• Sonuç bulunamadı

B. Millî Mücadele’nin Karşısında, Aleyhinde Olan Gazeteler

II. BÖLÜM: TAHLİLÎ FİHRİST

2.1 Yazılar

2.1.2 Yazar Adına Göre Fihrist

*** : Matbuat Âlemi / Payam-ı Eyyam ( Yazar, bahardan çıkıp yaza girmiştir ama sevinememektedir. Çünkü artık eskisi gibi değil, gülsüz ve bülbülsüz bir zamanda yaşamaktadırlar.) nu. :27, s. 3

*** : Temaşa Âlemi / Darülbedayide-Sevmek Hakkı ( Yazar, Darülbedayide izlediği “Sevmek Hakkı” adlı bir oyunu anlatıyor. Oyunun özeti: Namık Paşa’nın kızı Vedia Mısırlı bir zengine verilir. Ancak kız aile doktoru Hüseyin Bey’i sevmektedir. Namık Paşa’nın oğlu Pertev ise zengin komşuları Rıza Paşa’nın kızına kancayı takar. Rıza Paşa’nın kızıyla Pertev nişanlanıp da tam nikahlanacağı sırada birisi gelip Vedia’nın durumunu anlatır. Oyun, bu olayların çözümü üzerinedir. Oyun sonunda mesel yarım yamalak halledilir. Ancak oyuncular gayet başarılıdır.) nu. :40, s. 4

A. R. Ali: Ah, Bu Müvezziler ( Yazar, vapuru kaçırdığı bir zamanda sokakta yürürken şahit olduğu gazete dağıtıcılarının kendi aralarındaki konuşmalarını ve gazete satmak için yaptıkları çabaları anlatıyor.) nu. :27, s. 4

[ADIVAR] Halide Edip: Kadınlara Dair / Halide Onbaşının Destanı ( Halide Edip’in ağzından yazılan bir şiir. Hece. Sekiz dörtlük. Şiirin altında “Onbaşı, Edip Kızı Halide” imzası vardır.) nu. :18, s. 2

Ali Haydar: Be-Tarz-ı Kudema / Olsun da Gör (Aruz. On beyit.) nu. :16, s. 1

Ali Haydar: Bir Muhtekirin Tahassürü ( Aruz, dokuz beyit. Bir zamanlar çok zengin olan bir muhtekirin şimdiki haliyle eski halini mukayesesi anlatılıyor.) nu. :21, s. 3

Ali Haydar: Acem Mübalağası / Açık Mektup ( Hüseyin Daniş’in yazdığı bu şiir Yahya Kemal’e ithafıyla yazılmıştır. Asınla mutabık olarak Ali Haydar aktarmıştır. Aruz, on beş beyit.) nu. :24, s. 4

Ali Haydar: Be-Tarz-ı Kudema / Terkib-i Bent’ten ( Aruz, 11 beyit.) nu. :25, s. 4

Ali Haydar: Hilal-i Ahzar’a Bir Tuhfe-yi Nâçizane / Sakinameden ( Aruz, on bir beyit. Şiirin altında Süleyman Nazif imzası vardır. Şiir Ali Haydar tarafından istinsah edilmiştir.) nu. :28, s. 4

Ali Haydar: Cevapname-i Muhabbet ( Aruz, on yedi beyit. Başlığın hemen altında - Çömez Raşit’ten Bülbüldereli Zenciye Seher’e - ithafı vardır.) nu. :31, s. 4

Ali Haydar: Be-Tarz-ı Kudema / Olur ( Aruz, on bir beyit.) nu. :33, s. 3 Ali Haydar: Beyefendi ( Aruz, on üç beyit.) nu. :34, s. 3

Ali Haydar: Ramazan ( Aruz, yirmi beyit.) nu. :37, s. 1

Ali Haydar: İftariye ( Aruz, dört bent on altı mısra.) nu. :41, s. 2

A. Kemalettin: Fantezi / Sebat ( Yazarın okuldayken tanıştığı Müvid ile okuldaki ve okul dışındaki münasebetleri anlatılıyor.) nu. :13, s. 3

A. Kemalettin: Kısa Hikaye / Yabancı Misafirler ( Eve (yabancı misafirler) geleceğini öğrenen Nevin’in bunu Nejat’ın yaptığını düşünür ve sevinçle yabancı misafirleri bekler. Misafirler gelip giderler. Heyecandan annesinin yanına giden Nevin annesinin elinde almış yaşlarında bir adamın resmini görünce çok üzülür.) nu. :27, s. 2-3

Amber: bk. Kamber, [KAYGILI] Osman Cemal, Kıvılcım

Amber: Küçük Hikaye / İşkembe Çorbası ( Çok uzun zamandır pek sevdiği işkembe çorbasına hasret kalan Mehmet Ali bir gün yolda giderken içi para dolu bir cüzdan bulur ve içeceği çorbanın hayaliyle eve gelir. Babası da cüzdanını kaybetmiştir. Evin hanımı her ikisini durumundan şüphelense de ikisi de bir şey demez. Adam daha sonra oğlunun durumundan şüphelenip peşi sıra evden çıkar ve oğlunu işkembecide evire çevire döver. Hal böyle olunca kavga esnasında çorba dökülmüş, Mehmet Ali çorbayı içemediği gibi dayak yemiş, baba - Muhtar Mehmet Efendi - da parasına kavuşamamıştır.) nu. :8, s. 3

Amber: Sarhoşluk ( Binbaşılıktan emekli Şevket Bey’in içki içmeye gittiği zaman başına gelenler anlatılıyor.) nu. :10, s. 4

Amber: Mülakatlarımız / Yumurtlayan Horoz Hakkında ( Alemdarcı Pehlivan Kadri Bey’le yumurtlayan bir horoz hakkında yapılan mülakat.) nu. :23, s. 3

Amber: Mülakatlarımız / Kütüb-ü Atika ve Nefiseye Dair ( Kurulacak kütüphane üzerine yazarın Ali Emîrî Efendi ile yaptığı mülakatı anlatıyor.) nu. :25, s. 3

Amber: Mülakatlarımız / Tedrisat ve Saireye Dair Bir Muallimle Hasbıhal ( Tedrisatın genel durumuyla ilgili yazarın bir mektebin arka bahçesinde okulun El İşleri muallimiyle görüşmesi.) nu. :26, s. 2

Amber: Kadınlara Dair / Evlenmek Meselesi ( Anadolu’da çıkan mecburi izdivaç kanunu üzerine yazar, kendisinin evlenmek üzere giriştiği ve hepsi de olumsuz sonuçlanan üç izdivaç teşebbüsünden bahsediyor.) nu. :27, s. 3-4

Amber: Mülakatlarımız / Bir Ahbabımın Oğlu İle ( Yazar, bir ahbabın ilkokula giden bir çocuğuyla okul ve derslere dair olan bir mülakatını aktarmış.) nu. :29, s. 4

Amber: Şarkıların Dili ( Yazar devrin çokça söylene şarkılarını meşhur şair, yazar, politikacı gibi insanlara göre taksimini yapmıştır. Meselâ, “Üsküdar’a giderken aldı da bir yağmur” şarkısı Celal Nuri Bey’e, “Benim canım seni çeker” şarkısı Rıza Tevfik Bey’e, “Vur patlasın, çal oynasın, doldur içelim” şarkısı İttihat ve Terakki’ye uygun görülmüştür.) nu. :30, s. 2 Amber: Matbuat Âlemi / Sahaif-i Mensiye ( Yazar, devrin önemli şair ve yazarlarından beyitler halinde örnekler vermiştir.) nu. :31, s. 3

Amber: Mülakatlarımız / Şeban-ı Vatandan Biriyle Meşguliyetine Dair ( Yazar vapurda tanıştığı ve kendisinden gazetede bir fotoğrafını basmasını istediği bir gençle kadınlara dair yaptığı bir mülakatı aktarıyor.) nu. :32, s. 4

Amber: Mülakatlarımız / Şehremaneti Ekâbir-i Memurininden Biriyle Umur-u Belediyeye Dair ( Belediyeden bir müdürle genel belediye hizmetleri ve yapılmayan veya yarım kalan işlerle ilgili yapılmış bir mülakat.) nu. :33, s. 4

Amber: Matbuat Âlemi / Şair Nasıl Yetişir? ( İkdam’da çıkan bir yazıda – Yakup Kadri – bir şairin nasıl yetiştiğinden bahsetmişse de pek bir şey yazmaz bunun üzerine yazar anlatır. Şair önce bir güzelle bakışır ve ona mektuplar yazarken güzel sözler söylemeyi öğrenir. Sonra onu bir mecmuaya gönderir. Oradakiler de kendi gibi yetiştiğinden hemen şiiri alıp basarlar. Sonra bu ve bunun gibi şairler Babıali caddesini doldururlar. Tabi bu şiirlerin devamı pek devamı gelmez. Sonra bu şairler aynı konuları tekrardan işleyerek mizahçılığa soyunurlar. Ama yazdıklarını kendilerinden başkaca okuyan yoktur.) nu. :34, s. 1

Amber: Kısa Hikaye / Perili Bostan ( Yazar ve arkadaşları bir bostana giderek içip eğlenirken iki kaplumbağa üzerine mum dikerek salarlar ve kendilerinden geçerler. Ama kaplumbağaları unuturlar. Sonra tekrar aynı bostana eğlenmeye gittiklerinde sahibi madam kaplumbağaları bilmeyerek ve onlardan bahisle cin gördüklerini söylerler. Ve bu olaydan sonra bu bostan on yıldır perili olarak bilinmektedir.) nu. :35, s. 4

Amber: Temaşa Âlemi / İstanbul Operetinde Zühre ( Merih’ten dünyaya gelen yeşil elbiseli bir adamın dünyalı bir âdemi tayyaresine bindirip onu Zühre’ye götürmesi ve dünyalı âdemin orada yaşadığı maceraları anlatan bir operet. Oyuncular bir iki hatanın dışında gayet iyiler. Oyun çok eğlenceli, musikisi güzel, hele periler ve cinler taifesinin karşılıklı muaraza ve tegannileri insan başka bir âlemde bulunduğunu hissini vermektedir.) nu. :37, s. 3-4

Amber: Tabirname-i Ay Dede ( Yazar, kadın ve erkelerin gece, gece yarısı veya sabah karşı rüyalarında devrin önemli edip ve muharrirlerinden birilerini görmeleri halinde ne yapmaları gerekeceği anlatılmıştır. Meselâ rüyasında bir hindinin kendine gulu gulu ederek koştuğunu gören bir kimse ertesi sabah gidip Ali Emîrî Efendi’yi ziyaret etmeli ve hayır duasını almalıdır. Ya da bir kadın rüyasında Ahmet Haşim’in şiirini okursa ertesi sabah ya tahta siler veya çamaşır yıkar.) nu. :40, s. 2

Amber: Mülakatlarımız / Gazetecilikten Anlamayan Bir Arkadaşımla ( Yazar, gazetecilikten anlamayan bir arkadaşına bir gazetenin başka gazeteye neden çattığını ve bir gazetenin niçin basit, adi ve açık saçık yazı ve konularla meşgul olduğunu anlatıyor.) nu. :41, s. 3

Amber: Kavuklu Hamdi ile Bir Cevelan ( Yazar, bir ramazan gecesi Kavuklu Hamdi ile Şehzadebaşı’na yaptıkları gezintiden ve bu gezi boyunca aralarındaki konuşmadan bahsetmiştir.) nu. :42, s. 2

Ay Dede: bk. [KARAY], Refik Halit, Kirpi

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Meslek Bahsi-Minare Tepesinden ( Mesleklerden ve minare tepesine çıkan bir adamın durumundan bahseden bir fıkra.) nu. :1, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Eski Sene Hakkında-Punç Hikâyesi ( Yazar, yeni gelen her şeyin kendisini pek memnun etmediğini ve yeni seneden fazla şeyler beklemenin yanlışlığına değiniyor. Punç(Çay, konyak ve limondan mürekkep bir içecek) tan yola çıkarak her şeyimin bunun gibi karışık ve anlaşılmaz olduğundan bahsediyor.) nu. :2, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Fikirlerimiz-Caka ( Yazar birinci kısımda bir dostuyla Ay Dede gazetesini çıkarmadan evvel ve çıkardıktan sonraki görüşmesinden bahsediyor. İkinci kısımda ise insanların başkalarına caka satmak için neler yaptıkların anlatıyor.) nu. :3, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Semavi Fırkalar ( Lodos ile karayelin birbiriyle mücadelesinden ve çevreye verdiği zarardan bahsediyor.) nu. :4, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Hayatımız ( Yazar hayatın zevksizliğinden bahsediyor) nu. :5, s. 1 Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Gevşeme-Bir Kehanet (Birinci kısımda siyasetteki, gazetelerdeki ve toplumun her kesimindeki gevşemeden ve eski ateşli siyasilerin, gazetelerin olmamasında bahsediyor. İkinci kısımda ise Amerikalı bir bilim adamın yağmurun az yağacağına dair bulunduğu bir kehanette yanılmasından bahsediyor.) nu. :6, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Ankara Nezlesi-Gayretkeşlik-Sırası Geldi (Birinci kısımda Ankara’yı saran nezleden bahsediyor. İkinci kısımda ise Ankara’daki gazetelerin bu nezleyi Ankara’yı tanıtmak için bir araç olarak kullanmasından bahsediliyor. Üçüncü kısımda bir ara isimleri gazetelerde bolca çıkan ve unutulan Doktor Nihat Reşat Bey ile Cami Bey’in tekrar gazetelere malzeme olmasından bahsediliyor.) nu. :7, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Bir Facia-yı Aşk ( Çok sevdiği eşeği hırsızlar tarafından çalınan bir adamın mahkemedeki durumundan ve eşeğine aşkından bahsediyor.) nu. :8, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Delik-Gülmek İçin-İmtihan Derdi ( Birinci kısımda çaldığı otuz bin lirayla ortadan kaybolan Nedim Bey yakalanmıştır. Yazar buna pek sevinmiyor. Bunun yerine paraların bulunmasın veya Nedim Bey’in paraların yerini söylemesini istiyor. Çünkü Nedim bey kısa bir sürede hapisten çıkacak ve paraları yiyecek, halka da o paraların keselerde açtığı delik kâr kalacaktır. İkinci kısımda da Ankara’ya giden ve pek ilgi görmediğinden İstanbul’a dönen Darülbedayi sanatçılarından bahsediyor. Sanatçılar bir daha Anadolu’ya gitmemeye karar verirler. Yazar, Ankara’ya kızar. Onlar yüzünden Anadolu insanı gülmeye hasret kalmıştır. Halbuki onların gülmeye ihtiyacı vardır. Üçünü kısımda ise girdiği sınavı kaybeden ve intihar eden on altı yaşındaki bir gençten bahseden yazar, o gencin ileride başka bir sebepten de ölebileceğini anlattıktan sonra sınavların da zor olduğundan ve insanların sınav esnasında heyecandan her şeyi unuttuğunu söylüyor.) nu. :9, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Tâli’ (Hep Seyr-i Sefain idaresinin başına geçmek isteyen İsmail Suphi Bey ne yapsa da bunun başaramaz ve tam tersi gider Buhara’ya sefir olur. İstediğinin tersi bir kısmeti alır. Son zamanlarda adı sıkça gazetelerde çıkan İsmail Suphi’nin isminin sıkça zikredilmesinden ünlü oyuncu Muhsin Ertuğrul ile karıştırılmamasını ister yazar.) nu. :10, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Dört Göz-Görseydi ( İstanbul’da dünyaya gelen ve kısa bir sürede ölen dört gözlü bir çocuktan bahsediyor. Bu çocuğun ölmeyip de daha sonra kendisi gibi bir kızla evlense ve yeni nesiller türese her şeyin ayan beyan ortaya çıkacağını düşünüyor yazar. Bu da kavgalara sebep olabilirdi çocuk belki de bütün bunları düşündüğünden ölmeyi tercih ettiğini söylüyor.) nu. :11, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Dilenciye Gıpta ( Yazar 25 yıldır aynı yerde dilencilik yapan ve hiçbir siyasi, sosyal, ekonomik olaydan etkilenmeyen âmâ bir dilenciye hayranlığını dile getirmektedir.) nu. :12, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb /Halide Onbaşı ( Halide Edip’in Anadolu’da yaptığı kahramanlık ve ona atfedilen “herkül”, “jan dark” (!) gibi sıfatlardan bahsediyor.) nu. :13, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Güneşe Aleyhtarlık ( Günlerdir kapalı olan hava açılmış parlak bir güneş çıkmıştır ve bu güneş her şeyi çirkinlikleriyle, fukaralığıyla, rezilliğiyle ortaya çıkarmıştır. Yazar kendi hal-i pür-melalini de görünce birden eski kapalı, sisli günleri arar ve güneşin gitmesini ister.) nu. :14, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Mektup ( “Diyorlar ki muharriri Ruşen Eşref Bey’e” ithafıyla başlar. Yazar, Avrupa’da bir sefirlik beklerken Buhara’ya sefir tayin edilen muharriri teselli etmeye(!) çalışır.) nu. :15, s. 1-2

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Bir Ziyaret Münasebetiyle (Anadolu Hariciye Vekili’nin İstanbul’a yaptığı ziyaret ve onun şehirdeki akislerinden bahsediyor.) nu. :16, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Amerikalı Seyyahla Muhaverelerim ( Amerikalı bir seyyahın İstanbul’la ilgili gazete satışı, kadınların örtüleri ve bazı teknik hususlarla ilgili öğrendiği gerçekler bunların karşısında yaşadığı şaşkınlıklardan bahsolunuyor.) nu. :17, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Çardaş-Kuş Beyni ( Çardaş, Almanya-Avusturya ittifak marşıdır. Harb-i umumide İstanbul’da oynanan marş tekrar oynanmaya başlamıştır. İkinci kısımda ise yazar, insanlara kuş beyinli denilerek kuşların tahkir edildiğini düşünür. Kendi saka kuşunun yaptıklarını anlatarak bazı kuşların kimi insanlardan bile daha akıllı olduğunu söyler.)

nu. :18, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Gelip Geçenler-Püskül Düşmanları ( Birinci kısımda Sosyalist Hilmi Bey’den yola çıkarak Enver ve Talat Paşa’ya kadar bir zamanlar kimlerin ne kadar meşhur olduğunu bugün ise unutulduğunu söyler. İkinci kısımda ise şehir iktisatçısının feslerdeki püskülleri keserek tasarrufa gidilmesi gerektiğini söylemesi üzerine yazar, asıl böyle fikirlerin değişmesiyle gerçek tasarrufun ve kalkınmanın olacağını düşünür.)

nu. :19, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Dimağımın Derdi ( Her gün bir şeyler yazmak veya yetiştirmek zorunda olan yazarın dimağıyla muhaveresinden bahsediliyor.) nu. :20, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Öğle Vapuru-Haşiyeler ( Süslü hanımlarla beleri seyretmek için insanların genelde öğle vapurunu tercih etmesinden söz ediyor. Haşiye kısmında da vapurdaki kim muhaverelerden bahsediyor.) nu. :21, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / (Landro) Bana Dedi ki... (Yazar, rüyasında Landro’yu görüyor ve onunla hasbıhal ediyor. Landro “mavi sakal” diye de bilinen birisidir.) nu. :22, s. 1

Ay Dede: İspanyol’un İlacı ( Hulki Efendi, bulaşmasında çok korktuğu İspanyol nezlesi için doktordan ilaç alır. Ve kullanmaya başlar. Ancak bir gün ilacı sürünce burnu tıkanır ve nefes alamaz olur. Hastalığın bulaştığını düşünerek hemen doktoru çağırır. Doktor, her türlü muayeneyi yapar ve her şey normal gözükür. Sonra ilaca bakar ve durumu anlar. Hulki Efendi ilaç diye tüpleri aynı renkte olan ve üzerinde demiri bile yapıştırdığı yazan zamkı burnuna sürmüştür.) nu. :22, s. 3

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Bir Nida-yı Nedamet ( Rıza Nur’un Ukrayna ile yapılan anlaşmayı imzalamak için bu ülkeye gitmesinden yola çıkarak siyasilerin yurt dışı gezi ve görevlerinden bahsediyor.) nu. :23, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Leyleklerin Altınları ( Yazar, Anadolu’da bir köylünün leyleklerin yuvasında altın bulması üzerine, bu altınları, leyleklerin niçin yuvalarına taşıdıkları üzerine kafa yorar. Ayrıca yazar leylek görmenin anlamları üzerine durduktan sonra leylek yuvasında altın görmenin mali bir buhrana delalet olduğunu söyler.) nu. :24, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Yangın Bahsi ( İtfaiye Müfettişi Ziçni Paşa, her yangın gidip rapor tutarmış ama her şey raporda kalırmış. Ziçni Paşa ölünce yazar çok üzülür. Onun kadar işini düzenli yapan birinin olmadığını söyler. Ama Ziçni Paşa elli sene rapor tutmasına rağmen yangınların önü arkası kesilmemiştir. Çünkü hiç kimse rapor ile yangının önlenemeyeceğini düşünmemiştir.) nu. :25, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Kaba Şakalar ( Yazar, kendisini tenkit eden bir yazısında yaptığı kaba benzetmelerden dolayı Mehmet Çeh’i eleştiriyor.) nu. :26, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Men-i İsrafat Kanunu ( Ankara tarafında bir Men-i İsrafat Kanunu çıkarılmıştır. Yazara göre bu Ankara için değil ama İstanbul için önemlidir. Çünkü bu kanuna yapılacak zeyllerle özellikle düğünler ve kadın kıyafetlerinde yapılan israfatın önüne geçilebileceğini düşünür. Ve aşırı bir şekilde bu kanunun taraftarıdır.) nu. :27, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Bir Hatıra ve Bir Mütalaa ( Yazar, Mekteb-i Sultani’de öğrenci iken üst sınıfların bakıcılarına karşı gelmeleri ve onları istememeleri birkaç gün okulda gürültü patırtı çıkarsa da sonralar çocuklar bastırılmıştır. Yazar buradan yola çıkarak şu ara Darülfünun öğrencilerinin eğitimi bırakıp millî mücadele için çaba sarf etmelerine seviniyor. Çünkü bu birkaç aylık mücadele millî mücadeleyi kazandıracaktır. Ayrıca birkaç ay divanları bırakmak kimseden bir şey eksiltmeyecektir.) nu. :28, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Haraşoların Azimeti Münasebetiyle ( Yazar üç yıldır İstanbul’u mesken tutan Rus güzellerinin (haraşo) gidişiyle ilgili fikirlerini dile getirir. Bu güzeller güzellikleriyle İstanbul’un çehresini değiştirmiştir. Aynı zamanda da birçok aileyi dağıttıkları gibi birçok erkeği maddeten çökertmişlerdir. Bir erkeğin kafasında en az dört beş haraşonun hayali vardır. Lenin bize iki kelime öğretmiştir. Anadolu’ya “Yoldaş”, İstanbul’a “ Haraşo”) nu. :29, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Yine Tali’ Kuşu Konuyor ( Yazar, Hüseyin Cahit’in şu an içinde bulunduğu makam, para ve lüks durumunun kendisine önceden bir falcı dese bile inanmayacağını söylüyor. Ve tali’ kuşlarının hep İttihatçıların başına konduğunu söylüyor. Kendi gibilerin başına kona kuş ya leylektir yuva yapmaya gelir ya da baykuştur sinmek için ocaktan hiza alır.) nu. :30, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Tehlikesiz Üç Cephe ( Yazar, eskiden tanıdığı bir arkadaşını vapurda görünce merhaba etmek ister ama o yanaşmaz. Bu adam, Anadolu’da bulunduğu için kendini ondan farklı görür. Yazar, arkadaşına hangi cephelerde bulunduğunu sorunca o, biraz bozularak ilim, fen ve ticaret deyince yazar anlar ki bu adam savaşmak yerine milletin parasını yemiştir. Ve vapurdan inerken artık yazar arkadaşıyla tokalaşmakta tereddüt eder. Çünkü milletin parasını yemiş bir el pistir.) nu. :31, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Ali Kemal Bey’in Kalemi ( Ali Kemal’e verilen kalemi göremeye giden yazar ona acır. Çünkü kalem bundan sonra hep şerre, hinliğe, kötü yazıların yazılmasına alet olacaktır. Onu yapıp bu hale kadar getiren hiç kimse bunları düşünememiştir. Hatta

kalemin ilk yazacağı kelimelerden bir belki de “zırtapoz veya lahana yaprağı”dır. Ama kalem Kemal’ değil de Yahya’ya veya Mustafa (Kemal)’ya teslim edilse idi çok daha güzel şeylere vesile olabilirdi.) nu. :32, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Muamma-yı Hayat-İtilafçıların Son Saati ( Yazar ilk yazısında yetmiş küsur yaşında ölen eczacı Azaryan Efendi’den yola çıkarak hayatın anlaşılmazlığından ve insanın bir anda ölüme gitmesinden dolayı müteessirliğini anlatıyor. İkinci kısımda ise Japon bir bilim adamının keşfinden bahseder. Japon bilim adamı yaptığı bir keşifle hamile kadınların istediği cinsten çocuğu doğurabileceğini tecrübeyle ispatlamıştır. Eğer bu yöntemi Türk kadınları uygularsa ve teknik ilerleyip de meslek ve fikir seçimi de mümkün olursa ekserisi İttihatçı olan Türk kadınları çocuğum İttihatçı olsun derlerse İtilafçıların kökü toptan kazınacaktır.) nu. :33, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Köprü Meselesi ( Karaköy ile Eminönü arasına açılan köprü tam olarak bir türlü hizmet etmediğinden ve sürekli basına malzeme olmasından müteessir yazar dünyanın hiçbir yerinde bir köprünün bu kadar gündeme gelmediğinden veya gündemde kalmadığından bahsediyor. Çünkü köprü ya arızasıyla, ya tamiratıyla hep gündeme gelmekte ve bir türlü tam olarak hizmet verememektedir.) nu. :34, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Ya Tutarsa ( Yazar, Nasrettin Hoca’nın göle yoğurt çalma fıkrasından tola çıkarak sosyal, siyasi, edebi alanlarda sonu düşünülmeden “ya tutarsa” mantığıyla yapılan ve hüsranla neticelenen bazı olaylardan bahsediyor. Bu girişimlerin bir şey kazandırmadığı gibi eldeki yoğurdun da gittiğini söylüyor.) nu. :37, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Yeni Edebiyatımız ( Yakup Kadri hakkında Akşam gazetesinde bir dostu tarafından yazılan makaleden bahsediyor. Özellikle fiziki tasvir benzetmeler bakımından makaleyi eleştiriyor. Hatta bir düşman yazmış olsaydı makalenin daha iyi olacağını söyler. Burada Yakup Kadri hakkında yazı yazan kişi Ahmet Haşim’dir.)

nu. :38, s. 1

Ay Dede: Nakş-ı Ber-Âb / Bizim ( Radika-Rodika)mız ( Bir ülkede aynı batında birbirine sırtından yapışık iki kız çocuğu gelmiş ve bunlara Radika-Rodika denmiştir. Yazar, bizde de

Benzer Belgeler