• Sonuç bulunamadı

2.6. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6.2. Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar

Öğretmenlerin iş doyumları ile ilgili bütün çalışmaların arasında en bilinenlerden biri Sergiovanni (1967) tarafından yürütülmüştür. O Herzberg’in iki faktörlü iş doyumu teorisini test etmek için 71 öğretmenle görüşmüştür. Onun çalışması başarı, tanınma ve öğretmenlerin motivasyonuna katkıda bulunan sorumluluğu ön plana çıkarmıştır. Doyumsuzluk öğrencilerle kişiler arası ilişkilerin zayıflığı, yetersiz denetleme biçimleri, katı ve inatçı okul politikaları ve yönetim uygulamaları ve meslektaşlarla ve ailelerle zayıf kişilerarası ilişkilerden kaynaklanır görünmektedir. Sergiovanni’ye göre, işin kendisi, hem doyumun hem de doyumsuzluğun nedenlerini açıklamaktadır. Oysa ilerleme Herzberg’in muhasebecileri ve mühendisleri için çok önemli bir güdüleyicidir. Sergiovanni öğretmenleri de dikkat çekici bir şekilde gözden kaçırmıştır. Sergiovanni’ye göre küçük fırsatlar sunan öğretmenlik, halen biçimseldir. O Herzberg’in bulguları ve kendi bulguları arasındaki farklılıkları gerçekte Herzberg’in çalışmasının endüstriyel ortamlarda yürütülmesine bağlamıştır (Sung, 1999’dan Akt. Toprak, 2007).

Friesen ve arkadaşları (1983), “Okul Müdürlerinin İşlerinden Elde Ettikleri Doyum” adlı araştırmalarında deneklerin belirttiği doyum ve doyumsuzluk dereceleri okul müdürlerinin kişisel değişkenleri ile ilişkilendirilmiştir. İlk olarak, 20 yıl ve daha çok kıdemi olan okul müdürleri, diğer meslektaşlarına göre daha çok sıklıkla hijyen etkenlerini doyum sağlayıcı olarak belirtmişlerdir. İkinci olarak erkek okul müdürleri, kadın okul müdürlerine göre daha çok sıklıkla, kötü hijyen etkenlerinin iş doyumsuzluğu yarattığını düşünmüşlerdir. Üçüncü olarak, şehirdeki okul müdürleri, köy ve kasabalardaki okul müdürlerine göre daha az sıklıkla, kötü hijyen faktörlerinin iş duyumsuzluğu yarattığını belirtmişlerdir. Son olarak, 40'dan fazla öğretmenle çalışan büyük okulların okul müdürleri, diğer okul müdürlerine göre daha az sıklıkla hijyen etkenlerinin iş doyumsuzluğu yarattığını belirtmişlerdir (Yavaş, 2007).

Spector (1985), “İnsana Hizmet Sektörünün Bireysel Doyum Düzeyi: İş Doyumu Anketi İncelemesi” adlı araştırmasında “İş Tanımlayıcı İndeks” ve “İş Doyumu Anketi”ni kullanarak, bunları özellikle kamunun insan servisi bölümünde ve kar amacı gütmeyen örgütlerde uygulamıştır. Spector, 9 boyuttan ve 36 maddeden oluşan iş doyumu anketini kullanarak elde ettiği veriler sonucu yaptığı analizlere göre; en güçlü korelasyon işi ve yöneticiyi algılama ile işi bırakma niyeti ve örgütsel bağlılık arasında ortaya çıkmıştır. Daha ılımlı korelasyonlar ise, yaş, öğrenim düzeyi, işe devamsızlık, işten ayrılma ile ücret arasında bulunmuştur (Yavaş, 2007).

Sylvia ve Hutchison (1985), ABD’nin Oklahama kentinde 167 öğretmenden oluşan bir örneklem ile öğretmen güdülenmesini araştırmışlardır. Araştırmada veri toplama aracı olarak tutum anketi kullanmışlardır. Araştırmada öğretmenlerin iş özerkliği, ücret eşitliği algıları ve içsel iç unsurlarına yönelik doyumları incelenmiş. Araştırmada, öğretmen güdülenmesinin, uygun sorumluluk, yeni düşünceleri geliştirme özgürlüğü, beklentilerin artırılması ve içsel çalışma öğeleri gibi etkenlerle mümkün olabileceği belirtilmektedir. Öğretmenleri mesleğe çekme ile meslekte tutmanın, ücret artışı ve öğretmenin desteklenmesine bağlı olduğu görülmüştür. Ayrıca öğretmenler, en çok yönetimin kendilerine, performanslarına yönelik destekte ve geribildirimde bulunmadıklarından yakınmaktadır (Surada, 2015).

Hossain (1992), Bangladeş’te 50’si özel, 50’si devlet okulu olmak üzere toplam 100 okulda çalışan öğretmenlere yönelik bir araştırma yapmış ve şu bulgulara ulaşmıştır: Devlet okulunda çalışan öğretmenlerin iş doyum düzeyleri, özel okulda çalışan öğretmenlere göre daha fazladır. Özel okulda çalışan öğretmenlerde iş doyumsuzluğunun en önemli nedenleri; yönetimin baskısı, iş güvensizliği ve maaşın yetersizliğidir. Devlet okulunda çalışan öğretmenlerdeki iş doyumsuzluğunun en önemli nedenleri ise demokratik olmayan koşullar, maaşın yetersizliği, terfi imkânlarının olmaması ve kötü çalışma koşullarıdır (Surada, 2015).

Dinhamm ve Scott (1996), Avustralya Batı Sdney’deki öğretmenlerin ve yöneticilerin iş doyumları, motivasyonları ve sağlıklarıyla ilgili olarak bir çalışma yürütmüştür. 47 okuldan 529 katılımcıya doyum ve doyumsuzlukla ilgili 7 dereceli bir ölçek verilmiştir. Araştırma sonuçları tümüyle okullardaki ilerleme durumlarını ellerinde tutan öğretmenlerin asıl öğretim rolleriyle çok doyumlu olduğunu ortaya koymuştur. Öğrenci başarısı, onların tutum ve davranışlarını değiştirerek yardım etme, öğrencilerle ve diğerleriyle olumlu ilişkiler, kişisel büyüme ve mesleki becerilerin hâkimiyeti ve meslekte destekleyici çevrenin kısmen hissedilmesi güçlü doyum sağlayıcılardır.

Diğer yandan, öğretmen ve yönetici doyumsuzluğunun ana kaynaklarının sebebi, çocukların öğretim görevlinden daha çok dış kaynaklı konulardır. Bu doyumsuzluklar büyük ölçüde öğretmenlerin ve okulların kontrolünün dışında ve daha geniş bir toplum çevresi, hükümet politikaları ve işverenin içinde olduğu bulunduğu bir kaynaktandır. Aslında bu ankette kendilerini doyumlu olarak değerlendirenlerin oranı sadece %52’dir. Çalışanların %57’si öğretmenliğe başladığından daha çok şimdi doyumsuz olduklarını belirtmişlerdir.

Tümüyle doyum değerlendirmeleri ve terfi statüsünü elinde bulunduranlar arasında yüksek derecede ilişki bulunmuştur. Okulda çok güçlü ve yetkiyi elinde bulunduran müdürlerin %76’sı, müdür vekillerinin ve lider öğretmenlerin %66’sı kendi değerlendirmelerine göre çok doyumludur. Sınıf öğretmenlerinin %52’si kendilerin doyumlu olarak değerlendirmiştir. En doyumsuz grup, kendilerini her bir

derecede doyumsuz olarak nitelendiren gelişmiş beceri öğretmenleridir. Hemen hemen doyumsuz olan ilkokul müdür yardımcılarının / yönetici öğretmenlerin ve ikinci yaş öğretmenlerin %48’i kendilerini doyumlu olara değerlendirmiştir.

Yaş ile doyum arasında önemli bir ilişki yoktur. Bununla birlikte, yaşlı öğretmenlerin genç öğretmenlerden daha büyük doyumda olması olasıdır. Şimdiki okulda hizmet etme yılı tümüyle doyum ve doyumun değişmesiyle ilgili olarak önemli derecede ilişkili bulunmuştur. Önemli bir ilişki tümüyle doyum değerlendirmeleri ile genel sağlık anketi tarafından ölçülen zihinsel sağlık arasında bulunmuştur. Doyumun yüksek seviyesinin düşük seviyedeki zihinsel stres ile ilgili olduğu ortaya çıkmıştır (Toprak, 2007).

Neuman (1997) “Öğretmen İş Doyumu” adlı doktora tezinde öğretmenlerin iş doyum düzeylerinin çeşitli değişkenlerle ilişkisinin olup olmadığını araştırmıştır. Araştırmada öğretmenlerin iş doyum düzeyini ölçmek için Minnesota İş Doyum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin genel iş doyum düzeyi düşük bulunmuştur. En yüksek doyumun içsel faktörlerden, en düşük doyumun ise dışsal faktörlerden kaynaklandığı görülmektedir (Gençtürk, 2008).

Rahman (2001), Malezya’nın Sarawak bölgesinde çalışan ilköğretim ve ortaöğretim öğretmenlerinin iş doyumunu incelediği çalışmasında ilköğretim okulu öğretmenlerinin iş doyum düzeylerinin, ortaöğretim okulu öğretmenlerinin iş doyum düzeylerinden daha yüksek olduğu sonucunu bulmuştur. Bölgesel kıyaslama açısından ise kırsal alanda çalışan öğretmenlerin iş doyum düzeylerinin şehirde çalışan öğretmenlerin iş doyum düzeylerinden daha yüksek olduğu saptanmıştır. Cinsiyet değişkeni açısından da erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlerden daha yüksek iş doyuma sahip olduğunu tespit etmiştir (Karakuzu, 2013).

Stemple (2004), ABD’nin Virginia kentindeki yüksek okul müdürlerinin iş doyum düzeylerini incelediği çalışmasında şu sonuçlara ulaşmıştır: Demografik açıdan yüksek okul müdürlerinin %43.7’sinin 46-55 yaş arasındadır. Yüksek okul müdürlerinin %80.9’u erkektir. Müdürlerin %45.9’unun geliri 75,000 ve 100,000

dolar arasındadır. Müdürlerin %20.8’i okul mevcudu 401-800 öğrenci olan okullarda görev yapmaktadır. Kıdem açısından müdürlerin %38.3’ü 1-3 yıldır bu işi yapmaktadır. İş doyumu açısından yüksekokul müdürlerinin sosyal servis, moral değerler ve yaratıcılık boyutlarında yüksek iş doyumuna sahip oldukları, yükselme ve tanınma ile ücret boyutlarında ise düşük iş doyumuna sahip oldukları görülmektedir (Karakuzu, 2013).

Papin (2005) “Şehir Merkezindeki Eğitimcilerin İş Doyumları” adlı doktora tezinde, Arizona’daki üç farklı okul bölgesinde görev yapan 385 ilköğretim okulu öğretmeni üzerinde araştırma yapmıştır. Araştırmada ölçek olarak, Minnesota İş Doyum Ölçeği kullanılmıştır. Papin araştırmasında öğretmenlerin iş doyum düzeyleri ile cinsiyet, sınıf seviyesi, yaş, maaş ve tecrübe gibi değişkenler arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı incelemiştir. Bulgulara göre, iş doyumu ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Yine aynı şekilde iş doyumu ile sınıf seviyesi arasında da anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Ayrıca öğretmenlerin iş doyum düzeylerinin dışsal faktörlerde düşük, içsel faktörlerde ise yüksek olduğu görülmektedir (Gençtürk, 2008).

BÖLÜM 3

YÖNTEM

Bu bölümde; araştırmanın modeli, evren ve örneklemi, veri toplama araçları ve verilerin analizine yer verilecektir.

Benzer Belgeler