• Sonuç bulunamadı

Yeni Teknolojiler ve İşgücünün Değişen Yapısı

BÖLÜM 3: TEKNOLOJİ-İŞSİZLİK İLİŞKİSİ

3.1. Yeni Teknolojiler ve İşgücünün Değişen Yapısı

İçinden geçmekte olduğumuz süreç ekonomik ve siyasal olarak düşünüldüğünde geç kapitalizm, esnek kapitalizm, örgütsüz kapitalizm; kültürel değişimler üzerinde düşünüldüğünde post-modernizm olarak belirtilmektedir. Bütün bu söylemlerin ortak paydası teknoloji ve teknolojinin getirmiş olduğu değişimlerdir. Teknolojik değişimi toplumun merkezine çekenler ise ağ toplumu (Castells), dalgalar kuramı veya üçüncü dalga (Toffler), sanayi sonrası toplum (Bell) olarak içinde bulunduğumuz süreci adlandırmışlardır. 1970’li yılların sonlarına doğru bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin birbirleriyle yoğun temas içine girmesi toplumlarda dönüştürücü ve değiştirici bir etki yapmasına neden olmuştur. Bu dönüştürücü ve değiştirici etkinin çalışma hayatını etkilememesi gibi bir durum söz konusu değildir.

79

İçinde bulunduğumuz dönemde "ileri teknoloji" olarak adlandırılan bir teknolojik devrimden söz edilmektedir. Adı geçen devrimi gerçekleştiren yeni teknolojiler, genel olarak mikro elektronik teknoloji alanında, özellikle de sayısal denetime dayanan makinelerin, bilgisayarlı sayısal denetim araçlarının, endüstri robotlarının ve esnek üretim sistemlerinin ortaya çıkışıyla kendini göstermektedir. "İleri teknoloji" sözcüğü, genelde bilgi yoğun endüstri anlamında kullanılmaktadır. Bununla birlikte ileri teknolojiye dayanan işyerlerinden söz edildiğinde, örgüt yapılarında ve yönetim anlayışlarında geleneksel biçimlerden uzaklaşmış ve yeni modellere yönelmiş şirketler akla gelmektedir. Bunun başlıca nedeni, ileri teknoloji kul1ananişyerlerinin geleneksel yaklaşımlarla yönetilmelerinin olanaksızlığıdır. Bu tür şirketlerde, yönetim aygıtının, pazar koşullarındaki değişikliklere göre üretime yön verilebilmesi için belli bir esnekliğe sahip olması gerekmektedir (Öngen, 1995:280). 1970 sonrasında hızla gelişen teknoloji sayesinde ise üretim teknolojileri değişime uğramış, ürün çeşitliliği büyük bir artış geçirmiş ve böylece standart ürünlere talep daralırken, çeşitlenmiş ürünlere olan talep hacminde büyük artış olmuştur. Krizle birlikte, üretim sürecinden kaynaklanan aksaklıkların giderilmesi ve krizin aşılması için, üretim teknolojileri yanında üretim sisteminde de değişime gidilmiştir. İşte son yirmi yılda üretim sisteminin değişimine paralel olarak ortaya çıkan ve endüstri ilişkilerini derinden etkileyen yeni bir üretim paradigması olan esneklik bu şekilde ortaya çıkmıştır. Üretim ölçeğinin küçülmesini esas alan bu süreçte, post-fordist olarak da adlandırılan yalın üretim ya da esnek uzmanlaşma gibi üretim sistemleri ortaya çıkmaya başlamıştır (Şenkal, 2008: 131). Yeni teknolojilerin işin niteliği üzerine etkisi konusunda farklı görüşler ileri sürülmektedir. Birinci görüşe göre, yeni teknolojiler işlerin nitelik kaybına ve işler arasında kutuplaşmaya yol açmaktadır. İkinci görüşe göre, yeni teknolojiler önce işlerde bir nitelik kaybına yol açmakta daha sonra işlerin niteliğinde yükselme meydana gelmektedir. Üçüncü görüş ise sosyo-teknik seçimin önemi üzerinde durmaktadır. Buna göre teknolojik değişimin işin niteliği üzerindeki etkileri karmaşıktır. Bu nedenle teknolojik değişiklikler tek başına işin niteliğini belirlemede yeterli olmamakta, daha çok işletmede karar vericilerin uygulayacakları stratejilerin sonuçlarına bağlı bulunmaktadır (Koray, 1994’ten aktaran Tokol, 2000: 7).

Yüksek teknolojilerin üretim süreçlerine dâhil edilmesiyle birlikte kullanılmaya başlanan çok yüksek teknolojilere sahip makine ve araç-gereçleri kullanmak için

80

donanımlı ve nitelikli emeğe ihtiyaç olduğu ve bunu sağlamak için de eğitimin önemli bir unsur olduğunu iddia eden Ortodoks yaklaşımlar mevcuttur. Bunun yanı sıra teknolojik gelişmelerin üretim süreçlerine içerilmesinin emeği makine ile değiştirmek ve sermayenin nitelikli emeğe bağımlılığını azaltmak gerektiğini öne süren yaklaşımlar da mevcuttur (Alçın, 2010: 141).

Yeni teknolojiler vasıflı işçi yerine mikro elektronik kontrolü getirmiş, üretimde parçaları bütünleme işini kolaylaştırıp, uyumlu işlemlere dönüştürerek vasıflı işgücü gereksinimini azaltmıştır. Operatör tarafından müdahale edilmesi gereken birçok sanayi işlemleri otomatik kontrol sistemi tarafından yerine getirilmektedir. Mikro elektroniğin programlanabilme özelliği kullanılarak vasıflı işçilerin çoğu için programlar oluşturulmakta ve geniş biçimde uygulanmaktadır. Mikro elektronik teknolojilerin güvenirliliklerinin fazla, bakımlarının kolay olması bakım onarım hizmetlerinde vasıf düzeyini düşürmektedir. Karar alma ve yönetim mekanizmalarında yüksek vasıfta işgücüne gereksinim duyulmaktadır. Büro, işlemleri, muhasebecilik, bankacılık, bilgisayar operatörlüğü gibi işlerde vasıflı işler yeni teknolojiler tarafından yerine getirildiklerinden bu alanlarda nitelikli işgücüne gereksinim kalmamıştır. Buna karşılık yeni özelliklere sahip vasıflı işgücüne gereksinim duyulmaktadır. Yeni uygulamaların geliştirilmesi için sistem analistleri ve programcılar, mikro elektroniklerin bakım ve test işlemleri için yeni nitelikli işçiler, artan iletişim akışının örgütlerde kullanılabilir olmasını sağlayabilecek yönetici uzmanlar, yüksek düzeyde analiz, tasarım ve program yapanlara gereksinim duyulmaktadır (Petrol-İş, 1990’dan aktaran Tokol, 2000:8)

Yeni teknolojilerle birlikte yaşanan yapısal değişimlerden bir diğeri de istihdam üzerinde yarattığı dönüşümdür. Bilindiği gibi Sanayi Devrimi ile birlikte tarım sektöründe istihdam edilenlerin sayısı azalmış, sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısı artmıştır. Enformasyon devriminin ileri teknoloji ile paralel şekilde yaşanmasından sonra ise sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısında azalma yaşanmış, hizmetler sektörünün yükselişi başlamıştır.

81 Tablo 8.

İstihdamın Tarımdan Sanayi ve Hizmetler Sektörüne Kayışı (%)

Tarım İmalat Hizmet

1996 2006 1996 2006 1996 2006 Dünya 43.1 38.7 21.4 21.3 33.5 40.0 Gelişmiş Ülkeler ve AB 5.2 3.2 28.5 24.2 66.4 72.7 Gelişmekte Olan Ülkeler, Güneydoğu Asya 51.0 47.0 16.4 17.8 32.7 35.2 Pasifik ve Latin Amerika 23.2 18.8 20.3 19.8 56.5 61.4 Az Gelişmiş Ülkeler 29.7 29.7 21.7 22.9 48.6 47.4

Kaynak: ILO 2007 Raporu

Kısa dönemde yeni teknolojilerden en fazla etkilenen ve istihdamın sektörel dağılımının yoğunlaştığı sektörün hizmetler sektörü olduğu görülmektedir. Ekonomik gelişme sürecine paralel olarak istihdamda sektörel dağılımın değişmesi ve hizmetler sektöründe yoğunlaşmanın yanı sıra, özellikle esnek otomasyon teknolojilerinin kullanımı sanayide istihdamın daralması sonucunu beraberinde getirmiştir. Üretim sistemlerindeki değişim ile birlikte demir-çelik, otomotiv ve petro-kimya gibi geleneksel sektörlerde istihdam daralırken hizmetler sektöründe istihdam artışı görülmekte ve sanayi ötesi topluma geçilmektedir (Uyanık, 2003: 5).

82 Tablo 9.

2012 Yılı Ülkelere Göre Tarım, Sanayi ve Hizmet Sektörü İstihdam Yüzdeleri (%)

Ülke Tarım Sanayi Hizmet

Belçika 1 22 77 Danimarka 3 20 77 Almanya 2 28 70 Yunanistan 13 17 70 İspanya 4 21 75 Fransa 3 22 75 İrlanda 5 18 77 İtalya 4 28 68 Lüksemburg 1 12 87 Hollanda 3 15 (2011) 72 (2011) Avusturya 5 26 69 Portekiz 11 26 63 Finlandiya 4 23 73 İsveç 2 20 78 İngiltere 1 19 80 ABD 2 (2010) 17 (2010) 81 (2010) Japonya 4 (2010) 25 (2010) 71 (2010) Türkiye 24 26 50

Kaynak: Dünya Bankası 2013 İstihdam Raporu

Yayınlanan bu iki gösterge ile birlikte tarım sektöründen hizmet ve imalat sektörüne olan geçişleri görmekteyiz. 1990’lı yıllarda sektörel yapıdaki değişmeler küresel olarak

83

istihdamın yapısını da etkilemiş ve bu sonuçlar ortaya çıkmıştır. Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte tarım ve imalat sektöründe istihdam edilenlerden hizmet sektörüne doğru kaymalar yaşanmış, bu sürece adapte olamayanlar ise işsizlikle yüzleşmek zorunda kalmışlardır.

Hizmetler sektörünün yaygınlaşması, 1950’lerin sonlarına doğru gerçekleşmiştir. ABD’de, 1950 yılında ilk defa imalat sektöründe çalışan işçilerin, hizmetler sektöründe çalışanların gerisinde kalması ve bu eğilimin benzer şekilde devam etmesi yükselen yeni toplumun hizmet ağırlıklı toplum olacağı yolunda yorumlara yol açmıştır. Bu düşünce, ilerleyen dönemlerde yani günümüzde hizmetler sektörü içinde enformasyon/eğitim ve bilgi işlerinin büyük pay aldığı bir tabloyu ortaya çıkarmıştır (Bozkurt, 2012: 180-181).

Benzer Belgeler