• Sonuç bulunamadı

I.4. GERÇEKÜSTÜCÜLÜK (SÜRREALİZM)

II.1.8. Yohjı Yamamoto

1943 senesinde Tokyo'da doğmuş olan Yohji Yamamoto’yu annesi büyütmüştür. Babasını kaybettiği için çocukluğundan beri annesi matem elbiselerini hiç çıkarmamıştır ve beklide tasarımcının renk tercihi o günlerde başlayarak siyah tutkunu olmuştur. Çalışmalarında siyahla birlikte, koyu ve pastel tonları tercih etmektedir. Japonların geleneksel cafcaflı elbiselerine koyu renklerin dinginliğini katmaktadır.

“Yohji, sıradan bir terzi kadın olarak gördüğü annesinin mesleğinden nefret eder. Sürekli zengin müşterilerinin kaprisleriyle uğraşan annesinin güç koşullar altında çalışmasına fazlasıyla üzülmektedir. Nitekim hukuk eğitimi gördükten sonra annesine yardımcı olmak ister. Böylece bir moda okulu olan Bunka College'a kaydını yaptırır. "Meslegin temelini, tekniklerini öğrenmek" tir amacı. [...] Zaman geçtikçe Parisli büyük modacılara özenir. Şans ondan yanadır ve 1969'da bir Paris

yolculuğu kazanır. Birkaç günlüğüne gittiği şehirde, tam 8 ay kalır. "Flore ya da Deux Magots kahvelerinin terasında oturup gençleri izlerdim. Courreges ve Yves Saint Laurent'ın kreasyonlarını ve hazır giyimin ilk örneklerini böyle keşfettim. Benim için çok önemli anlardı. Sonra Tokyo'ya döndüm. Özgün çalışmalarımı yaratmadan önce anneme yardım ettim. Her zaman şöyle düşünmüşümdür: Renkten de önce, elbiseyi dikeceğiniz kumaş gelir. Önce kumaşın sesini dinlerim ben, renkte ancak ondan sonra karar kılarım. Dokumalar büyülüdür ve kalın olsun, ince olsun elde dokunmuş ya da sentetik olsun, hepsini severim. Renk de çok önemli dir; çünkü her renk her kumaşta kullanılmaz. Bazı kumaşların kabul etmediği renkler vardır. Biz moda tasarımcılarının mutlaka bilmesi ve öğrenmesi gereken bir konudur bu.”

1970 yılında kadın tasarlamaya başlar ve 1972 yılında, kendi şirketini kurarak ilk koleksiyonunu hazırlamıştır. Yamamoto özgün tasarımlarında biri olan ‘Y’ hattı olarak tanımladığı üslubu öne sürmüştür. Annesinin terzi olmasından dolayı il zamanlar onun tarzından etkilenmiştir. Mezun olduktan sonra ise özgün tasarımlar yaratmaya başlamıştır. 1977 yılında ilk koleksiyonunu Tokyo'da sunmuştur. 1981 yıllarda Paris'te ilk sunduğu ilk defilede eleştirmenlerden çok olumlu eleştiriler almıştır. Tasarımlarını ‘yoksulluk’ estetiğinden etkilenerek yapmıştır. Dünya modasında üst kademelerine atlamasında onun 1983 teki Paris İlkbahar/yaz koleksiyonu neden olmuştur.

“Avrupa terzilik geleneğini bir temele oturtmasına karşın Yamamoto tarzını daha çok Japon kökenli olmasına borçludur. Örneğin ilk kez 1984'te tanıtılmış olan erkek dizaynı takım elbiselerde ve gömleklerde onun imzasını taşır. Asimetrik olarak kesilmiş kimono ve rahip yakalan onun kadın dizayn Lo Lo birçoğunun temelini oluşturur. Onun sombre palette siyah, denizci mavisi ve beyaz arada sırada portakal, badem, menekşe rengine ve yeşil geçişleri modanın şu anki zorlamalarının dışına çıkmak için önceden tasarlanmış bir girişimi gösterir ve kalıcı stiller yaratmıştır. “

Modaya getirdiği en büyük yeniliklerden bir tanesi, hammaddelere yönelerek koyu rengi tercih etmesi ve koleksiyonlarında kıvrılan ırmakları andıran ipek kumaşları kullanarak oluşturduğu drapelerdir.

http://www.designophy.com/, 02.03.2004, özümsenerek aktarılmıştır.

François Baudot, A Centruy Fashion, Thames and Hudson, London, 1999, s. 322, özümsenerek

“1981'de Fransa'da ‘hırpani giyim’ ve ‘serseri görünümler’i sergileyen bir koleksiyon sunar. Son derece kaliteli ve pahalı kumaşlardan, yırtık pırtık giysiler yaratır. Kullandığı renklere gelince, siyahlarını, koyu mavilerini ve grilerini çok ender de olsa gelincik kırmızılarının ışığı aydınlatmaktadır. Parisliler, bu renksizliğe ve Yohji'nin dikiş kurallarını alt üst eden minimalist çizgisine çabuk alışırlar. Ünlü Japon modacı, konuşmasının arasında sık sık ‘Dünyadaki en değerli şey, özgürlüktür’ diye tekrarlıyor. Zaten elbiselerinde de asla rahatlıktan vazgeçemiyor. Vücudun üzerinden doğal bir şekilde kayan, akıp giden parçalar tasarlıyor.

Modaya adım attığı andan itibaren eli büyük endişesi egzotik bir etiket olarak hatırlanmak olan Japon modacı, ülkesinin şatafatlı kumaşlarını kullanmaktan uzak durdu. O nedenle hammaddelere yönelerek, koyu renkleri tercih etti. Her koleksiyonunda kıvrılan ırmakları andıran ipek kumaşları kullanmakta geri durmadı. Son bir yıldır ise kökleriyle barıştı ve kimonolarla brokarlarıda çizgisine dâhil etti.”51

Asimetri, siyah ve hata tutkunu olan Yohji Yamamoto, son yıllarda Adidas koleksiyonlarını tasarlamaktadır. Yamamoto'nun 'Yamamoto+Noir' serisi Avrupalı genç tasarımcıları da etkilemiştir. Onun sayesinde siyah rengine olan talep artarak, kullanımı sıklaşmıştır. Siyah tutkunu oluşunun yanısıra Yamamoto'nun en çarpıcı özelliklerinden birisi tasarımlarını katman katman kumaşlar ve drapeli giysilerle iki boyutluluktan kurtarışıdır.

Şekil 36: Yohji Yamamoto, Sonbahar-Kış 1991 (Kaynak FUKAİ, Akiko. , Fashion, Taschen, Italy, 2002, s.685)

II.1.9. Moschino

Moda tasarımcısı Franco Moschino İtalya'nın Milano şehri yakınlarında doğmuştur. Kariyerine sanat okuluna devam ederken 1971 yılında Giorgio Armani'ye eskiz çizerek başlamış ve 11 yıl yanında çalışmıştır. Bu zaman içerisinde Begget'or ve Genny için Armani koleksiyonları hazırlamıştır. Aynı zamanda Gianni Versace için 5 yıl boyunca illistrasyon çizimleri yapmıştır (1972–1977), (1978–1983) yılları arasında Cadette isminde bir İtalyan firmasının 11 sezon boyunca koleksiyonlarını hazırlamıştır. 1983' te ilk şirketi olan ‘Moonshadow SpA’ firmasını kurmuş ve Milan Fuarında ilk bayan koleksiyonunu sergilemiştir. 1986 yılında Milano'da ‘Plazzo Reale’ de ilk erkek koleksiyonunu sergilemiştir. 1988 yılında ‘Cheap & Chic’ adı altında yeni bir alt marka kurmuş ve markanın ilk tanıtım defilesi yapılmıştır. 1990 yılında ‘Stop the Fashion System’ (moda sistemini durdurun) sloganıyla sansasyon yaratmıştır. 1992 yılında uyuşturucu kullanımına karşı ve hayvan haklarıyla ilgili protesto bildirisinde bulunarak toplumsal olaylardaki hassasiyetini dile getirmiştir. 1994'te ilk ekolojik koleksiyon olma özelliğini taşıyan

giysilerinde, doğal liften dokunmuş kumaşları ve doğal renkleri kullanarak bir ilke daha imza atmıştır.

Moschino karizmatik, düşünsel ve saygısız tavrı ile pop kültürüyle ilgilenmiştir. Moda hazır giyim endüstrisine sürekli isyan eden, kaprisli tasarımcı Moschino'nun sergilediği bu agresiflikler, başarısını sıkıntıya sokmuştur. Buna rağmen erken ölümü bile firmasının büyümesini ve moda dünyasında yerini almasını engellememiştir. Moschino Couture, Cheap & Chic ve Moschino Jeans markalarıyla Moschino şirketler grubu Rosella Jardini önderliğinde varlığını sürdürmektedir.

Şekil 37: Moschino, İlkbahar-Yaz 1997 Franco Moschino’un New York’daki vitrin tasarımı

(Kaynak: SELİNG, Charlotte. , Fashion The Century of The Designer 1900–1999, Könemann, 2000, Germany, s.534

MC. DOWEL, Colin. , Fashion Today, Phaidon Press Lmt., Hong Kong, 2000, s. 198)

Benzer Belgeler