu zorluğa rağmen, Batı’daki bu tarz el ki-taplarının, özellikle öğrenci merkezli bir okur kitlesini hedef aldığından ve anlatı problemine bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşımı amaçla-dıklarından diğer araştırma eserlerine kıyasla daha anlaşılır olduğunu söyleyebiliriz. Konuya bu genel bakış, terim konusundaki dallanmayı azaltarak anlaşılırlığı arttıran diğer önemli bir unsurdur.

Eserin sonundaki geniş kaynakça, hem yazarla-rın konulayazarla-rına hakimiyetini hem de okurlayazarla-rına bu alanda yapılan önemli çalışmaların bir kro-nolojisini vermeleri açısından dikkate değerdir. Ayrıca kavramlar ve isim dizini, bu tarz çalış-malardan yararlanmayı kolaylaştıran diğer bir unsurdur.

(5)

modelin savunuculuğunu yapmak yerine , an-latı incelemeleri için kapsayıcı ve tutarlı bir yol arayışında olmalarıdır.6

Sonuç olarak, Handbook of Narrative Analy-sis, Avrupa’da edebî metinler üzerine yapılan

temel teorik çalışmaları tanımak isteyenler ve anlatı analizi konusundaki son yaklaşımları merak edenler için iyi bir başlangıç noktasıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

MİKTAD KADIOĞLU: Zaten sıcak hava dalgaları 2003 Ağustos ayında Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde 35 bin ki şiyi öldürmesi gibi önemli sayıda ölümlere ve erken

Bunların içerisinde en ünlüleri, kendilerine sevgiyle bağlı olan Cusa Kardinali Nicolas (1401-1464) ve kendilerine karşı tepki duyan Rotterdam’lı Erasmus’tur (1466-1536)

In this work, third party roles, structural interventions, and conflict transformation are treated as foreign policy tools that are available to international actors,

Fenâri Isa Camii'nin bu bölümü ilgi çekici bir taş ve tuğla işçiliğine sahiptir.. Son devir Bizans mimarisinde tuğla

el-Gazâlî de telif ettiği eserlerinde kendine özgü ilmî, edebî üslûp çeşitlerine ve özel- liklerine başvurmuştur. O, yeni şeyler söyleyebilen, farklı usûl, üslûp

The increase of economic plants in Phu Hung community forest in compliance with planting promotion policy for 58 species [4] corresponding to plants from the analyzed

Yazılım sistemleri modern dünyada bir çok iş alanında önemli roller oynamaktadır. Alınan her üründe olduğu gibi yazılımın kalitesinin iyi olması da yazılımı alacak kişi

Sosyal psi- koloji yazınında kimlik oluşturma ve kimlik kuramlarına bakıldığında Sosyal Kimlik Kuramı, Benlik Sınıflandırma Kuramı, Sembolik Etkileşim Kuramı