• Sonuç bulunamadı

2. NESRİN ERBİL ŞİİRLERİNİN TEMATİK AÇIDAN İNCELENMESİ

2.2. Zamandan ve Mekandan Kopuş: Yol

Yol bireyin kendini gerçekleştirmek, hedeflerine ulaşmak ya da bir yerlerden kaçmak maksadıyla kullandığı bir semboldür. Kimi zaman giden kimi zaman da gelenlerin olduğu bir nesne olan yol çoğu zaman araç olarak kalmaktadır. Nesrin Erbil'in incelemeye aldığımız şiirlerinde olumsuzlanan yol metaforuna sıklıkla yer verdiği görülür. Yitik Yollar, Yol, Yolların Sonu adlı şiirlerinde şairin birçok şiirinde hissettiğimiz umudun yerini karamsar bir durum alır;

YOL

Çizecektir zihninde yolların manasını Yollar ki geliş midir gidiş midir bilemeyiz Yollar ki durmadadır giden ve gelen biziz (Erbil,1968, s.27)

Şair yolun anlamının kişinin belirleyeceğini, gitmek ya da dönmek için kullanması ge- rektiğini vurgularken gitmek vatan toprağından kopuşla eş değer ve gidiş bir eşik olarak değerlendirir. Yola anlam vermek kişinin yolu kullanma amacını belirlerken kimi zaman bir kaçış kimi zaman bir yakarış, kimi zaman ise bir varış anlamını taşıyan yol;Yollar ki durmadadır giden ve gelen biziz dizesinde yolların her zaman ve her durumda var olduğu ve insanoğlunun bu metaforu daima kullandığı vurgulanır.

Dizelere hakim olan duygu belirsizlikle birlikte bir teslimiyetin ifadesidir. Yol nesnesi durur, değişmez fiziksel bir akışı sağlarken asıl olan insanın, gelen ve gidenin değişimidir. Bu açıdan yol insana sunulan dilekler ve yaşamsal dizgenin akışını sağlayan bir dış unsur olarak değerlendirilir.

20

Yaşanmışlıkların etkisi ile varlığını bir yerden bir yere taşımaya çalışan insanın en önemli dayanağı kendiliğini de yanında götürebileceği bir ortamken yol bu ortamı sağlayan temel bir gerçeklik haline dönüşür. Şiirin tamamında asıl olanın, değişenin, insani olanın kişiyi halden hale taşıyan nesneden çok kişisel değişimler ve arzular olduğu belirtirken Yalom'a göre kaygı uyandıran kavramlar "ölüm özgürlük, anlam ve yalnızlıktır.''(2001, s.19) N. Erbil'in şiirlerinde kullandığı yol metaforu da ölüm, özgürlük ve yalnızlığı doğuran nesne olarak tanılanır;

YOLLARIN SONU

Gelişim öyle şiddetli olacak ki Nefesim açacak kapılarınız Geçtiğim yollarda

Taşlarınız ürperecek

(Erbil,1968, s.45)

Nesrin Erbil'in şiirin yanında resim sanatı ile ilgilendiğini belirtmiştik. Şairin bu yönü- nü Yolların Sonu adlı şiirde görebiliriz. Yaşanılan duygu değişimleri ve ruh hali okurun duygusal çevreninde ses bulacak şekilde düzenlenir. Yollara hükmedebilmek, onu, gelişini engelleyen her şeyin önünde diz çökeceğine olan inancın dile getirilmesinde yol, yaşanılan acılı günlerin bitişini ifade eder. Ağaç, rüzgar ve yol nesnelerini insanlaştırılarak dizenin insanı yakalayan ve sarsan yönüne dikkat çekecek bir söylem biçimi oluşturulur.

Dönmek eylemi hınç duygusunun gölgesinde şekillenirken dış sese dönüşen hıncın eylemle birleşip kendini olanca vahşiliği ile somutlaştırıp dışarıya yansıma durumu söz konusu değildir. Ben öznesi "kapılarınız, taşlarınız'' isimlerinden anlaşılacağı üzere çoğul olana karşı bir duruş sergiler. Sizin kaplarınız, sizin taşlarınız, size ait olan her bir değer ötekinin üzerindeki yükü artırmaktadır. Siz, şair ve dahil olduğu evreni engellemeye çalışan bir karşı değer durumundadır. Doğaya ait olan her bir unsur düşman olarakimlenirken dağlar, rüzgarlar, karanlık bu umutlu yürüyüş ya da hayalden nasibini alacak şekilde olumsuzlanarak kurgulanır;

YOLLARIN SONU

Geceler titreyecek adımlarımda Ağaçlar bükülüp yol verecek Gerinmiş karanlık yollarda;

21

(Erbil,1968, s.45)

Rüzgar, dağ, ağaç insanın hayat şartları içerisinde olumlu iken düşmanın şekil değiş- tirmiş formunu ifade etmekte kullanılan sembollere dönüşür. N.Erbil gündüzün, ışığın kutsallığına dokunmak istemeyen bir bilinçle kötü ve olumsuz değerleri gecede, karanlıkta yaşatır. Bu yaşatma bellekte var olanların karşılaşmasını da kolaylaştırır. Kişileştirilen yol, gece ve ağaç doğada var olan önemli birer yaşam öğesi iken şair için karşıt değerler olarak imlenir;

YOLLARIN SONU

Kalkıyor ebediyetin perdeleri Rüzgarlar bizi bağlayamazsınız Yolların sonuna yaklaşıyoruz

(Erbil, 1968, s.45)

Kalkıyor ebediyetin perdeleri dizesinde çıkılan yol sonunda Irak'ın üzerine serilen si- yah bir perdenin kalkışından, bir halkın ebedi ölüm uykusundan uyanışından duyulan sevinci dile getirir. Artık hiç bir engelin kalmayacağına ve istediği sona yaklaşıldığına dikkat çeken şair, yapılan haksızlıkları doğanın doğal akışı içerisinde sunmaktadır. Şair şiirlerinde doğayı çoğu zaman karşı değer olarak verirken öteki, karşıt olan, gücünü zayıfın varlığını yok etmek için kullanan tarafı temsilen kullanır.''ebediyetin perdeleri'' korkunun, yalnız mazluma tesir ettiği tahtadan perdelerin kırılacağına ve tüm eylemlerin son bulacağına olan inancı dile getirmektedir.

Yolların Sonu başlığını taşıyan şiirde şair, birçok olumsuz durumun bitişini yol meta- forunun bitişi ile bağdaştırarak verir. Yol nerede ve neden biter sorularının da cevabını saklayan dizelerde yolun bitmesi olumsuz bir durumu ifade ederken artık kaçış yerinin kalmadığı izlenimi oluşur. Kaçan ile kovalayan kişi için yolun bitişi farklı duyguları barındırırken burada kovalayan sıfatı içerisinde yolların bitişinden duyulan memnuniyet dile getirilir.

Yol kavuşturur ya da ayırırken, bilinç ne zaman yolun anlamına ulaşırsa asıl olan uyanış, fark ediş o zaman anlam kazanır. Bu açıdan "yitik"ibaresi kayıp, sonu belli olmayan, sona dair bir bilginin olmaması yani belirsizliği ifade ederken, yolun anlamını daraltan ömür bitimi de okurun dünyasında uzayan, darlaşan- genişleyen ya da ferahlayan bir ömrün varlığını ifade edecek biçimde şekillenir;"Sınırların ötesinde bir uyanışla, zihinlerinin ve

22

kişiliklerinin dayatmalarına uyan yalnız bireyler" (Aşkaroğlu, 2016, s.9) ''yol"yola çıkanı, çıkılış sebebini, geliş ya da gidişi imleyen bir nesne iken birey kimi zaman kendine, kimi zaman da ulaşmak istediği arzu nesnesine göre yolu yaşar ya da yolda yaşar.

Benzer Belgeler