• Sonuç bulunamadı

Yoksulluk nafakası davalarında görevli ve yetkili mahkeme

D- Talep koşulu

III. Yoksulluk nafakası davalarında görevli ve yetkili mahkeme

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un210 4’üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, “TMK’nın İkinci Kitabı ile 03.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, Aile Mahkemeleri’nin görevine girmektedir”. “Buna göre Aile mahkemesinde açılabilecek belli başlı davalar, nişanlama [nişanlanma] ile ilgili anlaşmazlık, boşanma ve buna bağlı olarak mal paylaşımı, nafaka ve velayetle ilgili konular, soybağının kurulması ile ilgili (tanıma, babalık hükmü, evlat edinme) konular, vesayetle ilgili konular ile bu konular hakkında yabancı mahkemelerden alınan kararlar hakkında tanıma ve tenfiz ve Ailenin Korunması ile ilgili tedbir talepleri olacaktır.211” Bu paralelde, yoksulluk nafakası talepleri ve bu nafaka ile ilgili uyuşmazlıklar da, aile hukukundan doğan dava ve işler kapsamında olduğundan, yoksulluk nafakasına dair her türlü talep ve iddia da, Aile Mahkemelerinde ele alınacaktır.

(209) KAÇAK, Açıklamalı-İçtihatlı Boşanma Davalarında Maddi ve Manevi Tazminat İle Yoksulluk Nafakası, s. 174.

(210) 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun; RGT.: 18.01.2003, RGS.: 24997, Yayımlandığı Düstur: Tertip: C.7. Kanunun tam metni için bkz.: http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Kanunlar.aspx, Er. T.: 29.09.2012.

(211) Selma Baktır, Aile Mahkemeleri, Yetkin Basım Yayım ve Dağıtım A.Ş., Ankara, 2003. s. 85.

Dolayısıyla, yoksulluk nafakasına ilişkin olarak, gerek boşanma davası ile birlikte ve gerekse de boşanma davasından bağımsız şekilde ikame edilen davalar, ayrıca nafakanın arttırılmasına ya da azaltılmasına veya nafakanın kaldırılmasına ilişkin davalar, Aile Mahkemelerinde görülecektir. Uygulamada da, yoksulluk nafakası kapsamındaki davaların Aile Mahkemelerinde incelenmesi gerektiği yönünde muhtelif kararlar verilmiştir.

Nitekim, nafaka yükümlülüğünden kaynaklanan borca yönelik davaların Aile Mahkemesinde bakılması gerekeceği belirtilerek, davanın İcra Tetkik Mercii Hakimliği’nde bakılması gerekeceğine dair Yerel Mahkeme kararı bozulmuştur212. Bu noktada belirtiriz ki, “davanın görüleceği yerde aile mahkemesi kurulmamış ise, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatı ile yoksulluk nafakası davasına bakacaktır213.

(212) Bu yönde Yargıtay 3. HD.’nin, 01.10.2007 tarihli, 2007/14332 E., 2007/13610 K. sayılı kararına konu uyuşmazlıkta; davacı; müvekkilinin Karşıyaka 3. İcra Dairesinin 2006/10188 sayılı dosyasında takibe konulan 16.343.51 YTL birikmiş yoksulluk nafakasının yalnızca 2000 YTL’lik kısmıyla borçlu bulunduğu, 14.343.51 YTL’lik kısmına ilişkin borçlu bulunmadığının tesbitiyle borçlu bulunmadığı kısma ilişkin icra takibinin iptali ve %40’dan az olmamak şartıyla icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacı vekilinin talebi niteliği itibariyle İcra İflas Kanununun 33, 33 a maddesinde tanımı yapılan icranın geri bırakılmasına ilişkin bir talep olduğu, bu halde de görevli mahkemenin İcra Tetkik Mercii Hakimliği olduğu, Aile Mahkemesinin görevli olamayacağı gerekçesiyle, görev yönünden davanın reddne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay; “Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabı ile (3. kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işlerin aile mahkemelerinde görüleceği, İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılan menfi tesbit ve istirdat davasının, genel hükümlere tabi olduğunu, İcra ve İflas Kanununda göreve ilişkin özel bir hüküm öngörülmediğini, somut olayda nafaka borcunun bulunmadığının tesbitine yönelik davada; borcun TMK’nın 176. maddesinde tanımı yapılan yoksulluk nafakasından kaynaklandığını ve dolayısıyla “Aile Hukukuna” ilişkin bulunduğunun anlaşıldığını, borcun nafaka yükümlülüğünden doğması nedeni ile; açılan bu davaya 4787 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince; Aile Mahkemesinde bakılması gerektiği” gerekçesi ile Yerel Mahkeme kararını bozmuştur. Karar için bkz: RUHİ, Yargıtay İçtihatlarıyla Nafaka Hukuku, s. 429. (213) Ruhi, Yargıtay İçtihatlarıyla Nafaka Hukuku, s. 57.

Yoksulluk nafakası talepleri kapsamındaki davaların, Aile Mahkemeleri nezdinde görüleceği ve bu meyanda görev konusunun netleştiği açık ise de, bu davalarda hangi mahkemenin yetkili olacağı farklı olasılıklara göre değerlendirilmelidir. Bu olasılığın yanıtı, yoksulluk nafakası talebinin boşanma davası ile birlikte mi, yoksa, ayrı ve bağımsız bir dava ile mi ileri sürüldüğü sorusunun cevabına bağlı olarak değişecektir. Genellikle, yoksulluk nafakaları, boşanma davalarıyla beraber talep edildiğinden, yoksulluk nafakası talebini değerlendirecek olan yetkili mahkeme, boşanma davasına bakan yetkili mahkeme olmaktadır.

Bu paralelde, yoksulluk nafakası talebi, boşanma dilekçesi veya cevap dilekçesi ile birlikte ya da boşanma davası sırasında ileri sürülmüş ise, yetkili mahkemenin de boşanma davasına bakan aile mahkemesi olacağını söylemek yerinde olacaktır. Bu durumda da, boşanma davalarında hangi mahkemenin yetkili olduğu sorusunun cevaplandırılması gerekmektedir. Bu sorunun cevabını, TMK’nın 168’inci maddesinde bulmamız mümkündür. TMK m. 168 uyarınca, boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olup, davacı bu mahkemelerden birini seçme hakkına sahiptir. Dolayısıyla, boşanma davalarında ileri sürülen ve/veya boşanma davalarıyla birlikte görülen yoksulluk nafakası talebi kapsamındaki davalara, eşlerden birinin yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi nezdinde veya eşlerin davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yerdeki Aile Mahkemesinde bakılacaktır.

Yoksulluk nafakası talebinin, boşanma davası ile birlikte görülmemesi ya da bu dava sırasında ileri sürülmemiş olması durumunda ise, yetkili mahkeme konusunda TMK’da açık ve özel bir hüküm bulunmaktadır. Şöyle ki, TMK’nın 177’inci maddesinde yer alan, “boşanmadan sonra açılacak yoksulluk nafakası davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir” içeriğindeki hüküm ile, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılacak yoksulluk nafakası davalarında, özel yetki ve TMK m. 168’den farklı bir düzenleme getirilmiştir.

“Bu sayede uygulamada genellikle ekonomik ve mali açıdan zayıf durumda olan nafaka alacaklısının, nafaka yükümlüsünün bulunduğu yer mahkemesine harcama yapmak sureti ile gelerek dava açmak zorunda kalması önlenmek istenmiştir. Bu yetki kuralı zayıf durumdaki eşi korumak amacı ile getirilmiştir (Yargıtay 3. HD., 21.12.2004, E. 2004/14500, K. 2004/14151)214.”

Pek tabidir ki, TMK m. 177’de kaleme alınan özel yetki düzenlemesi, kesin ve re’sen nazara alınması gereken bir yetki düzenlemesi olmayıp, davacı, genel yetki kaidelerini uygulamak suretiyle, dilerse, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde de dava açabilecektir. Nitekim, Yargıtay da 2009 senesinde verdiği bir kararında215 bu doğrultuda hüküm oluşturmuştur. Bu doğrultuda, boşanma davasından sonra açılacak nafaka davasının, nafaka alacaklısının yerleşim yerinde ikame edilmeyip, genel yetki kaideleri uyarınca davalı yanın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması ve davalı yanın, Mahkeme’nin yetkisi konusunda yetki itirazında bulunmaması ve/veya davalının yetki itirazının reddi durumunda, yetkili mahkeme olma vasfını yitirmeyen; “davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde” de nafakaya dair talep ve iddialar görülebilecektir216.

(214) RUHİ, Yargıtay İçtihatlarıyla Nafaka Hukuku, s. 57.

(215) Yargıtay 3. HD.’nin 07.07.2009 tarihli, 2009/8389 E., 2009/11862 K. sayılı kararına göre; “4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 177. maddesinde; “boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bulunduğu yer mahkemelerine gelerek dava açmalarının ve bu suretle mağdur olmalarının önlenmek istendiği, burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmünün getirildiği ve seçimlik hakkın tanındığı, nafaka alacaklılarının isterlerse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilecekleri, isterlerse de davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabilecekleri” açıklanmıştır. Kararda devamla, “Mahkemece, boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında (yoksulluk veya iştirak) “davalının yerleşim yeri” mahkemesinin yetkili olduğu (TMK’nın 175. Maddesi) belirtilmiş ise de; olayla ilgili yetki kuralının TMK’nın 177. maddesinde düzenlendiği, buna göre de; “nafaka alacaklısının (davacının) yerleşim yeri” mahkemesinin yetkili mahkeme olduğu, bu yetkinin kesin yetki olmayıp, nafaka alacaklısına seçimlik hak tanıdığı, davalı tarafın yetki itirazı bulunmadığı takdirde mahkemece re’sen incelenemeyeceği, nafaka alacaklısının iş bu davayı kendi yerleşim yerinde açmış bulunması nedeniyle, mahkemece işin esasına girilip sonucu dairesinde hüküm kurulması gerektiği, yetki yönünden davanın reddinin doğru olmadığı” belirtilmiştir. Bkz.: RUHİ, Yargıtay İçtihatlarıyla Nafaka Hukuku, s. 331.

(216) Benzer yönde, Yargıtay 3. HD.’nin 15.09.2003 tarihli, 2003/9795 E., 2003/10115 K. sayılı kararı. Bkz: RUHİ, Türk Hukukunda Boşanma, Boşanmanın Sonuçları, Yabancı

Sonuç olarak, nafaka davalarında Aile Mahkemeleri ve Aile Mahkemesi bulunmayan yargılama çevrelerinde de, “aile mahkemesi” sıfatıyla Asliye Mahkemeleri “görevli” mahkeme olmakta, yetkili mahkeme ise, nafaka konusunun boşanma yargılaması sırasında görülmesi durumunda boşanma davasını inceleyen mahkeme, boşanma yargılamasından bağımsız incelenmesi durumunda ise, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi ve/veya davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olabilmektedir.