• Sonuç bulunamadı

Yeni Dışavurumculuğun Oluşumunu Hazırlayan Koşullar

Yeni Dışavurumculuk henüz gündemde değilken yani 1970’lere doğru, Batı’da sanat dünyasını kaplayan Multimedia (Medıum ), Video ( Video Sanatı ) gibi Kavramsal Sanat uygulamaları içinde tuval resminin yeri giderek azalmış, resim sanatı daha çok birbirinden kopuk, bireysel çalışmalar halinde sürdürülmüştür. Bu noktada Pop-Art ve Hipperrealizm gibi akımlar tekrar tuvale dönmekle, resme olan ihtiyacı yani izleyicinin sanatla buluşma ve onu edinebilme talebini bir nebzede olsun karşılasalar da, resmin yokluğunda oluşmuş olan o derin boşluğu (anlam ve duygudan yoksunluğu) bir türlü kapatamamışlardır.73

İşte Yeni Dışavurumculuğun oluşumunu hızlandıran sebeplerden biri, yeni sanat anlayışlarıyla birlikte oluşan bu telafi edilemez boşluk ve akabinde gelişen resim özlemidir. Diğeri de, Post-modernizm süreci boyunca sanat dünyasında arka arkaya meydana gelen bunalımlardır. Yeni dışavurumcuların resme yönelmesini tetikleyen bu kaos ortamının temelinde ise; kapitalleşme sürecindeki toplumların değişen yaşam şekillerine paralel, hızlı ve kolay üretilip, tüketilen ürünler arasına sanat nesnesinin de dahil edilmesi yatar. Böylece sanat, yeni fikirlerle değişen, güncelleşen, daha popülist bir kavrama dönüşmüş, eski anlam ve işlevini yitirmiştir.

“ (…)Sanatın amacı ve kapsamı konusunda, yeni tartışmaları gündeme getiren Minimal ve Kavramsal Sanat hareketleri “bütüncül yapıt” diyebileceğimiz yeni bir sunuş tarzını da hazırladılar. Ya da izleyicinin aktif bir biçimde sanat üretiminin bir parçası olma yolunda deneysel çabalar (Hapening,Performance) geliştirdiler. Yine bütüncül yapıt bağlamında,“mekansal düzenlemesi” ( installation ) adıyla çok boyutlu ve karışık malzeme gerektiren (düşünsel ve eylemsel) günümüze dek ulaşan bir yapıt üretme biçimi geliştirdiler.”

________________________

“(…) Ancak, neredeyse tüm sanat hareketlerinde yaşanan, belli noktada tıkanma olayı, burada da geçerli oldu. Öncelikle Kavramsal Sanat türlerinin izleyiciye yaşattıkları güçlük, bıktırmaya başladı. Bu ciddi sanat tavrından sanat ortamı (galeri ve müzeler) de sonunda yıldı. Özellikle Beuys’un kimi düşüncelerinin “sanat yaşamdır” ya da “herkes sanatçıdır” gibi, yanlış algılanmasından doğan sorgusuz ve yetersiz çalışmaların çoğalması, ister istemez tuval resmine geleneksel malzemeye bir özlem yarattı. Gerçekten de, Kavramsal sanatların egemen olduğu dönemlerin sonunda:

1- Anlam ve İçerik yitimi,

2- Yenilik adına saçma’ ya (absurd) varan çeşitilik, 3- Üslup (dil) ‘de tanımlanamazlık,

4- Yapıt eleştirisi ve değerlendirmesinde geçerli olacak kriterlerin ne olacağı, gelenek ve izleyicinin doyumu gibi bir çok sorunun ne şekilde yanıtlanacağı belirsizdi. (…)”74

Yukarıdaki alıntıda geçen ve akımın çıkışında etken olarak gösterilen tüm bu saptamalar bir araya gelince; sanat dünyası var olan bu karmaşadan ve içinden çıkılmaz bir hal alan cevapsız sorular silsilesinden kurtulmak için yeni bir döneme, yeni bir sanat anlayışına kucak açmıştır. Böylece sanat adına yeni bir umut ışığı belirmiş, özlenen resim değerleri ise geri gelmeye başlamıştır. Tabi hal böyle olunca da bu yeni sanat akımı tahmin edilenden daha çabuk benimsenmiştir.

“1970-80” li yıllarda dışlanmış olan tuval resmi olgusu, artık resim sanatının (boya resim) öldüğüne tam inandığımızda yeni bir umut vaat eder olmuştur. Yeni Dışavurumcular aracılığıyla vaat edilen bu yeni umut, ne denli nihilist ne denli başkaldırıcı olursa olsun, ressamdan “ressamca” beklentilerimize yanıt vermektedir.” 75

Yeni Dışavurumcu sanatın çıkışına kaynaklık eden unsurların arasında, Post- modernist akımların geldikleri noktada yaşadıkları tıkanmadan bahsetmek gerekir. Gerçekten de 1950’lerde alabildiğine hızlanarak gelişmesini sürdüren Amerikan Soyut Dışavurumculuğu, daha sonra yerini Minimalist yaklaşıma ve Kavramsal sanata bırakırken, bu sanatlar da Landart (Arazi sanatı), Arte Povera (Yoksul sanat), Body Art (Gövdesel sanat) gibi akımlarla bir etki-tepki zinciri içerisinde uzantılarını sürdürmüşlerdir.76

________________________

74 Yrd.doç Gülay Yaşayanlar Sağlam, “Batı Avrupa ve Türk Resminde Yeni

Dışavurumculuk” (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ), 1992, 56-57 s.

75 BEYKAL, Canan; “Dışavrumculuk” Özel Sayısı, Kalın Dergisi, No:7, 1987 18s.

Fakat arka arkaya gelişen bu yeni sanat anlayışları, hızlı çıkışlarının ardındanhızlı bir düşüş sürecine girmişler, izleyici üzerinde yarattıkları anlam-a- güçlükleri sebebiyle yeterince benimsenememişlerdir. Soyut dışavurumculuktan, Yeni Dışavurumculuğa kadar geçen ara dönemde bahsettiğimiz akımlar etkinliğini sürdürmüşse de dışavurumculuğun yaratmış olduğu etkiyi yakalayamamışlardır. Çünkü İster soyut, ister figüratif olsun dışavurumcu sanatın doğrudan insana (insana dair şeylere) yönelmesi, onun fazla etkin olmasa da, hemen her dönemde ve her ülkede dikkatleri çekmeden sürmesine neden olmuştur. Doğal olarak bu durum, dışavurumculukla benzerlik ve yakınlık gösteren Yeni Dışavurumculuğun da (sanat çevrelerince kabul görmesinde) işini kolaylaştırmıştır.

Diğer taraftan, yine bu akımların bir noktadan sonra izleyiciye yaşattırdıkları güçlüklere karşı büyük bir rahatlama getirerek ortaya çıkan iki akım olmuştur ki; bunlardan birisi Pop Art’ dır. Gerçekten de Pop Art’ın günlük hayatı yakalamaya ve

dönüştürmeye çalışan geniş açılı bakışı ve rahat(latıcı) tavrı sonucunda, eserlerde yaşamın hemen her kesiminden sahneler yer almıştır. Bu da izleyicinin kendisini eserin içinde bulabilmesine ve eserle bütünleşmesine olanak vermiştir. Böylece akım kısa sürede benimsenip destek görmüştür. Kendisinden önceki ‘zor’ sanatlarla kendisinden sonra aynı düzlemde tanımlanan sanatlar arasında bir geçiş bölgesi oluşturan Pop Art’tan sonra izleyicinin soluklanmasını sağlayan ikinci akım ise Yeni Figürasyon ve onun ardından gelen Yeni Dışavurumculuktur. 77

Bu bağlamda Yeni dışavurumculuğu, Pop Art’ın ve Yeni Figürasyonun açtığı kanalda gelişmiş bir akım olarak tanımlamak hiçte güç değildir. Tabi yeni dışavurumcu ressamlardan pop sanata ilgi duyan ve onun motiflerinden yararlan sanatçılar da olmuştur. Bunlara daha sonra değinmek üzere buraya kadar bahsettiklerimizden özetle anlıyoruz ki; Yeni dışavurumculuğun ortaya çıkışında ve gelişiminde sanat dünyasındaki

________________________

tıkanma, toplumsal gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan bireysel çıkmazlar ve sanatçı arayışları etken olmuştur.

Aslına bakarsak bu arayışlar öncelikle ideolojik planda belirmektedir. Yeni Dışavurumculuk, tıpkı Dışavurumculukta görüldüğü gibi sosyo-politik olgulara karşı sergilediği tutumla dikkatleri çeker. Bu anlamda Yeni Dışavurumculuk, ideolojik planda karşılaşılan koşutluklara, sorunlara verdiği tepkilerle, dinsel- mistik kökenli resimlerle kurduğu yakınlıkla ve ilkel sanatlardan yararlanma açısından da dışavurumculukla tam bir yakınlık ve benzerlik içindedir.

Bu iki akım, diğer akımlara oranla gerek oluşum süreci açısından, gerek tartıştığı sorunsallar açısından toplumsallıkla en çok iç içe olan akımdır. Kübizm, Konstrüktivizm, Fütürizm, Vortisizm, Dada, Gerçeküstücülük gibi akımlar tümüyle salt estetik denebilecek sorunsalları, özellikle de ‘gerçek’ problemini eksen almışlardır.78 Dolayısıyla toplumbilimsel çözümlemeye en geniş ölçüde olanak veren en önemli sanat akımlarından biridir yeni dışavurumculuk. İşte oluşmasındaki en büyük etkenler de bunlardır: İdeolojik bir dil ve toplumbilimsel sorun(sal)lar.

Tüm bu etmenlerin etkisiyle Yeni dışavurumculuk yetmişlerin sonlarında Kavramsal Sanat ve Minimalizme karşı, temelde de dönemin bütün sanatsal oluşumlarına, en özde de yaşanılmakta olan post-modern sürece bir tepki olarak özellikle Almanya, Amerika ve İtalya’da ortaya çıkmış ve kısa bir süre içerisinde de dönemin baskın sanatsal tavrı haline gelmiştir. Alman Ekspresyonizmi ile Soyut Ekspresyonizm akımlarından yoğun bir şekilde beslenen bu yeni akım kendine ait, özgün bir tavır ve biçimsel dil yaratmış ve yeniden resmi gündeme getirmiştir.

________________________

78 KAHRAMAN, Hasan Bülent ,“Ekspresyonizm Kavramında Temel Sorunlara Bir Bakış”,

Benzer Belgeler